Etiket: Sistemini

  • Emekli esker solucan gübresi üretiminde kendi sistemini geliştirdi

    Kayseri’de, emekli asker Şaban Kozan, vermikompost (solucan gübresi) üretiminde 1.5 yıl içinde tüm sistemleri denedi. Şaban Kozan, 1.5 yıl sonra kendisinin geliştirdiği drenajlı yer sistemini geliştirerek vermikompost üretimini sürdürüyor.

    Kayseri’de, TSK’dan emekli olduktan sonra vermikompost üretimine başlayan Şaban Kozan, “Vermikompost üretiminde ’üretimi nerede yapsam?’, ’yerde mi akış sisteminde mi?’, ’akış sisteminin maliyeti ne olur, yer sisteminin maliyeti ne olur?’, ’yer de üretmenin dezavantajı nedir, akış sisteminde üretmenin dezavantajı nedir?’ gibi sorulara cevap arayarak 1,5 yılı aşkın bir sürede vermikompost üretiminde tüm sistemleri denedik. Denemeler sonucunca elde ettiğimiz tecrübelere dayanarak bir çıkarımda bulunup tesisi kurduk” dedi.

    En az maliyetle, solucanlara optimum şartlar sağladıklarını ve üretilen vermikompostun kaliteli olduğunun altını çizen Şaban Kozan, “Drenajlı yer sistemini beton zeminler üzerinde kapalı alanlarda üretim yapacak üreticiler düşünülerek tasarlandı. Sistemi kısaca tarif edecek olursak; öncelikle kafamızda tasarladığımız ölçülerde 3 sıra briket kullanarak 30 m alan tasarladık. Eni 120-130 cm’yi geçmeyecek şekilde, boyu ise istenilen ölçüde olabilecek şekilde hazırlanabilir bir sistem. Briketleri dizerken de iç ortamdaki fazla suyu atacak tahliye borularını 2 metre arayla sistemin altına yerleştirdik. Briketle çevrili alan içerisindeki beton zemin üzerine %10-20 eğimle akışı sağlayacak şekilde beton döktük. Bu beton fazla suyun tahliye borularına ulaşmasını kolaylaştırıp, göllenme yapmaması için gereklidir. Sistemin alttan havalanmasını sağlamak amacıyla eğimli zemin üzerine 6 -7 cm iri çakıl taşları yerleştirdik. Son olarak da sık dokulu sera örtülerini bu çakıl taşının üzerini tamamen örtecek şekilde serdik. Solucan gübresinin ve mamasının taş aralarına elenmesini önleyip, hava sirkülasyonunu sağlamak için bu örtü önemli ve gereklidir” diye konuştu.

    Kozan, “Drenajlı yer sistemini tüm üreticilere öneriyorum. Çünkü maliyeti az, kolay temin edilebilen malzemelerden üretiliyor, yapımı basit ve solucanların çok sağlıklı olduğu bir ortam sunuyor. Çok paralar verilerek kurulan otomatik vermikompost reaktörleri gibi üretim kapasitesi fazla ve elde edilen ürünün kalitesi yüksek bir sistemdir. Üretime yeni başlamış üreticiler de kritik ve tehlikeli anlarda; örneğin nem oranının fazla olduğu zamanlarda tahliye imkanı sağlayan veya solucan yataklarında yanlış yemleme sonucu oluşan havasız ve oksijensiz ortam için doğal havalandırma imkanı veren briket malzemeden üretilen bu sistemi tüm üreticilere tavsiye ediyorum” ifadesinde bulundu.

    Amacının bu sektöre girmeyi düşünüp kurulum ve malzeme masraflarından dolayı vazgeçen insanların bu sistemi kullanarak az maliyetli ve yüksek kaliteli üretim yapmasını sağlamak olduğunu belirten Kozan, drenajlı yer sisteminin düşük maliyetle kurulabileceğini ve yığın şeklinde yapılacak üretime nazaran daha kaliteli bir üretim elde edileceğini dile getirdi. “Yığın şeklinde yapılacak üretimde drenaj şansı olmadığından fazla su zamanla patojenlerin birikmesine ve çoğalmasına zemin hazırlıyor. Bu nedenle oluşan gübre de kaliteli olmayacak ve ikinci bir olumsuzlukta solucanlar yığının her yerine homojen dağılamadığı için tam olarak mamayı işleyemeyecek ve dolayısıyla düşük kaliteli ve analizde düşük parametrelere sahip gübre üretilmiş olacak” diyen Kozan, “Ülkemizde toprağımızın ve tarımın geleceği için son derece önemli tarımsal bir girdi olan vermikompostun; gerek ekonomik ,gerek ekolojik, gerek sürdürülebilir tarıma olanak tanıması ,iyi tarım uygulamasını desteklemesi açısından son derece önemlidir. Bu noktada biz üreticilere büyük görevler düşmektedir. Öncelikli olarak maliyetimizi düşürerek uygun fiyatlara çiftçimize ürünü sunmalıyız ve ürettiğimiz ürünleri de en iyi koşullarda ve uygun sistemlerde üreterek etkinliğini en iyi noktaya çıkarmalıyız” şeklinde konuştu.

    “Solucan gübresi; toprağın hem fiziksel, hem kimyasal hem de biyolojik yapısını düzenleyip; toprağa kaybettiklerini yeniden kazanma şansı sunan, doğadaki en saf, en etkili gübredir” diyen Kozan “tarlanda ne varsa, ürününde de o vardır” sloganından yola çıkarak çiftçilere, yüzde 100 organik solucan gübresi kullanmalarını tavsiye ettiğini bildirdi.

  • Kış hastalıklarına karşı bağışıklık sistemini güçlendiren besinler

    Acıbadem Fulya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz, kış mevsiminde hastalıklardan korunmak için düzenli olarak tüketilmesi gereken besinleri anlatarak önerilerde bulundu.

    Acıbadem Fulya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz, soğuk algınlığı, grip, bronşit, farenjit gibi hastalıkların görülme oranının arttığı kış mevsiminde hastalıklardan korunmanın etkili yollarından birisinin de vücutta enfeksiyona neden olan virüs ve bakteri gibi mikroorganizmaların zararlı etkilerine karşı kalkan görevi üstlenen bağışıklık sistemini güçlendirmek olduğunu vurgulayarak, “Bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olmazsa olmaz 3 kural ise, su içmeyi ihmal etmemek, uyku düzenine önem vermek, beslenmemizin yeterli ve dengeli olduğundan emin olmak. Bağışıklık sistemini güçlendiren etkiye sahip besinleri soframızdan eksik etmemek de çok önemli” dedi.

    “Omega 3 almak için haftada 2-3 kez balık tüketmeye özen gösterin”

    Balığın vücudun üretmediği ve bu nedenle mutlaka besinlerle alınması gereken omega 3 yağ asidinin en önemli kaynağı olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz, “Hastalık yapan bileşiklerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan omega 3 almak için haftada 2-3 kez balık tüketmeye özen gösterin. Balığınızı ızgara, fırında veya buğulama olarak tercih etmeniz gerektiğini unutmayın. Portakal ve kivi, bu ikilinin ortak noktası C vitamini içermeleri. C vitamini içeriği sayesinde soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklardan koruyucu özellik taşıyorlar. Ancak hem vitamin deposu hem posa kaynağı meyveleri tüketirken dikkat etmeniz gereken 2 kural var: Birincisi avucunuzu dolduracak kadar meyvenin bir porsiyon kadar meyve demek olduğunu unutmadan, porsiyon kontrolü yaparak tüketmeniz. İkincisi de aynı anda 2 porsiyondan fazla meyve yememeniz. Yeterli protein almak bağışıklık sisteminin güçlenmesi için önemli. Yumurta da en kaliteli protein kaynağı olarak biliniyor. Yumurta aynı zamanda içerdiği A ve B vitaminleri, demir, çinko, folik asitle de öne çıkıyor. Herhangi bir sağlık sorununuz veya alerjik durumunuz yoksa haftada en az 3-4 kez günde 1 adet yumurta tüketebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

    “Haftada 2-3 kez baklagiller içeren bir öğün yapılması gerekiyor”

    “Yapılan bilimsel çalışmalar; sarımsaktaki organosülfür bileşiklerin toksinlerle savaştığı kanser ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok hastalıkta önleyici etkisi olduğunu gösteriyor” diyen Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Özellikle sarımsakta bulunan allisin hem antibakteriyel hem de antiviral etki gösteriyor ve soğuk algınlığı, nezle ile girip gibi bu mevsim en sık görülen hastalıklara karşı koruyucu etki gösteriyor. Maksimum fayda sağlamak için sarımsağı ezerek ve çiğ olarak yemeğe özen gösterin. Özellikle Karadeniz bölgesinin meşhur lezzeti karalahana, içerdiği A, K, C vitamini, kalsiyum ve magnezyum ile hepimizin sofralarında yer alması gereken bir besin. Hem çok güçlü bir antioksidan hem de kuarsetin içeriği ile antikanser, antiviral etkilere sahip. Karalahanayı mevsiminde haftada 1-2 kez sıcak sebze yemeği, dolma veya çorba olarak tüketebilirsiniz. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin ile minerallerden zengin beslenmek ve yeterli protein almak önemli. Mercimek ve nohut gibi baklagiller de bitkisel kaynaklı protein, posa, B grubu vitaminler ve demir içererek bu 2 şartı yerine getiren bir besin grubu. Haftada 2-3 kez baklagiller içeren bir öğün yapılması gerekiyor. Baklagiller yemeğinize mutlaka limonlu bir yeşil salata eşlik etsin. Böylece hem aldığınız vitamini arttırır hem de limon ve yeşilliklerde bulunan C vitamini sayesinde baklagillerdeki demirden daha iyi yararlanmayı sağlarsınız.”

    “Zencefil, kolesterolün düşmesine, karaciğeri korumaya, pıhtılaşmayı geciktirmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor”

    Metabolizmanın daha hızlı çalışmasına yardım ederek kilo kaybına katkı sağlayan, ani kan şekeri değişikliklerinin önüne geçen yeşil çayın serbest radikallerle savaşan antioksidanlardan zengin ve bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirten Deniz, “Ancak yeşil çayı aşırı kaynar suya eklerseniz, yapraklarındaki antioksidanların etkilerini kaybetmesine neden olursunuz. Bu yüzden yeşil çayınızı kaynar olmayan su kullanarak hazırlayın. Rengiyle sofraları renklendiren nar antioksidan kaynağı olması sayesinde güçlü bir bağışıklık sistemi için olmazsa olmaz besinlerden biri. Yarım adet nar bir porsiyon meyveye eşit oluyor. Narı isterseniz ana öğünlerde salatalarınıza ekleyerek, isterseniz ara öğünlerde tüketebilirsiniz. Örneğin bir kase yoğurdun içerisine 2-3 yemek kaşığı nar ekleyerek bağışıklık sistemini güçlendiren harika bir ara öğün yapabilirsiniz. Mide bulantısına iyi gelmesiyle ünlü olan zencefil; ayrıca kolesterolün düşmesine, karaciğeri korumaya, pıhtılaşmayı geciktirmeye ve bağışıklık sistemini güçlendirmeye yardımcı oluyor. Zerdeçal son yıllarda yapılan çalışmalarda sağlık üzerine olumlu etkileri gösterilmiş bir baharat. Kalp-damar hastalıklarının önlenmesinde, kolesterolün düşürülmesinde rol oynayan, iltihap önleyici gibi özelliklere sahip olan zerdeçal, güçlü bir bağışıklık sistemi için de sofranızda yer almalı. Yaklaşık 1 tatlı kaşığı zerdeçalı çorbalara, et ve tavuk yemeklerinize ekleyerek tüketebilirsiniz” şeklinde konuştu.

    Keten tohumunun içerdiği posa ile bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olduğunu ve kabızlık problemi yaşayanlar için iyi bir çare olarak tavsiye edildiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz, “Ayrıca fosfor, magnezyum, bakır ve B grubu vitaminler, omega 3 ile omega 6 yağ asitleri için iyi bir kaynak ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yemeklerinize 1-2 tatlı kaşığı kadar ekleyerek keten tohumunun bu etkilerinden faydalanabilirsiniz” açıklamasını yaptı.

  • Milletvekili Yüksel, Şanlıurfalı işadamlarına Cumhurbaşkanlığı sistemini anlattı

    AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel, Şanlıurfalı işadamlarına Cumhurbaşkanlığı sistemini anlattı.

    Şanlıurfalı bir işadamının verdiği yemeğe katılan AK Parti Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel, yemeğe katılan işadamlarına Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili bilgi verdi. Yüksel referandumda neden evet denilmesi gerektiğini anlattı.

    Geçmişteki koalisyon yönetimlerinin ülkeye verdiği zararların altını çizen Yüksel, Yönetimde kalıcı istikrarın sağlanması gerektiğini söyledi. Mevcut Cumhurbaşkanının yargılanmasının daha zor olduğunu belirten Yüksel, yeni sistemle cumhurbaşkanının hakkında soruşturmanın açılmasının daha kolay olacağını vurguladı.

    “Gaziantep’te rekor kıracağız”

    Referandumda rekor kıracaklarının altını çizen Yüksel, “Gaziantep Ensar şehridir. Türkiye’ye modeldir. Yönetim adına da Gaziantep üzerinden bütün Türkiye’ye bu Cumhurbaşkanlığı sistemini milletimizin oylarıyla getireceğiz. Allah’ın izniyle Gaziantep’te referandumda rekor kıracağız” dedi.

    “Bu coğrafyada dimdik kalacaksak yönetimimiz güçlü olmalı”

    Coğrafyada güçlü kalmanın yolunun güçlü bir yönetim olduğunun altını çizen Yüksel, “Yönetimde geçmişten bugüne yaşanan sıkıntılar var bunu idareciler iyi bilirler. Bu coğrafyada biz dimdik kalmak istiyorsak, yarınlarımızı garanti altına almak istiyorsak mutlaka yönetimimizi çok iyi hale getirmemiz gerekiyor. Bu güne kadar idarede yaşanan sıkıntıların hepsini bertaraf etmemiz lazım. Yeni dünyaya yeni Türkiye olarak mührümüzü vurmamız gerekiyor. Parlamenter sistem maalesef bu ülkeyi taşıyamıyor. Tek başlılık mutlak suretle gereklidir. Bizim yaptığımız sistemde başbakanlıkla cumhurbaşkanlığını tek elde topluyoruz. Yürütmeyi ayrı seçiyoruz cumhurbaşkanıyla beraber. Milletimiz sandıkta yürütme ve yasamayı ayrı seçiyor. Bu koalisyon dönemlerinin bitmesi anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

    “Milleti rejim değişiyor diye kandırıyorlar”

    CHP’nin rejim değişiyor yaklaşımının gerçeği yansıtmadığını vurgulayan Yüksel, “CHP sanki rejim değişiyormuş gibi bir algı oluşturuyor. Halbuki bu sisten asla bir rejim değişikliği değildir bir yönetim sistemi değişikliğidir. Kimsenin rejimle bir sorunu yok burada sadece daha iyi yönetilme istikrarı devam ettirme amacı var. Eskiden sorumsuz olan Cumhurbaşkanı, sadece vatana ihanetten yargılanan Cumhurbaşkanı, yeni dönemde olası bir suç oluştuğu zaman salt çoğunlukla hakkında soruşturma açılabilecek” diye konuştu.

    Yüksel bu tür toplantıların devam edeceğini belirtti.

  • Bakan Yardımcısı Yayman, Cumhurbaşkanlığı sistemini anlattı

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Aksaray’da Siyaset Akademisi Eğitim Programı kapsamında ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ konulu ders verdi.

    Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Aksaray Belediyesi’ni ve AK Parti İl Başkanlığını ziyaret ettikten sonra Endüstri Meslek Lisesi Konferans Salonu’nda düzenlenen eğitim programına katıldı. Bakan Yardımcısı Yayman, katılımcılara ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ konusunda ders verdi.

    Çok sayıda davetli ve partililerin katıldığı programda konuşan Bakan Yardımcısı Yayman, Türkiye’de 66 yılda 6 darbe gerçekleştiğini söyledi. 27 Mayıs 1960 Darbesi, 12 Mart 1971 Darbesi, 12 Eylül 1980 Darbesi, 28 Şubat Postmodern Darbesi, 17 Nisan 2007 E-Muhtırası ve 15 Temmuz 2016 Fetullahçı Terör Örgütü-Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ-PDY) darbe girişimi yapıldığını belirten Yayman, “Başbakanlardan, partilerden ve zamandan bağımsız sistem problemi var. Darbeleri mümkün kılan bir sistem var. Parlamenter sistemin yönetim krizi var. Devlet reformu ihtiyacı var. 1950-2002, 52 yıl istikrarsızlıkla geçti. Ülke 70 sente muhtaç oldu. Toplum ve siyasette kardeş kavgası oldu. 1980, 115 tur oylamaya rağmen Cumhurbaşkanı seçilemedi. Türkiye 5 ay Cumhurbaşkansız kaldı. Koalisyon pazarlıkları oldu. Uzun süre hükümetsiz dönem… Siyaset değer ve itibar kaybetti. Her on yılda bir askeri darbe oldu. Her darbe, ülke istikrarını bozdu. Demokrasi askıya alındı. Partiler kapatıldı. Başbakan idam edildi. Bakanlar idam edildi. Büyük acılar yaşandı. Ülke cezaevine döndü. Demokrasi askıya alındı. Türkiye 500 milyar kaybetti. Devlet sistemi çöktü. Postmodern darbe oldu. Ekonomik darboğaz yaşandı. 11 yılda 9 hükümet kuruldu. Devlete olan güven sarsıldı. Türkiye uluslararası alanda yalnızlaştı. Ağustos 1999 depremi, aynı zamanda politik depremin başlangıcı oldu. Sorun çözen değil, sorun üreten sistem var. 3 Kasım 2002… AK Parti sessiz devrimi oldu. Recep Tayyip Erdoğan 11 seçimi kazandı. 5 genel, 3 yerel, 2 referandum, 1 Cumhurbaşkanlığı seçimi. Büyük kitlelerin desteği oldu. Türkiye tarihinde ilk kez 15 yıllık politik ve ekonomik istikrar… Millet özgüven kazandı. 21. yüzyıl, Türkiye’nin yüzyılı olacak” dedi.

    “Türkiye’nin kurtuluşu Cumhurbaşkanlığı sistemindedir”

    Başkanlık sisteminin 50 yıldır tartışıldığı belirten Yayman, “Rahmetli Turgut Özal Başkanlık sistemini toplumun gündemine soktu. Başkanlık sistemini varoluşsal bir biçimde savundu. Türkiye’nin tek partili olduğu dönemlerde istikrarı sağladığını, parlamenter sistemin krizler ürettiğini savundu. Türkiye’nin var olabilmesi için başkanlık sistemini istedi. Parlamenter sistem istikrarsızlık doğuruyor. Bugünkü sistemde sağda ve solda birlik sağlanmasının imkanı yok. Başkanlık sisteminde icra ve yasama ayrı olacağı için yargı bağımsızlığı kesinlikle korunur. Asıl parlamenter sistem diktatörlüğe yol açan bir sistem. Türkiye için başkanlık sistemi şart. Mevcut sistemle ülke daha fazla yol alamaz. Çağın gerektirdiği dinamik yönetim başkanlık sistemi ile mümkün. Ülkenin yapısal sorunlar içinde boğulma riski var. 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi başkanlık sistemine geçiş için fırsattır. Mevcut parlamenter sistem köhne ve yıpranmıştır. Sistem değişimi ile lider ülke konumuna gelmek mümkün. Başkanlık sistemi ile Türkiye uluslararası sistemde daha fazla rekabet edebilir. Ülke içi yapısal sorunlar başkanlık sistemi sayesinde ortadan kalkar. Cumhurbaşkanlığı sistemi ne getiriyor? Başbakanlık makamı kaldırılacak. Seçilme yaşı 25’ten 18’e indirilecek. Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkacak. Cumhurbaşkanına karşı yargı yolu açık olacak. Sıkıyönetim ve askeri mahkemeler kaldırılacak. Cumhurbaşkanı OHAL kararı verip meclise sunabilecek. Yargı bağımsızdı şimdi bağımsız ve tarafsız hale gelecek. Üst düzey kamu yöneticilerini Cumhurbaşkanı atayacak. HSYK üyeleri TBMM ve Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Türkiye’nin kurtuluşu Cumhurbaşkanlığı sistemindedir. Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en gelişmiş on ülkesi arasına girebilmek için kişi başına düşen milli gelirin 20 bin dolar olabilmesi için Türkiye’de evrensel normlarda bir yönetim sistemi için 21. yüzyılın Türkiye’nin yüzyılı olabilmesi için Başkanlık Sistemini savunuyoruz” diye konuştu.

  • Dişli, “Başkanlık sistemini bu ülke insanının da yaşama hakkı var”

    Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli, konuk olduğu bir canlı yayın programında “Başkanlık sisteminin yaşandığı ülkelerdeki insanlar gibi bu ülke insanının da sistemi görmeye hakkı var” dedi.

    Başkan Dişli, konuk olduğu bir canlı yayın programında, Başkanlık Sistemine ülkenin hazır olduğunu belirterek, “İnsanlar arasında bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Başkanlık sistemi birilerinin anlattığı gibi rejim değişiyor anlamına gelmesin. Türkiye’de eğer bazı kesimlerin anlattığı gibi Anayasa değişikliğiyle ilgili bir tehlike olsaydı o zaman sadece Cumhurbaşkanını seçiyoruz olurdu. Oysa ki, Yasa ve Yürütmeyle ilgili bir tehlike yok. Size iki zarf veriliyor, birincisine seni yönetmek isteyen Cumhurbaşkanına oyunu veriyorsun, ikincisinde ise hangi partiden milletvekili istiyorsan oyunu ona veriyorsun. Anayasa değişikliği ile ilgili maddeler bu kadar açıkken nasıl bu kadar çarpıtabiliyorlar hayret ediyorum”dedi.

    Dünyanın ülkemizdeki süreci çok iyi takip ettiğini kaydeden Başkan Dişli, “Dışarda bazı güçler Başkanlık sisteminin önünü tıkamak engellemek için mücadele veriyor. Çünkü kendileri söylüyor. Türkiye Başkanlık sistemine geçerse bir daha darbe yapamayacaklar. Bunların bakış açısından düşündüğümüzde ne kadar doğru yoldan gittiğimizin farkında olmamız gerekir. Cumhurbaşkanımız çok cesur adımlarla yola çıktı. Bizde belediye ve Adapazarı ilçesi olarak bu yola girdik. Seçmeniyle birlikte her türlü desteği, katkıyı sağlayacağız. Biz çalışmalara başladık, hazırız. Partimiz ve ülke sevdalısı vatandaşlarımız gözü kara insanlardır. Bunun örneğini 15 Temmuz gecesi gördük. Herkes hiç tereddütsüz sokağa çıktı ve milli iradesine sahip çıktı. Darbeye darbe yaptık ve kimsenin burnunu kanatmadık. Biz çıktığımız yoldan geri dönmeyiz. Kim ne söylerse söylesin, biz sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz. Çünkü bu ülkenin insanları kıymetli insanlardır. En az dünyadaki kendini kıymetli sanan ülkelerdeki insanlar kadar kıymetlidir. Bizim insanımızın da Başkanlık sisteminin yaşandığı ülkedeki insanlar kadar o haklara ve hukuka sahip olmaları gerekir. Bunu ülkemiz insanına çok göremeyiz” diye konuştu.

    İnsanlarda kafa karışıklığı meydana getirmek için içeriden ve dışarıdan ciddi çalışmalar yapıldığını ifade eden Başkan Dişli, “Biz bu ülkenin evlatları olarak üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz. Sakarya adına bu gayet kolay olacak. Çünkü dinamik bir ekibimiz var. Gerek Genel Başkan Yardımcımız Şaban Dişli, gerek Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeki Toçoğlu ve tüm il, ilçe yönetimlerimiz olsun bu süreçte iyi çalışacağımıza inanıyorum. Sakarya iyi olursa, Kocaeli de iyi olur, Bilecik de iyi olur. Bu sebeple Sakarya’da küçümsenmeyecek bir çalışma olacağını söyleyebilirim. Sınırımızın 1 km ötesinde ev yok, okul yok, eğitim yok. Çadırda yaşam sürdürüyorlar. Ülke olarak bu bölgeyle ilgili tedbir almazsak İstanbul, Sakarya, Gaziantep nasıl güvende olacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin başlattığı Fırat Kalkanı Operasyonu doğru ve yerinde bir karardır” dedi.