Etiket: Soruyor”

  • Adapazarı SGM’den ‘Çocuklar Bir Bilene Soruyor’ projesi

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Adapazarı Sosyal Gelişim Merkezi (SGM) ‘Çocuklar Bir Bilene Soruyor’ isimli yeni bir projeyi daha hayata geçirdi.

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Aile ve Çocuk Hizmetleri Şube Müdürlüğü çocuklar için yeni bir projeyi daha hayata geçirdi. Adapazarı Sosyal Gelişim Merkezi’nde gerçekleştirilen ‘Çocuklar Bir Bilene Soruyor’ isimli yeni proje ile minik öğrenciler akıllarında kalan ve öğrenmek istedikleri sorularını Film yapımcısı Ammar Gündüz ile Sunucu Lemi Filozof’a sordu. Etkinliğe Aile ve Çocuk Hizmetleri Şube Müdürü Murat Kıroğlu’nun yanı sıra çok sayıda minik öğrenci ve veli katıldı.

    Film yapımcısı Ammar Gündüz, “Abimle birlikte hayali çizgi film karakterleri yaratıyorduk. Bundan 10 sene önce nasip oldu ve bir iş kurma fırsatı yakaladık. Ne yapacağımızı düşünürken çizgi film kurmak istedik ve o sırada TRT Çocuk kuruldu. Geçmişte yapmış olduğumuz bütün hikayeleri çıkarttık. Ben hayatımda şunu başarabildim, hayal ettim ve gerçekleştirdim. Şimdi sizlerde televizyon başında bunları seyredebiliyorsunuz. Bizim işimizin en kilit noktası hayal etmektir. Hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin. Ben projelerin kamera arkasında yer alıyorum ve sizin gibi arkadaşlardan bizlere geri dönüş geldiğinde gerçekten çok keyif alıyorum. İnşallah bir sonraki film olursa Sakarya’da yapmayı düşünüyorum” dedi.

    Lemi Filozof ise, “İlk olarak 1998 yılında bir oyunculuk seçmesi ile bu işe başladım. Ben sizlerin yaşında iken oyuncu olmayı kafama koymuştum. İlk olarak dizide bir sokak çocuğu karakterini canlandıracaktım. Gerçekten çok fazla heyecanlanmıştım. Çok sevdiğim oyuncular ile birlikte çok fazla vakit geçirme imkânı buldum ve kendi heyecanımı kontrol edebiliyordum. Bir işi yaparken hemen olsun ve bitsin gibi bir durum olmuyor. O iş için uzun bir zaman harcamanız gerekiyor. Bazı şeyleri gerçekten başarmak istiyorsanız çok fazla çalışmalı ve asla pes etmemelisiniz” diye konuştu.

  • Turizmciler “3,5 milyon turist ağırlıyoruz ama bir yerde hata mı yapıyoruz?” diye soruyor

    Doğu Karadeniz Bölgesi’nin bu yıl yaklaşık 3,5 milyon turisti ağırladığını belirten turizm sektör temsilcileri, bu tatmin edici rakamlara rağmen turistik işletmelerin kış dönemlerinde ekonomik sıkıntı yaşamasının bir yerde hesap veya uygulama hatası yapıldığı gerçeği ile açıklıyor.

    3,5 milyon turist ağırlıyoruz ama bir yerde hata mı yapıyoruz?” diyen Turizm İşletmeleri ve Seyahat Acenteleri Derneği (TİSAD) Başkanı Murat Çavga, turizm sektörünün Türkiye’nin yer yerinde sezon mantığı ile hareket ettiğini hatırlattı. Çavga “Bazı bölgelerimiz kış turizmine bazı bölgeleriniz yaz turizmine yönelik faaliyet göstermektedirler. Bu mantık bölge işletmelerin sürdürülebilirliğini zora sokmakla birlikte sektörde çalışan personelleri ve bölge ekonomisini zor durumda bırakmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi de sezonluk turizm hareketliliğinden etkilenmektedir. Açıklanan rakamlara göre, 3,5 milyon turisti yaz döneminde misafir eden bölge işletmelerimiz kış aylarında sıkıntı çekmektedirler. Personel maaş ödemeleri ve diğer sabit giderlerini karşılanması yönünde sıkıntı yaşayan işletmelerimizden bazıları kış dönemlerinde personel çıkarmakta ve tesislerini kapatmak zorunda kalmaktadırlar. Açıklanan turist sayıları bölgemiz açısından tatmin edici rakamlar olmasına rağmen işletmelerimizin kış dönemlerinde sıkıntı yaşaması bir yerde hesap yada uygulama hatası yaptığımızın göstergesidir. Bu durumun başlıca sebebini arz talep dengesinin korunamaması ve sezonun kısa bir süreye sıkışması olarak değerlendirebiliriz. Bu ve buna benzer sebeplerle yaşanan sıkıntıların bertaraf edilmesi için bölgesel işbirliğinin sağlanarak bölge turizminin tek elden koordine edileceği bir sisteme ihtiyacımız olduğunu sürekli dile getirmekteyiz. İşletmelerin kış aylarında personel çıkarmaları ve tesislerini kapatmaları, nitelikli personel sorununu ortaya çıkarmakta ve buna bağlı olarak hizmet kalitemizi ve bölge ekonomimizi de olumsuz etkilemektedir” dedi.

    “Yıllık maliyetler 3 aylık sezona yansıtılınca fiyatlar da yüksek oluyor”

    Bölgedeki bazı işletmelerin sadece yaz aylarında aktif olduğunu ve yaz aylarında personel alarak dönemsel personel ihtiyacını karşıladığını kaydeden Çavga, açıklamalarını ve önerilerini şöyle özetledi:

    “Bu işletmeler yaz sonunda personellerin işine son vermekte ve işletmelerini kış aylarında kapatmaktadırlar. Kışın açık kalan işletmeler de işlerinin azalmasından dolayı personellerinin işlerine son vermektedirler. Bu durum nitelikli personel gelişimini engellediği gibi hizmet kalitesine ve bölge ekonomisine doğrudan yansımaktadır. Sezonu 3 ay olarak değerlendiren işletmeler yıllık maliyetlerini 3 aylık sezona yansıttıkları için sezon fiyatlarımıza da etki etmektedir. Aynı zamanda tüm yıl açık kalan işletmelerin sezonluk faaliyet gösteren işletmeler ile arasında oluşan maliyet farkları işletmeler arası rekabet gücünü de olumsuz etkilemektedir. Yazı da kışı da ayrı güzelliğe sahip bölgemiz pilot bölge seçilmesi, yasal düzenleme ile desteklenmesi, turizm işletmelerin 12 ay açık kalmasını özendirici ve kolaylaştırıcı önlemlerin alınması, bölgesel işbirliği ile tek elden koordine edilen bölge turizmimizin kış aylarına yönelik pazarlama çalışmaları bölgemiz işletmelerini rahatlatacak bir öneridir. Böylelikle kış aylarında kapatan işletmelerde açık olacak ve kış dönemlerini hareketlendirmek için gayret gösterecek. Bu durum kış turizminin gelişmesine katkı sağlayacak, nitelikli personelin korunmasını sağlayacak, hizmet kalitemizi yükseltecek ve yaz sezonundaki haksız rekabeti de ortadan kaldıracaktır.”

  • Zonguldak’ta “Halk Soruyor, Uzmanlar Cevaplıyor” paneli

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, “Mevcut sistemde daktilo ile mail atmaya çalışıyoruz. Biz eski araçla yeni ihtiyaçlara cevap vermeye çalışıyoruz. Bunu yapamayız” dedi.

    Zonguldak Öğretmenevi’nde düzenlenen “Halk Soruyor, Uzmanlar Cevaplıyor” panelinde konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, anayasa değişikliği, 600 milletvekili ve partili cumhurbaşkanı konusunda açıklamalarda bulundu.

    Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, anayasa değişikliğinin partilerle değil vatandaşın devletle ilişkisini yeniden yapılandırmakla ilgili olduğunu söyledi. Mevcut sistemle devam edilemeyeceğinin altını çizen Uçum, şunları kaydetti:

    “Bu anayasa değişikliği bir parti stratejisi üzerinde ele alınacak bir konu değil. Bu anayasa değişikliği vatandaş devlet üzerinde ele alınacak bir konudur. Bu anayasa değişikliği ne AK Parti ne CHP ne MHP ne HDP nede diğer partilerle ilgilidir. Bu anayasa değişikliği vatandaşın devletle ilişkisini yeniden yapılandırmakla ilgilidir. Vatandaş bu anayasa değişikliğine şu şekilde bakmalı bu değişiklikle benim devlet üzerinde benim yetkim ve rolüm artıyor mu? Bu değişiklik devletin hizmetleri bakımından bir farklılık ortaya çıkacak mı? Bu değişiklikten sonra yargı daha adaletli bir faaliyet yürütebilecek mi? Bu değişiklikten sonra devlet terörle mücadele daha etkin rol oynayacak mı? Bunun içinde parti var mı yok, değişiklik böyle bir değişikliktir. Böyle bir değişiklikle ancak bütün milleti kapsayacak bir dil kullanılarak anlamlı hale getirilebilir. Ama bu herkes yüzde yüz destek versin değil. Demokrasilerde zaten böyle bir şey olmaz. Ama herkes şunu bilsin evet de dese hayır da dese bu değişiklik devreye girse de girmese de Türkiye’nin yeniden yapılan ihtiyacı ortadan kalkmayacak. Bir mevcut sistemle devam edemeyiz. Biz daktilo sistemi ile e mail atmaya çalışıyoruz. Biz eski araçla yeni ihtiyaçlara cevap vermeye çalışıyoruz. Bunu yapamayız.”

    “Türkiye biçimi diyebileceğimiz bir model ortaya koyduk”

    Yeni anayasa değişikliği şimdiye kadar yapılan hukuk anlayışından farklı olarak hazırlandığını ifade eden Uçum, “Yeni anayasa değişikliği şimdiye kadar yaptığımız hukuk anlayışından farklı olarak hazırlanmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra özellikle batıdan aldığımız kanunlarla hukuk düzenimizi kurmaya çalıştık. Zaman içerisinde onu millileştirmeye yerelleştirmeye kendimize özgü hale getirmeye çalıştık. Bu değişikle orada çok önemli mesafe kat ettik. Kopyacılık yapmadık bire bir almadık kendi siyasal tecrübelerimizi ve devlet tecrübelerimizi bunları da gözeterek gerçekten Türkiye biçimi diyebileceğimiz bir model ortaya koyduk. Şundan emin olabilirsiniz bu modelde geliştirdiğimiz bazı mekanizmalar şuanda başkanlık sisteminin sıkıntılarını çözebilecek mekanizmalar. Bazı mekanizmalar da batı Avrupa demokrasilerindeki problemleri çözebilecek mekanizmalar. Dünya demokrasiler açısından son 40 yıldır birçok sıkıntıyı tartışıyor. Onlar hala tartışmaya devam ediyor. Biz uygulamaya geçmeye başladık. O açıdan tarihimizde son 300 yıldır ilk kez geride başlama dezavantajını bu kez avantaja çevirdik. Bazıları demokrasileri tartışırken biz ortaya bir model koyarak uygulamaya geçiyoruz. Bunun bize sağlayacağı faydaları ileride çok daha fazla görebileceğiz” şeklinde konuştu.

    “Yeni sistemle meclis güçleniyor”

    Yeni anayasa değişikliği maddelerini arasında yer alan 550 milletvekili sayısının 600’e çıkartılması konusunda da açıklamalarda bulunan Uçum, “Bu sistemde meclis güçleniyor. Buna bağlı olarak da milletvekili sayısını arttırmak gerekiyor. Çünkü artık milletvekili yasa teklifi hazırladığında sadece bürokratlara bakmayacak dönüp halka da seçmenine de bakacak” dedi.

    Yeni sistem de hükümetin görüşmelere ilişkin müdahalesi ya da değişiklik yapması söz konusu olamayacağını da ifade eden Uçum, “Yasama, meclis zayıflıyor 550 milletvekili hem hükümet hem de yürütme açısında yeterliyken hükümet de meclisin içinden çıkmayacağına göre neden 600 milletvekili sorusu bence bu şekilde yaklaşılması gereken bir konu değil. Tam tersine hükümet meclisin içerisinden çıkarıldığı için doğrudan millet tarafından kurulacağı için meclis asli görevine dönüyor. Tam tersine meclis zayıflamıyor, yasama zayıflamıyor meclis güçleniyor. Şuanda meclisin kabul ettiği yasaların yüzde 98’si hükümet getiriyor. Milletvekilleri eğer özel olarak görevlendirilmemişse bu kabul ettikleri ya da hayır dedikleri yasa tasarılarının içeriğine çok fazla hakim değillerdir ve hükümetin kontrolünde bir meclis faaliyeti vardır. Bu cumhuriyetin kuruluşundan beri böyledir. Hükümetin istemediği yasa çıkmaz. Mevcut sistem sebebiyle eğer hükümetten bir temsilci mecliste değilse meclis kanun görüşmesini bile yapamıyor. Sistem böyle bir sistem. Şimdi getirilen modelde ne var. Bütçe kanunu hariç hiç kanun teklifi ya da tasarısı hükümet sunamayacak. Ne cumhurbaşkanı ne de yardımcıları ne de bakanları hükümetten hiç kimse kanunlaştırma sırasında meclisin içinde oturamayacak. Meclis sadece milletvekillerin verdiği kanun teklifini görüşecek. Hükümetin görüşmelere ilişkin müdahalesi ya da değişiklik yapması söz konusu olamayacak. Bu sistem de meclis güçleniyor. Buna bağlı olarak da milletvekili sayısını arttırmak gerekiyor. Çünkü artık milletvekili yasa teklifi hazırladığında sadece bürokratlara bakmayacak dönüp halka da seçmenine de bakacak” dedi.

    “Siyasi partiler demokrasinin en meşru araçlarıdır”

    Siyasi partilerin demokrasinin en meşru araçları olduğuna dikkat çeken Mehmet Uçum, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Partili cumhurbaşkanı bunun demokrasiyle son derece bağlantısı var. Önerilen model neyi öneriyor. Cumhurbaşkanının hükümet olmasını öneriyor. Peki bir demokraside hükümetler nasıl kurulur. Demokratik seçimlerle peki seçimlere kim katılır siyasi partiler, siyasi partiler halkın siyasete katılmasının temel aracıdır. Siyasi partiler demokrasinin en meşru araçlarıdır. Peki siyasi partileri hedefi ne hükümet olmak. Demek ki hükümet olmak hedefli çalışmak siyaset üzerinden yürütülmek zorunda olduğu için hükmet olanlar da o parti bağlantısı üzerinden hükümet olurlar. O yüzden her hükümet parti esaslıdır. İster parlamentodan çıksın hükümet ister başkanlık modeli gibi halk tarafında seçilsin. Parlamentoda çıkan hükümetlere ya tek parti hükümeti denir koalisyon varsa çok partili hükümet denir. Halk tarafında seçilen tek kişilik hükümetlere partili hükümet denir. Mesela obama demokrat partinin hükümetiydi. Trump Cumhuriyet Partisinin hükümeti, Fransa’da Hollande sosyalist partinin hükümeti. Dolayısıyla siz hükümet modeli önerdiğinizde siz siyasi partiyle ilişkisini kesemezsiniz. Böyle bir şey yaptığınızda demokrasinin temel ilkesine yani siyasi partiler yoluyla siyasete katılma ilkesine aykırı davranmış olursunuz. Partili olma meselesi bu sistemin kaçınılmaz bir sonucudur.”

  • Bakan Albayrak, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin “Anadolu Soruyor” programına katıldı

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin “Anadolu Soruyor” programında yaptığı konuşmada, “Ülke olarak çok farklı yerlere daha da güçlenerek gidiyoruz. Maşalar dönemi bitti. Kuklaya değil kuklacıya bakacağız. Kuklacının kim olduğunu halkımız biliyor. Cumhurbaşkanımızın saçının teline zarar gelse bunu kimlerin yaptığını halkımız anlar” dedi.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan’ın hazırladığı “Anadolu Soruyor” programına katıldı. Programda çarpıcı açıklamalarda bulunan Albayrak, Türkiye’nin tarihi bir süreçten geçtiğini belirterek, “Bu süreç 15 Temmuz ile farklı bir hal aldı. Terör eylemlerinin tekrar başlaması; 15 Temmuz’dan beri sesleri solukları çıkmıyordu, sanki bekletilip tekrar harekete geçirildiler. 15 Temmuz’da tarihi bir olay yaşadı Türkiye. Hiç bir şey eskisi gibi olamayacak. Artık taşeron olarak kullanılan örgütler değil, arkasında duranları görüyoruz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, alayıyla gelsinler bundan sonra. Ülke olarak çok farklı yerlere daha da güçlenerek gidiyoruz. Maşalar dönemi bitti. Kuklaya değil kuklacıya bakacağız. Kuklacının kim olduğunu halkımız biliyor. Cumhurbaşkanımızın saçının teline zarar gelse bunu kimlerin yaptığını halkımız anlar” diye konuştu.

    Türkiye-Rusya ilişkileri

    Rusya ile ilişkilerde normalleşmeye doğru gidildiğine dikkat çeken Albayrak, “Bundan sonraki süreç ‘kazan kazan’a dayalı samimi, her iki tarafın çıkarları ve bölgesel barışa dayalı, samimi bir şekilde daha ileriye doğru ilerleyecektir. Türk Akımı projesinin 24 Kasım öncesine dönmesi için önemli görüşmeler yapıldı” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Gazze’ye yardım için elimizden geleni yapıyoruz”

    Türkiye’nin Gazze’ye yardım için elinden geleni yaptığını söyleyen Albayrak, Türkiye-İsrail ilişkileriyle ilgili, “İsrail ile olan ilişkilerimizi de her ülkeyle yaptığımız gibi ‘kazan kazan’a dayalı sürdüreceğiz. Gazze’ye ambargonun kaldırılmasını hep gündemde tuttuk, bundan sonra da tutacağız. Gazze’ye yardım için elimizden geleni yapıyoruz. Yaşam malzemeleriyle dolu bir gemiyi bayramdan önce göndermek için uğraşıyoruz” açıklamalarında bulundu.

    Güneydoğu’da yaşanan elektrik kesintilerine de değinen Bakan Albayrak, “Nisan ayında 3 bakan Şanlıurfa’ya ziyarette bulunduk. Orada insanların sıkıntılarını dinledik. 2008-2009’dan sonra elektrik dağıtımında çok önemli özelleştirmeler başladı. Tüm bu özelleştirmeler sonrası bu firmalar döviz kurları nedeniyle yaşadıkları kriz dolayısıyla gerekli yatırımları yapamadı. 2016’dan itibaren çok önemli bir yatırıma payı ayırdık. Önümüzdeki 5 sene iyileştirmeler yapılacak” dedi.

    “Enerjide yerli kaynaklarımızı masaya çıkarmalıyız”

    Enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğine vurgu yapan Albayrak, “Biz enerjide dışa bağımlı ülkeyiz, bu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Yerli kaynaklarımızı masaya çıkarmalıyız. Yerli kömür, yerli kaynaklar için çok önemli adımlar atmalıyız. Türkiye’de kömür mü yok? Çok var. Önemli kömür rezervlerine ulaştık, bunları ekonomiye kazandırmak için gerekli hamleleri yapmalıyız” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’de bir petrol bulunursa bunu ilk ben açıklayacağım”

    Bakan Albayrak, rüzgar ve güneş enerjisine ciddi yatırımlar yapacağını dile getirdi. Türkiye Petrolleri başta olmak üzere yeni dönemde çok daha fazla mesai ortaya konulacağını belirten Albayrak, “Türkiye’de bir petrol bulunursa bunu ilk ben açıklayacağım. Saklama gibi bir şeyin olması mümkün değil. Eskiden söylenen petrol kuyuları kapatıldı mı, yoksa oradaki petrol rezervi çıkarma maliyetini karşılamıyor muydu ya da yeteri kalitede değil miydi? Bunu bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.

    Haziran ve temmuz ayında çok önemli ekonomik adımlar atılacağını müjdeleyen Albayrak, şöyle konuştu:

    “Doların düşüş trendi devam ediyor. Türkiye ekonomisi, AK Parti iktidarında dünyada ender ekonomilerden bir tanesi oldu. Gezi olayları, terör, darbe; bunlara rağmen ekonomi dimdik ayakta. Bunu sağlayan üç önemli unsur var. Biri siyasi iktidar, ikincisi mali politika, üçüncüsü para piyasası.” (OED-GD)