Etiket: Sendikaya

  • Hak-İş Genel Başkanı Arslan: “Üyelerimizin kanun zoruyla bir başka sendikaya üyeliğe zorlanmasını istemiyoruz”

    Hak-İş Genel Başkanı Arslan: “Üyelerimizin kanun zoruyla bir başka sendikaya üyeliğe zorlanmasını istemiyoruz”

    Hak-İş ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Üyelerimizin kanun zoruyla bir başka sendikaya üyeliğe zorlanmasını istemiyoruz. Kanun zoruyla işçilerin başka sendikaya gitmesine gönlümüz razı değil. İşçiler kendi iradesiyle sendikasını değiştirsinler. Hayatlarında bir kere taşeron işçiye selam vermemiş bir konfederasyona üyelerimizi mahkum etmeyin” dedi.

    Hak-İş ve Hizmet-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hizmet-İş Sendikası Ankara 4 No’lu Şubesi Genel Kuruluna katıldı. Arslan, Genel Kurulda çalışma hayatına ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kadınların sendikal harekette daha aktif olmak için tüzük değişikliği yapıldığını anlatan Arslan, ”Bu ülkenin tarihsel yürüyüşündeki kadın ve erkeklerin birlikte yürüyüşüne karşı bu sendikal hareketi destekliyoruz. Bacıyan’-ı Rum örnek bir sivil toplum hareketinin en önemli özelliğidir. Kadının toplumda liderlik yapması bizim kültürümüze yabancı bir şey değil. Hz. Hatice Mekke’nin en önemli ticaret erbaplarından birisidir. Biz kadın ve erkek bu toplumu birlikte inşa edeceğiz. Fıtrata farklılık haklarda eşitlik. Erkeği kadın gibi, kadını erkek gibi yaşamaya zorlamanın bir faydası yok. Hak-İş olarak, Hizmet-İş Sendikası olarak kadını ve erkeği birbiri ile yarıştırmadan olması gerekenleri yapmaya çalışıyoruz” dedi.

    Çalışanlara kadro verme yönünün tarihi bir başarı olduğunu ifade eden Arslan, “Taşeron şirketlerde köle gibi çalıştırlar işçileri. ’Bugün iştesin yarın gelme’ dediğinde işe gelemeyen kıdem tazminatı verilmeyen, fazla mesaisi verilmeyen, hafta tatili yaptırılmayan, hor hakir görülen, dışlanan, otobüslere bindirilemeyen işçilerin olduğu bir dönem yaşandı. O günleri unutanlara hakkımı helal etmiyorum. O zaman Hak-İş vardı. Bu kölelik anlayışını yıkacağız ve bu sendikal mücadeleye bu arkadaşları katacağız. Bu kölelik anlayışının Türkiye’ye yakışmadığını, bu taşeron sistemin sürdürülebilir olmadığını görerek yola çıktık. 6 bin taşeron şirketlerdeki arkadaşlarımızı Anadolu’dan getirip gövde gösterisi yaptık. İnanmıyorlardı taşeronların sözleşmesine, kadrosuna. O kutlu mücadeleyi adım adım hataya geçirdik. 2014 yılında ilk kez bir kanun değişikliği yapıldı. Taşeron üyelere toplu sözleşme hakkı getirdik. Bunu biz başardık. O kanunun müzakerelerinde biz vardık” diye konuştu.

    Bazı yayın organlarının Hak-İş’i hedef alan kara propaganda yaptığını söyleyen Arslan, “Biz bu mücadelemizi başarıyla atlattık. Ya kadro ya kadro dedik. Taşeronda çalışanlar ilk defa kendilerini sendikalı olarak gördüler. Bunlar önemli ama bizim için asıl önemli olan kadro’ dediler. Dünya tarihinde olmadık bir ilk yaptık. Sınava girip kaybedenin olmadığı bir sınav yaptık. Sayın Bakan ile konuştuk, müthiş bir kara propagandaya başladılar. Medyada belli silahşorlar silahlarını çektiler. Bakanlar anlaştılar sadece Hak iş üyelerine kadro verilecek diye propaganda yapmışlar. Onu diyenleri de mahcup ettik. Sınava giren herkes sınavı kazandı ve kadrolu oldu. Cumhurbaşkanımız uzun süre belediyecilik yaptı. Belediyede kadrolu olmanın ne olduğunu en iyi o bilir” ifadelerini kullandı.

    “Üyelerimizin kanun zoruyla bir başka sendikaya üyeliğe zorlanmasını istemiyoruz”

    İşçilerin fiilen çalıştıkları ve halen örgütlenmiş oldukları işkollarında örgütlülüklerinin devam etmesini istediklerini kaydeden Arslan, “696 Sayılı KHK’nin değiştirilmesi gerekiyor. Taşeron mücadelesinde dün neyi söylemişsek bugün de aynı noktadayız. AK Parti’nin yandaş sendikası diyorlar bize arka bahçesi diyorlar. 2 yıldır uğraşıyoruz 696’nın bir maddesi yanlış diyoruz. Kanun zoruyla işçilerin başka sendikaya gitmesine gönlümüz razı değil. İşçiler kendi iradesiyle sendikasını değiştirsinler. Hayatlarında bir kere taşeron işçiye selam vermemiş bir konfederasyona üyelerimizi mahkum etmeyin. Bütün taşeronlardan kadroya geçen arkadaşlarımız asıl işte çalışıyor. Yardımcı asıl iş dönemi bitti. Biz bunları 2017 Aralık ayında bitirdik. Şu anda hangi sendikalarda arkadaşlar örgütlüyse orada devam etsin toplu sözleşmeyi onlar oluştursun. Bu kanun yürürlüğe girerse 106 bin üyemiz başka sendikalara geçecek, başka yerlere geçecek, uzun yıllardır birlikte çalıştığı sendikadan kopacak. 2018’den bu yana taşeron şirketlerden kadroya geçen arkadaşlara hiçbir ücret almadık. Kongrelerde herkes eşit temsil edildi. Bizler bu arkadaşlarımızın bir yasa değişikliği ile bizden koparılmasına asla göz yummayacağız, sonuna kadar onları temsil edeceğiz. Üyelerimizin kanun zoruyla bir başka sendikaya üyeliğe zorlanmasını istemiyoruz. Bu ayrımcılığı fitneyi sokanların fitnelerine fırsat vermeyin. İnandığınız mücadele ettiğiniz sendikanın arkasında durun sonuçları hep beraber göreceğiz. Biz bir onu mücadelesi yapıyoruz. Birilerini üstümüze tetikçi olarak salsalar da bu mücadeleyi sonuna kadar yapmak zorundayız. Haklı bir mücadelemizin nasıl çarpıtıldığını nasıl oyunlar oynanarak bu başarısızlıkların üzerimize yıkıldığını farkındayız. Sendikamıza gelen üyeye elbette kapımızı açacağız. Sendikalarımızın arasına nifak sokmasınlar” dedi.

    Arslan, korona virüs konusunda duyarlı olunması çağrısı yaparak, üyelere seslendi. Kurallara uyulması noktasında titizlik gösterilmesini isteyen Arslan, çalışanların kurallara uymayan iş yerlerini bildirmelerini söyledi. Kapalı Maraş’ın açılmasının önemli bir adım olduğunu kaydeden Arslan, “Bu yeni bir yol ayrımına geldiğimizi gösteriyor. Bu iki devletli bir çözümün ilk adımı. Rumlarla uzlaşma söz konusu değil. Rumlarla anlaşmamanın her defasında zarara uğraştığı ortada. KKTC kardeşlerimize başarılar diliyorum” dedi.

    Genel Başkan Yardımcısı Celal Yıldız’ın divan başkanlığında gerçekleştirilen Genel Kurula Genel Başkan Mahmut Arslan, Hak- İş Genel Başkan Yardımcısı ve Hizmet-İş Genel Başkan Vekili Av. Hüseyin Öz, Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir, Celal Yıldız, Mehmet Keskin ve Genel Sekreteri Remzi Karataş, Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Raşit Şahin, Ankara 4 No’lu Şube Başkanı Yusuf Güler, Ankara 5 No’lu Şube Başkanı Murat Demirtaş, Ankara 6 No’lu Şube Başkanı İbrahim Tuncer, Bolu İl Başkanı Hacer Çınar, Öz İnşaat-İş Genel Başkanı Zekeriya Koca, Öz Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert katıldı.

  • DES Genel Başkanı Çelebi: “MEB, yönetici atama işini yetkili sendikaya bıraksın”

    DES Genel Başkanı Çelebi: “MEB, yönetici atama işini yetkili sendikaya bıraksın”

    Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı İshak Çelebi, Eğitim kurumlarına yönetici görevlendirilme iş ve işlemleri için adayların sağlıklı tercih yapabilmeleri amacıyla, başvuru süresinin 07 Mayıs 2019 tarihine kadar uzatılması üzerine eğitim camiasından tepkileri değerlendirdi. Çelebi, başvuru yapan eğitim yöneticileriyle dalga geçmeye, mağdur etmeye kimsenin hakkı olmadığını belirtti ve “Eğer yapamıyorsanız bırakın atamaları yetkili sendika yapsın, en azından bakanlık bu kadar yıpranmaz” dedi.

    Çelebi, üç ay öncesinden takvimi yayınlanan yönetici atama takvimini, sağlıklı tercih yapılabilmesi için 4 gün daha uzatmanın eğitim yöneticilerine hakaret olduğunu belirterek, “Buradan ya eğitim yöneticileri beş günde on okulu tercih edecek kabiliyette değil ya da birileri! tam olarak tercihleri sağlıklı analiz edemedi, adamlarını yerleştiremedi sonucu çıkar. Zamanını iyi kullanamayan, tercihlerini yetiştiremeyen okul yöneticisinin zaten okul yönetecek kapasitesinin bulunmadığını, aksi halde ise Bakanlığın verileri birilerine kullandırttığı açığa çıkar. Biraz iş ahlakı varsa sorumlularının acilen bulundukları görevden istifa etmeleri yoksa görevden alınmaları gerekir. 3 mayıs tarihinden sonra yapılan başvurular dikkatle incelenmeli; ilk kez başvuru yapan, tercih değiştiren kişiler saptanmalı ve tercihleri iptal edilerek Bakanlığın yıpranmasının ve mağduriyetler yaratılmasının önüne geçilmelidir.

    Bakanlığın yönetici atama işlerinde şeffaflık ve hesap verilebilirlikten çok uzak olduğunu, daha illeri arasında koordinasyonu sağlamaktan uzak olduğunu belirten Çelebi, başvuru yapan eğitim yöneticilerinin puanlarını İstanbul açıklarken, her daim eğitimin başkenti olmakla övünen Ankara neden açıklamamıştır eğitim camiasında anlaşılamamıştır, tepkiye neden olmuştur. Yapamıyorsanız bırakın atama işini yetkili sendika yapsın, sorumluğunu da alsın. Davul birinin elinde tokmak birinde bu işin bu şekilde gitmeyeceği bellidir.” şeklinde konuştu.

  • Bakan Selçuk: “Memurlarımız ve işçilerimiz, kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda özgürce istediği sendikaya üye olabilir”

    Bakan Selçuk: “Memurlarımız ve işçilerimiz, kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda özgürce istediği sendikaya üye olabilir”

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) 6’ncı Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Bakan Selçuk, “Memurlarımız ve işçilerimiz, kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda özgürce istediği sendikaya üye olabilir” dedi.

    Ankara’da bir otelde iki gün sürecek kurulun birinci günkü açılış oturumuna katılan ve oturumda konuşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Dün gece ırak sınırında şehit düşen askerlerimize rahmet dilemek istiyorum. Kederli ailelerine TSK’ya ve aziz milletimize sabır diliyorum. Kahraman yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyorum” diye konuştu.

    Konuşmasında Memur – Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ı anarak hatıralarından bahseden Bakan Selçuk, “Babam Atilla Koç, ‘Akif abi, Ankara’da üniversiteye başladığım dönemde tanıştığım, kendisinden çok şeyler öğrendiğim abilerimdendi’ diye söz eder. Eşim, Akif Hocanın Ankara Fen Lisesi’nde öğrencisi olmuş, Akif İnan’ın, matematik, bilim ve teknoloji konularına meraklı gençlere edebiyatı, şiiri ve hatta divan şiirini nasıl sevdirdiğini anlatır. Üstünden 30 yıl 35 yıl geçmiş olsa da öğrencileri üstünde unutulmaz izler bırakmış birisi” ifadelerini kaydetti.

    Memur kelimesinin kökeninden bahseden Bakan Selçuk, “Memur kelimesi, Arapça ‘emr’ kökünden geliyor. ‘Emr’ deyince günümüzde öncelikle emir veya talimat anlaşılıyor. Yapılacak iş vazife anlamına geliyor. Memur varsa bir de amir olmalıdır diye düşünülüyor ve akla hemen bir hiyerarşi geliyor. Memur işini hakkıyla yapan demek, oysa “emr” aynı zamanda, yapılacak iş, vazife anlamı taşır. Yani memur; kamu görevini, kamu hizmetini yapan kişidir. Ben de şu anda, Bakan olarak bir kamu görevi icra ediyorum ve kelimenin hakiki manasıyla ben de bir memurum” ifadelerini aktardı.

    Memur sendikalarının, demokrasi, çalışma ve toplumsal hayatın temel unsurlarından olduğunu aktaran Bakan Selçuk, “(Memur Sendikaları) Sivil toplum kuruluşlarımız arasında da örgütlü en güçlü yapıya sahiptir. Üstlendikleri misyonla toplumun tüm kesimlerini doğrudan ya da dolaylı şekilde ilgilendiren, çalışma hayatı, sosyal güvenlik, örgütlenme ve toplu sözleşme gibi birçok konuda öncü rol üstlenmişlerdir. Sizler birçok konuda sorunluluk sahibisiniz. Yakın dönemde 15 Temmuz hain darbe girişiminde milletimizin verdiği demokrasi mücadelesinde bunu birlikte tecrübe ettik” sözlerine yer verdi.

    Sendika kurma hakkının kamu çalışanlarına 1995 yılında Anayasa değişikliği ile tanındığını hatırlatan Bakan Selçuk, bu hakkın kullanımını düzenleyen yasanın ise 2001 yılında yürürlüğe girdiğini vurguladı.

    AK Parti iktidarında kamu görevlileri sendikacılığında sendikalılaşma oranında artış olduğunu belirten Bakan Selçuk, “2002 yılında yüzde 48 olan sendikalaşma oranı, 2018 yılında yüzde 68’e ulaştı. Hükümet olarak elbette en büyük temennimiz, bu oranların çok daha yüksek seviyelere çıkması ve tüm kamu çalışanlarımızın sendikalaşması yönünde” dedi.

    AK Parti’nin bugüne kadar kamu görevlileri sendikacılığında son derece önemli değişiklikleri hayata geçirdiğinden bahseden Bakan Selçuk, ”Bunlardan en önemlisi şüphesiz kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının toplu sözleşme ile de belirlenebilmesine imkân sağlayan 2010 Anayasa referandumudur. 2012 yılında yürürlüğe giren yasa doğrultusunda toplam dört toplu sözleşme gerçekleştirdik. Yönetime katılma ve sosyal diyaloğun geliştirilmesi amacıyla kurumsal düzeyde Kurum İdari Kurullarını oluşturduk” diye konuştu.

    Kamu görevlilerinin geneline ilişkin olarak, yılda iki kez toplanan Kamu Personeli Danışma Kurulunu yeniden yapılandırdıklarını bildiren Bakan Selçuk, AK Parti hükümetleri olarak, kamu görevlileri sendikacılığını sadece toplu pazarlık süreçlerinden ibaret görmeyerek son derece önemli yönetsel demokrasi uygulamalarını da hayata geçirdiklerinin altını çizdi

    AK Parti hükümetlerindeki yenilikleri anlatan Bakan Selçuk, şunları kaydetti:

    “Tasarrufu Teşvik Fonunda ve Konut Edindirme Yardımı hesaplarında birikmiş olan paraları son kuruşuna kadar hak sahiplerine ödedik. Bankaların maaş promosyonlarını 2011 yılında 200 bin, 2013 yılında da 100 bin sözleşmeli personeli kadroya geçirdik. Yaklaşık 20 bin 4/C’li geçici personeli ise 4/B’li sözleşmeli personel statüsüne taşıdık. Çok yakın bir zamanda kamuda ve özelde çalışan tüm emekçi kardeşlerimizle, birlik içinde kutlayacağımız 1 Mayıs’ı, Emek ve Dayanışma Günü ilan ettik. Günümüzün ulaşım ve iletişim teknolojisinin anlamsız hale getirdiği hafta sonu tatillerinde memurun il dışına çıkış yasağını kaldırdık. Kamu personel yönetiminde, genel olarak devlet sisteminin demokratikleşmesine uygun düzenlemeleri hayata geçirdik. Kamuda başörtüsü yasağını Cumhurbaşkanımızın talimatı ile yürürlükten kaldırdık. Yargı denetimi dışında kalan uyarma ve kınama disiplin cezalarına yargı yolunu açtık. Uyarma ve kınama cezası alan aday memurların görevine son verilmesi uygulamasını kaldırdık. Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) ilişik kesme kararlarının yargı denetimine açılmasını sağladık ve YAŞ mağdurlarının haklarını iade ettik. Gururla söylüyorum ki, Memur-Sen’in de yıllardır mücadelesini verdiği kamuda başörtüsü yasağını Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı ve aziz milletimizin desteğiyle yürürlükten kaldırdık. 28 Şubat sürecinde başörtüsü sebebiyle aday memurken görevine son verilen memurlara, kurumlarında yeniden atanma imkânı sağladık. Hamdolsun kardeşlerimiz bugün huzur ve güven içerisinde görevlerini ifa ediyorlar. Kendimden örnek vereyim: Çok değil, bundan 10 yıl öncesinde, benim şu anda karşınızda bulunduğum kıyafetimle Bakan olarak bulunmam bir rejim sorunu olarak görülüyordu. 2007’de yüzde 47 oy almış AK Parti’ye karşı açılan kapatma davasının en önemli gerekçelerinden biriydi bu konu. Oysa toplumumuzda böyle bir sorun, bir ayrım yoktu. Aynı ailede, arkadaş ve iş çevresinde başörtülü ve başı açık kadınlar birlikteliklerini sürdürüyorlardı. Biz bu sorunu toplumsal barış çerçevesinde değerlendirdik ve çok şükür, türlü provokasyon ve çatışma gayretlerine prim vermeden suhuletle çözdük. Son olarak da af kanunlarıyla disiplin cezaları affedilen memurların kamuda yeniden istihdam edilmelerinde kontenjan kısıtlamasını kaldırdık.”

    Engelli memur istihdamında 10 kata varan artış sağlandığını söyleyen Bakan Selçuk, “Kamu kurumlarında 2002 Yılında istihdam edilen engelli memur sayısı 5 bin 777 iken, bu sayı 2018 yılı sonu itibariyle 53 bin 964 olmuştur. 2018 Aralık ayında gerçekleştirilen 2 bin 504 engelli atamasıyla, bu sayı 56 binin üzerine çıkacaktır. Bugüne kadar toplam 41 bin 643 şehit yakını, gazi ve gazi yakınını kamu kurumlarına yerleştirdik. Bunun yüzde 85’i 35 bin 328 tanesi hükümetlerimiz döneminde gerçekleştirildi. 1988 yılından beri Devlet koruması altındaki çocuklarımızdan kamu kurumlarına yerleştirilen hak sahibi sayısı ise 50 bine yaklaştı. Bunun da yüzde 60’ı yine hükümetlerimiz döneminde yapıldı. Bu rakamlar şehit yakını, gazi ve gazi yakınlarımıza, engelli kardeşlerimize tanınan hakların iyileştirilmesinin de açık bir göstergesidir” şeklinde konuştu.

    Kıdem Tazminatı konusuna önem verdiklerini anlatan Bakan Selçuk, “Her kesimi dinleyerek, hiçbir ön yargı ve ön kabul olmadan çalışmalarımızı başlatıyoruz. Bakanlığımızda gerekli görevlendirmeleri yaptık, ekibimizi oluşturduk. Çalışmaların, Bakanlığımız tarafından tüm ilgili kamu kurumlarıyla koordineli bir biçimde yürütüleceğinden kimsenin şüphesi olmasın, sonuçların da tüm kesimler açısında çözüm olacağına inanmanızı isterim” ifadelerini kullandı.

    Bazı belediyelerde üye oldukları sendikalar yüzünden baskı alınan çalışanların olduğunu öğrendiklerini aktaran Bakan Selçuk, “Cumhurbaşkanımızın da geçtiğimiz gün vurguladığı üzere, Anayasal bir hak olan sendikaya üye olma temel özgürlüklerdendir. Memurlarımız ve işçilerimiz, kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda özgürce istediği sendikaya üye olabilir. Buradan özellikle belirtmeliyim ki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 657 sayılı Kanunumuz, bakanlığımın bu konudaki denetim ve yaptırım mekanizmaları her zaman yanınızdadır. Bizler, sizlerin baskılara karşı yanınızda olmaya devam edeceğiz“ ifadelerine yer verdi.

  • Dinar Belediyesi’nde çalışan 122 işçi sendikaya üye oldu

    Afyonkarahisar’ın Dinar ilçe belediyesinde çalışan 122 şirket işçisi sendikaya üye oldu.

    Türk İş Konfederasyonuna bağlı Belediye İŞ Sendikası Afyonkarahisar temsilcileriyle Belediye Kültür Merkezi toplantı salonunda bir araya gelen işçiler gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra üyelik işlemlerini tamamladılar. Belediye İş Sendika Başkanı Yücel Şahin belediye işçilerine yaptığı konuşmasında, işçilerin sendikaya üye olarak ileride yapılacak olan toplu sözleşmeyle birlikte her türlü haklarının savunulacağını ve her daim işçinin yanında olacaklarını söyledi. Dinar Belediye Başkanı Saffet Acar ise, belediye işçilerinin önceden taşeron işçi olduklarını şimdi ise belediye personeli olarak hizmet vermeye başladıklarını ifade ederek, “Çalışanların mutlaka haklarının verilmesini dile getiriyoruz. Ben çalışanlarımızın tarafındayım. Çalışanlarıma işçi gözüyle bakmam. Bende siz gibi emekçiyim. Birlik ve beraberlik içerisinde çalışalım. Özlük haklarınızla alakalı bazı çalışmalar yaptık. 1 Temmuz itibariyle maaşlarınıza yüzde 8 oranında zam yapıyoruz” dedi.

    Dinar Belediye işçilerinin isteği üzerine Dinar’a gelen sendika yetkilileri işçilerin üyelik işlemlerini yaptı.

  • TÜM-İŞ Genel Başkanı Mahmut Şahin: “İşçiler istediği sendikaya üye olabilir”

    Tüm İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜM-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Şahin, düzenlediği basın toplantısında işçilerin istedikleri sendikaya üye olabileceğini söyleyerek, “Hiçbir yetkili işi sendikalarına müdahale etmek gibi bir gaflete düşmesin” dedi.

    TÜM-İŞ Genel Başkanı Mahmut Şahin, sendika binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hiçbir sendikanın hükümetin sendikası olmadığını, işçilerin istediği sendikaya üye olabileceğini kaydeden Şahin, “Sizlerin aracılığıyla Türkiye’deki meşhur bir yalanı ifşa etmiştik. Mevcut sendikaların ve konfederasyonların kullandığı ‘Biz hükümetin sendikasıyız’ meşhur yalanı bizzat çalışma bakanımız tarafından da yalanlandı. ‘Böyle bir şey olmaz, çalışanlar istediği sendikaya üye olabilirler. Hükümetin sendikası diye bir sendika yok. Hükümetin böyle bir arka bahçesi yok, bu işçiye saygısızlıktır’ dendi” ifadelerini kullandı.

    Şahin, “Şu günlerde de şöyle bir olay var. Ocak, Şubat ve Mart ayı taşeron işçilerin kadroya geçiş süreci olduğu için bu dönemde bir muhatap olmadığından çalışanların toplu iş sözleşme yapma imkanı olmadı. Dolayısıyla bu 3 aylık bir kayıp söz konusu olacakken, hükümetimiz güzel bir çalışma yaptı ve bunu da çalışma bakanımız geçen günlerde ‘2017 yılından sendikalı olup da, toplu iş sözleşmesi bulunan çalışanlar, Ocak, Şubat ve Mart ayında da bundan istifade edecek. Toplu iş sözleşmesi yapılmamasına rağmen biz bunu kendimiz uzattık. Bu hakkı çalışanı vereceğiz’ dedi. Çalışanların üzerindeki taşeron baskısından dolayı sendika değişimi olmuyordu. Burada hem sendikaların baskısı hem de maalesef kurumların baskısıyla çalışanlar her an işten atılma tehdidiyle sendika değişikliği yapamıyordu. 1 Ocak’tan itibaren çalışanlara biz özgürlük geldi, artık devletin çalışanları olacakları için istedikleri sendikayı seçme hakkı elde ettiler. Şuanda sendikalarını değiştirdikleri için o önceki sendikacıların yine meşhur bir yalanı ortada dolaşıp duruyor. Şehir efsanesi haline geldi. ‘Bizden ayrılanlar sendikal haklarından faydalanamayacak’ diyorlar. 2017 yılında toplu iş sözleşmesi yapılıp da o toplu iş sözleşmesinden faydalanan çalışan Ocak, Şubat ve Mart ayında da hiçbir dilekçe vermeden bundan faydalanacak. Çalışma Bakanlığında bu isimlerin listesi mevcut. Orada hangi isimler varsa onlar bu aylardaki haklarından faydalanacak. ‘Bizden ayrılanlar sendikal haklarından yararlanamayacak’ yalanı sadece aidat kaygısıdır. Sendikalar 3 ayda alamadıkları aidattan dolayı bu kesintiyi alabilmek adına çalışanlar bu konuda rahat olsunlar. 2017 yılındaki sendikal haklarından olduğu gibi faydalanacaklar” ifadelerini kullandı.

    Yetkililerin işçi sendikalarına müdahale etmemesi gerektiğini kaydeden TÜM-İŞ Genel Başkanı Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Şuanda gerek belediyeler, kamu kuruluşları ve kamu kurumlarının yetkilileri işçi sendikalarına müdahale etmesinler, yönlendirme yapmasınlar. Oraları belediye başkanımı yoksa sendika başkanımı yönetiyor belli değil. Bu ayıptan bu ülkeyi kurtarsınlar. Orada sendikaların çiftliği yok, at koşturamazlar. Buna yetkililer fırsat vermemelidir. İşçi hangi sendikayı beğeniyorsa ona gider, beğenmiyorsa çıkar. Hiçbir kamu kurumu yetkilisi ve belediye yetkilileri işçi sendikalarına müdahale etmek gibi bir gaflete düşmesin.”