Etiket: Şuan

  • Bakan Pakdemirli: “Bu musibet (Pandemi) bir hayır da getirdi; Paramız ülkemizde kaldı şuan çayın kalitesi arttı”

    Bakan Pakdemirli: “Bu musibet (Pandemi) bir hayır da getirdi; Paramız ülkemizde kaldı şuan çayın kalitesi arttı”

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Pandemi sorunu nedeniyle çay toplamak için bu yıl ister istemez Gürcistan’dan gelen işçileri engellemek durumunda kaldıklarını belirterek “Bu musibet bir hayır da getirdi. Paramız ülkemizde kaldı şuan çayın kalitesi arttı. Bugün çay fabrikalarına gelen çayın kokusunda bile bir değişiklik var” dedi.

    Rize Ticaret Borsası’nda Ulusal Çay Konseyi üyeleri ve çay sektörünün temsilcileri ile bugün bir araya gelen Bakan Bekir Pakdemirli, orman yangınlarından ötürü program yapmakta zorlandıklarını, birkaç kez Rize programını ertelemek zorunda kaldıklarını belirterek ve dün de Denizli’de çıkan orman yangınını hatırlattı.

    Türkiye’nin çay üretiminde dünyada 5. sırada, Avrupa’da 1. sırada olduğunu belirten Pakdemirli “Buna rağmen yürüyeceğimiz çok da yol var. Çaykur’dan bölge insanının beklentisi yüksek, görev ve sorumluğu oldukça ağır. Sadece malı alıp satacak bir kuruluş değil bölgede bu işin devamını sağlayacak ve işin iç ve dış ticaretini planlayacak programlayacak önemli kuruluşlardan bir tanesi” diye konuştu.

    “Kaçak çay sorunun çok önemli olmadığını düşünüyorum”

    Kaçak çay konusuna da değinen Bakan Pakdemirli, bunun çok önemli bir sorun olmadığını ifade ederek “Çok minimal da olsa kaçak çay sorunundan bahsedebilirdim ama bunların bir önemi olmadığını düşünüyorum. Pazarlama sorunumuz tabiki en üst sorunumuz. Kimyasal gübre hala sorun olmaya devam ediyor. Bahçelere bakım yapılması, bitki zararlısı ile mücadelenin iyi yapılması, yaşlanmış çay bahçelerinin yenilenmesi, çayı toplarken standart dışı toplamanın önüne geçilmesi. Bu sene bir musibet yaşadık. Hala maskeler ile dolaşıyoruz. İster istemez Gürcistan’dan gelen işçileri engellemek durumunda kaldık. Bu hastalığın yayılmaması için. Bu musibet bir hayır da getirdi. Paramız ülkemizde kaldı şuan çayın kalitesi arttı. Bugün çay fabrikalarına gelen çayın kokusunda bile bir değişiklik var. Çok daha güzel bir kalite var bunu gelen çayın kokusundan bile hissedebiliyorsunuz” şeklinde konuştu.

    “İlk iki çeyrekte tarımsal üretim yüzde 4 büyümüş durumda”

    Pandemi döneminde yönetilmesi gereken bir çay toplama süreci olduğunu ve bunun da iyi yönetildiğini belirten Bakan Pakdemirli “İster istemez tarımsal üretimin bir şekilde artması gerekiyordu. Allah’a çok şükür ilk iki çeyrekte tarımsal üretim yüzde 4 büyümüş durumda” ifadelerini kullandı.

    “Çay Kanunu konuşulan bir konu ama kanunları hep bir amaç değil araç olarak görüyorum” diyen Bakan Pakdemirli “Ana amacımızı tespit ettikten sonra bu kanunlara ihtiyaç varsa ortaya koymakta fayda var. Sadece burda çay kanunu ile ilgili bana göre tüm paydaşların hepsinin üzerinde anlaşacağı bir şey haline getirebilirsek bunun üzerine herhalde gazi meclisimiz de gereğini yapar. Biz bakanlık olarak bunun önünde durmayız yanında veya gerisinde oluruz. Konuyu gündeme getiririz” dedi.

    “Henüz kontrol altında değil ama hızlı bir şekilde kontrol altına almak için arkadaşların gayreti sürüyor”

    Bakan Pakdemirli, Çorum ve Sinop arasında kalan ormanlık alanda devam eden orman yangını ile ilgili soru üzerine de yangının halen devam ettiğini belirterek şunları söyledi:

    “Müdahale sürüyor. Bölgeye şuan dinlenmiş olan yangınlarda en deneyimli teknik arkadaşları gönderdik tüm diğer bölgelerden. Üzerinde çalışılıyor, henüz kontrol altında değil ama hızlı bir şekilde kontrol altına almak için arkadaşların gayreti sürüyor. Yangın tahmin ettiğimiz kadar büyük bir yangın değil ama parçalı ve araziye yayılmış olmasından ötürü bazı endişeler oluyor. Hızlı bir şekilde diğer yangınları hallettiğimiz gibi bunu da halledeceğiz.”

    Bakan Bekir Pakdemirli, daha sonra Çayeli ilçesine geçerek selden geçtiğimiz ay zarar gören yerlerde incelemelerde bulundu.

  • Himmet Karadağ: “Şuan kamuda fazladan 250 milyar likit varlığımız var”

    Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, “Bizim şu an kamuda fazladan 250 milyar likit varlığımız var fakat yönetilmiyor. Bu fonu güzel bir şekilde kullanacağız” dedi.

    Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Eylül ayı Meclis Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Varlık fonunun anlatılması gerektiği gibi anlatılamadığına ve haksız eleştirilere maruz kaldıklarına vurgu yapan Karadağ, “Varlık fonu konsepti maalesef ülke gündemimizdeki siyasi hadiseler sebebiyle hak ettiği yeri alamadı ve anlatılması gerektiği gibi anlatamadık. Birçok yanlış soru ve cevapla hep gündemde yer aldı. G20 ülkelerinin tamamında varlık fonu var. Varlık fonu olmayan G20 ülkesi şuan itibariyle yok. Yine OECD ülkelerinin tamamında varlık konsepti tamamıyla çalışıyor” diye konuştu.

    “Kamuda fazladan 250 milyar likit varlığımız var fakat yönetilmiyor”

    Ekonominin birinci ligine uygun bir şekilde hareket edeceklerini ve varlıkları güzel bir şekilde kullanacaklarını ifade eden Karadağ, “Ülkemizin gerçekten çok nitelikli ve değerli kaynakları var. 50 milyar dolarlık varlığımız var. Varlık yok diyenler; bizim şuan kamuda fazladan 250 milyar likit varlığımız var fakat yönetilmiyor. Bu fonu güzel bir şekilde kullanacağız” dedi.

  • İzmir’de kuruldu, şuan 107 şubeye ulaştı

    İzmir’in Bornova ilçesinde ticaret hayatına başlayan Kahve Deryası, bugün 107 şubesiyle Türkiye ve dünyada zincir kahve sektörünün önemli aktörleri arasında olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

    Türkiye’de Ege ve Marmara bölgesi ağırlıklı olmak üzere 103, yurt dışında ise Riyad, Bakü, Hollanda ve Kuzey Kıbrıs şubeleriyle büyümesine devam eden Türk kahve markası, yeni franchiselarla çıtayı yükseltti. Dünyada zincir kahve sektörünün önemli aktörleri arasında olma yolunda ilerleyen firma yöneticisi Murat İşlek, İzmirli bir firma olarak hem ulusal, hem de uluslararası pazarda da Türkiye’nin adını dünyaya duyurmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Kendileri için şube sayısının fazla olmasından çok müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesinin önde geldiğini kaydeden İşlek, bunun için sürekli olarak ürün geliştirme çalışmaları yaptıklarını ve personel eğitimlerini de sürekli hale getirdiklerini belirtti.

    Türk kültüründe önemli bir yeri olan kahveyi günümüz damak tadına ve dünya trendlerine uygun olarak revize ettiklerini vurgulayan Murat İşlek, “Damak tadına uygun olarak 27 çeşit aromalı Türk Kahvesi ve 20 çeşit de dünya kahvesi bulunuyor. Kahve menülerinin yanı sıra aperatifler, çocuk mönüleri, sandviç, pasta, waffle, fondü, et ve tavuk yemekleri, makarna, salatalar gibi pek çok lezzeti bir arada sunuyoruz. Artık global bir dünyada yaşıyoruz. İnsanların yurt dışında gördükleri ve tecrübe ettikleri ürünleri ülkemizde de sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bilgilerimizi güncel tutmak ve son trendleri takip etmek için sürekli uluslararası fuarlara katılıyoruz” diye konuştu.

    Bin 500 kişiye istihdam sağlanıyor

    Türkiye’nin pek çok farklı ilinden franchise teklifi aldıklarını kaydeden Murat İşlek, işini seven, işletmeyi ve markayı sahiplenecek partnerlerle yeni lokasyonlarda şubeleşmeye devam edeceklerini dile getirdi.

    İşlek, “Franchise almak isteyenlerle anlaşmaya varılıp yer onaylandıktan sonra mimarımız o ile giderek mekanı inceler ve gerekli projeyi çizer. En fazla 60 gün içinde dekorasyonundan mutfağına kadar tüm detaylarıyla anahtar teslim olarak şubeyi teslim ediyoruz. Müşterimiz franchise aldıktan sonra da ürün tedariği ve personel eğitimleriyle ilgili olarak da sürekli iletişim halinde oluyoruz” dedi.

    Kahve Deryası Yönetim Kurulu Başkanı Murat İşlek, franchise isteyenler için bu marka altında yeni bir alternatif daha sunduklarını hatırlattı. Şu anda bin 500 kişilik bir istihdam sağladıklarının altını çizen İşlek, 2017 yılı sonunda Türkiye’de 6 şube, bir buçuk yıl içinde ise Arap yarımadasında 10 yeni şube daha kurmak için gerekli anlaşmaları yaptıklarını sözlerine ekledi.

  • Bakan Soylu: “Avrupa şuan ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturdu”

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Avrupa’nın şuan ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturduğunu belirterek “Ortak para birimi dediler duvara tosladılar. Ortak anayasa dediler bir kelimesini bile beceremediler. Almanya bunun her birisini kendisi yönetmek istiyor. İngiltere’de onu görünce buradan çıkarak kendisini kurtarabileceğini düşünüyor. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi.

    Bir dizi açılış ve toplantılara katılmak üzere Trabzon’a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı destekleme kurumunun toplu açılış töreni ve tanıtım toplantısına katıldı. Burada katılımcılara seslenen Bakan Soylu, 21. yüzyılda terörün bir politika amacı olarak kullanıldığı, çocukların cesetlerini kıyıya vurduğu bir dünyayı asla hayal etmediklerini ifade ederek “21. yüzyıl gelmiş dünya terörle, göçle maalesef son dönemde Avrupa’da hep beraber yaşadığımız ve gördüğümüz ırkçılıkla, ötekileştirmelerle uğraşmamalıydı. Dünya tarımsal üretimle, küresel iklim değişiklikleriyle, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesiyle uğraşmalıydı. Ama maalesef böyle olmadı. Bizim hayal ettiğimiz 21. yüzyıl hiçte böyle değildi. Terörün bir politika amacı olarak kullanıldığı, çocukların cesetlerini kıyıya vurduğu bir dünyayı asla hayal etmemiştik. İnsan hakları, ifade özgürlüğü gibi hakların gerçekten evrensel olduğu toplumlara ve olaylara göre esnetilmediği ve buna göre şekillendirilmediği bir dünya olmalıydı. Bir tarata demokrasi alabildiğine yaşanırken, bunu yaşayan ülkelerin dünyanın başka yerlerinde cunta yönetimlerini desteklemediği, askeri darbelere zemin hazırlamadığı bir dünya olmalıydı. Ama maalesef burası öyle olmadı. Sahra altı ve Kuzey Afrika ülkeleri Ortadoğu ülkeleri küresel strateji merkezleri tarafından bir şekilde organize edilen demokrasi dışı müdahalelerden bir türlü başını kaldıramadı. En başta Türkiye çok partili siyasi hayata geçtiğinden beri bir vesayet stratejisi ile ve bu stratejinin araçları olan askeri darbelerle kontrol altına alınmaya çalışıldı” şeklinde konuştu.

    “Bugün yüzde 5’in altına bir enflasyon karşı karşıya kalmamız gerekirdi”

    16 Nisan’ın ‘artık yeter bu bizim işimizdir ve bu milletin işidir’ denilen bir tarihin adı olduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Milletin mührünün Türkiye’nin geleceğine vuracağı tarihin adıdır. Hedeflerimiz büyüktür. Biz bugün yüzde 5’in altına bir enflasyon karşı karşıya kalmamız gerekirdi. İşsizliğimizin yüzde 5-6’larda olması gerekiyordu. İhracatımızın hedef ettiğimiz, ortaya koyduğumuz 500 milyar dolarlara yakalayabilecek bir performans çerçevesinde olması gerekiyordu. Uluslararası yatırımların Türkiye’de yılda 50-60 milyar dolar bantlarında olmasının sağlanması gerekiyordu. Bunlar çok rahat ulaşacağımız rakamlardır. Hep birlikte bu adımı atabilmek durumdayız. Artık seçim olacak ertesi gün benim yatırımım ne olacak diye düşünmemeliyiz” diye konuştu.

    “Avrupa şuan ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturdu”

    Avrupa’nın şuan ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Bir taraftan terörle sıkıştıracaklar bir taraftan siyasi istikrarsızlıkla sıkıştıracaklar. Bir taraftan dolar, euro faiz operasyonlarıyla sıkıştıracaklar. Yetmeyince bunların hepsi esas abiler devreye girecekler. Esas abiler belli Hollanda, Almanya. Şimdi birde başımıza İsviçre çıktı. Bir liderin, bir hükümet başkanının yüzüne silah dayandığı bir fotoğrafı orada ortaya koyduracaklar. Bu çok yanlıştır. Topyekün bir şekilde kendimize ait değerlerimizle bütünleştirebileceğimiz bir anayasayı oluşturabilmektir. Avrupa şuan ırkçılık ve faşizmin tam göbeğine oturmuş. Ortak para birimi dediler duvara tosladılar. Ortak anayasa dediler bir kelimesini bile beceremediler. Almanya bunun her birisini kendisi yönetmek istiyor. İngiltere’de onu görünce buradan çıkarak kendisini kurtarabileceğini düşünüyor. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

    “Bu dereden ancak bu kadar balık tutulur”

    Bakan Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bizi yıllardan beri hayırsız olarak nitelendireceğim. Niye hayırsız diyorum 1961 Anayasası’nın rahmetli Adnan Menderes’in kanı üzerinden ve bu milletin ızdırabı üzerinden yapıldığını herkes biliyor. 1980 Anayasası’nın da tahkim edilirken evet ölümü beklenen çocuklar üzerinden darbe olgunlaşsın diye yapıldığını herkes biliyor. Bu ülkede bunu herkes biliyor. Peki bu iki anayasa hayırsız anayasadır kurallar çarpık çurpuk biz güçlü ve modern, kudretli bir Türkiye arıyoruz. Bunu yapabilmek, güzel bir laf varya ‘Bu dereden ancak bu kadar balık tutulur’ bu kadar basit. Geldiğimiz yer burasıdır. Bir adım daha öteye gitmeliyiz.”

  • Çavuşoğlu, “Bugünkü, şuan ki sistem Türkiye için en riskli sistem”

    Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde, Dışışleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu STK temsilcileri, muhtarlar ve işadamları ile akşam yemeğinde bir araya geldi. Yemekte referandum sürecini değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “Bakın Hollanda’da bu kurumun tüm üyeleri (HSYK), bir kişinin önermesiyle Kral tarafından atanıyor. Kim öneriyor biliyor musunuz? Adalet Bakanı. Hollanda’da bir kişi öneriyor, Kral atıyor sorun yok, Türkiye Cumhuriyetinde bunun da 4 kişisini Cumhurbaşkanı atıyor, sorun var” dedi.

    Dışişleri Bakanı Mevliüt Çavuşoğlu, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider ve İl Başkanı Yeşim Karadağ ile birlikte, Gelibolu Öğretmen Evi’nde STK temsilcileri, muhtarlar ve işadamları ile akşam yemeğinde bir araya gelerek referandum sürecini değerlendirdi. 16 Nisan’da referanduma gidileceğini hatırlatan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “16 Nisan’da neyi oyluyoruz? Bir seçim mi? hayır. Bir partiye mi oy veriyoruz? Hayır. Yerel seçim mi ? oda değil. Türkiye için hayati derecede önemli bir referanduma gidiyoruz. Bir sistem değişikliğine gidiyoruz. Yani Cumhurbaşkanlığı sistemine gidiyoruz. Peki neden biz bu sistem değişikliğine gitmek durumundaydık. Esasen iki tercihten birini yapmak durumundaydık. Bugünkü şuan ki sistem Türkiye için en riskli sistem. Niye? iki başlılık var. Herkeste yani mecliste de, hükümette de, Cumhurbaşkanında da aynı yetkiler var. Ama demokrasi öyle demiyor. Demokrasi güçler ayrılığı diyor. Demokrasi diyor ki, denge kuracaksın diyor. Şimdi hem Cumhurbaşkanında hem Başbakanda aynı güç olduktan sonra, ikisi de halk tarafından seçildikten sonra bu sistem kardeşi kardeşe kırdırır. Kesin kırdırır. O yüzden bizim burada bir karar vermemiz lazım. Yapmamız gereken iki şey, hangisini istiyorsanız onu yapalım. Bir tanesi mevcut sistemi sürdürmek. Ama şuandaki sistemi sürdüreceksek, yani Başbakanlık müessesesi sistemini sürdüreceksek bir şey yapmamız lazım. Şuandaki Cumhurbaşkanının yetkilerinin hepsini almamız lazım. Hepsini. Cumhurbaşkanının şuan ki Anayasaya göre yetkisi mi var? diye sorabilirsiniz. Oysa muhalefet diyor ki Cumhurbaşkanı daha fazla güç istiyor. Evet, şuan ki Anayasaya göre Cumhurbaşkanındaki yetki gani. Varda var. Neden? Çünkü Kenan Evren Cumhurbaşkanı olmak istiyordu, 12 Eylül Anayasası yazıldıktan sonra ne kadar yetki varsa koydu. Karşısında sorumluluk var mı? Sıfır. Cezai müeyyide var mı? Oda yok. Birde öyle bir kriter koymuş ki meclisin dörtte üçü eğer bir şey bulursa dörtte üçü ile gönderebilir. Şimdi hiçbir sorumluluk yok, yetki var. İşte bu yetkilerin hepsini almak lazım. Biz bu sistemde devam edeceksek halktan da Cumhurbaşkanını seçme yetkisini almamız lazım. Cumhurbaşkanının yetkilerini almak değil. Ve meclise geri vermemiz lazım. Yada, bu yeni anayasa sistemini bizim getirmemiz lazım. Madem bu kadar yetki var. Madem Cumhurbaşkanını halk seçiyor, o zaman bizim bu sistemi getirmemiz lazım. İkisi birlikte yürümez dostlar. Yürümesi mümkün değil” diye konuştu.

    Çavuşoğlu, “Efendim ne imiş; ’Cumhurbaşkanı yargıyı ele geçiriyor.’ Peki nasıl geçiriyor? ’Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun tamamını atıyor.’ Bunu söyleyenler, yalan söyleyenler. Bakın Hollanda. Hollanda, güya demokrat. Yani şu andaki yönetimiyle faşistte, ama sistemi kurmuşlar, demokrasi çerçevesinde kurmuşlar. Bakın Hollanda’da bu kurumun tüm üyeleri, bir kişinin önermesiyle Kral tarafından atanıyor. Kim öneriyor biliyor musunuz? Adalet Bakanı. Adalet Bakanı kim? Siyasi. Siyasi iktidarın bakanı. Hollanda’da bir kişi öneriyor, Kral atıyor sorun yok, Türkiye Cumhuriyetinde bunun da 4 kişisini Cumhurbaşkanı atıyor, sorun var. 7 tanesini kim atıyor? Meclis. Mecliste 3’de 2 çoğunlukla seçmek zorundayız. Bu ne demektir biliyor musunuz? Mecliste tek parti tek başına bu kurula üye seçemez. Mecliste uzlaşı olması lazım, partizanlık olmaması lazım. Yargı tarafsız olması lazım. Bir partinin elemanlarıyla dolmaması lazım. A partisi B Partisi fark etmez. Adalet için bu gerekli. İspanya; Tamamı, tüm üyeler, parlamentonun önerisiyle kral tarafından atanır. İsveç; 11 üyenin tamamı hükümet tarafından, yani siyasi partinin kurduğu hükümet tarafından önerilir, kral tarafından atanır. İsveç de demokraside ileri. Norveç; 2 tanesini parlamento seçiyor, 7 tanesini Kral atıyor. Şimdi bu ülkeler, demokraside ileri ülkeler de, hepsini kral atıyor, cumhurbaşkanı atıyor. Hepsini Adalet Bakanı öneriyor, sorun olmuyor. Neden Türkiye’ye gelince sorun oluyor? Derdiniz ne sizin? Dert başka. Yurt dışındakilerin derdi başka, içeride ki buna karşı çıkanların derdi başka. Bir de bunların yanında hainler var, teröristler var, onların da derdi başka. Efendim neymiş? ’Cumhuriyet elden gidiyor.’ Doğru gidiyor, gidiyor ama nereye gidiyor? Cumhuriyet 100’üncü yılına gidiyor gümbür gümbür. Nereye gidecek cumhuriyet, 100’üncü yılına gidiyor. Hem de büyük adımlarla gidiyor, hedeflerle gidiyor. Biz Cumhuriyet için çok şey yapıyoruz, sen ne yapıyorsun da bana Cumhuriyet üzerinden siyaset yapıyorsun. Sorun bunları sorun. Şimdi bunlar bunun içeriğini tartışamazlar. Şu 18 maddeyi açıp tek tek ’ben şu maddesinden başlayayım’ diyemez. Diyemediği için hiç bunu açmadan hiç okumadan retorik yapıyorlar. Kılıçdaroğlu da bunu hiç okumadan bilmeden dedi, ’Yarın farklı partilerden olursa, kavga olur’ diye, cumhurbaşkanı ve başbakan” dedi.

    Konuşmanın ardından, Bakan Çavuşoğlu’na çeşitli hediyeler verildi. Bakan Çavuşoğlu, daha sonra Çanakkale’ye geldi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, yarın Çanakkale’deki temaslarını sürdürecek.