Etiket: Siparişi

  • Çarşaf siparişi verdi, kefen geldi

    İzmir’in Torbalı ilçesinde bir kadın, televizyonda gördüğü reklamdan etkilenerek verdiği çarşaf siparişinin ardından gelen paketle adeta şoka girdi. Çarşaf bekleyen kadın, gelen metrelik kefenle neye uğradığını şaşırdı.

    Torbalı ilçesinde yaşayan 63 yaşındaki A.T. isimli kadın, geçtiğimiz hafta televizyon reklamlarında gösterilen çarşafları beğendi ve sipariş vermek istedi. Televizyondaki belirtilen numarayı arayan kadın, hemen sipariş için irtibata geçti. Telefonda görevli bir kişiyle konuşan kadın, ardında da istediği çarşafları anlatarak sipariş verdi. Kadın, bir süre sonra kurye aracılığıyla gelen paketi kapıda ödeme yaparak teslim aldı.

    Paketi açınca kefeni gördü

    Heyecanla paketi açan kadın, gördüğü manzara karşısında ise adeta şoka girdi. Çarşaf yerine metrelerce uzunluğunda bir kefen geldiğini gören kadın, daha sonrada televizyonda verilen numarayı aradı ancak herhangi bir muhatap bulamadı. İkinci bir şok yaşayan kadın, dolandırıldığını anlayınca tüketici hakem heyetine şikayette bulundu.

    “Kefen göndereceklerini ne bileydim”

    Hakem heyetinden bilgi alan kadın, 14 gün içerisinde olayın sonuca ulaştırılmasını beklediğini söyledi. A.T. mağdur olduğunu ifade ederek, “Kimse televizyon programlarından ve internet üzerinden asla alışveriş yapmasın; çünkü göz göre göre aldatıyorlar. Ben rengarenk çarşaf siparişi verdim. Sadece çarşaf istedim. Kefen göndereceklerini ne bileydim. Bana teslim edilen düpedüz kefen. Onları Allah’a havale ediyorum” dedi.

  • “Yılbaşı için şimdiden yarım ton ev yapımı yaprak sarma siparişi aldık”

    Sipariş üzerine ev yemekleri ve tatlılar yapan işletme sahibi Rabia Sultan Atalay, yılbaşı için 500 kilogram ev yapımı sarma siparişi alındığını ifade etti.

    KOSGEB desteğiyle açtığı Hommod isimli ev yemekleri ve tatlıları yapan kafenin işletmecisi Rabia Sultan Atalay yılbaşı için 500 kilogram ev yapımı sarma siparişi aldığını ifade etti. Son yıllarda zararlı fastfood yiyeceklere karşı artan farkındalık üzerine, dışarıdan yemek siparişi verenleri sağlıklı ev yapımı yemeklerle buluşturmak amacıyla Hommod’u açtığını belirten Rabia Sultan Atalay, “Ev yemeklerine talep her geçen gün artıyor. Çalışanlar hem öğle aralarında hem de akşam evlerinde yemek yapmaya fırsat bulamadıklarında, hamburger, pizza ve kebap gibi fastfood yiyecekler yerine ev yemekleri siparişini tercih ediyor. Bununla birlikte özel günlerde davet sofralarında da Türk mutfağının sevilen yemekleri yaprak sarması, mercimek köftesi, şakşuka gibi yemekler davet menülerinin en çok tercih edilen lezzetleri. Yılbaşı için de restaurantlar ve kurumsal davet firmalarından çokça sipariş talebi aldık” dedi.

    Türk mutfağının baş tacı olan ve zahmet gerektiren yemekleri yaprak sarması ve mantılar için “En çok sipariş edilen yemekler” diyen Atalay, “Günlük yemeklerde zaten kilo ile sarma ve mantı siparişi çokça talep ediliyor. Davet ve etkinliklerde de aranan yemeklerin en başında yaprak sarması geliyor. Yılbaşı için şimdiden yarım ton ev yapımı sarma siparişi aldık. Siparişlerin çoğunluğu organizasyon firmalarından geldi fakat çalışan hanımlar da misafirlerini ağırlayacağı sofraları ev yapımı yemeklerle donatmak istedikleri için bireysel siparişler de yoğunlukta” diye konuştu. 500 kilo sarma siparişinin kendileri için bir rekor olduğunu belirten Atalay, normalde bu miktarı 2 ayda sattıklarını ve yılbaşı için ekstra eleman aldıklarını sözlerine ekledi.

  • (Özel Haber) Mont siparişi kılıfıyla uyuşturucu ticareti

    Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Halk Sağlığı Uzmanı Uzm. Dr. Ümit Atman, uyuşturucu ticaretinin geldiği noktayı anlattı. Uyuşturucu ticaretinin yüzde 30’unun internet yoluyla yapıldığını söyleyen Uzm. Dr. Atman, kendisinde tedavi olan gençlerin internetten mont siparişi verdiğini ve montun cebinde uyuşturucuyla geldiğini söyledi.

    Manisa Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Halk Sağlığı Uzmanı Uzm. Dr. Ümit Atman, dünyadaki uyuşturucu kullanımının ve uyuşturucu ticaretinin geldiği noktayı anlattı. Birleşmiş Milletler tarafından 26 Haziran 2016’da açıklanan raporu değerlendiren Atman, “Bu raporun verilerine baktığımızda hiç azımsanamayacak oranda uyuşturucu kullanan kişi sayısı olduğunu görüyoruz. 243 milyon kişi. Dehşet verici. 243 milyon kişinin önemli bir oranını 15-64 yaş grubu oluşturuyor. 250 milyona yakın bu kişilerin neredeyse yüzde 5’i yılda en az bir kere uyuşturucu madde deniyor. Damar yoluyla uyuşturucu madde alanlar arasında bulaşıcı hastalıklar dediğimiz dünyayı tehdit eden HIV yani AIDS ve Hepatit C çok yaygın. Damar yoluyla uyuşturucu madde kullananların yüzde 14’ünde de HIV ve Hepatit C görünüyor. Kadın erkek oranına baktığımızda kadınların tahmin edebileceğimiz üzere erkeklere göre daha az oranda bu maddelerle tanışıklıkları var. Kadınlara daha cazip gelen maddeler özellikle reçeteyle satılan ilaçlar. Bu ilaçları kadınlarımız daha fazla kullanırken, esrar, kokain ve amfetamin grubu uyuşturucuları da erkekler kullanıyor. Aralarında neredeyse 3’e 1 şeklinde bir oran var. Her 6 bağımlıdan 1’i tedaviye başlıyor. Fakat tedavide başarılı olma şansları oldukça düşük. Tedaviler uzun süreli bir dönem. Bu süreçte sağlıklı bir şekilde takip, kontrol gerekiyor. Belli bir süre ki en az 3 hafta hastanede yatmaları gerekiyor. Dolayısıyla her tedaviye başvuran bunu sonuçlandıramıyor. Bağımlılık yapan bu maddelere hiç başlamamayı çok önemsiyoruz. Başlama yaşına baktığımızda çalışmalar bize gösterdi ki 13 yaşa kadar indi. Bireysel başvurulara baktığımızda maalesef 9 yaşındaki çocuğa sentetik teklif edildiğini görebiliyoruz. Durum içler acısı. Önemli olan bu durumu kabul etmek” dedi.

    “Toplum baskısı ’madde bağımlısıyız’ dememizi engelliyor”

    Türkiye’de sağlıklı bir veri tutulamadığını belirten Uzm. Dr. Atman, “En son yapılan en kapsamlı çalışma Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 2014 yılı uyuşturucu kullanım verileri elde edildiği Uyuşturucu Kullanım Raporu olarak açıklanan istatistiki bilgiler var. Bu bilgilere baktığımızda tahminimizin çok altıda uyuşturucu kullanım oranlarının saptandığını görüyoruz. Lise düzeyindeki gençlerimizin yüzde 26,7’sinin sigara ve benzeri tütün ürünleriyle tanıştığını saptamışız. Yüzde 19,4’ünün de alkolle tanıştığını saptamışız. Onun dışında sentetikle veya uyuşturucuyla tanışma hiç görünmüyor. Hatta 0,7’lerde hastalık nedeni dışında ilaç kullanma oranı var” dedi.

    Açıklanan oranların gerçeği yansıtmadığını savunan Uzm. Dr. Atman, “Toplumsal kültürümüz göz önünde bulundurulduğunda hala toplum baskısı yüzünden ’evet madde bağımlısıyız’ demekten çekindiğimizi ortaya seren oranlar bunlar” diye konuştu.

    Mont siparişi kılıfıyla uyuşturucu ticareti

    Kendisinde tedavi olan gençlerle ilgili tespitlerini aktaran Uzm. Dr. Atman, gençlerden bazılarının uyuşturucu almak için internetten mont siparişi verdiklerini ve montun cebinde uyuşturucuyla geldiğini söyledi. Atman, “Uyuşturucu maddelere ulaşım açısından internet özellikle gençler tarafından çok tercih edilen bir pazar haline geldi. Dünya Uyuşturucu Raporu’nda bu ’darknet’ olarak geçiyor. İnternet üzerinden uyuşturucu pazarı diyoruz. İnternet üzerinden uyuşturucuya ulaşma şansı oldukça yüksek. Bana başvuran gençlerimizden biri şöyle anlattı: ’Hocam mont siparişi veriyoruz. Mont siparişi verdiğimizde montun cebinde bize uyuşturucu madde ulaşıyor. Ama teknik olarak fatura edilen mont alıyoruz. Montun cebinde de istediğimiz uyuşturucu madde bize ulaştırılıyor’ diyor. Bunları duyunca benim tüylerim diken diken oldu. Ama özellikle dünya üzerindeki rakamlar da bunu destekliyor” şeklinde konuştu.

    Uyuşturucu satışının yüzde 30’u internetten

    Esrar satışının yüzde 30’unun internet yoluyla yapıldığını belirten Atman, “İnternet üzerinden esrar satışının yüzde 30’unun gerçekleştiği saptanmış. Aynı şekilde ecstasy türü yani bu gençlerin çok yaygın olarak kullandığı haplar var. Onları daha iyi hissettirdiklerini düşündükleri fakat beyni harap eden, bir iki kullanımdan sonra çok ciddi psikolojik sorunlara yol açan haplar var. Bu hapların yüzde 40’ı da internet üzerinden satılıyor. Geleceğimizin en büyük tehlikesi halk arasında bonzai denilen uyuşturucuların yüzde 30’unun internet ortamında satışının gerçekleştirildiği tespit edilmiş” dedi.

    Uyuşturucuyla mücadelede çok yönlü çalışmaların yapılması gerektiği vurgusunu yapan Atman, “Uyuşturucu ticaretini kuvvetlendiren, terörizen faaliyetler, kaçakçılık, sahtecilik gibi alanlarda mücadele etmemiz gerekiyor. Bu yüzden multisektörel bir mücadeleye ihtiyacımız var” diye konuştu.

    “Anne babaların sahip çıkması gerekiyor”

    Ailelerin uyuşturucuyla mücadele kapsamında izlemesi gerektiği yolları anlatan Uzm. Dr. Atman, “Bizlerin çocuklarına, gençlere sahip çıkmamız gerekiyor. Özellikle parçalanmış aile çocukları aşırı ilgi gösterilen, aşırı şımartılan gençler veya tam tersi ilgisiz bırakılan bir köşeye itilen gençlerin daha kolay madde bağımlısı olduğunu görüyoruz. Bu yüzden anne babalara özellikle ergenlik dönemlerinde gençlere sahip çıkmaları gerektiğini ve onların vakitlerini özellikle sosyal alışkanlıklar anlamında neler geçirdiklerini gözlemlememiz gerektiğini ve bu konuda gençleri desteklemeleri gerektiğini öneriyorum” dedi.

  • Otokar’a 106,1 Milyon Euroluk Zırhlı Araç Siparişi

    Otokar, iç güvenlik kuvvetlerinin çeşitli hizmetlerinde kullanılmak üzere 106,1 milyon Euro tutarında COBRA II taktik tekerlekli zırhlı araç siparişi aldı.

    Türkiye’nin özel sermayeli savunma sanayi şirketi Otokar, iç güvenlik kuvvetlerinin çeşitli hizmetlerinde kullanılmak üzere 106,1 milyon Euro tutarında COBRA II taktik tekerlekli zırhlı araç siparişi aldı. Araçların teslimatının 2017 yılı ilk çeyreğinde tamamlanması planlanıyor. Sipariş kapsamında COBRA II 4×4 taktik tekerlekli zırhlı araçları, çeşitli sistemler, bakım ve destek hizmetleri ile birlikte sunulacak. Araçların teslimatının yıl sonunda başlanarak, 2017 yılı ilk çeyreğinde tamamlanması planlanıyor.

    “MİLLİ VE MODERN ÇÖZÜMLER SUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Türkiye’nin tek milli kara sistemleri üreticisi olan Otokar’ın Genel Müdürü Serdar Görgüç, siparişe ilişkin şunları söyledi: “Fikri mülkiyet haklarının tamamı Otokar’a ait olan ve gelişen tehditlere karşı özel olarak tasarlanan Cobra II için ilk iki siparişi geçtiğimiz yıl almıştık. Mühendislik kabiliyetimiz, ar-ge imkanlarımız ile iç güvenlik güçlerimiz ve silahlı kuvvetlerimiz için modern ve çağdaş çözümler sunmaya devam edeceğiz.”

    Şirket açıklamasına göre, günümüz tehditlerine uygun ve kullanıcı beklentileri doğrultusunda Otokar tarafından tasarlanan ve üretilen COBRA II araçları yüksek koruma ve taşıma seviyesi ile öne çıkıyor; büyük iç hacmi ile dikkat çekiyor. Yine fikri mülkiyet hakları Otokar’a ait olan, COBRA taktik tekerlekli zırhlı araç ile aynı hareket kabiliyetine sahip olan COBRA II, balistik, mayın ve EYP tehditlerine karşı üstün koruma sunuyor. Ülkemiz koşullarına uygun olarak yapılan testlerden başarı ile geçen COBRA II farklı görevler için modüler bir yapı sunuyor. Aracın ihracat pazarları için özel olarak geliştirilen amfibik tipi de bulunuyor. Yakın zamanda bir Körfez ülkesinde sıcak iklim ve amfibi testlerine tabii tutulan Cobra II, bu testlerde binlerce km yol katetti ve açık deniz yüzme testlerini başarı ile tamamladı.