Etiket: Sene

  • (Özel Haber) Geçen yıl 10 liradan satılan siyah incir bu sene tarlaya dökülüyor

    İngiltere veliahdı William’ın eşi Cambridge Düşesi Kate’in hamilelik döneminde sabah bulantılarında yediği ve geçtiğimiz sene kilosu 10 liradan satılan Bursa’nın meşhur siyah inciri bu sene talep olmamasından dolayı tarlaya dökülüyor.

    Türkiye genelinde ihracatın yüzde 90’ının Bursa’dan karşılandığı, Rusya ve Arap ülkelerinin yanı sıra Avrupa’da da büyük rağbet gören meşhur siyah incir, bu sene üreticinin yüzünü güldürmedi. Geçtiğimiz yıl kilosu 10 liraya kadar çıkan siyah incir, bu yıl tarlaya dökülüyor. Sezon başında şirketlerin 3 liradan almayı başladığı siyah incir, 1 buçuk liraya kadar geriledi. Şirketlerin de zaman zaman kapattığı ve kota uyguladığı siyah incir üreticileri mağdur olduklarını söyledi. Üreticiler, geçtiğimiz yıla göre daha çok olan siyah incir için yetkililerden yardım istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin duruma el atmasını isteyen üreticiler, Uludağ İhracatçılar Birliği (UİB) yetkililerine seslendi. UİB ve firma yetkililerin siyah incirin neden bu duruma geldiği konusunda bir bilgilendirme yapmadığını ifade eden üreticiler, konuya açıklık getirilmesini istedi.

    “Satacak yer olmadığı için tarlaya döktüm”

    Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Işıklı Mahallesi’nde incir üreten Hakkı Ünsal, “Sabah 05.00 sıralarında incir toplamaya gidiyoruz. Dünde 27 kasa incir topladım. Yaklaşık 270 kilo ediyor. Ardından köyümüzdeki incir alan şahısları aradım. Bazılarının incir almadığını, bazılarının da kota koyduğunu öğrendim. Civar köyleri aradığımda onlarda da kota olduğunu öğrendim. Bunun üzerine topladığım ihracatlık incirleri satacak yer olmadığı için tarlaya döktüm” dedi.

    “Geçen yıl kilosunu 10 liradan sattık”

    Geçen yıl şirketlerin kapış kapış incir aldığını anlatan Ünsal, “Geçtiğimiz yıl siyah incirin kilosunu 10 liraya verdiğimiz zamanlar oldu. Ortalama da 5 lira civarında oldu. Bu yıl şirketler 3 liradan alıma başladılar. Ardından fiyatlar 1 buçuk liraya kadar geriledi. Daha sonra firmaların kota koyması ve zaman zaman kapatması üzerine mağdur olduk. İncire Ethephon ilacı da atılmadı. Bu kendiliğinden olan doğal bir meyve” diye konuştu.

    Üretici Sabri Balaban, “Geçen seneye 10 liraya sattığımız incir bu yıl 1 buçuk lira. Köyümüzde 7 tane firma alım yapıyor. Şu anda bu firmaların 2 tanesi açık. Benim verdiğim firmaların kapalı olmasından dolayı iç piyasaya incir topluyorum. Bu sene yetkililerden bilgide alamadık” dedi.

    Yörükali Mahallesi’nde incir alımı yapan Agah Oral ise şöyle konuştu:

    “Bu sene yıl erken olduğundan dolayı incir alımı 15 gün önce oldu. Avrupa’da bize sıkıntı olduğunu söylüyorlar. Avrupa’nın incirini yemediğini söylüyorlar. Arkadaşlarımız mağdur oluyor. Biz burada mal alıyoruz. Şirket kapandığı zaman burada biz arkadaşlarımızla kötü oluyor. Cumhurbaşkanımız ve yetkililerin bu duruma el atmasını istiyoruz. Geçen sene incirde kota yoktu. İstediğimiz kadar alıyorduk ama bu sene üretici mağdur oluyor.”

  • “Öğrenciler bu sene daha bilinçli”

    22-24 Temmuz tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen eğitim fuarına birçok devlet ve vakıf üniversitesi katıldı. Tercih yapacak olan adaylarının yoğun katılım gösterdiği fuarda üniversiteler tanıtımlarını yaptılar. Eğitici ve bilgilendirici seminer programlarının da yapıldığı fuar süresince, öğrenciler tercih dönemi hakkında bilgi aldılar.

    29 Temmuz’da başlayacak ve 3 Ağustos’ta sona erecek olan tercih dönemine çok kısa bir süre kala İstanbul Tercih Fuarı kapılarını Üniversite öğrencisi adaylarına açtı. Birçok üniversitenin katılımıyla öğrenciler tarafından yoğun ilgi gören fuarda Atılım Üniversitesi İstanbul Tanıtım Uzmanı Özgür Hasılcı, tercih dönemiyle alakalı önemli konuların altını çizdi.

    İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki tercih fuarında İHA’ya konuşan Özgür Hasılcı, “Öğrenciler için sınavdan sonraki en zorlu süreçte üniversite tercih fuarındayız. Atılım Üniversitesi olarak öğrencilerin tercih yaparken nelere dikkat etmesi gerektiğini ve sağlıklı tercihin nasıl yapılacağını anlatıyoruz. Fuara katılım geçen seneye göre yoğun ve bundan etkilendik. Geçen seneki öğrenci ve velilere göre bir kıyaslama yaparsak bu sene daha bilinçliler. Önceki senelerde ücretler soruluyordu. Bu sene ise akademik kadro, kampüs ve laboratuvar bilgisi gibi spesifik bilgilerle karşımıza çıkıyorlar. O yüzden mutluyuz diyebilirim” ifadelerini kullandı.

    Öğrencilere tercih konusunda da tavsiyelerde bulunan Hasılcı, “Öncelikle ailelerinin değil kendilerinin ne istediklerini göz önüne getirmeliler. Eğer vakıf üniversitesi seçiyorsanız fiyatına değil kendi karakterinize uygun bir bölüm seçilmesi gerekir. Son olarak ise kendinizi geliştirebileceğiniz, vizyon olarak kendinize katkı sağlayabileceğiniz bir üniversiteyi tercih etmelisiniz” dedi.

  • “Yandan Çarklı” Şarkıya 27 Sene Sonra Klip Çekildi

    Melih Cevdet Anday’ın aynı adlı şiirinden Onno Tunç tarafından bestelenip, ilk kez Sezen Aksu tarafından 1989’da söylenen Türk pop müziğinin kült şarkılarından “Şinanay”, yeniden hayat buldu.

    “Ada vapuru yandan çarklı” sözleriyle başlayan şarkı, pop müziğin yıldız adaylarından Şira’nın yeni albümünde yer aldı. Şira, yeniden düzenlenen “Şinanay” için Marmaris’te bir de klip çekti.

    Klibin yönetmenliğini, daha önce aralarında Ferhat Göçer, Zeynep Dizdar, Zeynep Casalini, Mustafa Yıldızdoğan ve Sevcan Orhan’ın bulunduğu çok sayıda ünlüyle çalışan Alişan Günay Yıldırım yaptı. Kızkumu ve Kale sokakları gibi Marmaris’in eşsiz doğal güzelliklerinin ev sahipliği yaptığı klip çekimlerinde 15 kişilik ekip görev aldı.

    Şira ve yönetmen Yıldırım, çok yakında müzik kanallarında yayınlanmaya başlayacak yeni ‘Şinanay’ için iddialı konuştu, şarkının ve klibinin 2016 yazına damga vuracağını söyledi.

  • Ardahan’da Miniklerin ’Sene Sonu Gösterisi’ Büyüledi

    Kardelen Anasınıfı öğrencilerinin hazırladığı Sene Sonu Gösteri Programı çok beğenildi.

    Saygı duruşu ve istiklal marşının okunması ile başlayan sene sonu gösterisi Programında açılış konuşmasını Anaokulu Müdüresi Aslı Karataş yaptı. Karataş, eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitimin, gömleğin ilk düğmesi olduğunu, bunun iyi ve doğru iliklenmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ’’Okul öncesi eğitim sürecinde, çocuklar ilkokula hazırlanırken paylaşmayı, dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrenirler. Okul öncesi eğitimin amacı, çocuklarda öğrenmeye ilgi uyandırmak ve çocuğun var olan yeteneklerini görünür kılmaktır. Sağlıklı ve istenilen davranışlara sahip çocuklar yetiştirmek, onların gelişim özelliklerini ve bu özellikler doğrultusunda ihtiyaçlarının neler olduğunu bilmeye bağlıdır. Eğitim, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninden oluşan bir birlikteliktir. Bu birliktelik ne kadar bilinçli ve sağlıklı olursa, çocuklarımızda o oranda sağlam bir kişilik kazanırlar.

    Aile içi desteğin tek başına yetmediği, çocuğun kendi yaşıtlarıyla birlikte olabileceği bedensel ve zihinsel gelişmelerini sağlıklı biçimde sürdürebilecekleri bir ortam olduğu için okul öncesi eğitim önemli ve her çocuk için gereklidir.’’

    Karataş, ’’Ana okulu öğrencilerimiz okulda aldıkları eğitim ile tüm yeteneklerini çeşitli etkinliklerle ortaya koyuyor. Onları kutluyorum’’ şeklinde konuştu.

    Kardelen Anasınıfı öğrencilerinden oluşan Yıldızlar, birbirinden ilginç giysiler ve gösterilerle davetlilerden bol bol alkış aldı.

    Yıl sonu etkinliğini kalabalık bir veli ve davetli topluluğu ilgiyle izledi.

  • (Özel Haber) Dedesinin İstiklal Madalyasını 110 Sene Sonra Torunu Teslim Aldı

    Zonguldak’ta okul müdürlüğü yapan Engin Mutlu, İstiklal Harbi’nde savaşan dedesinin İstiklal Madalyası’nı 110 yıl sonra teslim aldı. Dedesinin İstiklal Madalyası’nı göremeden vefat ettiğini belirten Engin Mutlu, dedesinin ülkesi için savaşta çarpıştığını anlatırken duygu dolu anlar yaşadı.

    Zonguldak’ta bir lisede okul müdürlüğü görevi yapan Engin Mutlu, İstiklal Harbi’nde savaşan dedesinin madalyasını 110 yıl sonra teslim aldı. 1900 yılında dünyaya gelen dedesi Hüseyin Mutlu’nun ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için savaştığını anlatan Engin Mutlu, Milli Savunma Bakanlığı yetkililerine de teşekkür etti.

    Arşiv kayıtlarının Osmanlıca tutulması sebebiyle uzun süre dedesine ait belgelere ulaşamadıklarını söyleyen Engin Mutlu, geç de olsa dedesinin mücadelesini İstiklal Madalyası ile tescillediklerini anlattı. Zonguldak Askerlik Şubesi’nden aldığı İstiklal Madalyası’nı yakasına takan Mutlu, şöyle dedi:

    “Dedem 1900 doğumlu. 89 yaşında vefat etti. Dedem İstiklal Savaşı gazisi olmakla beraber aynı zamanda 1916 yılında yedek olarak askere çağrıldı. Gerekli eğitimi aldıktan sonra Doğu Cephesi’ne gönderildi. 1917 yılında Rus İhtilali olunca Doğu Cephesi kapandığı için dedem tekrar yedek olarak geldiği için köyüne döndü. 1918 yılında İstiklal Harbi ile ilgili mücadele başlayınca dedem tekrar askere çağrılıyor. Savaş bitene kadar hiç aralıksız mücadele veriyor. Orada vatanımızı, bayrağımızı kurtarmak, ülkemizi düşman istilasından kurtarmak için ciddi bir çaba sarf ediyor. Tıpkı diğer mücadele eden askerlerimiz ve gazilerimiz gibi savaşıyor. Süreç içerisinde dedemin madalyası 1920 yılında kanun çıktıktan sonra 1926 yılında meclis dışında kalanlara verilmeye başlandıktan sonra almak nasip olmamış. Köy şartlarında rençperlik yaparak geçimini sağlayan birisi olduğu için bununla ilgili gerekli girişimlerde bulunamamış.”

    “BİZİM İÇİN ÖVÜNÇ VESİLESİ”

    Yaklaşık 10 yıl boyunca babası ve amcasından aldığı feragatname ile mücadele verdiğini anlatan Mutlu, “1940’lı yıllarda ve 1960’lı yılların sonuna doğru amcamlar ve babamlar; bizim için övünç vesilesi olan bu madalyayı almanın önemini fark ettiklerinde uğraşmışlar. Gerekli başvuruları yapmışlar. Fakat İstiklal Harbi kayıtları Osmanlıca kayıt altına alındığı için ve kayıtların muhafazasında zaman zaman sıkıntı yaşandığı için askerin giriş-çıkışı, sevk ve terhisi ile ilgili evrakları okuyamamışlar veya bulamamışlar. Yaklaşık 10 yıldır süreci bildiğimden dolayı ben bu işi yürütmek istedim. En son Savunma Bakanlığı’nın kayıtları güncellediğini duyunca geçtiğimiz yaz mevsiminde memleketimiz Sivas Zara’da askerlik şubesine başvurdum. Bu süreçte yazışmalar oldu. Nihayetinde dedemin kayıtlarına ulaşıldığı söylendi. 1916 yılında askerlikle vatanı kurtarma mücadelesi başlayan dedemin tüm bunların sonucunu gösteren madalyası 100 yıl sonra elimize geçmiş oldu. Bu öncelikle ailemiz için, memleketimiz ve ülkemiz için büyük bir önem taşıyor” diye konuştu.

    “MADALYADAN MENFAAT BEKLEMEK İÇİN YAPMADIM”

    Madalyanın kırmızı şeridinde askerlerin kanları ve terleri olduğunu söyleyen Mutlu, madalyadan hiçbir şahsi menfaat beklemediğini de sözlerine ekledi. Madalyanın manevi değerine dikkat çeken Mutlu, “Bu madalyayı ben alırken, şahsım adına herhangi bir menfaat beklemek için yapmış değilim. Bu madalyanın kırmızı şeridinde gazilerimizin, şehitlerimizin kanları ve o esnada mücadele eden bütün dedelerimizin, babalarımızın akıttığı ter var. Bu bilinçle hareket ettim. Buna çok şükür kavuştuk. Sağ olsun Zonguldak ve Zara Askerlik Şubesi Başkanlıkları bize çok yardımcı oldular. Nihayetinde bu gurur vesilesi, manevi değeri ölçülemeyecek kadar büyük olan bu madalyayı almış olduk” şeklinde konuştu.

    “GEÇ DE OLSA TESCİLLEMİŞ OLDUK”

    Dedesi Hüseyin Mutlu’nun 20 yıl önce hayatını kaybettiğini söyleyen Engin Mutlu, “Dedem o günkü yokluklar ve sıkıntılar nedeniyle gözleri kapanmıştı. Vefat edene kadar gözleri de görmüyordu. O gün babam madalyayı alabilseydi, en azından elleriyle tutup gururlanabilirdi. Manevi tatmin açısından belki biraz fayda sağlardı. Ama şu anda eminim bulunduğu yerden gönül huzuru içerisinde bize bakıyordur. Buradan hem kendi adıma ve ailem adına kendisine minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Belki geç de olsa bunu en azından tescillemiş olduk” diye konuştu.

    Teslim aldığı İstiklal Madalyası’nın kendileri için övünç kaynağı olduğunu ifade eden Mutlu, madalyayı çerçeveleteceğini de belirtti.