Etiket: sistem

  • Sistem Global, Inovasyona yön veriyor

    AR-GE ve Tasarım Merkezi olan işletmeler tüm yönetim süreçlerini ARGERA ile çözüme kavuşturuyor. Sistem Global Danışmanlık Bölge Koordinatörü Yeminli Mali Müşavir Erol Çember, Ar-Ge ve tasarım dünyasında ilkleri gerçekleştirmekten gurur duyduklarını belirterek, ““Ar-Ge ikliminin geliştirilmesi ve tüm ülke coğrafyasına yayılması için çabalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

    Son zamanlarda sayısı gittikçe artan Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri, ARGERA ile tüm yönetim süreçlerini çözüme kavuşturuyor. Sistem Global tarafından sunulan sektörün yeni yazılım ürünü ARGERA, proje karar süreçlerinden başlayıp tüm proje süreçlerinin yönetimi, proje personel eşleşmeleri ve takibi, Ar-Ge destek personeli yönetimi, tam zaman eşdeğer hesabı, dışarıda geçirilen zamanlar, fikri haklar ve diğer yönetsel konuların takibi ile kamusal raporların üretilmesi gibi karmaşık ve kritik süreçlerin entegre, efektif ve net bir platformda yönetilmesine imkan tanıyor. ARGERA, online ve bütünleşik hizmetlerde avantaj sağlarken, Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nin yükümlü olduğu diğer yönetim sistemleri ve platformlar ile de entegre çalışarak tüm iş süreçlerinde zaman ve maddi kaynak kazandırıyor. ARGERA’nın yakın zamanda yayınlanacak mobil uygulaması ile de işletmeler, her an ve her yerde bilgi ve belge kontrolü yapabilecek. Ar-Ge ve tasarım süreçlerini sistematik bir şekilde yöneten ARGERA, ülke ekonomisinin lokomotifi olan ve üreten şirketlerin hızlı ve güvenli veri toplama yükünü azaltacak. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na yapılacak faaliyet raporu süreçlerine de hizmet eden program hatırlatma ve uyarı sistemleri ile işletmelere kılavuz olacak. ARGERA içinde firma bilgileri, Ar-Ge Tasarım Merkezi açıklamaları, proje yönetimi ve süreçleri ile personel yönetim hakkında bilgilere yer veriliyor. Bu program ile işletmelerin, her an ve her yerde bilgi ve belge kontrolünü yapmalarını sağlayacaklarını söyleyen Sistem Global Danışmanlık Bölge Koordinatörü Yeminli Mali Müşavir Erol Çember, “Aslında sadece bir yazılım ortaya çıkarmadık. Şirketlerin kurumsallaşma süreçlerine de katkıda bulunan bir fayda sunuyoruz. Ayrıca proje, personel, gelir, gider ve destek gibi bir çok kriter tek bir platform üzerinden bütünleşik olarak görülebilecek” dedi.

    Sistem Global Danışmanlık Bölge Koordinatörü Yeminli Mali Müşavir Erol Çember, Sistem Global olarak Ar-Ge ve Tasarım dünyasında ilkleri yapmaktan gurur duyduklarını açıklayarak, “Ar-Ge ikliminin geliştirilmesi ve tüm ülke coğrafyasına yayılması için çabalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

  • Eğitim Uzmanı İnanç Düzgün’den kaldırılan TEOG’un yerine yeni sistem teklifi

    Eğitimci İnanç Düzgün, öğrencileri küçük yaşta dershane sistemine mahkum eden TEOG’un kaldırılmasının son derece yerinde bir karar olduğunu belirterek, okul başarısını ön plana alan ve her dönemde 2’şer kez okulda yapılıp yıllara yayılarak öğrenciyi-veliyi tedirgin etmeyecek bir başarı ölçme sistemi teklif etti.

    Özel Bursa Mavi Deniz Anadolu Lisesi Kurucusu İnanç Düzgün, TEOG’un kaldırılması nedeniyle, yerine getirilecek sistemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

    Her yıl 1 milyon 250 bin dolayında öğrencinin girdiği TEOG’un yapısı gereği, kendini yetersiz hisseden tüm öğrencileri takviye dersi almak zorunda bıraktığını belirten Düzgün, her öğrencinin evine en yakın okulda öğrenim göreceği yolundaki açıklamaları da olumlu bulduğunu vurguladı.

    “Meslek liseleri güçlendirilmeli”

    Eğitim sisteminin bütünlük içerisinde baştan sona dizayn edilmesi gerektiğini savunan Düzgün şunları söyledi: “Öncelikle sistemin genel yapısına bir göz atmak gerekiyor. Eğitimi uzun bir yol olarak ele aldığımızda, her öğrencinin mutlaka üniversiteye gitmesi gerekmediği çok net ortaya çıkıyor. Üniversite kapısındaki yığılmanın önüne geçebilmek için de, sistemi daha ilkokul-ortaokuldan itibaren kurmak gerektiği anlaşılıyor. Bu nedenle eğitim sisteminin baştan sona bir bütünlük arz edecek şekilde elden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Temel olarak meslek liselerini yeniden ve bu kez sistemi titizlikle örerek güçlendirmeli ve bu okullardan mezun olan çocuklarımızın iş bulabileceği, çalıştıkları yerde gerçekten de verimli ve başarılı olabilecekleri bir yapıyı artık kurmak zorundayız. Bir iş yerinde teknik işlerde personel çalıştırabilmek için o personelin en azından meslek lisesi diplomasına sahip olması şartı, ilgili iş kollarında zorunlu hale getirilirse, sorunun büyük bölümü aşılmış olur. Okul altyapılarının güçlendirilmesi, eksiklerin giderilmesi ve müfredatın ciddiyetle günlük yaşamdaki ihtiyaçlar göz önüne alınarak revize edilmesi ile çok büyük yol alınır. Bu yapılanma, daha ilkokul-ortaokul aşamasında veli ve öğrenci üzerindeki baskıyı kaldıracağından, eve en yakın okul ve meslek lisesi seçeneği genel kabul gören bir uygulama olur. Dershane-takviye dersi ihtiyacı ortadan kalkar, kesinlikle yasak olan TEOG kurslarının kaçak olarak verildiği günlerdeki gibi korsan organizasyonların yaşama şansı kalmaz.”

    “Bu yıl acilen geçiş dönemi programı yapılmalı”

    Bir eğitim uzmanı olarak TEOG’un kaldırılması üzerine bu yıl yapılacak yerleştirmelere ilişkin görüşlerini de aktaran İnanç Düzgün, ilk aşamada kalıcı bir düzenleme yerine, sistemin tümündeki yenilenmeye ayak uydurmakta zorluk çekilmeyecek bir geçiş programı getirilmesini önerdi.

    Düzgün sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Öğrencilerin yüzde 95’i ortaokuldan mezun oldukları illerde liseye devam ediyor. Yüzde 5’lik kesim içerisinde, farklı illerde okuyanlar ve başarı oranı çok yüksek okulları hedefleyenler ve girmeyi başaranlar var. Eğer örneğin Bursa’da okuyan öğrencilerin yüzde 95’i yine Bursa’da kalıyorsa, sınav sisteminde buna uygun düzenleme yapılmalı. Bu nedenle benim önerim, her ilin Milli Eğitim Müdürlüğü komisyonları bünyesinde soru hazırlanıp gerekli güvenlik tedbirleri uygulanarak, sınavların il bazında merkezi sistemle yapılması. Bu sınav zaten halen yapılıyor. Benim önerim, Milli Eğitim Müdürlüklerince yapılan bu sınavın geliştirilerek 5-6-7-8. sınıflarda her dönem 2 kez yapılması, okul mezuniyetinde de tüm sınavların ortalaması alınarak öğrenciye bir puan verilmesi. Bu puan sistemiyle her ilin ilk yüzde 5’ine veya yüzde 10’una giren öğrencilerden isteyenlere fen liseleri ve genel ilgi gören başarılı liseler için merkezi sistemle yapılacak bir sınav uygulanabilir. Ortaokul 1. sınıftan itibaren sınavlar ilerledikçe, öğrencinin başarı oranlara da belli olacağından, ilk yüzde 5’e girme iddiası olmayan öğrenciler en yakın okul veya meslek lisesi seçeneğine yönlendirilebilir. Böylece üniversite kapısında yığılmanın önü alınır. Bir anlamda iş-ekmek garantisi olarak görülebilecek meslek lisesi diploması, bu yığılmanın önlenmesinde anahtar rol oynayacaktır.”

    Öğrenci ve velilere de önemli uyarılar

    Özel Bursa Mavi Deniz Anadolu Lisesi Kurucusu İnanç Düzgün, bir özel okul kurucu ve yöneticisi olarak geçmişten bu yana liselere geçiş aşamasında öğrenci ve velilerin yaşadıkları strese çok yakından tanık olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

    “Öğrenciler sistemin de gereği olarak, ortaokula geldiklerinde liselere giriş sınavını hedeflediler. TEOG derslerinin özel kurslarda verilmesi tümüyle yasak olmasına rağmen, geçtiğimiz yaz aylarında da merdiven altı kurslara TEOG’a hazırlık adı altında para yağdı. Bu korsan kursların varlık nedeni TEOG sınavıydı ve o sınav ortadan kalktı, dolayısıyla korsan TEOG kurslarının devamının anlamı kalmadı. Öğrenciler için şu aşamada yapılabilecek en doğru şey, okul başarısına odaklanmak, müfredattaki konuları iyi öğrenmektir. Milli Eğitim Bakanlığı en kısa sürede yeni modeli belirleyip açıklayacaktır. Yeni sistem ne olursa olsun, okul başarısı en temel parametrelerden biri olacağı için öğrenciler açısından kayıp söz konusu olmayacaktır.”

  • Uşak Valisi Salim Demir’den Tarım Bakanlığına sistem önerisi

    Uşak Şeker Fabrikasında yapılan 92. dönem pancar kampanyası açılış töreninde konuşan Uşak Valisi Salim Demir, Gıda Tarım ve Bayvancılık Bakanılığına bir çağrıda bulunarak bütün tarım politikalarında pancar alım sisteminin örnek alınmasını istedi.

    Uşak Şeker Fabrikasının tarihinin Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihiyle bir anlamda yaşıt olduğunu belirten Vali Demir; “Dolayısıyla ülkemizde Cumhuriyet ile beraber gelişen ülkenin tüm evrelerini bu fabrikamızda da bir şekilde yaşadığımıza inanıyorum. Ben henüz iki aydır burada Uşak’ta Valisi olarak görev yapıyorum ama gördüğümüz kadarıyla üretimde çok ciddi başarılar sağlamış olan bu fabrikamız bu fabrikanın kuruluşunda ciddi katkıları olan Şeker ailesi ve bu güne kadar emeği geçen tüm insanlarımızın omzunda yükselerek çalışılarak bu hali gelmiş. Bu vesileyle ben tüm emeği geçen başta bu fabrikanın kuruluşunu sağlayan kişiler ve devletimizin hizmetinde olan kişiler başta olmak üzere hepsine sizlerin huzurunda sizler adına şükranlarımı arz ediyorum” dedi.

    Pancar üretimi ve pancar şirketinin ülke ekonomisindeki önemli katkısından bahseden Vali Demir; konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü; “Aslında ilk aşamasından itibaren üreticisini hem ürün alım garantisi vererek hem ürünün üretimindeki tüm çıktıları ayni olarak üreticisine sunarak destekleyen bir sistemden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu sistem aslında tarım sektörünün gelişmesi için tüm sektörlerimizde tüm üretim dallarında uygulanması gereken bir sistem olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla çiftçinin üzerindeki faiz yükünü neredeyse sıfıra indiren ciddi örnek alınması gereken bir sistem söz konusu. Ülkemizin gelişmesi için çiftçimizi elimizden gelen en azami destekle ve gayretle desteklememiz gerekiyor. Dolayısıyla ben tarım bakanlığımıza bundan önceki dönemlerde de ilettiğim gibi bu sistemin yine bu pancar alım kampanyasının başlangıcında yeniden örnek bir sistem olarak uygulanmasını teklif ediyorum. Üretici diğer şeylerle uğraşmadan üretimine odaklanıp ülkemiz milletimiz için çok çalışıp üretmekle başarısını artıracaktır. Bu kampanyayla ilgili hem kooperatif sendika başkanımız hem de fabrika müdürümüz özetle buradaki bilgileri verdiler. Buradan da bu tesislerin bugüne kadar belli bir başarıyı yakalayarak geldiğini görüyoruz. Ben şunu özetle söylemek istiyorum biz ülkemizi kalkındırmak geliştirmek ileriye götürmek için azami gayretle elimizden gelenin en üst seviyesinde çalışarak üreterek devletimizi milletimiz ekonomimizi büyütmek durumundayız. Bu emeğimizin karşılığını da ülkemizin büyümüş ekonomisindeki payımızın da hep beraber kardeşçe eşit ve adilane paylaşacağız. Devletimizden muhakkak isteklerimiz olacak ama şunu da unutmamız gerekiyor öncelikle her birimiz el birliğiyle iş birliğiyle, gönül birliğiyle çalışıp üretip devletimizi ve milletimizi, ekonomimizi 21. yüzyılda muhasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşımak zorundayız. Eğer biz bunu başarırsak hepimize düşen ekmek mutlaka büyümüş olacak. Dolayısıyla önümüzdeki hedefleri gerçekleştirmek adına dev adımlarla ilerlemiş olacağız”

    Uşak Şeker Fabrikası Müdürü Ali Erdoğmuş da, ülkenin şeker ihtiyacını karşılamak üzere Şeker fabrikası kurma teşebbüsleri 1800’lü yıllara dayandığını ancak ilk şeker fabrikasının temeli Merkez Kalfa köylü Merhum Nuri Şeker öncülüğünde 1925 yılında burada atıldığını ve şeker pancarından şeker üretimine 1926 yılında Uşak’ta başlandığını belirtti. Erdoğmuş; “1926 yılında üretime başlayan, fabrikamızın kuruluşundan bugüne kadar, kuruluşunun öncüsü Merhum Nuri Şeker başta olmak üzere tüm emeği geçenlerden, aramızdan ayrılmış olanları rahmetle ve şükranla yad ediyor, hayatta olanlara sağlık ve mutluluklar diliyorum. Bize bu toprakları vatan olarak başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ayrıca; demokrasi mücadelesinde şahadet şerbetini içen 15 Temmuz şehitlerinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor, rahmet ve minnetle anıyorum.” ifadelerini kullandı.

  • Bursagaz’dan depremde gaz akışını keserek hayat kurtaracak sistem

    Türkiye’deki en büyük üçüncü doğalgaz yatırım şirketi Bursagaz, doğalgaz şebekesinin durumunu ortaya koyacak sistemi devreye aldı.

    Doğalgaz dağıtım bölgesinin Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olması sebebiyle kurduğu Deprem Risklerinin Yönetimi Sistemi (ERMS) projesinde de sona yaklaşan Bursagaz, her iki projesiyle ilgili son durumu paylaşmak için EPDK ve sektör oyuncularını bir araya getirdiği bir organizasyona ev sahipliği yaptı.

    Bursagaz tarafından yürütülen ve EPDK tarafından Ar-Ge projeleri kapsamında desteklenen Boru Hattı Bütünsellik Yönetim Sistemi (SPRING) ve Deprem Risklerinin Yönetim Sistemi (ERMS) projeleri kapanış ve devreye alma toplantısı Bursagaz Genel Müdürlük binasında yapıldı. Organizasyona Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Ar-Ge Komisyonu Başkanı Ali Rıza Dinç ve sektör profesyonelleri ile birlikte Bursagaz yöneticileri ve çalışanlar katıldı.

    Bursagaz İşletme ve Bakım Müdürü Nurettin Erikci, Bursagaz’ın Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına önem verdiğini ve sektöre rol model teşkil edecek projeleri hayata geçirdiğini söyledi. Bursagaz’ın, EPDK’ya 3 senede 19 proje başvurusu yaptığını belirten Erikci, “EPDK’nın objektif değerlendirmeleri sonucunda 4 projemiz Ar-Ge kapsamına alınmıştır. Bu vesileyle EPDK’ya vizyonu ve işbirliği için teşekkürü borç biliriz. Bu projelerden, tamamlanma noktasına gelen iki tanesini bugün siz değerli konuklarımızla paylaşmaktan onur duyarız” dedi.

    EPDK Ar-Ge Komisyonu Başkanı Ali Rıza Dinç ise, “Enerji sektöründeki şirketler arasında Bursagaz Ar-Ge projelerine verdiği önemle diğer şirketlerden ayrışıyor. Bundan dolayı kendilerine teşekkür ederiz. Ar-Ge alanında yapılan çalışmalara önem veriyoruz, bu alanda atılan her adımı, yapılan her harcamayı Türkiye’nin geleceğine yapılmış yatırım olarak görüyoruz. Şirketlerin daha iyi, daha kaliteli ve daha sürdürülebilir faaliyet göstermeleri, yeni teknolojileri kullanmalarıyla mümkün. Bunun için de Ar-Ge yapmaları gerekiyor. Biz de EPDK olarak, dağıtım şirketlerimizin Ar-Ge faaliyetlerini destekliyoruz” diye konuştu.

    Doğalgaz dağıtım sektöründe bir ilk olan SPRING projesinin sunumu, projenin lideri olan Yönetim Sistemleri Müdürü Halit Yılmaz tarafından yapıldı. Yılmaz, “SPRING, Bursagaz’ın hali hazırda kullanmakta olduğu SAP PM, GIS, SCADA, SAYS ve ERMS sistemleri ile bağlantılı olarak kurgulanan ve operasyonel verileri kullanarak sonuç üreten bir sistemdir. Operatör ve teknik personelin yaptığı faaliyetler sonucunda oluşan veriler otomatik olarak SPRING’e akar, sistem içinde oluşturulmuş bir modelleme ile analiz edilir ve risk bazlı, detaydan bütüne istenen tüm raporlar üretilir. Bu sistem, saha personelinin, kullanmaya alışık olduğu ekranlara girilen verileri kullanması yönüyle sadeliği koruduğu gibi operasyonel faaliyetlere getirdiği yeniliklerle teknik süreçlerde iyileştirme fırsatı da sağlamıştır. 2015 yılının sonlarında başlayan projedeki mühendislik çalışmaları tamamen Bursagaz’ın mühendisliği ve bilgi birikimi ile oluşturulmuş, yazılımı ise projenin ana paydaşı olan BTC Türkiye tarafından geliştirilmiştir.” diyerek, sistem tarafından üretilmiş ilk sonuçları paylaştı.

    Depremde gaz akışını keserek hayat kurtaracak ERMS sistemi

    Bursa’nın sismik hareketler konusunda hassas bir noktada olduğu bilinciyle hareket eden Bursagaz, toplantıda bu riske yönelik kurmakta olduğu ERMS sistemini de tanıttı. Proje Lideri Gökalp Kaman,“ERMS sayesinde, tehlikeli dereceye gelen bir yer hareketinde şebekenin üzerindeki bölge regülatörlerinin tamamını otomatik olarak kapatıp güvenli olarak doğalgaz tahliyesi yapılabilecek. Bununla birlikte çelik hat vanaları ERMS Sisteminin çıktılarına göre uzaktan ve otomatik olarak kapatılabilecek. Sistem, böylesine tehlikeli ve riskli bir durumda gaz akışını kesebilecek ayrıca istediği takdirde güvenli noktalarda tahliyesini de sağlayabilecek. Böylece gaz kaynaklı patlama, yangın gibi tehlikeler de bertaraf edilebilecek. Bu projede 25 noktaya sismik ivme sensör montajı yapıldı, Kocaeli Ünivesitesi 15 adet ArNET istasyonu ile Kandilli Rasathanesinin istasyonları ile veri entegrasyonu gibi aşamalar tamamlanarak sona gelindi. SCADA ile entegrasyonunu sağladıktan sonra her şey tamamlanmış olacak ve projeyi devreye alabileceğiz” diye bilgi verdi.

  • Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: “Yeni sistem daha gelmeden CHP’yi değiştirdi”

    Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yeni anayasa sisteminin şimdiden CHP’yi değiştirdiğini belirterek, “Bu sistemle bundan sonra iktidar olabilmek için milletin kendisi olabilmek lazım. Baskıcı düşüncelerle kendi bildiklerini kabul edip milleti cahil, yetersiz, dolayısıyla güdülen bir yapı olmakla bu sistemde başarıya ulaşamazsınız” dedi.

    Bitlis’in Ahlat ilçesinde düzenlenen ‘İl Milli Eğitim Müdürleri Değerlendirme Toplantısı’na katılan ve toplu açılış programına katılan Bakan Yılmaz, Adilcevaz ve Tatvan ilçelerini ziyareti sonrası Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu’nu makamında ziyaret etti. Burada vali yardımcıları ve kurum amirleri tarafından karşılanan Bakan Yılmaz, Valilik Şeref Defteri’ni imzaladı. Ardından AK Parti İl Başkanlığına geçen Bakan Yılmaz, partililere hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında özellikle CHP’ye atıflarda bulunan Bakan Yılmaz, yeni anayasa sisteminin şimdiden CHP’yi değiştirdiğini belirterek, “CHP biz bu anayasa değişikliğini yaparken kameralarla çekerek Anayasa Mahkemesine delil oluşturuyorlardı” dedi. Yeni anayasa sistemiyle yüzde 50+1 oyu alanın bu ülkeyi yöneteceğini anlatan Bakan Yılmaz, “2002 yılında yüzde 34 ile bu ülkeyi yönettik. Biz bu ülkeyi 44, 46, 47 ve 49’la da yönettik. Ancak sizin bu kabul ettiğiniz bu anayasa değişikliği var ya artık bundan sonra bu oranlarla ülkeyi yönetmek mümkün olmayacak. Bu ülkeyi yönetmek için yüzde 50+1 gerekiyor. Yani bu milletin yarısından bir fazlasının oyunu almak lazım. Bu sistem daha gelmeden Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) değiştirdi. CHP biz bu anayasa değişikliğini yaparken kameralarla çekerek Anayasa Mahkemesine delil oluşturuyorlardı. İyide millete sorulacak bir değişikliği milletin söz hakkının olduğu bir yerde millet adına karar vermeye yetkili olan bir mahkemenin ne söyleyeceğini sormaya, anlamaya gerek var mı? CHP gideceğim mahkemeye dedi ama gitmedi. Neden, işte bu sistemin olumlu dönüştürücü gücünün CHP’de görülmesindendir. CHP en son bir adalet yürüyüşü yaptı değil mi, daha önce kendi bayrakları ve kendisini destekleyen her türlü aşırı uçların flamaları da olurdu. Ama o bayrakları kullanmadı, kullanamaz da. Niçin, düşünüyor ki yüzde 50’nin üzerinde bir oy kitlesine ulaşabilsin ve 2019 yılında bu ülkeyi yönetme hakkını en azından kendisi ve kendi düşüncesinde olanlar kazanabilsin diye. CHP şimdide diyor ki Çanakkale’de bir toplantı yapacağız diyor. Ama diyorlar bayraklarınızla gelmeyin diyorlar. Bu sizin tercihiniz, CHP’yi ne kadar değiştirdi. Bu sistemle bundan sonra iktidar olabilmek için milletin kendisi olabilmek lazım. Baskıcı düşüncelerle kendi bildiklerini kabul edip milleti cahil, yetersiz, dolayısıyla güdülen bir yapı olmakla bu sistemde başarıya ulaşamazsınız. Milletin değerleri neyse o değerleri donanacaksın, o değerleri benimseyeceksin, o değerleri sahipleneceksin ve içselleştireceksin. Millet bunu görür ve gördükten sonra sana hak ettiğin payı verir. İşte bu anayasa değişikliğinin CHP’yi ne kadar dönüştürmeye başladığını gösteriyor. Ama CHP’nin hala yol alması gereken çok mesafe var. CHP bu ana kadar bu millete hiç güvenmedi” dedi.

    Bakan Yılmaz, 1960 darbesini ve o dönemde mecliste CHP’lilerin olduğunu hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:

    “60 darbesine bir bakın kurucu meclisinde hep CHP’yi destekleyenler vardı. Neden, güya bu ülkenin kendi koymuş olduğu ilkelerden uzaklaştığını düşündüler. Hiç halkın değerlerini, bu ülkenin de, meclisin de sahibinin de millet olduğunu hiçbir zaman düşünmediler. Bir şekilde millete güvenmediler. Ankara’daki bazen yargı, bazen de silahlı bürokrasisine güvendiler. Ancak onların da çare etmediğini bu 15 Temmuz’da gördük. Millet kendine ait silaha, tanka canıyla, kanıyla ve memleket kadar büyük yüreğiyle karşı koydu ve onları bozguna uğrattı. Bu millet diğerlerine de şu mesajı verdi; bundan sonra bu milletin üzerine söz söyleyebilmek kimsenin haddi değildir. Eğer bu milletin adına söz söylemek istiyorsan milletten oy alacaksın. Dolayısıyla bu yapılan sistem bu ülkeyi daha demokratik bir ülke haline getirecektir. Kesinlikle bu yapılan bu ülkede barış dilini hakim kılacaktır. Bundan sonra herkes Yunus’un dilini, Mevlana’nın dilini, Hacı Bektaş’ın dilini konuşacak. Bu coğrafyada hükümet olabilmek için Türkiye’nin her bölgesinden oy almak lazım. İşte bu da şeffaf olabilmeyi gerektirir, doğuda başka batıda başka olmayı değil, şeffaf olursan, milletin temel değerlerine sahip olursan bu milletin gözü terazidir, size hak ettiğiniz payı verir” dedi.

    Bakan Yılmaz, parti ziyaretinin ardından Bitlis esnafını ziyaret ederek kahvede vatandaşlarla çay içip sohbet etti. Bakan Yılmaz, daha sonra uçakla Ankara’ya dönmek üzere karayolu ile Muş’a geçti.