Etiket: SİYASET haberleri

  • AK Parti küfürbaz vekille ilgili kararını açıkladı

    TBMM Genel Kurul’unda CHP Milletvekili Kamer Genç’e, küfür eden AK Parti Tokat MilletvekiliZeyid Aslan hakkında AK Parti Grup Disiplin Kurulu kararını açıkladı. Kurul, oyçokluğu ile Aslan’a ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi.

     

    Aslan, geçtiğimiz haftalarda, TBMM Genel Kurulu’nda Aile ve Sosyal İşler Bakanı Fatma Şahin’e yönelik sözleri nedeniyle tepki gösterdiği Genç’in kürsüde yanına giderek küfür etmişti. Aslan’ın bu sözleri tartışılırken AK Parti Grup Disiplin Kurulu, Aslan’ı partiden ‘geçici ihraç edilmesi’ için Müşterek Disiplin Kurulu’na sevk etti. Geçen hafta, Disiplin Kurulu’na yazılı savunma veren Aslan, parti tüzüğünde eylemine karşılık gelen bir suç tanımının olmadığını söyledi. Parti Müşterek Disiplin Kurulu dün toplandı. Toplantıda, parti tüzüğü gereği bu suçtan Aslan’a ‘geçici ihraç’ verilemeyeceği kararı verildi. Bazı üyeler ise Aslan’a kınama cezası verilmesini önerdi. Ancak, tüzükte iki kez kınama cezası verilen kişinin partiden kesin ihracının söz konusu olacağı belirtilerek, bu öneriye sıcak bakılmadı. Kurul, oyçokluğu ile Aslan hakkında ceza verilmeye yer olmadığına karar verdi.

     

     

     

  • İşte o formül

    Ak Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Çelik, Başbakan Erdoğan’ın ‘2014’te üç sandık kurulabilir’ sözleriyle ilgili seçimlerin 3’üncü, 8’inci ve 11’inci ayda yapılmasını öngören partisinin yol haritasını açıkladı.

    Başbakan Erdoğan, ABD’de, yeni anayasa konusundaki soruyu yanıtlarken, önümüzdeki yıl sandığın vatandaşın önüne 3 kez konulabileceğini söylemişti.

    AK Parti sözcüsü Çelik, Erdoğan’ın sözleri üzerine partisinin formülünü açıkladı. İşte Hüseyin Çelik’in Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a yaptığı değerlendirmeler;

    ZAMANA OYNUYOR

    Anayasa Uzlaşma Komisyonu maalesef kamuoyunun beklentisi olan sonucu ortaya koyamadı. Muhalefet zamana oynuyor, ‘masadan kalkan taraf olmayalım’ diyor. Ve anayasada olması gereken maddelerin dörtte birinde bile uzlaşılmış değil. Son noktayı koymuş değiliz ama görünen o ki sonuç olumlu değil.

    BİZİM SAYIMIZ 325

    Sayın Başbakan’ın da söylediği; biz 330 ve 330’un üzerinde bir oya Meclis’te ulaşırsak, 26 maddelik anayasa paketinde olduğu gibi kendi anayasa taslağımızı getiririz ve Meclis’ten geçirebileceğimizi düşündüğümüz anda getiririz. Eğer geçiremeyeceğimiz gibi bir pozisyon ortaya çıkarsa o zaman da getirmeyiz. Bizim sayımız 325. Referandum için 330 lazım. Gizli oylamada her parti içerisinde fireler olabilir. Bunu da hesaba katmamız gerekir.

    NE YAPACAĞIZ

    (Başbakan ‘gizli oylama olacak. Belki arada parti baskısına rağmen civanmertler çıkar’ dedi sorusu üzerine) Orada da şöyle bir risk var: Oylamaya sokmazlarsa ne yapacağız? Geçmişte CHP, ‘milletvekillerimiz oylamaya gitmesin’ dedi. O perdenin ardında kendi vicdanıyla baş başa kaldığı zaman birçok insanın farklı tercihlerde bulunabileceğini biz de düşünüyoruz. Ama MHP, CHP, BDP derse ki, ‘Biz oylamaya katılmıyoruz‘, bu durumda yapılacak bir şey yok.

    BİZDEN DE FİRE OLABİLİR

    Bütün hesapları düşünmek zorundayız. Bizim kendi arkadaşlarımızdan şu veya bu mülahazayla fire veren de olabilir. Geçmişte de bunu yaşadığımız için, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Biz hesabımızı kışa göre yapacağız, yaz çıkarsa bahtımıza. Sonuçta diyelim ki 5 oy da bizden fire verdi, oldu 320, o zaman en az 10 oy lazım.

    FAZLA YÜK BİNMEZ

    (‘Türkiye bir yılda 3 sandığı kaldırabilir mi? Bir yandan da çözüm süreciyürürken’ sorusu üzerine) 2 ile 3 arasında 1 fark var. Bir evde iki kişi için pişen yemek üçüncü kişiye de yeter. Olaya şöyle bakın; diyelim ki biz martta seçimi yaşadık. Ağustos’ta Cumhurbaşkanı seçimini de yaptık. Mahalli seçimler en netameli olanlardır. Çünkü muhtar, belediye meclis üyeliği, ilçe belediyesi, il belediyesi başka faktörlerdir. Ama referandumda ‘evet’ veya ‘hayır’. Bir pazar günü vatandaş söyleyeceğini söyleyecek. Onun için öyle Türkiye’nin üzerine çok fazla yük de binmeyecek.

    ÇİFT SANDIK RİSKLİ OLUR

    (Cumhurbaşkanı da halkoyuyla seçilecek. O seçimde çifte sandık kurmak mümkün olabilir mi? sorusu üzerine) Olabilir, fakat bu bir risktir. Birbirini etkiler. Yani birbiriyle ilintili hale gelir. Geçmişte hatırlarsanız Kenan Evren Paşa kendisinin Cumhurbaşkanlığını anayasa ile birlikte oylattı. Ben açıkçası ben bunu risk olarak görüyorum, doğru olduğunu düşünmüyorum.

    3-8-11 FORMÜLÜ

    3-8-11 gibi olabilir. Yani yerel seçimlerin yapılacağı mart, cumhurbaşkanlığı ağustos ve referandum kasım olabilir. Aralık sıkıntılı oldu bir zaman. Ama kasım ayları Türkiye’de her zaman yapılabilir.

  • 1.5 milyon seçmen kayıttan düştü

    Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 2014’te üç seçimin yapılabileceğine yönelik sözleri gözleri seçmen sayısına çevirdi.

     

    CHP’nin son MYK raporuna yansıyan Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) rakamları da sandığa gidecek seçmen sayısını ortaya koydu. Raporda yer alan YSK bilgilerine göre, genç seçmen sayısı 739 bin 866, yeni seçmen sayısı ise 207 bin 730. Mahallede üye olan seçmen sayısı 947 bin 732. Mahalle bazında nakil giden seçmen sayısı 3 milyon 770 bin 877, ilçe bazında nakil giden seçmen sayısı ise 1 milyon 998 bin 992. Rakamlar mahalle bazında nakil giden seçmen oranının yüzde 7.29, ilçe bazında da yüzde 3.86 olmak üzere toplam yüzde 11.1 olduğunu ortaya koydu. YSK’nın Mart 2013 listesindeki seçmen sayısı toplam 51 milyon 670 bin 32 olurken yurtdışındaki seçmen sayısı ise 2 milyon 700 bin 564’e ulaştı. Bu dönemde 1 milyon 386 bin 134 seçmen ise kayıttan düştü. YSK verilerine göre CHP’nin sandık listesinde olmayan üye sayısı ise 22 bin 382 oldu. Üyelerin seçmen kaydının bulunmaması üzerine CHP yönetimi ise teşkilatlarına genelge göndererek, kaydı bulunmayan üyelerin acil olarak kayıtlarını yaptırmasını istedi.

  • Bozdağ’dan kavga çıkaracak sözler

    Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine tepki göstermesine ve görüşmesini iptal etmesine ilişkin polemik konusu olacak yorumlarda bulundu. Dün iki kabulün gündeme geldiğini, bunlardan birinin de ABD’de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının gördüğü kabul olduğunu anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti: “Sayın Obama ve ekibi, Başbakanımızı, Başbakan olmasına rağmen devlet başkanı protokolü ile karşıladılar ama öte yandan CHP’nin Genel Başkanının ise görüşmesini iptal ettiler ve görüşme konusunda verilen izinleri ortadan kaldırıp; ‘bu üslupla bizim çatımız altında konuşamazsınız’ diye adeta kovdular oradan. Kapıya kadar gidiyor sayın Kılıçdaroğlu. Kabul edilmeyince geri dönüyor ama Türkiye’ye iner inmez ‘ben iptal ettim’ diyor. Ya bari bu kadar Avrupa’nın gözünde de bizi rezil edecek bir yalanı söyleme.

     

     

     

    Konya’ya gelen Bozdağ, Dedeman Otel’de düzenlenen “Uluslararası Dini Araştırmalar ve Küresel Barış Sempozyumu” öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Bozdağ, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Swoboda’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun sözlerine tepki göstermesine ve görüşmesini iptal etmesine ilişkin bir soru üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaşadıklarının, “Türkiye’de muhalefetin seviyesini göstermesi” açısından son derece önemli bir hadise olduğunu söyledi.

     

     

     

    Yaşananların, Türkiye açısından üzücü bir hadise olduğunu ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti:”Tabii Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Swoboda, CHP’ye, demokratik bir muhalefetin nasıl olacağına dair bir ders vermiştir. Her seçimde milletimiz CHP’ye ders veriyor ama Türkçe verdiği için Kılıçdaroğlu belki anlamadı ama Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı zannedersem bu sefer İngilizce bir ders verdi. Türkçe anlamadığını, İngilizce anlamış olur. Avrupa’da siyasetin iftira ve yalan üzerine bina edilemeyeceğini Kılıçdaroğlu görmüş oldu. Çünkü Türkiye içerisinde yaptığı değerlendirmelere baktığımız zaman, tamamıyla siyasal bir eleştiri içinde değil; hakaret, sövme ve iftira üzerine bina edilmiş bir muhalefet anlayışı görüyoruz. Esasında Swoboda’nın itirazı, Avrupa’da siyasetin yalan, iftira, hakaret, sövme üzerine yapılamayacağını, böyle bir siyasete kendi logolarının altında izin veremeyeceğini ifade ediyor. Swoboda, böyle bir yaklaşım ortaya koydu.”

     

     

     

    “CHP’nin ders alması gerekir”

    CHP’nin bu yaşananlardan ders alması gerektiğini dile getiren Bozdağ, “Çünkü Avrupalılar sayın Başbakanımıza nasıl bakıyor, Kılıçdaroğlu nasıl bakıyor? Suriye’deki hadiselerde Esad‘a Avurpalılar eli kanlı bir diktatör olarak bakıyor. CHP Genel Başkanı, heyet üzerine heyet gönderiyor Esad’a. Esad’ı meşrulaştırmak için Avrupa kapılarında dolanıyor. Onu meşrulaştırmak için tüm dünyanın ayakta alkışladığı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını Esad ile aynı düzeyde gösterecek bir düzeyselliğin maalesef içine girebiliyor” dedi.

     

     

     

    Dün iki kabulün gündeme geldiğini, bunlardan birinin de ABD’de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının gördüğü kabul olduğunu anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:
    “Sayın Obama ve ekibi, Başbakanımızı, Başbakan olmasına rağmen devlet başkanı protokolü ile karşıladılar ama öte yandan CHP’nin Genel Başkanının ise görüşmesini iptal ettiler ve görüşme konusunda verilen izinleri ortadan kaldırıp; ‘bu üslupla bizim çatımız altında konuşamazsınız’ diye adeta kovdular oradan. Üzücü olan bir şey de şu; kendi konuşmalarında da var, Swoboda’nın açıklamalarında da var. Kapıya kadar gidiyor sayın Kılıçdaroğlu. Kabul edilmeyince geri dönüyor ama Türkiye’ye iner inmez ‘ben iptal ettim’ diyor. Ya bari bu kadar Avrupa’nın gözünde de bizi rezil edecek bir yalanı hem de o insanla yaşadıkların ortadayken söyleme. Ama maalesef alışkanlık haline gelince, Türkiye döndüğünde aynı yalanı bir kez daha söyledi. Eminim ki Swoboda ve orada yaşayanlar bizdeki muhalefetin ne kadar yalan üzerine, iftira üzerine bina edildiğini; Kılıçdaroğlu’nun orada yaşadıklarıyla Türkiye’de yaptığı açıklamaları mukayese edince daha net görecektir.”

     

     

     

    “CHP Parti Meclisi karar almalı”

    Kılıçdaroğlu’nun her yurt dışı gezisinde, “Hem CHP’yi rezil eden hem Türkiye Cumhuriyeti devletini rezil eden” sonuçlar çıktığını anlatan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Buradan CHP’lilere tavsiyede bulunuyorum. Kılıçdaroğlu’nun CHP ve Türkiye’yi daha fazla rezil eden durumlara sokmaması için parti meclisi bir karar almalı. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye toprakları dışında, hatta CHP grup toplantıları dışında siyaset yapmasını yasaklamalıdır. Çünkü ancak CHP grubu içindekiler Kılıçdaroğlu’nu alkışlıyorlar ama onun dışındakiler alkışlamıyor. Çünkü ideolojik bir körlük içinde olduğunuzda gerçekleri göremiyorsunuz. O yüzden CHP Genel Başkanına parti meclisi, yurt dışı seyahat yasağı koyarsa, grupta yaptığı iftira, hakaret ve yalan üzerine konuşmaları, grup dışında tekrarlamama kararı alırlarsa, o zaman belki CHP Genel Başkanı, CHP’ye daha az zarar verir diye düşünüyorum. Umarım parti meclisi, bu seyahati değerlendirir ve ona göre bir karar verir.”

     

     

     

    “Eskiden bunu, terör örgütlerinin bir takım uzantıları yapardı”

    Kendilerinin yabancı ülkelerden gelen muhalefet partilerin liderleriyle görüşmeler yaptıklarını anlatan Bozdağ, şöyle devam etti:
    “Görüşmelerimiz sırasında, kendi ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza dönük bir takım konuları eleştirdiğimiz zaman, örneğin onların bir tanesine hak verirken, 2-3 tanesinde ise sanki ülkenin Başbakanı gibi kendi ülkelerinin uygulamalarını savunan bir yaklaşım içerisine giriyorlar. Ancak bizim ana muhalefet partimizin Genel Başkanı Türkiye’yi kötülemek, karalamak, Türkiye’nin Başbakanını kötülemek, meclisini, hükümeti kötülemek, Türkiye’de olan biten her şeyi daha kötü göstermek için adeta yarış yapıyorlar. Eskiden bunu terör örgütlerinin bir takım oralardaki uzantıları yapıyordu ama şimdi sayın Kılıçdaroğlu bizzat kendisi yapıyor. Allah aşkına bir kendisine sormalı. Yurt dışında Ak Parti ile rekabet etmek için, Türkiye’yi kötülemek, Türkiye’yi karalamak, Türkiye’de yaşanan değişimi görmezden gelmek doğru mudur? Her gidilen yere adeta Türkiye’yi şikayet ediyorlar. Türkiye’yi gammazlıyorlar, biraz halk tabiri olacak ama böylesi bir siyaset anlayışı var; bu hiç ahlaki, etik değil. Umarız CHP’liler, bu tavırdan sonra bir değişikliğe uğrarlar. CHP, dün de ifade ettim, solcu bir parti değil. Esasında radikal sağda olan bir partidir. Şu anda bizim radikal sağda olan partilere baktığımızda en uçta MHP duruyor. En uçta duran MHP’nin solundaki bir partidir. Yoksa soldaki bir parti değildir.”

     

     

     

    “İçki yasağı diye bir şey yok”

    Bozdağ, alkol satışına ilişkin kanun teklifiyle ilgili başka bir soru üzerine, “içki yasağı” diye bir şeyin söz konusu olmadığını, bunun her zaman çarpıtıldığını söyledi.
    “Şu anda TBMM’de görüşülen kanun teklifi içerisinde içki içmeyi yasaklayan tek bir düzenleme yoktur” diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
    “Yapılan nedir? Amerika’da ve Avrupa’da içkinin satışının yapıldığı yerler, reklamı dahil, diğer hususlar dahil, Avrupa’daki, Amerika’daki kuralları Türkiye’ye taşımaktır. Bizim yaptığımız bu. İçki vatandaşa ulaşana kadar geçen kısımdaki, imalattan, ambalajına, reklamına, satılacağı alana ve açılacağı yerlere ilişkin Avrupa’nın ve Amerika’nın standardını biz Türkiye’ye taşıyoruz. Yoksa içki yasağı getirmiyoruz. Bu tamamıyla bir çarpıtmadır, gerçek dışıdır.”

  • Mustafa Destici Erzurum’da

    AHMET AKBUĞA
    ERZURUM (İHA) –

     

    Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, coğrafyamızın sınırlarında hem de Suriye’de yeni bir PKK bölgesi oluşturulacağını belirterek “PKK’nın muhatap alınmasını asla kabul etmiyoruz” dedi.

     
    BBP Erzurum Bölgesi Genişletilmiş İstişare Toplantısı, Müceldili Konağında yapıldı. Toplantıya BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve çok sayıda partili katıldı. Toplantı öncesinde bir konuşma yapan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, şunları söyledi: “Türkiye’de suni gündem oluşturulurken ve bu gündemlerle başta iktidar partisi ve meclisteki muhalefet partileri birbirlerine saldırıp birbirleri ile mücadele edip buradan oy devşirme hesabı güderken biz hep şunu söyledik; ‘Bırakın bunları. Türkiye’nin birinci gündem maddesi terördür. Terör bitmediği sürece Türkiye hiçbir problemini çözemez. Onun için bir araya gelin ve hep birlikte bu terör belasından ülkeyi kurtarın’ dedik.”

     

     
    Çözüm sürecini değerlendiren Destici, bu konuda net bir bilgi olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Hiç kimse bilmiyor. Eğer kendileri de biliyorsa sürecin içinde ne olduğunu bunu hem meclis’le, hem bizlerle hem milletle paylaşırsın. Çünkü süreç artık istihbari olmaktan çıkmıştır. Biz bu süreci milli bir süreç olarak görmüyoruz. Mutlaka dışarıdan dayatılan bir süreç olduğuna dair büyük emareler var. Bu konuda milletteki şüphelerin giderilmesi lazım. İkinci olarak PKK’nın muhatap alınmasını asla kabul etmiyoruz. Yani nasıl oluyor da siz, 30 yıldır bu memleketi kan gölüne çeviren, kundaktaki bebeklere bile kurşun sıkacak kadar insanlıktan nasibini almamış olan, 5 bin şehidin kanını elinde bulunduran, bu ülkenin 500 milyar dolar geleceğini heba etmiş olan, geleceğine kurşun sıkmış olan ve milletin inanç değerleriyle hiçbir ortak yönü olmayan bu grubu nasıl olur da siz muhatap alırsınız. Nasıl olur da masaya oturursunuz. Biz bunu kabul etmiyoruz. Biz bunu reddediyoruz.”

     

     
    Akil insanlar heyeti konusunda da görüşlerini açıklayan Destici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzülüyorum. Bu heyetler içerisinde gerçekten PKK ile özdeşleştiremeyeceğimiz, vatanın, milletin menfaatleri noktasında şüpheye düşemeyeceğimiz insanlar da var. Ama bu insanların gerçekten bu süreçlere alet olmasını ve bu noktada dik duramamasını da ben şahsen esefle karşılıyorum. O heyetin içerisinde KCK sanıkları var. Nasıl oluyor da KCK sanığı olan birisi, PKK üyesi veya sempatizanı olan birisi ‘Akil insanlar’ heyeti içerisinde yer alıyor ve bunlar toplumsal uzlaşmayı, toplumsal barışı sağlayacaklar diye yutturulmaya çalışılıyor.”

     

     
    Destici, halkın, hükümet yetkililerinden “İleri ki günlerde Apo ve teröristler serbest kalacak mı?” sorusuna cevap beklediğini söyledi.
    Destici, konuşmasında, bugün bir süreç yürütüldüğünü belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Adına çözüm süreci diyorlar. Bunun adı çözüm süreci değil, terörist başı ve uzantıları ile müzakere sürecidir. Bu süreç ile önceleri ‘Asla PKK ile teröristler ile müzakere etmeyiz, etsek etsek bunların siyasi uzantıları ile müzakere ederiz’ diyenlerin şimdi bunlar ile müzakere ettikleri ortaya çıktı.”
    Dördüncü yargı paketi ile içeride bir tane KCK’cı kalmadığını anlatan Destici, şöyle konuştu: “Bunların serbest bırakılması bir şey değil, bunların işlemiş oldukları suçlar fiilden çıktı. Artık PKK’lıyım demek suç değil, Sayın Abdullah Öcalan demek suç değil, Apo’yu, PKK’yı ve terör eylemlerini övmek suç değil. Neden bu zamana kadar operasyon yapıldı o zaman. Bir günde neler değişti. Ben buradan söylüyorum. 5. ve 6. yargı paketleri çıkacak. Bununla birlikte PKK’lılara af gelecek. Yeni düzenlemeler gelecek. PKK’lılarda çıkacak. Bunları önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bunun yanında ikinci bir dil gelecek. Ana dilimiz varken bir dil daha gelecek.”

     

     
    Coğrafyamızın sınırlarında hem de Suriye’de yeni bir PKK bölgesi oluşturulacağını anlatan Destici, sözlerini şöyle tamamladı: “Herkes kanın durmasını, terörün bitmesini istiyor. Terör bitmeden Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülmez. Bu çözümün yanlış olduğunu bu çözümün PKK ile görüşmeden yapılacağını söyledik. Ülkemiz ve milletimiz adına iyi şeyler istiyoruz. Sadece kendimiz için değil tüm Türkiye’de yaşayan Laz’ı Çerkez’i, Türkü ve Kürt’ü, başı açığı, başı kapalısı, her zaman mutlu olsun, her zaman başları dik olsun. Bizim mücadelemiz milletimiz ve ülkemizin birliği içindir.”