Etiket: Soykırımı’

  • Netflix’den sözde Ermeni soykırımı hamlesi

    Netflix’den sözde Ermeni soykırımı hamlesi

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, sözde Ermeni soykırımını anlatan The Promise filminin 8 Ağustos tarihinde Netflix’de yayınlanacak olmasını protesto ettiklerini söyledi. Başkan Eğilmez, “Türkler hakkında kara propaganda yapan The Promise filmini Netflix’in milyonlarca abonesine ulaştırması Ermeni diasporasına açıkça hizmet etmekten başka bir şey değildir” dedi.

    The Promise filminin tamamen Türk tarihini baştan aşağı iftiralarla yalanlayan bir yapım olduğunu ifade eden Başkan Eğilmez, “Kısa adı ANCA olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi büyük bir coşku ve heyecanla, ilk defa 2017’de gösterime giren The Promise (Söz) isimli filmin 8 Ağustos’ta Netflix dediğimiz dijital platformda yayınlanacağını ilan etti. Bu film tamamen sözde Ermeni soykırımı propagandası yapan, Türk tarihini baştan aşağı iftiralarla yalanlayan ve yanlışlıklarla dolu bir yapım. Şimdiye kadar Ermenilerin yapmış olduğu filmlerden farklı olarak çok ciddi bir bütçeyle hazırlanmış. Terry George gibi önemli bir isim yönetiyor, Christian Bale ve Oscar Isaac gibi önemli aktörlerin rol aldığı bir filmden bahsediyoruz. Bu film ilk vizyona girdiğinde hem amacına ulaşamıyor hem de gişe anlamında zarar ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tepkisinden korkan devletler çok fazla destek veremiyor. Sinema, tiyatro gibi yapıtlar, kurgular üzerine yapılıyor. Ama eğer filmin başlangıcına ’tarihi olaylardan esinlenilmiştir’ diye bir ibare koyuyorsanız, tarihsel içeriğe sahip sahne ve diyaloglarda mutlaka gerçeği temel almak zorundasınız. 24 Nisan 1915 yılında 235 Ermeni çete liderinin tutuklanmasını, 27 Mayıs 1915 tarihinde yürürlüğe giren sevk ve iskân kararını, sözde Ermeni soykırımı gibi gösteren bu filmde, bu tutuklamalar ve sevk kararının sebebi ile ilgili tek kelime diyaloğa yer verilmemiştir. Türklerin, Ermenilere karşı olan kızgınlığının, Ermenilerin katlettiği yüz binlerce Türk’e yer verilmeyen soykırım propagandası yapan, sanatın evrensel ilkelerine tamamen aykırı olan bir yapım karşımızda. Ermeni bir milyarderin milyonlarıyla yapılmış bir film” diye konuştu.

    “Netflix’in bu filmi yayınlayacak olması Türk devletine ve milletine karşı bir meydan okuma cüretidir”

    Bu filmin Netflix’de yayınlanacak olmasının ciddi anlamda ses getireceğini kaydeden Başkan Eğilmez, “Eğer Ermeni diasporasının iddiası doğruysa, Netflix gibi dünyada 200 milyona yakın abonesi olan, Türkiye’de de 1 milyon 700 binden fazla kişiye hizmet veren dijital platformda yayınlandığında çok ciddi anlamda ses getireceğini düşünüyoruz. Netflix’in bu kararı hem sözde soykırıma hizmet edecek, hem sanata ihanet edecek, hem de Türk milletini töhmet altında bırakacak bir yapımdır. Netflix’in bu filmi yayınlayacak olması Türk devletine ve milletine karşı bir meydan okuma cüretidir. Bu oyuna alet olmaması için dernek olarak Netflix’i sosyal medya hesapları üzerinden uyarmaya ve protesto etmeye başladık. Vatandaşlarımızın da bu konuda bizi yalnız bırakmayacağına inanıyoruz. Vatandaşlarımızdan isteğimiz bu film yayınlanırsa aboneliklerini iptal edeceklerine dair ilan etmelerini istiyoruz. Türk tarihini bir sinema, bir tiyatro, bir diziyle karalayamazsınız ama bunlara da tepki vermek lazım” ifadelerini kullandı.

    “Filmde Türk asıllı oyuncu yer alıyor, bu seçimi neden yaptığını açıklamalı”

    Bir sinema sanatçısının hangi rolü oynayacağını tartışmanın kimsenin haddi olmadığını belirten Başkan Eğilmez, “Bir sanatçı hırsızdan polise, vatan haininden vatansevere, katilden mazluma her rolü oynayabilir. Ama tarihi bir filmde üstelik Türk asıllı bir oyuncunun rol almış noktasında da bir açıklama bekliyoruz. Türk asıllı oyuncu Osman Soykut’un niye bu seçim hakkını kullandığını net bir şekilde açıklamalı. Çünkü film tamamen kara propagandaya hizmet eden, Türk milletini kötü göstermeye çalışan, yalanlarla dolu bir yapım. Kendisinden bir açıklama bekliyoruz. Vatandaşlarımızı mutlaka Netflix’i protesto etmeye, uyarmaya ve film yayınlandığı takdirde de aboneliklerini son vermeyi ilan etmelerini bekliyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Modern Çağın Utancı; Hocalı Soykırımı

    Modern Çağın Utancı; Hocalı Soykırımı

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, Hocalı soykırımının modern çağın utancı olduğunu söyledi.

    936 kilometrekarelik alana sahip ve 2 bin 605 aileden ibaret 11 bin 356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabasının, 26 Şubat 1992 tarihinde tehcire ve katliama maruz kaldığını ve kasaba tamamıyla yok edildiğini belirten Savaş Eğilmez, “Hocalı bu katliamın yaşandığı sırada Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin koruması altında değildi ve tamamen savunmasız bir durumdaydı. Hocalı da dağınık halde elinde hafif silahlar bulunan 150 kişi bulunmaktaydı. Azerbaycan silahlı kuvvetleri Hocalı halkına yardım edemedi, hatta uzun süre cesetlerin alınması bile mümkün olmadı” dedi.

    Ermenilerin coğrafi konumu itibariyle bölge için stratejik önemi olan Hocalı kasabasını ele geçirmek için, 25 Şubat gecesi katliam gayesiyle harekete geçerek büyük bir kıyım gerçekleştirdiğini anlatan ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda hazırlanan raporlarda korkunç detaylar ortaya çıkmıştır. Buna göre 25 Şubat 1992 tarihinde saat 22:00 sularında ermeni güçleri Azerbaycan sınırını geçerek saldırıya başlamışlardır. Bu saldırıya Dağlık Karabağ’daki ermeni militanlarla beraber SSCB 366.alayı da katılmıştır. Hocalı kasabasına yapılan bu saldırıya 366. piyade alayının komutanı Zarvigorov Yuri Yuryeviç ve Binbaşı Ohanyan Seyran Muşegoviç’in komutanlığındaki birliğin 2. taburu, Nabokih Yevgeni Aleksandroviç’in komutanlığındaki 3. tabur, aynı zamanda 1. tabur komutanı Çitçiyan Valeriy İsaakoviç ile birlikte 50’den fazla Ermeni ve Rus subaylar da katılmıştır.

    Bu saldırıda en az 90 tank, çok sayıda zırhlı araç, top, D-30 havanlar ve diğer teknik unsurla da kullanılmıştır. Hocalı kasabasına ilk olarak ağır topçu birlikler saldırmış ve hemen sonra zırhlı kuvvetler kasabaya girmişlerdir. Ve bütün bu askeri güç, çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanlar üzerine ölüm kusmuşlardır. Kuşatmadan kurtulan Türkler yollarda, Ketik ormanında, Nahçivanik yolunda, Garayagaya çevresinde, Dehraz köyü yakınlarında, Şelli köyü istikametinde, Esgeran yolunun 86. kilometresinde ve diğer yerlerde vahşice katledildiler. Esir alınanlardan 18’i Esgeran Polis Şubesi’nde işkence edilerek öldürüldü. Saldırı sırasında sivillere işkenceler yapıldı, insanların başlarının derisi soyuldu, gözleri çıkarıldı. Kadınların karınları yarıldı, insanlar diri diri toprağa gömüldü veya yakıldı. Hocalı’dan kaçıp kurtulan siviller önceden hazırlanmış olan pusulara düşürülerek kurşuna dizildiler” diye konuştu.

    Hocalı’nın 5 bin 379 sakininin mülteci durumuna düştüğünü, öldürülen 613 kişiden 63’ü çocuk, 106’sı kadındı. 8 aile tamamen yok edildiğini, 487 kişinin çeşitli yaralar aldığını, 1275 kişinin esir alındığını dile getiren Eğilmez, “Esir alınan 68 kadın ve 26 çocuk toplam 150 kişiden hala haber alınamıyor. Bu kadar vahşiliği yapan bir grubun, bu 150 kişiye neler yapabileceğini düşünmek bile insanın nefesini kesiyor.

    Bu saldırı içerisinde bulunan Zori Balayan, yazdığı kitapta şunları aktarıyor: “Biz arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm.”

    Bu anlatılar açıkça gösteriyor ki bunlar insandan çok birer vahşi hayvan durumundular. Önce Ermeni çeteciler, sonra Ermeni teröristler, sonra diasporanın kuklası Koçaryan’ın yönetimindeki Ermenistan, arkalarına başka güçleri alarak, 1850’den beri Türkleri vahşice öldürdüler. Şimdi ise masum ve mazlum rollerine bürünmeye çalışıyorlar. Biz bu katillerin gerçek yüzünü bütün dünyaya anlatmaya devam edeceğiz ve Hocalı da yapılan vahşilikleri asla unutturmayacağız.

    Beş yıldır yaptığımız gibi, 4 dilde hazırladığımız kısa belgeselle, bu katillerin gerçek yüzünü bütün dünyaya yeniden anlatacağız. Bu belgeseli Amerika Birleşik Devletleri Senatosunun 100 üyesine ve 435 temsilciler meclisi üyesine göndereceğiz. Ayrıca ABD’de faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin 28 ine, yine ABD’nin önde gelen medya temsilcilerinin 15 ine ve Ermeni diasporası çatısı altında faaliyet gösteren 20 vakıf ve derneğe, Fransa, Almanya ve İngiltere’deki medya temsilcileri ve önde gelen sivil toplum örgütlerinden 100 tanesine göndereceğiz Böylelikle ilk aşamada 698 merkeze 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı’da yaşanan insanlık dışı olayları yeniden anlatmış olacağız” şeklinde konuştu.

  • Çerkes Soykırımı Kurbanları Taksim’de Anıldı

    Çerkes Dernekleri Federasyonu’na bağlı bir grup, Çerkes Sürgün ve Soykırımı’nın 153. yıl dönümünü Taksim’de yapılan yürüyüşle protesto etti.

    Çerkes Dernekleri Federasyonu’na bağlı bir grup, 1864 Çerkes Sürgün ve Soykırımının 153. yıl dönümünü protesto etmek için akşam saatlerinde Galatasaray Meydanı’nın önünde toplandı. Meydanda kurulan platform üzerinde soykırım kurbanlarını anan grup, şarkılar söyleyip, şiirler okudu. Daha sonra duaların okunmasının ardından basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasında soykırımın tanınması yönünde talepler dile getirildi. Grup, Rusya Konsolosluğu önüne çelenk koymak için yürüyüşe geçti. Çerkes bayrağı ve ellerindeki dövizlerle yürüyüşe geçen grup, “Çerkesya Rus toprağı olmayacak”, “Soykırımcı Rusya Çerkeslere hesap ver” Yaşasın Çerkeslerin direnişi”, “Soykırım insanlık suçudur” şeklinde sloganlar attı. Rusya Konsolosluğu’na yaklaşan grup, konsolosluk önünde polis barikatıyla karşılaştı. Polisin konsolosluk önüne kadar yürüyüşe izin vermemesinin ardından ‘Soykırım İnsanlık Suçudur’ yazılı siyah çelenk barikatların önüne bırakıldı.

    Grup, çelengin bırakılmasının ardından olaysız şekilde dağıldı.

  • Hocalı Soykırımı Saraybosna’da anıldı

    Hocalı soykırımının 25. yıldönümü vesilesiyle Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da Hocalı şehitlerinin anıldığı bir program düzenlendi.

    Saraybosna’daki Azerbaycan – Bosna Hersek Dostluk Parkı’nda bulunan Savaş Kurbanları Anıtı’na çelenk bırakılmasıyla başlayan merasime, Azerbaycan’ın Saraybosna Büyükelçisi Eldar Hasanov, Saraybosna’da eğitim gören Türk öğrenciler ve Boşnak sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Türk toplumu üyelerinin kendilerini bu acı günde yalnız bırakmamalarından ötürü merasime iştirak edenlere teşekkür eden Büyükelçi Hasanov, “Hocalı, Azerbaycan halkının tarihindeki en feci, en kanlı gündür. Şubat’ın 25’ini 26’sına bağlayan gece çok sayıda günahsız insanımızı mahvettiler, çocukları, kadınları katlettiler. Ve bunlar cezasız kaldı. Millet olarak bizim bunları unutmaya hakkımız yok. Bu nedenle Saraybosna’da uluslararası bir konferans organize ettik. Bu konferansa dünyanın tanınmış bilim insanları, hukukçuları ve uzmanları katılıyor. Hocalı’nın insanlığa karşı bir suç, bir soykırım suçu olduğu, bugün ünlü bilim insanları tarafından delilleriyle ortaya konulup, dile getirilecek” dedi. Hasanov, “Kardeş Türkiye’ye her zaman olduğu gibi yanımızda olduğu için ve burada yaşayan Türk arkadaşlarımıza da bu ağır, dertli günde bizimle birlikte oldukları için teşekkür ediyorum. Bir millet, iki devlet mevhumu her adımda her konuda öne çıkıyor ve bununla gurur duyuyorum” dedi.

    Merasimin ardından Saraybosna’daki Türk üniversitesi Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nin (IUS) ev sahipliğinde uluslararası uzmanların katılımıyla gerçekleştirilen “Hocalı: 25 Yıllık Acı ve Adalete Giden Yol” başlıklı uluslararası konferansa geçildi. İnsanlık tarihinin gördüğü en acı katliamlardan biri olan Hocalı Soykırımı, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın günümüzde dahi Ermeni işgali altında olan Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında, Rusya’nın desteklediği Ermeni ordusu tarafından gerçekleştirilmişti. Kadın, çocuk ve yaşlılar dahil 613 Azerbaycan Türkünün şehit edildiği Hocalı Soykırımı, Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında tertiplenen anma merasimleriyle yâd ediliyor.

  • Sakarya Üniversitesinde ‘Hocalı Soykırımı’ anlatıldı

    Sakarya Üniversitesinde (SAÜ) ‘Ermeni Mezalimi ve Hocalı Soykırımı’ paneli geniş katılımla gerçekleşti.

    Sakarya Üniversitesi Azerbaycan Öğrenci Topluluğu tarafından SAÜ Kültür ve Kongre Merkezinde ‘Ermeni Mezalimi ve Hocalı Soykırımı’ paneli gerçekleşti. Panele Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği Genel Başkanı Göksel Gülbey, SAÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Köksal Şahin, SAÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora Öğrencisi Orhan Veli ve öğrenciler katıldı. Saygı Duruşunun bulunulması ve İstiklal Marşının okunmasının ardından Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği Genel Başkanı Göksel Gülbey bir konuşma yaptı.

    “Ermenistan eski cumhurbaşkanı Robert Kocharyan’ın yargılanması lazım”

    Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Robert Kocharyan’ın katliamdan dolayı yargılanması gerektiğini belirten Başkan Göksel Gülbey, “Ermenilerin istediği Dağlık Karabağ bölgesi. Yani hanlık bölgesi. Hocalı denilen yer ise bu Dağlık Karabağ bölgesine tam tepe noktadan bakan ve bölgeye hakim olan bir noktada bulunan ve havaalanı olan bir kasaba. 11 bin nüfusu olan bir kasaba, orada 613 kişiyi katletmişler. Bir vahşi hayvanın bile yapamayacağı bu kadar zulümün olduğu bir yerde ve bu insanların bize göre hukukun önüne çıkması lazım. Başta Serj Sarkisyan ve Ermenistan eski Cumhurbaşkanı ve Başbakanı Robert Kocharyan’ın bu konu hakkında yargılanması lazım” dedi.

    “Ermenistan Karadeniz bölgesinden toprak istiyor”

    Ermenistan ülkesinin Karadeniz bölgesinden toprak istediğini söyleyen Başkan Gülbey, “Türkiye’de şuanda 57 tane Ermeni vakfı var ve bu vakıfların 52 tanesi İstanbul’da. Hatay, Diyarbakır, Kayseri bu şekilde 5 adet İstanbul dışında var. Bu vakıfların Türkiye’deki yıllık gelirleri 5 milyon dolar. En son görüştükleri ve istedikleri yer şuanda Çankaya Köşkü. Ermeniler şuanda Türkiye’de en güçlü lobi maalesef. Ermenilerin şuanda Türkiye’de 102 yılda 700 bin web sayfaları var, soykırım ile alakalı. Bizlerin ise 25 bin web sayfamız var. Ermenistan yeni bir çalışma alanı açtı kendine Rize, Artvin’de Hemşinlilerle ilgili çalışmaya başladılar, Karadeniz’den toprak istiyorlar şuanda. Bu konuda bizlerin Güneydoğu’da yaptığımız çalışmalarda özellikle Muş ve diğer bölgelerde eski yapıtlarda bir çalışmaları var ve bu bölgeleri özellikle PKK ve HDP yönleri ile durmadan orada konferans ve paneller yaparak bu konuda Güneydoğu’da çalışma peşindeler. Bu konular hakkında oradaki halkımızı aydınlatmamız lazım” diye konuştu.

    “Bu kan bizi ne zaman harekete geçirecek”

    Uluslararası Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği Genel Başkanı Göksel Gülbey konuşmasının devamında, “Devam eden bir terörizm. 1800’lü yıllarda İran tarafında sonra 1915’te buralarda, 1992’de Hocalı’da bu tür katliamlar yapıldı. Bizde asil kan damarlarınızda mevcuttur denilmiş, biz bu kadar katliam gördük Doğu Türkistan’ı gördük, Hocalıyı gördük, Suriye ve Irak Türkmenleri katliamlarını gördük yani her tarafta katledilen Türk. Peki her tarafta Türkler katlediliyor da bizler ne zaman ayağa kalkacağız, ne zaman bu kan bizi harekete geçirecek. Ben hala bu suskunluğu, bu durgunluğu, bu vurdumduymazlığı anlayamıyorum” ifadelerini kullandı.