Etiket: Sektörünün

  • Çiftçi: “Faizlerin artması faizsiz ev alma sektörünün gelişimini tetikledi”

    Geliştirdiği inovatif ev alma yöntemleriyle sektöre farklı bir bakış açısıyla bakan Birevim’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çiftçi, konut alımında faizlerin son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkmasının tasarrufa dayalı faizsiz ev alma sektörünün gelişimini tetiklediğini açıkladı.

    Gayrimenkul sektörünün önemli oyuncularından Birevim’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çiftçi, müşteri odaklı geliştirdikleri birbirinden spesifik programlarla vatandaşların tasarrufa dayalı ev alma yöntemlerinden yararlanmasının kapılarını açtıklarını açıkladı.

    Vatandaşların almak istedikleri evi en ucuza mal edecekleri tasarrufa dayalı ev alma yöntemlerini geliştirdiklerini söyleyen Birevim Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çiftçi, “Tamamen müşteri odaklı bu yöntemle faiz, vade farkı ya da başka ek ödemeler olmadan ve isterseniz hiç peşinatsız ev sahibi olabilirsiniz. Yine yöntemimiz sayesinde 480 kişiye kadar tasarruf programlarına girerek küçük taksitlerle hayal ettiğiniz konutun sahibi olabilirsiniz. Birevim’in oluşturduğu tasarrufa dayalı ev alma yöntemleri sayesinde borcunuzu kısa sürede bitirirsiniz” dedi.

    Birevim’in tasarrufla faizsiz modelinde oluşan tüm faydanın tekrar tasarruf sahiplerine döndüğünü belirten Çiftçi, “Örneğin, 200 bin TL değerinde bir ev sahibi olmak isteyen kişi 10 yıl kredi kullandığı zaman neredeyse ekstra 300 bin TL fazladan faiz ödemesi yaparken toplam ödemesi 500 bin TL seviyelerinde oluyor. Ayrıca kredi kullanılması durumunda 4 bin TL’nin üzerinde aylık taksitler ödemek zorunda kalıyor. Birevim’in tasarrufa dayalı faizsiz modelinde ise 200 bin TL değerinde bir ev için hiç fark ve faiz ödenmezken aylık taksitler peşinat verilmediği takdirde 120 kişilik tasarruf programında bin 666 TL oluyor. Kişi evini Birevim modeliyle hem uygun taksitlerle alırken hem de hiç faiz veya vade farkı ödemiyor” dedi.

    Bu gelişmeler çerçevesinde tasarrufa dayalı faizsiz ev alım sektörünün sürekli büyüdüğünün altını çizen Çiftçi, konut alımında faizlerin son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkmasının tasarrufa dayalı faizsiz ev alma sektörünün gelişimini tetiklediğini aktardı.

  • Ayakkabı sektörünün kalbi Manisa’da attı

    Manisa Ayakkabı ve Moda Fuarı’na yurt içi ve yurt dışından birçok firma ve zincir mağaza temsilcisi ziyaret etti. Beklentilerin karşılandığını belirten Manisa Ayakkabıcılar Odası Başkanı Ahmet Akçın, fuarın önümüzdeki yıl daha güçlü bir şekilde sektöre taze kan olmaya devam edeceğini ifade etti.

    Manisa Ayakkabı ve Moda Fuarı (MAYFU) sona erdi. 17 Ekim Çarşamba günü Manisa Büyükşehir Belediyesi Fuar Merkezi’nde açılan fuarı Manisa Ayakkabıcılar Odası ile SNS Fuarcılık organize ederken, fuara birçok kurum ve kuruluş destek oldu.

    Deri ayakkabı ve Zenne olarak adlandırılan kadın ayakkabısında Türkiye ve dünyada söz sahibi olan Manisa’da binlerce kişi ayakkabı sektöründe istihdam ediliyor. Bu yıl 5. kez düzenlenen MAYFU’yu Sırbistan, İspanya ve İngiltere başta olmak üzere Ortadoğu ve Afrika’dan birçok firma temsilcisi ziyaret ederken katılımcılar firmalar da önemli siparişler aldı.

    Manisa Ayakkabıcılar Odası Başkanı Ahmet Akçın, fuarın katılımcı açısından memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Bu yıl 5. kez fuar düzenleyerek önemli bir başarıya imza attıklarına dikkat çeken Akçın, “Manisa Ayakkabı ve Moda Fuarı beklentileri karşılamıştır. Dolar kurundaki belirsizlik nedeniyle firmalarımız siparişleri almasına rağmen fiyat verme noktasında çelişki yaşasa da sezon öncesi umutlanmıştır. Fuar, sektörümüz için çok önemli bir konuma ulaşmıştır. Yurt dışı ve yurt içinden firmaların bekledikleri ve takip ettikleri bir fuar haline dönüşmüştür. Manisa’da istihdamın sağlanması ve gelecek nesillerimize güzel bir iş kolu bırakmak açısından fuarımız can damarı konumundadır. Önümüzdeki yıl fuarın daha da büyüyerek uluslararası arenada söz sahibi bir etkinlik haline geleceğinden şüphemiz yoktur. Ayakkabıcılar Federasyonumuzun da desteğiyle fuarımız Manisa’nın ve sektörün en önemli fuarlarından biri haline gelecektir.” dedi.

    Fuarı Manisa’daki kurum ve kuruluşların sahiplendiğini hatırlatan Başkan Akçın, fuara destek veren kurum ve kuruluşlar ile katılımcı firmalara da desteklerinden dolayı teşekkür etti.

    Başkan Akçın, fuarın son gününde firmalara katılımcı belgelerini vererek herkese tek tek teşekkür etti.

  • Yenilenebilir enerji sektörünün paydaşları İstanbul’da buluştu

    Marsh & McLennan bünyesinde faaliyetlerini sürdüren dünyanın önemli sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh, düzenlediği ‘Yenilenebilir Enerji Sektöründe Türkiye ve Global Perspektifler’ konulu panel ile sektörün paydaşlarını İstanbul’da bir araya getirdi.

    Dünyanın önemli sigorta brokerliği ve risk yönetimi şirketi Marsh, yenilenebilir enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri incelemek amacıyla sektörün paydaşlarını İstanbul’da bir araya getirdi. Bu kapsamda düzenlenen ’Yenilenebilir Enerji Sektöründe Türkiye ve Global Perspektifle’ konulu panele enerji, finans ve sigorta sektörünün önde gelen firmaları katıldı. Etkinliğin açılış konuşmalarını yapan Marsh Türkiye CEO’su Hakan Kayganacı ve Marsh Türkiye Enerji Lideri Yücel Çakmur, hem dünyada hem de Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik payın artığına dikkat çektiler.

    Çakmur, “Kömür santralleri özelinde, bankaların finansal kısıtlamalarına ilave olarak bu yıl içerisinde global lider sigorta şirketlerinin de kömür santrallerini sigortalamama kararlarına tanıklık ettik. Paris Anlaşması (küresel eylem planı), banka ve sigorta sektörü davranışları, ülkelerin enerji politikaları, teknolojik gelişmeler, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yakın zamanda artarak devam edeceğini işaret ediyor” dedi.

    “Türkiye’de 50 milyar doları aşkın yenilenebilir enerji yatırımı yapıldı”

    “Ülkemizde, sadece elektrik üretim alanında özel sektör tarafından 100 milyar dolara yakın yatırım yapıldığı tahmin ediyoruz. Bu yatırımların/finansmanların yüzde 50’den fazlası yenilenebilir enerji” ifadelerini kullanan Çakmur, şu açıklamaları yaptı: “Bu projelerin tamamına yakını finanse edildi ve bu projeler sigorta piyasaları tarafından sigortalanıyor. Kısa zaman önce açıklanan rüzgar ve güneş YEKA ihaleleri ile offshore rüzgar ihalesi göz önüne alındığında yenilenebilir enerji yatırımlarının artarak devam etmesini bekliyoruz. Mevcut ekonomik konjonktür ve refinanse edilmek durumunda kalınan yenilenebilir enerji projeleri sonrası, bu ve diğer yeni projelerin finanse edilebilmesi ve sigortalanabilmesi proaktif ve sürdürülebilir aksiyonlar gerektiriyor. Sektörün ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz parametrik (weather risk) sigorta çözümleri üzerinde kararlılık ile çalışıyoruz ve sigorta/enerji/finans sektörlerinin iş birliği ile olumlu ve sürdürülebilir sonuçlar almayı umuyoruz”.

    “Pazarın momentumu Avrupa’dan gelişmekte olan pazarlara doğru kayıyor”

    Oliver Wyman partnerlerinden Alexander Lesch ise etkinlikte yaptığı konuşmada yenilenebilir enerji sektöründeki pazar dinamiklerinin tüm dünyada siyasi ve toplumsal olaylardan etkilendiğini söyledi.

    Lesch, “Pazarın momentumu Avrupa’dan Asya gibi gelişmekte olan pazarlara doğru kayıyor. Bu noktada Hindistan ve Çin’in yanı sıra ABD de dikkat çekiyor. Bu hareketlilik sonucunda risk profilleri değişiyor, yeni müşteriler, yeni ihale mekanizmaları ortaya çıkıyor” dedi.

    “Liberal ve serbest elektrik piyasasını hayata geçirmek lazım”

    Ak Enerji CEO’su Serhan Gençer ise Türkiye’de enerji sektöründe kurulu gücün 88 bin MW olduğunu ve bu rakamın 10 yılda iki buçuk kat artığını belirterek, enerji kapsamında tüm dünyadaki trendlerin ’temiz enerjiye’ doğru ilerlediğinin altını çizdi.

    Gençer, bu kapsamda tüm dünyanın yenilenebilir enerjiye geçmeye yönelik teşvik mekanizması geliştirdiğini belirterek, “Liberal ve serbest elektrik piyasasını vakit kaybetmeden hayata geçirmek lazım” diye konuştu.

    Gençer, “Bu çerçevedeki gerekliliklerin yerine getirilmesi lazım. Öngörülebilir piyasa çok önemli. İçinde bulunduğumuz dönem, kazanmak kadar kaybetmemenin de önemini gözler önüne seriyor. Burada sigorta konusu çok çok önemli. Türkiye’nin coğrafi konumunun göz önünde olduğunu düşünürsek katma değer üreten ürünlerin sunulması gerekiyor” açıklamasında bulundu.

    “Sektör büyümeli, çeşitlilik artmalı”

    Eureko Sigorta CEO’su ve Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar da enerji ithalatına yılda 60 milyar dolar civarında para harcandığına dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: “Günümüz ekonomisi göz önüne alındığında bu rakamın ekonomimiz için ne denli önemli olduğu yadsınamayan bir gerçektir. Ülkemiz için hayati öneme sahip enerji yatırımlarının üç önemli ayağı var; yatırımcı, finansman ve sigorta. Bugüne kadar bankacılık sektörümüz bu amaçla yaklaşık 65 milyar dolar kredi kullandırmıştır. Ancak söz konusu bu yatırımların hem finansal risklerden hem de genel risklerden korunması adına da dünyadaki finansal enstrümanları, hedge mekanizmalarını, parametrik sigortaları yeterince kullandığımızı söyleyemeyiz. Özellikle parametrik sigorta enstrümanlarıyla yatırımlarımızın finansal sürdürülebilirliğini koruma altına almanın bugün karşılaştığımız sorunlar karşısında ne denli önemli olduğu çok açık bir ihtiyaçtır. Bu nedenledir ki Türk sigorta sektörü, bugün üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini motor branşından elde ederken gerek sektörün büyütülmesi gerekse ürün çeşitliliğinin artırılması için parametrik sigortalar, alacak sigortaları, siber risk sigortacılığı, katılım sigortacılığı gibi yeni ürünlerle hızla tanıştırılmalıdır.”

    “İklim değişikliğine karşı strateji belirlenmesi gerekiyor”

    Marsh Kıta Avrupası Enerji Lideri Maria Arana da gerçekleştirdiği sunumda dünya liderlerine “küresel ekonomide geleceği etkileyecek en önemli trendlerin ne olduğu” sorusunun sorulduğunda, yanıtların yüzde 48’ini iklim değişikliğinin oluşturduğunu vurguladı.

    Arana, “En büyük enerji altyapısı sorunlarını, Maria kasırgası gibi olaylar sonucunda gördük. Fiziksel zararı ve mali kaybı beraberinde getiren olaylar var. Avrupa’da sıcaklık çok yüksekti. Bu nedenle nükleer santraller soğutulamadı ve bazıları kapatıldı. Şili’de 10 yıllık kuraklık dönemi yaşandı. Bu da madenciliği ve enerji sektörünü etkiledi. Tüm bunlar nedeniyle kalıcı çözümler üzerinde düşünülüyor. Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkilerini görüyoruz. Deniz seviyesinde değişiklikler oluyor, sıcaklık yükseliyor. Ekstrem hava olayları artıyor. Bu gibi durumlarda risk yönetim stratejisini gözden geçirmemiz şart. Bu sayede daha güçlü olabilir, kaynakları çeşitlendirebilir ve yenilenebilir enerjide iyileşme oranını artırabiliriz” diye konuştu.

    Marsh, hava koşulları kaynaklı risklerde elektrik santrali için özel çözüm üretecek

    Marsh Kıta Avrupası İnovasyon ve Alternatif Risk Transfer Direktörü Rocio Pereira ise etkinlikte parametrik sigortaların nasıl çalıştığını katılımcılarla paylaştı.

    Pereira, “Enerji şirketleri, küresel çapta olumsuz hava koşullarının finansallarında dalgalanmaya sebep olmasından endişe duyuyorlar. Daha ılıman geçen bir kış mevsimi enerji tüketiminde düşüşe, dolayısıyla da enerji şirketlerinde talebin azalmasına neden olabilir. Dinamolar söz konusu olduğunda düşük rüzgar, yetersiz güneş ışınımı olması veya yağışların azalması durumu düşük enerji üretimine neden olabilir, bu da arzı etkileyebilir. Marsh her bir riske karşı müşterilerine özel çözümler üretir” açıklamalarında bulundu.

    Türkiye’deki yenilenebilir enerji şirketleri hava riskini sigortalayabilir mi?

    Yücel Çakmur’un moderatörlüğünde, AXA Global Parametrics’ten Adrien Cassegrain, Swiss RE’den Stuart Brown, Borusan Enerji’den Emre Okuyan, EnerjiSA’dan Ethem Babiloğlu katılımlarıyla düzenlenen panelde ise parametrik sigorta çözümlerinin yenilenebilir enerji sektörünün ihtiyaçlarını nasıl giderebileceği değerlendirildi. Emre Okuyan ve Ethem Babiloğlu, hidroelektrik ve rüzgar santralleri için kontroller dışında gelişen su yetersizliği veya rüzgar yetersizliğinden kaynaklanan gelir belirsizliklerinin sigorta şirketlerine transfer edilmesinin, sektörü rahatlatacağını belirttiler.

    Adrien Cassegrain ve Stuart Brown, bu çözümlerin var olduğunu ve Türkiye piyasası ile çalışmaya hazır olduklarını belirtiler. Katılımcılar teknik detayları tartıştıktan sonra, bu konuda çalışma noktasındaki kararlılıklarını ifade ettiler.

  • Dünya yaş meyve sebze sektörünün gözü Antalya’da

    Türkiye 110 milyar dolarlık dünya yaş meyve sebze ticaretinden daha fazla pay almak istiyor.

    Tarım ve turizm sektörlerinin Başkenti Antalya’da 17-20 Ekim tarihlerinde düzenlenecek Yaş Meyve Sebze, Depolama, Ambalaj ve Lojistik Fuarı’nda ’’İnterfresh’’ geri sayım başladı.

    AntExpo A.Ş Yönetici Ortağı Uğur Fora, Antalya’da ilk kez düzenlenecek olan İnterfresh Fuarı ile Türkiye’nin 2016 yılı rakamlarına göre, 110 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip dünya yaş meyve sebze pazar payını artırmayı hedeflediklerini söyledi. Türkiye’nin 2018 yılı 9 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, değerde yüzde 17 artış ile 1 milyar 542 milyon 279 bin 137 dolar ihracat gerçekleştiğini anımsatan Fora, “Türkiye’nin yaş meyve sebze ihracatını 2-3 kat daha artırma arzusundayız. Türkiye’nin bu potansiyeli var. Düzenlediğimiz fuarlar buna katkı yapacak” dedi.

    500’den fazla alım heyeti fuara katılacak

    Hem üretim hem de ihracatı artırmak, dünyada tarım sektöründe gelişen teknolojileri, üretim biçimlerini, yeni ürünleri sektörün tüm paydaşlarına göstermek istediklerini ifade eden Uğur Fora, İnterfreh Fuarı’na 23 ülkeden alım heyeti katılacağını bildirdi.

    Fora, İngiltere, Almanya, İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Letonya, Ukrayna, Moldova, Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Romanya, Makedonya, Arnavutluk, İran, Irak, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Katar, Yemen, Libya ve Cezayir’den 500’ün üzerinde alım heyetinin Türk yaş meyve sebze sektörünü ve ürün kalitesini tanıyacağını kaydetti.

    Büyükelçiler ve zincir mağaza temsilcileri Antalya’da

    Letonya, Brezilya, Makedonya, Moğolistan ve Bosna-Hersek’in Ankara Büyükelçileri ile Avrupa ve Türkiye’deki zincir mağazalarının üst düzey temsilcilerinin de fuara katılacağını belirten AntExpo A.Ş Yönetici Ortağı Uğur Fora, ’’Türkiye yaş meyve sebze üretiminde dünya pazarında önemli aktörlerden biri. Üretimi ve ihracatı daha da artırarak ülkemizin döviz ihtiyacının karşılamasına katkı yapmamız gerekiyor. Bu nedenle Antalya’da ilkini düzenlediğimiz Yaş Meyve Sebze Fuarı ile dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde olacak. Türkiye’nin yaş sebze ve meyve deposu Antalya’dan her yıl ortalama 500 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihracatı yapılmaktadır. Antalya bu rakamla Türkiye’nin dörtte birini tek başına gerçekleştirmektedir. Tarım sektörünün merkezi Antalya, dünyanın 261 noktasından uçuş olanağı, limanları ve kara ulaşımıyla stratejik öneme de sahiptir” dedi.

    Uğur Fora, Türkiye’nin 2018 yılı 9 aylık döneminde yaş meyve sebze ihracatı gerçekleştirdiği ülkelerin başında Rusya, Almanya ve Irak’ın geldiğini söyledi.

  • GTO’da Kırmızı Et ve Hayvancılık sektörünün sorunları tartışıldı

    Hayvancılık ve Kırmızı et sektörü temsilcileri, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) 9 Nolu “Canlı Hayvan-Hayvansal Ürünler ve Yem Üreticileri” Meslek Komitesi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen toplantıda bir araya gelerek, sektördeki sorun ve çözüm önerilerini görüştü.

    Gaziantep Ticaret Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda; hayvancılık sektörünün darboğazda olduğu ifade edilerek, üreticiye destek verilmemesi halinde üretimin duracağı vurgulandı.

    GTO Yönetim Kurulu üyesi Sinan Bay tarafından yapılan açılış konuşması ile başlayan Toplantıya GTO Meclis üyesi Mahmut Yıldırım başkanlık etti. Toplantıya, Gaziantep Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Ömer Çetiner, Gaziantep Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahmet Bayraktar, Gaziantep Tarım Orman Müdürlüğü’nden Filiz Biçici, Gaziantep Süt Üreticileri Birliği yetkilileri, Gaziantep Ticaret Borsası’ndan sektörle ilgili meslek komitesi üyelerinin yanı sıra grupta faaliyet gösteren firmaların temsilcileri katıldı.

    Sektör bileşenleri toplantıda et ithalatının özel sektör tarafından yapılması ve devletin denetleme görevi yapması, sektörde girdi maliyetlerinin yüksekliği ve düşürülmesi, hayvancılık sektöründe tekelleşmenin önlenmesi, kesim konusunda yer bulmada sorun yaşanması, Et ve Süt Kurumu tarafından taban fiyat belirlenmesi ve sözleşmeli üretim modeline geçilmesi konuları başta olmak üzere, sektördeki diğer sorunlarla ilgili görüş alış verişinde bulundular.

    Toplantı sonunda ortaya konulan sorun ve çözüm önerilerinin bir rapor haline getirilerek ilgili Bakanlıklara ve Kurumlara iletilmesi kararlaştırıldı.