Etiket: Sistemi

  • Konya’da Buzlanma Engelleme Sistemi Hayata Geçirildi

    Konya Büyükşehir Belediyesi, kar ve buzlanmaya karşı Konya merkez ve tüm ilçelerde kurduğu Acil Müdahale Ekipleri’nin yanı sıra, “Buzlanma Engelleme Sistemi”ni hayata geçirdi.

    Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, kar ve buzlanmaya karşı Konya merkez ve tüm ilçelerde görev yapmak üzere 28 ayrı noktada Acil Müdahale Ekipleri bulunduğunu belirterek, ekiplerin meteorolojiden alınan bilgiler doğrultusunda 24 saat boyunca tuzlama, solüsyon, kar kürüme ve kaldırımları temizleme çalışması yürüttüğünü dile getirdi. Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Yol Yönetim Merkezi’nde Türkiye’de ilklerden olan bir sistemi de hayata geçirdiklerini kaydeden Başkan Akyürek, merkezdeki Buzlanma Engelleme Sistemi (BES) ile ilk olarak İstanbul Yolu Otogar Kavşağı, Selçuklu Köprülü Kavşağı, Beyşehir Yolu Tıp Fakültesi-Akyokuş hattında asfalt sensörleriyle bilgi akışı sağladıklarını dile getirdi. Pilot güzergah çalışması olarak hayata geçirilen sistemde, elektronik olarak asfalt sıcaklığı ve tuz ölçümü yapan sensörlerin verileri Yol Yönetim Merkezi’ne iletirken yapılan değerlendirme ile buzlanmanın önüne geçildiğini, gerekli tuzlama ya da solüsyon çalışmasının yapıldığını vurgulayan Başkan Akyürek, “Buzlanmanın nerelerde ve ne zaman başlayacağının önceden belirlendiği sistemde can ve mal kaybı en aza indirilerek erken ve doğru müdahale ile trafik güvenliği sağlanıyor” dedi. Pilot çalışma ile ilk planda kar, donma, buzlanma gibi yol meteorolojisi verilerinin önceden belirlendiği Yol Yönetim Merkezi’nde; kameralı araç takip sistemi ile yolların ve kış çalışmalarının koordinasyonu, trafik yoğunluk haritası, Konya il sınırları yol ve hava durumu da görülebilirken televizyonlarda canlı yayınlarla vatandaşlar da bilgilendirilecek.

    KIŞ ACİL YARDIM HATTI

    Öte yandan, Konya Büyükşehir Belediyesi, şehir genelinde kar yağışından kapanan yollar ve olumsuz kış koşullarının ihbar edilmesi için 444 55 42 numaralı acil çağrı hattını da hizmete sundu. Bu numaradan 24 saat boyunca Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri’nin nöbetçi ekiplerine ulaşılabiliyor.

  • Bodrum’da “Yönetim Bilgi Sistemi” Sayesinde Hizmet Kalitesi Artacak

    Bodrum Belediyesi, şeffaf süreç yönetimi için kendi yazılımını geliştirdi. “Yönetim Bilgi Sistemi” sayesinde hizmet kalitesi artacak.

    Kalite Yönetim Sistem Koordinatörlüğü’nün 2015 yılı Haziran ayında başlattığı süreç analiz çalışmaları sonucunda, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü için geliştirilen yazılım ile birimlerin iş akışlarına uygun veri tabloları hazırlanarak, hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik süreç iyileştirmesine gidildi. Eylül 2015 itibarıyla uygulamaya alınan Yönetim Bilgi Sistemi ile İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ndeki talepleri için vatandaşa, sürecin her aşamasında kısa mesaj ile bilgi verilmeye başlandı.

    Kalite Yönetim Sistem Koordinatörlüğünün yaptığı çalışmalar sonucunda, 2015 yılı Eylül ayında 12.000 kayıttan oluşan bir veri tabanı oluşturuldu. Kalite Yönetim Sistem Koordinatörlüğü ve Bilgi İşlem Müdürlüğü bünyesinde kurulan Yazılım Geliştirme Grubu, “Yönetim Bilgi Sistemi” adıyla İmar ve Şehircilik Müdürlüğü fonksiyonlarına uygun kendi yazılımını geliştirdi. Microsoft ASP.NET programlama dili ile HTML5 standartlarına uygun, WEB tabanlı olarak geliştirilen yazılım, 2015 yılı Aralık ayı başında kullanıma sunuldu.

    Vatandaş kuruma gelmeden işlemlerinin her aşamasında kısa mesaj ile bilgilendiriliyor

    Yönetim Bilgi Sistemi’nin devreye alınması ile vatandaşın İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nden beklediği hizmet süreçlerinin her aşamasında, “kısa mesaj” sistemi ile bilgilendirilmeye başlandı.

    KURULAN SİSTEM YÖNETİCİLER VE KULLANICILAR İÇİN DE BÜYÜK KOLAYLIK SAĞLIYOR

    İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, farklı uygulamalarla yaptığı işlemleri, “Yönetim Bilgi Sistemi” sayesinde tek ekrandan kısa sürede gerçekleştirebiliyor. Sistem Yöneticileri de süreçte akışı anlık olarak izleyebiliyor ve sistemin sıkıştığı noktaları Yönetim Bilgi Sistemi sayesinde doğru bir şekilde tespit edebiliyor. Bodrum Belediyesi’nin kendi insan kaynaklarıyla yürüttüğü bu çalışma, geliştirilmeye açık, sürdürülebilir bir sistem uygulaması olarak nitelendiriliyor. Bodrum Belediyesi Yazılım Geliştirme Grubu, 2016 yılında da Yönetim Bilgi Sistemi’ne yeni modüller kazandırarak, Bodrum Belediyesi’ne ait süreçlerin ve envanterlerin tek bir sistemde toplanması konusundaki titiz ve kapsamlı çalışmalarına devam edecek.

    “TEKNOLOJİK ALTYAPIMIZ VE BİLGİ BİRİKİMİMİZLE EN İYİ HİZMET İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

    Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, özellikle teknoloji ile birlikte değişimin büyük bir hız kazandığı günümüzde, Bodrum Belediyesi’nin de değişim ve gelişime en iyi şekilde uyum sağladığını ifade etti. Başkan Kocadon, “30 Mart 2014 seçimleri sonrası ilçemizdeki belde belediyelerinin kapanmasıyla başlayan büyükşehir sürecine ülke çapında en hızlı adım atabilmiş, teknolojik alt yapısıyla ve bilgi donanımıyla sistemini kurabilmiş ilçelerin başında geliyoruz. Bodrum Belediyesi olarak hedefimiz, vatandaşımıza verdiğimiz hizmetleri en kaliteli şekilde sunmaktır. Bu projeyi yürüten tüm çalışma arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Vatandaşımıza hem kurumlarımızda hem yarımada genelindeki tüm ortak yaşam alanlarımızda en iyi hizmeti verebilmek üzere önümüzdeki yıl da çalışmalarımızı büyük bir özenle, elimizden geldiğince en iyi şekilde sürdürmeye gayret edeceğiz.” dedi.

  • Başbakan Davutoğlu: “Yeni Anayasada En Doğru Olan Başkanlık Sistemi”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni anayasanın kurumsal formu itibariyle en doğru olanın başkanlık sistemi olduğunu söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sırbistan ziyareti öncesi düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile dün gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine, “Ben Sırbistan’a gidiyorum, sayın Cumhurbaşkanımı Suudi Arabistan’a gidecek. Perşembe yılbaşı haftalık görüşmemiz yapma imkanımız olmayacak. Yurt dışı seyahatleri öncesi bir görüşme gerçekleştirmekte fayda gördük. Önceden planlanmış değildi. Birçok konuyu ele aldık. Terörle mücadele başta olmak üzere Irak ve Suriye’deki gelişmeler. Ayrıca önümüzdeki günlerde muhalefet liderleri ile görüşeceğim. Genel haftalık görüşmemizi öne alarak bir görüşme gerçekleştirdik. Her gün yeni gelişmeler oluyor. Bu gelişmeleri istişare etmek ve gelişmeler çerçevesinde atacağımız adımları değerlendirmek için olağan görüşmemizi erkene almış olduk” açıklamalarında bulundu.

    “SAYIN KILIÇDAROĞLU VE SAYIN BAHÇELİ’YE GİDERKEN BİR ÖNYARGIMIZ YOK”

    Başbakan Davutoğlu, muhalefet partileri ile yeni anayasa konusunda yapacağı görüşmelerin hatırlatılması ve yeni anayasa konusunda izlenecek yöntemin sorulması üzerine ise şunları söyledi:

    “Cumartesi günü geçtiğimiz dönemde anayasa çalışmalarına katılmış bütün arkadaşlarımı İstanbul’a davet ettim. Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece bütün müktesebatı kendilerinden dinledim. Uzun bir gecede bütün 2007-2011 anayasası süreçlerinde yaşadıklarımızı yöntem ve muhteva olarak dinledim. Sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Bahçeli’ye giderken bir önyargımız yok. Zihnimde bir yöntem var, istişarelerden sonra şekillenmiş olan. Geçmişte iki yöntem denendi. 2007 sonrasında AK Parti’nin kendi çalışması olarak parti mutfağında hazırlayıp sunması yöntemi var. 2011’den sonra uzlaşma komisyonu olarak bütün partilerin katıldığı önü açık bir yöntem denendi. İkisinde de istediğimiz neticeyi alamadık. Önümüzde ciddi bir siyasi istikrar dönemi var. Sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Bahçeli ile yöntem etrafında hiçbir önyargı taşımayan bir istişarede bulunacağız. İçerik bağlamında önemli olan anayasanın ruhudur. Şeklinden önce anayasanın ruhu üzerinde mutabık kalmak lazım. Özgürlükçü, insan odaklı, vatandaşı esas alan, vatandaşın devleti tanımladığı, insan onuruna dayalı bir anayasa çerçevesini kendileri ile paylaşacağım. Bu hususta bir mutabakat sağlanırsa önyargı taşımadan en doğru hükümet yönteminin ne olacağı konusunu kendileri ile paylaşacağım. Şimdiden hiçkimsenin ‘şu yöntem doğur değil, şu hükümet yöntemi doğru değil, şu yöntem gelirse konuşmam’ gibi bir yaklaşım için girmemesi doğur olur”

    “YENİ ANAYASANIN KURUMSAL FORMU İTİBARİYLE EN DOĞRU OLAN BAŞKANLIK SİSTEMİDİR”

    Zihninde açık ve net bir tablo oluştuğunu ancak bunun tartışılmaz olmadığını söyleyen Davutoğlu, “Bizim için bu anayasanın kurumsal formu itibariyle söylüyorum en doğru olan başkanlık sistemidir. Bunu daha önce de dile getirdik. Bunu tartışırken kimseni konjonktürel bakmasını tavsiye etmem. Yani bu dönemdeki siyasi liderler hepimiz geçiciyiz. Öyle bir anayasa yapalım ki 50 sene sonra bizim torunlarımız onu idare ederken de rahat etsinler. Kişiselleştirirsek ‘şöyle olursa karşı çıkarım’ diyerek yapacağımız konjonktürel analizlerin hepsi bizden sonraki nesiller için sıkıntı doğurur. Hedefim bu görüşmelerde tamamen özgürlükçü, katılımcı güçler ayrılığı prensibe dayalı çağdaş bir anayasanın yazılabileceğini düşünüyorum. Bunu yapabilmek için konjonktürel şartlardan çıkmamız lazım. Kişiselleştirmeden, şartlar koymadan, önyargıları zihnimizden silerek oturduğumuz zaman torunlarımızın dahi revizyona ihtiyaç duymadan kullanabileceği, üzerinde yemin edebileceği bir anayasayı birlikte yapmamız lazım. Bu sadece hükümetimizin görevi değildir. Öyle olmuş olsaydı bizim bunu sadece bir AK Parti meselesi olarak görmemiz gerekirdi. 380 milletvekilimiz de olsa ben bu yöntemi tercih ederdim. Doğru yöntem bu” ifadelerini kullandı.

  • MÜSİAD Konya Şubesi’nde Ekonomi Ve Finans Sistemi Ele Alındı

    MÜSİAD Konya Şubesi Cuma Konferanslarında bu hafta Küresel Finans Krizi Birlikte Gelişen Fırsatlar ve Tehditler konusu konuşuldu.

    Konferansın açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mehmet Ali Özbuğday, “Günümüzde gerek iş yaşamımızı, gerekse de günlük yaşantımızı idame ettirmek için paraya her alanda ihtiyaç duyuyoruz. Ömrümüzün her aşamasında ihtiyaç duyduğumuz bu paranın helal yollardan kazanılması ve helal yollara harcanması da Müslümanlar olarak dinimizin bir gereği. İş dünyasının temsilcileri olarak bu hafta da dünya üzerindeki ekonomi ve finans sistemini ele almak ve İslam dininin mensupları olarak iş ve günlük yaşamımızı nasıl şekillendirmemiz gerektiğini incelemek istedik” dedi.

    Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mete Gündoğan da, yaptığı sunum eşliğinde dünya üzerindeki mevcut ekonomi ve finans sisteminin özellikle ikinci dünya savaşından sonra gelişme gösterdiğini belirterek sözlerine başladı. Prof. Dr. Gündoğan, “Bu modeli savunan ekonomistler paranın kendi dolaşım hızının olduğunu öne sürmektedirler. Aslında Müslümanlar olarak bizim itiraz ettiğimiz nokta da burada başlamaktadır. Bizim savunduğumuz sisteme göre paranın kendi dolaşım hızı olamaz ancak ve ancak mal ve hizmet dolaşımı olursa para dolaşımı mümkün olabilir. Piyasada mal ve hizmet dolaşımı olmadan paranın dolaşımı paradan para kazanmaya, yani faiz sistemine götürür. Bu durum da dinimizce haram kılınmış son derece sakıncalı bir konudur. Günümüzde dünya üzerindeki mevcut ekonomi ve finans sisteminin temeli borca dayalı para sistemine dayanmaktadır. Bu borca dayalı sitemden dolayı 2008 yılında dünyada büyük bir ekonomik kriz meydana gelmiştir ve halen de etkisini sürdürmektedir. Küresel sermaye sahipleri yaşanan bu krizi aşmak için özellikle Ortadoğu ve Arap ülkelerine yüklü miktarlarda kredi vererek borç transferi yapma yöntemini seçmişlerdir. Bu yüklü miktarlardaki kredileri de ancak o ülkelerde karışıklık olması ve yönetimlerinin değişmesi sayesinde kabul ettirebilecekleri için Ortadoğu’da ve yakın coğrafyalarda savaş ve kaos ortamı tesis etmeye çalışıyorlar; çünkü bu sayede küresel sermaye sahipleri hafızasız, istikrarsız ve istedikleri şekilde değiştirdikleri devletin yeni yöneticilerine kolay bir şekilde yüksek faiz oranları ile kredi verebilir konuma geliyorlar. Arap baharı diye tabir edilen olayların ve Ortadoğu’da yaşanan savaşın altında yatan temel sebep borç transfer edilmesine zemin oluşturmaktır. Yaşanan karışıklıkların ardından hak etmediği halde çoğu zaman askeri darbe ile yönetime gelen devletin en üst düzey yöneticilerini ilk ziyaret edenler dünya para akışını elinde bulunduranlar olmaktadır. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek Mısır’da yaşanan iç karışıklık ve akabinde meydana gelen askeri darbe ile yönetimin el değiştirmesidir. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki, ülkemizin de içinde olduğu borca ve faize dayalı ekonomi ve finans sistemi değişmedikçe dünya huzura ve sükûnete kavuşmayacaktır. Günümüzde uygulanan ekonomik modelde büyük sermaye sahipleri hiçbir mal ve hizmet ortaya koymadan, üretmeden para üzerinden para kazanmaya devam etmektedir. Bu borç üreten sistemin tamamen değişmesi ve insanların borçla yaşamaktan kurtarılması gerekmektedir. Paranın normal şartlarda üretim aracı olması gerekirken mevcut bankacılık ve finans sisteminde borç olarak karşımıza çıkmaktadır. Para merkez bankaları tarafından faizle bankalara ve finans kurumlarına, sonra banka ve finans kurumları aracılığı ile de yüksek faizle toplumun her kesimine ulaşmakta, yani para sisteme en tepeden borç olarak sokulmakta ve herkesi etkilemektedir. Ülke olarak içinde faiz olmayan yeni bir ekonomi ve finans sistemine olan ihtiyacımız, her geçen gün daha da zaruri hale gelmektedir. Bunu gerçekleştirilebilmek için de öncelikle piyasada dolaşan paranın ortada dönen mal ve hizmet dengesini sağlayacak kadar olması sağlanmalıdır. İslam ülkeleri arasında yeni ortak bir ekonomi ve finans sistemi geliştirilmelidir; ancak bu sayede faiz tuzağından kurtulmak mümkün olabilir. Şu an ülke olarak ekonomimiz bu sistemden kurtulmak için müsait durumda. Avrupa ekonomisi ciddi bir çöküş içerisindeyken bu fırsatı iyi değerlendirmek zorundayız. Bu borca ve faize dayalı sistemden kurtulur, batıyı taklit ekmekten vazgeçer, onların ekonomik değer yargılarını reddeder ve kendi sitemimizi oluşturabilirsek dünyanın en büyük ekonomisi oluruz” şeklinde konuştu.

    Konferans, soru-cevap bölümü ve MÜSİAD Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mehmet Ali Özbuğday’ın günün anısına Prof. Dr. Mete Gündoğan’a hediye takdimi ile son buldu.

  • Milletvekili Tunç: “Başkanlık Sistemi Cumhuriyete Ve Demokrasiye En Uygun Sistemdir”

    AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Milletvekili Tunç, Yeni Anayasa ve Başkanlık sisteminin AK Parti’nin seçim beyannamesindeki vaatlerinden biri olduğunu belirterek, “Başkanlık sisteminin ne olduğunun kamuoyunda tartışılarak milletimiz tarafından aslında bilinmesi gerekir. Bunun gittiğimiz yerlerde halkımızla olan görüşmelerimizde bilinmediğini görüyoruz. ‘Siz diktatörlük mü getiriyorsunuz’ diyenler de var. Hatta başkanlık sistemi gelirse bir daha seçim olmayacağını söyleyenler bile var. Başkanlık sistemini en iyi şekilde halkımıza anlatmamız gerekiyor. Başkanlık sitemi cumhuriyete ve demokrasiye en uygun sistemdir. Nasıl ki belediye başkanlığı seçimlerinde halkın önüne belediye başkanı için ayrı Meclis üyeleri için ayrı 2 sandık konuluyorsa başkanlık sisteminde de halkın önüne başkan için bir sandık, milletvekilleri içinde ayrı bir sandık konulacak. Dolayısıyla halk kimin başkan olacağını önceden bilmiş olacak ve bu demokrasiye daha uygun. Vatandaşlarımız Belediye seçimlerinde nasıl, meclis üyeliklerinde başka partiye, başkanlıkta başka partiye oy verebiliyorsa, Başkanlık sisteminde de bunu yapabilecek” dedi.

    Muhalefet partilerinin ‘diktatörlük gelecek, Recep Tayyip Erdoğan bunu kendisi için istiyor’ şeklindeki propagandalarının doğru olmadığını belirten Milletvekili Tunç, “Erdoğan zaten halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı. Erdoğan, yürürlükteki Anayasamıza göre zaten bizim getirmek istediğimiz başkanlık sisteminden daha fazla yetkilere sahip. Başkanlık sistemi yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığına en uygun sistemdir. Şu anda Başbakan yasamanın içinden çıkmaktadır. Yasama ile yürütme birbirleriyle neredeyse bitişiktir. Başbakanın istemediği bir kanunun Meclisten çıkması mümkün mü? Başbakanın ayrı meclisin ayrı bir seçimle seçilmesi durumunda bu kuvvetler ayrılığına en uygun sistem olacaktır. Muhalefet de kuvvetler ayrılığının daha belirgin olmasını istemiyor mu? O halde, Demokrasiye ve tarihsel sürece de baktığımızda ülkemizin yapısına en uygun sitemdir. Bu nedenle biz seçimde başkanlık sistemini de halkımıza vaat ettik. Tabi bu konuda Mecliste uzlaşmak gerekir. Kamuoyunda bunu tartışırsak herkes bilinçlenirse muhalefet milletvekillerinin bazıları da belki ikna olacaktır. Bu ülkemizin de hayrına olur” diye konuştu.