Etiket: sevinç

  • Salih Erinç: “Karadeniz’e sevinç yaşatmak istiyorum”

    Salih Erinç, 655. Tarihi Kırkpınar’da altın kemere ulaşmak istediğini belirterek, “Çok iyi çalıştım kendime güveniyorum. Karadeniz’e sevinç yaşatmak istiyorum” dedi.

    655. Tarihi Kırkpınar’da başpehlivan olmak için mücadele edecek Salih Erinç, İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu.

    Salih Erinç, iyi hazırlandığını ve kendine güvendiğini ifade ederek, “Geçen sene bir sakatlık geçirmiştim ancak şimdi iyiyim. Bu sene de iddialı isimler arasındayım. Bunun için de çalışmalarımı sürdürüyorum. İyi bir kamp dönemi geçirdim. Erzurum’da yüksek rakımda antrenmanlar yaptım. Milli güreşçiyim, üniversitelerarası müsabakalarında da dünya şampiyonluğum var. Minderden gelen bazı özellikleri de yağlı güreşlere katıyorum. Puanlı kısımlarında özellikle minderde güreşmiş olmanın getirdiği avantajı kullanacağım. Ama tabii orada sıcak hava faktörü de var tabii bir şekilde bunun da üstesinden gelip başarıya ulaşmak istiyorum. Çok iyi çalıştım kendime güveniyorum. Hazırlıkları tamamladım. Son bir haftaya geldik. Artık son virajdayız. İnşallah Karadeniz’e sevinç yaşatmak istiyorum. Altın kemeri memleketime getirmek istiyorum” şeklinde konuştu.

    “Millet olarak ayakta durduk”

    Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de yaşanan darbe girişimine ile ilgili olarak ise başarılı güreşçi, “Gördüğümüzde şok olduk. Askerlerin köprüde yol kestiğini görünce olanlara inanamadık. Darbe kelimesini duyunca da şok olduk. Her şey yolunda giderken bir anda bu olayların olması bizi çok şaşırttı ve moralimiz bozuldu. Üzücü idi. Ama millet olarak ayakta durduk. İnşallah bu tür bir olayı bir daha yaşamayız” dedi.

  • Genel Başkan Sedat Sevinç: Gün demokrasiye ve vatana sahip çıkma günüdür

    Öz-İş Sendikası Genel Başkanı Sedat Sevinç, milli iradeye yapılan alçak saldırıyı değerlendirdi.

    Sevinç, yaptığı açıklamada, “Yüce milletimiz meydanları doldurmuş, tankların önüne durmuş, silahlara karşı göğsünü siper etmiştir. Demokrasiye sahip çıkmak uğruna şehit olan polisimiz, askerimiz ve vatandaşlarımız vardır. Kendilerine Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Askerimizi, polisimizi ve vatandaşımızı şehit eden bu vatan hainleri elbette cezasız kalmayacak gereken en ağır cezayı göreceklerdir. Gün birlik beraberlik günü, zaman demokrasiye vatana Türkiye’ye sahip çıkma zamanıdır” ifadelerini kullandı. (EFE)

  • “Poyraz” Bebekle Gelen ‘Çifte’ Sevinç

    Üç prematüre bebek dünyaya getiren ve 16 yıl sonra 39 yaşındayken dördüncü bebeğine hamile kalan Birsen Uçar, dördüncü bebeğini zamanında kucağına aldı.

    Birsen Uçar, ilk kez 18 yaşında hamile kaldı. Birer yıl arayla iki doğum daha yaptı. Üç bebeği de vaktinden önce, henüz 8 aylıkken dünyaya geldi. Bebeklerin ağırlığı ortalama 1 kilo 250 gramdı. Sevinçleri kursağında kalan Uçar, bebeklerini her an kaybetme endişesiyle sıkıntılı yıllar geçirdi. Bebeklerini iyi bakımla hayata bağlayan Uçar’ın çocukları şu an 16, 17 ve 18 yaşında.

    Üç çocuğunu da prematüre olarak dünyaya getiren Birsen Uçar, dördüncü kez hamile kaldığını öğrendikten sonra Acıbadem Adana Hastanesi’ne gitti.

    Uçar’ın hamilelik sürecindeki takibini gerçekleştiren ve 9 ay 10 gün sonra 2 kilo 700 gram bir bebek dünyaya getirmesini sağlayan Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hale Erbaş “Hastamız daha önceki üç gebeliğinde bebeklerini erken dünyaya getirmiş ve zor günler yaşamış. Dördüncü gebeliğinde bize başvuran hastamızı ‘yüksek riskli hasta’ olarak değerlendirip yine olası bir erken doğum riskine karşı sıkı tıbbi takibe aldık” dedi.

    Kontrollerin çok sıkı yapıldığını ve tedavilerin haftalık uygulandığını, bu sayede Uçar’ın bebeğini tam vaktinde ve sağlıklı olarak dünyaya getirebildiğini vurgulayan Dr. Hale Erbaş “Birsen hanım da kendisinden beklentimizi harfiyen uyguladı ve erken doğum sürpriziyle karşılaşmadı” ifadelerini kullandı.

    “STRESTEN KANSIZLIĞA BİRÇOK NEDEN ERKEN DOĞUMA YOL AÇIYOR”

    Türkiye’de her yıl yaklaşık 150 bin bebeğin prematüre dünyaya geldiğini belirten Dr. Hale Erbaş, birçok nedenden kaynaklanabildiğine dikkat çekti. İdrar yolu enfeksiyonlarından kansızlığa, aşırı zayıflıktan doğumlar arası sürenin çok az olmasına dek birçok faktör erken doğuma yol açabildiğini söyleyen Dr. Hale Erbaş, “Rahim ağzı boyu ve doğum kanalının uzunluğu ultrason ile belirlenebiliyor ve bu uzunluk, hamileliğin ileriki aylarında olabilecek erken doğum riskini öngörmede kullanılabiliyor. Hastamın 24. gebelik haftasından itibaren haftalık servikal uzunluk ölçümlerinin yanı sıra haftada bir yapılan tedaviler ile 38. haftada doğumu sağlıklı bir şekilde gerçekleşti” diye konuştu.

    Birsen Uçar da yaşadığı mutluluğun tarifsiz olduğunu belirterek Poyraz bebeğine bu kez endişe ve korkulardan uzak sımsıkı sarıldı. Uçar, “O zamanlar şimdiki aklım olsaydı çok farklı olabilir, belki bebeklerim zamanında dünyaya gelebilirdi. Çünkü 39 yaşında olmama ve üç kez erken doğum yapmama rağmen sıkı bir takiple bu kez bebeğimi tam vaktinde kucağıma alabildim” dedi.

  • Gaziantep’te Sevinç, Şanlıurfa’da Hayal Kırıklığı

    Büyükşehir belediyelerinin başarı sıralamasında Gaziantep, Ankara’nın ardından ikinci sırada yer alırken, Şanlıurfa’nın son sıralara düşmesi üzüntüye neden oldu.

    ORC Araştırma Şirketi Mart 2014 yerel seçimlerinden bu yana geçen iki senelik süreçte, vatandaşların belediye hizmetleri ile ilgili kanaatlerini tespit etmek için, 5 20 Şubat ile 1 Mart 2016 tarihleri arasında 30 büyükşehirde toplam 17 bin 560 kişi ile yüz yüze ve bilgisayar destekli telefon görüşmesi yöntemiyle anket yaptı. Araştırma sırasında insanlara altyapı, çevre düzenlemesi ve temizliği, kaldırım ve yollar, kent estetiği, sosyal hizmetler, şebeke suyu, trafik akış düzeni, ulaşım, yeşil alan ve park hizmetlerine göre belediyelerin son 2 yıllık performansını başarılı bulup bulmadığı soruldu. Ülke genelindeki 30 büyükşehir belediyesinin performansını ölçtüğü araştırması büyük yankı uyandırdı. İlk sırada Ankara’nın son sırada ise Van’ın yer aldığı sonuçlarda, Şanlıurfa’nın 21’inci olması hayal kırıklığına yol açtı.

    KOMŞU GAZİANTEP EN ÜST SIRALARDA

    Şanlıurfa’nın komşusu olan Gaziantep’in ise Belediye Başkanı Fatma Şahin ile birlikte listenin en üst sıralarına tırmandı. Araştırmada Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Bursa, İstanbul, Konya, gibi gözde bir çok şehri de geride bırakarak ikinci sırada yer aldı. Gaziantep’in başarısında Fatma Şahin’in bakanlık tecrübesinin olması, bölgede birleştirici ve pozitif politikalarının etkili olduğu belirtilirken, Şanlıurfa’nın alt sıralarında yer almasında ise en büyük etken olarak Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi’nin sonradan başkanlığa getirilmesi ve belediyenin borçları olarak görülüyor.

  • Yazar Sevinç Çokum: “Uykularımı Feda Ederek 45 Yıldır Yazıyorum”

    Usta öykücü Hüseyin Su’nun moderatörlüğünde düzenlenen “Bir Hayat Bir Hikaye” seminerine konuk olan roman ve hikaye yazarı Sevinç Çokum, “Bazı insanlar, ’Yazmak istiyorum ama vaktim yok’ diyor. Anlamıyorum. Ben kaç tane görevimin dışında uykularımı feda ederek 45 yıldır yazıyorum”dedi.

    Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Bir Hayat Bir Hikaye” adlı söyleşinin bu haftaki konuğu, roman ve hikaye yazarı Sevinç Çokum oldu. “Hayatları hikayelere denk düşen” yazarları dinleyicilerle buluşturmaya çalıştıklarını söyleyen usta öykücü Hüseyin Su, söyleşiye Sevinç Çokum’un hayat hikayesini özetleyerek başladı. Su, hayat hikayesinden sonra konuk yazar hakkında şunları söyledi:

    “Sevinç Çokum’un hayatının birikimi 29 kitap. Hikaye dünyasının sınırlarını şu cümlelerle çizebiliriz; bütün çocukluğu, koşup oynadığı sokaklar, komşu teyzeler ve ablalar, sıcak insan ilişkileri, eski evlerin pencerelerinden taşan sardunyalar, küpe çiçekleri, fesleğenler, duvarlara tırmanan hanımelleri, kaybolan İstanbul. Dev akasyalar, yaşlı çınarlar. İşte bu dünya Sevinç Çokum’un hikayelerinin ve romanlarının genel dünyası.”

    Hikaye ve roman yazarı Sevinç Çokum ise, iki hayatı olduğunu belirterek, “Birincisi normal, gördüğünüz zaman ’Bu kadın yazar mı?’ diye soracağınız bir Sevinç Çokum. Mesela, üniversitedeyken hocam Mehmet Kaplan hikaye yazdığımı duyunca yine bir diğer hocam olan İnci Enginün’e ’Hangi öğrenciydi bu?’ diye sormuş, o da ’Şöyle narin bir kızcağız vardı’ diye beni hatırlatmış. Sonra Mehmet Kaplan hocaya kitabım gidince resmimden beni tanımış. Ardından güzel bir mektup yazıp, Konya’dan bir kart yollamıştı. ’Bugün kar yağıyor, karlar savrulurken senin hikayelerinde bir bağ kurdum’ manasında cümleler yazmıştı. Halen saklıyorum bunları” dedi.

    Çokum, yazdığı ilk hikayeleri okuması için bir arkadaşına verdiğini, onun da “Dayıma okutacağım” diyerek Tarık Buğra’ya ulaştırdığını, Buğra’nın da okuyarak kendisinden habersiz dergilere gönderdiğini ve yayımlandığını ifade etti.

    “YAZILARIMI ACI HADİSELERİN ORTASINDA YAZDIM”

    Yazı hayatında 45 yılı geride bıraktığını vurgulayan Çokum, sözlerine şöyle devam etti:

    “Bazı insanlar ’Yazmak istiyorum ama vaktim yok’ diyor. Anlamıyorum. Ben kaç tane görevimin dışında uykularımı feda ederek 45 yıldır yazıyorum. Ben yazarken sobalar geçer, kaloriferler söner, sırtıma karlar yağar, zamanı, mekanı unutup yazarım. Yazmak bir sevdadır aslında, bir sevda ki kurtulamıyorsunuz ondan. Belki kurtulsanız hayata uyum sağlayamayacaksınız. Sait Faik Abasıyanık demiş ya, ’Yazmasam deli olacaktım’, onun gibi. Yazılarımı bütün acı hadiselerin ortasında, felaketlerin, kimi zaman ekonomik sıkıntıların ortasında yazdığım oldu.”