Etiket: Sermaye

  • TOBB illere göre kurulan şirketlerin 11 aylık sermaye dağılımı sonuçlarını açıkladı

    TOBB illere göre kurulan şirketlerin 11 aylık sermaye dağılımı sonuçlarını açıkladı

    TOBB illere Göre Kurulan Şirketlerin 11 aylık Sermaye Dağılımı sonuçlarını açıkladı. Erzurum’da bu yılın Kasım ayında kurulan 21 şirket sermayesinin 7,0 milyon; Ocak-Kasım döneminde kurulan 280 şirket sermayesinin 167,7 milyon TL olduğu bildirildi. Erzurum Bölge illeri içinde şirket sermayesi toplamı büyüklüğü bakımından 4’üncü sırada yer aldı.

    Bölgesel Veriler Ve Erzurum

    TOBB verilerine göre, Kasım ayı bazlı şirket kurulum sermayesi, 21 şirketin kurulduğu Erzurum’da 7,0 milyon, 31 şirketin kurulduğu KUDAKA İstatistik Bölgesinde 10,2 milyon, 47 şirketin kurulduğu Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde 20,9 milyon, 174 şirket kurulumunun kaydedildiği Doğu Anadolu Bölgesinde ise 98,1 milyon olarak bildirildi.

    Bölgesel Veriler Ve Erzurum

    TOBB şirket kurulum sermayesi verilerine göre, bu yılın 11 ayında şirket kurulum sermayesi, 280 şirketin kurulduğu Erzurum’da 167,7 milyon, 422 şirketin kurulduğu KUDAKA İstatistik Bölgesinde 208,5 milyon, 685 şirketin kurulduğu Kuzeydoğu Anadolu istatistik Bölgesinde 422.7 milyon, bin 265 şirket kurulumunun kaydedildiği Doğu Anadolu Bölgesinde ise 1.2 milyar TL olarak bildirildi.

    Erzurum’un Sermaye Payı

    TOBB verileri üzerinden DOSİAD tarafından yapılan hesaplamalara göre, Erzurum’un bu yılın ocak – Kasım ölçeğinde şirket kurulum sermayesi payı KUDAKA İstatistik Bölgesinde yüzde 80,3, Kuzeydoğu Anadolu İstatistik Bölgesinde yüzde 40, Doğu Anadolu Bölgesinde ise yüzde 13,28, Türkiye’de yüzde 0.37 olarak değerlendirildi.

    Bölge İlleri Dağılımı

    11 aylık ölçütte şirket kurulum sermayesi Van’da 234,5 milyon, Erzurum’da 167,7 milyon, Elazığ’da 184,3 milyon, Malatya’da 174,7 milyon, Ağrı’da 117,7 milyon, Muş’ta 72,7 milyon, Iğdır’da 56,6 milyon, Bingöl’de 39,1 milyon, Ardahan’da 21,6 milyon, Bitlis’te 67,5 milyon, Hakkari’de 65,7 milyon, Kars’ta 18,1 milyon, Erzincan’da 36,0 milyon ve Tunceli’de 8,5 milyon TL olarak bildirildi.

  • TSPB 5’inci Sermaye Piyasaları Ödülleri sahiplerini buldu

    TSPB 5’inci Sermaye Piyasaları Ödülleri sahiplerini buldu

    Sermaye Piyasası Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, “Pay piyasalarındaki yatırımcı sayısı 2019 yılı Temmuz ayında 1 milyon 165 bin kişiyken 2020 yılı Temmuz ayı itibariyle bu rakam 1 milyon 617 bine ulaştı. Bu dönemde pay senedi yatırımcılarının portföy değeri ise 353 milyar liradan 603 milyar liraya yükselmiştir. Bu dönemde 20 bin lira üzerinde yatırımcı sayısı 2 katına çıktı” dedi.

    Türkiye Sermaye Piyasaları (TSPB) 20’nci Olağan Genel Kurul Toplantısı ve 5’inci Sermaye Piyasaları Ödül Töreni İstanbul’da yapıldı. Programa TSPB Başkanı Alp Keler, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu katıldı. Programda konuşan SPK Başkanı Taşkesenlioğlu, “Pay piyasalarındaki yatırımcı sayısı 2019 yılı Temmuz ayında 1 milyon 165 bin kişiyken 2020 yılı Temmuz ayı itibariyle bu rakam 1 milyon 617 bine ulaştı’’ dedi.

    “Pay piyasalarında yatırımcı sayısı 1 milyon 617 bine çıktı”

    Sermaye piyasaları için kayda değer gelişimlerin olduğu bir dönemin içerisinde olunduğunu belirten SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, “Sektörümüzün son 1 yıllık görünümü ele alındığında bu gelişmeler açıkça görülmektedir. Buna göre pay piyasalarındaki yatırımcı sayısı 2019 yılı Temmuz ayında 1 milyon 165 bin kişiyken 2020 yılı Temmuz ayı itibariyle bu rakam 1 milyon 617 bine ulaştı. Bu dönemde pay senedi yatırımcıların portföy değeri ise 353 milyar liradan 603 milyar liraya yükselmiştir. Bu dönemde 20 bin lira üzerinde yatırımcı sayısı 2 katına çıktı. Bu durum sermaye piyasalarına genele yayılan bir ilgi artışı olduğunu gösteriyor. Söz konusu büyüme işlem hacmi verilerinde de görülüyor. Bu 1 yıllık dönem içerisinde aylık ortalama işlem hacmi bir önceki döneme göre 2 katına çıkarak 158 milyar liradan 335 milyar liraya yükselmiştir. Kurul olarak sermaye piyasalarında kurumsal yatırımcıları oldukça önemsiyoruz. Yatırım fonlarının sektörün ana iskeletini oluşturan parçalardan biri olması için çalışıyoruz. Yatırım fonlarının büyüklüğü 137 milyar liraya yükseldi. Sermaye piyasalarındaki bu büyüme gurur vericidir’’ açıklamasında bulundu.

    Yeni düzenlemeler ile yatırımcıların haklarının korunduğuna da dikkat çeken Taşkesenlioğlu, “Kanun değişikliği ile yatırımcıları korumak adına çok önemli değişiklikler yapıldı. Piyasa bozucu eylemlere uygulanan idari para cezaları ve bilgi suiistimali, piyasa dolandırıcılığı suçlarına yönelik hapis cezaları artırılmıştır. Ayrıca sermaye piyasaları fonlarıyla sağlanan fonların yatırımcılara vaad edildiği gibi kullanılması için önemli kriterler getirilmiştir. Kullanılmadığı takdirde SPK’nın ilgili işlemi geri alabilmesinin önü açılmıştır. Böylece azınlık pay sahiplerinin haklarının daha etkin korunması sağlanmıştır. SPK ile yatırımcı arasında bulunan aracı kurumlar daime güven veren bir yapıya sahip olmak zorundadır” dedi.

    Tarihte eşi benzerine rastlanmayan bir dönemden geçildiğini vurgulayan TSPB Başkanı Alp Keler, “Bu dönemde ekonomide çok yönlü parasal, mali politikalar hayata geçirildi. Daha önce deneyimlemediğimiz zorluklara rağmen hükümetimizin de desteğiyle TSPB başarılı bir performans göstererek ekonomiye kaynak oluşturan ulaşılabilir bir profil ortaya koydu. 51 portföy yönetim şirketi 356 milyar liralık birikimi yatırıma yönlendirdi. Son 2 yılda sermaye piyasaları çok ciddi büyüyerek 2018 yılında 193 milyardan Temmuz sonu itibariyle 404 milyar lira büyüklüğe ulaştı. Borsa İstanbul pay piyasa değeri 2018’de 795 milyar lira iken Temmuz sonu itibariyle 1.4 milyar liraya çıktı. 2000 yılından itibaren 1 milyon civarında seyreden yatırımcı sayısı özellikle son bir yılda 450 bin kişilik artış gösterdi. Bu artışla 1.7 milyona yakın bir seviyeye ulaştı. Yeni yatırımcıların çoğunluğu Marmara Bölgesi’nden geldi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki yatırımcı sayısındaki artış da dikkat çekti” ifadelerini kullandı.

    Konuşmaların ardından 5’inci Sermaye Piyasaları Ödül Töreni’ne geçildi. Sermaye Piyasasına Hizmet Özel ödülü Borsa İstanbul Genel Müdürü Hakan Atilla’ya verildi. Sermaye piyasasına Hizmet Onur Ödülü 2019 ise Zeki Döşlülüoğlu’na verildi.

    Ödül Töreninin ardından ise TSPB 20’nci Olağan Genel Kurulu ise basına kapalı olarak devam etti.

  • Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi, döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi, döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sen Diyarbakır İl Başkanı ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Nurhak Ensarioğlu, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna dikkat çekerek hakkaniyeti esas alan yeni bir döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini söyledi.

    Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı ve Sağlık-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Nurhak Ensarioğlu, beraberinde sendika üyeleriyle birlikte Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde sağlık çalışanları arasındaki adaletsiz döner sermeye ödemelerine tepki gösterdi. Başkan Ensarioğlu, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna belirterek, hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Başkan Ensarioğlu, “Sağlık, kamunun vatandaşlarına vermekle yükümlü olduğu hizmetlerin en önemlileri arasında yer almaktadır. ’Sosyal devlet’ ilkesinin esas alındığı ülkelerde her bir vatandaş, sağlık çalışanları eliyle sunulan hizmetlerden eşit bir şekilde yararlanır. Bu durum sosyal bir hukuk devleti olan ülkemiz için de geçerlidir. Bu manada ülkemiz, çok şükür dünyanın en kapsamlı ve en donanımlı sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Pandemi sürecinde bir defa daha test edilen bu sistem, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştır. Elbette sistem ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar teknolojik donanıma sahip bulunursa bulunsun, onu işleten, ayakta tutan, memnuniyeti had safhaya yükselten, fedakar sağlık çalışanlarıdır. Bu manada sağlık çalışanları ordumuz, pandemi süreci öncesinde olduğu gibi salgına karşı canları pahasına yürüttükleri amansız mücadelede de bu hakikati tüm çıplaklığıyla ortaya koymuşlardır” dedi.

    “Sağlık sistemi en güvenlik liman olmuştur”

    Sağlık sisteminin, kutsal görevlerini her koşul ve şartta üstün fedakarlıklarla yürüten sağlık çalışanları sayesinde milletin sığındığı en güvenli liman olduğunu kaydeden Ensarioğlu, “Hemşiresinden doktoruna, ambulans şoföründen sağlık teknikerine yüzbinlerce sağlık çalışanının ortak alın teri, bu limanın yegane can suyudur. Bu limanda sağlık hizmetleri o kadar bir ve bütün yürütülmektedir ki işi, unvanı, statüsü ne olursa olsun her bir çalışanın alın teri, bir diğerinin tamamlayıcısıdır. Bir diğer ifadeyle, sağlık hizmetlerinde sunulan hizmetin, verilen emeğin, dökülen alın terinin tamamı ortaktır ve tüm çalışanlarındır. Sağlık hizmetlerinin külfetinde söz konusu olan bu ortak paylaşım, ne yazık ki dökülen ortak alın teriyle yeşeren nimetin paylaşımında yerini, haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, huzursuzluğa ve umutsuzluğa bırakmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların ana kaynağını döner sermaye sistemi oluşturmaktadır. 2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde uygulanmaya başlanan döner sermaye sistemi, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini almıştır. Bu sistem nedeniyle özellikle son 6-7 yıldır, meslek ve unvan bazındaki farklı hak edişler, sağlık çalışanları arasında memnuniyet sınırlarının ötesinde ne yazık ki kargaşaya yol açmıştır. Sistem gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermemektedir” diye konuştu.

    “Performansa dayalı ek ödeme sistemi adil ve hakkaniyetli değil”

    Vicdanları yaralayan aynı acı durumun iller, hastaneler ve birimler arasındaki sağlık çalışanları için de geçerli olduğunu aktaran Başkan Ensarioğlu, “Sorun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemektedir. Endişemiz ve aynı zamanda umudumuz, sağlık sistemine dolayısıyla insanımıza zarar verici noktalara ulaşmadan çözüme kavuşmasıdır. Çözüm amaçlı palyatif tedbirlerden bir sonuç çıkması da mümkün olmamıştır, olmayacaktır da. Mart ayı başında, yönetmelik değişikliğiyle yürürlüğe konulan uygulama bunun en son örneğidir. Bu yönetmelik değişikliğiyle, kısmi çözüm bir yana, sorunun derinliği ve yakıcılığı daha da artmıştır. Şöyle ki yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanları tam bir hayal kırıklığına uğratılmıştır. Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir. Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve alın teri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Bu çerçevede, salgınla mücadele sürecindeki uygulamalara baktığımızda da ne yazık ki benzer olumsuzlukları görüyoruz. Bakanlık, sürecin en başında, performansa bakmaksızın belirlemiş olduğu usul ve esaslar çerçevesinde, pandemiyle mücadelede direk yer alan hekimler için tavandan, diğer hekimler için ise kadro ve unvanlarına göre tavanın yüzde 45 ile 75 aralığında. Hekim dışı sağlık çalışanlar için ise tavandan ek ödeme verileceği yönünde karar aldı. Ancak performansa dayalı ek ödeme sisteminin adil ve hakkaniyetli olmadığı, mevcut sorunları çözücü özelliğinin kalmadığı, ihtiyaçları karşılamadığı gibi nedenlerle, zorlu salgın günlerinde sağlık çalışanlarında ciddi huzursuzluklara yol açmıştır. Daha vahimi, salgın süresince, hakkaniyetli olmasa da tüm sağlık çalışanlarının yararlanacağı açıklanan ek ödeme desteği, alınan yeni bir kararla, salgınla mücadele eden sağlık çalışanları ile sınırlandırıldı. Üç aylık dönemi kapsayan ek ödeme desteği uygulamasında da süre uzatımına dair yeni bir karar olmadığı için 15 Temmuz itibarıyla sona gelinmiştir. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir” şeklinde konuştu.

    “Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sistemi oluşturulmalı”

    Sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesinin devam ettiğini anlatan Ensarioğlu, şöyle devam etti:

    “Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince, uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama sona ermiştir. Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları kabul etmemektedir, palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam etmektedir. Sistemi, çalışanların bir kesimini maksimum düzeyde memnun ederken, bir diğer kesimini daha az memnun ederek veyahut memnuniyetlerini sıfırlayarak sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değildir. Neticede her bir sağlık çalışanı aynı işi yapmasa da aynı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve risklere karşı aynı göğsü geriyor. Salgın sürecinde de çok net bir şekilde görüldüğü gibi virüs, risk, tehdit cephede, sahada ayrım yapmıyor. Sağlık hariç hiçbir kamu hizmetinde, aynı işi yapmasına, aynı saat çalışmasına ve aynı statüde olmasına rağmen farklı ücret alan bir çalışana rastlamak mümkün değildir. Sonuç olarak, fedakar sağlık çalışanları arasında ayrım yapan, hak gasp eden, alın terini yok sayan, bu çarpık döner sermaye sistemine bir an önce son verilmelidir. İnsan hayatını, insan sıhhatini konu olan bir kamu hizmeti, kangren halini almış böylesine büyük bir sorunla sağlıklı işleyemez. Kamu hizmetlerinde çözüm yerine sorun üreten bir sistem, sadece çalışanları değil, herkesi sorunun bir parçası haline dönüştürür ve belli bir aşamadan sonra herkese zarar verir. Sağlık sistemini tehdit eden döner sermaye sistemi, maalesef hızla bu yönde ilerliyor. Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir defa daha tekrarlıyoruz. Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması mümkündür ve bunu her platformda muhataplarımızla paylaştık.”

  • Sağlık-Sen döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sağlık-Sen döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Sağlık-Sen Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna söyleyerek, hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini söyledi.

    Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, beraberinde sendika üyeleriyle birlikte Düzce Atatürk Devlet Hastanesi binası önünde sağlık çalışanları arasındaki adaletsiz döner sermeye (ek ödeme) ödemelerine tepki gösterdi. Özal, Türkiye’nin 81 ilinde aynı anda yapılan açıklamada sağlık çalışanlarına ödenen Döner Sermaye ücretlerinde hakkaniyet gözetilmesini istedi.

    2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde uygulanmaya başlanan döner sermaye sisteminin, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini aldığını belirten Cihan Özal, sistemin gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermediğini savundu.

    Sorunun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemekte olduğunu öne süren Özal, “Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir defa daha tekrarlıyoruz. Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması mümkündür ve bunu her platformda muhataplarımızla paylaştık. Yol yakınken, bu yanlıştan bir an önce dönülmeli; sağlık çalışanlarının yüzü güldürülmelidir. Mart ayı başında, yönetmelik değişikliğiyle kısmi çözüm bir yana, sorunun derinliği ve yakıcılığı daha da artmıştır. Şöyle ki, yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanları tam bir hayal kırıklığına uğratılmıştır. Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir. Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve alın teri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır” diye konuştu.

    “Döner sermaye sistemindeki adaletsizliğe son verilmeli”

    Döner sermayede olduğu gibi salgınla mücadele sürecindeki uygulamalarda da benzer olumsuzlukların görüldüğünü belirten Sağlık-Sen Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, “Salgın süresince, hakkaniyetli olmasa da tüm sağlık çalışanlarının yararlanacağı açıklanan ek ödeme desteği, alınan yeni bir kararla, salgınla mücadele eden sağlık çalışanları ile sınırlandırıldı. Üç aylık dönemi kapsayan ek ödeme desteği uygulamasında da süre uzatımına dair yeni bir karar olmadığı için 15 Temmuz itibarıyla sona gelinmiştir. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir. Neticede, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesi devam etmektedir. Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince, uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama sona ermiştir. Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları kabul etmemektedir; palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam etmektedir. Sistemi; çalışanların bir kesimini maksimum düzeyde memnun ederken, bir diğer kesimini daha az memnun ederek veyahut memnuniyetlerini sıfırlayarak sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değildir. Neticede her bir sağlık çalışanı aynı işi yapmasa da aynı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve risklere karşı aynı göğsü geriyor. Salgın sürecinde de çok net bir şekilde görüldüğü gibi virüs – risk – tehdit cephede – sahada ayrım yapmıyor. Sağlık hariç hiçbir kamu hizmetinde; aynı işi yapmasına, aynı saat çalışmasına ve aynı statüde olmasına rağmen farklı ücret alan bir çalışana rastlamak mümkün değildir. Sonuç olarak; fedakar sağlık çalışanları arasında ayrım yapan, hak gasp eden, alın terini yok sayan, bu çarpık döner sermaye sistemine bir an önce son verilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Sağlık çalışanları döner sermaye ücretlerinin iyileştirilmesini istedi

    Sağlık çalışanları döner sermaye ücretlerinin iyileştirilmesini istedi

    Türk Sağlık Sen Erzurum Şubesi Başkanı Faruk Bulut, sağlık çalışanlarının döner sermaye ücretlerinin iyileştirilmesi ve döner sermaye yönetmenliğinin yeniden düzenlenmesi konusunda basın açıklaması yaptı.

    Ülkemizde son 10 yılda döner sermayeleri kadar eriyen hiçbir ücret olmadığını ifade eden Türk Sağlık Sen Erzurum Şubesi Başkanı Faruk Bulut, bugün döner sermayelerden memnun olan bir tane bile sağlık çalışanı kalmadığını söyledi.

    Bulut, “Ülkemizde son 10 yılda döner sermayeler kadar eriyen hiçbir ücret yoktur. Dibe vurmuş, tabanı görmüştür. Aşırı iş yükü bulunan ve çalışanların fedakârca hizmet yürüttüğü sağlık kurumlarımızda ne yazık ki iş döner sermayeye gelince önümüze kocaman bir sıfır rakamı konmaktadır. Bugün döner sermayelerden memnun olan bir tane bile sağlık çalışanı kalmamıştır. Herkes muzdarip ve şikayetçidir. Sağlık yöneticileri de çalışanların bu memnuniyetsizliğinden ve döner sermayelerin halinden haberdardır. Ama vurdumduymazlık devam etmektedir. Çalışanların 5 yıl önceki döner sermaye ücretlerini mumla aramaları durumun vahametini de açıkça göstermektedir. Türk Sağlık-Sen olarak bu vurdumduymazlığa son verilmesi için geçtiğimiz aylarda çalışanların döner sermaye taleplerini içeren binlerce dilekçeyi Sağlık Bakanlığı ve YÖK’e teslim etmiştik. Her iki kurumun yöneticilerine de bu durum defalarca anlattık. Yaklaşık 1 yıl önce Genel Başkanımızın Sayın Sağlık Bakanı ile yaptığı görüşmede Bakan bey yönetmelik değişikliği yapacaklarını bunun için çalışmalara başladıklarını açıklamışlardı. Aradan geçen sürede ne yazık ki hala bir somut adım atılmamıştır. Eskiler “et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen” demişler yani Yüzseksen kerede olsa tekrar etmek güzeldir. Biz döner sermayeler ile ilgili sorunlara değil 180, 1800 kez dikkat çektik. Fakat yanlışta ısrar edilmeye ve sorunlar görmezden gelinmeye devam ediliyor. Bugün çalışanın sesini bir kez daha duyurmak ve döner sermaye taleplerimizi yüksek perdeden aktarmak için alanlara çıktık. Öncelikle ifade etmek isteriz ki; Döner sermayede bu düzen böyle gitmez. Sistem baştan aşağı yeniden revize edilmelidir. Revize edilirken en temel alınacak husus, çalışanın sistemin merkezine yerleştirilmelidir. Adalet teslim edilmeli, hiçbir çalışan haksızlığa uğramamalıdır. “dedi

    Döner sermayelerde öncelik çalışanın hakkı olması gerektiğini belirten Türk Sağlık Sen Erzurum Şubesi Başkanı Faruk Bulut, yöneticilere seslenerek döner sermayelerde yaşadıkları gelir kaybı nedeniyle çalışanın yaşadığı ekonomik sıkıntı sorununu çözmek için çaba harcamaları gerektiğini söyledi.

    Bulut, “Döner sermayelerde öncelik çalışanın hakkı olmalıdır. Çalışanın alın terinin kurumların finansal sıkıntıları için heba edilemeyeceği bir düzenleme yapılmalıdır. Döner sermayeler yükseltilmelidir. Günümüz enflasyonu dikkate alınarak katsayılar yeniden belirlenmelidir. Taban ücretler arttırılmalıdır. Döner sermayelerimiz mutlaka emekliliğe yansıtılmalıdır. Emeklilikte sağlık çalışanlarını bekleyen sefalete bir son verilmelidir. Sistem karmaşık, sorun büyüktür. Ama kamu iradesi de bunu çözecek güçtedir. Sağlık Bakanlığı ve Üniversitelerimize bağlı hastanelerde görev yapan fedakar çalışanlarda sorunun çözülmesini dört gözle beklemektedirler. Yöneticilere sesleniyoruz; Döner sermayelerde yaşadıkları gelir kaybı nedeniyle çalışanın yaşadığı ekonomik sıkıntı da, evindeki huzursuzluk ta vebal sizindir. Bu sorunu çözmek için çaba harcayınız. Kabul edilebilir bir döner sermaye sistemi için gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce yapınız. Sağlık çalışanları için artık sabır taşı çatlamıştır. Yönetmelik bir an önce değişmeli, bu sorun çözülmelidir.

    Çalışanın emeğinin karşılığı teslim edilmeli, ekmeğiyle oynanmamalıdır. Türk Sağlık-Sen olarak adaletli bir döner sermaye düzeni kurulana, çalışanların aldığı ücretler makul bir düzeye çıkarılana ve talepleri karşılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir an bile geri durmayacağız. Ekmek kavgamızda ne yılgınlık gösteririz ne de vazgeçeriz.” diye konuştu.