Etiket: SURİYELİ

  • Suriyeli Miniklerin Oyuncak Mutluluğu

    Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak, aileleriyle beraber İzmir’e yerleşen Suriyeli çocuklar, kendilerine dağıtılan oyuncaklarla büyük mutluluk yaşadı.

    Ülkelerindeki savaş ve iç karışıklıktan kaçarak Türkiye’ye yerleşen Suriyeli ailelerden bazıları, Seferihisar ilçesindeki mandalina işleme tesislerinde çalışmaya başladı. Hayatını yaşanan olumsuzluklara rağmen devam ettirmeye çalışan aileleri, bu zor günlerinde Seferihisar Belediyesi ve Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) da unutmadı. Soğuk kış günlerinden çocukların etkilenmemesini isteyen EÇEV ve Seferihisar Belediyesi yetkilileri, 100 sığınmacı ailenin çocuklarına kazak, mont, bot, ayakkabı, çorap yardımında bulundu. Ayrıca görevliler, miniklere oyuncak da armağan etti. Oyuncaklarını alan minikler, büyük mutluluk yaşadı. Miniklerin yaşadığı mutluluk ise gözlerinden okundu.

    AİLELER GELECEKLERİNDEN ENDİŞELİ

    Yaşadıkları sıkıntıları anlatan Suriyeli Hüseyin Asav, yurt dışına gitmeyi düşünmediklerini dile getirdi. Asav, “20 gündür 100 kişi burada çalışıyoruz, 20 tane de çocuk var. Biz 5 ay Bayındır’da çalışıyoruz sonra 4 ay burada mandalina işinde çalışıyoruz. Ya devamlı iş bulacağız, ya da Suriye’ye geri döneceğiz 4 ay sonra ne olacak bilmiyoruz” dedi.

    Şu an bir mülteci dramı yaşandığını ifade eden Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, yapılan yardımlar hakkında bilgi vererek, “Bu insanlar evleri, işlerini terk ederek savaştan kaçarak ülkemize sığındı. Sadece Türkiye’de değil Avrupa genelinde de bir göçmen krizi yaşanıyor. Bizim ilçemizde de işçi olarak çalışmaya başlayan Suriyeliler var. Biz de en azından çocuklarına bir destek vermek, yüzlerini güldürmek istedik. Durum tespitini yaptıktan sonra EÇEV’i arayarak, konuyla ilgili yardımları istedik. EÇEV yetkilileri de bizi kırmayarak iki koli kıyafet gönderdi. Tüm EÇEV çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum. İmkanlarımız dahilinde tekrar yardım yapmaya çalışacağız” dedi.

    Hediyeleri çocuklara götüren Seferihisar Belediyesi Başkan Yardımcısı Gürhan Özata da şu açıklamalarda bulundu:

    “Belki çok büyük bir yardım yapmadık ama şu günlerde soğuyan havaya karşı gördük ki üstlerinde, ayaklarında kış şartlarına uygun giyecek kıyafetler yok. Biz de kendi imkanlarımız doğrultusunda yardım etmek istedik. Oyuncakları alan çocukların mutluluğu görülmeye değerdi. Belediye Başkanımız Tunç Soyer de özellikle çocuklar konusunda çok hassas davranıyor. Önümüzdeki süreçte yine çeşitli yardımlar yapmak istiyoruz.”

  • 70 Yaşındaki Vatandaş 8 Kişilik Suriyeli Aileye Evini Açtı

    Gaziantep’te 4 odalı evinde yalnız yaşayan 70 yaşındaki Şerif Dağdelen, emekli maaşıyla sahip çıktığı 8 nüfuslu Suriyeli aileye bakıyor.

    İç savaştan dolayı ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan üçü çocuk toplam 8 kişilik Suriyeli aile ortada kalınca, 70 yaşındaki emekli Şerif Dağdelen aileyi sahiplendi. Dağdelen, 4 odalı evinde konaklayan ailenin ihtiyaçlarını ise parası yettiği oranda karşılıyor. Emekli maaşı ile geçimini sağladığını belirten Dağdelen, ailenin istediği zamana kadar evinde kalabileceğini ve gücü yettiği oranda onlara sahip çıkmayı sürdüreceğini kaydetti.

    Son dönemlerde Suriyelilere karşı yürütülen eleştirilere de tepki gösteren Dağdelen, Suriyelilere sahip çıkmanın insanlık görevi olduğunu kaydetti. Bölgede yaşayan tüm ailelere, Suriyelilere sahip çıkmaları için çağrıda bulunan Dağdelen, ”Bu aile topraklarından, vatanlarından olmuşlar. Bunları bu duruma getirenler utansın. Ne mutlu ki biz ve bizim gibi yardım edenler onlardan Allah razı olsun. Çünkü bu dünyanın ahireti de vardır. Emekliliğim var, kendi yağımda kavruluyorum. İdare eden insan her yerde idare eder. Her aile bunlara benzer ailelere yardım etse bunlar bu durumda olmaz” dedi.

    Aileye, Şerif Dağdelen’in imkanlarının yetersiz kaldığı zamanlarda ise Mahalle Muhtarı Alaaddin Demir’in çabası ile sağlanan yardımlarla destek olunuyor.

    Suriyeli büyük anne Adile Guas, Dağdelen ve Muhtar Demir’e teşekkür etti. Adile Guas, “Şerif amca bakıyor, bize evini bize açtı. Çok iyi bir insan, Allah razı olsun ondan. Muhtar Aladdin Demir de çok iyi insan bize sürekli yardımcı oluyor” şeklinde konuştu.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin misafirperverliğinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını söyleyen Muhtar Aladdin Demir ise “Şerif amca benim komşum, beni çağırdı gittiğimde bu aile ellerinde poşetlerle dışarıda kalmışlar. Çocukları vardı bunların süt, bez gibi acil ihtiyaçlarını karşıladık. Daha sonra şerif amcanın 4 odalı bir evi vardı. Şerif amca bu aileyi yaşadığı eve götürüp, onları misafir etti. Şerif amca bu aileye sahip çıktı. Herhangi bir menfaat beklemeksizin bu iyiliği yaptı. Mahallemde böyle bir insan olduğu için gururluyum” diye konuştu.

  • (Özel) Suriyeli Çocuklar Okul Sırasında Değil İş Başında

    Türkiye’de 400 bin Suriyeli çocuk okula gidemiyor. 2.2 milyon Suriyeli mültecinin yüzde 34’ünün okul çağındaki, yüzde 20’sinin de 0-4 yaş arası çocuklardan oluştuğunu söyleyen Mültecilerle Dayanışma Derneği (MülteciDer) İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban, “Çocukların artık işten, tezgah başından, tekstil atölyesinden, ayakkabı makinesinin başından, inşaattan alınıp okullara döndürülmesi lazım” dedi.

    New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HWR)’nün raporuna göre Türkiye’de 400 bin Suriyeli çocuk ekonomik zorluk ve dil engeli nedeniyle okula gidemiyor.

    Türkiye’de yaşayan 2.2 milyon Suriyelinin yüzde 34’ünün okul çağındaki, yüzde 20’sinin de 0-4 yaş arası çocuklardan oluştuğunu belirten MülteciDer İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban, sadece 212 bin civarında Suriyeli çocuğun okula gidebildiğini, bunların az bir bölümünün Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda eğitim görebildiğini kaydetti. Ekonomik nedenlerle okula gitmek yerine çalışmak durumunda binlerce Suriyeli çocuğun bulunduğunu ifade eden Erçoban, “Çocukların artık işten, tezgah başından, tekstil atölyesinden, ayakkabı makinesinin başından, inşaattan alınıp okullara döndürülmesi lazım. Bunun için hem devletin, hem sivil toplumun hem de uluslar arası kuruluşların öncelikli bir çalışma alanının olması lazım” diye konuştu.

    “CİDDİ BİR KAYIP NESİL SÖZ KONUSU”

    Okulsuz Suriyeli çocuk sorununun 5 yıldır süren bir sorun olduğunu dile getiren Erçoban, kimi çocukların okula hiç kayıt olmadığını, kiminin ise Suriye’de eğitim görürken Türkiye’ye döndükten sonra eğitimine devam edemediğini söyledi. Ciddi bir kayıp neslin söz konusu olduğunu vurgulayan Erçoban, şöyle konuştu: “Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okula gidenlerin oranı az. Büyük çoğu Geçici Koruma Merkezi veya ‘Suriye Okulları’ diye adlandırılan gözden geçirilmiş Suriye müfredatının okutulduğu, ağırlıklı olarak Arapça derslerin okutulduğu merkezlerde eğitim görüyorlar.”

    “ÇOCUKLAR ÇALIŞTIKLARI İÇİN OKULA GİDEMİYOR”

    Okul sorununun başında ekonomik nedenlerin geldiğini ifade eden Erçoban, pek çok Suriyeli çocuğun ailesindeki yetişkinler iş bulamadığı için veya iş bulsa bile geçinemediği için okula gitmek yerine çalışmak zorunda olduğunu kaydetti. Özellikle 12-13 yaşından itibaren ciddi bir çocuk işçi durumu ile karşı karşıya olunduğunu belirten Erçoban, şunları söyledi: “Çocuklar çalıştıkları için okula gidemiyor. Geçici Eğitim Merkezlerin bir kısmı ücretli. Kırtasiye masrafları, ulaşım masrafları var. Aileler bunları karşılayamadıkları için çocukları okula gönderemiyor. Geçici Koruma Merkezleri her ilde yok. 25 kampta faaliyet gösteriyor. Kamplardaki okullaşma oranı yüzde 99 civarında ama dışarıdakiler için bu oran yüzde 25-30 civarında. Kamplar dışında bazı illerde Geçici Koruma Merkezleri de var ancak alt yapı yeterli değil.”

    “DEĞİŞEN MEVZUATTAN HABERLERİ YOK”

    Okula gidebilen Suriyeli çocukların büyük bir bölümünün Geçici Koruma Merkezlerinde eğitim gördüğünü, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki okullaşma oranının çok az olduğunu dile getiren Erçoban, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eylül 2014’te Milli Eğitim Bakanlığı bir genelge yayınladı. Eylül 2014’ten önce çocuklarını okula kayıt etmek isteyenlere ‘hayır kayıt edemezsiniz’ cevabı verildi. İnsanların bu mevzuattaki değişiklikten haberi yok. Diyelim ki haberi oldu; çocukların zaten dil sorunu var, uzun süre okulsuz kalmışlar. Çocukların yaşı ve seviyesine göre sınıflar belirleme konusunda bazı sorunlarla karşı karşıya kalınıyor. Bazı yerlerde okul idarecileri kapıdan geri çevirebiliyor. Aslında böyle bir yetkileri yok ama insanlar bunu bilmedikleri için değişiklik yok deyip geri dönebiliyor. Ciddi bir bilgi eksikliği var. Milli Eğitim Bakanlığının okullarındaki alt yapının gelişmesi gerekiyor. Çocuklara Türkçe destek derslerinin verilmesi gerekiyor. Aradaki zamanın kapatılması gerekiyor ama buna yönelik çalışma yok denecek kadar az. Çocukların önemli bir kısmı ekonomik nedenlerden dolayı okula gidemiyor.”

    “SERT DAVRANIŞLA KARŞILAŞABİLİYORLAR”

    Mülteci oldukları ve dil bilmedikleri için Suriyeli çocukların okulda diğer çocuklardan ilgi görmediğini, sert tavırla karşılaşabildiğini anlatan Erçoban, “Bize gelen pek çok veli, çocuklarını okula yazdırdıklarını ancak birkaç ay sonra çocuğun okula gitmek istemediğini belirtiyor. Bütün bunlar bir araya gelince karşımızda kayıp bir nesil var gerçekten. Bu çocukların aradaki zamanı kapatması, okul çağına gelecek çocukların iyi, kaliteli ve uluslar arası standartlarda eğitim alabilmesi için yapmamız gereken çok şey var. Yaklaşık 500 bin çocuk 5. yıla girmelerine rağmen hâlâ okulsuzsa bu çocukların hayatını çalmak anlamına geliyor” dedi.

    “DİL DESTEĞİ VERİLMELİ”

    Ağırlıklı olarak Arapça eğitimin verildiği Geçici Koruma Merkezlerindeki dil sorunu hakkında da konuşan Erçoban, şu ifadeleri kullandı: “Anadilde eğitimde herkesin hakkı ancak şunu söylemek gerekiyor; bu çocukları bu topraklarda yabancı ama şuanki duruma baktığımızda kendi ülkelerine güvenli bir dönüş ortamının oluşması çok yakın gözükmüyor. Dolayısıyla daha uzun süre buradalar. O zamana kadar geçecek seneler içerisinde çocukların dönmek isteyeceklerini pek varsayamıyoruz. Bu insanları bu toplumun bir parçası olarak kabul edip birlikte yaşamanın pratiklerini geliştirmek lazım. Dil önemli bir rol oynuyor. Bu anadillerini unutsunlar anlamına gelmiyor ama Türkiye’de daha rahat yaşayabilmeleri için hem çocuklara hem de yetişkinlere dil desteğinin verilmesi gerekiyor.”

  • Bebeklerini Kaybeden Suriyeli Annelerin Yürek Dağlayan Talepleri

    Suriye’de yaşanan savaş ve iç karışıklığın faturasını en ağır anneler ödüyor. Suriye’den Türkiye’ye sığınan binlerce kadın bir yanda annelik duygusu diğer yanda gelecek duygusu arasında adeta ezilip kalırken, büyük umutlarla denizden kaçak yollarla Avrupa’ya ulaşmak isteyen onlarca anne kaybettikleri çocuklarının cansız bedenine bile kavuşamamanın ızdırabını yaşıyor.

    Zaman zaman bulundukları bölgelerdeki yöneticilere giden annelerin istekleri soğuk kış gününde adeta insanın içini acıtıyor. Çocuklarını deniz ortasında kaybeden pek çok anne çocuklarını canlı kavuşma ümidini kaybedince bari cenazeleri bulunsun diye yalvarıyor.

    Avrupa ülkelerine gitme ümidiyle Kuşadası sahilinden açıldıkları tekne ile Yunanistan’a geçmek isteyen Suriyeli Ailelerden çocuklarını deniz ortasında kaybeden anne Cihan Cemil bunlardan biri. Geçen ay deniz ortasında çocuklarını kaybeden anne diğer Suriyeli anneler gibi bir yandan evlat acısı yaşarken diğer yandan kaybettikleri çocuklarının cansız bedenine dahi ulaşamamanın derin acısını yaşıyor.

    ŞANSLI OLANLAR YENİDEN DENİYOR

    Yaşanan tüm acıya ve onca kayba rağmen Avrupa Sevdası’ndan vazgeçmeyen Suriyeliler, genellikle sahil kesimlerinde yaşıyor ve fırsat bulduklarında mutlaka kaçak yollardan Avrupa’ya ulaşmanın çaresini arıyor. Kendi ölümlerini hiçe sayan anneler kaybettikleri ciğerpareleri olunca durum değişiyor.

    18 AYLIK MUHAMMED’İN ANNESİ ŞANSLI ANNELERDEN

    Bilindiği gibi Aydın’ın Kuşadası ilçesinden, botla Yunanistan’a geçmeye çalışırken botun batması sonucu denizde kaybolan ve sonra balıkçılar tarafından ölmek üzereyken kurtarılan 18 aylık minik Muhammed annesi ile tekrar kavuşmasının mutluluğunu yaşıyor. Bot batınca oğlu ellerinden kayıp kaybolan anne Lorin Halef, ’’Bu yolda ne kadar çok çocuğun öldüğünü bile bile yola çıktık. Başımıza gelen bu feci olaydan sonra Suriye’de olan eşimin yanına dönüp öleceksek orada ölelim” diyerek yasadışı yollardan kaçmayı yeniden deneyeceğini söylemişti.

    Bilindiği gibi olay 21 Ekim Çarşamba günü, Kuşadası Körfezi Ahmetbeyli-Seferihisar’ın yaklaşık yedi mil açığında meydana gelmişti. Yunanistan’a 10 kişilik botla 30 kişi geçmeye çalışan Suriyeli mültecilerin botu su alıp batmaya başlamış 30 kişi suya gömülmüştü. Denizde insanların olduğunu gören balıkçılar ise durumu Sahil Güvenlik ekiplerine bildirirken bir taraftan da denizde olan mültecileri kurtarmaya başlamış Muhammed Bebek inanılmaz bir şekilde kurtarılırken aynı olayda Cihan Cemil isimli anne de 3 çocuğunu kaybetmişti.

  • Suriyeli Çocuk İstiklal Marşı’nı Türkçe Ve Ezberinden Okudu

    Malatya’da, ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin çocukları için geçici eğitim merkezi hizmete açıldı. Açılış programı Suriyeli Enes El Omar’ın, İstiklal Marşı’nı Türkçe ve ezberinden okuması ile başladı.

    Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı aracılığıyla yapılan geçici eğitim merkezi, törenle açıldı. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığının Suriyeli ailelerin okul çağındaki çocukları için yapılan geçici eğitim merkezinin açılış törenine Malatya Valisi Süleyman Kamçı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve bazı daire müdürleri ve Suriyeli öğrenciler katıldı.

    Açılış programı Suriyeli çocuğun Türkçe ve ezberinden okuduğu İstiklal Marşı ile başladı. İstiklal Marşı’nın ilk kıtasını takılmadan okuyan Suriyeli Enes El Omar (11), programa katılanlara duygusal anlar yaşattı.

    Törenin açılış konuşmasını yapan Malatya MEŞALE Derneği başkanı Tamer Çalhan, “Amacımız, bu gün burada kalan Suriyeli İnsanların sadece maddi sorunlarını değil, gençlerini hayatta hazırlamak, sokakta kurtarmak ve daha da önemlisi, gelecekte Suriye’nin imarında, inşasında rol almaları açısında bir katkıda bulunmaktır. bu nedenle bu projeyi çok önemsiyoruz” dedi.

    Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ise “Dünyanın izlediği bu dönemde, bölgemizde büyük bir vahşet yaşanıyor. İslam coğrafyası gerçekten kan gölü. Yüzlerce kişi aç bırakılıyor, malından, canından oluyor. Bunların sığınacağı tek bir yer var, o da Türkiye. Bununla ne kadar gururu duysak az. Ülkemizin sahiplendiği kadar, halkımızın da bunu sahiplenmesi bizleri son derece onurlandırıyor” diye konuştu.

    Vali Kamçı ise “Okulun Suriyeli çocukların eğitimlerine çok büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Mağdur komşularımızın umut kapısı can simidi olan devletimiz, bu hususta üzerine düşeni fazlasıyla yapacaktır. Bölgenin mazlum halkına her zaman kucak açan ülkemiz, dünyanın dört bir yanına insanlık dersi vermektedir. Ümit ediyorum Türkiye’nin bölge barışına sağladığı katkılar bütün ülkelere örnek olur, yapılacak Ortak çalışmalarla akan kanın ve gözyaşının önüne geçer” dedi.