Etiket: Serhat

  • Serhat Dershanesi binası Seyrani Eğitim ve Kültür Vakfına devredildi

    Darbe girişimi sonrasında Paralel Devlet Yapılanması (PDY)’na ait eğitim kurumlarının lağvedilmesi kapsamında, Develi’deki PDY’nin bir uzantısı olarak faaliyet gösteren Serhat Dershanesinin binası Seyrani Eğitim ve Kültür Vakfı’na devredildi.

    Konu ile ilgili açıklama yapan ve aynı zamanda Develi Belediye Başkanı ve Dernek Başkanı Mehmet Cabbar, binanın vakfa devredilmesinde gayret gösteren AK Parti Milletvekili Sami Dedeoğlu’na teşekkür etti. Başkan Mehmet Cabbar, “Develililerin yardımları ile yapılan bu bina şu an itibarı ile gerçek sahibi olan Develilere tekrar kazandırılmıştır.15 Temmuz gecesi yaşanan ihanet olayından sonra bu yapının ne kadar alçak bir yapıda olduğunu herkes gördü. Bizde Ak Parti Kayseri Milletvekilimiz Sami Dedeoğlu’nun önderliğinde bu dershane binasının gerçek sahibi olan Develililere geçmesi için çalışma başlattık ve hamdolsun bugün itibarı ile binanın tapusunu SeyraniEğitim ve Kültür Vakfımıza aldık. Milletin malı millete geçmiştir. Emeği geçenlere teşekkür ederim. Develimize hayırlı olsun.” diye konuştu.

  • Çocuk Ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu:

    Sakarya Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu; cinsel istismara uğrayan çocuk mağdur ile yapılan ilk görüşmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Eğer ilk görüşme düzgün yapılmazsa karşı taraf ceza almıyor ve dava bitiyor, ya da davalar çok uzuyor” dedi.

    Kocasinan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi ve Erciyes Üniversitesi (ERÜ) PDR Kulübü tarafından ‘Çocuk İstismarında İlk Görüşme Teknikleri’ konulu konferans verildi. ERÜ Sabancı Kültür Sitesi’nde düzenlenen konferansın açılış konuşmasını yapan Kocasinan Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi Müdürü Mahmut Işıkgöz, son dönemlerde bu tür konulara sosyal medya ve basında sık sık rastlanıldığını ifade ederek, “Özellikle son dönemde sosyal medya ve basına yansımasından dolayı bu tür konularda biraz daha özen gösterilmesi konusunda hassasiyet ortaya çıkmış bulunmakta. Tabi ki bizler psikolojik danışmanlar olarak çalışmalarımızla ilgili hiçbir problemi, sıkıntıyı politize etmeden profesyonellik süreci içerisinde çözüm bulma amacıyla görevimizi yerine getirmekle mükellefiz. Bugün Sakarya Üniversitesi’nden gelen hocamız özellikle istismara uğramış çocuklarla yapılan ilk görüşmede görüşme teknikleri üzerinde bilgilerini sizinle paylaşacak” ifadelerini kullandı.

    “CİNSEL İSTİSMAR HAYATIMIZIN BİR PARÇASI”

    Konferansa konuşmacı olarak katılan Sakarya Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu; çocuk istismarının hayatın bir parçası olduğunu söyleyerek, “Cinsel istismar hayatımızın bir parçası. Benim için rutin bir şey, her gün çocuklarla karşı karşıyayım. Onun dışında toplumun genel bir sorunu. Ben cinsel istismar deneyimimi şöyle ifade edeyim size; Adana’da başladım 2007-2011 yılları arasında. Bana haftada 40 cinsel istismar vakası geliyordu. Bunlarla camlı odalarda görüşme yapıyorduk, kameraya alıp mahkemeye gönderiyorduk. Haftada 40 çarpı 4 yıl gibi düşünün. Eskiden bir ruh sağlığı sorusu vardı, ‘Cinsel istismara uğrayan kişinin ruh sağlığı bozulup bozulmadığı’ sorusu soruluyordu. Şimdi değiştirdiler. 3 yıl boyunca yaptığım tüm görüşmeleri ben kayda aldım ve yargıya bu şekilde gitti” diye konuştu.

    “İLK GÖRÜŞME DÜZGÜN YAPILMAZSA KARŞI TARAF CEZA ALMIYOR VE DAVA BİTİYOR”

    Cinsel istismara uğramış bir çocuk ile yapılan ilk görüşmenin çok önemli olduğunun altını çizen Nasıroğlu, “Bu 6 yıllık deneyim şunu gösterdi bana; cinsel istismar ile ilgili yapılan görüşmelerde çok büyük sıkıntılar var. İlk görüşme çok az kişi tarafından biliniyor. Bunun çok büyük sorunları var. Eğer ilk görüşme düzgün yapılmazsa karşı taraf ceza almıyor ve dava bitiyor, ya da davalar çok uzuyor. Davaların uzun sürmesinin ilk sebebi ilk görüşmenin yanlış yapılmış olması. Şuan yapacağınız şeyden kaçış yok. Bir şekilde mutlaka karşınıza çıkacak. Hayatınız boyunca cinsel istismar mağduru çocuklarla karşılaşmama ihtimaliniz yüzde 0. Bu görüşmeleri de mutlaka yapacaksınız” dedi.

    15 yaşından büyük, 18 yaşından küçük olan kız çocuklarına yapılan istismarlarda cezaların çok az olduğunu, gerçek anlamda ceza verilmesi isteniyorsa mağdurun 15 yaşından küçük olması gerektiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, “18 yaşından küçük her kişi çocuktur. Bu çok önemli. Mesela 17 yaşında bir kız çocuğu 40 yaşında birinin cinsel istismarına uğradı. Kız dedi ki ‘Ben şikayetçi değilim.’ Ne oluyor biliyor musunuz? Hiçbir şey olmuyor, dava düşüyor. Diyelim ki 17 yaşında birisi 25 yaşında birisiyle kendi isteğiyle birlikte oluyor, şikayetçi oluyor. Yine ceza düşüyor. Karşı taraf serbest kalıyor. Çünkü ceza sınırı az 2-5 yıl arası oluyor ve tutuksuz yargılanıyor. Cinsel istismar için gerçekten ceza verilmesi isteniyorsa o çocuğun 15 yaşından küçük olması gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “18 YAŞ ALTI ÇOCUK EVLİLİKLERİ TÜRKİYE’DEKİ EVLİLİKLERİN 3’TE BİRİNİ OLUŞTURUYOR”

    18 yaş altı evlilik oranının Türkiye’de çok fazla olduğunu dile getiren Nasıroğlu, “16-18 yaş arası evliliklerin Türkiye’de yasaklanmasını istedik. Mahkeme Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Çocuk istismarı kapsamında değerlendirilmesi gerekiyor diye düşündük. Özellikle Suriyeli mülteci çocuklarda bu çok yaygın görülüyor. 18 yaş altı çocuk evlilikleri Türkiye’deki evliliklerin yaklaşık üçte birini oluşturuyor” dedi.

    Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu konferansta ayrıca, istismara uğramış mağdurlarla yapılan ilk görüşmede nelere dikkat edilmesi ve özellikle nelerin sorulması gerektiğini sunum eşliğinde katılımcılara anlattı.

  • Serhat İllerinin Öncelikleri Analiz Edildi

    Serhat illeri olan TRA2 (Kars, Ardahan, Iğdır ve Ardahan) bölgesinin öncelikli sektörleri masaya yatırıldı.

    Kalkınma Bakanlığı ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yürütülen Türkiye’de Bölgesel Rekabet Edebilirliğin Geliştirilmesi Projesi’nin TRA2 Çalıştayı, Serhat Kalkınma Ajansı’nın (SERKA) desteğiyle Kars’ta gerçekleştirildi.

    Kars kent merkezindeki Büyük Kale Otel’de düzenlenen çalıştaya, Kalkınma Bakanlığı, OECD, DAP ve SERKA uzmanlarının yanı sıra TÜİK Bölge Müdürlüğü, Kafkas ve Iğdır Üniversitesi temsilcileri, illerin Bilim Sanayi ve Teknoloji Müdürleri, KOSGEB temsilcileri ile Ticaret ve Sanayi Odalarının Genel Sekreterleri ve özel sektör temsilcileri katıldı. Çalıştayın ilk oturumunda Kalkınma Bakanlığı uzmanları Erdem Kazaz ile Nuri Barış Tartıcı projenin tanıtımını yaptı. Uzmanlar, Avrupa Birliği ile Türkiye tarafından desteklenen projenin 22 ay süreceği belirtti. Türkiye’de Bölgesel Rekabet Edebilirliğin Geliştirilmesi Projesi’yle bölgesel ve sektörel rekabet politikalarının iyileştirilmesi ve Kalkınma Ajansları, Kalkınma Bakanlığı ile Türkiye’deki diğer kurumlar arasındaki koordinasyonun geliştirilmesinin hedeflendiği ifade edildi. Projenin bölgelerin rekabet edebilirliğinin ölçülmesi, karşılaştırılması ve takip edilmesi, öne çıkan sektörlerin belirlenmesi, merkezi kurumlar ile kalkınma ajansları arasındaki koordinasyonun geliştirilmesi gibi bileşenlerden oluştuğuna vurgu yapıldı. OECD politika analisti Umur Gökçe de, Türkiye için ulusal ölçekte seçilen “makine ve kimya” sektörlerinin mekânsal gelişimiyle ilgili sunum yaptı ve katılımcıların görüşlerini aldı. OECD politika analistleri Patrik Prozinsky ve Ali Fuad Turgut ise TRA2 Bölgesi için yapılan analiz çalışmalarını değerlendirdi. Kayıtlı istihdam verileri kullanılarak yapılan analizlerde, TRA2 Bölgesi’ndeki gıda ürünlerinin imalatı, yiyecek ve içecek hizmetleri, bina inşaatı, çevre düzenlemesi faaliyetleri ile Iğdır ilinin kara taşımacılığı sektörleri ele alındı.

    Çalıştayda görüşülen konuların ve yapılan analizlerin, OECD uzmanları tarafından rapor haline getirilerek kamuoyu ile paylaşılacağı ifade edildi.

  • Hizmet-iş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik:

    Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik, taşeron işçilerin kadroya alınması konusunda, işçilerin kafalarında soru işaretlerinin bulunduğunu belirtti. Çelik, taşeron işçi sorunun çözüldüğü takdirde, iktidar ve muhalefetin de bu sorunun çözülmesinde emeğinin olacağını söyledi.

    Taşeron işçi konusunun, çalışma hayatının en büyük sorunlarından biri olduğunun altını çizen Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik, “2008 yılında Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası olarak 24 Ocak sendikamızın kuruluş yıl dönümünde Türkiye genelinde 5 bin taşeron işçiyi Ankara’da toplayarak bir çalıştay yapmıştık. Bu çalıştay taşeron arkadaşlarımız için bir milat sayılmakta. O günden bu güne kadar çok güzel gelişmeler oldu. Hak-İş Konfederasyonu olarak hükümet ile yaptığımız çalışmalarda taşeron işçilerin sendikaya üye olabilmeleri için en büyük engel noter şartıydı. Noter şartının kaldırılması ile birlikte taşeron işçilerimiz sendikaya üye olmaya başladılar.

    Üye olduktan sonra biz sahada yaşanan sıkıntılara daha iyi vakıf olmaya başladık. En büyük sorunlarımızdan birisi taşeron işçilerin yıllık ücretli izinlerini kullanamamalarıydı. Kıdem tazminatları davalar neticesinde alınıyordu. Toplu sözleşme düzenine geçilemiyordu. Bunlarla ilgili olarak bir çalışma yaptık.

    6552 sayılı yasa ile birlikte taşeronda çalışan arkadaşlarımızın yıllık izinlerini kullanabileceği, kıdem tazminatlarını alabileceği, toplu sözleşmeden doğacak farkın iş veren tarafından ödeneceğine dair düzenlemeler yapıldı. Toplu sözleşme ile ilgili çalışmalar başlatıldı. Bir kısmında bitme safhasına geldi, bir kısmında yetkileri aldık. Bir kısmında tespitlerimiz çıktı. Türkiye genelinde toplu sözleşme yapılan yerler de var. Yakında bizim de bir toplu sözleşmemiz olacak” diye konuştu.

    Hükümet ile taşeron işçilerin sorunlarını anlatan toplantılar gerçekleştirildiğini hatırlatan Serhat Çelik, “Sayın Başbakanımızın geçen grup toplantısında yaptığı açıklamasında, kamuda çalışan taşeron arkadaşlarımızın, asıl işleri yapanların kadroya geçirileceği, yardımcı işleri yapanların da kamuda istihdam edileceğini açıklamıştı. Sayın Başbakanımızın açıklamasında birincisi kamuda asıl işleri yapanların kadroya alınması. Onların kriterleri belirlenecek. İkincisi, yardımcı işlerde çalışan arkadaşlarımızın üç yıllık özel statülü sözleşmeli personel olarak kamuya alınması, üçüncüsü ise belediyeler ve özel idarelerde taşeronlarda çalışan arkadaşlarımızın, belediyeler ve il özel idarelerin imtiyazlı şirketler kurarak buraya aktarılması yönünde açıklaması oldu” ifadesinde bulundu.

    Hizmet-İş Kayseri Şube Başkanı Çelik, taşeron işçi konusu ile ilgili görüşlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Sayın Başbakanımızın açıklamasından sonra Maliye Bakanı, Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanımızın açıklamaları ile bazı ayrıntılara ulaştık ama yinede taşeronda çalışan arkadaşlarımızın kafalarında soru işaretleri var. Açıklanan bir taslak çalışma. Meclise geldiğinde değişiklikler olabilir. Ama değişiklik olmazsa kamuda çalışan arkadaşlarımız 4-A veya 4-B statüsüne geçecekler. Belediyelerde çalışanlarda belediyelerin kendi imztiyazlı şirketlerine aktarılacak. İnşallah çalışma hayatımızın bu sorunları çözülür. Çünkü bazı açıklanan konularda açık noktalar var. TBMM’de bu soru işaretleri giderilir. Arkadaşlarımız uzun dönemdir sıkıntılar yaşadılar. Aileleri ile, çocukları ile, gün geldi maaşlarını alamadılar, kıdem tazminatlarını alamadılar, toplu sözleşme ile ilgili çalışmalarımızı yaptık ama toplu sözleşmelerimiz halen çıkmadı. İnşallah bu açıklanan kanun ile birlikte toplu olarak taşeronda çalışan arkadaşlarımızın tamamının sorunları inşallah giderilir. İnşallah onlar da huzurlu ve iş korkusu ile yaşamazlar. Daha verimli bir çalışma ortamında çalışırlar. Bize düşen aldığımız maaşı hak etmek. İnşallah bu çalışma hayırlı sonuçlar doğurur.”

    Çelik, son olarak şunları söyledi:

    “Hak-İş konfederasyonu olarak 8 yıldır taşeronda çalışan işçilerin sessiz çığlıklarına kulak verdik. 1 Kasım öncesini hatırlayacak olursak, seçimler öncesinde iktidar ve muhalefet partilerinin taşeron işçilerin kadroya alınması ve asgari ücretin artırılması yönünde vaatleri bulunuyordu.

    1 Kasım seçimleri öncesinde Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, iktidar ve muhalefet partilerini ziyaret ederek, taşeron arkadaşların sorunlarını anlatan bir dosya sunmuştu. Bu sorun çözülecek olursa iktidar ve muhalefetin de emeği olacaktır.”

  • Serhat Akpınar, Kked’nin Başkanlığına Seçildi

    Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar, Kıbrıs Kültür ve Eğitim Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi.

    Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar uzun yıllardır Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Türk Kültürü ve yükseköğretimde prestijli akreditasyonları ile yer edinen Kıbrıs Kültür ve Eğitim Derneği’nin yönetim kurulu başkanlığına seçildi.

    GAÜ İstanbul Yerleşkesi’nde gerçekleşen genel kurul toplantısında, yapılan oylama sonucunda Yönetim Kurulu Başkanılığına GAÜ Kurucu Rektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar, Başkan yardımcığına ise GAÜ Yönetim Kurulu Başkan Yardıncıları Olgun Üstün ve Doç. Dr. Asım Vehbi seçildi.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan GAÜ Kurucu ektörü ve Yöneticiler Kurulu Başkanı Serhat Akpınar, Kıbrıs Kültür ve Eğitim Derneği’nin, KKTC eğitimi ile alakalı her konuda dayanışma sağlamak ve mevcut kültürel öğelerin korunarak gelişmesini ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamak olduğunu söyledi. Akpınar; “Kıbrıs Türk Kültürü ve eğitiminin sadece ulusal alanda değil, aynı zamanda uluslararası arenadaki tanıtım faaliyetlerine KKED ile birlikte öncülük edecek. Sürdürülebilir yapısı ile gençleri bu oluşum içerisinde aktif rol üstlenmelerinde önemli bir etken olacak” dedi.

    KKED’NİN MİSYONU KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜNÜ KORUMAK

    Kıbrıs Kültür ve Eğitim Derneği’nin misyonu, Kıbrıs Türk kültürü’nün, milli kimliğini ve eğitimi’ni korunarak, kültür değerlerini gelişmesine yardımcı olarak, gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunmaktadır. Bu doğrultuda faaliyetler sürdüreren KKED, akademik araştırmalar ortaya koyarak, kurs, seminer, konferans ve paneller düzenleyecek. Kıbrıs’da ki Türk kültür varlıkları ve tarihine ilişkin değerleri kormak, geliştirmek ve kültürel mirasın yok olmasını engelleyici çalışmalar da gerçekleştirilmeye devam edilecek. Bu doğrultuda her türlü bilgi, belge, döküman ve yayınları temin eden KKED, dökümantasyon merkezi oluşturarak, çalışmalarını duyurmak ve geniş kitlelere yayılmak maksadı ile gazete, dergi, kitap ve bültenler yayınlıyor.

    KIBRIS TÜRK RUHUNU GÜÇLENDİRECEK ÇALIŞMALAR YAPILIYOR

    Bunların yanında KKED, Kıbrıs Türk ruhunu güçlendirecek sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda projeler üretmek ve bu projeleri hayata geçirecek çalışmalar yapmak veya koordinesini gerçekleştirmek gibi görevleri üstlenerek, Kıbrıs Türk kültürünün, tarihinin ve eğitminin incelenmesini sağlayacak edebi ve bilimsel araştırmaları yaparak, bu gibi çalışmaları desteklemektedir. KKED ayrıca, Kıbrıslı olup, öğretim kurumlarımızın bilim dallarından birini kazanan veya lisansüstü öğrenim yapan, ailesinin gelir seviyesi düşük yetenekli, başarılı, ailelere ve öğrenim gören yetenekli çocuklara maddi ve manevi destek sağlayarak, gerektiğinde karşılıksız burs vermektedir.

    Bunların yanında KKED, Kıbrıs’ta milli eğitim hizmetlerine katkı sunmak amacıyla, eğitim kurumlarının eğitim seviyesini yükseltmek maksadıyla malzeme, demirbaş, kırtasiye ve her türlü teknik araç ve gereç yardımları yapmaktadır.