Etiket: Sürdürülebilirlik

  • Bursagaz’dan mükemmellik ve sürdürülebilirlik tüyoları

    Bursa Kalite Büyük Ödülü ve EFQM Avrupa Kalite Büyük Ödülü sahibi olan Bursagaz, EFQM mükemmellik modeli ile diğer global model ve standartları paylaştı.

    BTSO ve KalDer Bursa Şubesi işbirliği ile düzenlenen ve iş dünyasının önemli isimlerini buluşturan 6. Mükemmellik İçin Sürekli İyileştirme Konferansı BTSO’da gerçekleştirildi. Sürekli iyileştirme ve mükemmellik konulu oturumların gerçekleştirildiği konferansta, Bursagaz İş Mükemmelliği Birimi’nden Sacide Burcu Özkarakaş, EFQM mükemmellik modeli ile diğer globalmodel ve standartların entegrasyonu sayesinde şirketlerin daha az maliyetle daha yüksek verimliliğe kavuşabileceklerini vurguladı. Konuşmasında EFQM mükemmellik modeli ilişkilerinde yararlandıkları haritadan da bahseden Özkarakaş, ‘mükemmellik bileşenleri’ adlı yaklaşım ile EFQM mükemmellik modeli entegrasyonuna yeni bir soluk kazandırdıklarını, böylece süreçler arası ilişkileri daha başarılı hale getirdiklerini ifade etti.

    Konferansa katılan Bursagaz Genel Müdürü Dr. Markus Rapp stantları ziyaret ederek, KalDer ve BTSO yetkilileri ile fikir alışverişinde bulundu. Bursagaz’ın tandı ve tanıtımını yaptığı yeni akıllı genel müdürlük binası büyük ilgi gördü. Stantta 1 Aralık’ta Bursagaz ve KalDer Bursa Şubesi işbirliği ile Podyum Davet’te gerçekleştirilecek olan 2. Sürdürülebilir Hayat Konferansı’nın ön kayıtları alınırken, Bursagaz sürdürülebilirlik yaklaşımı hakkında bilgi verildi. Bursagaz sürdürülebilirlik çarkı yaklaşımından bahseden yetkililer, bu uygulamanın bir kurumsal sosyal sorumluluk projesinin ötesine geçerek her geçen gün daha geniş kitlelere ulaşacak yapıya büründüğünü söyledi.

  • Ülker Bisküvi’nin ’Sürdürülebilirlik Raporu’ Açıklandı

    Ülker Bisküvi, kurumsal sürdürülebilirlik performansını anlatan ’Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı.

    Sürdürülebilirlik ilkelerini ve 2024 hedeflerini ’Bu Dünya Bizim’ konsepti altında duyuran Ülker Bisküvi, ’Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Rapor’da sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmalar ve yatırımlar anlatılıyor. Rapora göre Ülker, geçen yıl satın aldığı buğdayın yüzde 80’ini iç piyasadan temin etti. Ayrıca, dağıtım filosundaki düzenleme ile bir önceki yıla göre 170 bin kilometre daha az yol kat edip karbon emisyonunu 180 ton azalttı. Bu da dünyanın çevresinin dört kez daha az dönülmesi anlamına geliyor.

    ’Sürdürülebilirlik’ kavramını, iş hayatının her alanını kapsayacak şekilde genişleterek ’Çevre’, ’Değer Zinciri’, ’İnovasyon’, ’Çalışanlar’, ’Toplumsal Sorumluluk’ ve ’Liderlik’ başlıkları altında toplayan Ülker belirlediği hedeflere, 2024 yılına kadar ulaşmayı planlıyor. Sürdürülebilirliği, toprağın, kullanılan suyun, çiftçinin, çalışanın, tüketicinin, sonuç olarak toplumun mutluluğunu gözetmek olarak gördüklerini belirten Pladis Türkiye Ortadoğu Kuzey Afrika Orta Asya Bölge CEO’su Mehmet Tütüncü, “Ülker olarak 2015 yılını planlama, uygulama ve yatırımla geçirdik. 6 fabrikamızda yaptığımız iyi uygulamalar ile 6 milyon TL tasarruf sağladık. Bu yoğun temponun ardından ilk sürdürülebilirlik raporumuzu yayımlamanın heyecanını yaşıyoruz” dedi.

    2015 yılında yapılan çalışmalar sonucunda BİST İstanbul Sürdürülebilirlik endeksine giren ilk gıda şirketi olmanın önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu vurgulayan Tütüncü, 2015 yılında bir önceki yıla göre gerçekleştirilen iyileşmeleri şöyle açıkladı: “Buğday tedarikimizin yüzde 80’ini iç piyasadan sağladık. Dağıtım filomuzdaki düzenleme ve optimizasyonlarla 170 bin km daha az yol kat ettik, 185 ton karbon salımı azalttık. Dünyanın çevresini 4 kez daha az döndük. Enerji kullanımımızı yaklaşık 7.500 MWh azaltarak, 32 bin evin günlük elektrik tüketimi ve 280 bin evin günlük doğalgaz ihtiyacı kadar tasarruf ettik. Su kullanımımızı yüzde 9 azalttık. Birim ürün başına su kullanımımızı ise yüzde 6 düşürdük.Düzenli depolama alanına gönderilen atıkları yüzde 4 oranında azalttık. 100 bin kişinin günlük evsel atık miktarı kadar bir azaltıma denk geliyor. Ar-Ge çalışmalarına 9 milyon TL yatırım yaptık. Fikirlerin toplandığı şirket içindeki Akıl Küpü sistemimize gelen yenilikçi fikirlerde yüzde 30 artış sağladık. Çalışanlarımızdan aldığımız önerilerin yüzde 12’sini hayata geçirdik.2008’den beri yürüttüğümüz Ülker Çocuk Sinema Şenliği’nde 2015 yılında toplamda 1 milyon çocuğa ulaştık. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ile Giresun fındığının biyoçeşitliliği için işbirliğine başladık. Ülker Çikolata ile Endüstride Mükemmellik Ödülü 2015’te, Türkiye birincisi ve sonrasında Avrupa üçüncüsü olduk”.

    Sürdürülebilirlik kapsamında küresel gerçeklerden ve gelişmelerden yola çıkarak, Biskrem ve Çokokrem gibi önemli iki markanın yaşam döngüsü analizi sürecini başlattıklarını söyleyen Tütüncü, hedeflerinin mutlu bir topluma katkı sağlamak olduğunu vurguladı. Tütüncü, ürünlerin yaşam döngüsü analizi ile hammaddeden, üretime ve üreticiye kadar olan süreci ele alıp, çevresel etki süreçlerinin 360 derece değerlendirileceğini, iyileştirilmesi gereken alanlara yönelik çalışmaların başlatılacağını dile getirdi.

    Sürdürülebilirlik kapsamında üniversite, dernek, STK’lar, çalışanlar, tüketiciler, distribütörler gibi paydaşların görüşlerini aldıklarını vurgulayan Tütüncü şöyle devam etti: “Paydaşlarımızın görüşleri yol gösterici ve önemliydi. Bu yüzden sürdürülebilirlik çerçevesinde, gıda sektörü ve Ülker hakkında algı ve beklentilerini, Ülker’in süreç ve ürünlerinin daha sürdürülebilir hale getirilmesi için düşüncelerini aldık. Gıda güvenliği, su kullanımı, inovasyon, iş sağlığı ve güvenliği, enerji verimliliği, sürdürülebilir hammadde tedariki öncelikli konular olarak ortaya çıktı. Tüm paydaş gruplarının bizden, Ülker’in gıda sektöründeki önemli rolü dolayısıyla sürdürülebilirlik alanında liderlik etmesini ve sektörünü dönüştürürken paydaşlarını bilinçlendirmesini beklediğini gördük”.

    Sürdürülebilirlik çalışmalarının “Ülker Bisküvi Sürdürülebilirlik Platformu” liderliğinde yürütüldüğünü dile getiren Tütüncü platformun uzun vadeli değer üretmek, ekonomik, çevresel ve sosyal faktörlerden kaynaklanabilecek risklerin yönetilmesi için gerekli strateji, politika ve hedeflerin oluşturulmasına liderlik ettiğini söyledi. Ayrıca şu bilgileri aktardı:

    “Gelişimimizi düzenli olarak ölçerek, nihai hedeflerimize üç yıllık ara hedeflerle ulaşmayı planlıyoruz.

    Ülker olarak gıda sektöründe üretim yaptığımız toprakları üreticimizle birlikte sahiplenerek koruyoruz.

    Toplumun ihtiyaçlarına çözüm üretmeyi ve sosyal hayata somut katkılar sağlamayı öncelikli sorumluluklarımız arasında sayıyoruz.

    Çevre ve kaynak kullanımı konusunda yatırım yapıyor, operasyonlarımızı en etkin biçimde gerçekleştirmek için mükemmeli arıyoruz.

    Paydaşlarımıza eşit fırsatlar sunarak çeşitliliğin yeşerebileceği bir ortam oluşturmayı arzuluyoruz.

    Çalışanlarımızın refahı ve profesyonel gelişimlerine katkıda bulunacak yetenek programları yürütüyor, ’biz kültürü’ ile birlikte öğrenerek yol alıyoruz.

    Şeffaf ve sorumlu bir iletişim yöneterek, dengeli beslenmeyi ve fiziksel aktiviteyi teşvik eden programlar yapıyoruz.

    İnovasyonla tüketicimizi anlamayı, ihtiyaçlarını karşılamayı ve onları mutlu etmeyi amaçlıyoruz”.

  • Defacto Sürdürülebilirlik Raporu’nu Açıkladı

    Türk hazır giyim ve moda sektörünün önemli markalarından DeFacto ilk kapsamlı Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı. DeFacto Sürdürülebilirlik Raporu ile Küresel İlkeler’e bağlı olarak hareket edeceğini ve çalışma koşullarından insan haklarına, çevreden yolsuzlukla mücadeleye kadar uzanan her alanda sürdürülebilir gelişmeyi ve iyi kurumsal vatandaşlık uygulamalarını gönüllü olarak destekleyeceğini taahhüt etti.

    Türk hazır giyim ve moda sektörünün önemli markalarından DeFacto ilk kapsamlı Sürdürülebilirlik Raporu yayınlandı. Şirketten yapılan açıklamada sürdürülebilirlik konusundaki stratejilerini ve politikalarını anlatan rapor, GRI G4 Sürdürülebilirlik Raporlaması Rehberi standart alınarak hazırlandı. Raporun içeriği belirlenirken Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin 4 unsuru olan insan hakları, çalışma koşulları, çevre ve yolsuzlukla mücadele ile bunlara bağlı 10 ilke göz önünde bulunduruldu.

    DeFacto’nun Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne verilen taahhüdün gereği olarak hazırladığı ikinci ilerleme bildirimi özelliğini de taşıyan rapor, şirketin kurumsal öncelikleri ve çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve toplumun beklentileri doğrultusunda geliştirildi. DeFacto’nun ilk kapsamlı Sürdürülebilirlik Raporu, 2014 yılındaki çevresel, sosyal, etik ve ekonomik konulu taahhüt, uygulama ve performansını, ayrıca 2015 yılında hayata geçirilen uygulamaları içeriyor.

    Çok uluslu bir şirket olma yolunda, hem yurt içinde hem de yurt dışında iş yapış biçimlerini de evrensel değerlere uygun bir şekilde sürdürmek için çalıştıklarını söyleyen DeFacto Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İhsan Ateş, sektörde Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayan ilk iki şirketten biri olduklarını belirtti. Gönüllülük esasına dayanan bu girişime katılarak, sürdürülebilirlik konusunda hazır giyim ve moda sektörünün öncü kuruluşlarından biri olma taahhütlerini de yerine getirmek için bir adım attıklarını vurgulayan Ateş sözlerine şöyle devam etti:

    “DeFacto olarak ilk kapsamlı Sürdürülebilirlik Raporu’muzda, 2014 yılı başından 2015 yılı ortasına kadar geçen süre içindeki sosyal, çevresel, ekonomik ve etik konulardaki performans ve uygulamalarımızı açıklıyoruz. Sürdürülebilirlik yaklaşımımızın temelini, faaliyetlerimizden ve ürün ve hizmetlerimizden kaynaklanan çevresel, sosyal ve ekonomik etkimizi üçlü bir denge içinde yönetmek ve paydaşlarımız için değer yaratmak oluşturuyor. Bu nedenle tüm operasyonlarımızda ürünlerin çevresel etkilerinin azaltılması ile tedarik zincirinde insan haklarına saygı, iş sağlığı ve güvenliği, ürün güvenliği, çalışan gönüllüğü, işyerinde çeşitlilik ve fırsat eşitliğine odaklanıyoruz. Sürdürülebilirlik raporumuzla da gösterdiğimiz gibi, iyi bir kurumsal vatandaş olarak bundan sonra da Küresel ilkeler çerçevesinde hareket edeceğimizi taahhüt ediyoruz”

    DeFacto’nun ilk kapsamlı Sürdürülebilirlik Raporu’ndan öne çıkan başlıklar şöyle:

    2015 yılı başında çalışan bağlılığını, aidiyet duygusunu ve kişisel yetkinliklerin artırılmasını hedefleyerek, toplumsal fayda ve farkındalık yaratmaya yönelik projeler geliştirip hayata geçirmek amacıyla DeFacto Mutluluk Elçileri Grubu kuruldu. Çalışanların gönüllü olarak katılabildiği bu grupta, Türkiye’nin önde gelen STK’ları ile işbirliği neticesinde gönüllülük ve farkındalık projeleri geliştiriliyor. 2015 yılı Eylül ayına kadar 130 çalışanın gönüllü olduğu yedi projeye toplam 326 mesai saati ve 34 mesai dışı saat ayırıldı.

    DeFacto, 2015 yılı başında kadın çalışanların iş hayatına katılımlarını güçlendirmek etmek amacıyla Birleşmiş Milletler Kadınları Güçlendirme İlkeleri’ne (WEP) imzacı oldu. Bu taahhüt kapsamında, örneğin doğumdan sonra ekstra üç ay ücretsiz izin gibi uygulamaları içeren “Mutlu Kadın Hareketi” geliştirildi.

    2014’te geri dönüştürülmüş ürünlerden elde edilen lifler ve organik pamuk içeren ürünlerden oluşan ilk ekolojik ürünler hazırlandı ve 2014 sonbahar/kış koleksiyonuna “ekolojik line” kategorisi eklendi. 2016 yılında çevresel etkisi daha düşük olan bu ürünlerin sürekli olarak mağazalarda bulunması sağlanacak.

    DeFacto olarak hayata geçirdiğimiz topluma katkı çerçevesindeki uygulamalardan bir örnek, yerel kalkınmaya destek verme fırsatını da göz önünden bulundurarak 2005 yılında Sivas’ta açılan fabrikadır. Çalışanların büyük bir çoğunluğu yerel halktan oluşan fabrika, bu sayede hem yerel ekonomiye doğrudan katkı sağlıyor, hem de yan sanayi yine Sivas’ın yerel kalkınmasına katkıda bulunuyor. 2019 yılında binden fazla kişinin istihdam edileceği Sivas fabrikasına ek olarak, tam kapasite ile faaliyete geçtiğinde 500 kişiye iş olanağı sağlayacak Batman fabrikasının inşaatı devam ediyor. DeFacto böylece istihdam sağlamanın yanında, işbaşı eğitim ve meslek edindirme programları sayesinde yöre halkının meslek edinmesine de katkıda bulunuyor.

  • Harran Üniversitesi’nden Sanat Eğitiminde Sürdürülebilirlik Paneli

    Harran Üniversitesi öncülüğünde öğretmenler günü dolayısıyla sanat eğitiminde sürdürülebilirlik paneli ve resim sergisi düzenlendi.

    Harran Üniversitesinin öncülük ettiği panel, Şanlıurfa Milli Eğitim Müdürlüğü, Görsel Sanatlar Eğitim Derneği (GÖRSED) ve Urfa Medeniyet Turizm Araştırma Merkezi (URFAM) desteğiyle yapıldı.

    Şanlıurfa’da özel bir otelde düzenlenen panele Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Ekrem Ayaz, Akademisyenler ve çok sayıda davetli katıldı. Sanatın inceliklerine değinen Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, “Sanat ince ruhlu insanların işidir. Sanat bir insanın ruhuna işlerse o kişiden eşkıya olmaz. Terörü önlemek için sanatı artırmak lazım. Sanatçı aynı zamanda çile çekenlerdir. Çile çekerek sanatını olgunlaştırırlar. Mehmet Akif Ersoy’a sormuşlar ikinci bir İstiklal Marşı yazabilir misiniz diye o da demiş ki Allah bu millete bir daha İstiklal Marşını yazdırmasın. ihtiyaç olmasaydı bu marş yazılmazdı. Sanatçıda acılar çekmese belki de sanatını konuşturamaz” diye konuştu.

    Sanatçıya iltifat edilmesi lazım geldiğini söyleyen Rektör Taşaltın, “Marifet iltifata tabidir. Sanatçılar gül gibi korunmak isterler. Korumaktan öte sanatkara iltifat etmek ve onu onurlandırmakla sanatını geliştirmeye yardımcı olabilirsiniz. Sanatı yaymak için bu tür seminerlerin çoğalması gerekiyor” diye konuştu. Görsel Sanatlar Eğitim Derneği Başkanı Doç. Dr. Ali Osman Alakuş, “Derneğimizi, Sanat eğitiminin duayeni hocalarımızla kurduk. Birçok etkinliğe imza atıyoruz. Şu an buradaki etkinliğimiz Harran Üniversitemizle iş birliği içerisinde yapıldığından dolayı çok önemsiyoruz. Bize tüm desteğiyle katkıda bulunan rektörümüze özellikle teşekkür ediyorum” dedi.

    Yapılan açılış konuşmalarının ardından sanata verdiği emeklerden dolayı Prof. Dr. İnci San’a Görsel Sanatlar Eğitimi Hizmet Onur Ödülü Rektör Ramazan Taşaltın, tarafından verildi. Protokol konuşmaları sonunda ara verilen toplantı seminerle devam edildi.

  • Turkcell Bu Yıl Da Bıst Sürdürülebilirlik Endeksi’nde

    Sürdürülebilirliği, sahip olduğu teknolojinin kullanımından yönetim stratejilerine tüm şirket modelinde uygulayan Turkcell, geçen yıl girdiği Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksi’nde bu yıl da yerini koruyor. BIST Sürdürülebilirlik Endeksi kriterlerini yerine getirerek Turkcell’in de dahil olduğu 29 şirket, Kasım 2015-Ekim 2016 döneminde işlem görecek.

    Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında sürdürülebilirliği ilke edinen Turkcell, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nin seçim kriterlerini yerine getirerek yeni dönemde de listedeki yerini aldı. Sürdürülebilirliği, sahip olduğu teknolojinin kullanımından yönetim stratejilerine tüm şirket modelinde uygulayarak bu alanda yüksek performans sergileyen Turkcell, BIST Sürdürülebilirlik Endeksi’nde ilk kez geçen yıl yer almıştı. 29 şirketin kriterleri yerine getirerek dâhil olduğu ve işlem göreceği bu yılki endeks dönemi Kasım 2015-Ekim 2016’yı kapsıyor.

    Turkcell geçen yıl Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’nin şirketlerden beklediği kriterleri karşılayarak endekse girmeye hak kazanan 15 şirketten biri olmuştu. Bu yıl endekse seçilen 29 şirketten biri olarak yerini koruyan Turkcell, 2008’den beri sürdürülebilirlik yönündeki çalışmalarını, raporları aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıyor.

    BIST SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ İLE SORUMLULUĞA TEŞVİK

    Turkcell’in tamamını yerine getirdiği BIST Sürdürülebilirlik Endeksi kriterleri, şirketlere kurumsal sürdürülebilirlik performanslarını yerel ve küresel anlamda karşılaştırma imkanı veriyor. Endeks ile şirketlere, iyileştirme yapmak ve yeni hedefler belirlemek için bir performans değerlendirme aracı sunuluyor. Aynı zamanda kurumsal şeffaflık ve hesap verebilirlikleri ile sürdürülebilirlik konularına ilişkin risk yönetim becerilerini geliştirme fırsatı tanınıyor.