Etiket: sessiz

  • Bakan Elvan: “Dünya, Myanmar’daki katliama sessiz kalıyor”

    Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, dünyanın Myanmar’da yaşananlara sessiz kaldığını belirterek, “Myanmar’da, Arakan’da Müslüman kardeşlerimizin binlercesi katledildi. Açıkçası orada soykırım uygulanıyor” dedi.

    Bakan Elvan, Kurban Bayramı’nın 3. gününde Mersin’in Çamlıyayla ilçesinde düzenlenen bayramlaşma programına katıldı. Burada coşkuyla karşılanan Elvan, bayramların, kardeşliğin, birliğin ve beraberliğin doruk noktasına ulaştığı günler olduğunu belirterek, Arakan’daki katliam nedeniyle İslam aleminin bayramı buruk kutladığını söyledi. Dünyanın, Myanmar’da yaşananlara sessiz kaldığını ifade eden Elvan, çoluk-çocuk, yaşlı-kadın demeden Arakan’da Müslümanların katledildiğini vurgulayarak, “Açıkçası orada soykırım uygulanıyor. O gelişmiş ülkelerden, o insan haklarından bahseden ülkelerden ses çıkmıyor. ’Ne oluyor burada? Bu mazlum insanlar, çocuklar, kadınlar neden öldürülüyor, neden katlediliyor diye sorulmuyor. Bir tek sahip çıkan ülke var o da Türkiye. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunun mücadelesini veriyor. Birçok lideri aradı, devlet başkanlarıyla temas kurdu ve buraya müdahale edilmesini istedi” diye konuştu.

    İslam’ın, barış, kardeşlik, dostluk, birlik, bütünlük, beraberlik olduğunu kaydeden Elvan, “İslam mazlumun yanında olmak demektir. Ancak maalesef Orta Doğu’da da Müslüman’ı Müslüman’a kırdırıyorlar. Bu terör örgütlerinin tamamı birilerinin, bir üst aklın, bazı devletlerin taşeron olarak kullandıkları örgütlerdir. Para ve silah desteği veriyorlar, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırıyorlar. Böyle bir süreci yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin de üzerinde oyunlar oynanmak istenildiğini, ancak bu oyunlara izin vermeyeceklerini vurgulayan Elvan, şunları kaydetti:

    “Allah’a çok şükür bizi bölemeyecekler, parçalayamayacaklar. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak güçlendikçe güçleneceğiz, büyüdükçe büyüyeceğiz. Bundan hiç tereddüdünüz olmasın. Yeter ki biz, sizi arkamızda görelim. Sizin o güçlü desteğiniz arkamızda devam etsin. Allah’a çok şükür, adam gibi adam, dünya lideri bir Cumhurbaşkanımız, Recep Tayyip Erdoğan’ımız var. Bu milleti nasıl İstiklal harbinde, nasıl 15 Temmuz’da adeta yek vücut olarak, zillete mahkum etmediysek, istiklalimize, geleceğimize sahip çıktıysak, inşallah ülkemizi 2023 ve 2053 hedefimizle, 2071 vizyonumuzla daha da güçlendireceğiz, daha da büyüyeceğiz.”

  • Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı: Arakan’daki zulme sessiz kalamayız

    Kütahya’nın Simav ilçesinde, Kurban Bayramı dolayısıyla, protokolün yanı sıra Kütahya AK Parti Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı ile AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın da katılımıyla resmi bayramlaşma töreni gerçekleştirildi.

    Yeni Doğün Salonundaki bayramlaşma programda, AK Parti Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı ve İzmir AK Parti Milletvekili Hamza Dağ, Simav Kaymakamı Türker Çağatay Halim ve Simav Belediye Başkanı Süleyman Özkan vatandaşlarla tek tek tokalaşarak bayram kutlamasında bulundular.

    Simav Belediye Başkanı Süleyman Özkan, Bayramların; birlik ve beraberliğe vesile olmasını dileğini belirtirken, AK Parti Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı, Kurban Bayramında Simav’da ve Simavlılarla birlikte olmanın sevinci ve mutluluğunu yaşadığını ifade etti. Milletvekili Nazlı, “Müslümanlara yapılan zulümler sebebiyle buruk bir bayram sevinci yaşıyoruz. Bizler Türk milleti olarak üzerimize düşen görevleri manevi olarak yaparken, maddi görevleri de yapmaya hazırız. Devletiyle milletiyle bir bütün olan ülkemizin Başkomutanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği mesajlar çok önemlidir. Arakan’daki zulümlere sessiz kalamayız. Simav’ın her platformda gösterdiği maddi ve manevi desteği bu konuda da göstereceğinden hiç şüphemiz yok. Bu duygu ve düşüncelerle, birlik ve beraberliğin daim olmasını diliyor, bayramınızı kutluyorum” dedi.

    Kurban Bayramı, bayramlaşma törenine katılan protokol ve vatandaşlara Simav Belediyesi tarafından ikram yapıldı. (MEİ-EFE)

  • Başkentte “Sessiz Terapi” filminin çekimleri başladı

    Kadına şiddet ve cinsel istismar konularında mesaj veren “Sessiz Terapi” sinema filminin çekimleri Ankara’da başladı.

    Hikayesini ve Yönetmenliğini Tolga Toga, Uygulayıcı Yapımcılığını Serhat Sarıyıldız, Görüntü Yönetmenliğini Caner Çetiner, senaryosunu Süleyman Mercan’ın üstlendiği psikolojik-gerilim türünde film, birçok sosyal mesaja yer verirken toplumun bakış açısını değiştirmeyi amaçlıyor. Filmin oyuncu kadrosunda ise Kaan Yılmaz, Esengül Aypek, Berke Üzrek, Rıza Akın, Cansu Nur Şimşek, Ercüment Fidan, Asuman Bora, Bulut Köpük ve Gülşah Senemoğlu isimleri yer alıyor.

    Film hakkında bilgi veren Yönetmen Tolga Toga, “Filmimizin teması çoklu kişilik. İnsanların ailesine, arkadaşına ve iş yerinde gösterdiği kişilikleri var. Ankara farklı kültürleri, zıt kişilikleri barındıran ve bunu hiç fark ettirmeyen bir şehir. Filmin Ankara’ya yakışacağını düşündük. Türkiye’de bu tarz filmler yapılıyor ama dikkat çekmiyor, sanat filmi diyorlar. Üst düzey sinema, dizi izleyicimiz var, o kitleyi yakalayacak bir film olduğunu düşünüyorum. Umarım Ankara, sanatın başkenti olduğunun da farkına varır. Ankaralılar bu filimle ’burada da bu iş yapılabiliyormuş’ derler ve birileri yatırım yapar. Burası Çankaya’dan ibaret değil unutulmuş muhteşem güzel yerlere sahip. Nallıhan Kuş Cenneti, Kızılcahamam, Çamlıdere gibi platoya açık yerleri var.”

    “Ankara’da süper starım”

    Behzat Ç.’de Komiser Cevdet rolüyle gündeme gelen Berke Üzrek, Ankara’ya özlem duyduğunu belirterek, “Burada insanlar daha sakin, iletişimi güçlü ve bir sistem içerisindeler. Behzat Ç’den sonra Ankara’da süper starım, acayip ilgi var. Ankara’da komedi oynuyorsan ve seyirciyi güldürebiliyorsan sınavı vermişindir. Ankara seyircisi bizim için bir sınavdır. Dizi sinema sektörü anlamında Ankara’da bir pazar oluştu ve büyüyor. Türk sinemasında çok fazla film çekilmesine rağmen gizli bir kirlilik oluştu. Nitelikli film çekmekte zorlanıyoruz. Gişe filmleri konusunda ise sadece komedi ve aşk filmleri çekiliyor. Bizim çektiğimiz bir gişe filmi ancak ne aşk ne komedi, Türk sinemasına farklı bir gişe filmi kazandırmayı ümit ediyoruz. Bu sadece Ankara’yı değil Türkiye’yi ilgilendiren bir konu” dedi.

    “AVM yerine plato yapılsa”

    “Hep kötü karakterleri oynadım, ilk defa iyi adamı oynayacak olmak bana heyecan veriyor” diyen Ercüment Fidan, “Türkiye’nin her toprağı çok güzel birlik beraberlik içinde yaşamalıyız. Ankara-İstanbul fark etmez işimi yapıyorum. İlk defa katilin peşindeyim, yıllardır başkomiseri oynamak hayalimdi, seneryoya baktığımda o kişi benim dedim. Sosyal medyada herkesin yorumuna cevap veriyorum. Bir çok oyuncu bunu yapmaz” dedi. Fidan, “Sinema sektörüne hizmet etmek ve dünyayla yarışmak istiyorsak Türkiye’nin başkentine de mükemmel bir plato kurulabilir. Ankara’nın buna ihtiyacı var, şehre de büyük katkısı olur. Bütün dizilerde aynı hastaneyi, aynı prodüksiyon, aynı karakolu görüyoruz. Keşke biri çıksa da bir AVM yerine Ankara’da plato yapsa. En çok gücüme giden, Truva filmini çekip, bize Truva atını hediye etmeleri” diye konuştu.

    “Ankara’da daha çok şey öğreniyorum”

    Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okuyan Ankaralı Esengül Aypek, oyunculuğa tiyatroyla başladığını daha sonra Ankara’daki dizilerde yer aldığını anlatarak, “4 senede 500 bölüm çektim. İstanbul’dan teklifler geldi ama tercih etmedim. Ankara’da daha çok şey öğreniyorum, projelerde yer aldığım insanlar devlet tiyatrosunun değerli isimleri. Belki daha fazla tanınacağım ama daha az şey öğreneceğim teklifler oldu ama ben daha fazla şey öğrenmeyi tercih ettim. Ankara tiyatro konusunda ana damar gibi. Ankara’da çalışırken keyif alıyorum. Ankaralılarda sanat kaygısını görebiliyorum” dedi.

    Oyuncu olmak isteyen gençlere ipuçları veren Aypek, “Bence oyuncu olmak için değil, kişisel gelişim için yola çıkmak gerekiyor. Diksiyon, şan, ritim, dans teknik detaylar ama her kendine kattığın özellik seni öne çıkarıyor. İstanbul’da güzel yüzlü birinin daha fazla şansı olabilir ama Ankara’daki dizilere dikkat edin çok güzel yüzler bulamayabilirsiniz fakat büyük yetenekler var” diye konuştu.

    “Babadan kalma mesleğim var”

    “Bahçelievler bebesiyim” diyen Ankaralı oyuncu Bulut Köpük, şimdiye kadar İstanbul’daki bir çok sinema ve dizilerde yer aldığını ifade ederek, “7 sene sonra İstanbul’dan geri döndüm. Ankara’nın insanı kötüye kötü, iyiye iyi diyebiliyor. İstanbul’u özlemiyorum ama benim piyasamın döngüsü orada işliyor. Türkiye’de sanat biraz topallayarak geliyor. Babam antikacı, biraz da baba mesleğini öğrenmek istiyorum. Oyunculukla ilgili karamsar bir noktada değilim ama gidişat benim içimi açmıyor. Düzgün teklifler gelirse yine giderim. Babadan kalma bir mesleğim var. Antika da bir sanat. Müzik, opera, gramofon, her şeyi barındırıyor. Beni isterlerse oyunculuk yapacağım, istemezlerse antikacı olacağım” dedi.

    Ankara’da ilk projesi

    Ankara’da ilk defa bir projede yer aldığını söyleyen başarılı oyuncu Kaan Yılmaz, kente yabancı olmadığını belirterek, “Çocukluğumdan beri sürekli geliyorum. Akrabalarım burada yaşıyor. Bence Ankara’nın esnafı bile çok kibar. Eski devlet binalarını çok severim. Memur şehri derler ama buranın ciddiyetini seviyorum. Ben okulda da kravatımı düzgün takan çocuklardandım. Sektör olarak Ankara – İstanbul kıyaslaması yaptığımızda taraftar yaratıyoruz. Bizim işte en büyük risk insandır. Seti zorlaştıranlar her zaman insanlardır. İstanbul’un her yeri set oldu, ev sahipleri de setlere ev vermek istemiyor artık. Ama bizim filmin kaynağı Ankara” ifadesini kullandı.

  • Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: “Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız”

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız” dedi.

    Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Mescid-i Aksa’da yaşanan olaylara ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Yalçın açıklamasında şunları kaydetti:

    “14 Temmuz günü Mescid-i Aksa’nın avlusunda 3 Filistinli genç, işgalci İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit edildi. Bununla yetinmeyen siyonistler yaralılara müdahale için gelen ambulansların Mescid’e girişine de engel oldu. İllegal gözaltılar ise sürüyor. Bu olayın ardından Mescid-i Aksa’yı ibadete kapatan işgalci rejim, bugün mescidi kısmen ibadete açmakla birlikte kapılara metal arama detektörleri yerleştirdi”.

    “Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız”

    Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalmayacaklarının altını çizen Yalçın, “Son süreçte iyice gemi azıya alan siyonist terör rejimi, Trump’ın da seçim vaatleri arasında yer alan Kudüs’ün başkent yapılması için zemin hazırlıyor. Biliyoruz ki İsrail, bu son dönemde artırdığı saldırılarla Müslümanların tepkilerini ölçüyor. Sessiz kaldıkça saldırılarının şiddetini artıracaktır. Çünkü korsan devlet, gücünü İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden alıyor. O halde Mescid-i Aksa’nın çığlığına sessiz kalamayız. 15 Temmuz’da ümmetle birlikte Filistinliler de o gece ayakta, dua halindeydi. Geceyi Türkiye halkıyla birlikte geçirdiler. Bugün de bize düşen Kudüs davasını sahiplenmek, Filistin halkının yanında yer almaktır” ifadelerini kullandı.

    Yalçın, hükümetimize de bu konuda ciddi sorumluluklar düştüğünü belirterek, “Kudüs ve Mescid-i Aksa Filistinlilerin değil tüm ümmetin sorunudur ve bu sorun salt kınama açıklamalarıyla çözülemez. Türkiye bu konuda daha aktif olmalıdır. Türkiye’ye Mavi Marmara sonrasında verdiği sözleri yerine getirmeyen İsrail’le ilişkiler gözden geçirilmeli, Filistinlilerin sesine ses verilerek uluslararası platformlarda itirazlar yükseltilmelidir. İsrail’in Mescid-i Aksa’ya saldırılarını, yasaklama ve kısıtlamalarını, Kudüslüler üzerindeki işkence ve zulüm operasyonlarını kınıyoruz. İslam`ın ilk kıblesi, harem mescidlerinin üçüncüsü, ümmetin izzet ve şerefi olan Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını sürdüren katil devlet İsrail’i lanetliyor, Filistinli şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Mescid-i Aksa ve Kudüs, bir ümmet ve aynı zamanda insanlık meselesidir. Terör devleti İsrail’in Mescid-i Aksa’yı hedef alan saldırıları ve faşizan uygulamaları karşısında tüm dünyayı, İnsan Hakları Örgütlerini, Türkiye ve İslam dünyasındaki STK’ları ve tüm Türkiye halkını Filistinle dayanışma içinde olmaya, bu mukaddes mekânı korumaya ve bu hususta iş birliğine çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.

  • Erdoğan: “Bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz, tepkisiz kalamayacağız”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye olarak şu gerçeğin bilinmesini arzu ediyoruz; sınırlarımızın hemen yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalamayacağız. Ülke güvenliğini tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’nın Hamburg kentindeki G20 Liderler Zirvesi’nin kapanış oturumu öncesinde basın toplantısı düzenledi. 15 Temmuz darbe girişimine değinen Erdoğan, “Geçen yıl 15 Temmuz gecesi ülkemizde kanlı darbe teşebbüsünde bulunan ve 250 vatandaşımızı hunharca şehit eden 2 bin 193 vatandaşımızı da yaralayan terör örgütünün militanları, Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyorlar. Bu tablonun özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye, canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini belirtmek isterim. Teröristlere cesaret veren bu tavrın yanlışlığına dikkat çektik. Türkiye olarak şu gerçeğin bilinmesini arzu ediyoruz; sınırlarımızın hemen yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalamayacağız. Ülke güvenliğini tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz. Terör örgütlerine verilen silahların, topraklarımızda yapılan eylemlerde ele geçiriyor olmamız sorunun şimdiden mevcut sınırlarının dışına taşmaya başladığına işaret etmektedir. Bölgede dağıtılan namlusu bize yöneltilen, silahların yarın dünyanın başka yerlerindeki eylemlerde kullanılmayacağının garantisi yoktur. Terörizmin finansmanı engellemede başarıya ulaşabiliriz” dedi.

    “3 milyonu aşkın Suriyeliyi ülkemizde misafir ediyoruz, yaptığımız harcama 30 milyar dolara ulaşmış vaziyette”

    Oturumda mülteci konularını ele aldıklarını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin bu alandaki çabalarını ifade etme imkanı bulduk. Açık kapı politikasını Suriye’nin ilk günlerde devreye soktuğumuzu kararlılıkla uygulamaya devam ettiğimizi belirttik. Zor duruma düşen kardeşlerimizin ihtiyaçlarını da karşılamaya, kendi ayakları üzerinde durabilmelerini temin için altyapıyı oluşturmaya başladığımızı da ifade ettik. Şu ana kadar 3 milyonu aşkın Suriyeliyi ülkemizde misafir ediyoruz ve yaptığımız harcama 30 milyar dolara ulaşmış vaziyette. Dünyanın hiçbir ülkesinin, mültecilere böyle bir ev sahipliği yapması söz konusu değildir. Yüz binlerce Iraklı da ülkemizde yine misafir ediyoruz. Bütün bunları yaparken şu ana kadar bizlere Avrupa Birliği’nin vermiş olduğu söz 3+3+6 milyar Euro’dur fakat bize ulaşan 800 milyon Euro’dur. İfade edilen rakamlar yalan yanlış, sapıtılıyor ve bütün bunların projesi diyorlar, gelmedi. Projenin nesi gelecek. Buyursunlar, Kilis’e gelsinler, Gaziantep’e gelsinler buyursunlar Mardin’e gelsinler. Oradaki konteynır kentleri gezdikleri zaman, orada yaşayan bunca insanların eğitim sağlık, ihtiyaçlarının nasıl giderildiğini bizzat yerinde görürler. Mültecilerin yurt edinme hakkına saygı gösterilerek, kendilerine yeniden yerleştirilme imkanı verilme konusunda, diğer ülkelere sorumluluklarını hatırlattık. G20 bildirgesinde göçün kaynağı olan bölgelere yakın olanlar başta olmak üzere mülteci ve göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik, taahhüt verilmiştir. Türkiye olarak, taahhütlerin gerçekleşmesi için her türlü takibi ve yardımı yapmaya devem edeceğiz” diye konuştu.

    “AB’nin sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere vermiş olduğu sözü tutmaması manidar”

    “G-20 Antalya Zirvesinde tüm liderlere, tüm Suriye kaynaklı göç dalgasının önlenebilmesi hem de bölgede yaşanan insani krizin çözümü için terörden arındırılmış, güvenli bölgeler oluşturulmasını teklifi etmiştik” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Prensipte herkesin olumlu bulduğu bu teklifi hayata geçirilememiş olması, daha sonra Avrupa’yı etkileyen, mülteci akının en önemli sebebi olmuştur. Artık Ege Denizi’ndeki mülteci trafiği sıfıra düşmüştür. Buna karşılık, Avrupa Birliği ülkemize verdiği sözleri tutmamış, aksine tam üyelik sürecini de çıkmaza sokacak menfi bir tavrın içine girmiştir. Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere vermiş olduğu sözü tutmaması manidardır. Avrupalı dostlarımızın bu konuya kayıtsız kalmayı sürdürmüşlerdir. Biz imkanlarımız zorlayarak, insani görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirmenin, gayreti içinde olduk. Ülkemizdeki mültecileri gettolara, açlığa yoksulluğa mahkum etmiyoruz bilakis onları insan onuruna yakışır, geçici barınma merkezlerinde ve şehirlerimizde misafir ediyoruz.”

    “Şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ’lı o bölgede etkisiz hale getirildi”

    Cerablus, Dabık, Ray ve El- Bab bölgesinde ÖSO ile oluşturulan 2 bin kilometre karelik bölgeye şu ana kadar 100 binin üzerinde Suriyelinin geri dönüp yerleştiğini belirten Erdoğan, “DEAŞ’lı teröristlerin cirit attığı bu bölgeler Suriyelilerin kendilerini emniyet içinde hissettikleri yerlere dönüşmüştür. Şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ’lı o bölgede etkisiz hale getirilmiştir. Bu manzara dahi iki yıl önce gündeme getirdiğimiz terörden arındırılmış güvenli bölgeler teklifinin ne kadar isabetli olduğunu çok açık net göstermektedir. Suriye’nin ve Irak’ın toprak bütünlüğüne, etnik, dini ve kültürel yapılarına saygılı her adımı atacak ve destekleyeceğiz. Uluslararası toplumdan, bu yöndeki girişimlerimize destek verilmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Katar’a yönelik ithamları, haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz”

    Erdoğan, Katar krizine ilişkin, “Diğer taraftan henüz bu bölgedeki terör sorunu ve insani krizler çözülememişken, körfez yeni sıkıntıların kapısının aralanmasını da kesinlikle istemiyoruz. Katar’a yönelik ithamları, haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz. Dünyadaki her ülke gibi Katar’ın da egemenliğine saygı duyulmalıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, kardeş kavgasının kazananı olmaz” ifadelerini kullandı.