Etiket: Serim:

  • Ali Serim: “İtalya ile iş yapan Türk şirketleri dikkatli olmalı”

    Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, İtalya ile iş yapan şirketlere uyarıda bulundu.

    Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, İtalya’da son günlerde yaşanan politik duruma ilişkin açıklama yaptı.

    İtalya’da son günlerde yaşanan politik sorunlar dün piyasaları oldukça rahatsız olmamız gerekecek kadar etkilemeye başladığını belirten Serim, “Avrupa borsaları etkilenmekle kalmadı Atlantik ötesinde de finansal piyasalardan reaksiyon geldi. Sorunun temelinde Avrupa Birliği (AB) karşıtı söylemlerle yola çıkan politik akımların ülkeye hakim olmak üzere olması var. Esasen İtalya AB projesinin temel taşlarından sayılan bir ülke. AB üyeliği tarihi olarak ülkede ezici çoğunluk tarafından desteklendi” dedi.

    Ülke vakti zamanında euroya geçişi adeta büyük bir mutluluk ve aceleyle gerçekleştiğini kaydeden Finans Uzmanı Ali Serim, “Fakat problem Euro Bölgesinde İtalya’nın ekonomik performansının zayıf kalmasından kaynaklandı. AB ortalamasının altında kalan ekonomik kalkınma 2007 yılı sonrasında yaşanan büyük zorluklar ve özellikle gayrisafi milli hasıladaki düşüşü ve borç stokunun gayrisafi milli hasılanın yüzde 135’ini aşması halkın moralini altüst ettiği. 1997’den günümüze gayrisafi milli hasılası ancak ortalama yüzde 3 büyümüş bir İtalya var karşımızda. Avrupa’nın en kötü seyreden büyüme oranlarına sahip İtalya AB’nin ve AB Merkez Bankası’nın acı reçetelerini uygulamak zorunda kaldı. Bu durum halkta ciddi bir reaksiyona sebep oldu ve bugün yaşanan noktaya gelindi. Neticede bilinen politik partiler giderken AB karşıtı 5 Yıldız Hareketi öne çıkarak popülizmin İtalya’ya hakim olduğu bir yakın geleceği gözler önüne serdi. En fazla oyu alan partiler istedikleri gibi harcama yapmak, vergileri düşürmek, sıkılaştırılan emeklilik yasası gibi yasaları eski haline çevirerek AB’nin İtalya’ya dayattığı acı reçeteyi reddedeceklerini söyleyerek büyük bir finansal krizi ateşlemenin eşiğinde gibi gözüküyor. 2.3 trilyon euro borç ile İtalya AB’nin en borçlu ülkesi” ifadelerini kullandı.

    “İtalyan bankacılık sektörü durumdan yara alıyor”

    İtalya ile iş yapan Türk iş insanlarına dikkatli olmalarını tavsiyesinde bulunan Ali Serim, “Çok yakın bir zaman içinde ne olduğu belli olacak gibi gözükse de durumu gözlemlemek ve hızlı karar almadan hareket etmenin faydalı olduğu bir zaman dilimindeyiz. Özellikle İtalyan bankacılık sektörü durumdan yara alıyor. İtalyan ortaklı veya finansmanı İtalyan kaynaklı yatırımlarda dünya çapında aksaklıklar olması muhtemel. Son olarak İtalyan ekonomisinin küçük adımlarla da olsa iyiye gittiğini, AB’nin temkinli davranması durumunda bu krizin İtalya’nın Euro Bölgesinde kalarak büyük bir çöküş olmadan atlatılmasının da mümkün olduğunu belirtmem gerekiyor. Zira İtalyanlar da AB ve AB Merkez Bankasına ihtiyaçları olduğunu dillendirmeseler de biliyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

  • Serim: “Kurlar seçim sonrası gerileyecektir”

    Finansal piyasalar ile ilgili açıklama yapan Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, “Kurlar seçim sonrası gerileyecektir. Zira seçim sonrası sermaye girişinde belirgin bir hızlanma olacağını düşünüyorum” dedi.

    Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim’in finansal piyasalar ile ilgili açıklama yaptı. Kurdaki hareketin tek sebebi yaklaşan seçimler öncesi spekülatörlerin kuru mümkün olduğunca yukarıdan satıp, seçim sonrası doğal olarak gerileyeceği noktadan tekrar satın alma konusundaki istekleri olduğunu kaydeden Serim, “Kurlar seçim sonrası gerileyecektir. Zira seçim sonrası sermaye girişinde belirgin bir hızlanma olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Yabancı sermaye girişi varlık barışından gelecek fonlarla birleşince kurlara aşağı yönde baskı yapacağını belirten Ali Serim, “Bunun doğal neticesi de kurları aşağı doğru hareketidir. Vatandaşımızı uyarmak istiyorum. “Şu anda kuru çekebildikçe yukarı çekip seçim öncesi döviz satalım; seçim sonrasında ise düşük kurdan döviz toplayıp faiş karlar elde edelim” diyen büyük oyuncuların oyunu sahneleniyor kanaatindeyim. Tabi ki enflasyondaki artışın da kur artışında etkisi yok diyemeyiz. Siyasal söylemlerin sertleşmesinin de etkisi olduğu muhakkak. Ayrıca, bölgemizdeki tansiyonun tekrar eskale etmesi tedirginlik yaratıyor. Bu gerçekler bir yana seçim sonrası yapısal reformların tekrar gündemin birinci sırasına oturtulmasıyla, sermaye girişi ve özellikle hukuk alanındaki atılacak reformist adımlarla benim hesaplamalarıma göre bugünkü kur seviyelerinin altındaki bir kur ile 2018 yılını kapatma ihtimalimiz kuvvetli” değerlendirmesinde bulundu.

    Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, “Bu panik havasına kapılıp, yüksek kurdan alış yapanların orta vadede kayıpları olacağını düşünüp vatandaşımızı uyarmayı görev biliyorum” dedi.

  • Ali Serim: “Yabancı yatırımcı ve piyasalar erken seçimi olumlu karşıladı”

    Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, yabancı yatırımcı ve piyasaların erken seçim kararını olumlu karşıladığını söyledi.

    Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı erken seçim kararının piyasalara olan etkisini değerlendirdi. Kararın, yabancı yatırımcı ve piyasalar açısından olumlu karşılandığını söyleyen Serim, “Piyasalar erken seçimi çok olumlu karşıladı. Normal şartlarda önümüzde uzun bir süreç varken ülkenin en önemli gündem maddesi olan Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir an önce yapılacak olması büyük bir rahatlamayı getirdi” dedi.

    Amerikan fonları ve Avrupalı fonların dün önemli girişler yaptığını belirten Serim, “Bu bile uzun zamandır iddia ettiğim gibi seçim sonrası hızlı bir ekonomik toparlanmanın yaşanacağının ön göstergesi gibi oldu. Doların aşağı yönlü, borsanın yukarı yönlü hareketi de yabancıların fon girişleri sebebiyle yaşandı. Bu Türkiye’ye gösterilen güvenin de itiraz edilemez göstergesi. Dünya ekonomisi geride bıraktığımız rahat bir on yılı uzun bir süre göremeyecek. Bill Gates gibi isimlerin ilan ettikleri kriz beklentisinin yapısal sebepleri var. Dolayısıyla bir an önce rekabetçi iç şartları tesis edecek ve yaklaşan global krizlerle mücadele edecek bir yönetimin ülkemizde tesis edilmesi için en doğru karar verildi. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin tüm kurumlarıyla işlerlik kazanmasına global şartlarda ki krize dönüşecek gelişmelerden dolayı tam da ihtiyaç duyacağımız bir noktada olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

  • Ali Serim: “Özel sektör borçlanmasına devlet müdahale etmemeli”

    Fin-As Danışmanlık Yönetik Kurulu Başkanı Ali Serim, özel sektör borçlanmaları ile ilgili “Özel sektör borçlarını çevirebiliyor. Getirilecek kısıtlamalar önemli ölçüde borçların çevrilememesine sebep olacak ve günün sonunda istihdamın kötü şekilde etkilenmesine varan hadiseleri tetikleyecektir” dedi.

    Fin-As Danışmanlık Yönetik Kurulu Başkanı Ali Serim, özel sektör borçlanmaları ile ilgili açıklama yaptı. Yıl boyunca artış eğiliminde olan özel sektörün brüt dış borç stoku yıllık bazda 32,3 milyar dolar artışla (yüzde 11,4) 316,4 milyar dolara ulaşınca konu bir problemmişçesine işlenmeye başladığını kaydeden Serim, “Özellikle de 2013-2016 arasında kademeli artış eğiliminde olan uzun vadeli borcun toplam borç içerisindeki payı, 2017 yılı boyunca hafif gerileyince konuyu tehlike olarak görenler seslerini çıkarmaya başladı. Özel sektörün toplam brüt dış borç stoku içindeki payı ise yüzde 69,82’e ulaştı” dedi.

    “Daha az devlet müdahalesi güçsüz devlet demek değildir”

    Yapılan ikazları takiben hükümet cephesinden yapılan “Döviz borçlanma yasasını getireceğiz” şeklindeki açıklamaları çok yerinde bulmadığını söyleyen Ali Serim, “Günümüz ekonomisinde devletin müdahalesini minimize etmek esastır. Benim gibi liberaller için daha az devlet müdahalesi güçsüz devlet demek değildir. Özel sektör borçlarını çevirebiliyor. Getirilecek kısıtlamalar önemli ölçüde borçların çevrilememesine sebep olacak ve günün sonunda istihdamın kötü şekilde etkilenmesine varan hadiseleri tetikleyecektir. Borçlanmanın kısıtlanması büyük bir hata olacaktır. Devlet özel sektörün daha fazla borçlanmasının imkanlarını çoğaltacak mekanizmalara yoğunlaşsa ekonomik büyüme ve yeni iş imkanlarının yaratılması kolaylaşacaktır. Türkiye’nin üretimi arttırmaktan başka önceliği olmamalıdır. Özel sektörü borçlandırmamak değil tam tersi daha kolay borçlandırmanın yolları aranmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Üzerinde konuşulması gereken borç abartılıyor”

    Panik yapmanın anlamı olmadığının altını çizen Serim, “Toplam borçtan ziyade kısa vadeli borçların durumuna bakmamak hata olur. Kısa vadeli borçlara baktığımızda da gayet yönetilebilir figürlerle karşılaşıyoruz. Reel sektörün dış borç stoku 20,7 milyar dolar artışla (yüzde 15,3) 156,2 milyar dolarda; toplam borç stokunun yüzde 34’ü. En fazla önemsememiz gereken kısa vadeli borç son bir yılda 10,1 milyar dolar, uzun vadeli borç ise 10,6 milyar dolar arttı; sırasıyla 48,8 milyar dolar ve 107,5 milyar dolar seviyelerine ulaştılar. Üzerinde konuşulması gereken borç abartılıyor. Odaklanılması gereken tutar 48,8 milyar dolardır. Ne yazık ki içine uzun vadeli borçlar ve daha fazlası eklenerek oluşturulmuş tutarlar üzerinden tartışma açmak yanlış. Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 19 artarak 3 trilyon 104 milyar 907 milyon TL oldu. Bu kütledeki bir ekonomi için tartıştığımız borç stoku gayet anlaşılabilirdir

  • Finans Uzmanı Ali Serim: “Alacak sigortası önemli bir adım”

    Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, “Alacak sigortası önemli bir adım. Sıra teminat mektuplarının bankalardan sigorta şirketlerine geçmesine gelmeli” dedi.

    Fin-As Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı, Strateji ve Finans Uzmanı Ali Serim, Hükümetin KOBİ’lere yönelik alacak sigortası uygulamasını yaygınlaştırma kararıyla alakalı değerlendirmelerde bulundu. Serim, alacak sigortasının önemli bir adım olduğunu fakat hükümetin teminat mektuplarının bankalardan sigorta şirketlerine geçmesi yönünde çalışma başlatması gerektiğini söyledi.

    Alacak sigortası önemli bir adım olduğunun altını çizen Serim, “Sıra teminat mektuplarının bankalardan sigorta şirketlerine geçmesine gelmeli. Alacak sigortası dünyada geçmişi olan bir ürün. Ticari alacak sigorta poliçesi, alacak hesaplarınızı yönetmenize yardımcı olur ve ödeme olmaması halinde sizi tazmin eder. Ödemelerinizin alınamaması durumunda nakit akışında karşılaşacağınız kayıpların sizi zor durumda bırakmasına engel olur. Uygulamaya baktığımızda alıcılar için belirlenen kredi limitleri kapsamında, yurt içine 120 güne kadar yapılan, yurt dışına ise 180 güne kadar yapılan peşin ve banka teminatı dışında kalan açık hesap satışları kapsamaktadır. Firmaları ödemeyi yapacak tarafın geç ödeme, iflas etmesi gibi ihtimallerden korur. İhracatçıların karşılaştığı politik risklere karşı korur. Savaş veya ambargo durumunda tahsil edilemez hale gelebilecek alacakları güvence altına alır. Alıcı ile satıcı arasında anlaşmazlık çıkması durumunda, sorun çözülene dek oluşabilecek nakit yönetimi sorunlarının önüne geçebilir. Ülkemizde çok yaygın olmasa da bu tür poliçeler çeşitli sigorta şirketlerince sunulsa da gerekli analizleri yapabilecek yerel uzman ekiplerde önemli eksiklikler var. Hızlıca bu yerel ekipleri kurabilmeleri durumunda sigorta şirketlerinin KOBİ’lere sunabileceği önemli hizmetler olacaktır. Hükümetin bu konuda atacağı adımlar iş dünyasından büyük destek görmektedir ve görecektir. Konu Sayın Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in risk yönetimi konusunda ne derece ehil olduğunun yeni bir göstergesi” ifadelerini kullandı.

    “Teminat mektupları da sigorta şirketlerince verilmeli”

    Teminat mektuplarının sigorta şirketlerince kefalet senedi olarak verilmesi gerektiğini kaydeden Ali Serim, bunun kolaylaştırılması için daha daha fazla düzenleme ve teşviklere ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, “Teminat mektupları da sigorta şirketlerince verilmeli Ben buradan bu konuda muhtelif açıklamaları bulunan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e seslenmek istiyorum. KOBİ’ler bankalar tarafından ezilmektedir. Özellikle gayri nakdi kredi temininde ve özellikle de teminat mektubu bulmakta çok zorlanmaktalar. Önemli işleri teminat mektubu sıkıntısıyla kaçırabilmektedirler. Bankaların bu noktada tutumları anlamsızca tutucudur. Adeta ekonomiyi büyütmemek için çaba sarf eden bankalar var desem abartmamış olurum.

    Çözüm ise teminat mektuplarının da sigorta şirketlerince kefalet senedi olarak verilmesidir. Bunun kolaylaştırılması için daha fazla düzenleme ve teşviklere ihtiyaç vardır. Geçen yıl bu konuda hükümet adımlar atsa da daha hızlı gelişmelere ihtiyaç var. ABD’de teminat ihtiyacının tamamının Avrupa’da yüzde 25’i sigorta şirketlerince karşılanıyor. Aralık 2017 dönemi itibarıyla gayrinakdi kredilerin büyüklüğü 658 milyar TL olarak gerçekleşti. Gayrinakdi krediler içerisinde teminat mektupları yüzde 73 ile en büyük paya sahipken akreditif kredilerin payı yüzde 14 oldu. Diliyorum teminat mektuplarının büyük bölümünün sigorta şirketlerince karşılandığı günler yakındadır. Teminat mektuplarını daha rahat ve yüksek limitlerle kullanan KOBİ’ler olmadan ekonomimizde büyük atılımları yapmamız daha zor olacaktır. Diliyorum bu öncelikli konu olarak hükümetimizin gündeminde başlıca konulardan biri olacaktır” diye konuştu.