Etiket: şiddet

  • Oltu’da kadına yönelik şiddet toplantısı

    Oltu’da kadına yönelik şiddet toplantısı

    Oltu Kaymakamlığı toplantı salonunda kadına yönelik şiddet toplantısı yapıldı.

    Oltu Kaymakamlığı toplantı salonunda “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Merkezi Planı” toplantısı kurum ve kuruluş müdürlerine sinevizyon eşliğinde anlatıldı.

    Toplantının açılış Konuşmasını Oltu Kaymakamı Şenol Turan yaptı. Daha sonra Oltu Sosyal Hizmetler görevlisi Emine Avcı tarafından sunum yapıldı. Şiddete maruz kalmış kadınlara yönelik yapmış oldukları çalışmalar hakkında bilgiler aktaran Emine Avcı, “Kadına şiddeti önleme ve izleme merkezine gelen iddianame doğrultusunda şiddet mağduru kadınların ikamet adreslerine giderek kadınlarla görüşme yapıp sorunu çözmeye çalışıyoruz” dedi.

    Toplantıda şiddete maruz kalmış kadınların nerelere başvurulacağı anlatıldı.

    Toplantıda ayrıca Oltu Cumhuriyet Başsavcısı Bahadır Altan Bayındır, bir konuşma yaparak panele katılanlara şiddete maruz kalan kadınların kanuni hakları ve izleyecekleri yol hakkında bilgi verdi.

  • Engelli çocuğa şiddet soruşturmasında iddianame 1 yıl sonra mahkemeye ulaştı

    Engelli çocuğa şiddet soruşturmasında iddianame 1 yıl sonra mahkemeye ulaştı

    Uşak’ta özel bir rehabilitasyon merkezinde eğitim gören 11 yaşındaki engelli çocuğun şiddet gördüğü iddiası üzerine açılan davada uzlaşmaya gidilmesi kararının ardından 1 sene süren soruşturmada iddianame hazırlanarak mahkemeye sunuldu.

    Uşak’ta 1 sene önce meydana gelen olayda anne E.K., iddiaya göre bebekken geçirdiği havale sonrası serebral palsi (beyin felci) hastası ve otizmli olan 11 yaşındaki M.K.’nın okuldan geldikten sonra vücudunun çeşitli yerlerinde yanık, ısırık ve darp izleri olduğunu gördü. Bunun üzerine anne Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesine giderek darp raporu aldıktan sonra rehabilitasyon merkezinde oğluna eğitim veren yetkililerden şikayetçi oldu. Savcılığın tutanağı hazırlayıp uzlaştırma bürosuna yönlendirdiği olayda 1 sene süren soruşturmanın ardından verilen karara göre S.N.K. (25), G.E. (23) ve S.B.’nin (26) yaralama suçundan sanık olarak yer aldığı iddianame hazırlanarak Uşak 1’inci Asliye Ceza Mahkemesine sunuldu. Özel rehabilitasyon merkezi yetkililerin ise aileye çocuğun kendi kendini darp etmiş olabileceğini öne sürüp, iddiaları kabul etmediği öğrenildi.

    Kuruma farklı nedenlerden dolayı 50 bin lira ceza kesildi

    İl Milli Eğitim Müdürlüğü de rehabilitasyon merkezi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunurken, olayı ve rehabilitasyon merkezini incelemek üzere iki müfettiş görevlendirildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu kurumda yapılan incelemelerin ardından kuruma farklı nedenlerden dolayı 50 bin TL ceza kesildiği belirtildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, olayın yakından takipçisi olunduğunu ve olayla ilgili geniş çaplı incelemenin sürdüğünü, iddianamede adı geçen kişiler hakkında da inceleme başlatıldığını açıkladı.

    “Çocuk kendi kendine yaptığını söylediler”

    Anne E.K. olayla ilgili şunları kaydetti:

    “Mustafa 2008 doğumlu. 3 günlük bebekken oksijensiz kalmaya bağlı kuvözde kalma olayının ardından kalsiyum düşmesine bağlı soğuk havale geçirdi. Şu an yürüme engelli ve bunun yanı sıra otizmli. Olayın olduğu gün her zamanki gibi oğlumu okula gönderdim. Saat 2’de servis telefon açtı geliyoruz diye. Asansörden ilk önce hostes indi. Oğlum asansörün içindeydi. Çocuğun herhangi bir alerjik durumunun olup olmadığını sordu. Ben de herhangi bir alerjik durumunun olmadığını söyleyince ‘Yüzünde kızarıklıklar var’ dedi. Ben asansörden çocuğumu çıkardığımda yüzünde bariz kızarıklıklar, daha doğrusu yağ sıçraması, yanık renginde bir tondu. Hatta tepkim ‘Bu çocuğu kim yaktı?’ oldu. Hemen içeri girdim. İçeri girer girmez öğretmenimizi ve yanında çalışanları aradım, ulaşamadım. Sonra mesaj attım. Mesajda ‘Hepinizden karakola gidip şikayetçi oluyorum’ dedim. Telefondaki savunmaları Mustafa’nın kendi kendine yaptığı, olayla hiçbir şekilde alakalarının olmadığını söylediler.”

    Anne E.K., “Boynunda, yanaklarında, kollarında ve bacaklarında darp izleri var. Olayın olduğu gün hemen acile giderek darp raporu aldım. Sonrasında çocuk şubeye devredildi. Cildiyede ikinci bir rapor tutuldu. Olayın 8. günü savcının isteği üzerine İstanbul Adli Tıpa sev edildik. Kasım ayında savcı beyle birebir görüşme talep ettim. Savcı bey o gün tutanağı hazırlayıp uzlaştırma bürosuna sevk olduğunu söyledi bana. Uzlaştırmadan haber bekliyorduk ama bugün bir gelişme oldu. Uzlaştırma kararını geri çekip, mahkeme boyutuna geçildiğini öğrendik” dedi.

    Anne E.K’nın iddiasına göre oğluna özel eğitimi bizzat veren ve asıl yetkili olan rehabilitasyon merkezinde görevli S.A. hakkında takipsizlik kararı çıkartıldı. Duruma isyan eden anne E.K., “Ben çocuğumu kendisine özel derse gönderiyordum. Ücret ödediğime kadar yazışmalarım mevcut dosyalarda” dedi.

    “Psikolojik destek aldık”

    Bu sürecin kendilerini yıprattığını ve artık sonuca ulaşmasını istediğini belirten E.K., “6 ay boyunca aile boyu psikolojik destek aldık. Ben sadece adalet istiyorum, yapanın bulunmasını istiyorum. En acısı da bu zaten. İlahi adalet zaten şaşmayacaktır ama bu dünyada da adaletin yerini bulmasını istiyorum” şeklinde konuştu.

  • Atatürk Üniversitesinde kadına yönelik şiddet konuşuldu

    Atatürk Üniversitesinde kadına yönelik şiddet konuşuldu

    Atatürk Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü Programı düzenlendi.

    “Kadına Yönelik Şiddete Dur De!” sloganıyla gerçekleşen programa Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Cemil İlbaş, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Medine Güllüce, Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Şahin, Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Reva Balcı Akpınar ile merkez üyeleri, fakülte dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

    Nenehatun Kültür Merkezinde gerçekleşen program öncesinde, İletişim Fakültesi akademisyen ve öğrencileri tarafından “Şiddetin Sıradan Yüzleri” isimli fotoğraf sergisini gezen Rektör Çomaklı, ülkemizdeki kadın cinayetlerini konu edinen sergiyi ilgiyle inceledi.

    Ardından programın açılışını yapmak üzere salona geçen Rektör Çomaklı burada konuklara seslendi. Kadına yönelik şiddetin tüm dünyada çok yaygın olarak karşılaşılan bir problem olduğuna işaret eden Rektör Çomaklı, Dünya Sağlık Örgütü’nün yayımladığı rapora göre, dünyadaki kadınların %35’inin şiddete maruz kaldığını aktardı.

    Kadim değerlerimizin kadına yönelik şiddeti reddettiğini söyleyen Çomaklı: “Değerlerimiz bize kadını aşağılamayı, engellemeyi, yok saymayı, kadına şiddet göstermeyi değil; onu değerli kılmayı, hakkını teslim etmeyi emreder” dedi.

    Buna rağmen ne yazık ki ülkemizdeki şiddet oranlarının dünyadaki oranlara benzer seviyede olduğunu belirten Prof. Dr. Çomaklı, bu sorunla ilgili çözüm arayışlarına, yapılan hukuksal düzenlemelere, sivil toplum ve kamu kuruluşlarınca alınan önlemlere rağmen konunun hala ülkemizin gündeminde olduğunu söyledi.

    Rektör Çomaklı, “Çok sayıda kadın şiddete ve tacize uğramakta, cinayete kurban gitmektedir. Kadına yönelik yapılan bu aşağılık muameleleri milli, manevi ve insani değerlerin gereği tüm erkekler adına kınamaktayım. Bu sorunların giderilmesine yönelik alınan her kararın arkasındayım ve destekçisiyim. Üniversitemiz ailenin, toplumun ve ülkenin güçlenmesi ve kadın sorunlarının çözümü için kadının güçlenmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu bağlamda, üniversitemizde kadının toplumsal statüsünün güçlendirilmesi, kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddet ve istismarın ortadan kaldırılması doğrultusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar kapsamında kadına yönelik her türlü şiddete ve tacize karşı politika belgesi yayınlamış, taciz ve şiddetin önlenmesi için çeşitli güvenlik tedbirleri alınmıştır. Son olarak belirtilmesi gereken bir husus daha vardır. Kadına yönelik şiddet yalnızca kadınları ilgilendiren bir durum değildir. Kadına yönelik şiddet tüm toplumu ilgilendirir. Şiddetin önlenmesinde de tüm toplumun sorumluluk alması gerekir. Bu gereklilikten yola çıkarak Üniversitemiz tarafından şiddeti önlemeye yönelik eğitici etkinlikler, seminerler ve kurslar düzenlenmekte, tüm sivil toplum ve kamu kuruluşları ile iş birliği içinde çalışmalar yürütülmektedir” ifadelerini kullandı.

    Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Reva Balcı Akpınar ise yaptığı konuşmasında, kadına yönelik şiddetin, kadınların insan haklarından yararlanmalarını ciddi biçimde engelleyen; yaşam, güvenlik, otonomi, saygınlık, sağlık hakkı gibi temel haklarını ihlal eden tutum ve davranışlar olduğunu söyledi.

    Akpınar, “Kadına yönelik şiddet fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel boyutta ortaya çıkmaktadır. Şiddet yolu ile kadınların eğitim, çalışma, kendi yaşamları hakkında karar alma, dahası kendi yaşam haklarını ellerinden alabilmektedir. Kadına yönelik şiddet, erkeklerin kadınlar üzerindeki baskı aracı, güçlünün güçsüzü istismar etmesinin en ciddi ve trajik biçimidir. Bu istismarın sona erdirilmesi için kadının her alanda güçlendirilmesi elbette çok önemlidir. Ancak daha önemli bir husus vardır ki o da sorunlarını insani yollardan çözmeyi öğrenmiş, adalet, nezaket ve saygıyı temel değer olarak kabul etmiş, ahlaklı ve vicdanlı bireyler yetiştirmektedir. Bu bağlamda annelerin, babaların, öğretmenlerin, medyanın, politikacıların kısaca kadın ve erkek tüm bireylerin sorumluluğu vardır” dedi.

    Açılış konuşmalarının ardından program, kadına yönelik şiddet konusunda sokak röportajları, şiir dinletisi, açılış ve kapanış şarkısı, kısa oyunlar ile “Şiddetin Toplumsal Yüzü” başlıklı panel etkinliklerinin düzenlenmesiyle son buldu.

  • Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu: “Kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz”

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu: “Kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz”

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, kadına şiddet konusunda yaptığı değerlendirmede, “4 yılda 25 bin şiddet mağdurunu kurtarmıştık. Bunu Türkiye’ye yayabiliriz. Adalet ve Aile bakanlıklarıyla görüşüyoruz, kadına şiddet milli meseledir, suçlayarak olmaz” dedi.

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Erzurum Barosunun sosyal tesisleri ve eğitim merkezi inşaatının temel atma törenine katılmak üzere Erzurum’a geldi. Törenden önce Erzurum Barosunda basın mensuplarıyla bir araya gelen Feyzioğlu, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Kadına şiddet, siyaset üstü bir mesele”

    Herkesin çocuğu, eşi, kendisi için endişe duyduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Bu birbirimizi suçlayarak önleyebileceğimiz bir husus değil, Partiler üstü bir mesele, siyaset üstü bir mesele. Adli yıl açılış konuşmamda sorunların bir numarasında bu vardı. Toplumsal şiddetle mücadele etmek zorundayız. Bu toplumsal şiddetin mağduru aynı zamanda avukatlar. Ayda en az bir avukatın başına feci bir olay geliyor. Trafiğe çıkan çocuklarınızı dualarla gönderiyorsunuz, ’kazasız belasız gelsin’ diye. ’Bir kavgaya karışmasın, kaza kurşununa uğramasın başına bir vahşinin levyesi inmesin’ diye ödümüz kopuyor. Bu ülkede herkes çoluk çocuğu için, eşi için, kendisi için endişe duyuyor. Toplumsal şiddet tırmanışta. Bunu televizyon dizileriyle filmlerle çözmemiz lazım. Kreşten itibaren meseleye el atmamız lazım. Bir kadın öldürüldüğünde idam diye başlamak işin çok kolay yönüdür. Ölen ölüyor, ondan önce bunu kesmemiz gerekiyor. Adli yıl açılışında da söyledim, o ilk tokat eyleminden itibaren biz kendimize düşen şudur; kadının yanına baronun avukat vermesi. Koluna girecek her işi avukatıyla birlikte yapacak. İlk tokattan sonra tırmanıyor ve sokak ortasında katlediliyor. Biz kendi başının çaresine bak diye kadını bırakamayız. Ben Ankara Barosu başkanıyken bir proje başlatmıştık. 4 yılda 25 bin şiddet mağdurunu kurtarmıştık. Bunu Türkiye’ye yayabiliriz. Adalet ve Aile bakanlıklarıyla görüşüyoruz. Milli meseledir, suçlayarak olmaz. Biz buna çözüm buluyoruz” dedi.

    “Avukatlar aç arkadaşlar, geç insanlar aç”

    Erzurum, Gümüşhane ve Bayburt Baro başkanlarının da katıldığı toplantıda 250 bin genç avukata yeni iş imkanı oluşturduklarını belirten Feyzioğlu, “3 ay önce genel kurulumuzu yapmışız. Biz ne yapmışız ki bazı sevgili arkadaşlarım böyle tepki gösteriyor diye sordum arkadaşlarıma. Biz Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle bin değil, yüz bin değil bir kalemde 250 bin genç avukata yeni iş imkanı yaratıyoruz. Biz avukatlarımıza iş imkanı buluyoruz. Bundan niye rahatsız olunuyor, kim rahatsız olabilir? Avukatlar aç arkadaşlar, genç insanlar aç, avukatlar da aç. Bunun derdini ben çekiyorum, her gün bu dert bize yansıyor, baro başkanıma yansıyor. Yargı Reformu Strateji Belgesi sadece avukatlara çözüm sunduğunu vatandaşlarımız sanmasın. Bu belgeyi açıklayan konuşmamızda izah ettiğimiz üzere avukatın sorunun çözen her adım vatandaşın da sorununu çözüyor. 25 bin stajyer avukat var. Kölelik şartlarında çalıştırılıyor. Hepsine ücretli çalışma imkânı, sigortalı olma imkanı getiriyoruz. Peki, sınav, dünyanın neresinde avukatlık mesleğine sınavsız giriş kaldı? Türkiye’de bunu toptan çözüyoruz. Hukuk mesleklerine girişte bir baraj getiriyoruz. Bu muazzam bir şey, bu konuda tam bir konsensüs sağlandı” ifadelerini kullandı.

    Toplantıda Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki adli yıl açılış törenine katılması sonrası yaşananları anlatan Feyzioğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle Türkiye’de düşünce özgürlüğünün de güvence altına alınması için iki önemli adım atıldığını söyledi.

    “3 ay önce genel kurul yaptık, 3 ayda ne değişti de genel kurul isteniyor”

    Hukuk devletinin sloganla olmadığını kaydeden Feyzioğlu, “Düşünce özgürlüğüne yönelik suçların Yargıtay denetiminde olacağını ayrıca hakimlerin tayin ve terfilerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın ilke kararları aranacak. Hukuk devleti sloganla olmaz. Hukuk devleti parlak yıldızı vatandaşın eline verebilirsek gerçekleşir. Bunu da diyalogla yapacağız. Kapıyı çalarsınız, sorunları söylersiniz, dinlenmezsiniz, böyle bir sorun yok denir, o zaman hep birlikte protesto edelim. Kapıyı çalarsınız, buyur gel sorunları anlat denir, anlatırsınız. Biz kapı çaldık, açılmadı mı? İki sene önce devlet kapısı vatandaşa kapanamaz demiştik, o kapı bize açıldı. Bize açık, herkese açık, bizim vatandaşımıza açık. El birliğiyle bütün bu sorunları çözüm yoluna sokacak yargı reformu strateji belgesini hayata geçiriyoruz. Özgürlükleri güvence altına alacak düzenlemeleri getiriyoruz. Avukatın günlük sorunlarını çözümler düzenleme ile hayata geçiyor. Ekim ayında Meclis açılır açılmaz birinci önceliği olmalıdır dedi Cumhurbaşkanı. Şimdi size soruyorum biz avukatların bin tane sorununu çözmek için, stajyer avukatların sorununu çözmek için, 82 milyon vatandaşın sorununu çözmek için Alman Şansölyesiyle mi görüşmeliyiz? O zaman İngiliz Başbakanına mı gitseydim? Elbette Türkiye’yi kim yönetiyorsa ona gittik gideceğiz. Gittiğimizde hüsnü kabul gördük. Bu telaş nedir? Peki bundan 3 ay önce genel kurul yaptık, 3 ayda ne değişti de genel kurul isteniyor? Yargı Reformu Strateji Belgesi somutlaştı, avukatların ve vatandaşlarımızın adalete ilişkin haklı şikayetlerini çözüme bağlayacak yol haritası ortaya kondu ve ilk kanunlaşacak paket yazıldı. 3 ayda değişen bu. O zaman bize düşen gündemimizi sadece buna odaklamak yani çözüme odaklamak. Biz soruna çözüm bulmaya çalışıyoruz. Her çözüme sorun bulanlardan olmadık, sorunlara çözüm bulanlardanız üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz. Başka hiçbir gündemimiz yok bizim” şeklinde konuştu.

    “Kadına şiddeti önlemeye çalışıyorsanız bunu Alman Şansölyesine, Berlin’e değil Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığına götüreceksiniz”

    Yargı reformunun Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde açıklanmasına gösterilen tepkilerle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, “Allah gani gani rahmet eylesin, Ecevit yargı reformunu açıklarken Yargıtayda mı açıkladı, başbakanlıkta açıkladı. Süleyman Demirel yargı reformunu bizim evde mi açıkladı, başbakanlıkta açıktı. Bugün başbakanlık yok, millete en üst seviyede taahhüt verme görev sorumluluğunda olan Cumhurbaşkanı açıkladı. Oraya da bazı arkadaşlar gelmedi. Onlar için mesele yargı bağımsızlığı değil, Cumhurbaşkanına gidip gitmemek meselesidir. Cumhurbaşkanlığı sistemini benimsemeyebilirsiniz, parlamenter hükümet olsun diyebilirsiniz. Anayasaya ilişkin olması gereken noktasında itirazlarınız olabilir. Ama şimdi bu Anayasa yürürlüktedir. Buna göre faaliyet gösteriyoruz. Yargı reformu belgesi açıklanırken külliye diye biz Cumhurbaşkanına gitmeyiz dediğiniz anda başka bir şey oluyor. Ben devletle iş konuşmam diyorsunuz. Ama biz bu devletin içinde iş yapmak durumundayız. Türkiye’nin şu anda hükümet merkezi orasıdır. Ben yapmadım siz yapmadınız Anayasa değişti, hükümet merkezi böyle oldu. Biz de kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü olarak oraya gidiyoruz. İstanbul Belediye Başkanı randevu istiyor, oraya gidiyor, Ankara Belediye Başkanı işi varsa oraya gidecek. Devletle iş yapmak zorundaysanız, örneğin kadına şiddeti önlemeye çalışıyorsanız bunu Alman Şansölyesine, Berlin’e değil Ankara’ya, Cumhurbaşkanlığına götürecek. Ben oraya gitmem dediğinizde samimi olmak lazım. Adli yıl açılışı sebebiyle gelmeyen kıymetli meslektaşlarımı anlıyorum. Olabilir biz de başka yerde yapılsın istedik. Oraya gitmenin bu millete ve bu meseleye getirisi nedir? Gitmemenin zararı nedir? Dedik ki aramızda gidip doğrudan doğruya Cumhurbaşkanına, Meclis Başkanına, bakanlara yüksek yargının mensuplarına orada anlatmalıyız dedik. Fena mı oldu, çözüm daha hızlandı. Şu anda tek odaklandığım şey vatandaşlarımızın, avukatların elini rahatlatacak Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin çıkması” açıklamasında bulundu.

    Yargı reformunu gölgeleyecek bir şey yapılmamasını isteyen Feyzioğlu, “Arkadaşlardan da istirhamım bunu gölgeleyecek, engelleyecek hiçbir şey yapmayın. Yürüyelim, ucuna geldik, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Bu güzel ortamı baltalamak, gölgelemek emin olun genç avukatlara, stajyer avukatlara, cezaevlerinde adliyelerde adalet bekleyen yüz binlerce insanımıza haksızlık olur. Gelin bunu birlikte çıkartalım, kamuoyunu kendi iç sorunlarımızla meşgul etmeye gerek yok. Bu konular bizim iç sorunumuz kamuoyunun sorunu değil. Türkiye Barolar Birliği sürekli kurultay peşinde koşan yapı değildir. Türkiye Barolar Birliği hizmet peşinde koşan bir yapıdır. Başka yapılarla karıştırılmazsa iyi olur” dedi.

    Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun, İstanbul, Ankara, Antalya gibi baroların yaptığı olağanüstü genel kurul çağrısını görüşmek üzere 22 Eylül’de 79 baro başkanıyla Ankara’da toplanmaya karar verdiği belirtildi.

    Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, basın mensuplarına yaptığı açıklamanın ardından genç avukatlarla söyleşide bir araya geldi. Program sonrası mesleğe ilk adımlarını atan avukatların yemin törenine eşlik eden Başkan Feyzioğlu genç avukatlara cübbe giydirdi, nasihatlerde bulundu.

    Törende yemin eden Avukat Evrim Ayyıldız’a Erzurum Baro Başkanı Talat Göğebakan ile birlikte cübbesini giydiren Feyzioğlu, daha sonra Erzurum Barosu kapalı otoparkın açılışını gerçekleştirdi.

    Mesleğe ilk adımını atan Evrim Ayrıldız, cübbesini Feyzioğlu’nun elinden giymekten çok mutlu olduğunu belirterek, “Çok mutluyum. Metin Feyvioğlu’nun geleceğini duymuştum. Onun elinden almak istedim. Tabi çok heyecanlıyım. Üç kardeşiz. Ablam ve abim de avukat” dedi.

  • Kadına şiddet Paris’te protesto edildi

    Kadına şiddet Paris’te protesto edildi

    Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya gelen yüzlerce kişi kadına karşı artan şiddeti kınamak için protesto gösterisi düzenledi.

    Fransa’nın başkenti Paris’te, kadın derneklerinin organizasyonu ile bir araya gelen yüzlerce kişi kadına karşı artan şiddeti kınamak için protesto gösterisi düzenledi. Yasaların kadına karşı artan bu şiddeti durdurmak için yetersiz kaldığını vurgulayan protestocular cezalarının arttırılması ve kadınların korunması için yeni yasa çıkarılmasını talep etti. Hükümetin bir an önce konu için harekete geçmesini isteyen kalabalık grup uzun süre sloganlar atıp pankartlar taşıdı.