Etiket: Sürecinde

  • Akın: “Şike Sürecinde Futbolu Bırakmayı Düşündüm”

    Medicana Sivasspor’un tecrübeli orta saha oyuncu İbrahim Akın, ”Metris cezaevine girdikten sonra futbolu bırakmayı düşündüğüm oldu. Cezaevinden çıktığımda Gaziantep bana sahip çıkınca çok da iyi yaklaşımları oldu. Federasyondan bana 2 sene men cezası verdiler. Orada futbolu bırakmayı tamamen düşündüm” dedi.

    Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Medicana Sivasspor’un orta saha oyuncusu İbrahim Akın, Sivasspor’un resmi yayın organı Sivasspor Dergisi’nin 6’ıncı sayısında açıklamalarda bulundu. Sivasspor’a bir şeyler katmak istediğini belirten Akın, yaşanan şike sürecinin kendisi için kapandığını söyledi. Akın sözlerini şöyle devam etti:

    “Şike süreciyle ilgili fazla da konuşmak istemiyorum. Çok yıprandım. Artık tekrar oralara dönmek istemiyorum. Bunu üzerimden zor attım. Şu anda beraat ettik. Bunun üstüne bir daha konuşmaya gerek yok. Artık futbolu düşünmek istiyorum. Ne kadar zamanım var onu da bilmiyorum ama hem Sivasspor’a hem de kendime bir şeyler katmak istiyorum. Oynayabildiğim kadar oynamak istiyorum.“

    “BERAAT ETTİKTEN SONRA ÜZERİMDEN BÜYÜK BİR YÜK KALKTI”

    Beraat ettikten sonra rahatladığını ama sonrasında psikolojik olarak sahaya kendini veremediğini aktaran Akın, ”Beraattan sonra sanki üzerimden çok büyük bir yük kalktı, bana bir rahatlık getirdi. O psikolojiyle oynamak benim için çok zordu. Şuan o rahatlığı ben kendimde görüyorum. İdmanlarıma da hayatıma da yansıyor. O yüzden çok mutluyum, kafa olarak da çok rahatım“ açıklamasını yaptı.

    “ŞİKE SÜRECİNDE FUTBOLU BIRAKMAYI DÜŞÜNDÜM”

    Şike davası sürecinde Metris Cezaevi’ne girdikten sonra futbolu bırakmayı düşündüğü söyleyen İbrahim Akın, ”Bu olaylardan sonra futbolu bırakmayı düşündüğüm oldu. Metris Cezaevi’ne girdikten sonra bırakmayı düşündüm. Cezaevinden çıktığımda Gaziantep bana sahip çıkınca çok da iyi yaklaşımları oldu. Federasyondan bana 2 sene men cezası verdiler. Orada futbolu bırakmayı tamamen düşündüm. Orada da bana eski Beşiktaşlı Koray Avcı çok destek çıktı. Bırakmamam için arkamda çok durdu. Gerçekten de artık yapamayacağım deyip bırakmayı ve çok yıprandığımı düşündüm ama onun ve ailemin destekleriyle tekrar oynayacağım, kendimi yeniden kanıtlayacağım dedim. 1,5 yıl aile desteği, dışarıdan büyüklerimin destekleriyle beni biraz daha motive etti. Yaş itibariyle de çok bir şey kaybetmediğimi düşünmüştüm. İyi ki de devam etmişim; çünkü benim yapabileceğim başka bir işim yok. Ben bu işte mutluyum. Nasıl başarısız olduğumda mutsuz oluyorsam, başarılı olduğumda da çok mutlu oluyorum. O yüzden bu işi yapabildiğim kadar yapmayı düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “BU SENE ÇOK ŞANS BULAMADIM”

    Kendine güvenen taraftarları mahcup etmek istemediğini de ifade eden deneyimli orta saha, ”İlk geldiğimde oynayıp takıma katkı sağlamıştım, şuan oynayamıyorum. Bu sene çok fazla şans bulamadım ama idman olarak formumu koruyorum. Beraat sürecinden sonraki idmanlarım daha farklı, bu ara şansta buluyorum. İnşallah Sivasspor’a bir şeyler katabilirim. Tekrar İbrahim Akın’ı canlandırıp, kendimi insanların beklediği duruma getirmeye çalışıyorum. Geçmişteki kariyerimde yaptıklarım insanların akıllarında yer edinmiş. Bunu herkes biliyor. Sivasspor’un taraftarı da hem bana destek verdiği için, hem de benden bir şeyler beklediği için oyuna girmemi istiyor olabilirler. Doğruyu söylemek gerekirse ben duymadım ama demek ki benden iyi performans bekliyorlar. Açıkçası bende çok şey vermek istiyorum ama tabi ki bu sene çok şans bulamadım. Bu sene beraat olayından sonra çok farklı bir idman yaparak o performansı yakaladım. Taraftarın benden beklediği bir şeyler var. Onları mahcup etmek istemiyorum. Daha çok çalışıyorum, daha çok şeyler vermek istiyorum. Şu anda benim kafamda sadece futbol var. İbrahim Akın’ı nereye kadar getirebilirim, Sivasspor’a ne kadar faydalı olabilirim, taraftarın güveni, hocanın güvenini ne kadar karşılarım onu hesaplıyorum. Onun için çalışıyorum ve son haftalarda da forma şansı buluyorum” ifadelerini kullandı.

    “BENDE FARKLI BİR ANISI VAR”

    Sivasspor forması altında Gaziantepspor’a attığı golü unutamadığını söyleyen Akın, “Gaziantep’den Sivasspor’a transfer olup Antep’e attığım golün benim için çok ayrı bir anısı var. Burada iki tane bana sahip çıkmış bir takım var. Tabi ki Gaziantep’ten gelip de Sivasspor’a Gaziantep’e gol atmak benim için farklı anılar, farklı duygulara yol açmıştı. O golün bende farklı bir anısı var. Aslında çok mutluyum, bir anlamda da buruğum. Maçta da öyle bir an yaşamıştım“ diye konuştu.

    “OKAN BURUK’UN BENDE ÇOK AYRI BİR YERİ VAR”

    Okan Buruk ile Beşiktaş ve Başakşehir’de beraber oynadığını aktaran Akın, sözlerini şu şekilde tamamladı:

    “Ben Okan hocayla Beşiktaş’ta özel bir ağabey, kardeş ilişkimiz vardı. Onunla özel anlarımız vardı. Her zaman onu ağabey olarak gördüm, çok sevdim. Kendime çok yakın hissettim. O da beni çok destekledi, çok da yardımları oldu. Ona da çok teşekkür ederim. Onun bende çok özel bir yeri var. Çok destek çıktılar, Beşiktaş’ta Koray Avcı ve Okan Hoca bana çok sahip çıktı. Ben o zaman küçüktüm, onlar tabi ki kariyerleri olan isimlerdi. Bana onların çok büyük desteği oldu. O yüzden bende bazı futbolcuların çok özel yerleri var. Bunlardan birisi de Okan Buruk’tur.”

  • “Kentleşme Sürecinde Çocuk İşçiler” Sergisi YTÜ’de

    Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat, Tasarım Fakültesi akademisyenlerinden Kemal Gök, çocuk işçiler üzerine 20 yıldır sürdürdüğü çalışmayı fotoğraf sergisinde sanatseverlerle buluşturacak. Çocuk işçi sorununun kentleşme olgusundan etkilerinin fotoğraf kareleriyle ortaya konduğu sergi 17-27 Kasım 2015 tarihleri arasında YTÜ Yüksel Sabancı Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak.

    Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Sanat-Tasarım Fakültesi akademisyenlerinden Kemal Gök, 20 yıldır üzerinde çalıştığı “Kentleşme Sürecinde Çocuk İşçiler” konulu fotoğraf sergisi 17-27 Kasım 2015 YTÜ Beşiktaş Kampüsü Yüksel Sabancı Kültür Merkezi sergi salonunda sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

    Çocuk işçiliği sorununun ülkelerin; nüfus, eğitim düzeyi, ekonomik gelişme, istihdam ve genel kalkınma düzeyleriyle yakından ilgili olduğunu ifade eden Gök, “Gelişmekte olan ülkeler gibi, ülkemizde de çocukların erken yaşta çalıştırmaya başlamalarında ailelerin içinde bulundukları yetersiz ekonomik ve sosyal şartlar en önemli faktörler arasında yer alır. Ailenin geldiği geleneksel sosyal-kültürel çevrenin oluşturduğu bilinç düzeyi etkili olabilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Uzman Kemal Gök, “Dünyada milyonlarca çocuk eğitsel, sosyal, kültürel, duygusal gelişmelerine zarar veren ve ulusal yasalarla yâda yasadışı yollar izlenerek uluslararası standartlara uygun olmayan koşullarda çalışmaktadır” şeklinde konuştu.

    Gök’ün 20 yıllık birikimiyle hazırladığı sergi, 1996-2015 döneminde; siyah-beyaz negatif filmle yapılan çalışmadan oluşturuldu. Sergideki eserler, başta İstanbul olmak üzere; İzmit, Bursa, İznik, Balıkesir, Nevşehir Avanos, Diyarbakır, Mardin, Mardin Midyat, Batman Hasankeyf, Tunceli, Malatya gibi yerlerde çekildi.

    Gök, “Kentleşme Sürecinde Çocuk İşçiler” konulu fotoğraf çalışması gerçekliğini kendine özgü üslupla inceliyor.

  • Üniversiteye Uyum Sürecinde Yaşanan Sorunlar Ve Baş Etme Becerileri Konferansı Verildi

    Gaziantep Üniversitesi ve Gaziantep Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğü tarafından ortak düzenlenen programla üniversiteye uyum süreci, yaşanan sorunlar ve başetme becerileri konusunda konferans verildi.

    Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Nizip Eğitim Fakültesi ile Gaziantep Kredi Yurtlar Kurumu Bölge Müdürlüğü Nizip Yurt Müdürlüğü organizasyonu hazırlanan üniversite ve yurda uyum programı çerçevesinde, “Üniversiteye Uyum Sürecinde Yaşanan Sorunlar ve Baş etme Becerileri” konusunda konferans gerçekleştirildi. Nizip Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Erhan Tunç tarafından verilen konferansta, öğrencilerin üniversiteli genç yetişkin olma, gelişim görevleri, karşılaşılan sorunlar, baş etme becerileri ve sorumluluklar konusunda farkındalık kazanmaları sağlandı. Konferans süresince, üniversite gençliğinin yaşayabileceği temel uyum sorunlarından olan akademik yaşamla ilgi sorunlar başta olmak üzere kimlik, sağlık ve kişiler arası ilişkilerde yaşanan sorunlar ele alınarak, üniversite yaşamına uyumu kolaylaştırabilecek önerilerde bulunuldu.

    Programda öğrencilerin sorularına da cevap verildi.

  • Hamilelik Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mine İnan, sağlıklı hamilelik sürecinde beslenmede dikkat edilecek unsurları açıkladı.

    Hamilelik döneminde beslenmenin çok daha fazla önem kazandığını anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mine İnan, “Gebelik, anne adayı olmak, eşine ve kendine benzer bir canlıyı vücudunda taşımak çok özel ve sorumluluk isteyen bir süreçtir. Bebeği içinde hissederek yavaş yavaş artan ağırlaşma ve değişen fiziksel görünüm anneye apayrı bir güzellik katar. İnsan yaşamında beslenmenin çok önemli ve çok özel olduğu devrelerden biri olan gebelik, anneye topluma sağlıklı bireyler kazandırma sorumluluğunu vermiştir. Hamile olduğunu yeni öğrenen kadınların pek çoğunda, en çok ilgi çeken konulardan birisi beslenme şeklinin nasıl olması gerektiğidir. Bebeğin büyümesi, sağlıklı olması, ruhsal, fiziksel, zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve dengeli beslenmesiyle orantılıdır. Annenin gebelik öncesi fiziksel gelişimini tamamlamış olması, besin depolarının yeterli olması hem bebeğin hem de annenin sağlığını koruyacak en önemli etkenlerdir. Çünkü bebek, annenin besin yedeklerinden ve gebelik boyunca tükettiklerinden kendisi için gerekeni seçip alarak, büyür beslenir” diye belirtti.

    “DÖRDÜNCÜ AYDAN SONRA KALORİ KISITLAMASINA GİTMEMEK GEREKİR”

    Normal bir gebelik sürecinde annenin kendi gereksinimine ek olarak tükettiklerinin bebeğe aktarılması için annenin yaklaşık 10-12 kilo almasının yeterli olacağına değinen İnan, “Gebenin ilk üç ayda, ayda yarım ile 1 kilogram; sonraki aylarda ise ortalama 1 buçuk ile 2 kilogram arasında ağırlık kazanması uygundur. Bu artışı sağlayabilmek için gebelik öncesine göre bir gebe ek olarak günlük 20 gram protein, 15-20 miligram demir, 500 miligram kalsiyum ve ortalama 300 kalorilik enerji alması gereklidir. Gebelik diyet yapmak için uygun bir zaman değildir. Yaş, boy ve hareket durumumuza göre uygun ağırlıkta gebeliğe başlanmalıdır. Çok kilolu bir gebeyi zayıflatmak gebelik sürecinde doğru değildir, kilosunu korumaya çalışmak ve özellikle dördüncü aydan sonra kalori kısıtlamasına gitmemek gerekir. Çok zayıf gebelerde, yetersiz ve dengesiz beslenenlerde düşük ağırlıklı doğum, erken doğum, ölü doğum, zihinsel ve bedensel özürlü doğumlar görülebilir. Annede anemi yani kansızlık, kemik ve diş kayıpları, preeklampsi, vücutta su tutulması yani ödem, iş gücü kaybı, halsizlik görülme oranı yüksektir” şeklinde kaydetti.

    “İLK AYLARDA KİLO ALMAYAN GEBELER ENDİŞELENEBİLİR”

    Çok kilolu gebelerde ise hipertansiyon, şeker hastalığı, doğum güçlükleri gibi problemlerin görülebileceğini aktaran Uzm Dr. Mine İnan, açıklamasında, “Bu nedenle anne adaylarının gebelik öncesinde kontrollerinin yapılması, bu konuda önerilerde bulunulması, gebe kaldıktan sonra da her ay beslenme ve kilo izlemi yapılması gerekmektedir. Çoğu kadın bebeğinin gelişimi için doğru ve dengeli beslenemediğini düşünür. Hatta ilk aylarında kilo alamayan gebeler endişelenebilirler. Aslında tüm bu endişeler çoğu zaman gereksizdir. Çünkü bulantı ve kusmalar ile iştahsızlık problemleri ilk aylarda kilo almayı doğal olarak engelleyebilir. Kimi zaman hastaların eline çeşitli diyetler verilmekte ve belli beslenme programlarına zorlanmaktadırlar. Bazı gebeliğin özel durumları haricinde bu tür yaklaşımların hiçbir bilimsel geçerliliği yoktur. Kadınları korkutarak sevmedikleri veya tolere edemedikleri gıda maddelerini tüketmeye zorlamak kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tür diyetler ancak konunun uzmanı diyetisyenler tarafından hastanın durumu göz önüne alınarak, doktorunun önerileri doğrultusunda ve kişiye özel olarak hazırlanabilir” ifadelerine yer verdi.

    BESLENME İÇİN İPUÇLARI

    Gebelikte beslenme ile ilgili ipuçları veren İnan, “Öğünleriniz sık ve az az porsiyonlar halinde olmalıdır. Ne uzun süre aç kalın, ne de yediğinizde tıka basa midenizi doldurun. Yaşanan kan şekeri problemleri özellikle öğün aralarında tüketilen sağlıklı besinlerle dengelenmeye çalışılmalıdır. Güne muhakkak kahvaltı ile başlanmalı, evde veya işyerinde fark etmeksizin süt, peynir, yumurta, ekmek yani kan şekeri dengesi için çavdar, tam buğday gibi besinler muhakkak kahvaltı menüsünde yer almalıdır. Öğle ve akşam yemeklerinde gereksiz kalori alımı engellenmeli, özellikle fazla tüketilen ekmek, pilav, makarna gibi besinler ihtiyaç dahilinde tüketilerek, protein kaynağı yani et, tavuk, balık, kuru baklagiller, yoğurt, ayran gibi yiyeceklerin, sebze ve salatanın tüketimine daha fazla önem verilmelidir. Günün bir öğününde alınamayan bu besin grupları muhakkak diğer öğünle dengelenmelidir. Süt, yoğurt, ekmek, peynir, kuru meyve ve yağlı tohumlar yani ceviz, fındık ve badem ara öğünler için tercih edilebilecek sağlıklı seçeneklerdir. Kuru meyve ve yağlı tohumlarda miktar kontrolü yapılmalı, bu besinlerinde fazladan enerji alımına neden olacağı düşünülerek avuç avuç yemek yerine sayı ile yenmesi yoluna gidilmelidir. Et, tavuk ve balık gibi besinler sağlıklı pişirilme yöntemleriyle hazırlanarak yani ızgara veya fırında gibi, her gün tüketilmeli, anne sütünden sonra en kaliteli protein kaynağı olan yumurta haftada en az 3-4 kez iyi pişmiş olarak beslenme düzeninde yer almalıdır. Sabah yapılan erken kahvaltıda yumurta tüketilemiyorsa hafta sonu veya günün başka bir öğününe de ilave edilerek önerilen rakamlara ulaşılmalıdır. Genelde sabahları yataktan kalkınca başlayan bulantılarda bir dilim peynir, bir iki grissini rahatlık sağlayabilir. Özellikle gebeliğin ilk üç ayında olan bu bulantı ve kusmalardan kendinizi korumak için bu dönemde katı, kuru ve yağsız gıdaları tercih edin. Mutfak kokularından ve ağır parfümlerden uzak durun. Bu dönemde tuzlu kraker, patates haşlaması, leblebi ve bisküvi türü gıdaları alarak şikayetinizle baş edebilirsiniz. Az ve de sık yemeyi unutmayın. Yediğiniz gıdalarda çeşitliliğe önem verin. Bu şekilde pek çok vitamin ve minerali almanız mümkün olacaktır. Vitamin ve minerallerin zengin kaynağı olan sebze ve meyveler 5-7 porsiyon olacak şekilde sebze yemeği, salata, sebze çorbası veya taze olarak, meyveler ise suyunu içmekten ziyade meyve olarak özellikle kabuğu yenebilenlerde iyice yıkandıktan sonra kabuğu ile birlikte her gün menülerde yer almalıdır. Mevsiminde meyve ve sebzeler tercih edilmeli, tazesine ulaşılamadığı durumlarda konserve ürünler yerine dondurulmuş olanları tercih edilmelidir” açıklamalarında bulundu.

    “YAĞ ORANI DÜŞÜK BESİNLERE YÖNELİN”

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Mine İnan, açıklamasına şu şekilde devem etti;

    “Folik asitin yetersiz alımı ile bebeklerde nöral tüp defektleri ve annede megaloblastik anemi oluşturabilmektedir. Anne adaylarının gebe kalmadan 3 ay önce folik asit tabletleri kullanımına başlaması önerilmektedir. Folik asitin kaynakları; koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, et, süt, yoğurt ve türevleri, yumurta ve tahıllar olarak sıralanabilir. Gebelik sırasında DNA sentezinin yapılabilmesi için B 12 vitaminine ihtiyaç vardır. Bu vitamin süt, yoğurt, yumurta, peynir ve et gibi hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. Omega 3 yağ asitleri anne karnındaki bebeğin beyin oluşumu ve gelişimi, görmeyi sağlayan retinanın gelişimi, sinir sistemi gelişimi aşamalarında önemli rol oynar. Anneyi de ileride gelişebilecek damar sistemi hastalıklarına karşı korur. Omega 3 açısından en zengin besin maddeleri balıklardır. Ceviz ve semizotu da omega 3 içerir. Balık tüketemiyorsanız doktorunuzun önerdiği omega 3 tabletlerini kullanabilirsiniz. Aşırı yağlı, tatlı, baharatlı ve kalorili gıdalar yerine protein ve karbonhidrattan zengin, yağ oranı düşük besin öğelerine yönelin. Unutmayın ki önemli olan sizin kilo almanız değil bebeğin yeterli şekilde beslenebilmesidir. Gebelikte dışarıdan hap olarak alınması gereken iki madde folik asit ve demirdir. Dengeli beslenebilen bir gebede bunlar harici vitamin veya mineral alımı gereksizdir. Sentetik multivitamin hapları, dengeli beslenemeyen gebelerde destekleyici olarak verilebilir. Günde 1-2 bardak süt içmeniz gebelikte ortaya çıkan kalsiyum kayıplarını yerine koymak içindir. Süt içemiyorsanız yoğurt, peynir, kefir, dondurma veya ayran tüketiniz. Süt ve süt ürünlerinin pastörize olmasına dikkat edin. Eğer gebelik sürecinde yeterli kalsiyum alabilirseniz, ileride oluşabilecek osteoporoza karşı kendinizi korumuş olursunuz. Pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzeler diğer zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Yemeklerde iyotlu tuz kullanınız. Yüksek tansiyon varsa yemekleri az tuzlu pişirin. Özellikle son aylarda olan ödemlerin azaltılması amacıyla bu dönemlerde tuzu azaltın. Gebeliğin ilk aylarında yapılan ’Toxoplasma testleri’ sonucunda vücudunuz bu parazitle önceden hiç karşılaşmamışsa bazı önlemleri almanız şarttır. Özellikle kedi ve köpek dışkılarıyla bulaşan bu rahatsızlık gebelik döneminde ortaya çıkarsa bebekte ölümcül olabilecek sakatlıklara yol açabilir. Toxoplasma özellikle iyi yıkanmamış sebze ve meyveler ile iyi pişmemiş çiğ etlerden geçer. Toxoplasma’dan korunmak için; ellerinizi öğün önceleri düzgün şekilde yıkayınız, sebze ve meyveleri de tüketmeden önce uzun süreli yıkayınız, evinizde kedi veya köpek besliyorsanız aşılarını ihmal etmeyin, onlara da çiğ et vermeyin, çiğ veya iyi pişmemiş et ve et ürünlerinden yani sucuk, salam, sosis, çiğ köfte’den kaçının. Beslenmede suyu asla ihmal etmeyin. Günde en az 8-10 bardak su için. Yaz aylarında bu miktar 15 bardağa kadar çıkılabilir. Özellikle ileri aylarda kabızlık şikâyeti varsa bol su içerek, kabuğu ile yenen meyveleri, posa içeriği yüksek olan lifli ekmek, bulgur, kepekli makarna, esmer pirinç, yulaf ezmesi gibi tam tahıllı besinleri, kefir gibi probiyotik ürünleri tüketerek, her öğünde sebze ile salataya yer vererek ve yürüyüş yaparak bu sorunun önüne geçebilirsiniz. Gebelikte çay, kahve, kolalı içecekler önerilmez. Çay içerdiği ’tein’ maddesiyle demir eksikliğine yol açarken, diğer maddeler ‘kafein’ içerdiğinden ötürü bebek üzerine olumsuz etkide olabileceğinden dolayı önerilmemektedir. Maden suyu yani soda içilmesinin ise olumsuz etkisi yoktur. Nane, limon, rezene, melissa, ıhlamur, kuşburnu, papatya gibi bitki çayları da gebelikte içilebilir. Ancak, adaçayı, yeşil çay, sinemaki çayı içimi konusunda bazı endişeler vardır. Alkol, gebelikte kullanıldığında bebekte ’fetal alkol sendromu’ olarak tanımlanıp, zeka geriliği ve bir takım yapısal anormalliklerle kendini gösteren problemlere yol açtığından ötürü zararlıdır. Sigara içmek hamilelikte erken doğum riskine ve bebekte büyüme kısıtlamasına neden olabilir. Annede de pıhtılaşmaya eğilimi artırır. Sonuç olarak; dengeli beslenme ve sağlıklı yaşama prensiplerini alışkanlık haline getirmemiz, ömür boyu sürdürmemiz, mutlu ve sağlıklı nesillerin gelişmesine zemin hazırlayacaktır.”