Etiket: Söylemeye

  • Konseri biten Sertap Erener şarkı söylemeye devam etti

    Bodrum antik tiyatroda konser veren Sertap Erener konser bitmesine rağmen sahneyi terk etmedi. Sezen Aksu’nun vokalisti olduğunu söyleyen ünlü sanatçı benden 2 saatte kurtuldunuz Sezen Aksu 3 saatte bırakmazdı hiç birinizi dedi.

    Başarılı kariyeri ve güçlü yorumu ile Türk pop müziğinin efsane isimlerinden Sertab Erener, Bodrum Antik tiyatro da hayranları ile buluştu. Ünlü sanatçı akustik müzik enstümanlar eşliğinde ile başladığı konserinde ilk eserlerini vokal ve müzisyenler ile birlikte oturarak seslendirdi. Ünlü sanatçı konserin başında kırık kalpler albümünden karbeyaz, aşk beni, benim hala umudum var, tek başıma, adlı eserleri seslendirdi.

    Konseri izleyenler arasında yer alan engelli bir hayranı Sertab Erener şarkı söylerken sık sık ailesinin yardımıyla ayağa kalkıp dansları ile şarkılara eşlik etti. Bu durumu fark eden Erener, ’’Senin sevgin kazanabilmek ne büyük bir mutluluk.’’ hayranını Antik Tiyatroyu dolduran binlerce hayranına alkışlattı.

    Sezen Aksu 3 saat sahneden inmezdi

    Kariyerine Sezen Aksu’nun vokalisti olarak başlayıp, Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden biri haline gelen Sertap Erener, ’’Minik Serçe’’yi de unutmadı. ’’Siz yine şanslısınız. Sezen Aksu sahneden üç saat inmezdi. Siz yine şanslısınız iki saatte benden kurtuldunuz. Orkestrası ihtiyaç gidermek için müsaade isterdi Sezen Aksu’dan. Kıymetimi bilin…’’ sözleri ile ustasına Bodrum’dan selam gönderip ’’İyi ki Varsın Sezen Aksu’’ dedi.

    Daha sonra sahne de kurdukları müzik düzeninde bir tarafta akustik diğer tarafta elektronik bant olarak kurguladıklarını açıklayarak sözlerini şöyle sürdürdü “Sanırım 150 den fazla şarkım var. Her konser biraz zorlu geçiyor. Her konserden sonra yazılanlar şu; ama o şarkıyı niye söylemedi, bu şarkıyı niye söylemedi. 1.5 saate sığdırmaya çalışıyorum olmuyor. Turnenin başında bir baktık 2 saat olmuş. Non-stop çalıp sözüm ona ben 1.5 saatlik hazırladım diyordum ama olmuyor. O yüzden hep böyle potporiler hazırlıyoruz. İlk potporim benim kırık kalpler albümünden şarkılardı.” Diyerek hayranlarına iyi eğlenceler diledi. Sanatçı konserinde zaman zaman eski albümlerine de yer verdi.

  • Aydilge: “Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim”

    Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge, mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş’ta hayranlarıyla buluştu. Kahramanmaraş’ın insanlarını çok sevdiğini ifade eden Aydilge, etkinlik sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayarak müziğe olan tutkusunu anlattı.

    Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi, güçlü sesi ve kendine has tarzı ile özellikle genç kuşağın gönlünde taht kuran Türk pop ve rock müziğinin ünlü ismi Aydilge’yi ağırladı. Mini konseri ve imza günü etkinliğinin ardından basın mensupları ile bir araya gelen Aydilge, “Ben bu dünyaya şarkı söylemeye ve yazmaya geldim. Yazmak ve şarkı söylemek benim için nefes almak gibi bir şey” dedi.

    Besteleri ve farklı sesiyle büyük bir hayran kitlesine sahip olan Aydilge, müziğe olan tutkusunun çok küçük yaşlarda başladığını söyleyerek, “Küçükken evde durmadan şarkı söylüyordum, sürekli taklit yapıyordum. O kadar çok şarkı söylüyordum ki annem ve babam ‘kafamızı şişirmesin’ diyerek çözüm yolu aramaya başladı. O dönemde TRT Radyosu bir sınav açtı, onu kazandım. Böylece annem ve babam rahatladı. Çünkü günde 6 saat eğitim alıyorduk. 12 yaşına kadar koroda kaldım. O dönem TRT Çocuk Koroları vardı, devamlı televizyonda şarkı söylerdik” diye konuştu.

    Türk musikisinden rock ve pop müziğe

    TRT’de çok sıkı ve disiplinli bir eğitim aldığını ifade eden genç sanatçı, sözlerine şöyle devam etti:

    “Solfejinden tut sahne duruşuna kadar çok fazla eğitim aldık. O kadar sıkıydı ki bende bir özgürlük arayışı da gelişti. Koroda olduğunuz zaman o disiplin sizi belirli standartlara ve kalıplara sokuyor. Belli şekilde şarkı söylemeniz lazım. Bir sürü şey yasaktı. Arabesk dinlemek yasaktı. Klasik ve Türk musikisi dışında birçok şeyi dinlemek yasaktı. Korodan sonra bana öyle bir özgürlük geldi ki rock dinlemeye başladım. Kendi bestelerimi yapmaya başladım. O tabi inanılmaz. Sonrasında tekrar konservatuar gibi bir sistemin içerisine girmek istemedim. Edebiyata aşık olduğum için de Amerikan Edebiyatı ve Kültürü Bölümü’nü tercih ettim.”

    Amerikan edebiyatı ve kültüründe iletişimin çok önemli bir yeri olduğu için yüksek lisansını da iletişim üzerine yaptığını kaydeden Aydilge, “Onlar bütün kültürlerini medya üzerinden yürütüyorlar. 10 sene önceki savaştan bahsederken bile ‘atalarımız’ diye bahsediyorlar. Dolayısıyla o sırada biz çok medya dersi görüyorduk. Oradaki hocalarım dediler ki; ‘edebiyat üzerine yapma yüksek lisansını, bu konuda çok yeteneklisin, iletişim üzerine yap.’ Benim tek isteğim İstanbul’a gelip müzik yapmaktı. Dolayısıyla yüksek lisans edebiyat olsa da olurdu, fark etmezdi. Önemli olan müzik yaparken hem de akademik kariyeri devam ettirmekti” ifadelerini kullandı.

    ABD’de burslu kariyer fırsatını müzik için yaktı

    “TRT’den çıktıktan sonra sudan çıkmış balık gibiydim” diyen sanatçı, şunları söyledi:

    “Baktım ki ne kadar güzel şeyler var. O kalıbı kırdım. Kendi bestelerimi yaparken herkes ‘akustik gitar al’ diyordu, ben gittim elektrogitar aldım. Elektrogitarla başladım. Üniversite birincisi oldum, Amerika’dan burs kazandım. Herkes orada devam etmemi bekliyordu, ‘hayır, ben müzik yapacağım’ dedim. Bursu yaktım. Böyle deli bir tarafım da var. Hiç de pişman değilim. Amerika’da ne yapacaktım? Edebiyat profesörü olacaktım. Olacağım şey o. O yüzden o burs veriliyor zaten. Paralel evrende belki bir Aydilge vardır edebiyat profesörü olan ama mutsuzdur.”

    19 yaşında ilk kitap

    Müziğin yanı sıra edebiyata da tutkulu olan Aydilge, henüz 19 yaşındayken kendisini kitap yazmaya iten nedeni, “Kendini ifade etmek için bir çıkış yolu bulma arayışı” olarak nitelendirdi.

    İnsanların ya tüketerek ya da üreterek tatmin olduğunu, kendisinin ise hep üreterek hayattan zevk almaya çalıştığını ifade eden Aydilge, “Bazen yazı yazarak, bazen şarkı üreterek, bazen oyuncular gibi başka insanların hayatını ortaya koyarak tatmin oluyorsun. Ben hep üretmeyi tercih ettim. 19 yaşındayken de aynı kafadaydım. Ben bu dünyaya şarkı söylemeye, yazı yazmaya geldim. Buna çok inanıyorum. Kendi var oluşumu öyle değerlendiriyorum. Ben bunu yapmak zorundayım, yani nefes almak gibi bir şey. Yapmamam söz konusu bile değil. Çok doğal gelişiyor. Nasıl nefes alıyorsam, sabah kalkıp yazı yazmak da öyle bir şey” ifadelerini kullandı.

    1998’de öykülerden oluşan ilk kitabı “Kalemimin Ucundaki Düşler”in ardından; 2002’de “Bulimia Sokağı”, 2004’te “Altın Aşk Vuruşu”, 2011’de de “Aşk Notası” isimli romanları yayımlanan Aydilge, “İlk kitabım, küçük kısa öykülerden oluşan bir kitaptı. O yaşta başarıyı anlayamıyorsun. İstanbul’da imza günü yapılmıştı o zaman. Çok şaşırmıştım, kelli felli adamlar geliyor. ‘Allah Allah, ben ne yaptım’ diyorsunuz” dedi.

    Yoğun turne programı nedeniyle yazmaya vakit bulamadığını belirten Aydilge, “Turnelere çıkıyoruz, bundan da şikayetçi değilim. Çok dolaştık Türkiye’yi. Çok mutlu oluyorum. Onlar kesinlikle birikiyor bende. Bir gün çıkacak ama onun için bir konsantrasyon gerekli. Turnede falan benim roman yazmam mümkün değil. Belki kısa öyküler yazarım. Kısa kısa şeyler yazıyorum zaten. Onları twitter, instagramda falan paylaşıyorum. Edebiyatçı yönümü seven insanlar oradan takip ediyorlar. Ama tabi ki tatmin etmiyor” diye konuştu.

    “Elimi attığım dizi patlıyor”

    Müzik kariyerinde başarı basamaklarını hızla tırmanan Aydilge, dizi müziklerinin de kariyerine büyük etkisinin olduğunu ifade etti. TRT’de “Her Halinle Sev Beni” isimli dizinin müziklerini yaptığını, ancak pek duyulmadığını dile getiren Aydilge, bu alanda asıl çıkışını “Kiraz Mevsimi” ile yaptığını söyledi. “Winks Kızları” isimli çizgi filmin müziklerini yaptıktan sonra “Güneşi Beklerken” ve “Yalan Dünya”ya konuk olduğunu vurgulayan Aydilge, şunları söyledi:

    “Ama ‘Kiraz Mevsimi’ jenerik olduğu için tabi çok farklı oldu. Sonrasında ise ‘Kiralık Aşk’. Tabi ki her dizinin şarkısı böyle tutmuyor. O yüzden çok mutlu hissediyorum kendimi. Uğurlu diyorlar bana, ‘elini attığın dizi patlıyor’ diyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Yani bir mağazaya girerim, orası birden müşteri dolar. Öyle bir uğurlu tarafım da var benim.”

    “Güzel konuşan, gönülden seven” anlamına gelen ismini de çok sevdiğini söyleyen Aydilge, “Aydilge gerçek adım. Sesim gibi, ruhum gibi ismim de özel” şeklinde konuştu. Örnek aldığı tek ismin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu belirten ünlü sanatçı, Hint klasiği, Beatles ve Türk musikisi dinlediğini ifade etti.

    Son olarak, Kahramanmaraş’ın insanlarını çok sevdiğini ifade eden Aydilge, “Benim için şehirler önemli değil, ben insanlara bakıyorum. Oradaki insanların sıcaklığı önemli benim için. Çok uzun turneler yaptık. Gerçekten böyle 90 günde 85 konser verdiğimiz oldu, çok acayipti. Orada da şehirlerden ziyade insanları hatırlıyorum” diye konuştu.

  • Suriyeli Hazem Hem Türkçe Öğrendi Hem Şarkı Söylemeye Başladı

    Suriye’deki iç savaştan kaçıp ailesi ile birlikte Türkiye’ye sığınan 16 yaşındaki Hazem Kataie, Karaman’da hem Türkçesini geliştirdi, hem de Türkçe şarkılar söylemeye başladı. Hazem, Türk yurdunda Türk gibi yaşadığını söyledi.

    2001 yılında Suriye’nin Halep şehrinde doğan Hazem Kataie, 12 yaşına geldiğinde Suriye’deki iç karışıklık ve savaştan dolayı aile ile birlikte Türkiye’ye sığındı. Babası doktor olan Hazem’in ailesi Osmaniye’de bulunan mülteci kampına yerleştirildi. Babasının mesleği nedeniyle baskılardan bir türlü kurtulamayan Kataie ailesi, son olarak Osmaniye’den Karaman’a geldi. Ailesinin Karaman’a gelmesiyle 16 yaşındaki Hazem’in de hayatı değişti. Burada gençlik merkezine gelen Hazem, iki yıl içinde Türkçe’yi tamamen öğrendi. Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesine başlayan ve buna ek olarak gençlik merkezinde eğitim gören Hazem Kataie, yıllardır Türkiye’de yaşıyormuş gibi ileri düzeyde Türkçe öğrendi. Bununla yetinmeyen Hazem, Karaman Gençlik Merkezinde gitar kursuna başladı. Hazem, Türkçe şarkılar söylemeye başladı.

    “TÜRK GİBİ YAŞIYORUM”

    Hazem Kataie, Suriyeli olduğunu belirterek “Halep’te doğdum. 12 yaşında Türkiye’ye geldim. İlk başta Osmaniye’ye gelmiştik. Sonra IŞİD dolayısıyla babam doktor olduğu için Karaman’a geldik. Karaman’a geldiğimizden beri gençlik merkezine gelmeye başladım. Gençlik merkezinde gitar öğrendim. Türkçeyi hem okulda hem gençlik merkezinde geliştirdim. Sonra okula başladım. Her şeyi gençlik merkezine borçluyum. Çünkü Türkçe’yi burada öğrendim, gitarı burada öğrendim. Burada yaşadım sayılır. Çünkü herkesi burada tanımaya başladım. O yüzden gençlik merkezine minnettarım” diye konuştu.

    Hayalinin doktor olmak olduğunu ifade eden Hazem, doktor olan babasının işini sevdiğini gördüğünü söyleyerek, kendisinin de bu yüzden doktor olmak istediğini ifade etti. Türkiye’de zorlanmadığını belirten Hazem, “Burada Türk gibi yaşıyorum çünkü Cumhurbaşkanımız sayesinde önümüz açık. İstediğimiz şeyi yapabiliyoruz. Türk gibi yaşıyoruz, sıkıntı çıkmıyor. Okuyabiliyorum, babam burada çalışabiliyor. Önümüz açık o yüzden” diye konuştu.

    “ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR DESTEK VERMEYE ÇALIŞIYORUZ”

    Karaman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Hayatı Kısacık da, Hazem’in iki yıldır gençlik merkezinde eğitime katıldığını ifade ederek, “Suriye’den, Irak’tan diğer ülkelerden gelen öğrencilerimize vermiş olduğumuz Türkçe öğretim dersimiz devam etmekte. Hazem bu derslere katıldı. Bununla birlikte gitar kursuna katıldı. Hazem diğer öğrencilerimiz gibi gençlik merkezini sürekli kullananlar içinde yer aldı. Burada aynı zamanda bize yardımcı olmakta. Suriye’den, Irak’tan gelen kardeşlerimizle birlikte derse girmekte ve burada gitarını ciddi anlamda geliştirdiğini görüyoruz.”

    Hazem’in Türk kardeşlerimiz gibi, gençlerimiz gibi artık Türkçe’yi rahatlıkla konuşabildiğini anlatan Kısacık, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Kendini ilerleteceğine inanıyoruz. Şimdi burada Hazem gibi ciddi anlamda hem kız çocuklarımız, hem gençlerimiz buraya devam etmektedir. Biz bunların daha çok Türkçe öğretimini sağlıyoruz. Artı müzik gurupları ya da diğer sosyal faaliyetlere katılım sağlıyorlar. Hazem de burada bize hem kendisini geliştiriyor, hem de bu konularda bize destek vermekte. Biz de Karaman Gençlik Merkezi olarak elimizden geldiği kadar her konu da destek vermeye çalışıyoruz.”