Etiket: sessiz

  • Kapadokya yeni yıla sessiz girdi

    Kapadokya yeni yıla sessiz girdi

    Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesi korona virüs ile mücadele kapsamında eğlencelerin yasaklanmasıyla birlikte 2021 yılına sessiz girdi.

    İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan yılbaşı genelgesinin ardından 31 Aralık Perşembe günü saat 21.00 itibarıyla başlayıp 4 Aralık Pazartesi sabah 05.00’te sona erecek olan kısıtlama ile birlikte Kapadokya bölgesi yeni yıla sessiz girdi. İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler tarafından Uçhisar, Göreme, Ortahisar bölgesinde otellerin denetlenmesinin yanı sıra araçları kontrol ederek alkol kontrolünde bulundu.

    Uçhisar Kalesi, Göreme ve Ortahisar beldelerinde yaşanan sessizlik ise drone ile görüntülendi.

  • Erzurum caddeleri boş ve sessiz kaldı

    Erzurum caddeleri boş ve sessiz kaldı

    Erzurum’da sokağa çıkma kısıtlamasıyla birlikte cadde ve sokaklar boş kaldı. Kısıtlamanın başlamasıyla birlikte polisler şehrin giriş ve çıkışlarında tedbirlerini artırdı. Kent merkezinde de trafik ekipleri ve asayiş ekipleri yaptıkları uygulamalarla sokakta bulunan vatandaşları uyardılar.

    Kısıtlama ile birlikte Erzurum’da tarihi mekanlarda sessizlik hakim oldu. Çifte Minareli Medrese, Yakutiye Medresesi ve Erzurum Kalesinin bulunduğu bölgeler boş ve sessiz kaldı.

  • Yalova’da depremin yıldönümünde sessiz yürüyüş

    Yalova’da depremin yıldönümünde sessiz yürüyüş

    17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde hayatını kaybedenler depremin 21. yıldönümünde Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği tarafından gerçekleştirilen, “Sessiz Yürüyüş” ile anıldı. Burada konuşan MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, “Bir afet anında bir can kurtarmak için ne olur afet temel eğitimini alın” dedi.

    17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki depremde Yalova’da resmi rakamlara göre 17 bin 480 vatandaş hayatını kaybederken, 23 bin 781 kişi yaralandı. Depremin ardından 21 yıl geçmesine rağmen acılar halen ilk günkü gibi taze. Depremin 21. yıldönümünde hayatını kaybedenler düzenlenen etkinliklerle anılıyor. Bu kapsamda MAG-DER üyeleri de 14 yıldır devam ettirdikleri, “Sessiz Yürüyüşü” bu yılda gerçekleştirdi. Gazipaşa Caddesi üzerinde toplanan MAG’lar, Deprem Anıtı’na kadar sessiz bir şekilde yürüdüler. Burada bir açıklama yapan MAG-DER Başkanı Sabri Karaçam, vatandaşları afet eğitimi almaya davet etti. Karaçam konuşmasında, “17 Ağustos Marmara Depremi öncesi ile bir kıyaslama yapmak gerekirse toplumda bir hayli gelişme var. Ama bu yeterli değil. 14 yıldır sürdürülen bu sessiz yürüyüşün altında dahi halkı depreme karşı bilinçlendirmek yatıyor. Depremin ayak seslerini artık duyuyoruz uzmanlar bu konuda açıklama yapıyor. Biz vatandaşımız buna hazır olsun diye uğraşıyoruz. Vatandaşlarımızdan afet temel eğitimleri ve arama-kurtarma eğitimlerini almalarını istiyoruz. Bir can kurtarmak için bu eğitimleri alın” diye konuştu.

    Yürüyüşe katılan arama kurtarma köpeği, “Gece” de vatandaşların ilgisini çekti. Vatandaşlar eğitimcisi ile birlikte yürüyüşe katılan köpekle fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedi.

  • Horasan’da Doğu Türkistan için “Sessiz Çığlık” yürüyüşü yapıldı

    Horasan’da Doğu Türkistan için “Sessiz Çığlık” yürüyüşü yapıldı

    Erzurum’un Horasan ilçesinde, Doğu Türkistan için ’Sessiz Çığlık’ yürüyüşü yapıldı. Dörtyol Meydanında toplanan grup Hürriyet Meydanı’na kadar ellerinde pankart ve Türk bayraklarıyla sloganlar atarak yürüdü.

    Horasan’da öğle saatlerinde, Taha Tığtepe öncülüğünde birçok Sivil Toplum Kuruluşları Çin’in işkencelerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar için, ‘Sessiz Çığlık’ yürüyüşü düzenledi. Dörtyol Meydanında toplanan grup Yavuz Selim Caddesinden , Hürriyet Meydanı’na kadar ellerinde pankart ve Türk bayraklarıyla slogan atarak yürüdü.

    Yürüyüş öncesinde bir konuşma yapan Taha Tığtepe, İslam coğrafyasının kan ağladığına vurgu yaptı.

    Baskı ve zulme maruz kalan İslam coğrafyalarının saymakla bitmediğini anlatan Ademoğlu, “Doğu Türkistan, Suriye, Irak, Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Arakan ve dünyada ismi şu anda kalıma gelmeyen mazlum coğrafya ve orada kan ağlayan işkence gören ölümleri gören gözleri önünde evlatları kesilen öldürülen, açlıktan ölen, çocuklarımız var. Bize insanlık dersi vermeye kalkanlar işte bu zulmü yapanlar onlar. Sonra bize insanlık dersi vermeye kalkışıyor” dedi.

    Ademoğlu, asıl insanlığın mazlumun ve yetimin yanında olmak olduğunu belirterek, “İnsanlık yetime sahip çıkarak insanlığın göstermektir. Doğu Türkistan’dan bilinmeyen görülmeyen o kadar çok şey var ki. Bunlar anlatmakla bitmez. O nedenle biz her zaman onların ve diğer mazlum kardeşlerin yanındayız” ifadesini kullandı.

    Yapılan basın açıklamasının ardından kalabalık grup, dualar ettikten sonra sessiz bir şekilde dağıldı.

  • Tarımda Sessiz Müttefiğimiz: Toprak

    Tarımda Sessiz Müttefiğimiz: Toprak

    5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi konferans salonunda “Tarımda Sessiz Müttefiğimiz: Toprak” konulu konferans düzenlendi.

    Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Yıldız tarafından gerçekleştirilen konferansa, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çelik ile dekan yardımcıları, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

    Sürdürülebilir bir toprak yönetimi için mücadele edilmesi gerektiğini ifade ederek sözlerine başlayan Prof. Dr. Yıldız, toprağı korumak için yapılabilecek şeylerin var olduğunu ve bunları dikkate alarak hareket edilmesi gerektiğini vurguladı. Bütün zenginliklerin kaynağının toprak olduğunu dile getiren Yıldız: “Her ülkenin en gözde doğal kaynaklarından biri topraktır. Toprak, dün olduğu gibi bugün de stratejik önemini korumaktadır. Ekonomik ve ekolojik değeri son derece yüksektir ve bu yüzden korunmaları gerekir. Bu nedenle; uğruna kan dökülüp, can verilen vatan adı altında bayraklaşan ulusal ve kutsal varlığımız toprağımıza sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Mevcut Tarım Topraklarımızı Korumalıyız”

    Üretimin beşiği olan toprağın korunduğu takdirde sürdürülebilir verimli bir biçimde kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Yıldız, böylece üzerinde yetiştireceği bitkinin de kuvvetli olacağını, bunun da bitki hastalıklarına ve haşerelere karşı etkili bir yöntem olduğuna dikkat çekti.

    Toprağın kıymetini sadece özel günlerde değil, yaşam boyunca bilmek gerektiğini aktaran Prof. Dr. Nesrin Yıldız tarımın; toprak, hava ve su faktörlerini kullanarak bitkisel ve hayvansal organik maddeleri üretme bilim ve tekniği olduğunu ancak bu üretme tekniklerinin bilimsel temellere dayalı yürütülmezse toprağı kirleteceğinin altını çizerek şunları söyledi: “Hızlı nüfus artışı ve hızlı gıda üretimi ile bilinçsiz toprak yönetimi yüzünden topraklarımızı kaybedeceğimiz endişesinin zihinlerde doğurduğu “Geleceğin tarım şekli topraksız tarımdır” düşüncesini ertelemeli, ekonomik ve ekolojik ürün yetiştiriciliğinde mevcut tarım topraklarımızı koruyarak kullanmalı, ekilmemiş alanlardan gereken potansiyel verimi almalı, doğal ve kontrollü tarım teknikleri tercih ettiğimiz sürece en kullanışlı yetiştirme ortamının toprak olduğunu unutmamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle konferansa katılan tüm konuklara teşekkür ediyor, 5 Aralık Dünya Toprak Gününün kutlu olmasını temenni ediyorum.”