Etiket: Sigortası

  • Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası yürürlüğe giriyor

    KOBİ’lere finansman desteği sağlamak amacıyla geliştirilen Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası 1 Ocak’ta devreye giriyor. Halk Sigorta yönetiminde bütün sigorta şirketlerinin poliçe kesebileceği yeni üründen yararlanmak isteyen KOBİ’lerde ilk etapta 25 milyon ciro ve altı olması şartı aranacak. 300 bin TL’ye kadar çıkabilen limitler dâhilinde Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası temin edilebilecek.

    Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere (KOBİ) yönelik Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası 1 Ocak’ta yürürlüğe giriyor. Yeni ürün Zorunlu Trafik Sigortası ve Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) sigortasında olduğu gibi havuz sistemi ile çalışacak. Halk Sigorta’nın yönetiminin yapacağı bu havuzdan sisteme entegre olmak isteyen bütün sigorta şirketleri poliçe kesebilecek. Yeni üründen ilk etapta cirosu 25 Milyon TL ve altı olan KOBİ’ler yararlanabilecek. KOBİ’ler alıcı başına 300 bin TL’ye kadar çıkabilen limitler dâhilinde Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası’nı temin edebilecekler. Türkiye’deki toplam işletmelerin yüzde 99.9’unu KOBİ’ler oluştururken, işletmelerin neredeyse tamamının mevcutta Ticari Alacak Sigortası bulunmuyor.

    “KOBİ’lere nefes aldıracak”

    Yeni ürüne ilişkin değerlendirmede bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Alacak Sigortası aslında bir süredir var olan bir ürün, ancak KOBİ’ler mantığında çok aktif çalışmıyordu. Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası ile 1 Ocak itibariyle KOBİ’lerimize daha rahat nefes aldırmak hedefleniyor. Yeni ürünün ekonominin hızlı dönmesi açısından ciddi anlamda piyasaları rahatlatacağını düşünüyoruz. Bugün hangi KOBİ firmasına sorarsanız sorun ‘evet bir şeyler satıyorum, ama sattığımın karşılığını alabilme kısmında soru işaretlerim var’ diyor. Devlet Destekli Ticari Alacak Sigortası alan KOBİ’lerimiz bu endişeyi artık taşımayacaklar” diye konuştu.

    “KOBİ’lerin alacakları garanti altında alınıyor”

    Ticaretin mantığının paranın direkt el değiştirmesi olduğunu ifade eden Murat Çiftçi, “Satış işlemini gerçekleştirdikten sonra ilgili tahsilatı yapamadığınızda o satış sadece kâğıt üzerinde kalıyor. Tahsilat anlamında sıkıntı yaşadığınız o an Devlet Destekli Ticaret Alacak Sigortası devreye girerek, sizi garanti altına alıyor. Tahsil edemediğiniz size olan borç poliçe limitleriniz dâhilinde geri ödeniyor. Bu sayede tahsil edemediğiniz size ait borçlarınız, nakit akışınıza zarar vermeden, çözülmüş oluyor. Bu aslında KOBİ’lerimiz için bir finansman desteği anlamı taşıyor” dedi.

    “Yeni ürün de havuz sistemi ile çalışacak”

    Devlet Destekli Ticaret Alacak Sigortası’nın tıpkı Zorunlu Trafik Sigortası ve DASK’ta olduğu gibi havuz sistemi ile çalışacağını vurgulayan Çiftçi, “Yeni ürünün teknolojik altyapısı SBM (Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi) tarafından sağlanacak. Halk Sigorta’nın yöneticisi olduğu ürünün poliçesi ise bütün sigorta şirketleri tarafından kesilebilecek” dedi. KOBİ’lerin bu üründen yararlanabilmeleri için ilk etapta 25 Milyon TL altında ciro olması bulunduğuna dikkat çeken Murat Çiftçi, “Ürünün çeşitli kademede teminat yapıları var. İlgili KOBİ firmalarımız alıcı başına 300 bin TL’ye kadar çıkan limitler dâhilinde Devlet Destekli Alacak Sigortası’nı temin edebilecekler” diyerek görüşlerini açıkladı.

  • Çiftçilere tarım sigortası hakkında bilgi verildi

    Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) işbirliği çerçevesinde çiftçilere tarım sigortasının önemi hakkında bilgi verildi. Toplantıda konuşan Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürü Osman Yaman, tarım sigortasının önemine dikkat çekti.

    Tarımsal üretimde yaşanabilecek olan doğal afetlerin zararlarının en aza indirilebilmesi için Kastamonulu çiftçilere tarım sigortaları hakkında bilgi verildi. Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıya TARSİM yetkilileri ve çiftçiler katıldı.

    Toplantıda konuşan İl Tarım ve Orman Müdürü Osman Yaman, tarım sigortalarının önemine değinerek, “İlimiz malum olduğu üzere geniş bir coğrafya da bulunduğu için bu karlı ve soğuk günde bu programda bir araya gelmiş olduk. Daha önce arkadaşlarımızın talepleri vardı. İlimizde her yıl arzu etmediğimiz halde doğal afetler meydana geliyor. Doğal afetlerde de çiftçilerimiz arzu ettiği şekilde verim alamadığı için mağdur oluyorlar. O nedenle tarım sigortası yapılmasını kabul ediyoruz. Verileri incelediğimizde her geçen gün tarım sigortası artsa da arzu edilen seviyeye gelmediğinde o nedenle diyoruz ki tarımsal üretim üzeri açık fabrika o nedenle doğal risklerle karşı karşıya muhakkak tarım sigortasını yaptırın. Tarım sigortası yaptırdığınız da poliçe bedelinin en az yüzde ellisini bakanlığımız karşılıyor. Bazılarında yüzde ellinin üzerinde” dedi.

    TARSİM Ankara Bölge Müdürlüğünde Uzman olarak görev yapan Ali Osman Tan,“TARSİM 2005 yılında kanunlaşan bir kurum. Bir kanun kapsamında bir şirket kuruldu. Ve bu şirketin işleyişi ile ilgili devam ediyor. TARSİM’de bir havuz var. Bu havuz sigortalar havuzu 2005 yılından önce uygulanmaktaydı ancak geleneksel sistemlerle uygulanmaktaydı. Vatandaş özel şirketlere sigorta yaptırabiliyordu. Fakat dolu ve yangın riskini azaltabiliyordu. Ve hasar tespitlerinde ciddi sıkıntılar yaşanıyordu. Daha önceden belirli bölgelerde yaşanan doğal afetler nedeniyle üreticide kendi envanterini kullanarak yardımlarda bulunuyordu” şeklinde konuştu.

    Çiftçilere yönelik gerçekleştirilen toplantı daha sonra çeşitli sunumlar ile devam etti.

  • Quick Kefalet Sigortası, Adana’da anlatıldı

    Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, milli bir sigorta şirketi olarak kamu ihalelerine girecek şirketlere banka teminat mektubu yerine geçecek olan Kefalet Sigortası hizmetini sunmaktan gurur duyduklarını söyledi.

    Quick Sigorta, Adana’da düzenlediği toplantıda 110 sigorta acentesine, kamu ihalelerine girecek şirketlere banka teminat mektubu yerine kullanabilecekleri Quick Kefalet Sigortası’nı anlattı.

    Genel Müdür Ahmet Yaşar, acentelere kefalet sigortasını anlattıklarını ifade ederek, “Quick Sigorta yeni ekonomi programında orta vadeli planda da istendiği şekilde banka dışı finans kesiminin gelişmesi için kefalet sigortalarını Türkiye’de ilk defa olarak piyasaya sundu. Dolayısıyla bizim tacirlerimiz, kobilerimiz Anadolu da sadece bankalara mahkum durumda olmayacak. Kefalet senedini de alarak hem ihalelerinde hem de sözleşmelerinde banka teminat mektubu yerine geçen kefalet senedini kullanabilecekler” diye konuştu.

    “Milli bir sigorta şirketi olarak ülkemize borcumuz olan bu ürünü piyasaya sunduk”

    Yaşar, kobilerin, tacirlerin bankalardaki kredilerini nakdi kredi olarak kullanabilmeleri için çalıştıklarını söyleyerek, şunları kaydetti:

    “Yani oradaki limitlerle iş makinesi alabilsinler istihdam oluştursunlar. Yatırımlara sevk etsinler ama gayri nakdi olarak kullandıkları teminat mektuplarını da gelsinler bizden alsınlar. Uygun koşullarla ve onlarla ihalelere girsinler. Yani onlar işlerini yapsınlar biz onlara kefil olalım. Bu hem yeni ekonomi programında yer alan hem de yerli ve milli bir sigorta şirketi olarak ülkemize borcumuz olan bu ürünü piyasaya sunduk.”

    “Piyasaya yeni bir kredi limiti tahsis etmiş olduk”

    Enflasyonla topyekün mücadelede yüzde 10 konut sigortası indirimi gibi aslında temelde çok fazla fayda sağlamayacak bir ürün yerine taşın altına ellerini koymak istediklerini ifade eden Yaşar, “Reel ekonomiye, tacirlerimize, kobilerimize gerçek manada katkı sağlayacak kredi ürününü piyasaya sunduk. Dolayısıyla piyasaya yeni bir kredi limiti tahsis etmiş olduk. Bunu da tacirlerimizin kullanımına seve seve sunuyoruz” dedi.

  • Vali Kaymak’tan “deprem sigortası” uyarısı

    Samsun Valisi Osman Kaymak, Türkiye’de deprem sigortası bilincini oturtamadıklarını belirterek, vatandaşların evlerini depreme karşı sigortalamaları gerektiğini ifade etti.

    Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın orta kesiminde 26 Kasım 1943 tarihinde 7,2 büyüklüğünde deprem meydana gelmiş, bin 400’ü Samsun’da olmak üzere 2 bin 300’e yakın vatandaş hayatını kaybetmiş, 5 bin kişi yaralanmış ve çok sayıda depremzede evsiz kalmıştı. Bilimsel literatürde Ladik Depremi, Tosya-Ladik Depremi ve Kastamonu-Samsun Depremi olarak da bilinen depremin 75. yılı nedeniyle, AFAD Müdürlüğü koordinasyonunda Samsun Atatürk Kültür Merkezinde program düzenlendi.

    Programda konuşan Samsun Valisi Osman Kaymak, Türkiye’nin deprem bölgesi olduğuna dikkat çekti. 1999 Gölcük depreminde kendisinin 6 ay süreyle Kocaeli’de görev yaptığını hatırlatan Vali Kaymak, “Deprem uzmanlarının söylediği bir söz var. ‘Deprem öldürmez bina öldürür’. O anlamda Türkiye depremlere karşı alınacak tedbirler konusunda deprem öncesi sırası ve sonrasında tecrübeye ulaştı. Şu an bizim AFAD Müdürlüğümüz, acil durum merkezlerimiz, illerdeki teşkilatlarımız, Kızılayımız ve diğer teşkilatlarımız dünyanın değişik ülkelerinde depremlere müdahale konusunda tecrübeye ulaştı” dedi.

    “Samsun deprem bölgesi”

    Depremin ne zaman olacağının bilenemediğini ifade eden Vali Kaymak, “Uzmanlar tarafından en kestirme 3-5 dakika öncesine kadar bulunabileceğini söyleniyor. Ama kesin olarak ne zaman olacağı bilenemediği için depremlere hazır olmamız lazım. 1999 depreminden sonra yapılan binalarda çok şükür büyük sıkıntımız olmadı. İstanbul’da da 5 yıl görev yaptım. Orada şöyle bir tespit yapılıyor. ‘Var olan bina stokunun yüzde 40-50’si eski ve ruhsatsız ve 1999 depremi öncesi yapılan binalar’. Büyük bir İstanbul depreminde çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybedeceği senaryolarını gazetelerde okuyoruz. Samsun da aslında deprem bölgesi. Ladik-Amasya- Erzincan’dan gelen Kuzey Anadolu Fay Hattı ciddi bir risk taşıyan bölge. Çocuklarımızı, gençlerimizi deprem konusunda bilinçlendirmemiz lazım. İmar mevzuatının çok iyi çalışması lazım. Deprem olan yerlerde kamu binalarının da çöktüğüne şahit olduk. Kamu binalarının da kesinlikle standartlara uymalıyız. Bu konuda gerek belediyelerimiz gerek çevre ve şehircilikteki ilgili kurumlar deprem hassasiyeti içerisinde olmamız lazım” diye konuştu.

    “DASK’ın yapılması önemli”

    Deprem öncesi tedbirler konusunda hala bilinçli olmadıklarını belirten Vali Kaymak, “Şunu hep anlatıyoruz: İnsanlar bina alırken içine, döşemesine bakıyor ama binanın kolonunu, temelini, kirşini araştırmıyor. Bu bilinç oluştuktan sonra bu konuda dünyaya örnek oluruz. DASK denilen deprem sigortasını maalesef Türkiye’de oturtamadık. Bu konuda vatandaşlara sesleniyorum. Lütfen binanızı sigortalayın. Çağımız maalesef sigorta dönemi. Ayda 50-100 lira ödeyerek 100 bin, 500 bin, 1 milyonluk evlerinizi sigortalayabilirsiniz. Deprem olması halinde devletten bir şey beklemeden binanızı alabilirsiniz. Maalesef devletimizin geleneği ile vatandaş ‘nasıl olsa devlet yapacak’ anlayışıyla DASK’a yönelmiyor. DASK’ın yapılması önemli. Her kurum bu konuda kendi vazifesini yapması lazım” şeklinde konuştu.

    Vali Kaymak’ın konuşmasının ardından AFAD İl Müdürlüğü Jeofizik Yüksek Mühendisi Aytek Ersan sunum gerçekleştirdi. Programa ayrıca, Garnizon Komutanı Topçu Albay Recep Ali Üstün, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz ve kurum müdürleri katıldı.

  • “Alacak Sigortası” bilgilendirme toplantısı GTO’da yapıldı

    Gaziantep Ticaret Odası (GTO) ve EulerHermes işbirliği ile ticari risk ve alacakların güven altına alınması yöntem önerilerinin ele alındığı “Alacak Sigortası” bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

    GTO’nun ev sahipliğinde yapılan toplantının açılışında konuşan Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Tatar, 2023 yılı için belirlenen ve ulaşılmaya çalışılan hedefler için şirketlerin sürdürülebilir ve sağlıklı bir finansal yapıya sahip olmasının büyük önem arz ettiğini söyledi.

    Küresel rekabetin yanı sıra ülkemizin içinde bulunduğu küresel ve bölgesel konjonktür düşünüldüğünde şirketler için hayat sigortası olarak değerlendirilen alacak sigortalarının aynı zamanda ülke ekonomisi açısından önemli bir potansiyel taşıdığını vurgulayan GTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tatar, “İçinde bulunduğumuz ekonomik ortam, başa çıkmaya çalıştığımız zorluklar alacak sigortasını daha da önemli hale getiriyor. Ülke olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılında ulaşmaya çalıştığımız hedefler için şirketlerin güçlü finansal yapılarla faaliyetlerine devam etmesi lazım. Şirket bilançolarının ortalama yüzde 40’ını alacaklar oluşturuyor. Alacakların tahsilatında yaşanan problemler şirketlerin likiditesini ve karlılığını olumsuz etkiliyor. Hatta bazı durumlarda şirketlerin iflas etmelerine neden olabiliyor. İstatistikler şirket iflaslarının yaklaşık dörtte birinin tahsil edilemeyen alacaklardan kaynakladığını gösteriyor. Makroekonomik dalgalanmaların yüksek olduğu günümüz piyasalarında alacakların ödenmeme riskini teminat altına alan “Alacak Sigortası” risklerin azaltılmasında en akılcı yöntemlerden biridir. Günümüz rekabet koşulları ve makro ekonomik dalgalanmalara karşı şirketler alacak sigortasını önemli argümanolarak değerlendirmelidir” diye konuştu.

    Toplantıya konuşmacı olarak katılan EulerHermes’den satış, pazarlama ve ticari tahsis Genel Müdür Yardımcısı Ömer Gürcan Köseoğlu, toplantıda dünyadaki gelişmeler ve Türkiye’deki makroekonomik görünüm, güvenli ticaret yapılması için sunulan alacak sigortasının yanı sıra bankacılık sisteminin sağladığı teminat mektuplarına muadil olan kefalet sigortası hakkında bilgi vererek katılımcıların sorularını cevaplandırdı.