Etiket: siparişlere

  • Bir torba ve bir kütük ile başladı şimdi siparişlere yetişemiyor

    Bir torba ve bir kütük ile başladı şimdi siparişlere yetişemiyor

    Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Hilal beldesinde yaşayan Nizam Kara, hobi olarak bir kütük ve bir torba ile istiridye üretmeye başladı. Kısa sürede hobisini işe dönüştüren Kara, evinin alt katını istiridye üretim merkezi haline getirdi.

    Hilal beldesinde Nizam Kara, bir süre önce hobi olarak evinin alt katında istiridye mantarı üretmeye başladı. Bir torba ve bir kütük alarak istiridye mantarı üreten Kara, daha sonra işini büyütmeye karar verdi. Evinin alt katını tamamen istiridye üretim merkezi haline getiren Kara, şimdilerde siparişlere yetişemez duruma geldi.

    Çalışmaları ile ilgili bilgi veren Nizam Kara, bölgede mantarın sadece ilkbahar mevsiminin başlarında belirli alanlarda yetiştiğini söyledi. Kara, “Ben de merak ettim, araştırdım, soruşturdum. Araştırmalarım sonucunda mantarı sadece ilkbaharda değil normal olarak üretebileceğimizi öğrendim. Öğrendikten sonra tohum sipariş ettim, yetiştirme konusunda bilgiler edindim. Bir torba ve bir kütük ile yetiştirmeye başladım. İlk olarak hobi amaçlı yetiştirdim istekler gelmeye başladı. Siparişlere yetişemeyince evimin alt katını komple üretime ayırdım. Uludere bölgesine istiridye mantarını ilk ben ürettim. Torbada ve kütükte olmak üzere iki şekilde üretim yapıyorum. Kütüklerin kuluçka süresi 40 gün oluyor, torbaların ise 18-20 gün arası karanlık bir ortamda 20-22 sıcaklık derecesinde bekletiyorum açtığım deliklerden oksijen aldığı yerlerden mantar çıkıyor” dedi.

  • Kadın girişimciler, kurdukları kooperatifle siparişlere yetişemiyor

    Kadın girişimciler, kurdukları kooperatifle siparişlere yetişemiyor

    Erzurum’un İspir ilçesinde kurulan Hanımeli Kadın Girişimi Üretimi ve İşletme Kooperatifinde çalışan kadınlar hem üretiyor hem de satıyor. Proje kapsamında açtıkları dükkanda ürünlerini satan kadın girişimciler siparişlere yetişemiyor.

    Doğu’nun ilk kadın kooperatifi olma özelliği taşıyan İspir Hanımeli Kadın Girişimi Üretimi ve İşletme Kooperatifi 10 kadına istihdam sağlıyor. 2019 yılının Temmuz ayında kurulan kooperatifle birlikte Ticaret Bakanlığı’nın KOOP-DES Projesine başvuru yapan kadın girişimciler, proje onaylanınca Hanımeli Yöresel Lezzetler Dükkanını İspir’de açtı. İspir fasulyesi, mantı, su böreği gibi yöresel yemeklerin yapıldığı dükkana müşteriler yoğun ilgi gösteriyor. Öte yandan Erzurum‘un ilk kadın kooperatifi olan Hanımeli Kadın Girişimi Üretimi ve İşletme Kooperatifi, İstanbul Marka ve Kariyer Zirvesin’de ”Yılın Kadın Girişim Projesi” kategorisinde Altın Marka ödülünü aldı.
    Ev hanımlarına imkan olsun diye kurulduğunu belirten Fatma Haki, “Ben de ev hanımıyım. Bizim için büyük bir imkan. Evde de çalışıyorduk ama burada kendimizi özel hissetmeye başladık. Çalışıyoruz para kazanıyoruz. Çalışan anne olmak çocuklarımız içinde güzel bir duygu oldu. keyifli çalışıyoruz burada. Kooperatifin bize verdiği güzel bir imkan bizde bunu sonuna kadar değerlendirmeye çalışıyoruz. Eşimin bana verdiği destek inanılmaz. 24 saat ev hanımıydım. Şimdi sabah buraya geliyorum akşama kadar buradayım. Çocuklarım kendileri ile ilgilenmeye çalışıyorlar. Destekleri çok fazla. Onların destekleri ile başarıyoruz. İspirli kadınlar bir şeyleri başarıyorlar diyorlar. Geri dönüşler çok güzel” dedi.
    Yeni iş hayatına kızıyla birlikte katıldıklarını ifade eden Gülcan Aydemir, “Bu bizim için büyük bir şeydi. Biz normal de evde, bahçelerde çalışan kadınlardık. Bizim için büyük bir heyecan ileri bir gidiş oldu bu durum. Eşimin çok desteği oldu” diye konuştu.

    “Kadınların emeklerinin karşılığını alabileceği bir kooperatif kurduk”
    İspir Hanımeli Kadın Girişimi Üretimi ve İşletme Kooperatifi Kurucu Başkanı İpek Merve Coşkun, “İspirli hanımlarla tanışınca gördüğüm şey burada bütün üretim işlerini kadınlar yapıyor. Bizim bölgemiz çok kırık bir coğrafya. Makinalı tarım olamadığı için kadınlar hep el gücüyle yapıyorlar. Ancak bu çalışmalarının maddi ve manevi olarak biraz daha tam karşılığını alabileceği bir sisteme oturtmak gerekiyordu. Bizde kadınlarla beraber bir kadın kooperatifi kurmaya karar verdik. 2019 yılının Temmuz ayında İspir Hanımeli Kadın Girişimi, Üretimi ve İşletme Kooperatifi olarak resmi şekilde kurulmuş olduk. Erzurum bölgesinde ilk kurulan bir kadın kooperatifi olmamız sisteme düşünce 2019 yılında bir ay sonra Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye Kooperatifler Fuarı’na davet edildik. Bu kadınlarımızın ürettiği ürünlerimiz fasulyemiz başta olmak üzere hepsini fuara tanıtma ve satma amaçlı götürdük. O fuarda gördük ki bizim ürünlerimiz dışarıda çok rağbet görüyor aslında. Kadınlarımızın yaptığı çalışmaların aslında boşa gitmeyeceğini gördüğümüz bir oluşum içinde olmamızı sağladı” ifadelerini kullandı.

    “Yatırımcılarla birlikle ürünlerimizin üretimini her noktada artırabiliriz”
    Mart ayından itibaren pandemiden dolayı çalışmalara ara vermek zorunda kaldıklarını kaydeden Başkan Coşkun, “Bu arada Ticaret Bakanlığı’mızın kadın kooperatifleri için başlattığı KOOP-DES bir proje hazırlayıp başvurduk. Hanımeli Yöresel Lezzetler Dükkanı projesiyle başvuru yaptık. Bu dükkanı o projeyle açtık. 27 kalem endüstriyel mutfak ürünü malzemesi aldık. Bakanlık tarafından projemiz onaylanınca bizde üretime başlamış olduk. Pandemiden dolayı restoran bölümümüz kapalı ama ilçe halkımızın, Erzurum’da ki vatandaşlarımızın çok büyük ilgisi var. Ürünlerimizden mantı ve erişteyi stok yapamıyoruz anında tüketim oluyor. Buradaki esnafımıza paket yemekler gönderiyoruz. Hem kadının elinden çıkan hem de hijyen olarak dikkat ettiğimiz bir ortam olduğu için çok da beklemediğimiz bir rağbet gördük. Şuan gördüğümüz ilgi çok büyük ve İspir gibi bir coğrafyada böyle bir işi hayata geçirmemiz birçok noktada bizim dikkat çekmemizi sağladı. Kadınlara iş istihdamı sağlamamıza gerek yok çünkü bizim kadınlarımız zaten hep çalışıyorlar. Onların çalışmalarının karşılığını verebileceğimiz bir sisteme ihtiyacımız vardı. Dükkanımızda 10 tane kadın çalışıyor. Bizim bölgemiz Kaçkar Dağlarının güney yamaçlarına bakan etekleri. Makinalı tarımın olmadığı, çok göç vermiş bir memleket ama topraklarımız halen çok verimli. Yatırımcılardan balın, pekmezin en iyisi, ispir fasulyesinin de üretimini de her noktada daha çok artırabiliriz. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Erzurum İl Valimiz Okay Memiş, Genel Müdürlüklerimiz ve İl Müdürlüklerimize desteklerinden dolayı da teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.

  • Diyabet hastaları için ‘mor baklava’ yapmaya başladı, siparişlere yetişemiyor

    Diyabet hastaları için ‘mor baklava’ yapmaya başladı, siparişlere yetişemiyor

    Erzurum’da diyabet hastalarına özel mor baklava yapmaya başlayan baklava ustası, siparişleri yetiştirmek için gece gündüz çalışıyor. Mor baklavaya ise özellikle diyabet hastaları yoğun ilgi gösteriyor.

    Erzurum’da 28 yaşındaki Selami Atiş, Malatya’da yapılan mor ekmekten esinlenerek diyabet hastaları için mor baklava üretimine başladı. Erzurum’da ilk defa Selami Usta tarafından yapılan, ahududu, incir, kırmızı lahana gibi mor sebze ve meyve özleri sayesinde şekerin hastalardaki negatif etkisini sıfırlayan ve tüketenin şeker oranında herhangi bir yükselmeye yol açmayan mor baklava, şeker hastalığı olup da tatlı yemeye korkan vatandaşlar tarafından yoğun ilgi görüyor.

    Mor meyve ve sebzelerin kurutularak unla karıştırılıp hamurunun hazırlandığı ve arasına kaymak ile fıstık eklenen mor baklava, meyvelerden yapılan şerbet ile tatlandırılıyor. İçerisinde şeker maddesi bulunmayan mor baklava, hazırlandıktan sonra saatler içinde tükeniyor. Her yaştan bireyin damak tadına hitap eden mor baklava siparişlerine yetişemeyen Selami Atiş, şehir içi ve şehir dışından baklavaya çok sayıda talep olduğunu söyledi.

    12 yaşından beri baklava ustası olarak meslek hayatını sürdürdüğünü ifade eden Selami Atiş, “Gaziantep ve Kahramanmaraş ustalarımızdan öğrendik mesleğimizi. 16 yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Mor baklavayı, Malatya’da mor ekmek üretilmeye başladı bizde onu takip ettik. Bu ekmek diyabet hastalarına özelmiş. Oradan yola çıkarak araştırdık, onlar mor un kullanıyor biz Antep unu kullanıyoruz ama hamur aşamasında mor meyveleri kurutup katıyoruz. Şerbetini ise mor meyvelerden yapıyoruz. Şeker hastalarına bugüne kadar hiçbir şey olmadı, Sağlık Bakanlığı onaylı. Bayram öncesinde şehir içi ve şehir dışına siparişlerimiz var, yetiştirmekte güçlük çekiyoruz” dedi.

    “Siparişleri yetiştirmek için gece gündüz vardiyalı çalışıyoruz”

    Mor baklavayı Erzurum’da ilk defa kendisinin yaptığını kaydeden Atiş, “Erzurum’da ilk defa biz yapıyoruz. Türkiye’de yapanlar daha önce olmuş. Bizim baklavamız yüzde 100 meyvelerden oluşuyor. Günlük olarak 120-130 tepsi yapıyoruz ama bayram olduğu için bu sayı iki katına çıktı. Gece gündüz vardiyalı bir şekilde çalışıyoruz” diye konuştu.

    3 yıldır şeker hastası olduğunu ifade eden bir vatandaş ise, “Selami ustada ilk bu mor baklava çıktığı zaman bana önerdi. Şeker hastası olduğum için biraz tereddütlü davrandım ama denedim. Herhangi bir problemim olmadı. Erzurum için ve hastalar için çok güzel bir şey. Normal bir baklava gibi tadı aynı değişen hiçbir şey yok” şeklinde konuştu.

  • 2 yıl önce kurduğu ahşap tekne atölyesinde siparişlere yetişemiyor

    Bartın’da 2 yıl önce ahşap tekne yapım atölyesi kuran girişimci, İstanbul’dan İzmir’e kadar ülkenin denize kıyısı bulunan bütün illerine ürettiği tekneleri gönderiyor.

    Bartın’da 43 yaşındaki İbrahim Aşık, ahşap tekne yapımı ile ünlü Kurucaşile ilçesinin Tekkeönü köyünde çocukluğundan bu yana işçi olarak çalıştığı tekne yapım ustalığı işinin ardından Zonguldak yolu üzerindeki Atılım Sanayi Sitesi’nde kurduğu 120 metrekarelik atölyesinde ülkede denizi kıyısı bulunan hemen hemen bütün illerine ahşap tekne üretip satıyor. 10 yaşından bu yana tekne yapım ustası olarak çalışan ve 2016 yılında kendi atölyesini kuran Aşık, ürettiği tekneleri Karadeniz’e kıyısı olan illere deniz yolu ile diğer illere ise tırlarla naklettiklerini belirtti. Türkiye’nin üzerinde gemi gezebilen tek ırmağı olan Bartın Irmağı sayesinde işlerinin kolaylaştığını da kaydeden Aşık, imalat için kestane ağacını kullandıklarını söyledi. İşlerinde kaliteye ve titizliğe büyük önem verdiklerini aktaran Aşık, “Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Yaptığımız tekneleri Çanakkale, İzmir, İstanbul, Sakarya, Zonguldak, Türkiye’nin denize kıyısı olan her yerine üretim yapıyoruz. Üretimimizde de kestane ağacı kullanıyoruz. Bartın’da tekne yapım işinin kökü çok eskiye dayanıyor. Bu yüzden de çok rağbet görüyor” dedi.

  • (Özel) 2001 krizini fırsata dönüştürdü, şimdi siparişlere yetişemiyor

    Kastamonu’da 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden dolayı çalıştığı fabrikadan çıkarılan Abidin Dilek, 1997 yılında eşinin canının sıkılmaması için aldığı örgü makinesi sayesinde iş yeri sahibi oldu. Abidin Dilek ile eşi Mahiye Dilek, birlikte çalışarak hem geleneksel el sanatını yaşatıyor hem de ev hanımlarına iş imkanı sağlıyorlar.

    Kastamonu’da ikamet eden Abidin Dilek, özel sektörde çalıştığı dönemde eşinin de isteği üzerine 1997 yılında eve örgü makinesi aldı. Abidin Dilek’in eşi Mahiye Dilek, 4 sene boyunca eşine ve aile bütçesine destek amaçlı fanila dikti. 2001 krizinde işsiz kalan Abidin Dilek, eşiyle birlikte çalışmaya başladı. Milli Eğitim Bakanlığının geleneksel el sanatlarının yeniden yaşatılmasına yönelik Avrupa Birliğine sunduğu projeden de yararlanan Dilek çifti, bir dönem Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç giyimi de olan Kastamonu fanilasını Avrupa’ya tanıttı. Dilek çifti, kurdukları iş yeri sayesinde 40 kişiye de istihdam sağlıyor.

    2001 krizinde işsiz kaldıktan sonra eşi için evine aldığı örgü makinesi sayesinde iş yeri sahibi olan Abidin Dilek, “Kastamonu’ya 1990’da geldim İhsangazi’den. Özel sektörde çalıştım 2000 yılına kadar. 1997 yılından beri bu işi yapıyoruz. Kastamonu fanilası yaygın olduğundan dolayı 2001 yılında işten çıkarıldım, özel sektörde çalışıyordum. 2006 yılında kız meslek lisesi hocalarını Türkiye’ye yaydı Kültür Bakanlığı, kaybolmaya yüz tutmuş eserlerle ilgili 2009 yılında el sanatlarından yararlanılsın diye. Kastamonu’da da bizi tercih ettiler. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından sanatçı kartlarımızı aldık eşimle beraber. 2012 yılında devlet vergi muafiyeti çıkardı. Biz burada Kastamonu fanilası yapıyoruz. Bu yüzde yüz pamuk soğukta sıcak tutar. Bunun en büyük özelliğinin ham maddesinin yüzde yüz pamuk olması lazım” dedi.

    “Biz sanatımızı seviyoruz”

    Eşi ile birlikte yapmış oldukları el sanatını özellikle Avrupa’ya sevdirdiklerini söyleyen Abidin Dilek, “El sanatından overlok ve makas kullanılmadan çalışmamız gerekir. Dikişleri, dantelleri. Biz sanatımızı seviyoruz, eşim ile beraber devam ediyoruz bu işe. Sanatla ayakta durulmaz diyorlarsa biz bunun bir örneğiyiz. Yaptığın işe sevmen başarılı olmanın en büyük özelliğinden bir tanesi. Sanat insana çok şey katar, çok şey öğretir. Biz bunu elimizden geldiği kadar hem Kastamonu, hem kendi açımızdan hem de sanatımızda en iyi noktalarda kendimizi geliştirdik. Bütün sanat yapan insanlar sanatkar, kanaatkar olan bir insandır. Kanaatkar olmak lazım” diye konuştu.

    “Renkli ipliklerimizde kök boya kullanıyoruz”

    Fanila iplik renklerinde kök boya kullandıklarını söyleyen Dilek, “Eğer hammaddesi pamuk değilse yüzde yüz katkı maddesi olursa olmaz. Hem teri çekmez hem ısıtmaz bu o yüzden hammaddesinin yüzde yüz pamuk olması gerekiyor. Dikiş ve işçiliğinde yapmak lazım bu uzun süre eskimeyen bir ürün. 10 sene kullanılabilir rahatça. Sıcak ortama girildiği zaman teri çektiğinden serin tutar vücudu, soğuk ortama girdiğin zamanda sıcak tutar. Şu anda bunlara dantel yapıyoruz. Hem iç giyim hem dış giyim olarak kullanılıyor. Renkli ipliklerimizde kök boya kullanıyoruz kimyasal değil naylon karışımı kesinlikle kullanmıyoruz. Şeker hastası gibi romatizma ağrılarına iyi geliyor. El sanatı kaplumbağa gibi ağır ilerler. Bizim yaptığımız meslek zor bir iş. Kolay bir iş değil. Biz zoru başarıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Hem geleneksel el sanatımızı yaşatıyoruz hem de aile bütçesine katkıda bulunuyoruz”

    Yaptıkları fanilalar ile hem el sanatını yaşattıklarını hem de aile bütçelerine katkı sağladıklarını belirten Mahiye Dilek ise, “Fanilalarımız yüzde yüz pamuk ipliğinden üretilmiş olup, vücuda herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Tamamen pamuk olduğu için teri alır, kışın sıcak tutar. Renklerimiz kök boya ipten yapıldığı için herhangi bir alerjik etkeni yoktur. Burada hem geleneksel el sanatımızı yaşatıyoruz hem de ailelerin aile bütçesine katkıda bulunuyoruz. Çünkü bizim ördüğümüz her fanila dikiş işlemleri için dantel işlemleri için evlere gidip ev hanımlarının aile bütçelerine ek katkı sağlamaktayız” diye konuştu.

    “O bana destek oldu, ben de ona destek oldum”

    Eşi ile birlikte birbirlerine destek olduklarını anlatan Mahiye Dilek, şöyle konuştu:

    “Biz her işi eşimle beraber yaptık. Zaten evlilikte öyledir. Yani evliliği bir elma olarak düşünün, bir tarafı zarar gördü mü bir tarafı fa yıpranır. O yüzden biz birbirimize destek olduk. O bana destek oldu, ben ona destek oldum. Bu şekilde birbirimize destek olarak hem sanatımızı yaşattık hem birbirimize destek olarak hayat mücadelemizi devam ettirdik.”