Etiket: sık

  • Serviks kanseri kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü

    Samsun Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, serviks yani rahim ağzı kanserinin dünya genelinde 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu, meme ve akciğer kanserlerinden sonra kanserlerden ölümlerde üçüncü sırada olduğunu söyledi.

    Ocak ayının serviks yani rahim ağzı kanseri farkındalık ayı olduğunu belirten Samsun Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mustafa Kasapoğlu, “Serviks (rahim ağzı) kanseri, dünya genelinde 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen 2.kanser türü olup meme ve akciğer kanserlerinden sonra kanserlerden ölümlerde 3. sıradadır. Sık görülen bir kanser türü olmasının yanında en önemli özelliği, erken evrede tespit edilebilmesi ve tespit edilebildiği zamanda tedavi edilebilmesidir” dedi.

    Rahim ağzı kanserine HPV adlı insan herpes virüsünün neden olduğunu belirten Kasapoğlu, “Önlenmesi ve erken teşhis edildiğinde de tedavisi mümkün olan serviks kanserinde, kanser sıklığı ve kansere bağlı ölümlerin azaltılması açısından önemli bir noktayı da tarama yöntemleri oluşturmaktadır. Yapılacak taramalarla rahim ağzındaki patolojilerin henüz belirti vermeden önceki evrede tespit edilip, etkin ve basit yöntemlerle tedavi etmek suretiyle kanser sıklığını ve buna bağlı ölüm oranlarını azaltmak amaçlanmaktadır. Bu kansere human papilloma virus (HPV) adlı insan herpes virüsü neden olmaktadır. Taramalarla hedeflenen, bu kanserin nedeni olan HPV virüsünün DNA’sını tespit etmektir. Bu amaçla yapılan HPV- DNA testi, jinekolojik muayene esnasında rahim ağzından sürüntü alınarak yapılan ağrısız ve basit bir işlemdir. Bu işlem esnasında ayrıca pap-smear testi için de örnek alınmakta ve HPV-DNA pozitif olduğunda, hücresel değişimleri görmek için smear testine bakılmaktadır” diye konuştu.

    Ulusal Kanser Tarama Programı kapsamında 30-65 yaş aralığındaki tüm kadınların taramaya katılması hedeflendiğini ve testin 5 yılda bir tekrarlanması gerektiğinin altını çizen Kasapoğlu, “Ülkemizde kullanılan testler, dünyada referans alınan testler olup, Ankara’da kurulan ve dünyanın en büyük HPV laboratuvarı olan, Ulusal HPV Laboratuvarında değerlendirilmekte ve testler 10 gün içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Unutulmamalıdır ki kanser, alınacak tedbirlerle önlenebilir, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Özellikle rahim ağzı kanseri erken teşhis edildiğinde yüzde 100’e yakın tedavi şansı olan bir kanser türüdür. İlimizde İlkadım, Atakum, Bafra ve Çarşamba ilçelerinde kurulan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri aracılığıyla rahim ağzı, meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri taramaları ücretsiz olarak yapılmaktadır. Samsun Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak, 40-69 yaş arası kadın iseniz meme kanseri tarama programına, 30-65 yaş arası kadın iseniz rahim ağzı kanseri tarama programına, 50-70 yaş arası kadın veya erkek iseniz kalın bağırsak kanseri tarama programına katılmak üzere başta KETEM’ler olmak üzere Aile Sağlığı Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezlerimize bekliyoruz” şeklinde konuştu.

  • Özge Ulusoy yılbaşında şık olmanın püf noktalarını anlattı

    Ünlü Manken Özge Ulusoy ve Moda Blogger’ı Ümit Temurçin, MaviBahçe’de gerçekleştirdikleri söyleşide yılbaşında güzel ve şık görünmeyi sağlayacak önerilerde bulundu.

    İzmir’in yaşam alanı MaviBahçe çok özel bir moda etkinliğine imza attı. Manken Özge Ulusoy ve Moda Blogger’ı Ümit Temurçin, yılbaşı gecesi ve 2017 modasına ilişkin MaviBahçe’de bir söyleşi gerçekleştirdi. MaviBahçe C blokta gerçekleşen ve ziyaretçilerin büyük ilgi gösterdiği söyleşide şık ve güzel görünmenin püf noktalarını anlatan Özge Ulusoy, “Şık olmak için çok fazla para harcamaya gerek yok. Ben her zaman indirimleri takip ederim. Her kadının gardırobunda olması gereken şeyler var. Siyah bir elbise, vücudunuzu iyi gösteren bir jean, şık bir deri ceket, beyaz gömlek ve güzel bir tişört, siyah büyük ve küçük bir çanta, iki renk açık ayakkabı ve topuklu çizme mutlaka gardırobunuzda bulunmalı. Bu ürünleri ve ekleyeceğiniz aksesuarları kullanarak çok farklı, şık ve güzel görünebilirsiniz” dedi.

    “Yılbaşı gecesi kırmızı giymeyelim”

    Yılbaşı gecelerinde kırmızı giyinmenin artık bir klişe haline geldiğini anlatan Ulusoy, kırmızı giyinmeyi önermediğini söyledi. Yılbaşı günü için bir uğuru olduğunu ifade eden Ulusoy, “Yılbaşı için illa özel bir alışveriş yapmıyorum. Ama o gün giyeceğim çorabın ya da bir küpenin yeni olmasını istiyorum. Yeni bir eşyanın bana önümüzdeki yıl bolluk, bereket getireceğine inanıyorum” diye konuştu. Yılbaşında moda renkler; yeşil, mürdüm, koyu sarı, bordo gibi tonlara bakacağını anlatan Ulusoy, o gün bir elbise ve açık bir ayakkabı giymeyi düşündüğünü söyledi.

    “Bizler tekstil sektörünün bir yüzüyüz”

    Ulusoy, Moda Blogger’ı Temurçin ile birlikte yılbaşı için hazırladıkları kombini anlatırken, ikili söyleşide izleyicilerden gelen soruları da yanıtladı. Türkiye’nin en büyük lokomotiflerinden birinin tekstil sektörü olduğunun altını çizen Temurçin, “Bizler sadece bu sektörün birer yüzüyüz” dedi.

  • Gece sık uyanmaya dikkat

    Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, gece sık uyanmaya dikkate dilmesi gerektiğini söyledi.

    Nişantaşı Psikiyatri Merkezinden Psikiyatrist Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Uyku tüm canlılarda gözlenen doğal bir dinlenme biçimidir. Canlılar günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyarlar. Uyku tam anlamıyla şuursuzluk olarak nitelendirilemez. İnsanın uyanma ve uyandırılabilme durumu vardır. Kişinin yeterli uyku almaması unutkanlık, sinirlilik, dikkat dağınıklığı gibi sorunlara neden olabilir. Ayrıca gereğinden fazla uyku depresyon gibi rahatsızlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Uyku insan ömrünün en az 1/3’ünü oluşturur. İnsanların dinlenme gerekliliği nedeniyle günün uygun zamanını uykuda geçirirler. Sağlıklı bir uyku, bizi ertesi günün yoğunluğuna karşı dayanıklı kılar. Enerjik olmamızı sağlar” dedi.

    Uykuya dalma sorunu, erken uyanma, geç uyanma gibi gece uyanmaları da önemli bir sorun olduğunu anlatan Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, “Gece sık uyanma bazen bir sağlık sorunun göstergesi iken, bazen de normal bir durumdur” dedi.

    Yrd.Doç.Dr.Rıdvan Üney, gece sık uyanmanın 20 nedenini şöyle sıraladı;

    “Yatağın konforsuzluğu; Konforsuz ve bedeni rahatsız eden aşırı sert veya aşırı yumuşak yataklar; kişinin kas ev iskelet sistemini bozarak, sık uyanma nedeni olabilir.

    Farklı bir yerde uyumak; Alışkın olduğunuz yer dışında farklı bir ortamda, gürültülü ya da aşırı sessiz bir ortamda uyumak sık uyanmanıza sebep olabilir. Anacak kişi belirli bir süre sonra bu rahatsız edici nedenleri duymaz ve çoğunlukla uyanmaz. Örneğin demiryoluna, havaalanına ya da anayola yakın evlerde uyumak.

    Fazla yemek yedikten sonra uyumak; Ağır ve fazla yemek yemek ya da geç saatte yenilen yemekten hemen sonra uyumak, kişinin gece uyanmasına neden olabilir.

    Çok sıcak; Aşırı sıcak havalar veya kışın çok sıcak bir ortamda uyumak uykunuzu bozabilir. Genelde sabaha karşı saat 3.00 gibi vücut kendi sıcaklığını düşürerek enerji harcamasını azaltmaya çalışır. Ancak ortam fazla sıcaksa kişi uyanır.

    Huzursuz bacak sendromu; Bazen ilaçlar nedeniyle bazen ise nedensiz ortaya çıkan huzursuz bacak sendromunda, kişi bacağını rahatsız ve huzursuz hisseder ve bu nedenle sık uyanır.

    Jet lag: Uzun uçak seyahatleri sonucunda kişinin gece gündüz kavramı karışabilir. Özellikle saat farkının çok olduğu ülkelere gidişte kişi birkaç gün oranın saatine göre değil, geldiği ülkenin saatine göre uyanır.

    Uyku apnesi: Burun ya da ağız solunumunun 10-40 saniye durmasıdır. Ancak karın kası hareketleri devam eder ve hasta nefes alıyormuş gibi görünür. Kişi gecede 300 kez bu durumu yaşayabilir. Bu durum da sık uyanmaya neden olabilir.

    Fizyolojik uyanma; Uykunun 2 dönemi vardır. Bu dönemler gece boyunca 3-4 kez, artarda birbirini takip eder. Bu dönemlerden biri, uyanık olduğumuza yakın zihnimizin hareketli olduğu bir dönemdir. Zaman zaman bu dönemlerde uyanma olabilir.

    Kan şekerinin düşmesi; Kullanılan ilaçlar ya da şeker hastalığı nedeniyle gece uykuda kan şekeri düşebilir. Bu da sık uyanma sebebi olabilir.

    Bedensel hastalıklar; Romatizmal hastalıklar, ortopedik sorunlar, burun tıkanıklığı, ağrılar da sık uyanmaya neden olabilir.

    Gebelik; Gebelik döneminde sırt üstü yatıldığında, hem kan dolaşımı hem de bebeğin basısı uykuda sık uyanmaya sebeptir.

    Stres; Stresli dönemlerde sık uyanma çokça görülür. Ertesi gün stresimizin yüksek olacağı her hangi bir problem var ise uyku kalitemiz bozulur. Sınav, iş görüşmesi, iş yerinde tartışmalı ortam, eşle çatışma bunlardan bir kaçıdır.

    Ruhsal hastalıklar; Hemen hemen tüm ruhsal bozukluklarda, özellikle; depresyon, panik bozukluk, endişe bozukluğu gece sık uyanma ve dinlenememe yakınması çoktur.

    Gece nöbeti, ya da gece vardiyası olan işlerde çalışmak; Kişinin uyku döngüsünü bozabilecek çalışma koşulları, vardiya olmayan dönemlerde de kişiyi gece uyandırabilir.

    Uygunsuz uyku alışkanlığı: Geç yatmak bazı kişiler için alışkanlık olmuştur. Uyku ritmini değiştirmek istediklerinde yani artık erken uyumak istediklerinde, bir süre sık uyanırlar.

    Kullanılan ilaçlardan dolayı oluşan uykusuzluk; Bazı ilaçlar, hatta uyku ilaçları bile kişinin uykusunu bozabilir. Bu durum çok nadir değildir. Bu nedenle kişi ilacı bıraksa dahi hekimini bu konuda bilgilendirmelidir.

    Kâbus görme; Stresli dönemlerde, ilaç yan etkisi olarak ya da kişide herhangi bir nedene bağlanamayan kâbuslar uyku düzenini bozabilir.

    Alkol- uyuşturucu madde kullanmak; Alkol veya uyuşturucu kullanan kişilerde sık uyanma kural gibidir. Bazıları çözüm olarak daha fazla alkol ve uyuşturucu alır. Ve sonunda kısır döngü gelişir. Sık uyanmamak için aldığı maddeler sonunda uykusuzluğa sebep olur.

    Adet dönemi ile ilişkili uyku bozukluğu; Adet öncesi dönemin gerginliğine bağlı olarak sık uyanma görülebilir. Bu adet öncesi sinirlilik/mutsuzluk sendromun bir parçasıdır.

    Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite boukluğu; Bu rahatsızlığı olan kişiler, erken yaşlardan itibaren sık uyanma sorunu yaşamaktadırlar. Uykunun kaliteli olması ve kişinin ertesi güne hazırlanabilmesi için bu problem ortadan kaldırılmalı veya tedavi edilmelidir. Sorun devam ederse psikolojik ve psikiyatrik sorunlar için uygun bir ortam oluşur.”

  • Dr. Özkaya: “Gençlerde burun estetiği takıntısına sık rastlanıyor”

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Denizhan Özkaya, 18-22 yaş arasındaki gençlerde bir sivilce ya da burun eğriliği gibi kusurların takıntı haline geldiğini söyledi.

    İzmir’deki ENTO Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Cerrahi Tıp Merkezi doktorlarından Op.Dr. Denizhan Özkaya, burun estetiği (rinoplasti) ameliyatının hastaları psikolojik ve sosyal yönden olumlu etkileri olduğunu ifade etti. Burun estetiğinin asıl amacının insanın kendinde gördüğü kusurları düzeltmek olduğuna dikkat çeken Dr. Özkaya, “Bir insan estetik ameliyat olduğunda çevresindeki insanlar tarafından daha çok sevilmez ya da daha çok takdir edilmez. Estetiğin amacı insanların kendilerinde hissettikleri, gördükleri rahatsızlıkları gidermektir. Tabi estetik ameliyatla yüzünde ya da vücudunun her hangi bir bölgesinde gördüğü kusurları düzelen kişinin, operasyondan sonra kendine güveni de artar. Estetik olan kişi, kendine duyduğu güvenle, gittiği ortamlarda özgüveni yüksek davranışlar sergiler. Estetik ameliyatlar, insanın hayatını değiştirmez. Kendine güveni ve toplum içerisindeki davranışlarında rahatlık kazandırır” dedi.

    “Daha mutlu oluyorlar”

    Kusurların giderilmesi, kendine duyulan güvenin artması gibi kazanımların mutluluğu da beraberinde getirdiğini anlatan Dr. Özkaya, “Estetik operasyon geçiren insanlar, operasyon öncesi hayatlarına oranla daha mutlu oluyorlar. Çevrelerine de pozitif enerji saçarak, onlara da mutluluk aşılıyorlar” ifadelerini kullandı.

  • En az bilinen ama en sık rastlanılan hastalık: Huzursuz bacak sendromu

    Medicana Çamlıca Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Selda Özşahin, “Karşı konulamaz şekilde bacaklarınızı hareket ettirme ihtiyacı hissediyorsanız ve bu rahatsızlık verici his uyumanıza da izin vermiyorsa ‘huzursuz bacak sendromu’nuz olabilir. Huzursuz bacak sendromu yaklaşık 10 kişiden birinde görülür. Genellikle orta ve ileri yaşta ortaya çıkar ancak çocukluklarda da görülür” dedi.

    Huzursuz bacak sendromu (HBS), özellikle istirahat döneminde ortaya çıkan bacaklarda uyuşma, yanma, iğnelenme, karıncalanma, ağrı ve şiddetli hareket ettirme isteği gibi yakınmalarla kendini gösteriyor. Yakınmaları genellikle bacaklarının derinlerinde olan HBS hastaları, “hareket ettirme ihtiyacı, sürünme, karıncalanma, huzursuzluk, kramp girme, ürperme, çekilme, ağrılı olma, elektriklenme, gerilme, rahatsızlık ve kaşınma” gibi şikayetler yaşıyor. Yakınmalar genellikle akşam saatlerinde ve bacaklarda ortaya çıkarken, hastalığın ilerleyen dönemlerinde gün içinde de uzun süreli oturma ve istirahat dönemlerinde ortaya çıkabiliyor. Hastalıkta yakınmalar hareketle azalırken, genellikle her iki bacağı etkilemekle birlikte az orandaki hastalarda tek taraflı de olabiliyor. Nadiren kollara, ellere ve vücudun diğer bölgelerine yayılan hastalığın bulgularının sıklıkla akşam ve gece saatlerinde ortaya çıkması, hastalarda ciddi uyku bozukluklarına neden oluyor. Huzursuz bacak sendromu genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan bir hastalık olmakla birlikte tüm yaşlarda da görülebiliyor. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık iki kat daha fazla görülüyor.

    Hastaların çoğunun konforsuz bir hayat yaşadıklarını söyleyen Medicana Çamlıca Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Selda Özşahin, “Çok iyi bilinen bir hastalık olmadığı için bu hastaların çoğu bu hastalıkla birlikte konforsuz bir hayat yaşamaktadır. Özellikle çocuklardaki HBS’ye tanı koymak güçtür. Çocuklar nadiren klasik HBS belirtilerini dile getirirler, diğerleri ise artan ağrılardan söz ederler. Bu çocukların birçoğu yerinde duramadıkları için yanlış olarak dikkat eksikliği ve hiperaktivite tanısı almaktadır” dedi.

    Huzursuz bacak sendromu tanısı nasıl konulur?

    Huzursuz bacak sendromunda tanı konulabilmesi için birtakım kan testleri ve EMG tetkiki yapıldığını ifade eden Dr. Özşahin, ayrıca bacaklarda anormal duyularla birlikte şiddetli hareket ettirme isteği olması, bulguların oturma ve yatma gibi istirahat durumlarında ortaya çıkması, hareket ettirmekle bulguların tamamen ya da kısmen düzelmesi, bulguların genellikle akşam saatlerinde ya da gece kötüleşmesi gibi belirli bir özelliği olması belirtilerinin yaşandığını söyledi.

    Huzursuz bacak sendromunun nedenleri nelerdir?

    Hastaların büyük bir kısmında huzursuz bacak sendromunun nedeninin tam olarak bulunamadığını ifade eden Dr. Özşahin, “Nedeni bilinmeyen bu tip hastalara primer huzursuz bacak sendromu adı verilmektedir. Ancak bu hastaların ailelerinde benzer hastalar olup olmadığı araştırılmalıdır. Özellikle erken yaşta (40 yaşından önce) başlayan kişilerde genetik geçiş daha yüksek orandadır. Nedeni saptanamayan huzursuz bacak sendromu hastaların yaklaşık yarısında genetik geçiş olabilmektedir. Bugün en çok kabul edilen görüşe göre huzursuz bacak sendromu beyinde dopamin isimli maddenin bazı özel bölgelerde azalması sonucu gelişmektedir. Huzursuz bacak sendromu na neden olabilecek durumlar şunlardır; demir eksikliği (en önemli göstergesi ferritin düşüklüğü), ileri evre böbrek yetmezliği, şeker hastalığı, parkinson hastalığı, sinirlerin değişik nedenlerle etkilenmesi (polinöropati), romatoid artrit, hamilelik. Bunların dışında bazı bulantı, depresyon ve psikoz ilaçları ile bazı sara (fenitoin içerenler), soğuk algınlığı (antihistaminik içerenler), tansiyon ilaçları (nifedipin içerenler) huzursuz bacak sendromu bulgularını kötüleştirebilirler. Bu nedenle huzursuz bacak sendromu olan hastalar bu grup ilaçları doktoruna danışmadan kullanmamalıdır. Ayrıca kafein, alkol ve sigaranın yine huzursuz bacak sendromu bulgularını kötüleştirebileceği unutulmamalıdır” diye konuştu.

    Huzursuz bacak sendromu tedavisi nasıl yapılır?

    Hastalığın tedavisi hakkında da bilgi veren Dr. Özşahin, şunları söyledi:

    “Huzursuz bacak sendromu tedavi edilebilir. İlaç tedavisine başlamadan önce yapılabilecek bazı rahatlatıcı hareketler ve önlemler vardır. İlk yapılması gereken hastanın bazı basit uyku hijyeni kurallarına dikkat etmesi ve huzursuz bacak sendromu bulgularını kötüleştirebileceğini bildiğimiz alkol, sigara, kafein (çikolata, kafein içeren çay ve kahve gibi) maddelerden uzak durulmasıdır. Ayrıca kan tetkiklerinde saptanan vitamin ve özellikle ferritin (demir deposu) düşüklüğünün tamamlanması tedavide belirgin yol almamızı sağlayacaktır. Bütün bunların dışında doktorunuzun vereceği bu hastalıkta etkili kanıtlanmış tedaviler bu derin kabustan hastalarımızı uyandıracaktır.”