Etiket: Sesi

  • Balkan müziğinin güçlü sesi Suzan Kardeş Vezirhan’ı salladı

    Vezirhan’da bu yıl 3’üncüsü düzenlenecek olan Köprülü Mehmet Paşa’yı Anma ve Hıdrellez Şenlikleri kapsamında belde halkı Balkan şarkılarının sevilen yorumcusu Suzan Kardeş ile coştu.

    Vezirhan belde meydanında binlerce kişi Köprülü Mehmet Paşa’yı Anma ve Hıdrellez Şenlikleri kapsamında bir araya geldi. Etkinlikler ilk olarak Hıdırellez pilavı, helva ve Ertuğrul Gazi Yaren ekibinin güzel gösterisi ile başladı. Ardından sahneye çıkan Balkan şarkılarının sevilen yorumcusu Suzan Kardeş yaklaşık 1,5 saat sahne alarak vatandaşların büyük beğenisini topladı. Kardeş’in seslendirdiği parçaların içinde Boşnakça, Pomakça ve Makedonca şarkıların olması şenliğe ayrı bir güzellik katarak, unutulmaya yüz tutmuş Mübadil kültürünü hatırlattı. Vezirhanlılar seslendirilen Balkan şarkılarına eşlik ederken, Suzan Kardeş de sık sık vatandaşların arasına karıştı.

    Vezirhan Belde Belediye Başkanı Mehmet Duymuş konser sonrası Suzan Kardeş’e çiçek taktim ederek, unutulmaya yüz tutmuş Mübadil kültürü hatırlattığı için Kardeş’e teşekkür etti.

    3. Mehmet Paşa’yı Anma ve Hıdrellez Şenliklerine Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, Bayırköy Belde Belediye Başkanı Mustafa Yaman, AK Parti Merkezi İlçe Başkanı Serkan Yıldırım, kurum müdürleri ve çok sayıda davetli katıldı.

  • Sesi korumak mümkün

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Cengiz Alpay, sesteki çatallanma ve kısılma gibi sorunların, başta sağlıklı nefes olmak üzere çeşitli yöntemlerle engellenebileceğini söyledi.

    Medical Park Tarsus Hastanesi’nde görev yapan Prof. Dr. Hayrettin Cengiz Alpay, iletişimde en çok kullanılan yöntemlerden biri olan ‘sözlü iletişim’i sağlayan ses tellerinin, yanlış nefes alma ve diğer başka nedenlerle hasar görebildiği bunun da seste kısılma, sesin çabuk yorulması, çatallanma, seste kaçak gibi durumlara yol açıldığını ve ses tellerinin, sesin bazı önlemlerle korunabileceğini söyledi.

    Bunlar sesin düşmanı

    Ses tellerini korumak için öncelikle ‘burundan sağlıklı bir nefes almak’ gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Alpay, “Eğer burunda eğrilik, etlerde büyüme varsa, nefes burundan alınıp temizlenip nemlenerek düzgün bir şekilde solunum organlarına iletilmiyorsa, bu durum boğazı, bademcikleri rahatsız ettiği gibi ses tellerini de sıkıntıya sokacaktır. Ayrıca sigara, gece yatarken yemek yemek, nargile, puro, pipo içimi gibi ses tellerini sıkıntıya sokacak, üzerindeki nazik mukozayı etkileyecek durumlar ses teli sağlığını bozmaktadır. Reflü de ses tellerine zarar veren bir hastalıktır” diye konuştu.

    Diyafram nefesi kullanın

    Ses sağlığı konusunun temelinin ‘sesi doğru kullanmak’ olduğunu belirten Prof. Alpay şöyle devam etti:

    “Sesi doğru kullanmak için burundan alınan temiz nefesin, diyafram nefesi şeklinde, konuşmaya yetecek tarzda, istenen cümleyi söylerken kelime gruplarını rahat oluşturacak kadar nefesin içeri alınabilmesi gerekmektedir. Bunun için de derin nefes alındığında göğüs kafesinin öne doğru çıkıp omuzların yükseldiği kabarma hareketi değil, göbeğin öne doğru çıktığı ‘diyafram nefesi’ daha değerlidir.”

    Risk altındakilere öneriler

    Prof. Dr. Alpay, ses problemlerinde en çok ses sanatçıları, tiyatrocular, pazarlamacılar, pazarcılar, öğretmenler, avukatlar, trafiği yönlendiren polisler gibi meslek gruplarının risk altında olduğunu söyledi. Alpay, “Sesini profesyonel olarak kullanan kişilerin, mümkün olduğu durumlarda mikrofon ya da megafon gibi cihazlar kullanmasını öneriyoruz. Öğretmenlere, öğrenciler üzerinde otorite sağlamak için bağırmak yerine el işaretleri ya da düdük kullanmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Burunda sorun olabilir

    Prof. Dr. Hayrettin Cengiz Alpay, sesin kötü kullanımına da dikkat çekerek, “Gereğinden fazla, gırtlağımızı tahriş edecek kadar bağırmak ya da sesimiz duyulmuyor diye düşünüp yüksek sesle konuşmak, sesi kötü kullanmaktır. Kısık sesle konuşmak da ses teli sağlığı için doğru değildir” dedi.

    Prof. Dr. Alpay, düzenli kulak burun boğaz muayenesi önererek, “Sesteki sıkıntıların nedeni, burundaki kemik ya da et olabilir” şeklinde konuştu.

  • (Özel haber) Doktor ve hasta aynı sahnede: Korneanın Sesi

    İzmir’de kurulan Korneanın Sesi adlı müzik grubu, kornea nakli yapan göz doktoru, kornea nakli ile yüzde 3’lük görme yetisine kavuşan hastası ve kornea bağışçılarından oluşuyor. Korneanın Sesi, verdikleri konserlerle kornea nakli için farkındalık oluşturuyor.

    Ege Üniversitesi Hastanesi’nde göz doktoru olarak görev yapan Prof. Dr. Sait Eğrilmez, uzun yıllar müzisyenlik yapan görme engelli TRT Ses Yarışması Türkiye birincisi Cem Cansız’a kornea nakli yaptı. Cansız, nakilin ardından yüzde 3’lük görme yetisine kavuştu. Aşık Veysel’e olan hayranlığı nedeniyle çocukluk yıllarında göz doktoru olmaya karar veren ve Cansız’ı kendi döneminin Aşık Veysel’i olarak nitelendiren Eğrilmez ve Cansız, bu hasta-doktor ilişkisini sahneye taşımaya karar verdi. Kurdukları müzik grubu ile kornea nakli için farkındalık oluşturmayı amaçlayan ikiliye, daha sonra Türkiye’de korneasını bağışlayan ikinci görme engelli olan Mazlum Acar ve yine kornea bağışçısı Ersin İşitmez dahil oldu. Verdikleri konserlerle kornea nakline dikkat çeken Korneanın Sesi grubunun repertuvarlarının en büyük bölümü ise Aşık Veysel’in türkülerinden oluşuyor.

    “Benim döneminin Aşık Veysel’i”

    8 yaşındayken babası tarafından hediye edilen Aşık Veysel-Dostlar Beni Hatırlasın kitabını okuduktan sonra göz doktoru olmaya karar verdiğini belirten Prof. Dr. Sait Eğrilmez, ameliyat ettiği Cem Cansız ile tanışma hikayesini şu sözlerle anlattı: “Göz doktorluğu yaparken sahnede bir genci solo yaparken gördüm. Sesi çok güzeldi. Kulise gittim ve görme sorunu olduğunu öğrendim. Kornea nakli ile görebileceğini tespit ettik. Kendisi söz yazan, beste yapan ve enstrüman çalan bir görme engelliydi. Cem Cansız’ı benim dönemimin Aşık Veysel’i olarak gördüm ve ona kornea nakli yaptık. Yüzde 3 oranında görmeye başladı. Artık yemeğini kendi kendine yiyebiliyor. Yardımsız yürüyor. Aşık Veysel’e yetişemedim ama bir başka Aşık Veysel’e ışık oldum diye sevinirken bu ortak paydadan bir grup çıkarttık. ’Kornea nakli yapan hekim ve nakil olan hasta birleşelim ve müzik grubu ile farkındalık oluşturalım’ dedik.”

    Gruba kornea bağışçıları da dahil oldu

    İki kişiyle başladıkları müzik grubunun daha sonra büyüdüğünü belirten Eğrilmez, “Biz grubu kurduktan sonra kornealarını bağışlayan güzel insanlar grubumuza dahil oldu. O insanlardan biri görme engelli Eyüp Sultan Aylar’dı. ’Kornea nakli olsam görür müyüm?’ diye gelen bir hastamdı. Ancak kornea nakli olsa da göremeyecekti. Korneasında değil, retinasındaki sorun nedeniyle göremiyordu. ’Sen kornea nakli olsan da göremezsin ama kornealarını bağışlarsan başkaları görebilir’ dedim ve Türkiye tarihinde bir ilk oldu. Eyüp Sultan Aylar, Türkiye’de görme engelli olup da kornealarını bağışlayan ilk kişi oldu. Kendisi bir süre grubumuzda çaldı ve daha sonra şehir değiştirdi. Onun ardından görme engelli kornea bağışçısı müzisyen Mazlum Acar ve yine kornea bağışçısı Ersin İşitmez grubumuza dahil oldu” dedi.

    “Görmeyi öğrenmişsin ama görmezden gelmeyi de öğreneceksin”

    Eğrilmez, hem grup arkadaşı hem de hastası Cem Cansız ile yaşadıkları anıları da, “Kornea naklinden sonra Cem’in gözlerini açtığımız an çok özel bir andı. Bana dönüp ’hocam senin saçının önü kelmiş’ dedi. Bu, teşekkür niteliğinde gördüğünün kanıtıydı. ’Hocam sanırım kusur işledim. 30 sene hiç görmedim, ben sonradan görme mi oluyorum?’ dedi. Ben de ’Bu dediğini sonradan görmeliğine veriyorum. Görmeyi öğrenmişsin ama bundan sonra görmezden gelmeyi de öğreneceksin’ dedim” diye esprili bir dille anlattı.

    “Doku uyumu ve beyin ölümü gerektirmiyor”

    Kornea bağışı konusunda farkındalık oluşturmak istediklerini kaydeden Eğrilmez, “Türkiye’de insanların sadece yüzde 1’i kornealarını bağışlasa, kimse bir saniye bile kornea nakli beklemez. Kornea nakli, doku uyumu gerektirmez. Beyin ölümü gibi özel şart da gerektirmez. Kornea, görünmeyen bir dokudur. Gözün alınmadığı, sadece gözün önündeki saydam ve yarım milimetrelik bir tabakanın alındığı bir nakildir” diye konuştu.

    “Kornea nakli ile ışığa kavuştum”

    Kornea naklinin ardından yüzde 3’lük görme yetisine kavuşan Cem Cansız, “Korna nakli ile ışığa kavuşmuş bir görme engelliyim. Kurduğumuz grup ile farkındalık oluşturmak istiyoruz. Kornea bekleyen insan sayısı 5 binden 2 bin 700’e düşmüş ise bu hedefi yarıladığımız anlamına geliyor” derken, Mazlum Acar ise, “Ben kornea nakli olsam da göremem ama kornealarımı bağışladıktan sonra başka görme engellilere ışık olursam ne mutlu bana” dedi. Grubun diğer üyesi Ersin İşitmez de, kendisinin de kornea bağışçısı olduğunu belirterek kornea nakline dikkat çekti.

    Korneanın Sesi grubunda; bağlama ve vokalde Prof. Dr. Sait Eğrilmez, Cem Cansız ve Mazlum Acar, gitarda ise kimya öğretmeni Ersin İşitmez yer alıyor.

  • 20 metrekarede üretilen bağlama, gönüllerin sesi oluyor

    Gaziantep’te 20 metrekarede üretilen bağlama, ustaların eliyle gönüllerin sesi oluyor.

    Aşıkların yüreğine seslenen bağlama, Gaziantep’te merdiven altı tabir edilen küçük bir alanda üretiliyor. Anadolu insanının saz olarak bilinen ve telli çalgılar grubunda yer alan bağlama, ustalarının maharetli ellerinde gönüllerin sesi oluyor. İyi bir bağlamada el işçiliği büyük bir önem taşırken, ustalarının sayısı gittikçe azalıyor.

    Gaziantep’te 20 yılı aşıkın süredir bağlama imalatı yapan Mustafa Akkaya kişiye özel yaptığı bağlamalarla tanınıyor. 20 metrekarelik atölyesinde ürettiği bağlamalar gönüllerin sesi oluyor. Merdiven altı iş yerlerini hatırlatan 20 metrekarelik atölyede küçük yaşta bağlama yapmayı öğrenen Akkaya, “Küçükken babamın atölyesinde çalışmaya başladım. Toz ve ahşap kokusunun içerisinde büyüdüm. Ustalığımı 1999 yılından itibaren sayıyorum. Küçüklüğümden beri atölyedeyim. Özel sipariş üzerine yapıyorum. El sanatları genelde rağbet görmüyor. Zor meşakkatli sabır isteyen küçük yaşta başlanması gereken bir iştir. O yüzden el sanatlarının genel itibariyle talep görmüyor. Aynı şey bağlamada da mevcuttur. Bağlamanın tarihi Orta Asya’dan gelen Türk kültürünü yansıtan canlı tutan bir aracımız. Bu araç duyguları ifade ediyor, yaşanmışlıkları ifade ediyor. Atalarımız ozanlarımız iyi ve kötü günde de yaşadıklarını ifade etmek için bağlama çalmışlar. Bu hala da böyledir. O yüzden ben üstüme düşeni yapıyorum. Bu işi en güzel şekilde yapmaya çalışıyorum. Küçük şehirlere de bağlama yapımı yok denecek kadar azaldı. Büyükşehirlerde imkanlardan dolayı daha fazla bağlama imalatı var. Bağlama yapmanın ilk 25 yılı zordur. 25 yıldan sonra kolaydır. Bağlama yapmak gerçekten sabır isteyen zor bir iştir” dedi.

  • İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası Belçika yolcusu

    Eskişehir Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası, yurt dışında ilk konserini vermeye hazırlanıyor.

    Tepebaşı Belediye Meclisi’nin Şubat ayı ilk toplantısında, İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası’nın Belçika’da düzenlenecek festivale katılması da oylandı. Tepebaşı Belediyesi ‘İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası’nın 29 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Komisyonu’nun desteklediği ve Belçika’nın Neerpelt kentinde düzenlenecek olan, Gençler için Avrupa Müzik Festivali’ne katılacak olması Tepebaşı Meclisi’nin gündemine geldi. Söz konusu festivale 95 çocuk, 10 eğitmen ve 1 sağlık görevlisinin katılacağı ve 95 çocuğun yol giderlerinin yarısının, 10 eğitmenin ise tamamının Türk Hava Yolları tarafından, çocukların konaklama ve yemek giderlerinin ise Belçika Festival Komitesi tarafından karşılanacağı belirtildi. Öte yandan 95 çocuğun yol giderlerinin yarısı ve 1 sağlık görevlisinin harcırah ile yol masraflarının belediye bütçesi tarafından karşılanması mecliste karara bağlandı. İlgili madde, oy birliği ile kabul edildi. Kültür Bakanlığı ve diğer kuruluşlar ile sponsorluk görüşmeleri devam ediyor.

    Konuyla ilgili konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, senfoni orkestrasının şehir dışı konserler ile tanınırlığının arttığını vurgulayarak, Belçika’da düzenlenecek konsere katılmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkan Ataç, “Senfoni orkestramız 12. konserini İzmir Bergama’da vermişti. Şimdi de Belçika’da bir konser verecekler. Amacımız çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan uzaklaştırarak müzikle tanıştırmaktı. Kısa sürede 400 çocuğumuza ulaştık. Şimdi yeni bir orkestranın daha planlamasını yapıyoruz. Böylece 400 çocuğumuz daha bu güzel ekibin bir parçası olacak. Bu bir sosyal sorumluluk projesi ancak 6 çocuğumuz şimdiden konservatuar öğrencisi oldu. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Çocuklarımız ile ne kadar gurur duysak azdır” ifadelerini kullandı.

    Gençler İçin Avrupa Müzik Festivali, Avrupa Birliği-Yaratıcı Avrupa Programı tarafından destekleniyor. Yaratıcı Avrupa Kültürünü Geliştirme İşbirliği Projesinin bir parçası olan festival bu yıl 29 Nisan-2 Mayıs 2017 tarihlerinde Belçika’da gerçekleştirilecek.