Etiket: Sütte

  • Çiğ sütte zam bilmecesi

    Ulusal Süt Konseyi (USK), çiğ süt fiyatları konusunda 5 günde üç kez fiyat değiştirdi.

    Ekmekten sonra çiğ süt fiyatlarında da kriz yaşanıyor. USK, çiğ süt fiyatları konusunda yaptığı duyuruyu 5 günde üç kez değiştirdi. İlk duyuruda, masraflar hariç çiğ sütte üreticinin eline geçecek net fiyat 1.70 TL ve yürürlük tarihi 1 Ağustos 2018 olarak açıklanmıştı. Daha sonra Ulusal Süt Konseyi, çiğ süt fiyatını masraflar dahil 1.70 TL ve yürürlük tarihini de 15 Ağustos 2018 olarak belirledi. Daha sonra karar değiştirilerek 1.70 liralık çiğ süt fiyatından geri adım atıldı. Yeni açıklamada 15 Ağustos tarihi yer almadı ve “Ulusal Süt Konseyi, 27 Temmuz 2018’de sektör paydaşları ile bir araya gelerek tavsiye fiyatı toplantısı yapmıştır. Buna göre, soğutulmuş çiğ süt tavsiye fiyatı 1.70 TL olarak belirlenmiştir” denildi.

    Korkuteli Süt Üreticileri Kooperatifi Başkanı Fahrettin Kır, Ulusal Süt Konseyinin 5 günde üç farklı açıklama yaparak rekora imza attığını belirterek, “Konsey, süt üreticisinin isyanını dikkate almamıştır. Süt üreticisi artan maliyetler nedeniyle zor durumdadır. Bir süt üreticisinin para kazanabilmesi için 1 litre sütle 1.3 kilogram yem alması gerekmektedir. 1 torba yem (50 kilogram) 80 liradır. Bu yüzden Ulusal Süt Konseyinin açıkladığı çiğ süt fiyatı, üreticinin eline geçen net rakam olmalıdır. Ulusal Süt Konseyinin üç farklı açıklaması adeta üreticimizle dalga geçer niteliktedir. Bu tutumuyla, üreticinin gözündeki ağırlığını ve güvenilirliğini kaybetmiştir” dedi.

    Kır, “Üretici maliyet düşürüldüğü takdirde 1.50 TL’ye bile razı ancak üretici maliyetleri çok yüksek. Seçim vaatlerinde bize yüzde 23 zam vaat edildi, buda 1,90 tekabül ediyor. 1,90’nı bırakın 1,70 bile çok görülüyor üreticiye. Her nedense süte yapılan destek enflasyonu olumsuz etkiliyor. Bu nasıl iş, üreticiye destek olmak enflasyonu nasıl olumsuz etkiler. Süt üreticisinin gelir gider dengesi arasında çok büyük uçurum var ve bu uçurum her geçen gün büyüyor.”

    Süt üreticisi ise “Bizim şu an para kazanmamız için 1 kilogram sütün 1,5 kilo yem alması gerekiyor. Yani sütün 2 lira civarında olması gerekiyor. Bu şekilde Avrupa fiyatlarını tekrar yakalarız. Konseyin bunu dikkate alarak fiyat açıklaması gerekir” diye konuştular.

  • Çaycuma’da “Sütte Hijyen Eğitimi” yapıldı

    Çaycuma ilçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce Kayıkçılar Köyünde bir hafta süreli ” Sütte Hijyen Eğitimi” yapıldı.

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı programlı eğitimler çerçevesinde çığ süt toplayan, çığ sütun üretilmesinde görev alanlara yönelik Kayıkçılar Köyü Kalkınma Kooperatifi bünyesinde ” Sütte Hijyen Eğitimi ” konulu Çaycuma ilçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce Kayıkçılar Köyünde bir hafta süreli 14 kursiyere eğitim verildi. Eğitim Gıda Mühendisi Mücahit Güleş ve Veteriner Hekim Elife Meral tarafından verildi.

    İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Coşkun Ulutaş ” Bakanlığımız programlı eğitimler kapsamında 2018 içinde Ilcemizde dört adet eğitimi uygulayacağız. Bunlardan birincisini bugün yapılan sınavla tamamlamış bulunuyoruz. Diğer üç kürsümüzü da degusik köylerimizde ve özellikle hayvancılığın yoğun olduğu yerlerde yapacağız. Amacımız verdiğimiz eğitimle süt üretiminde yer alan kişilerin süt üretimi aşamasında hijyen konusunda daha bilinçli olmasına katkı sağlamaktır. Bu vesile ile kursu veren mesai arkadaşlarıma, kursun açılmasına katkı sağlayan Kayıkçılar Köyü Kalkınma Kooperatifi başkanı Sayın Bayram Cura’ya ve kursiyerlere teşekkür ederim “dedi.

  • Bakan Çelik’ten Sütte TEK Yüzlü-iki Yüzlü Göndermesi

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tek yüzlü davranılması gerektiğini belirterek, “Ben sanayiciyim, ben müteahhitim koyarım’ yok arkadaş. Bin 449 işletme var. Bugün nereden ne kadar süt aldı kaç litre aldı, bu bizde kayıtlı. Bu yolla üreticiyi mağdur etmeye çalışan, üreticiyle oynayan insanlarla biz de oynayacağız” dedi.

    Tarım politika ve uygulamalarının, bakanlık çalışanları ve tarım sektörü paydaşları arasında değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen Bölgesel Ortak Akıl Toplantısı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in başkanlığında İzmir’de yapıldı. Toplantıya Çelik’in yanı sıra milletvekilleri, mülki idare amirleri, bakanlık merkez birimleri, üniversiteler, sektör temsilcileri ve üreticiler katıldı. Toplantıya İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Kütahya, Afyonkarahisar, Uşak ve Muğla’dan katılım sağlandı. Bir otelde gerçekleştirilen buluşmada Bakan Çelik, süt üreticilerinin yoğun ilgisi ve alkışlarıyla karşılandı. Tek tek alandaki üreticilerin stantlarını gezen Çelik, dondurma, peynir gibi yiyeceklerin tadına baktı. Çoban kepeği giyen Bakan Çelik’e ayrıca baston hediye edildi.

    Konuşmasına şehitlere rahmet dileyerek başlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Son dönemde yaşananları hepimiz üzüntü ve ibretle izliyoruz. O gafillere, katillere sesleniyorum, şair, ‘Eş hele şu dağların üstündeki karı, ot değil onlar dedenin saçları’ diyor. Bu toprakların her karışı dedelerimizin kanlarıyla sulanmıştır. Topraktan fışkıran her filizi ot olarak görürseniz yanılırsınız diyor, o dedenizin saçlarıdır diyor. Böyle kutsal topraklar üzerinde yaşıyoruz. Boş hayal kurmayın. Bu topraklar sıradan topraklar değil. Yine aynı ecdadımız bu topraklara göz koyanlara karşı, ’Verilmeyecek şeyler vardır, şan, şeref, gibi Kars gibi, Ardahan gibi’ diyor. Ne Kars ne Ardahan verilir ne de bir çakıl taşı verilir. Bunu herkes böyle bilsin. 78 milyonun kaderi de birdir kederi de. Hem 78 milyon ile ekmeğimizi böleriz hem de dışarıdan gelenle paylaşırız. Ama herkesin kulağına küpe olsun asla ve asla vatanı böldürmeyiz.”

    2023 ihracat hedeflerini gerçekleştirmek tarımsal üretim rakamların artırılması gerektiğine dikkat çeken Çelik, şunları söyledi: “Üç milyon hektar tarım alanı, 800 bin hektar mera var, kayıtlı 335 bin çiftçimiz var. Tarla üretiminin yüzde 15’i, sebze üretiminin yüzde 19, meyve üretiminin yüzde 22’si bu bölgemizde yetişir. Büyükbaş hayvanlarımızın yüzde 16’sı, küçükbaş hayvanlarımızın yüzde 12’si bu bölgede bulunuyor. Ege Bölgesi yalnız turizmle öne çıkan bölge değil aynı zamanda tarım ve hayvancılıkta da ön sıralarda yer almaktadır. Rakamlar olumlu ancak yeterli değil, 2023 hedefi için kol kola olmamız gerekiyor. Hedef olarak koyulan ihracatı gerçekleştirmemiz gerekiyor.”

    GIDADA TEHLİKE ÇANLARI

    Dünyada her gün derinleşen ekonomik krizler, sosyal sorunlar yaşandığını ifade eden Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

    “İnsanlığı bekleyen daha büyük tehlike var. O tehlike gıdaya erişimdir Bilim çevreleri ve ekonomistler diyorlar ki tehlikenin büyüğü henüz önümüze gelmedi. Petrol olmadan, cep telefonu olmadan, teknoloji olmadan yaşam olur. Ama gıda olmadan yaşamın olamayacağını bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Elimizdeki veriler insanlığın geleceği açısından tehlike çanları çalındığını gösteriyor. Dünyada 7 milyar insanın 2 milyarı yoksul. 2050’de dünya nüfusu 10 milyar olacak. Şimdi 2 milyar yoksul olduğuna göre, bu rakam 4 milyara çıktığında oluşacak sosyal hadiseyi düşünmek gerekiyor.”

    Hastalıkların yüzde 15’inin yetersiz beslenmeden kaynaklandığını bilmek gerektiğini anlatan Çelik, şunları söyledi:

    “Gıdadan mahrum 34 ülke var dünyada. Dünya Bankası direktörü diyor ki ‘savaşlar olacak ama önümüzdeki büyük savaşlar gıda ve tarım üzerinde gerçekleşeceği kesindir.’ Bu gidişatın yanlışlığı tarım arazilerini gerektiği gibi kullanamıyoruz. Her yıl dünyada 12 milyon hektar alan tarım dışı kalıyor. Türkiye’de ise 100 bin hektar alan üretim dışı kalıyor. Tarıma elverişli kullandığımız alan 20 milyon hektar. Gelecek nesiller toprağın ne olduğunu saksıda görecek. Bu şekilde sıkıntılı gidiş var. Onun için İzmir’den sesleniyorum. Çiftçilik güzel, hayvancılık güzel.”

    “İKTİDAR MUHALEFET YOK BERABER KAYBEDİYORUZ”

    Toprağa karşı acımasız davranıldığını kaydeden Çelik, sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlık paranın bir şey olduğunu zannediyor. Para üzüm olduğu için meyve sebze olduğu için alacağımız şey olduğu için kıymetlidir. O alacağınız şeyler ortadan kalktıktan sonra paranın bir anlamı yok ki. Ancak yakılacak bir şeydir. Bu şekilde düşünülmelidir. Yapmamız gereken toprağa saygı göstermek. Toprak bize karşı çok saygılı. Yaşarken bizi besleyen toprak, öldüğünüz zamanda sizi temizleyecek yine toprak. Toprak karşı çok acımasız davranıyoruz. Buna hakkımızın olmadığını söylememek toprağa karşı haksızlık olur. Bir santim toprağın oluşması yüzyıllara bedel ama biz bir dakika içerisinde tarumar ediyoruz. Bu büyük bir cinayet. Son 30 yılda 4 milyon hektar toprak kaybetmişiz. İktidar muhalefet, yok hep beraber kaybediyoruz.”

    BAKAN ÇELİK’TEN MÜJDELER

    Tarım parsellerinin ölçeğinin küçük olduğunu ve bunun da verimlilik sorununu çıkardığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:

    “Bakanlık olarak çare, reform genel müdürlüğündeki toplulaştırma bölümünü müstakil hale döndüreceğiz. Tek işi toplulaştırma işi yapacak. Seri olarak bu temel meseleyi çözmek için toplulaştırmayı hızlı bir şekilde bitirmek istiyoruz. Parlamentoya yasal düzenlemeyi gönderiyoruz, Bu çalışmayı inşallah yürürlüğe koyacağız. İkinci sorun toprağın su ile buluşmasıdır. Su sorunu çözülmezse tarımın sorunu çözülmez. 8,5 hektar sulanacak arazimiz var ama şu an izlenebilir sulanabilir alan 3 milyon hektar. Suyu toprakla buluşturmak zorundayız.”

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile bir araya geldiklerini ve bunun takibini hazırlayarak düğmeye bastıklarını anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Havza bazlı üretim ve destek politikaları. Gelişen teknolojileri dikkate alarak imkanlarımızı ve verimlilik esaslı arazilerimizin kullanılması noktasına gelmemiz gerekiyor. Ne, ne zaman ekilmeli. Bu planlamayı yapmak zorundayız. Havza bazlı sistemin 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmesi noktasında teknik ekibimiz çalışıyor. Diğer alanımız destekleme. 78 milyarlık destek sağladık. Bu çok büyük bir rakam. Yalnız bu yıl 11.6 milyar TL tarımsal destek var. Her destek için ayrı başvuruyu kaldırıyoruz, tek başvuru ile süreci sürmesini sağlayacağız. Ödemeler de bir hasat bir ekim döneminde olacak. Böylece karmaşadan çıkılacak. Lisanlı depoculuk ve ürün ihtisas gelişimi üretimin nasıl satılacağının kararını bu depo vasıtasıyla kararını vermesi açısından lisanslı depoculuğa geçeceğiz.”

    “ÇOBAN, SÜRÜ YÖNETİCİSİ OLMUŞ, KIZ VERMİYORLARMIŞ”

    Çiftçiliğin emeklinin işi olarak görülmesi anlayışından çıkılması gerektiğini kaydeden Çelik, “Köylümüz kenara itildi kakıldı. Hayvancılıkla meşgul olmak ayıpmış gibi. Yav her öğlen, akşam yemeğinde et istiyorsun ya. Kim getirecek bunu? Ekmek, süt peynir istiyorum, kim yapacak bunu? En kutsal meslek en önemli meslek böyle biraz itip kakılıyor. Bizim arkadaşlar anlatıyor; Kendilerine ‘Çoban demiyorlarmış, sürü yöneticisi. Niye kız vermiyorlarmış. Bunları aşmamız gerekiyor” dedi.

    “KASAPLARA YÜKSEK SÖYLEDİK Kİ ÜRETİCİ ZARAR GÖRMESİN”

    Hayvancılıkta ithallikten kurtulunması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları söyledi: “400 bin tondan 1 milyon 150 bin tona geldik. Bunları nasıl çıkacağız. Ben mi yapacağım. Hep beraber çıkacağız. Bu coğrafyada 400 bin hayvanı niye ithal edelim? Etmemek için biz her türlü adımı attık. Et süt kurumunda 7 bin tonun üzerinde karkas etimiz var. Kasaplara diyoruz ki ‘buyurun size söz verdiğimiz gibi 23 TL et’ almıyor. Niye 22’nin peşinde. Biz bu et fiyatını ithal ediyoruz 15 lira verdik. 15 liraya et yeseniz, hayvancılık ne olacak zaman. O yüzden biz mümkün mertebe kasaplara yüksek değer belirledik ki üreticimiz zarar görmesin dedik. Biz her şeyi konuşacağız, her şeye açık olacağız. Bir şeye kapıları sonuna kadar kapacağız. İki yüzlülüğe, çifte standarda geçit vermeyeceğiz.”

    SÜTTE ‘TEK YÜZLÜ-İKİ YÜZLÜ’ GÖNDERMESİ

    Et süt kurumunun ilk kez sütte regilasyon görevini yerine getirdiğini anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “2014 yılında bir fiyat belirmiş süt 1 lira 15 kuruş, tamam. Ne olduysa son dönemlerde bir hareketlilik 80’e, 75 kuruşa. Ne oluyor dediler sorunlar var. Savaş var, laktasyon dönemi süt fazla. 18 milyon 6 bin tona çıktı süt üretimiz, arttı. Sütün artması hayvan varlığının artması demektir. Süt 10 milyon tona inerse bitki hayvan varlığınız yok demektir. Ne yapacağız? Bize süt tozu desteği ver. Ne kadar olsun? 4 bin lira. Sonra dediler ki bakın tek yüzlülükten bahsediyorum. Tek yüzlü olursanız yüzünüz hiçbir zaman kızarmaz. Sivil toplum örgütlerine söylüyorum tek yüzlü olursanız yüzünüz kızarmaz. Bu şekilde fiyat belirlendi. Ton başına 4 bin 500 lira destek vereceğiz, tamam dediler. Bize başka tedbire ihtiyaç var deselerdi. Arada müteahhit koydular ve üretici mağdur oldu. Bu olmaz dedik. Hızlı bir şekilde et süt kurumunun devreye girmesini sağladık. Şu an bin 550 ton 7-8 gün içerisinde aldığımız sütün toplamı. Ne kadar alacaktık biz? Günde bin 600 ton. Bu müdahaleyle inşallah şartlar normalleşir. Eskisine, aslına döner.”

    “BEN SANAYİCİYİM, MÜTEAHHİDİM KOYARIM YOK ARKADAŞ”

    Sanayicilerin, üreticilerin vazgeçilmezler olduğunu ifade eden Çelik, her ikisinin arasındaki ilişkiyi bozacak argümanların ortaya konulmasının her tarafın zararına olacağını kaydetti.

    Türkiye’nin hayvancılığını budamaya kimsenin hakkı olmadığını dile getiren Çelik, şunları söyledi: “A firması gider B firması gelir. A bakan gider B bakan gelir. Temel bu alanda atılacak adımların sağlıklı olup olmaması. ‘Ben sanayiciyim, ben müteahhidim koyarım’ yok arkadaş. Bin 449 işletme var. Bugün nereden ne kadar süt aldı kaç litre aldı, bu bizde kayıtlı. Bu yolla üreticiyi mağdur etmeye çalışan inananlar biz de oynayacağız. Biri bozdu mu işi bir firma, diğeri de rekabette zorlanıyor. Bu yanlışlarla uğraşmamız gerekiyor ki doğruyu yanlışa sürüklemesinler.”

    Hayvan varlığı tespiti için idare sistem kurduklarını belirten Bakan Çelik, 81 ilde hayvan sayımının başladığını dile getirdi. Hayvan hastalıkları ile mücadeleyi sürdürdüklerini anlatan Çelik, hayvan nakil terminalleri kuracaklarını ve sağlıkla ilgili kontrollerinin bu terminallerde yapılacağını kaydetti.

    BİRLİKLERE ‘MERKEZ BİRLİĞİ’ ÖNERİSİ

    Birliklerin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini anlatan Faruk Çelik, şöyle konuştu: “Her birlik başka bir şey veriyor. Böyle sorun halledilmez. Bir merkez üreticiler birliği olsun. Bitkisel üreticiler birliği olsun, hayvansal üreticiler birliği işte iki birlik, onun altında süt birliği gibi, ne dersen de şube müdürleri olacak. Ankara’ya sorunları derli toplu getirecekler. Buraya geldiğimizde bir heyetle oturacağız. Derli toplu bir merkez birliği ile daha iyi olur. Bununla ilgili çalışma toplanıyor. Sizle görüşerek parlamentoya götüreceğiz. Üreticilerden birlikler para alıyor. Alacağınız 10-15 kuruş para için üreticilerle kötü oluyorsunuz. Yasada üreticinin görevini yazacağız, bununla ilgili parayı sana bakanlık verecek. Üreticinin alacağı para ne ise gidip bankadan helalinden alacak. Ama bazı birliklerin sorunları var. Bu sorunları değerlendiriyoruz. Kimse mağduriyet yaşamadan, birlikler de kendi aidatları kendileri alacak.”

    “İŞİN İÇİNDE, ÇİLEYİ ÇEKEN LAZIM BİZE”

    Birlik başkanlarının hayvancılığın, gıdanın ve tarımın içinde olması gerektiğini belirten Bakan Çelik, sözlerini şöyle noktaladı: “Süt var mı? Et var mı? Koyun var mı?’ diyorum, yok. Nesin sen, başkan. Koyunun, keçinin yanından geçmeyen başkan olmaz. Biz birlikleri meslek olarak görmüyoruz. Meslek alanı onlar. Hayvancılığa ne katkıda bulunabilir? Bu hizmet olamazsa orada oteller, paralar konuşur. İşin içinde olacaksın. Bunlara son vereceğiz. İşin içinden, dertli, çileyi çeken insanlar lazım bize. Masada olmayacağız, sahada tarlada olacağız.”

  • (Özel Haber) Sütte Kazan Kaynıyor

    Türkiye’nin süt üretim merkezi olan ve ’Türkiye’yi doyuran il’ olarak anılan Balıkesir’de süt fiyatlarında yaşanan kriz sürüyor. Sanayiciler süt alım fiyatlarını 1 TL’nin altına çekerken, sektör temsilcileri sütte ve ette verilen desteklerden köylünün değil büyük şirketlerin faydalandığını söyledi. Üreticiler, fiyatlar konusunda dayanacak hallerinin kalmadığını kaydederek Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan sütte kaynayan kazana müdahale etmesini bekliyor.

    Süt fiyatlarında kriz sürüyor. Türkiye’nin süt üretim merkezi Balıkesir’de sektörün temsilcileri süt fiyatlarını ve yaşanan fiyat krizini değerlendirdi. Uzun yıllar süt üreticiliği ve çiftçilik yapan aynı zamanda Bandırma Çevre ve Kültür Derneği (BAÇED) Yönetim Kurulu Üyesi İsmet Koçyiğit, ’’Tarım Bakanımız köye dönüş projeleri açıklıyor fakat köye dönecek gençlerin yapabilecek herhangi bir işi ve iş alanı kalmadığı için insanlar köye dönmüyor. Dönmeleri için meralar köylülerin olmalı. Hayvancılığa verilen teşvikler amacına ulaşmalı. Bugün verilen destekleri büyük şirketler alıyor. Bugün ülkemizde hayvancılığın bu noktaya gelmesinde en büyük nedenlerinin başında küçük işletmelerin kapandığını büyük tekelleşmeye gidildiğini yaşayarak görüyoruz. Fakat tekelleşen hayvan çiftlikleri sıfır faizli 7 yıl ödemesiz kredilerle yapıldığını köylü arkadaşlarımız biliyorlar. 7 yıl bittiği zaman ’İflas ettik biz bunları beceremiyoruz’ diyecekler ve kredilerini ödeyemeyecekler. Yani bu değişmez bir gerçektir. Çevremizde yaşayarak görüyoruz. Mutlaka ufak üreticilerin aile işletmelerini mercek altına alıp devletin çok özel teşvikler ile köylü üretici arkadaşlarımızın desteklemesi lazım. Et yiyen ülkeler ot yiyen ülkeleri yönetirler. Türkiye’de bugün kilo başı insan başına yedikleri et 7 kg.’dir. Fakat Avrupa Birliği’ne baktığımız zaman 55 veya 60 kg.’dir. Bu bir gerçek ve realitedir. Biz ne desek ve ne yapsak bizim dediklerimiz ciddiye alınmıyor. Fakat gerçek tarla sahibi ve gerçek köylüler bu işi bırakırsa emin olun sarraftan gidip et alırlar. Kasaplar tükenir ve et altın fiyatını geçer. Tarım Bakanımız bu olaya el atmalı ve bu işi bir an önce çözmeli’’ dedi.

    SÜTTE KAZAN KAZAN DÖNEMİ

    Balıkesir Karesi ve Altıeylül ilçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek 2015 yılının sonu ve 2016’ın başlangıcıyla birlikte süt sektörünün uzun dönemden beri ciddi bir sıkıntıya girdiğini söyledi. Balıkesir Karesi ve Altıeylül ilçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek Ulusal Süt Konseyi’nin yaklaşık 2 yıldan beri devam eden 1.15 kuruş fiyatının Türkiye’nin bir çok noktasında fiyatı aşağı doğru ivme kazandırdığını söyledi. Ulusal Süt Konseyi’nin 2015 yılında gerçekleştirdiği seçimde konseye seçilen ziraat odaları ve damızlık birliklerinin olduğunu ifade eden Şimşek, “Konseyin fiyatı yerinde durmayınca yaklaşık 3 gün öncesi Ziraat Odaları Merkez Birliği Genel Başkanı hem Ziraat Odalarının hem de konseyde bulunan üyeliklerinden çekildiklerini açıkladılar. Doğru bir karar aldıkları kararı destekliyoruz” dedi.

    Konseyin kapatılması gerektiği yönündeki açıklamaları da değerlendiren Şimşek, “Konsey kapatılsın lafı o kadar kolay değil. O konseyin kuruluşunda en çok çalışan birliklerden bir tanesiyiz Balıkesir Süt Üretici Birliği olarak. Çok desteğimiz oldu. 2011 yılından bu yana sahada hiç bir şekilde fiyat geri gitmeden bugüne kadar ama son 1.5 yılda da üzerine koymadan buraya kadar getirildi ve istikrar vardı. İstikrar için Konsey bizim için önemliydi. Ama konseye seçilen arkadaşlar, üretici temsilcileri, üreticilere çıkar sağlayacak ve menfaatlerini koruyabilecekleri hiç bir hamle yapamadıkları için gelinen nokta bu. Sanayici ve üretici orada anlaşmıştır. Ama artık sanayici, üretici kanadını maliyetini dikkate almıyor. Kazan kazan taktiğine geçti. Bu da üretici tarafını üzüyor. Biz de bu işin içindeyiz ve takibini yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in açıklamalarına değinen Şimşek, “Bakanımızın açıklamaları var. Süt üreticisine ve hayvancılık yapan üreticilerimize sahada arz fazlası olan sütü süt tozu olarak ESK üzerinden hayvancılık örgütleri süt tozuna dönüştürecek ve bu süt tozunu da et süt kurumu bu örgütlerden satın alacak. Arz fazlası da bu şekilde piyasadan alınmış olacak. Üreticinin içindeki baskı kırılmış olacak. Bu çok sevindirici haber. Bunun bir an önce başlamasını beklemekteyiz. Böylelikle de üreticinin düşen fiyatları yeniden toparlanmış olacak. 1.15 fiyatı da havada kalmamış olacak” dedi.

    “ÇARK SÜTTE TERSİNE İŞLİYOR”

    Balıkesir Ziraat Odası Başkanı Sami Sözat, birilerinin oturduğu yerden “Süt bu fiyattan alınacak” demesiyle bu işlerin olmayacağını ve bunun çaresini de Tarım Bakanlığının bulması gerektiğini söyledi. Ulusal Süt Konseyi’nin sütü 1.15 kuruştan ilan ettiğini belirten Sözat, “Maalesef 2 yıla yakın zamandan beri süt 1 kuruş zam almadan o fiyatla devam ediyor. Hatta Ulusal Süt Konseyi çağrısıyla toplanan süt üreticileri sanayicilerle bir araya geliyorlar ve orada süte 2014’ün Eylül – Ekim aylarında falan süte zam yapılmamasına karar veriyorlar. Ondan sonra bir toplantı oldu. O toplantıda ben bu duyumu gündeme getirdim. Dedim ki ’Eğer süt Eylül – Ekim ayında zam almıyorsa Nisan’a kadar Mayıs’a kadar zam almaması noktasında alınan karar yanlıştır. Bu yanlıştan vazgeçilmelidir. Çünkü Nisan – Mayıs aylarında bahar geldiği için ve yeşil ot çıktığı için süt fazlalaşır ve keçi sütü de devreye girer. Dolayısı ile süt fazla olduğu için yıllardan beri böyledir süt zammı olmaz. Mandıracılar, sanayiciler geri çekmeye çalışırlar, biz direniriz aşağı çektirmeyiz. Ama çarkta bir terslik var. Çark tersine dönmeye başladı. Eylül ayındaki toplantıda siz sanayicilere ’1.15 kuruştan alın devam edin Nisan ayına kadar’ derseniz bunun böyle olacağına bilmeyen kalmaz. Ulema olmaya gerek yok. Oturduğunuz yerden birilerinin süt bu fiyattan alınacaktır demesiyle olacak bir iş değil. Bunun yollarını ve çarelerini bulmak Tarım Bakanlığının görevi” şeklinde konuştu.

    ÜRETİCİ SON MÜCADELESİNİ VERİYOR

    Koyunculuk yapanların meralarının elinden gittiğini ve bu yüzden hayvancılığın köyde bitmek üzere olduğunu söyleyen süt üreticilerinden Mehmet Ünlü, ’’Köyümüz bayır köyü olduğundan dolayı hayvancılık yapmaya uğraşıyoruz. Hayvancılığı köy içinde evlerimizin yanında damlarımızda yapmaya çalışıyoruz. Köy meralarında ve süt fiyatlarında sıkıntılarımız var. Yem fiyatları süt fiyatlarına oranla çok yüksek onun için bizim de hayvancılığı yapabilmemiz mümkün değil. Köyde yavaş yavaş hayvancılık bitmek üzere. Onlarda bu işleri zamanla ya yapacak ya da yapamayacak. Zaten koyunculuk yapanların da meraları elinden gittiği için hayvancılık köylerde bitmek üzeredir. Bizler de son mücadelemizi köy içinde vermeye uğraşıyoruz. Köy yerinde bu damlarda besicilik veya sığırcılık yapmaya uğraşıyoruz. Süt fiyatları çok düşük. İki aydır zaten süt paralarını vermiyorlar. Süt fiyatlarında aşağıya düştüğünü söylüyorlar. 1.15 TL olduğunu devlet öyle söylüyor ama bizim elimize 1 TL bile geçmiyor. 13 tane hayvanımız var. Koyuncular da merada hayvanlarını otlatıyor bu yüzden bizde meraya çıkamıyoruz. Belediyemiz de meraları satmaya uğraşıyor. Onun için de mücadele veriyoruz. Devletimiz buna bir el atsın eğer el atmaz ise köyde hayvancılık bitecek’’ şeklinde konuştu.

  • Sütte Hakem Belli Oldu

    3. Ulusal Süt Zirvesinde sütün hakimi belli oldu. Sektördeki birlik ve kooperatif başkanlarının “Süt fiyatlarının belirlenmesinde Et ve Süt Kurumu (ESK) koordinatör olsun” çağrısı yanıtsız kalmadı. EST Genel Müdür Yardımcısı Osman Uzun, “ESK hakem olsun diyorsanız, biz buna varız” dedi.

    Platform Fuarcılık tarafından Kuşadası Efes Kongre Merkezinde, Anadolu EXPO 2. Canlı Hayvan Fuarı ile eş zamanlı düzenlenen 3. Ulusal Süt Zirvesinde sektörün yeniden yapılandırılması ele alındı. Türkiye Köy Kooperatifleri Merkez Birliği (KÖY KOP) Başkanı Yakup Yıldız, Avrupa Birliğinde süt kotasının kaldırıldığını bunun sonucunda Türkiye’nin elindeki sütü ihraç etme noktasında artık sorunlarla baş başa kalacağına dikkat çekti. Yıldız, “Avrupa bir litre sütü 90 kuruşa, biz 1 lira 25 kuruşa mal ediyoruz. Bu noktada rekabet etme şansımız yok” dedi. Bir çıkış noktası gerektiğinin altını çizen Yıldız, “Üretmede sıkıntı yok ama satamıyorsak, bu konuda oturup konuşmamız gerekiyor. Çözüm önerilerini ortaya beraber koymamız gerekiyor. Sahada çok büyük yetki karmaşası var. Gelin oturup konuşalım ve ETS de koordinatör olsun” önerisi getirdi.

    Türkiye Hayvancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı (HAYKOOP) Ahmet Ertürk de öneriye destek vererek, “Bizim süt fiyatları konusundaki sorunu çözme konusunda yaptırım gücümüzün olmadığını biliyoruz. Hep konuşuyoruz ama sonuç yok. Et ve Süt Kurumu, bu işin otoritesini ele almalı” diye konuştu.

    Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Fatih Salih Okumuş da yaptırım gücü olan bir komisyon tarafından fiyatların belirlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

    Prof. Dr. Atilla Yetişemeyen yönetimindeki toplantıda söz alan ESK Genel Müdür Yardımcısı Osman Uzun, maliyet üzerinden sürdürülebilir bir fiyat politikasının belirlenmesi gerektiğini ifade ederek, sektörün 3 önde gelen birlik ve kooperatiften gelen öneriyi dikkate aldıklarını söyledi. Uzun, “Et ve süt kurumu hakem olursun derseniz buna varız” diyerek sektördeki en önemli sıkıntının giderilmesi için hazır olduklarını söyledi.

    Hayvancılık Genel Müdürlüğü İdari İşler ve Koordinasyon Daire Başkanı Salih Çelik de, süte yönelik desteğe devam edeceklerini ancak 2016 yılından itibaren soğuk zincir halkasının dışında kalan sıcak süte yönelik desteklerde değişikliğe gidileceğini sözlerine ekledi.