Etiket: Taklit

  • Gaziantep’te çok miktarda taklit temizlik ürünü ele geçirildi

    Gaziantep’te polis piyasa değeri 292 bin TL tutarında taklit temizlik maddesi ele geçirdi.

    Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü görevlileri, Şehitkamil ilçesinde bulunan bazı iş yeri, ikamet ve depolarda taklit temizlik deterjanı imal edildiği yönündeki ihbar üzerine harekete geçti. Yapılan operasyonda, satışa hazır vaziyette toplam 5 bin 587 kilogram toz çamaşır deterjanı, 3 bin 258 adet sıvı bulaşık deterjanı, 2 bin 287 adet şampuan ile paketlemede kullanılan 3 adet makine ele geçirildi.

    Olayla ilgili gerekli araştırmanın başlatıldığı belirtilirken, yasal işlemlerin sürdüğü bildirildi. Öte yandan, ele geçirilen ürünlerin piyasa değerinin 292 bin TL olduğu tahmin ediliyor.

  • Taklit ürünler ele geçirilen deponun sahibinin gerçek kimliği parmak izinden tespit edildi

    Gaziantep’te yapılan polis baskınında taklit ürünlerin ele geçirildiği deponun sahibinin gerçek kimliği, parmak izinden tespit edildi.

    Edinilen bilgiye göre, Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, yürüttükleri çalışmalarda Şehitkamil ilçesinde bulunan bir depoda marka tescilli ve logolu zeytinyağı, ayçiçek yağı ve şampuan gibi ürünlerin taklitlerinin üretiminin yapılarak piyasaya sürüldüğü bilgileri üzerine harekete geçti. Ekiplerin belirledikleri bir depoya yaptığı baskında satışa hazır ve dolu vaziyette ve 18, 5, 1 ve 0,5 LT.’lik tenekeler içerisinde bulunan toplam 20 bin 782 litre zeytinyağı ve ayçiçek yağı, satışa hazır 600 mililitre 60 adet şampuan ve toplam 3 bin 974 adet boş teneke ele geçirildi. Piyasa değeri tahmini 536 bin TL olan sahte ürünlerin yer aldığı deponun sahibi ise gözaltın alındı.

    Kimlik de sahte çıktı

    Depo sahibinin polislere ibraz ettiği kimliğin inceleme sonrasında sahte olduğu belirlendi. Şahsın parmak izinden kimliğin başkasına ait olduğu ortaya çıkarken, gerçek kimliği tespit edildi. Kimliği belirlenen şahsın yapılan Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgusunda 3 farklı mahkeme tarafından 4 ayrı suçtan aranma kaydının olduğu belirlendi.

    Olayla ilgili yasal işlemlerin devam ettiği bildirildi.

  • Sessiz katil 350 hastalığı taklit edebiliyor

    Türkiye’de yaklaşık 10 milyon kişinin ‘içimizdeki sessiz katil’ olarak nitelendirilen lyme bakterisi taşıdığını, bakterinin 350 hastalığı taklit ettiğini ve teşhis konulamayan birçok hastalığın altından lyme bakterisinin çıktığını belirten Dokuz Eylül Üniversitesinden Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Acilen bu hastalık tanınmalı. Birçok alanda çok iyi doktorlarımız olmasına rağmen biz lyme hastalığını ihmal etmiş durumdayız. Lyme doktorları yetiştirilmeli, lyme klinikleri açılmalı” dedi.

    Kene, sivrisinek, atsineği, bit gibi kan emen canlıların yanı sıra kedi ve köpeklerden de bulaşan “Lyme Hastalığı” dünyayı ve insanlığı tehdit ediyor. Son yapılan açıklamalara göre, halen 25 milyon lyme hastası olduğu tahmin ediliyor. Bay Area Lyme Foundation (Bay Area Lyme Vakfı) tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan verilere göre, bu sayının önümüzdeki birkaç yıl içinde 80 milyona çıkacağı öngörülüyor. “İçimizdeki sessiz katil” olarak nitelendirilen hastalık, kalp krizi, şizofreni, bipolar bozukluk, beyin tümörü, bazı kanser türleri, otizm, huzursuz bacak sendromu, ürtiker, haşimato tiroidi, alzheimer, parkinson, MS, ALS gibi kas hastalıkları, çölyak gibi pek çok hastalığı taklit ediyor.

    350 hastalığı taklit ediyor

    Dünyada George Bush, Ashley Olsen, Richard Gere, Rebecca Welles, New York Valisi George E. Pataki gibi ünlülerde de görülen hastalık, Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı.

    Lyme hastalığına karşı önlem alınması gerektiğini belirten Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Lyme hastalığı “Borrelia Burgdorferi (Spiroket Bakteri)” adlı bakterinin neden olduğu bir hastalık. Bugüne kadar biz biliyoruz ki bakteriler bir veya iki hastalığa sebep olur. Ama bilim tarihinin bugüne kadar rastlamış olduğu ultra süper spiroket bir bakteri bu. Biyolojik anlamda doğru dürüst ne bakterilere ne de virüslere benziyor, inanılmaz bir canlı. Son 30 yılda yapılan yoğun çalışmalar sonucunda bu bakterinin 350’den fazla hastalığı taklit ettiği ortaya konmuştur. Başta MS, ALS, rometolit artvit, lupus, behçet, haşimato tiroidi, kalp hastalıkları gibi birçok hastalığın altından lyme bakterisinin çıktığı bilimsel olarak ispatlandı. Son 10 yılda yapılan çalışmaların sonucunda örneğin Amerika’da 25 milyondan fazla lyme hastasının olduğu ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri Lyme Derneğinin yaptığı açıklamaya göre birkaç yıl içerisinde en az 80 milyon lyme hastasının ortaya çıkacağını öngörüyor. Çin’de son 20 yılda yapılan çalışmalarda tespit edilmiş lyme hasta sayısı 75 milyon. Alman hükümetinin geçen yıl açıklamış olduğu resmi rakamlara göre Almanya’da her yıl yaklaşık 1 milyon kişi lyme hastası oluyor” diye konuştu.

    “Dünyada lyme klinikleri var bizde yok”

    Dünyada lyme doktorları ve klinikleri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çetin, “Bugün dünyada Amerika başta olmak üzere Avrupa’nın bazı ülkelerinde 30 yıldır lyme klinikleri var. Yüzlerce lyme doktorları var. Ama bizim ülkemizde 50 yıl geçmişi olan lyme hastalığı ile ilgili ne gerçek anlamda lyme doktoru ne de gerçek anlamda lyme kliniği var. Türkiye’de de 7-10 milyon civarında lyme hastası var. Bu çok korkunç bir rakam, ben bunları defalarca söylüyorum ve bugüne kadar birçok insana yardımcı oldum. Değişik hastalıklarla bana gelip müracaat eden insanları yönlendirdim ve bunların birçoğu lyme çıktı. Bizim neyimiz eksik, hiçbir şeyimiz eksik değil. Birçok alanda çok iyi doktorlarımız var ama biz lyme hastalığını ihmal etmiş durumdayız” şeklinde konuştu.

    Lyme bakterisini açıkladı, maaş kesme cezası aldı

    Dokuz Eylül Üniversitesindeki öğretim üyelerinin odalarının bulunduğu bina ve çevresinde, bulaşıcı ’lyme bakterisi’ taşıyan kırmızı renkli ’Ixodes ricinus’ türü kenelerin olduğunu açıklaması ve halkı bilinçlendirmesi üzerine yönetim tarafından, ’İnfial oluşturup, üniversiteyi toplum önünde küçük düşürdüğü’ gerekçesiyle maaş kesme cezası verilen Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Bu ceza beni çok üzdü. Suçlama üniversiteyi kamuoyu önünde küçük düşürmek. Oysa ben 35 yıl boyunca hiçbir zaman çalıştığım kurumu küçük düşürmedim. Tam tersine hem ulusal hem uluslararası ödüller aldım, uluslararası alanda birçok yayınlar yaptım. Bu olaydan birkaç ay sonra bana mektuplar gelmeye başladı. Bizim bu kampüsümüzde öğrenci olup da kene yapışıp da lyme olan hastalardan bana mektuplar gelmeye başladı. Bunu delilleri bende, hatta bu hastalara yardımcı oldum” ifadelerini kullandı.

    “Sağlık Bakanlığı Lyme Eylem Planı hazırlamalı”

    Bakterinin geçiş yollarının çok olduğu için bugün dünyada salgın hale geldiğini dile getiren Çetin, “Birincisi bir an önce özellikle büyükşehirlerdeki tıp fakültelerinde lyme araştırma merkezlerinin kurulması gerekiyor. Onlarca, yüzlerce asistanın, genç doktorun lyme hastalığına yönelmesi gerekiyor. Çünkü bu dünya çapında artık bir salgın ve 350 hastalığı taklit ediyor. İkincisi de devletin, Sağlık Bakanlığının bir an önce ’Lyme Eylem Programını’ hazırlaması gerekiyor” dedi.

    “Kedi, köpek, sivrisinekler bakteriyi taşıyor”

    Lyme bakterisinin kenelerin dışında pire, sivrisinek gibi kan emen bütün canlılardan bulaştığını dile getiren Prof. Dr. Çetin, doğada da en çok yabani hayvanlarda, memeli hayvanlarda, kuşlarda olduğunu; şehirlerde ise kedi ve köpeklerin lyme bakterisi taşıdığını söyledi.

    Lyme tedavisinin kişiye göre değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Barbaros Çetin, “Doktorun çok tecrübeli olması gerekiyor. Bu tedavi gecikilmişse kronikleşmişse 1-10 yıla kadar sürebilir, bazen nadiren ömür boyu da sürebilir. Eğer birkaç haftalıkken yakalamış olursanız 3 haftalık bir antibiyotik tedavisi ile lymedan kurtulabiliyorsunuz” diye konuştu.

    Yıllarca doktor doktor gezdi teşhis konulmadı

    Yıllarca gitmediği doktor kalmayan, ancak hastalığına hiçbir teşhis konulamayan 37 yaşındaki Meryem Körhasan da Prof. Dr. Barbaros Çetin’in vesilesi ile hastalığından kurtuldu. Bir gün bir gazetede Prof. Dr. Çetin’in yazısını okuyan genç kadın, ilk defa duyduğu lyme hastalığını belirtilerinin kendisinde olduğunu gördü ve hemen ailesi ile birlikte test yaptırdı. Test sonuçlarına göre eşi, oğlu ve kendisi yüzde 75 lyme çıkan Meryem Körhasan, şunları söyledi:

    “Yıllardır doktor doktor dolaştım. Her gittiğim doktor ‘şu olabilir’ dedi ve hiçbir zaman doğru bir teşhis konmamıştı. Ben hocamın gazetedeki yazısını okuduktan sonra doğru teşhisin lyme olduğunu gördüm ve kendi kendime bu teşhisi koyarak laboratuvar testi yaptırma gereği duydum. Hocama ceza verildiğini öğrendim. Gerçekten çok üzgünüm. 2015’teki o demeci olmamış olsaydı benim ailemde 3 kişi belki ilerleyen dönemlerde daha fazlası çünkü biz daha dikkatli yaşamaya başladık. Hepimiz lyme hastası olduk ve onun sayesinde tedavi ile karşılaştık ve biz bir sürü rahatsızlıktan kurtulmuş olduk.”

  • AK Parti Milletvekili Karayel: “Türkiye olarak Amerika’da taklit ediliyoruz”

    ABD’deki başkanlık seçimlerine gözlemci olarak katılan AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, “Trump’ın sloganlarından birisi de sessiz çoğunluğun sesiydi. Bu, aslında bizim Türkiye’de ki slogandan etkilendiklerini gösteriyor, Türkiye olarak Amerika’da da taklit ediliyoruz” dedi.

    AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, memleketi Kayseri’de Yeni Sanayi Sitesi’nde açılan Mercanlar Otomotiv’in açılış törenine katıldı. Burada, gözlemcisi olduğu ABD seçimlerine dair açıklamalarda bulunan İsmail Emrah Karayel, yeni Başkan Trump’ın seçim sloganlarından biri olan ’Sessiz çoğunluğun sesiyiz’ söyleminin, Türkiye’den örnek alındığını savundu. Amerika’nın, bu yönüyle Türkiye’yi taklit ettiğini dile getiren Milletvekili Karayel, Trump’ın kabinesinde bulunan isimlerin, FETÖ/PDY terör örgütü lideri Fethullah Gülen’e dair açıklamalarının, gelecek dönemde Amerika-Türkiye ilişkilerinin ivmesini yükselteceğini belirtti. Karayel, “Trump’ın sloganlarından birisi de sessiz çoğunluğun sesiydi. Bu, aslında bizim Türkiye’de ki slogandan da etkilendiklerini gösteriyor. Türkiye olarak Amerika’da da taklit ediliyoruz. Devam eden süreç içerisinde çeşitli protestoların olduğunu görüyoruz ama bu zaman içerisinde herhalde ortadan kalkacak. Trump’ın seçilmesinden sonra ekibinin yaptığı açıklamalar var. Onların yaptığı açıklamalar Türkiye’nin tezlerine yaklaştığını gösteriyor. Özellikle FETÖ ile ilgili ana kabinesinde bulunanların yaptığı açıklamalar var. İnşallah bu tutumun devam edeceğini düşünüyoruz. Böyle olursa Türk Amerikan ilişkilerinde belki son dönemlerde yaşanmakta olan gerginliğin yerini çok yumuşak havaya bırakacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

    Amerika’daki seçimler öncesinde yaptıkları görüşmelerde 15 Temmuz’un Türkiye’ye etkilerini anlatma fırsatı bulduklarını kaydeden Milletvekili Karayel, Trump’ın zaferine dair şunları söyledi:

    “Seçim öncesinde birkaç gün boyunca gerek görüşmeler ve gerek brifinglerle süreci biraz daha değerlendirme imkanımız oldu. Demokratlardan parti üyesi ve senatörlerle görüştük. Cumhuriyetçilerle de aynı şekilde görüşmeleri yaptık. Bu görüşmelerde hem seçimlerle ilgili onların görüşlerini aldık hem de biz, Türkiye’de özellikle bu FETÖ’ye karşı yapılan operasyonlarla ve Türkiye’nin güneyindeki operasyonlarla ilgili görüşlerimizi anlattık. Görüştüğümüz senatörlerin bir kısmı Amerikan kabinesinde görev alacak. Dolayısıyla daha önce de yapılan görüşmelerle birlikte yapılan değerlendirmeler Türkiye’nin ve Amerika’nın Trump sonrasında yapılacak olan Amerikan politikalarına etki edecek görüşmeler oldu. Amerika’da demokratlar medya yoluyla insanları bazı konularda yönlendirmeye çalışırken biraz kendilerini kandırmışlar. Bu, ortaya çıktı. Herkes için çok büyük bir sürpriz oldu ama demokratlar içinde bir sürpriz olduğunu gördük. Neredeyse bütün tahmin şirketleri yanılmış oldu. Bu, bir kez daha gösteriyor ki sizin medyada ne söylediğiniz değil, milletin ne düşündüğü önemli.”

    “Amerika’dan gelen ilk açıklamalar lehimize”

    Seçimden sonra yapılan açıklamaların Türkiye’nin lehine olduğunu da sözlerine ekleyen Milletvekili Karayel, “Biliyorsunuz ki seçimlerden önce Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ, Amerikan Adalet Bakanıyla görüşmüştü. İlerleyen süreç içerisinde terör örgütü lideri ile ilgili hukuki sürecin gerçekleşmesi gerektiğini biliyoruz. Sözlere değil, neler yapıldığına bakmak lazım. Ama ilk açıklamalar bizim lehimize. Bu da bize umut veriyor” diye konuştu.

  • Bakanlık taklit ve tağşişe cezaları artırıyor

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, gıda ve yem ürünlerinde taklit ve tağşiş yapan firmalara verilen cezalar hakkında bakanlığın çalışma yaptığını ve cezaların ağırlaştırılacağını söyledi.

    Ege Bölgesi Sanayi Odası, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile birlikte Dünya Gıda Günü etkinlikleri kapsamında iklim değişikliğinin gıda ve tarım sektörüne etkilerini ele aldı.

    EBSO Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, ceza verilmesine karşın taklit ve tağşişe firmalar olduğunu belirten Güldal, Bakanlığın hazırlığını yaptığı yeni çalışma kapsamında faaliyetten men, kapatmaya varan bir dizi ağır yaptırım uygulanacağını söyledi. Güldal, “Bakanlığımız taklit ve tağşiş yapan firmalara daha ağır ceza uygulamaları getirilecek. Çok yakında taklit ve tağşiş yapanların daha ağır ceza almaları konusunda yasal değişiklik söz konusudur. Onların önünü kesecek bir uygulama olarak kullanılacaktır” dedi.

    1 milyar insan açlık sınırında

    İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, tarım ve gıda anlamında farkındalığın oluşması gerektiğini belirterek, “1 milyar insan açlık sınırında yaşıyor, gıdaya ulaşamayan birçok kesim var. Bu anlamda bir planlamanın yapılması da zaruridir. Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın da bundan sonra uygulanacak tarımsal faaliyetlerin güçlü bir şekilde uygulanması için kamuoyuna sunulduğu önemli projeler oldu. Küresel iklim değişikliği ve gıda güvenliği konusunda Türkiye’nin tarımsal başlıkları sunuldu. Hep ‘tarımda planlama yapılsın’ tezinin arkasını dolduracak uzun bir çalışmanın ürünü olan sonuçlar proje haline getirilerek kamuoyuna sunuldu” ifadelerini kullandı.

    Havza bazlı destekleme modeli

    Küresel ısınmanın ortaya çıkardığı en büyük sorunun su sorunu olduğunu kaydeden Güldal, sözlerine şöyle devam etti:

    “Daha güçlü havza bazlı destekleme modeli geliştirdik. Bunun temelinde sulama ile ilgili unsurlar bulunmaktadır. Bizim ihtiyacımız olan ürünler en kaliteli, en verimli nerede yetişiyorsa oralarda destek verilecek. Dolayısıyla ithal etmek zorunda kaldığımızı bazı ürünleri destekleme modeli hayata geçirilmiş olacak. Uygulama 2017’de başlayacak. Bunun yanı sıra hayvancılık ilgili de destekleme modeli var. Türkiye güvenli gıdaya ulaşmada efektif bir planlama dönemine girmiş bulunmaktadır.”

    Gıda denetiminde İzmir ikinci sırada

    Geçmiş yıllara göre gıda denetimin daha sağlıklı olduğunu da sözlerine ekleyen Güldal, İzmir’in İstanbul’dan sonra en fazla denetim yapan il konumunda olduğunu ve kapatma kararlarının da azaldığını söyledi. Güldal, “Artık bakanlığın uyguladığı kanun kriterlerine giderek daha çok uyum sağlanıyor, bu anlamda mutluyuz” dedi.

    Toplantı da konuşan EBSO Başkan Vekili Erdoğan Çiçekçi de iklim değişikliğinin tarım ve gıda üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Çiçekçi, iklim değişikliğinin en çok suyu vurduğunu belirterek, “Su kayıpları çok önemlidir. Suyun devam edeceğini düşünüp kullanımını bilinçli hale getirmeyip israfa devam edersek bu iklim değişikliğinin su üzerinden de dünyayı yakacağını unutmamak gerekir” dedi.