Etiket: Soykırım

  • ABD Dışişleri Bakanı Pompeo: “Çin’in ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlık gruplarına soykırım yaptığını tespit ettim”

    ABD Dışişleri Bakanı Pompeo: “Çin’in ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlık gruplarına soykırım yaptığını tespit ettim”

    ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Çin’in ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlık gruplarına karşı soykırım yaptığını tespit ettim” dedi.

    ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo yaptığı yazılı açıklamada, Çin’in Sincan’da soykırım ve insanlığa karşı suç işlediğini belirterek, Çin’in Uygur Müslümanları ile diğer etnik ve dini azınlık gruplarının üyelerini hedef aldığını vurguladı. Pompeo, “ABD, en iğrenç insan hakları ihlallerinin faillerini sorumlu tutmada dünyaya liderlik etmiştir. Nürnberg Duruşmalarından, 1948’de Soykırım Sözleşmesinin oluşturulmasına, DEAŞ’ın Irak ve Suriye’deki Yezidilere, Hıristiyanlara ve diğer dini azınlıklara yönelik son soykırım ilanına kadar Amerikalılar, kötülükler tarafından susturulanların sesini duyurdular” dedi.

    Bakan Pompeo, “Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) büyük ölçüde Batı Çin’deki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslüman bir azınlık grubu olan Uygur halkına yönelik muamelesine özellikle dikkat ettik” ifadelerini kullandı. Pompeo, Çin’in Sincan’daki eylemlerine ilişkin kapsamlı belgelerde Mart 2017’den bu yana Uygur kadınlarını zorla kısırlaştırdığını, kürtaj yaptığını, onları Uygur olmayanlarla evlenmeye zorladığını ve Uygur çocuklarını ailelerinden ayırdığını belirtti.

    “Çin’in insanlığa karşı suç işlediğini tespit ettim”

    Pompeo, “Mevcut gerçekleri dikkatlice inceledikten sonra, ÇKP’nin kontrolü altındaki Çin’in en azından Mart 2017’den bu yana, Sincan’da ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve diğer etnik ve dini azınlık grupların üyelerine karşı insanlığa karşı suç işlediğini tespit ettim” dedi. Bu suçların devam ettiğini belirten Pompeo, Çin’in 1 milyondan fazla sivile keyfi hapis cezası uygulandığını, insanları fiziksel özgürlüğünden yoksun bıraktığını, zorla kısırlaştırma yaptığını, keyfi gözaltı ve işkence uygulandığını, insanları zorla çalıştırdığını, inanç ve ifade özgürlüğünü engellendiğini açıkladı. Bakan Pompeo, “II. Dünya Savaşı’nın sonunda Nürnberg Mahkemeleri, failleri insanlığa karşı suçlardan yargıladı, aynı suçlar Sincan’da da işlendi” dedi.

    “Çin’in Uygurlara ve Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlık gruplarına karşı soykırım yaptığını tespit ettim”

    Pompeo, “Mevcut gerçekleri dikkatlice inceledikten sonra, Çin’in ağırlıklı olarak Müslüman Uygurlara ve Sincan’daki diğer etnik ve dini azınlık gruplarına karşı soykırım yaptığını tespit ettim. Bu soykırımın sürmekte olduğuna ve Çin parti devletinin Uygurları sistematik olarak yok etme girişimine tanık olduğumuza inanıyorum. Dünyanın ekonomik, askeri ve siyasi açıdan en güçlü ikinci ülkesinin yönetim makamları, savunmasız bir etnik ve dini azınlık grubunun zorla asimilasyonuna ve nihai olarak silinmesine katıldıklarını açıkça ortaya koydular” ifadelerini kullandı.

    ÇKP liderlerine yaptırım

    ABD Dışişleri Bakanlığının Sincan’da devam eden zulümlerle ilgili araştırmaya, ilgili bilgileri toplamaya ve bu kanıtları yasaların izin verdiği ölçüde ilgili makamlara ve uluslararası topluma sunmaya devam etmesi için yönlendirdiğini belirten Pompeo, ÇKP liderlerine ve devlet tarafından işletilen şirketlere bir dizi yaptırım uyguladığını aktardı. Pompoe, “Pekin’in Sincan’daki zulmü Uygurlara, Çin halkına ve her yerdeki medeni insanlara karşı bir hakarettir. Sessiz kalmayacağız. ÇKP’nin kendi halkına karşı soykırım ve insanlığa karşı suç işlemesine izin verilirse, çok da uzak olmayan bir gelecekte özgür dünyaya ne yapacağını hayal edin” dedi.

  • ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez: “Soykırım yalanı İtalya’ya sıçradı”

    ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez: “Soykırım yalanı İtalya’ya sıçradı”

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, son günlerde Avrupa’da sözde soykırım iddiaları üzerinden Türkiye karşıtı siyasi ve sivil toplum tabanlı faaliyetlerin arttığını ifade ederek, “Her fırsatta ülkemiz aleyhine, her türlü faaliyete çanak tutan Avrupa, bazen PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerini kullanırken bazen de Ermeni diasporasının faaliyetlerine kol kanat gerip bunları meclislerine taşıyıp, Türk devletini kendi menfaatleri doğrultusunda köşeye sıkıştırmaya çalışıyor” dedi.

    Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Fransa’nın kanlı tarihine bakmadan geçtiğimiz günlerde sinyalini verdiği adımı attığını ve çok ucuz bir popülizm ve hadsizlik örneği göstererek, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 24 Nisan’ı “anma günü” ilan ettiğini belirten ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Fransa’dan sonra İtalya’nın tarihi bir olay olan ve tarihçiler tarafından çözülmesi gereken Ermeni meselesini, sözde soykırım adıyla meclisine taşıyarak büyük bir skandala imza atmıştır. Evrensel hukuka göre Ermeni tezlerinin siyasi girişimlerle dayatılmaya çalışılması ifade özgürlüğünün tam karşısında bir faaliyettir. Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi Fransa ve İtalya’da da PKK ve FETÖ terör örgütleri Ermeni diasporası ile beraber hareket ediyor ve Türk devleti aleyhine olan faaliyet alanlarını genişletiyorlar. İtalyan Parlamentosu’nun alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde, hükümetten 1915 olaylarının ’Ermeni soykırımı’ olarak tanınmasını talep eden önerge kabul edildi. Yapılan oylamada hükümet ve muhalefet partilerinden 382 milletvekili, önerge lehine oy kullandı. Hukuki bağlayıcılığı bulunmayan önergede, ’Sözde Ermeni soykırımının resmen tanınması ve uluslararası düzeyde yankı oluşturulması’ talep ediliyor. Binlerce yıldır adaleti ve hoşgörüyü temel alan iktidarlar oluşturmuş, milyonları yönetmiş, yönetimi ile yerli yabancı tüm tarafların takdirini kazanmış Türk devletini sözde soykırım ile suçlayan İtalya sömürge ve katliamlarla dolu bir geçmişe sahiptir” diye konuştu.

    “Hayvanları bile katlettiler”

    İtalya’nın yakın dönemde yaptığı katliamın ve sömürülerin bağımsız kaynaklarca tespit edilip Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan komisyonlarca tutanak altında alındığını kaydeden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “Örneğin İtalya’nın Libya’da 1911’den 1940’lı yıllara kadar uyguladığı imha operasyonlarında ve çölün ortasına kurduğu toplama kamplarında yüz binlerce Afrikalı Müslüman hayatını kaybetmiştir. İtalyanlar Libya’da sadece insanları değil, o coğrafyada yaşayan Müslüman ahali yararlanmasın, açlıktan kırılsınlar diye hayvanları da katletmişlerdir. İtalya sadece 1923-1929 yılları arasında 150 bine yakın küçük ve büyükbaş hayvanı yok etmiştir. İtalyan askerlerinin Libyalı sivillere karşı işlediği savaş suçları şu şekilde kayıt altına alınmıştır; Kasıtlı olarak sivilleri bombalamak, silahsız kadın, çocuk ve yaşlıları katletmek, kadınlara tecavüz etmek ve karınlarını deşmek suretiyle işkenceyle öldürmek, esirleri uçaktan atmak ya da tankla ezmek, belli bölgelerde sivilleri düzenli olarak her gün infaz etmek, köyleri hardal gazı ile bombalamak. 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi soykırımın baş aktörü olan Nazi Almanyası’nın en büyük destekçisi İtalya idi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında İtalyan diktatör Benito Mussoli’nin desteğini alan Hitler’in askerleri, 16 Ekim sabahın erken saatlerinde Roma gettosunda yaşayan yaklaşık bin Yahudi’yi toplayarak Auschwitz Kampı’na gönderdi. İçlerinden sadece 16’sı İtalya’ya geri geldi. Kendi vatandaşlarına karşı sırf Yahudi oldukları için katliamlarına devam eden İtalya hükümeti, 1944’ün 12 Ağustos günü Sant’Anna di Stazzema’da 500’den fazla Yahudi’yi katletmiş, kasabadaki bütün evleri ateşe vermişti. Bugün ölenlerin anısına dikilmiş olan anıt üzerinde fotoğrafları ve isimleri bulunan kurbanların tamamına yakının kadın ve çocuklardan oluşması, vahşetin boyutunu gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.

    “Türk kültürünü ve tarihin gerçeklerini tüm dünyaya bıkmadan usanmadan tekrar tekrar anlatmalıyız”

    İnsanlık adına kara leke olarak kabul edilen olayların, İtalya’nın kendi tarihini bırakıp, başka milletlerin tarihini sorgulamaya kalkmasını, sözde masum Ermenilerin haklarını arama çabası olarak görmenin en basit tabiriyle saflık olarak değerlendirildiğini kaydeden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “İtalyanların son dönemdeki akla zarar faaliyetleri, ifade özgürlüğünü ve bunun sonucunda, tarihi konularda meşru ve arzulanan tartışmaları sınırlama noktasına gitmektedir. İtalyanlar elbette ki Türklere iftira atmadan önce Libya’yı, Eritre’yi, Somali’yi ve Yahudilerin sürülmeleri ve katledilmeleri konusunda Nazilerle yaptığı işbirliğini, kamuoyu önünde tartışmaya ve özür dilemeye mecburdur. Biz de dernek olarak, yukarıda sırladığımız olayların tüm detaylarını dört ayrı dilde anlatan ve katliam görüntülerinin de yer aldığı dosyayı, dünyanın önde gelen sivil toplum örgütlerine, medya kuruluşlarına, İtalyan parlamenterlerine gönderip gerçek tarihi bir kez daha dile getirip, İtalya’yı önce kendi kanlı tarihi ile yüzleşmeye davet edeceğiz” açıklamalarında bulundu.

  • Soykırım yalanı Nebraska’ya sıçradı

    Soykırım yalanı Nebraska’ya sıçradı

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) Başkanı Savaş Eğilmez, soykırım yalanının ABD’nin Nebraska eyaletine sıçradığını ifade ederek, “Ermeni diasporası, FETÖ ile ittifak içerisinde” dedi.

    Ermeni diasporası ile FETÖ’nün organizasyonu ve mali desteğiyle, Amerika Birleşik Devletleri Nebraska eyaleti yasama meclisi 9. bölge senatörü Sara Howard tarafından ilgili mecliste görüşülmek ve oylanmak üzere “Sözde Ermeni Soykırımı” ile ilgili bir yasa tasarısının sunulduğunu kaydeden ASİMED Başkanı Savaş Eğilmez, “18 Mart Pazartesi günü görüşülecek olan 640 nolu yasa tasarısı kabul edildiği taktirde sözde Ermeni soykırımı yalanları, Nebraska eyaleti sınırları içerisindeki okulların müfredatlarına alınıp, ders olarak okutulacak” diye konuştu.

    ASİMED olarak bu doğrultuda protesto kampanyası başlattıklarını belerten Eğilmez, “Tarih boyunca insanlık onuru ile yaşamış, mazluma, sıkıntıya düşene, yardım isteyene dostluk ve barış elini uzatmış Türk milletine karşı uzun zamandır dünya kamuoyu nezdinde büyük bir iftira ve karalama kampanyası yürütülmektedir. Özellikle 1. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında birçok felakete maruz bırakılan Türk insanı, bu acı dönemden sonra ne yazık ki tamamen kasıtlı, tarihi gerçeklerle örtüşmeyen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü parçalamaya yönelik saldırılara maruz kalmaktadır. Uluslararası hukukun ve insan haklarının en temel prensibi olan ’kendini savunma’ hakkı bile Türkler söz konusu olunca hiçe sayılmakta ve önemsenmemektedir. Türk milleti adalet istiyor. Türk milleti olarak tüm istediğimiz, milletimize yapılan iftira ve haksızlıkların son bulmasıdır. Uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler ilke ve kararlarının eşit ve adil şekilde uygulanmasıdır. Bir olayın soykırım olarak tanımlanması için hangi şartların oluşması gerektiğine dikkat etmeden, peşin hükümle hareket etmenin hukuki ve meşru dayanağı yoktur. 1915 öncesi ve sonrasında yaşananları inceleme gereği duymayanların, Türk milletinin Ermenilere soykırım yaptığına ilişkin iddia ve kararlarını, haksız, ahlaksız ve iftira olarak kabul edip şiddetle reddediyoruz. Dünya kamuoyunu ve vicdanıyla hükmeden her otoriteyi, Ermeni komitacılarının ve saplantılarının esiri olan diasporanın, bitip tükenmeyen kin ve nefretlerine alet olmamaya, hakkaniyete, adalete ve tarafsızlığa davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Yeni nesillerin beyinlerinin çarpıtılmış bilgilerle ve tarihsel gerçekliklerle bağdaşmayan iftiralarla kirletecektir”

    Ermeni diasporasının FETÖ ile ittifak içerisinde olduğunu ifade eden Eğilmez, “Ermeni diasporası, Türk devletini karalama faaliyetlerinde en büyük desteklerinden birini terör örgütleri PKK ve FETÖ’den almaktadır. Özellikle 2014 yılından itibaren FETÖ’nün Ermeni diasporasını açıktan desteklediğini takip edebiliyoruz. Şimdi de yine Ermeni diasporası ve FETÖ’nün organizasyonu ve mali desteği ile Amerika Birleşik Devletleri Nebraska eyaleti yasama meclisi 9. bölge senatörü Sara Howard tarafından ilgili mecliste görüşülmek ve oylanmak üzere ’sözde ermeni soykırımı’ ile ilgili bir yasa tasarısı sunuldu. Yasa tasarısı 18 Mart’ta görüşülecek. 18 Mart Pazartesi günü görüşülecek olan 640 nolu yasa tasarısı kabul edildiği taktirde sözde Ermeni soykırımı yalanları, Nebraska eyaleti sınırları içerisindeki okulların müfredatlarına alınıp, ders olarak okutulacak. Bu durum, ülkemizin imajı açısından vahim sonuçlar doğurabilir bir yapıya sahip olmakla beraber, yeni nesillerin beyinlerinin çarpıtılmış bilgilerle ve tarihsel gerçekliklerle bağdaşmayan iftiralarla kirletecektir. Ayrıca bu yasa tasarısı ABD’nin diğer eyaletlerine de kötü bir örnek teşkil edecektir” dedi.

    Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği olarak, Nebraska’da faaliyet gösteren Türk öğrenci topluluğunun da (Turkish Students and Scholars Association at UNL) desteği ile elektronik posta yoluyla Nebraska eyaleti meclisi üyelerine yönelik Ermeni meselesinin tarihi boyutu ile ilgili bilgilendirme ve senatör Sara Howard’a karşı da bu haksız ve adaletsiz yasa tasarısı için sarafornebraska.com adresi üzerinden protesto kampanyası başlattıklarını belirten Eğilmez, “Derneğimiz dünyanın neresinde olursa olsun, ülkemize yönelik her türlü olumsuz aktivitenin karşısında olup, elinden geldiğince bu faaliyetleri durdurmaya yönelik çalışmalarına devam edecektir” ifadelerine yer verdi.

  • PILPG: “Myanmar, Rohingya Müslümanlarına soykırım yapıyor”

    Amerika merkezli Uluslararası Kamu Hukuku ve Politika Grubu, Myanmar’da yaptığı araştırmalar sonucu bölgede yaşayan Arakanlı Müslümanlara soykırım yapıldığına dair bulguların olduğu raporu yayınladı.

    ABD Merkezli İnsan Hakları Kuruluşu PILPG, geçtiğimiz yıl Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara karşı gerçekleştirilen askeri baskı üzerine araştırma yaptı. PILPG, düzenlediği raporda, soykırım yapıldığına dair ciddi kanıtlara ulaştığını bildirdi. Uluslararası kuruluşlara söz konusu vahşete karşı soruşturma yapma çağrısında bulunan grup, mağdurlar için adalet sağlanması gerektiğini söyledi.

    PILPG, Myanmar’ın Arakan eyaletinde gerçekleştirilen baskılardan dolayı Bangladeş’e kaçan binden fazla Müslüman ile yapılan görüşmeler sonucunda, Myanmar ordusunun insanlık ve savaş suçu işlediğine dair bulgulara ulaştı. PILPG’in yaptığı incelemede yer alan Paul Williams, Washington’da düzenlenen basın toplantısında konuya ilişkin, “Yapmış olduğumuz yoğun yasal incelemeler sonucunda Myanmar’da soykırım yapıldığı açıktır. Tüm bunlar, Rohingya Müslümanlarının savaş suçu kurbanı olduğuna ve Myanmar’ın insanlık ve savaş suçu işlediğine dair yasal dayanak oluşturmaktadır” açıklamalarında bulundu.

    PILPG’in, sunduğu rapora göre Myanmar’da 13 binden fazla örnekle ağır insan hakları suçu işlendi. Uluslararası Hukuk Grubu, 700 binden fazla Rohingya Müslümanının Myanmar’daki askeri baskıdan kaçtığını ve binlercesinin hayatını kaybettiğini bildirdi. İnsan Hakları Grubu, bin 24 Arakanlı Müslüman ile gerçekleştirilen görüşmelerde, Müslümanların yüzde 20’sinin Myanmar tarafından yapılan saldırılar sonucunda fiziksel olarak yaralandıklarını söyledi. Arakanlı Müslümanların yüzde 70’i evlerinin veya köylerinin yıkılmasını izlediklerini söylerken yüzde 80’i ise aile üyelerinin, arkadaşlarının ve tanıdıklarının öldürülmesine şahit olduklarını ifade etti. Raporda Arakanlılara karşı yapılan zulmün, çok iyi planlanmış ve sistematik olduğu söylenerek, Müslümanların savunmasız bırakılarak Myanmar’dan ayrılmaya zorlandığı bildirildi.

    Myanmar yönetimi ise soykırım yapıldığını reddederek, askeri faaliyetlerin terörizme karşı gerçekleştirildiğini ve Arakan Rohingya Dayanışma Ordusu’nun (ARSA), polis merkezlerine ve sınır karakollarına saldırdığını iddia etti.

    Arakanlı Müslümanlar, Endonezya’da

    Yetkililerin yaptığı açıklamaya göre, savunmasız Myanmar azınlığının son grubu Arakanlı 20 Müslümanı taşıyan bir tekne bugün dünyanın en büyük Müslüman çoğunluğuna sahip ülkesi olan Endonezya’ya ulaştı. Yerel yöneticiler grubun, eski bir tekne ile Endonezya’nın doğusunda bulunan Açe eyaletine vardığını bildirdi. Çoğunluğu erkeklerden oluşan Müslüman grubun yaşlarının 14 ile 28 arasında değiştiği söylenirken bir tanesinin de 50 yaşında olduğu ifade edildi. Müslümanların asıl hedefinin ise Malezya’ya gitmek olduğu söylendi.

    Myanmar ve Bangladeş yönetimi, geçtiğimiz haftalarda Malezya’ya gitmek isteyen Müslüman mültecilerin teknelerini durdurmuştu.

  • MHP’den Ermeni soykırım iddialarını yeniden gündeme getiren kitaba tepki

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep İl Başkanı Muzaffer Çelik, Ümit Kurt adlı yazarın Antep 1915 Soykırım ve Failler isimli kitabına tepki göstererek, “Kitapta kentimizin şanlı tarihini kasıtlı karalama ve iftira atma çalışmaları tespit etmiş bulunmaktayız” dedi.

    MHP İl Başkanı Muzaffer Çelik, yazarın kitabında soykırım iddiaları ile Gaziantep’in şanlı tarihine kasıtlı olarak leke sürmeye çalıştığını öne sürerek, “21 Eylül 2018 tarihinde yayınlanan Ümit Kurt adlı yazarın ‘Antep 1915’ adlı kitabında Gaziantepimizin şanlı tarihini kasıtlı ve bilinçli olarak karalama ve iftira atma çalışmaları tespit etmiş bulunmaktayız. Burada sözde yazarın belli ki, bir yerlerden talimat almak suretiyle veya kendisini gündeme taşıma amacı ile bu işe giriştiğini düşünmekteyiz. Çünkü milli mücadelesi ve insanlığı dünya medeniyet tarihine örnek olmuş bir şehrin ve halkının bu çirkin ithamlarla suçlanması kesinlikle iyi niyetli olarak ifade edilemez. Türk milleti ve kadim Türk şehri Gaziantep şerefli tarihi boyunca bugünlerde kendisine sığınan halka kucak açtığı gibi her zaman mazlumun yanında yer almış ve korumuştur” dedi.

    Türk araştırmacı ve akademisyenlere davet

    Çelik, Gazi şehrin şanını zedelemeye çalışan kitaba destek verenlerin de vicdanlarının sesini dinlemesi gerektiğini ifade etti. Türk araştırmacı ve akademisyenlere de soykırım iddialarını araştırmaları için çağrıda bulanan Çelik, “Şehrimizi bu kitap vesilesi ile lekelemek isteyen karanlık odaklar kendilerindeki suçları başkalarına mal etme çabası içerisindedirler. Söz konusu kitabın ‘teşekkür’ kısmında sözde yazara destekle katkılar sunan kurum, kuruluş ve kişiler bu art niyetli iftira çalışmasına destek oldukları için kendilerini öz eleştiriye çekmeleri ve vicdanlarını dinlemelidirler. Zira onları tarih ve o dönemlerde zulme uğramış Müslüman Türk halkı vicdanında yargılayacaktır. Tarih alanında uzmanlaşmış ve kendisini ispatlamış milli benliği sağlam Türk araştırmacılarını ve akademisyenlerini bu konuda göreve davet ediyorum. Mesleki bilgileri ve sorumluluklarını Türk milletinin ve Gazi şehrimizin geleceği için ortaya koymaları gerekmektedir. Ayrıca bu yazarın da bilinçli olarak bir şehri ve halkını karaladığından dolayı suç işlediğini düşünmekteyim. Bu konu hakkında yıllar önce yayınlanan kitapları ile gerçekleri milletimize aktarma hizmetini yerine getiren saygıdeğer Necdet Sevinç ve Mitat Enç beyleri de rahmetle yad etmek sureti ile kıymetlerini tekrar anlamamız gerektiğini hatırlatmayı borç bilirim” diye konuştu.