Etiket: Sorunları

  • Bölge üniversitelerinin sorunları görüşüldü

    Bölge üniversitelerinin sorunları görüşüldü

    Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, İnönü Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Seçilmiş Düzey 2. Bölge Üniversitelerinin Odak Sorun Belirleme” çalıştayına katıldı.

    Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Muammer Yaylalı koordinatörlüğünde düzenlenen çalıştaya ayrıca; YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Necip Çamuşcu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Yükseköğretim Proje Geliştirme ve Destekleme Daire Başkanı Ayşegül Kutay Gündoğan’ın yanı sıra Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki üniversitelerin rektörleri katıldı.

    38 rektörün katılımıyla yürütülen çalıştayda; eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme, bilinirlik ile liderlik-motivasyon konuları ele alındı. Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu coğrafi alanlarını kapsayan Seçilmiş Düzey II Bölge Üniversitelerinin odak sorunlarını belirlemeyi amaçlayan çalıştayda, ülkemizin bölgesel farklılıklarına bağlı olarak üniversitelerin sorunlarının da farklılık gösterdiği, bu etkinin yanı sıra hızla değişen küresel, ulusal ve bölgesel dinamikler bahsi geçen sorunları daha da karmaşık hale getirdiği üzerinde duruldu.

    Toplantıda; karmaşıklaşan bu sorunların iyi tahlili için farklı yaklaşımlar sunan çalışmalara ihtiyaç duyulduğu görüşü ön plana çıkarken, buradan hareketle bölgesel ortak sorunlara odaklanarak bahsi geçen karmaşık sorunlara farklı bir bakış açısıyla bakılması ve çıktıların sonradan uygulanacak sorun çözücü eylem planlarının başarısı için önemli bir eşik olacağı noktasında mutabakata varıldı.

  • Güneş Vakfı’nda “Dünya Toprak Kaynakları ve Sorunları” konferansı

    Güneş Vakfı’nda “Dünya Toprak Kaynakları ve Sorunları” konferansı

    Güneş Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen Konferans etkinliklerinin bu hafta ki konuğu Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Müdahir Özgül, “Dünya Toprak Kaynakları ve Sorunları” konulu sunumu ile oldu.

    İnsanlığın var olabilmesinde toprak sahibi olmanın öneminden bahseden Özgül şu ifadeleri kullandı. “Toprak ve arazi kavramları dünden bu güne bilimsel olarak araştırılmış laboratuvarlara alınmış bir materyal değil. 1850’li ve 1860’lı yıllarda birkaç kimyager ve jeolog kökenli bilim adamları toprağın yapısı ve oluşumu ile ilgili birtakım deneyler mevcuttur. Neticede ise toprağın kimyasal bir ortam olduğunu onun içerisinde bazı minerallerin bitkileri beslediğini ayrıca içerisinde birtakım canlıların yaşadığını ve bu canlıların çok fazla çeşitte yer aldığına değinmişlerdir. Geçen yüzyıl içerisinde de çok fazla spesifik düzeyde araştırmalar ortaya konulmuştur.”

    Toprak ve Arazi kavramı üzerine birçok araştırma ve tanımlama yapılsa da bu yapılan çalışmalar insanın toprak felsefesine olan bakışını değiştirmediğini anlatan Doç. Dr. Müdahir Özgül, “Bunu artık yeni bir bakış açısıyla, düşünce aleminde yeni bir perspektifle birbirimize anlatmanın zamanı geldi. Toprak ve arazi kavramları başlangıçta bizim bildiğimiz, geriye doğru gidebildiğimiz kadar gittiğimizde, önce feodalizmle mücadele ve köle çiftçileri toprak sahibi yapmakla söz konusu edildi. Buna en iyi örnek ise Güney Amerika’da ki Topraksızlar Hareketi” idi. Burada hep arazi ve toprak konuşlandı. Toplum bu dönemde bu fikre yönelmişti. Sonraları ise yoksulluğun önlenmesi ve kırsal kalkınma hedefleri için kullanıldı.

    Toprağın ve arazinin bu özelliklerinin yanında bir takım başka özellikleri de mevcuttur. Toprak sürekli oluşan, her zaman azalan ama yerine başka bir materyalde konulamayan bir şeydir. Örneğin dünya üzerinde ki gıda üretiminin %95’i topraktan elde edilen ürünlerden meydana gelmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO)’nün verilerine göre sürdürülebilir toprak yönetimi ile %58 daha fazla gıda üretilebilir.” Diye konuştu.

    Sunumun ardından konu ile alakalı sorulan soruları cevaplayan Doç. Dr. Müzahir Özgül’’e vermiş olduğu bilgilerden dolayı Güneş Vakfı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan Teşekkür belgesi takdim edildi.

  • Atatürk Üniversitesinde kadın sorunları konuşuldu

    Atatürk Üniversitesinde kadın sorunları konuşuldu

    AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban ve IWF (International Women Forum) Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Gülden Türktan ile forum üyeleri Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’yı ziyaret ederek çeşitli görüşmelerde bulundu.

    Rektörlük toplantı salonunda gerçekleşen görüşmeye ayrıca, Atatürk Üniversitesi Kadın Merkezlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Medine Güllüce ile Kadın Sorunları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Reva Balcı Akpınar ile merkez yöneticileri de katılım sağladı.

    Kadın sorunları, kadın girişimciliği ve kadın liderliğinin desteklenmesi konularının görüşüldü toplantıda, kurumlar arası iş birliğiyle kadınlara yönelik yapılacak proje ve programlar konuşuldu.

    Atatürk Üniversitesinin yönetim, idari, akademik ve öğrenci anlamında kadınların söz sahibi olduğu bir kurum olarak ön plana çıktığını belirten Rektör Çomaklı, kadınların başarılarıyla toplumun her kesiminde söz sahibi olmaları gerektiğini söyledi.

    Rektör Çomaklı: “Başta Kadın Sorunları Araştırma Merkezi olmak üzere birçok araştırma ve uygulama merkezimiz; kadınlar, sorunları ve toplumdaki yerleri hakkında sık sık sempozyum, çalıştay, konferans, panel vb. programlar yapıyor. Biz de yönetim olarak onları sonuna kadar destekleyerek bu konuda yalnız olmadıklarını gösteriyoruz. Ülkemizde yaşanan kadına şiddet ve kadın cinayetleri konularının toplum nezdinde araştırılmasının zorunlu olduğunu hissederek çalışma arkadaşlarımıza bu konuda talimat verdik. Hayatımızın her anında yanımızda olan kadınların, şiddet ve kötü muameleye maruz kalmamalarını temenni ediyorum” dedi.

    Misafirperverliği ve güzel düşünceleri için Rektör Çomaklı’ya teşekkür eden Taşkesenlioğlu ve Türktan, Atatürk Üniversitesi gibi önemli ve güçlü bir kurumla gerçekleştirilecek iş birlikerinin kadınlara her anlamda güç katacağını söylediler.

  • DEB-SEN Genel Sekreteri Söğüt: “Yurt-kur çalışanlarının sorunları çığ gibi büyümektedir”

    DEB-SEN Genel Sekreteri Söğüt: “Yurt-kur çalışanlarının sorunları çığ gibi büyümektedir”

    Demokrat Büro Çalışanları Sendikası (DEB-SEN) Genel Sekreteri Fetullah Söğüt, yaptığı yazılı açıklamada Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlanan Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda çalışan personelin sorunlarının büyüdüğünü ve bu sorunların çözümünü beklediklerini belirtti.

    DEB-SEN Genel Sekreteri Fetullah Söğüt, Yüksek Öğrenim Gençliğine her türlü öz veri ile hizmet sunan Yurt Kur Çalışanlarının diğer kurum personellerine nazaran sahipsiz kaldığını ve mağdur edildiğini dile getirdi.

    DEB-SEN Genel Sekreteri Söğüt, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Çoğu Bakanlığın kendi bünyelerindeki kurum çalışanlarına her türlü iyileştirmeleri sağladığı halde Gençlik ve Spor Bakanlığına Bağlanmakla Yurt Kur çalışanları nın sorunlarını daha da artarak devam etmektedir. Yurt Müdür Yardımcısı, Yurt Yönetim Memuru ve Yurt Yönetim personellerinin 24 saat esasına göre tuttukları nöbetlerin karşılığı olarak aylık fazla çalışma ücreti olarak hafta içi tuttukları 8 saat nöbet için 6 saat nöbet ücreti, bayramlarda ve hafta sonlarında tam gün tuttukları nöbet için 15 saat fazla mesai ücreti almaktadır. Nöbet ücreti yerine fazla mesai ücretine dönüştürülmesi uygun olacak. Bununla birlikte nöbet tutan yurt yönetim memuru ve yurt müdür yardımcıları üç öğün yemek ihtiyacını gidermek için kantin müstecirlerinden ücretsiz yemek almaları bu arkadaşlarımızı onursal bakımdan rencide etmektedir. Bunun yerine üç öğün yemek bedellerinin müstecirler yerine kurum tarafından ödenmesini talep etmekteyiz. Yurt-Kur da görev yapan Yurt Yönetim Personellerinin sözleşmeli statüden çıkarılarak kadrolu personele dönüştürülmeleri hizmet kalitesini de artıracaktır. Kurum personelleri için uzun süredir açılmayan görevde yükselme sınavının bir an önce açılmasını beklemekteyiz. Kamu Kurumları içerisinde tek unvanlı kadro olan Yurt Yönetim Memuru ve Yurt Yönetim Personellerinin Görev Yetki ve Sorumlulukları yeniden düzenlenmeli Yurt Yönetim personellerinin geçici vekâlet görevine izin verilmelidir ayrıca Yurt yönetim memurları ve yönetim personellerinin mükteseplerinin 2. Dereceye kadar düşürülmesi sağlanarak yeşil pasaport hakkından faydalandırılmalıdır. Kurum içerisinde standart olarak her yılın Nisan ayında açılan tayin taleplerinin belli dönemlerde yine standart hale getirilmesi çalışanlar açısından uygun olacaktır. Kurumda YHS kadrosunda çalışan arkadaşlarımızın Kadrolarının değiştirilerek Kadrolarına uygun pozisyonlara verilmeleri sağlanmalı YHS kadrosunda çalışan personelin giyim yardımları bazı müdürlüklerde ödenmemektedir. Bu personelin mağduriyetinin giderilmesi giyim yardımlarının zamanında nakit olarak ödenmesinin sağlanması daha uygun olacaktır. Daha Önce Yurt Müdürü, Şube Müdürü kadrosunda olan ve araştırmacı kadrosuna alınan müdürlerin boş bulunan yurt müdürlüklerinde yine yurt müdürü olarak atanmaları kurum kalitesi açısından ve yetişmiş personel açısından uygun olur ve kurumun kalitesini yükseltir. 666 sayılı KHK ile kaldırılan kurum kuruluş kanununun 13. Maddesinin yeniden yönetmeliğe konularak kurum çalışanlarının ellerinden alınan kurum ikramiyelerinin yeniden tüm çalışanlara ödenmesi kurum personeli içerisinde memnuniyet oluşturacaktır. Bu talep ve sorunlarımızın çözümünde Cumhurbaşkanımız ve Gençlik ve Spor Bakanımızın müdahil olmasını beklemekteyiz.”

  • Burun sorunları doğuştan gelebilir

    Burun sorunları doğuştan gelebilir

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, “Burun ile ilgili problemler pek çok kişinin canını sıkmaya yetiyor. Bazı burun sorunları doğuştan ya da çocukluk döneminde burnu etkileyen travmalardan gelebiliyor” dedi.

    Özellikle burun hastalıkları ve cerrahisiyle oldukça yoğun ilgilenen bir cerrah olan Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi uzmanı Op Dr Bahadır Baykal, ’’Burun tıkanıklığının nedenleri değişiktir. Bazen basit bir kemik eğriliği bazen de burun eti şişmesi bu duruma sebep olabilir. Burun içinde olmaması gereken kitlesel oluşumlara da (polip) sık rastlıyoruz. Tabii alerji ve hava kirliliğini de unutmamak gerekir.’’ diye konuştu.

    Op.Dr.Bahadır Baykal, ’’Burun kemiği eğriliği, doğumsal olarak yüz kemiklerinin farklı gelişimine bağlı çekilmeler nedeniyle oluşur. Bazen de doğum sırasında veya erken çocukluk dönemindeki burnu etkileyen travmalar neticesinde gelişebilir.Eğer eğrilik baş ağrısı,yüz de basınç hissi, tekrarlayan burun kanaması, sinüzit ve orta kulak iltihaplarına yol açıyorsa ameliyatla düzeltilmesi yararlıdır.Horlama ve uyku apnesini bu kategoriye dahil etmedim çünkü horlama ve uyku apnesine yol açacak kadar şiddetli bir eğrilik zaten burun tıkanıklığı da yapar.’’ diye belirtti.

    Op.Dr.Bahadır Baykal,’’Deviasyon ameliyatı için genellikle ameliyat burun içinden yapılır. Burun kanalını daraltan kıkırdak ve kemik eğrilik çıkartılır, yeniden şekillendirilerek burun orta bölmesi düzeltilir. Zaman zaman şiddetli eğriliklerde açık teknik yaklaşıma ihtiyaç duyuyoruz, özellikle burun orta çatısındaki kıkırdak ve kemik aksın yer değiştirdiği,kısmen zayıfladığı durumlarda mutlaka rinoplasti de yapıyoruz.Sağlıklı nefes almak için fonksiyonel rinoplasti pek çok burun tıkanıklığı cerrahisinde şart . Burun dinamik bir yapı dolayısıyla sadece iç kısım eğriliğinin burun tıkanıklığa yol açtığını düşünmek yanlış olur. Burun kanatları, burun çatısı, burun kökü ve aks eğrilikleri deviasyon sorunu ile birlikte değerlendirilmesi gereken yapılar.’’ dedi.

    Op.Dr.Bahadır Baykal, ’’Artık burun ameliyatları tamponsuz yapılabiliyor. Basit müdahalelerde burna hiçbir şey yerleştirilmeyebilir. Kompleks cerrahilerde ise silikon adını verdiğimiz oluklu aparatları birkaç gün burunda tutmak zorunda kalabiliyoruz. Silikonlar tampona göre oldukça konforlu ve rahatsızlık hissi vermeyen, aynı zamanda nefes alıp verebildiğimiz materyaller. İyileşme süreci oldukça hızlıdır En ağır ameliyatlarda bile en geç yedinci gün sosyal hayata dönülebilir. Ağrı kesicilerle hafifleyen bir ağrı mevcuttur.17 yaşından gün almış herkes bu ameliyat için uygundur. Üst yaş sınırı ise yoktur.’’diye ifade etti.

    Op.Dr.Bahadır Baykal son olarak ,’’Bence burada en önemli nokta doğru doktor tercihi. Deneyimli ellerde burun kemiği eğriliği sonrası düzeltme cerrahisine nadiren ihtiyaç duyulur. Bazen hastanın kendi kıkırdak, kemik yada doku yapısından kaynaklanan nedenlerden revizyon cerrahisine gereksinim olabilir. Eğer 15-20 dakikalık küçük müdahalelerle halledilecek sorun ise bu makul karşılanabilir ancak çoğu zaman kulak bölgesinden veya kaburgadan ek kıkırdak almamız gereken düzeltme cerrahileri ile karşılaşıyoruz ki; bu durum hasta açısından oldukça sıkıntılı bir durum. Bence ilk ameliyat öncesi tanı çok önemli. Çoğu zaman orta çatı, burun ucu ve burun kanatlarındaki problemler atlanıyor,hastanın deviasyonu düzelse dahi bu sorunlar halledilmediği için nefes alamıyor.Emin olun, iç kısım eğrilik ameliyatı için başvuran ve ameliyat olmasına rağmen düzelmeyen pek çok hastaya, ilk ameliyatta fonksiyonel burun estetiği de yapılmış olsa muhtemelen düzeltme cerrahisine ihtiyaç kalmayacak.’’ dedi.