Etiket: Sürekli

  • Diyet Yapanlarda Sürekli Tartılma Takıntısı

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Hilal Mutlu, diyet yaparken her gün tartılıp değişme olmadığında ‘diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum’ denmemesi ve diyet motivasyonunun bozulmaması gerektiğini belirterek, en idealinin haftada 1 gün ve aynı gün tartılmak olduğunu söyledi.

    Diyet yapmaya başlamak tartılma takıntısını da beraberinde getirdiğini Diyetisyen Hilal Mutlu, “Açken, tokken, tuvaletten önce ve sonra, gece yatmadan, gün içerisinde sürekli tartım yapılır. Oysa gün içerisinde ağırlık, bütün gün sıvı ve yemek tüketimine, vücuttaki ödem, gaita ve idrar durumuna göre değişkenlik göstermektedir. Yemekten sonra tartıdaki ağırlık artışı vücudumuzda depolanacak yağ kütlesi olarak algılanmamalıdır ya da tartıda sonuç aynıdır ancak yağ kütlesi azalmış, kas kütlesi artmıştır. Zaten sağlıklı kilo vermek demek yağ kütlesinin azalması demektir. Örneğin; saunaya giren bir kişi terle su kaybetmiştir, çıktıktan sonra tartıda kilo kaybı görülebilir ama bu kilo kaybı yağdan olmadığı için kilo vermiş sayılmaz. Tam tersi çok tuzlu yemek yenilen bir günde vücut su tuttuğu için tartıda kilo artmıştır ama yağ dokusunda değişme yoktur. Bu yüzden diyet yaparken her gün tartılıp değişme olmadığında ‘diyet yapıyorum ama kilo veremiyorum’ denmemeli ve diyet motivasyonu bozulmamalıdır. Vücudun özel durumları göz önünde bulundurulmalıdır. Seyahat durumlarında vücut ödem tutabilir veya bazı ilaçların yan etkileri olabilir” dedi.

    “PEKİ, NE ZAMAN TARTILMALIYIZ?”

    Sürekli tartılma takıntısının psikolojik sorunları da beraberinde getireceğinden kişinin ne zaman tartılması gerektiği konusunda bilgi veren Mutlu, “Sabah aç karnına ve tuvalete gittikten sonra ve aynı saatlerde tartım yapılmalıdır. Hafif kıyafetlerle ve her zaman aynı tartıda ölçüm yapılmalıdır. Tartının bulunduğu zeminin de sert ve düzgün olmasına özen gösterilmelidir. Tartılar belli aralıklarla kalibrasyona gönderilmelidir. Seyahat, kabızlık, ishal, menstürasyon veya egzersiz sonrası tartımlar doğru sonuçlar göstermeyebilir. Unutulmamalıdır ki önemli olan tartıda kilo kaybı değil, yağ kaybıdır. Bu yüzden yeterli ve dengeli beslenilmeli, düzenli egzersiz yapılmalı ve bol su içilmelidir. En ideali haftada 1 gün ve aynı gün tartılmaktır” diye konuştu.

  • Vali Çakacak: “Öğretmenlerimiz Sürekli Kendilerini Yenilemeli”

    Mersin’e yeni atanan aday öğretmenlere deneyimli öğretmenler danışmanlık yapacak. Bu kapsamda, Aday Öğretmen Yetiştirme Programı başlatıldı.

    Mersin’e yeni atanan aday öğretmenler ile onların yetişmelerinde danışmanlık yapacak deneyimli öğretmenleri bir araya getiren Aday Öğretmen Yetiştirme Programı’nın açılış töreni, Mersin Valisi Özdemir Çakacak’ın katılımıyla Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi’nde yapıldı.

    Törende yaptığı konuşmada aday öğretmenlere seslenen Vali Çakacak, dünyanın en eski ve en kutsal mesleklerinden biri olarak tarihin her döneminde daima saygın bir konumda olan öğretmenlik mesleğine ilk adımlarını attıklarını söyledi. Öğretmenliğin, Türk kültüründe ve inancında annelik kadar sevgi ve sıcaklık, babalık kadar şefkat ve fedakarlık gerektiren bir meslek olarak ayrı bir yere ve öneme sahip olduğunu vurgulayan Çakacak, “Ömrünü ve tüm enerjisini milletin geleceği için harcayan, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere, tüm öğretmenlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum” dedi.

    Bir ülkenin kültürel, sosyal ve ekonomik kalkınmasında ve çağdaşlaşmasında, halkın refah ve huzur içinde yaşamasında temel unsurun insan ve insana verilen eğitim olduğunu, eğitimde ise temel faktörün öğretmen olduğunu belirten Çakacak, öğretmenlerin eğitimci olmalarının yanında toplumda birleştirici ve yönlendirici olduklarının da altını çizdi. Atatürk’ün, bu gerçeği “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir ulus henüz ulus adını almak yeteneğini kazanmamıştır. Ona basit bir kitle denir, ulus denemez. Bir kitle ulus olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere ihtiyaç duyar” sözleri ile en anlamlı şekilde ifade ettiğini söyleyen Çakacak, “Cumhuriyet tarihimiz boyunca devletimiz, milletimizin, geleceğimizin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi için eğitime büyük önem vermiş, son yıllarda hükümetimizin bütçeden eğitime önemli miktarlarda ödenek ayırmasıyla eğitim altyapımızda fiziki ve teknolojik olarak önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bizler de Hükümetimizin belirlemiş olduğu çağdaş eğitim standartlarını Mersin’imizde kalıcı bir şekilde sağlamaya önem ve öncelik veriyoruz. Bütün bunlara değerli öğretmenlerimizin özverili çabaları da eklenince Mersin eğitim alanındaki birçok göstergede Türkiye ortalamasının üzerine çıkmaktadır” diye konuştu.

    “ÖĞRETMENLERİMİZ SÜREKLİ KENDİLERİNİ YENİLEMELİ”

    Günümüz dünyasında bilim, teknoloji ve iletişim sektörlerinde hızlı büyüme, gelişim ve dönüşümün, herkesi öğrenmeye zorladığına dikkat çeken Çakacak, “Milletimizin geleceğinin tohumlarını eken öğretmenlerimizin, bilim ve teknolojideki gelişmeleri ve değişmeleri takip etmelerinin çok daha önemli ve zorunlu olduğuna inanıyorum. Zira yaşadığımız bilgi teknolojileri çağı, çocuklarımızın neredeyse yetişkinlerden daha çok şey bildikleri bir dönemi de beraberinde getirmiştir. Bugün öğretmenlerimizin bu gerçeğin farkında olarak, teknolojik imkanlardan daha sık faydalanmaları, günün şartlarına göre kendilerini yenilemeleri, sürekli okuyarak yenilikleri takip etmeleri gerekmektedir. Öğretmenlerimizin modern teknikleri, yeni yöntemleri kullanmak suretiyle çocukların derse severek aktif olarak katılmalarını sağlamaları esas olmalıdır. Çünkü öğretmenlerimizin göstereceği bu özverili ilgi, çocuklarımızın en iyi şekilde yetişmelerine zemin hazırlayacaktır. Bu şekilde yetişen çocuklarımızın da milletimizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefine hızla taşıyacağına inanıyorum. Öğretmenlerimiz, milletimizin gelişen ve hızla değişen dünya değerlerine ulaşmasında katılımcı ve üretken bireyler yetiştirmek gibi çok önemli bir sorumluluğu üstlenmişlerdir” diye konuştu.

    Çağımızda bilginin en büyük beşeri ve sosyal sermaye olduğunu, kendine özgü değerleri koruyarak eleştirel düşünebilen, problem çözebilen, bilgiye ulaşabilen, ulaştığı bilgiyi kullanabilen ve başkalarıyla da paylaşabilen bireyler yetiştirmenin millet olarak çok daha güçlü olmamızı sağlayacağını da dile getiren Çakacak, “Sevgili öğretmenlerimiz, öğrencilerimize öğrenirken eğlenme duygusu yerleştirmek, onları hayat boyu öğrenme sürecine dahil etmek, kendilerini değiştirmelerini ve yeni şeyler öğrenmelerini bir alışkanlık haline getirebilmelerini sağlamak için onları içinizdeki sevgiye, heyecana ve geniş ufkunuza ortak ediniz. Öğretmenler, geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz çocuklarımızı bilgi, karakter ve değerler yönünden şekillendirme gücüne sahiptir. Bu nedenle gerek okul içerisinde gerekse okul dışında rol model insanlar olarak tutum ve davranışlarıyla da öğrencilerine ve çevrelerine daima örnek olmalıdırlar. Sizlerin de üzerinize düşen bu büyük görevin bilinci içerisinde hareket ederek, bu onurlu görevi en iyi şekilde yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Yeni atıldığınız meslek hayatınızın sizlere, ailenize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

    İl Milli Eğitim Müdürü Adem Koca da öğretmenliğin insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleği olduğunu vurgulayarak, Öğretmenin vazifesi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirerek toplumun inşasına katkı sağlamaktır. İnsan hayatında eğitim, davranışları doğru yönlendirmede ve bireylerin haklarına tecavüz edilmesinin engellenmesinde birinci derecede etkilidir. Öğretmen, görevini yerine getirirken bu önceliği asla ihmal etmemelidir. Bunun için de heyecanımızı diri tutmalı ve ideallerimizi yeniden kuşanmalı, vazgeçmeden yolumuza devam etmeliyiz” şeklinde konuştu.

    Konuşmaların ardından aday öğretmenlere “İlimize Hoş Geldiniz” belgeleri verildi.

  • Sürekli Ağlayan Bebek Artık Gülecek

    Konya’nın Ereğli ilçesinde 3 aylıkken sürekli ağlamaya başlayan 6 aylık Nebahat bebeğin ailesinin maddi imkansızlık nedeniyle bebeklerine yardım beklediği haberi üzerine Konya Kamu Hastaneleri Birliği’nden Nebahat bebeğe yardım eli uzandı.

    Konya Kamu Hastaneleri Birliği’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “31 Temmuz 2015 tarihinde Ereğli Devlet Hastanesi’nde pramatüre olarak dünyaya gelen bebek Nebahat Gülsoy’un bin 850 gram ağırlığında doğduğu öğrenilmiştir. Doğumun hemen ardından bebek Nebahat Gülsoy Çocuk Uzman Hekimi Zafer Yılmaz Ertürk tarafından muayene edildikten sonra ‘Mikrosefali’ tanısı ile Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Nöroloji Bölümüne sevk edilmiş, burada yapılan muayene sonucunda da bebeğin Epilepsi hastası olduğu aileye anlatılmış ve tedavisine başlanmıştır. Haberde de bahsedildiği üzere bebeğin sürekli olarak ağlaması ve aileyi tedirgin etmesi üzerine hasta ve ailesi Ereğli Devlet Hastanesi’ne hastane idarecilerinin girişimleri ile tekrar getirilmiş ve nöroloji ve çocuk uzmanları tarafından yeniden muayene edilmiştir. Yapılan tetkik ve muayeneler neticesinde hastanın çocuk nöroloji uzmanı tarafından yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmış olup hastanın Konya’ya sevk edilmesine karar verilmiştir. İşsiz olduğu ve yardıma muhtaç durumda bulunan baba Ahmet Gülsoy ile ilgili olarak Ereğli Kaymakamlığı’na da gerekli başvurular yapılmıştır.”

  • Sürekli Ağlayan Altı Aylık Nebahat Yardım Bekliyor

    Konya’nın Ereğli ilçesinde epilepsi hastası olduğu söylenen ve sürekli ağlayan 6 aylık bir bebek, kendisine uzatılacak yardım elini bekliyor.

    Ereğli ilçesinde 7 aylıkken dünyaya gelen ve şuan 6 aylık olan Nebahat Gülsoy, sürekli ağlıyor. Henüz 3 aylıkken ağlamaya başlayan Nebahat bebeğe, tedavi için götürüldüğü doktor tarafından epilepsi teşhisi konuldu. Maddi imkansızlık nedeniyle ilçe dışına gidemeyen aile, yardım bekliyor.

    Nebahat bebeğin 3 aylık olduğunda rahatsızlığını fark ettiklerini söyleyen anne Cennet Gülsoy, “Bebeğim sürekli ağlıyor. Ağlarken kasılmalar var. Bebeğim belki beş aydır ellerini açamıyor. Bebeğimin bu rahatsızlığını üç aylık olduğunda fark ettik, bunun üzerine çocuğu Niğde’ye götürdük. Doktor bize ‘çocuğunuzun baş çevresi küçük’ dedi. Ben de çocuğumun 7 aylık olarak doğduğunu söyledim. Doktor kendisinin branşı olmadığı için bizi Konya’ya sevk etti. Konya’da ise bebeğime epilepsi hastalığı teşhisi konuldu” dedi.

    Bebeğinin ağladığı zaman gözlerinin kaydığını belirten anne Cennet Gülsoy da, maddi durumları el vermediği için çocuklarını tedavi ettiremediklerini söyledi.

    BİR TEK ONUN KUCAĞINDA SUSUYOR

    Minik Nebahat’i ağlarken susturabilen tek kişi ise babasının zihinsel engelli olan amcası Memduh Gülsoy (54). Çiftçilikle uğraşan Memduh Gülsoy, ağlamaya başlayan Nebahat bebeği kucağına alarak onunla oyun oynuyor. Nebahat bebeğin, bir tek büyük amcasının söylediği ninnilerle ve yaptığı taklitle susması dikkat çekiyor. Aile kızlarını susturamayınca çözümü Memduh Gülsoy’u çağırmakta buluyor.

    Ailenin durumu hakkında bilgi veren Ereğli Beyaz Melekler Onkoloji Hastalarına Destek Derneği Başkanı Zarif Gül Günay ise, aile için Kaymakamlığa başvurduklarını ve kaymakamlıktan az da olsa bir para çıktığını söyledi. Günay, bebeğin çok ağlamasının Memduh’u üzdüğünü belirterek “Biz yetkililerden gerekli desteğin yapılmasını ve minik bebeğimiz Nebahat’ın susmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Sürekli Kazaların Yaşandığı Sokağa Vatandaştan Yangın Tüpü Önlemi

    Sakarya’nın Hendek ilçesinde yaşayan Ramazan Metin Sürekçioğlu adlı vatandaş, işyerinin karşısında meydana gelen trafik kazaları sonrası, araçların alev alma ihtimaline karşı, sokakta 24 saat yangın tüpü bulunduruyor.

    Ahşap dekorasyon işiyle uğraşan ve iş yeri D-100 karayolu üzerinde bulunan Sürekçioğlu, işyerinin bulunduğu kavşakta sürekli trafik kazaları meydana geldiğini, çoğu kazada da araçların alev aldığını belirterek şöyle konuştu: “Bu kavşakta neredeyse her gün trafik kazası meydana geliyor. Kazaların çoğunda da araçlardan alev alanlar oluyor maalesef. Kazaya karışan ve alev alan araçların sahipleri aynı zamanda kendileri de kazazede olduğundan, can sağlıklarına bir zeval gelmese bile panik ve telaş nedeniyle araçlarıyla ilgilenemiyorlar. Yoldan geçen diğer araç sürücüleri yardımcı olmaya çalışsa da yangın tüpleri ya boş, ya da yetersiz geliyor. İtfaiye, ihbarlara elinden geldiğince kısa sürede yetişmeye çalışıyor ama yine de alev alan araçlar itfaiye gelene kadar kullanılamaz hale gelebiliyor. Ben de sürekli bu manzarayı görünce, aklıma böyle bir fikir geldi. Buraya büyük boy yangın tüpünü koydum. Acil durumda ihtiyacı olan kullanıyor” dedi.

    Aynı zamanda amatör telsizci olan Ramazan Metin Sürekçioğlu, işyerinin önündeki kaldırımda bulunan amatör röle frekans bilgi tabelasına monte ettiği yangın tüpünü sürekli olarak kontrol ediyor. Eksilme veya son kullanım tarihinin yaklaşması durumunda yangın tüpünü hemen doldurtan veya yenisiyle değiştiren Sürekçioğlu, aynı amaç için iki adet de yedek yangın tüpü bulunduruyor.