Etiket: suçsuz

  • Polonya’da 18 yıl suçsuz yere hapis yatan Komenda’ya devletten 13 milyon zloty tazminat

    Polonya’da 18 yıl suçsuz yere hapis yatan Komenda’ya devletten 13 milyon zloty tazminat

    Polonya’da tecavüz ve cinayet suçlamasıyla 18 yıl boyunca suçsuz yere hapis yatan Tomasz Komenda’nın açtığı tazminat davasında mahkeme, devletin Komenda’ya 12 milyon 811 bin zloti (yaklaşık 3 milyon euro) tazminat ödemesine karar verdi.

    Polonya tarihinin en çok ses getiren davalarından olan Tomasz Komenda davası, 1997 yılbaşı gecesi işlenen cinayetle başladı. Ülkenin güneybatısındaki Miloszyce kasabasında 1996’yı 1997’ye bağlayan gece bir gece kulübünde arkadaşlarıyla eğlenmekte olan 15 yaşındaki Malgorzata K., kulüpten kısa bir süreliğine dışarı çıktı. Ertesi gün kulübün karşısındaki boş alanda cesedi bulunan talihsiz kızın tecavüze uğradığı ve donarak öldüğü anlaşıldı. Polis fail olarak Tomasz Komenda’yı gözaltına aldı. Çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Komenda, genç kızı hiç görmediğini belirtirken, yargılama boyunca da suçlamaları kabul etmedi. 2000 yılında 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Komenda, kararı duyduğunda mahkeme salonunda hıçkırıklara boğuldu. Talihsiz genç, konulduğu cezaevinde birçok kez intihara kalkıştı. Komenda 18 yıldır hapis cezasını çekerken, maktul Malgorzata K.’nın ailesi 2018 yılında soruşturmanın yeniden açılması için Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro’ya başvuruda bulundu ve dosya yeniden açıldı.

    18 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşıldı

    Wroclaw Savcılığı ve polis yetkililerinin yaptığı araştırma ve tetkikler neticesinde failin DNA testiyle Komenda’nın DNA’sının uyuşmadığı ortaya çıktı. Tespit edilen DNA’nın poliste kaydı bulunan Ireneusz M.’ye ait olduğu belirlenince şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılığın suçsuz olduğu gerekçesiyle tahliyesi için Yüksek Mahkeme’ye yaptığı başvuru sonucunda Komenda, 18 yıl suçsuz yere yattığı cezaevinden Mart 2018’de tahliye edildi.

    Her yıl için 1 milyon zloti

    İşlemediği bir suçtan ötürü 24 yaşında girdiği cezaevinden 42 yaşında çıkan Komenda, kendisinden çalınan yılları için cezaevinde yattığı her yıl için 1 milyon zloti olmak kaydıyla devlet aleyhine toplamda 18 milyon zlotilik tazminat davası açtı. Bugün son celsesi görülen davada mahkeme, devletin Komenda’ya 12 milyon 811 bin zloty (yaklaşık 3 milyon euro) tazminat ödemesine karar verdi.

    Komenda’nın avukatı Zbigniew Cwiakalski yaptığı açıklamada, Polonya tarihinin en büyük tazminat davası olan söz konusu kararı daha yüksek bir meblağ için temyiz edebileceklerini ancak önce gerekçeli kararı görmeleri gerektiğini belirtti.

  • 17 yıl sonra suçsuz bulunan Somalili Hassan, İtalya’dan 3 milyon Euro tazminat alacak

    İtalya da 17 yıl hapis yatıktan sonra mahkemenin suçsuz bulduğu Somalili Hassan, tazminat olarak 3 milyon Euro alacak.

    Somali’ye 1994’te haber yapmak için giden RAI televizyonu çalışanı Ilaria Alpi ve kameraman Milan Hrovatinadlı 2 muhabiri öldürdüğü iddiasıyla Hashi Omar Hassan, 2001’de Roma’da gözaltı alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak hapse gönderilmişti. Roma Mahkemesi, 17 yıl sonra suçsuz bulunan Hasan’ı serbest bıraktı. Hassan’a tazminat olarak 3 milyon Euro verilmesi kararı alındı.

  • Başbakan Yardımcısı Canikli: “Suçsuz oldukları anlaşılan şirketler sahiplerine verilecek”

    GİRESUN (İHA) – Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, yargılama neticesinde suçsuz bulunan, herhangi bir terör örgütüne para aktardığı, destek sağlandığı şeklinde bir bulgu ortaya çıkmayan şirketlerin mahkeme kararıyla sahiplerine iade edileceğini belirtti.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, memleketi Giresun’da bir dizi açılış ve ziyaretler gerçekleştirdi. Programların ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Canikli, TMSF’ye devredilen şirketlerin satıldığı yöndeki iddialara yanıt verdi. Canikli, “Burada birkaç farklı şirket ve varlık söz konusu, önce onu bir netleştirelim. Bir tanesi şu daha önce Fetullahçı terör örgütüne iltisaklı nedeniyle kapatılan ve bütün varlıkları değerleri maliye bakanlığına aktarılan yani hazineye aktarılan şirketler de var. Bunların içerisinde bir seçenek birincisi bu. İkincisi mahkemeler tarafından yine terör örgütü bağlantısı olması nedeniyle yönetimlerine kayyum atanan ve bu kayyum işi TMSF tarafından yürütülen şirketlerin durumu söz konusu. Şimdi birinci grupta olanlarla ilgili onlar artık tümüyle hazineye devretmiştir o varlıklar o değerler devlete geçmiştir onların satışı da normalde maliye bakanlığı tarafından yapılır ve yönetilir fakat burada maliye bakanlığı özel bir yetki devriyle bunların satışının TMSF tarafından yapılması noktasında bir karar verildi ve bu uygulama başladı” dedi.

    Kanun Hükmünde Kararnameler ile FETÖ bağlantılı birçok kuruluşun kapatıldığını hatırlatan Canikli, “İlk KHK’larla bu örgüte ait olduğu veya bu örgütle bağlantısı olan birçok kurum kapatılmıştı. Bunların içerisinde vakfılar var, şirketler var, yurtlar vardı yine sağlık tesisleri, hastaneler, öğretim kurumları bu kapatma neticesinde bütün bu gayrimenkuller, varlıklar, menkuller hepsi hazineye aktarılmış oldu, hazineye intikal edilmiş oldu ve bunların satışı da biraz önce söylediğim gibi TMSF tarafından yürütülecek. TMSF bunları ilana çıkıp satıyor bunun belli yöntemi onlarda herhangi bir problem yok bir de kayyum atanan şirketler var kayyum atanan şirketler bunlar ceza soruşturması tamamlanana kadar TMSF tarafından yönetilecekler. Çünkü bunların henüz varlıkları hazineye intikal etmiş değil, yargılama neticesinde mahkeme tarafından bu karar verilecek. Mahkeme iki karar verebilir, bunlara kayyum atanması, terör örgütlerine finansman destek sağladığı ya da onlar adına kara para akladığı şeklindeki şüphelerden dolayı bunları yönetimleri alınıyor ve şirketleri yönetmek üzere kayyum tayin ediliyor. Bunlarla ilgili olarak yargılamalar sürüyor. Yargılama sonucunda mahkemeler bu şirketler kullanılarak bu şirketler üzerinden teröre finansman sağladığı şeklinde kanaati varırsa o zaman bunlar müsadere edilecek bütün varlıkları bu şirketlerin devlete gecikecek. Devlete geçtikten sonra da genel hükümlere göre satışlar yapılacak” ifadelerini kullandı.

    “Suçsuz oldukları anlaşılan şirketler sahiplerine verilecek”

    Şirketler hakkında kararın yargı tarafından verileceğini ifade eden Canikli, şunları kaydetti:

    “Yargılama neticesinde suçsuz bulunursa yani bu şirketler üzerinden herhangi bir terör örgütüne para aktardığı, finansman destek sağlandığı şeklinde bir bulgu ortaya çıkmaz ve suçsuz oldukları anlaşılırsa o zaman şirketler mahkeme kararıyla sahihlerine iade edilecek. Dolayısıyla şu anda bunu bilmiyoruz. Yani suçlu olup müsadere kararı mı verilecek yani devlete mi geçecek yoksa sahiplerine iade mi edecek, on bilemiyoruz onu mahkeme sonunda göreceğiz. Mahkeme sonuçlanana kadar biz bunları yöneteceğiz. Basiretli tüccar gibi ticari tahammüllere uygun bir şekilde yöneteceğiz. Genel kural bunlar satılmayacak ancak bunlar içerisinde zarar eden mali yapısı bozulmuş finansal dengesi bozulmuş içi boşaltılmış ve bu nedenle ticari faaliyetinin sürdürülmesinin anlamı kalmamış olanlar elden çıkartılacak, satılacak ya da tasfiye edilecek. Tasfiye sonucunda elde bir para kalırsa sahihleri adına ziraat bankasında mahkeme sonuna kadar bloke edilecek. Onun dışındakiler karlı olanlar ki büyük bölümü karlı zaten onlar mahkeme sonuna kadar yönetilmeye devam edecek.”

    “Dolandırıcıların yeni oyunu TMSF’nin el koyduğu şirketler”

    TMSF’nin yönettiği şirketleri ucuz fiyata satmak gibi yollarla ile vatandaşları son zamanlarda bu durumu kullanarak dolandırmak isteyen çok sayıda sahtekarlık olayı ortaya çıkarıldığını vurgulayan Canikli, “Özellikle bu şekilde TMSF’ye intikal eden ya da TMSF’nin yönettiği şirketleri kendilerine daha ucuz fiyatla satma vadiyle bir çok vatandaşımızın dolandırıldığını gördük ve bu şekilde piyasaya çıkıp yetkili olduklarından bahiste, TMSF tarafından yetkilendirildikleri ya da bunların varlıklarının satışıyla ya da bunların varlıklarının satışıyla ilgili olarak TMSF tarafından yetkilendirildiklerini iddia ederek vatandaşı dolandıran dolandırıcılar türedi onlarla da ilgili olarak hem uyarıyoruz sürekli bunlar tespit ettiğimiz zaman savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz bu şekilde tutuklanan gözaltına alınan bir çok kişi var vatandaşımızın dikkatli olması gerekiyor, sahtekarlar her türlü alanı her türlü platformu kullanıyorlar her fırsattan istifade etmeye çalıyorlar şimdi de bunu kullanıyorlar. Yani orada ilginç olan şu vatandaşa ya da yatırımcıya almak isteyenlere piyasa fiyatının altında satma vaadiyle onlardan para koparıyorlar haksız kazanç sağlıyorlar onları dolandırıyorlar hiç kimse böyle bir şeye girmesin kesinlikle. Bunlar satılacağı zaman açık bir şekilde ilan edilir. TMSF tarafından satılacağı zaman ilan edilir, kamuya ait hiçbir gayrimenkul el altında satılmaz kesinlikle. Bunu herkesin çok iyi hatırlaması bilmesi gerekiyor aksi halde paralarını kaptırırlar, bu sahtekarların oyunlarına alet olmuş olurlar” şeklinde konuştu.

  • Çocukları FETÖ’den cezaevinde bulunan baba: “Suçsuz oldukları ispat olana kadar onları görmeye gitmiyorum”

    Adana’nın Kozan ilçesinde, yedi çocuğundan beşi FETÖ soruşturmaları kapsamında görevden alınan, dördü cezaevinde olan 72 yaşındaki baba Mahmut Kurtgöz, “Suçsuz oldukları ispat olana kadar onları görmeye gitmiyorum” dedi.

    Fetullahçı Terör Örgütü soruşturması kapsamında öğretmen olan çocukları Ahmet, Ender, Ercan ile komiser olan oğlu Adem tutuklanırken, yine öğretmen olan bir kızı da açığa alınan baba Adem Kurtgöz, çocuklarının beyninin örgüt tarafından yıkandığını söyledi. Çocuklarına, bu yoldan vazgeçmeleri için tavsiyelerde bulunduğunu ancak onların kendisini dinlemediğini anlatan baba Mahmut Kurtgöz, “Sol gözüm hiç görmüyor. Sağ gözüm de yüzde yirmi görüyor. Akli dengem yerinde şükür. Bu çocukları okutmak için çok zor şartlardan geçtim. Çocuklarımı zor şartlarda köylerden yumurta, canlı tavuk ve hayvan derisi toplayarak okuttum, adam ettim. Çocuklarımın böyle olmasını beklemiyordum” dedi..

    “Suçsuz oldukları ispatlanana kadar cezaevine onları ziyarete gitmiyorum”

    Yedi çocuğunun beşinin üniversitede okuyarak devletin çeşitli kademelerinde göreve başladığını kaydeden Kurtgöz, “Çocuklarıma üniversite okuttum. Dördü öğretmendi, birisi komiserdi. Onlar sehven mi yoksa saflıktan mı FETÖ’cü gözüktüler. Şuan hepsi içerideler, cezaevindeler. Biri dışarıda dördü içeride” dedi. Eğer çocuklarının Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı bir saygısızlık ederek FETÖ’ye hizmet etmişlerse onlara hakkını helal etmeyeceğini ifade eden Mahmut Kurtgöz, “Ben çocuklarıma şu yönden acımıyorum. Türkiye Cumhuriyeti ve devletinin insanları varken FETÖ’ye inanarak onların safına geçtiyse, çocuklarım ceza evinde yatıyorsa yatsın. Ama suçu yoksa da Allah’ım yardım etsin. Büyük oğlum Ahmet Kurtgöz öğretmen, onun küçüğü Ender Kurtgöz, onun küçüğü Ercan Kurtgöz öğretmen, Adem Kurtgöz komiser ama suçları var mı bilmiyorum? Mahkemeye çıkmadılar. Ziyarete gitmiyorum. Türkiye Cumhuriyetine karşı eğer onlar bir saygısızlık yaptılarsa Allah onu benden sorar yarın. Ya tövbe edecekler, önce Allah’a ondan sonra bana. Öyle af edeceğim. Az önce kızım da geldi Samsun’dan. O da öğretmendi onu da görevden aldılar. Bana ’ağabeylerimin yanına git’ dedi ’gitmiyorum’ diye cevap verdim” dedi.

    “Ben çocuklarıma değil 16 torunuma acıyorum”

    FETÖ’den dolayı cezaevine giren çocuklarına acımadığını ancak 16 torununa acıdığını söyleyen Kurtgöz, “Beni yoran burada 16 torunum var. Acıdığım torunlarım benim. Oğullarıma ve damadıma acımıyorum ben. Ben onlara acımıyorum ama gelecek nesil olan torunlarıma acıyorum” diyen baba Kurgöz, FETÖ örgütünün bir numaralı ismi Fetullah Gülen’i daha önce abdestli ve namazlı olduğu için kendisinin de sevdiğini ve övdüğünü ancak son dört yıl içinde Fetullah Gülen’deki olumsuzlukları görünce kendisinin çocuklarına bu yoldan dönmeleri için tavsiyelerde bulunduğunu anlattı. Mahmut Kurtgöz, “Fetullah’ı ben önce çocuklarıma övdüm. Dürüst, abdestli, namazlı dedim ama bundan diyelim ki dört beş sene önce şüphe duymaya başladım. Yalvardım dedim ki çocuğum bu yol kötü yoldur. Bunun okulunda okuyan öğretmenlik yapan kızım vardı. Çık kızım buradan devlete gel devlet bizim devletimiz. Yok baba bura çok iyidir, biz inandık dediler. Ama ben artık inanmıyorum, İslam’ın müslümanlığın düşmanı Fettullah’tır. En büyük düşmanı Fetullah’tır. Ocağını söndüren Fetullah’tır” diye konuştu.

    “4 çocuğum FETÖ’den içeride on defa da evet diyorum bin defa da evet diyorum”

    Baba Kurtgöz, referanduma ilişkin düşüncelerini de paylaşarak şöyle devam etti:

    “Erbakan’a da oy verdim ama AK Parti kurulduktan bu yana başka hiçbir yere oy vermedim. Hiç de verdiğim oydan pişman değilim. Yarın evet hayır mı var, açıktan evet diyorum. Ben evet diyorum. On defa da evet diyorum, bin defa da evet diyorum”.

  • MHP’li vekil Özdağ: “FETÖ operasyonlarında suçlu ile suçsuz ayırt edilmelidir”

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, FETÖ ile mücadele ederken suçlu ve suçsuz ayrımı konusunda hassas davranılması gerektiğini vurguladı.

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, Gaziantep’te düzenlenen Siyaset, Strateji ve Liderlik Okulu İstihbarat ve İstihbarat Örgütleri sertifika programına katıldı. Basın mensuplarına açıklama yapan Özdağ, FETÖ ile yapılan mücadelede suçlu ve suçsuz ayrımına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    “Geç kalmış bir mücadele”

    Ümit Özdağ, devlet içerisinde FETÖ’cü yapı ile mücadelenin devam ettiğine dikkat çekerek, “Bu mücadele çok geç kalmış bir mücadeledir. İktidar bir terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerinde , Dışişleri Bakanlığında, Emniyet Genel Müdürlüğünde, İşçileri Bakanlığında ve üniversitelerde örgütlenmesine müsaade etmiştir. Hatta uzun yıllar boyunca teşvik etmiştir. Hükümet hatasını 15 Temmuz’da Türk milletine de ağır bir bedel ödetecek şekilde gördü. O günden beri yapılan etkili tasfiye hareketleri vardır. Bunlar devam etmelidir ama suçluyla suçsuz muhakkak birbirinden ayırt edilmelidir. Bu konuda daha itinalı davranılmalıdır. Ortaya suçsuz olduğu için çıkan mağdurlar var. Bu mağdurların bir an evvel göreve dönmeleri için çalışılmalıdır” dedi.

    Atatürkçü ve ülkücülere FETÖ tasfiyesi iddiası

    Özdağ, terör örgütünün mağduriyetleri bahane edilerek bir taban oluşturulması çalışmalarının da önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, “Gaziantep Üniversitesinde sözde FETÖ ile mücadele adında bazı Atatürkçü, ülkücü, Türk milliyetçisi bilim adamlarına karşı rektör tarafından bir tasfiye operasyonu başlatılmış durumdadır. Gaziantep Üniversitesinde yapılmaya çalışılan bu hukuk dışı, kanun dışı FETÖ kokan bu tasfiye operasyonun karşısında duracağım. Bu konuyu meclise ve YÖK’e taşıyacağım. Türk milliyetçileri, Atatürkçüler, tasfiye edilirken kripto FETÖ’cülerin korunup kollandığı hususunu da Türkiye’nin gündeminden düşürmeyeceğim. Kimin ne olduğunu Türkiye çok iyi biliyor. Bir zaman FETÖ’cü olanların itirafçı olduktan sonra sağda solda yine FETÖ’cüleri koruyarak ülkücülere yönelik nasıl bir tasfiye operasyonuna girdiklerini biliyoruz. Bu açık kalacak bir hesap değil bu hesabı kapatacağız” diye konuştu.