Etiket: Sektörüne

  • “Şokların kısa süreli olması inşaat sektörüne yarıyor”

    Yoğun gündeme sahip Türkiye’de, iç ve dış şokların piyasada kısa süreli etki bırakmasının, ekonominin lokomotif sektörü inşaatın daha da güçlenmesine neden olduğu bildirildi.

    Yaklaşık 25 yıldan beri lüks konut projeleri üreten Bekaş İnşaat AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Karahasanoğlu, Türkiye’de son 15 yılda en önemli getiriyi gayrimenkulün sağladığını kaydetti.

    Ekonominin güçlenmesi, Türk ekonomisinin İstanbul ve Marmara bandı dışına çıkarak Anadolu’ya yayılmasının Türkiye’nin gücüne güç kattığını anlatan Karahasanoğlu, şunları söyledi:

    “Birkaç gün önce dünya devi ABD ile büyük sorun yaşayan, parasının değeri yüzde 3-4’ler oranında düşen Türkiye’nin hemen bu olumsuz süreci toparlaması, IMF’in Türkiye’deki büyüme beklentisini yüzde 2.5’dan yüzde 5.1’e yükseltmesinin arka planında bu güçlü ekonomi var.

    Güven duygusunun yükselmesi, ekonominin çarklarının aksamadan dönmesini sağlarken, yabancı yatırımcıyı her geçen yıl daha fazla ülkemize çekiyor. Aslında yaşanan kısa süreli şoklar, bir yandan Türkiye ekonomisinin gücünü kanıtlıyor, diğer yandan inşaat sektörüne katkı sağlıyor. Çünkü, ülkenin lokomotif sektörü gayrimenkul, döviz ve altındaki anlık iniş çıkışlara karşın değerlemesini her zaman beklentinin üzerinde artırıyor.”

  • Balıkçılık sektörüne nitelikli eleman ’Birdeniz’ projesiyle yetişecek

    İzmir’de, balıkçılık sektöründe ihtiyaç duyulan nitelikli eleman açığını kapatmak için hazırlanan Birdeniz Projesi tamamlandı.

    Konak Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Başkanlığının desteğiyle hayata geçirdiği, “Birlikte Denizlerde (Birdeniz)” projesi tamamlandı.

    Kasım 2016’da başlayan proje hakkında bilgi veren Proje Eğitim Koordinatörü Aslı Gürdal, Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, Avrupa ülkelerinden; göl, gölet, baraj gölü, akarsu ve kaynak suları itibariyle su ürünleri potansiyeli bakımından zengin kaynaklara sahip olduğunu ve bu avantajı mesleki olarak da kullanmak adına Birlikte Denizlerde (Birdeniz) projesini hazırladıklarını söyledi.

    Proje kapsamında, dezavantajlı gruplardan 70 işsiz gence istihdam açığı bulunan su ürünleri sektöründe, deniz balıkları yetiştirme ve işleme konusunda teorik ve uygulamalı eğitim verdiklerini ifade eden Aslı Gürdal, gençlerin mesleki bilgi ve becerilerini geliştirerek yeni bir meslek sahibi olmalarını sağladıkları için mutlu olduklarını dile getirdi.

    Proje boyunca katılımcılara 184 saat mesleki teorik eğitimin yanında 32 saat girişimcilik eğitimi verdikleri aktaran Gürdal, aynı zamanda katılımcıların 1 ay boyunca iş başı eğitimi de aldıklarını belirtti. Balık yetiştiriciliği ve işlenmesi konusunda Avrupa’daki istihdam ve eğitimleri inceleyerek; meslek eğitimi, üniversite ve sektörle iletişim konusunda bir model oluşturduklarını vurgulayan Gürdal, “Bir yıllık süreci başarıyla tamamladık ve 70 katılımcımız sertifikalarını aldılar. Projemizle Türk balıkçılık sektörüne nitelikli eleman kazandırma konusunda destek vermeye çalıştık. Ortaklarımız olan firmalar da bize proje boyunca desteklerini sundular. Şimdiki hedefimiz eğitimlerini tamamlayan katılımcılarımızın sektörde kendilerine iş bularak, sektörün ilerlemesini sağlamak” diye konuştu.

    Projenin kapanış kokteylinin ise 11 Ekim 2017 Çarşamba günü Konak Çınarlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde gerçekleşeceği kaydedildi.

  • İnşaat sektörüne destek bu ayın sonunda bitiyor

    İnşaat Mühendisi, Tüm İnşaat Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkan Vekili ve Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği (ANTMÜTDER) Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Karataş, gayrimenkul sektöründe 2016 yılında başlayan devlet desteklerinin bu ay sonunda sona ereceğini ve bu durumun inşaat sektörünü zora sokacağını ileri sürdü.

    Antalya İnşaat Müteahhitleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Karataş, 2016 yılında başlayan gayrimenkul sektörü destekleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Devlet desteğinin eylül ayı sonunda sona ereceğini hatırlatan Karataş, “2016 yılında başlayan ve inşaat sektörüne ivme kazandıran devlet destekleri eylül ayında sona erecek. Desteklerin kesilmesinin sektörü olumsuz etkileyebileceği gerçeği ile karşı karşıyayız. KDV indirimleri, konut kredi faizlerinin yüzde 1’e çekilmesi, harçlardaki indirimler, sektörde yaşanan olumsuz etkilerin azalmasını ve sektörün yeniden canlanmasını sağlamıştı. 15 gün sonra sona erecek KDV indirimi uygulamasının, konut sektöründeki stokların önemli ölçüde erimesinde etkili olduğunu gördük. Tapu harçlarındaki indirimlerin de gayrimenkul sektöründe canlılık sağladığı, tüketicilerin satın almalarında, KDV indirimi ile birlikte fiyatlarda yüzde 9-10 arasında gerileme yaratmıştı. Aynı dönemde sektör tarafından uygulanan fiyat indirimi ve ödeme kolaylıklarını kapsayan kampanyaların etkisinin ise artık en aza indiği gözlemlendi” dedi.

    KDV ve harçlardaki indirimler

    Sektör olarak KDV ve harçlardaki indirimlerin sürmesini isteyen ANTMÜTDER Başkanı Deniz Karataş, “indirimlere ilave olarak ofisler ve perakende binaları gibi ticari alanlarda uygulanan KDV oranının da yüzde 8’e indirilmesi ve inşaatlardaki arsalar üzerinde yer alan yüzde 18 KDV’nin de yüzde 1’e indirilmesi gibi taleplerimiz bulunuyor. İnşaat sektörü istihdamının mayıs-eylül aylarında en yüksek seviyelerine çıktığını gözlemledik. 2017 yılı Mayıs ayı itibariyle, inşaat sektöründe istihdam 2 milyon 146 bin kişi ile yine en yüksek seviyelerinden birine çıktı ve geçen yılın mayıs ayı istihdamının üzerinde gerçekleşti. İnşaat sektöründe mayıs ayındaki istihdam seviyesi inşaat faaliyetlerinin de yüksek gerçekleşmiş olduğunu gösteriyor. Konut satışlarında temmuz ayında, yılın en yüksek aylık artışı gerçekleşerek, geçen yılın aynı ayına göre konut satışları, yüzde 42,4 artışla 115 bin 869 adet oldu. Sektörümüzün geleceği için destekler belirleyici olacağından, bu desteklerin sürmesi yönünde talep ve beklentilerimiz olduğunu ve var olan indirimlerin devamlılığının gerekliliğini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Pırlanta sektörüne ‘yeni jenerasyon’ damgası

    Son yıllarda gelişen teknoloji, değişen ekonomik koşullar ve küreselleşen dünya hayatımızın çeşitli alanlarında olduğu gibi alışveriş alışkanlıklarımızı da değiştirdi. Lizay Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serbes de gelişen teknoloji ve imkanların x, y, z kuşaklarının alışveriş alışkanlığını doğrudan etkilediğini belirterek, markaların modern pazarlama ve satış stratejileriyle birlikte değişime ayak uydurmaları gerektiğini kaydetti.

    Bambaşka dünyaya dahil olduğumuz bu değişimler ise mobil teknoloji, online alışveriş, sosyal ve dijital medya, e ticaret gibi kavramları günlük hayatta önemli bir parçamız haline getiriyor. 40 yıldır mücevherat sektöründe bulunan Lizay Pırlanta’nın Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serbestte değişen alışveriş alışkanlıklarıyla birlikte farklı kuşakların ilgisini çekmek için farklı yöntemler keşfetmek gerektiğini söyledi.

    “X ve y kuşağı farklı bir estetik algısına sahip”

    Gönümüzde özellikle y ve z kuşaklarıyla erken tanışmanın da öneminden bahseden Mahmut Serbes aynı zamanda, “İnternet ve teknoloji çağı olarak nitelendireceğimiz bu dönemde özellikle genç modaseverler, kişiselleştirilmiş ürünler ve yaş gruplarına uygun ürünlere karşı ilgi duyuyor. Önceki kuşaklardan daha farklı bir estetik algıya sahip olan y ve z kuşağı bizim de farklı bakış açısı kazanmamızı sağlıyor. Uzun yıllardır mücevherat sektöründe hizmet veren Lizay Pırlanta olarak biz de ‘Only Girls’ koleksiyonumuzla pazarlama dünyasının yeni gözdesi olan y kuşağına hitap ediyoruz. Genç neslin ihtiyaçlarını anlamak, fikirlerini önemsemek ve yenilikleri takip etmek pazarlama dünyasını daha hızlı değişime itecektir ve bizlere avantaj olarak geri dönecektir” dedi.

  • Öz İplik-İş Sendikası’ndan tekstil sektörüne ilişkin değerlendirmeler

    Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, “Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’nin üretim ve ihracat gururudur. Sektörümüz yılın ilk yarısında tüm ötelemelere rağmen otomotiv sektöründen sonra ikinci sırada yer aldı” dedi.

    24 Temmuz Basın Bayramı öncesinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Öz İplik-İş Sendikası Genel Başkanı Murat İnanç, tekstil sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye’nin üretim ve ihracat gururudur”

    Tekstil, hazır giyim ve ev tekstilinin ihracatın gururu olmayı sürdürdüğünü belirten İnanç, “Hazır giyim yılın ilk yarısında ihracatta ikinci sırada yer aldı. Tekstil sektörü tüm ötelemelere rağmen otomotiv sektöründen sonra ikinci sırada yer aldı. ‘Tekstil sektörü bitti’ açıklamalarını, tekstil sektörü tekzip etmiş oldu” dedi.

    Türkiye’nin tekstil yatırımlarında önemli bir dönemecin eşiğinde olduğunu vurgulayan İnanç, Türkiye’de tekstil sektöründe yetişmiş insan gücünün iyi durumda olduğunu ve bunun da her dönem ispat edildiğini belirterek, “Dünyanın güçlü markaları hala Türkiye’de üretim yaptırıyor çünkü işçimiz becerikli. Öte yandan Türk markaları ise yurt dışında üretim yaptırmak gibi bir garabete başladılar. Bu arada Sanayi 4.0 yatırımları başladı. İki ayrı marka Türkiye tesislerini Sanayi 4.0’a dönüştürdü. Bu, daha az işçi demek. Yakın zamanda, üretimi kendi ülkelerine taşımaya başlayacaklar. O zaman işsizlikle ilgili ne yapılacak?” diye konuştu.

    “Tekstil sektörü işsizliği sünger gibi emen bir sektör”

    Tekstil sektörünün katma değeri yüksek bir sektör olduğunun altını çizen İnanç, “Yerli bir sektörden bahsediyoruz. İşsizliği sünger gibi emen bir sektörden bahsediyoruz. Ne zaman ‘işsizlik verileri düşüyor’ açıklamalarını yapıyorsak, perde arkasında yer alan bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla sektörle ilgili yeni önlemler alınmaz ise, daha çok işsizlikle mücadele edilmesi söz konusu olacak” ifadelerini kullandı.

    “Kıdem tazminatı fonunun bir an önce hayata geçirilmesi lazım”

    Çalışma hayatıyla ilgili gündemin de hızla değiştiğini belirten İnanç, “Daha bir ay öncesinde eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıklamış olduğu kıdem tazminatıyla ilgili tarafların bir araya gelmesi söz konusuydu. Ama bugün kıdem tazminatı konusu gündemden düştü ve de düşürüldü. Düşürülmesine konfederasyon ve sendikaların da yardımcı olması bizleri üzdü. Hak-İş kurulduğu günden beri kıdem tazminatı fonundan bahsediyor. Fonun olması özellikle özel sektörde çalışan kişiler için çok önemli. Bu ülkede kıdem tazminatına ulaşımda sorunlar var. Çalışanların çok az bir kısmı kıdem tazminatını alabiliyor. Kıdem tazminatı fonunun bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Fon kurulmazsa Türkiye’de kıdem tazminatına erişim noktasında ilerleyen zamanlarda daha da sıkıntı yaşanacak. Bir adaletsizlik hakim olacak” dedi.

    “Çalışma hayatının çözülmeyi bekleyen sorunları var”

    “Çalışma hayatında çözüm bekleyen konu sadece kıdem tazminatı sorunu değil, taşeron sorunu da hala varlığını koruyor” diyen İnanç, “Sektörümüzde kayıt dışılık söz konusu, Suriyeli işçilerin kayıt dışı çalıştırılması söz konusu. Suriyeli işçileri kayıt dışı ve 500-600 TL’ye çalıştırmak Türkiye’ye, Türk insanına yakışmıyor. Ülkemizin bazı bölgelerinde çalışan insanlar asgari ücretin de altında maaş alıyor. Bu durum şu şekilde gerçekleşiyor; bazı işverenler, işçiye asgari geçim indirimini vermiyor. Ya da işverenler işçilerin maaşlarını yatırdıkları hesaba bağlı olarak bir ek kart çıkarıyor, maaşı prosedüre uygun bir şekilde işçinin hesabına yatırılıp, ek karttan bir kısmını kendisi çekiyor. Çalışan insanlar asgari ücretin altında maaş alıyorlar” şeklinde konuştu.

    “Özel sektörde örgütlenme sorunu var”

    Özel sektörde örgütlenmenin hayli zor olduğunu vurgulayan İnanç, “Örgütlenme sürecinde yaşadığımız birçok zorluk ve trajikomik durumlar söz konusu. Türkiye’de çalışma hayatında Türkiye’ye yakışır ve yaraşır bir sistemin olmasını istiyoruz” diye konuştu.

    Yaşanan zorluklarının kendilerini yıldırmadığını belirten İnanç, “Öz İplik-İş Sendikası olarak, son altı aylık dönemde Türkiye genelinde 21 iş yerinde örgütlenmeye çalıştık. Bu iş yerlerinde çalışan toplam işçi sayısı 13 bin 360 kişiye tekabül ediyor. Bu mücadelemizde 6 bine yakın işçi adına yetki aldık. Bazılarında da sözleşme aşamasında arabulucu dönemindeyiz” dedi.

    Konuşmasında 24 Temmuz Basın Bayramı’na da değinen Murat İnanç, 1908 yılında, basına sansürün kaldırıldığı tarih olan 24 Temmuz gününün Türk basını tarafından önemsendiği ve basın özgürlüğünün vurgulandığı bir gün olarak kutlandığını hatırlattı. İnanç, “Mesai mefhumu gözetmeden, yoğun bir şekilde çalışan tüm gazetecilerin basın bayramını kutluyorum” ifadelerini kullandı.

    Programa Genel Başkan Murat İnanç’ın yanı sıra Genel Mali Sekreter Engin Doğan, Basın Danışmanı Didem Boztaş ve Hak-İş’e bağlı sendikaların basın danışmanları da katıldı.