Etiket: Suriyeliler

  • Suriyeliler ve Erzurumlular sokak iftarında buluştu

    Suriyeli ve Erzurumlular, Arnavutköy’de kurulan iftar sofrasında bir araya geldi. Minikler kendileri için hazırlanan alanda gönüllerince eğlenme imkanı bulurken, yetişkinler de iftar sofrasında bir araya gelmenin sevincini yaşadı.

    Arnavutköy Belediyesi ve Arnavutköy Erzurumlular Derneği tarafından düzenlenen iftar programında, Suriyeli ve Erzurumlu vatandaşlar aynı sofrayı paylaştı. Programa, Arnavutköy Belediye Başkan Yardımcısı Kemal Aygenli, Erzurumlular Derneği üyeleri ve yüzlerce Suriyeli davetli katıldı.  Vatandaşlar Ramazan’ın sevincini paylaşırken minikler de kendileri için hazırlanan özel oyun alanlarında gönüllerince eğlenme imkanı buldu. Programda ezanın okunmasıyla birlikte dualarla oruçlar açıldı.

    Suriyeli ve Erzurumlu vatandaşları iftar sofrasında ağırlamaktan dolayı mutluluk duyduğunu belirten Başkan Yardımcısı Kemal Aygenli yaptığı konuşmada, “Bu güzel zamanda Ramazan’ın mübarek gününde birlikte olup bereketi sevgiyi paylaşmanın en güzel örneklerinden bir tanesini oluşturduk. İnşallah Rabbim böyle güzel sofralar kurmayı hep nasip eder. Rabbim tuttuğunuz oruçlarını kabul etsin, bayramınız şimdiden mübarek olsun” dedi.

  • Yrd. Doç.dr. Demirci: “Suriyeliler Türkiye’de Misafir Değil, Kalıcı”

    Mültecilere özel yeni siyaset geliştirmemiz gerektiğinin altını çizen İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci, “Suriyeliler Türkiye’de kalıcı” dedi.

    Türkiye’de 2,7 milyon kayıtlı mülteci ve sığınmacı bulunuyor, geri kabul anlaşmasıyla bu sayının daha da artması bekleniyor. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’deki Suriyelilerin yasal hakları, yaşadıkları sıkıntılar ve geri kabul anlaşmasının Türkiye açısından sonuçları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

    “Türkiye göç ülkesi olmasına rağmen, göçmenler ve sığınmacılarla ilgili yasal düzenlemelerimiz eksik” diyen Demirci, “Suriyelilere biz herhangi bir sığınmacı statüsü vermiş değiliz. Coğrafi sınırlama kriterimiz var, yani bir grubu sığınmacı kabul etmemiz için Avrupa’dan gelmiş olması gerekir. Dolayısıyla Suriyelilerin geçici koruma statüsü var. Geçici koruma statüsünün de iç hukukta yarattığı sıkıntılar var. Almaları gereken hizmetlerle ilgili çok büyük aksaklıklar oluyor. İnsanların geçici statüsü olduğu için sağlık hizmetine erişim, yasal çalışma biçimleri, kimlik ve oturum izni almakta zorlanıyorlar. Bizim ayrımcılıkla ilgili olarak yasal çerçevemiz mevcut değil” dedi.

    “AYRIMCILIĞA UĞRAYAN SURİYELİLER İÇİN YARGI SÜRECİ UZUN VE SIKINTILI”

    Mültecilerin ayrımcılığa uğradıkları zaman bunu bildireceği kanalların sıkıntılı ve kısıtlı olduğunu söyleyen Demirci, “Çok uzun yargı süreçleri olduğundan dolayı bu grup ciddi bir biçimde ayrımcılığa uğruyor. Gerek işyerindeki ödemelerde, gerekse gündelik hayat içerisinde ayrımcılığın belgelenmesi ve dava sürecine dönüşmesinde ciddi sıkıntılar mevcut. Önümüzdeki yıllarda da bu sıkıntıların artacağını düşünüyorum. Mesela Kronik hastalığı olan Suriyeliler sağlık hizmeti alamıyor, SGK sistemi içerisinde olmadıkları için ilaç masrafları tamamen bireysel olarak karşılamak durumunda, fakat bu insanlar bu masrafları karşılayacak ekonomik güce sahip değiller” açıklamalarında bulundu.

    “SURİYELİLER, TÜRKİYE’DE MİSAFİR DEĞİL KALICI, BUNU KABUL ETMEK LAZIM”

    Mültecilere özel yeni siyaset geliştirmemiz gerektiğinin altını çizen Demirci, “Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyor, Suriyeli mülteciler uzunca bir süre burada kalacaklar. Çünkü Suriye’deki kriz çok uzadı, Türkiye’de kalan Suriyeliler de buraya alıştı. Şartlar düzelse bile büyük bir grubun geri dönmeyeceğini düşünüyorum. Mültecilere yeni hizmet ve politika alanı tanımlamamız gerekiyor. Doğan çocukların büyük kısmı burada doğdu ve burada sosyalleşecek, bu kuşak için eğitim konusunu çözmemiz gerekecek, çünkü kayıp bir kuşak olmasını istemeyiz. Kayıp kuşak demek başka toplumsal sorunlar demektir. Biz misafirperver bir toplumuz ve bunu sık sık dile getiriyoruz, artık misafir etme durumundan çıkmalıyız, çünkü Suriyeliler burada kalıcılar. Suriyelilere, bir takım temel haklardan yaralanabilsinler diye sığınmacı statüsü vermemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “MÜLTECİLER, ETKİN BİR ŞEKİLDE STK’LARDA YER ALMALI”

    Sivil toplum örgütlerine (STK) büyük görevler düştüğünü ifade eden Demirci, şu açıklamalarda bulundu;

    “Ön yargıları kırmakta STK’ların rolü büyük, STK’lar halktan kişilerin kurduğu örgütlenmelerdir. Mültecileri, bizi ve toplumuzu sömüren olumsuz insan grupları gibi görmekten ziyade topluma katkıda bulunabilecek insanlar olduklarını STK’ların topluma anlatması gerekiyor. Bir takım görsel, işitsel kampanyalarla bu desteklenebilir. Mültecilerde etkin bir şekilde STK’larda çalışmalılar. Geri kabul anlaşması resmi makamlardan Türkiye için ciddi avantajları olacağı düşünülerek imzalandı. İmzalanırken böyle lanse edildi. Fakat Türkiye’ye gelmek istemeyen bir gruptan bahsediyoruz ve bu grup sadece Suriyelilerden oluşmuyor. Türkiye göç yolu üzerinde ciddi bir merkez Pakistan, İran, Irak ve Afrika ülkelerinden insanlar göç ederken Türkiye’yi kullanıyor. Yeni geri kabul anlaşması sadece Suriyeliler için yapılmış değil bunu halka anlatmak gerekiyor. Gönderilen her Suriyeliye karşılık kamplarda sığınmacı başvurusu yapmış ve başvurusu olumlu karşılanmış biri insanın Avrupa’ya yerleşmesi söz konusu. Bu süreç zor bir süreç, bir kişiyi alacaksınız karşılığında resmi başvuru yapmış kişiyi göndereceksiniz bunun kaydının tutulması, denkliğinin gözetilmesi ciddi bürokrasi gerektirecek”.

    “SURİYELİLER, GERİ KABUL ANLAŞMASIYLA GERİ GELDİKLERİ İÇİN BİR TAKIM SIKINTILAR ÇIKARABİLİRLER”

    “İnsanlar rızalarıyla gelmediği için hoş olmayan şeylerle muhatap olabiliriz” uyarısında bulunan Demirci, “Özellikle medya bunun şahidi olabilir. Türkiye, geri dönen insan grubuyla ne yapacağına ciddi şekilde karar vermesi gerekiyor. Bir tür daha iyi korunan ama daha çok eşitsizliklere sebep olacak kamplar çıkabilir mesele son iki haftadır Türkiye’ye gelen insanların nerelerde barındırıldığını net olarak bilmiyoruz. Dikili ve Tekirdağ’da bir merkez kurulduğunu biliyorum sadece. O merkezde neler oluyor, ne gibi hizmetler sunulacak insanlara, hiçbir şeyden haberimiz yok, bu kampların nasıl işlediğini bizimde öğrenmemiz gerekiyor. Suriyeler’den hoşlanmayan fakat geri geleceklerini bilen halkın için ciddi bir kitle var onlara da bu durumu yeterince açıklamamız lazım” dedi.

  • Türkiye Ve Suriyeliler Dostluk Maçına Akın Etti

    Gaziantep’te Suriyeli sığınmacılarla yapılacak olan ‘Yeşil Sahada Barış İçin Kardeşlik Turnuvası’ öncesi hazırlıklar tamamlandı. Her türlü olumsuzluğa karşı güvenlik önlemleri alındı.

    Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın da katılacağı turnuva, Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu’nda gerçekleşecek. Turnuva öncesi, stadyum çevresinde güvenlik önlemleri alındı. Polis arama noktaları kuruldu. Turnuvanın gerçekleşeceği Kamil Ocak Stadyumu’na girmek isteyen vatandaşlar arama noktalarında didik didik arandı.

    Turnuva öncesi gruplar halinde stadyuma giriş yapan Suriyeli öğrenciler, ellerinde Türk Bayrakları ile ‘En Büyük Türkiye’ tezahüratları yaptı. Turnuvaya Süleyman Şah İlkokulu’ndan Suriyeli öğrencileri kontrollü bir şekilde stadyuma getiren, Suriyeli Müdür Yardımcısı Türk El Muhammed, “Çocuklarımızı buradaki kardeşlik maçına getirdik. Bu bir kardeşlik maçı, hak eden maçı kazansın diyorum. Bu turnuvayı düzenleyen, emeği geçen herkese çok teşekkür ederim” dedi.

    Ülkelerindeki iç karışıklıktan dolayı Suriye’nin Halep şehrinden ailesi ile birlikte kaçarak Türkiye’ye sığınan 10 yaşındaki Senem El Muhammed, ise kardeşlik ve dostluk maçına geldiği için çok heyecanlı olduğunu söyledi.

  • Suriyeliler Kavga Etti: 1 Yaralı

    Adıyaman’da, iki Suriyeli grup arasında çıkan kavgada 1 kişi yaralandı.

    Edinilen bilgiye göre, Atatürk Bulvarı Saat Kulesi kavşağında iki Suriyeli grup arasında bilinmeyen nedenlerden dolayı tartışma yaşandı. Çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Kavgada 1 kişi darp sonucu yaralandı. Kavga eden şahıslar hızla olay yerinden kaçarken yaralı ise polis ekipleri tarafından polis merkezine götürüldü.

    Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

  • CHP’li Erol: “Suriyeliler Ülkemiz İçin Potansiyel En Büyük Tehlikelerden Birisidir”

    CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, Suriye’den gelen 3 milyon Suriyeli’nin de Türkiye’nin en büyük potansiyel tehlikelerden birisi olduğunu söyledi.

    CHP Parti Meclis Üyesi ve Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sorun Doğu’da, Çözüm Batı’da” sloganıyla başlattığı çalışma kapsamında Zonguldak’a geldi. Partililer tarafından karşılanan Erol, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki silahlı çatışmalara değindi. 8 ay boyunca yaşanan çatışmalarda şehit olanların ve öldürülen terör örgütü üyelerinin sayıları konusunda kamuoyunun yanlış bilgilendirildiğini öne süren Erol, “Tam 8 aydır bölgede çatışma var. Devletin ve kamunun açıkladığı, hükumetin açıkladığı şehit sayılarımız da yalan, ölü olarak ele geçirilen terör örgütü mensuplarının sayısı da yalan. Bu tamamen toplumda farklı bir algı oluşturmak için yanlış bir bilgi aktarılmasıdır. Çünkü terör örgütleri asla ve asla bir yerde ölü verdikleri zaman cesedi orada bırakmazlar. Kimliği tespit edilmesin, devlet aileye baskı yapmasın diye o cenazeyi ya imha ederler ya da alırlar. Bunların hepsi tamamen yanlış bilgi aktarılması ile ilgili kamuoyunda farklı bir bilgi oluşturulması ile ilgili verilen yanlış bilgiler” diye konuştu.

    “KÖTÜ GÜNLER BİZLERİ BEKLİYOR”

    Türkiye’de etkinlik gösteren terör örgütü üyelerinin şehir kadrosu üyesi olduğuna dikkat çeken Erol, dağ kadrolarının harekete geçmesi halinde büyük sıkıntılar yaşanacağını söyledi. Erol, “Şimdi daha kötü günler bizleri bekliyor. Şu anda bölgede etkinlik gösteren terör örgütlerinin şehir kadroları var. Daha dağ kadroları çıkmadı. Dağ kadroları iklim koşulları nedeniyle sığınaktalar, barınaktalar. Saklanamadıkları için rahat hareket edemedikleri için şu anda kırsal kesimde eylem yapabilir durumda değil. Nisan ayı sonu itibariyle eğer dağ kadroları da harekete geçerse ülkemiz facia ile karşı karşıya kalabilir” dedi.

    “SURİYELİLER ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK TÜRKİYE’YE GİRİYOR”

    Türkiye’de PKK da dahil olmak üzere hiçbir terör örgütünün insan kaynak sorunu kalmadığını iddia eden Erol, Suriye vatandaşlarının potansiyel tehlike olduğunu öne sürdü. Erol, şöyle devam etti:

    “Bir terör örgütü mensubunun yaşam süresi 5 yıldır. Ya bir çatışmada imha edilir ya da yaşadığı koşullardan dolayı hastalık nedeniyle ölür. Ama şu anda Türkiye’de PKK dahil hiçbir terör örgütünün insan kaynak sorunu kalmadı. Çünkü artık Suriye vatandaşları var. Suriye sınırından geçen 3 milyon Suriyeli, Türkiye’nin 81 iline dağılmış durumdadır. Bunların ne bir güvenlik soruşturması, ne bir kimlik soruşturması, ne yerleştikleri bölge ile ilgili araştırma, belgelendirmeye dair hiçbir şey yok. Geçmişte o bölgede terör örgütünün içerisinde paralı asker olarak kullanılan Suriyeliler vardı. Ama sınırdan geçişleri sorun olduğu için çok yoğun bir şekilde değildi. Şimdi elini kolunu sallayarak her Suriyeli sınırdan rahat bir şekilde geçebiliyor. İstediği yere gidebiliyor. Ve Suriyeliler ülkemiz için potansiyel en büyük tehlikelerden birisidir. Yalnızca terör örgütlerinin desteklenmesi ile ilgili değil. Aynı zamanda gayri resmi bütün örgütlenmelerin içerisinde olacaklardır. Mafya, uyuşturucu kaçakçılığı, kadın ticareti, aklınıza gelebilecek tüm gayri resmi örgütlenmelerin içinde aktif olacaklar. Bununla ilgili de önümüzdeki süreçte ülkemiz daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalacak.”

    “SURİYELİLERİ VATANDAŞ YAPIP BÖLGEYE YERLEŞTİREBİLİRLER”

    İçişleri Bakanlığı bütçesinin görüşmeleri sırasındaki konuşmasını da hatırlatan Gürsel Erol, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin terörle mücadele kapsamında boşaltılıp Suriye vatandaşlarının bölgeye yerleştirilebileceği iddiasında bulundu. Erol, şöyle devam etti:

    “Devletin yanlış bir politikası var. Devlet burada müthiş bir hata yapabilir. Benim en büyük kaygılarımdan birisi de odur. Bunu İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken parlamentoda da konuşmamda ifade ettim. Bölgeyi insansızlaştırıp, yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da terörle mücadele adı altında bölgeyi insansızlaştırabilirler. Zorunlu göçlere tabi tutabilirler. Suriyelileri vatandaş yapıp, o bölgeye yerleştirebilirler. Vatandaş yapınca ne olacak? Yeni 3 milyon seçmenimiz olacak. Bütün dengeler altüst edilecek. Şu anda Suriyeliler bizden eğitim olarak da, kültür olarak da 70-80 yıl gerimizdeler. Bir de böyle bir tehlike ile karşı karşıyayız.”

    “POLİSLER TERÖRLE MÜCADELE İÇİN EĞİTİM ALMAMIŞLAR”

    Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görev yapan polislerin psikolojik destek ve terörle mücadele eğitimi almadığını da öne süren Erol, “O bölgede görev alan güvenlik güçleri, daha doğrusu polisler, hiçbirisi polis akademisi mezunu değil. Bu çocukların çoğu polis mensuplarının çoğu ya mühendislik, ya eğitim fakültesini bitirmişler. Bir şekilde üniversiteyi bitirmişler. Ama kendi meslekleri ile ilgili iş bulamadıkları için polis olmayı en son çare olarak görmüşler ve polis olmuşlar. Şark görevini yapmak için Doğu’ya tayin edilmişler. Bunlar terörle mücadele ile ilgili hiçbir eğitim almamışlar. Hiçbir silahlı eğitim almamışlar. Bunlar tesadüfen o bölgeye atanmışlar. O bölgede görev yapmaktadırlar. Her an ölüm riskini, ölüm korkusunu yaşıyorlar. Allah korusun ben de bir babayım. Allah hiç kimsenin evine ateş düşürmesin. Çünkü acının ne dini, ne dili, ne ırkı, ne uyruğu olmaz. Batıdaki aile, çocuğu son umut olarak polis olarak işe girmiş, onun cenazesini şehit cenazesi olarak ağlıyorlar. Tabii ki batıdaki ananın yüreğine düşen ateşi, doğudaki ana anlayabilmeli, doğudaki ananın kaygısını batıdaki anne algılayabilmeli” şeklinde konuştu.

    “EN BÜYÜK HATAYI RUS JETİNİ DÜŞÜREREK YAPTILAR”

    Hükümetin terörle mücadele en büyük hatayı Rus jetini düşürerek yaptığı iddiasında bulunan Gürsel Erol, yaşanan sürecin Türkiye’nin ulusal sorunu olduğunu ifade etti. Uluslararası istihbarat birimleri, uyuşturucu baronları ve mafyaların sürecin içerisine dahil olduğunu öne süren Erol, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “En büyük hatayı nerede yaptılar. Terörle mücadelede en büyük hatayı Rus jetini düşürerek yaptılar. Rus jeti düşmeden önce terörle mücadele ile ilgili tüm hamleler hükümetin kontrolündeydi. Rus jetini düşürdükten sonra bu sefer işin içine uluslararası istihbarat birimleri girdi. Ve uyuşturucu baronları girdi. Silah tüccarları girdi. İş kontrol edilemez noktaya geldi. Avrupa ülkelerinin kullandığı uyuşturucunun yüzde 72’sinin üretim yeri Afganistan ve Pakistan’dır. Bunların Avrupa’ya geçiş noktası Türkiye’dir. Resmi olarak yıllık uyuşturucu miktarı 100 milyar dolardır. Siz yedi aydır Türkiye’de bir tek uyuşturucu operasyonu haberi seyrettiniz mi? Buradan oraya uyuşturucu gidiyor, oradan da Ortadoğu’ya silah tüccarları devreye giriyor. Bu sefer oradan bu tarafa silahlar geliyor. Yani bu artık yalnızca Türkiye’nin iç meselesi değil. Bu işte uluslararası boyutu olan, gizli servislerin, silah tüccarlarının, uyuşturucu baronlarının olduğu bir süreç yaşıyoruz. Hükümet bu işin içerisinden çıkabilecek bir formül bulamamıştır. Tam tersine işi çözülmez bir hale getirmiştir. Bu işin çözümü ulusal bir değer yargısı içerisinde ama parlamentoda tartışılarak, konuşularak çözüm bulunması ilgili, bu sorunun adı ulusal bir sorundur. Parlamentoda her şey konuşulmalı ama biz iki şeyi asla tartışmaya açmamalıyız. Birincisi üniter devlet yapımız, ikincisi kurucu değerlerimizdir.”

    “AMERİKA İŞİ BİTTİKTEN SONRA TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN EDİYOR”

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Gürsel Erol, YPG ve PKK’nın terör örgütü olduğunu söyledi. Gazetecilerin Amerika Birleşik Devletleri’nin YPG’yi terör örgütü olarak görmediği sorusu üzerine Erol şunları söyledi:

    “Bugün Amerika kimi kullanıyorsa kendine göre kullanıyor. İşi bittikten sonra da terör örgütü olarak ilan ediyor. Ama ne yazık ki YPG’nin başkanı da Türkiye Cumhuriyeti’nin AK Parti hükümeti resmi törenlerle karşıladı. Ceplerine pasaport koydular. Ama bunları hiç kimse konuşmuyor. Aslında YPG’yi dünya kamuoyuna sokan ve kamuoyuna getiren bugünkü AK Parti hükümetidir. Sorumlusu da AK Parti hükümetidir. YPG bir terör örgütüdür. Bunu dünya kamuoyuna sokan da AK Parti hükümetidir.”

    Programın sonunda İl Başkanvekili Volkan Alkaç tarafından Milletvekili Gürsel Erol’a Madenci Heykeli takdim edildi.