Etiket: Sektöründe

  • (Özel Haber) 15 Yıl Önce New York’a Geldi Tezgah Sektöründe Söz Sahibi Oldu

    15 yıl önce geldiği Amerika’nın New York kentinde sıfırdan başlayarak sokaklarda meyve-sebze satan stantlarda işe başlayan Uğur Dikici şimdi bu sektörde söz sahibi olmayı başardı. New York’ta 6 tane standa sahip olan Uğur Dikici gece gündüz çalışarak başarı öyküsünün kahramanı oldu.

    New York Belediyesi tarafından ruhsat verilen ve yetkililer tarafından sağlık kontrolleri yapılan meyve tezgahları, halkın daha sağlıklı ürünler tüketebilmelerini sağlamak için uzun yıllar önce köşe başlarındaki yerini aldı. Tezgahlar zaman içinde günlük hayatın telaşı ve kargaşası ile boğuşan ve zaman kaybetmek istemeyen Amerikalıların, başvurduğu duraklarından biri haline geldi. Yaklaşık 40 yıldır devam eden bu durum sokakta meyve-sebze satışı gibi bir sektörü de beraberinde getirdi. Bu sektör Bangladeşliler, Pakistanlılar ve İtalyanlar tarafından ilgi görse de aslında New York’ta yaşayan Türklerin hakimiyetinde. Türk kültürünün New York’taki temsilcileri olarak sokakta meyve satışı yapan Türkler, en uygun fiyatlarla en taze meyveleri insanlara sunmak için bu zorlu işte ter döküyor.

    Bu sektörde sıfırdan başlayarak zamanla adını duyuran ve markalaşma yolunda emin adımlarla ilerleyerek başarı hikayesinin kahramanı olan Uğur Dikici, 2000 yılında Brooklyn’e ardından da Staten Island’a gittiğini ifade ederek, önce inşaat işi yaptığını ardından da bir arkadaşının yanına gidip gelirken tanıştığı biriyle çalışmaya başladığını aktardı. Kendi cebinden para vererek Staten Island’dan Manhattan’a işe gelip gitmeye başladığını kaydeden Dikici, “Benim amacım aslında biraz bakıp etrafa kendi adıma, kendim bir şeyler yapabilmekti. Sağda solda çalışmak hoşuma gitmiyordu. Bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum, ailemizden uzak. Gelmişiz buraya kendi işimi yapmak için. Bir de bu iş bana uygun diye düşündüm. 4 yıl birisi ile çalıştım, bu işte bu daha sonra işi öğrendim. Onun kamyonunu sürüyordum ve onun stantları vardı onları işletiyordum” dedi. New York’taki insanların meyveyi sevdiğini aktaran Dikici, “Bize talep olmasının nedeni daha ucuz satıyoruz çünkü kira ödemiyoruz. Belli bir izin alarak sokaklara koyuyoruz, belli bir izin alarak. Köşelerde satıyoruz meyveleri. Her şeyde sıra olduğu için, mesela dükkana gidiyorsunuz çok sıra oluyor, bizde daha kolay. Geliyor 1 tane muzunu alıyor. Türkiye’deki sistemden biraz değişik insanlar burada kiloyla almıyor taneyle alıyor. 1 tane elman, 2 muz. Öyle alıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “TEZGAH İŞİNİ EN İYİ YAPAN TÜRKLER”

    Her şeyin yasal bir şekilde olduğunu söyleyen Uğur Dikici, “Türkiye’deki gibi, pazarcılar vardı aslında biz öyleyiz, zabıta kovalardı. Öyle bir durum yok. Burada ceza yazıyorlar tabi ama burada belli bölgelere, izin verdiği bölgelere açıyoruz. Bunun için yasal izinler var ve bunlar kura ile çıkıyor herkese, biz bunları başkalarından kiralıyoruz. Genelde bu izinler Bangladeşlerin elinde ve onlardan kiralayarak belirlediğimiz köşelere koyuyoruz. Belli bir köşe yok. Şehirde, devletin izin verdiği her yere koyabilirsiniz. Bu işin içinde de bir sürü Türk var. Bu işi burada, tezgah işini en iyi yapan Türkler. Buradaki markette de bayağı güçlüler” açıklamasını yaptı.

    “HAL, BORSA GİBİ”

    Bu sektörün zor bir iş olduğunu ve her akşam saat 19.00’da hale geldiğini belirten Dikici, “Bütün dükkanları geziyorum, fiyatlara bakıyorum. Hâl, borsa gibi her an değişebiliyor, miktar ne kadar fazla olursa o kadar ucuz alabiliyorsun. 19:00’da geliyorum, kamyonların 22.00’ye zaman alıyor. 22:00’a kadar toparlayabildiğim bütün malı toparlıyorum. Kamyonlar geliyor, aldığımız malları çekmeye başlıyorlar. Bu arada 01.00-02.00’ye kadar, yazın daha da geç oluyor, 03:00’a kadar duruyoruz burada” açıklamasını yaptı. Yaklaşık 15 yıldır gece çalıştığını kaydeden Uğur Dikici, “Gündüz uyumaya çalışıyorum. Belli bir saatten sonra alışıyorsun. Çok da kolay değil. Bu iş burada yapılabilecek en ağır işlerden birisi bana kalırsa. Çünkü çok zorluğu var” dedi. Dikici, Türklerle çalışmayı tercih ettiğini de sözlerine ekledi.

    “TÜRKİYE’DEKİ MEYVE SEBZE SEKTÖRÜNE GÖRE DAHA ÇOK POTANSİYELİ GENİŞ”

    New York’ta uzun yıllardır bu işten geçimini sağlayan Mehmet Kocaçal ise 23-24 yıldır bu işi yaptığını aktararak, grup halinde oldukları için pazarda söz sahibi olduklarını ifade etti. Kocaçal, gece saat 12.00-01.00 gibi bütün kamyonları yüklediklerini ifade ederek,”Tezgahçılıkta Türkler var Afganlılar var. Türkler, sanırım Afganlılardan daha iyi durumdalar. Genelde Türklerin elinde bu iş. Dediğim gibi biz gruplar halinde olduğumuz için güç sahibiyiz. Mesela, bizim 12 dolara getirdiğimiz bir kutu çileği, dışarıdaki satıcı 14-15 dolara, marketin içine gelse bile alacağı fiyat 14-15 dolardır. Çünkü, biz çilek aldığımız zaman bin, bin 500 kasa aldığımız oluyor, 3-5 kasa ya da 10 kasa alana göre, bin, bin 500 alınca tabi ki fark oluyor” cümlelerini kullandı.

    Üniversite eğitimine New York’ta Master yaparak devam eden bir yandan da New York’taki hâlde çalışan Gökhan Hasilik, 2009 yılında ABD’ye geldiğini ifade ederek, “New York’taki meyve sebze sektörü genel olarak Türklerin elinde. Yani büyük bir potansiyele sahibiz. Burada Türk cemiyetine katkı da sağladığımızı zannediyorum. Gerçekten çok geniş kapsamlı bir sektör. Aslında daha da Türklerin başarılı olabileceğine inandığım bir sektör. Türkiye’deki meyve sebze sektörüne göre daha çok potansiyeli geniş ayrıca çok daha profesyoneller” dedi.

    AMERİKALI TÜKETİCİLERİN İLK DURAĞI

    Her gün aynı meyve tezgahından alışveriş yapan George Nerinburg, meyve tezgahlarında çok çeşit meyve olduğunu aktararak, “Marketlerden alabileceğinizden çok daha ucuza satılıyor. Bu tezgahın çalışanları kimler, nereli olduklarını bilmiyorum ama hepsi ilginç karakterler. Meyveleri kamyondan çıkarıyorlar, bu tezgaha yerleştiriyorlar. Nereli olduklarını bilmiyorum ve neden şehrin her tarafındalar bilmiyorum. Ender bir durum, New York şehrine özgü bir şey” dedi.

    Shreen isimli bir tüketici ise meyve tezgahından alışveriş yaptığını bildirerek, “Çünkü yerini çok seviyorum mükemmel bir konumda. Her zaman taze meyve ve sebzeler var ve fiyatlar çok uygun. Burada satış yapan kişi çok arkadaş canlısı ve çok iyi hizmet veriyor” yorumunu yaptı.

  • İnşaat Sektöründe Fiyatlama Yöntemleri Doğru Mu?

    Cef Danışmanlık kurucu ortağı ve Uptown İncek Pazarlama ve Satış Koordinatörü Evren Acar, konut projelerinde fiyatlamanın nasıl yapıldığına ilişkin, “Projenin en etkin ve verimli kullanım analizi ve ardından da Swot analizi yapıldıktan sonra güçlü ve zayıf yönleri ile rekabetçi yanları göz önünde bulundurularak, piyasa şartları da göz önünde tutularak fiyat çalışmaları yapılıyor” dedi.

    Hızla artan konut projeleri, satış rakamları ile sıkı bir yarış içerisinde. Cef Danışmanlık kurucu ortağı Evren Acar, konut projelerinde fiyatlamanın nasıl yapıldığı ve bu durumun satış başarısına nasıl etki edeceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Uptown İncek Pazarlama ve Satış Koordinatörlüğü görevini de üstlenen Acar, “Konut projelerinde fiyatlama öncelikle ciddi bir bölge analizi ve etkin bir hedef kitle çalışması ile birlikte ele alınarak hazırlanıyor. Projenin en etkin ve verimli kullanım analizi ve ardından da Swot analizi yapıldıktan sonra güçlü ve zayıf yönleri ile rekabetçi yanları göz önünde bulundurularak, piyasa şartları da göz önünde tutularak fiyat çalışmaları yapılıyor” ifadelerini kullandı.

    SATIŞ STRATEJİSİNİN PÜF NOKTALARI

    Cef Danışmanlık olarak fiyat çalışmasını her projeye özel olarak yaptıklarını belirten Acar, satış başarısındaki üç püf noktayı doğru bir lansman fiyatı ile satışa başlamak, satış adetlerini ve konut tipolojisini dengelemek, satın alan herkesin kazanmasını sağlamak diye sıraladı.

    “SATIŞLAR BAŞLASIN SONRASINDA İHTİYAÇ OLURSA BAKARIZ MANTIĞI YANLIŞ”

    Acar, şunları kaydetti:

    “Satışlar başlasın sonrasında ihtiyaç olursa bakarız mantığı ile hareket etmeye çalışan müteahhitler, süreç içerisinde tıkanmalar yaşayıp geri adımlar atarak mevcut ev sahiplerini üzebiliyorlar. Dolayısı ile planlama ve geriye yönelik adım atmadan ilerleme oldukça önemli. Doğru bir planlama ile süreç çok rahat ilerler, radikal değişiklikler yapmak zorunda kalınmaz.”

    Metrekare algısının karmakarışık olduğu günümüzde alıcıların kafasını karıştırmadan doğru bir karşılaştırma yapmalarını sağlamanın önemine değinen Acar, “Brüt metrekare algısı her projede farklı biçimde alıcıların karşısına çıktığından alıcıların algılarında metrekare karmaşası oluşmuş oluyor. Konutların birim metrekare fiyatlarını hesaplamak, basit karşılaştırma için uygun bir kıyaslama yöntemidir. Alıcılar için en doğrusu peşin daire satış bedellerini net metrekareye bölmektir. Balkon ve terasları da ayrıca değerlendirmek faydalı olacaktır. Kat brüt alanı ile daire brüt alanı arasında da oluşan farklılıkları değerlendirmek gerekir” şeklinde konuştu.

    Evren Acar, böylelikle satın almayı düşünülen konutlarda metrekare bazında kıyaslamasının yapılabileceğini kaydetti.

    “UPTOWN İNCEK PROJESİNDE HER MÜŞTERİ SATIN ALDIKÇA KAZANDI”

    Satış pazarlama danışmanlığını üstlendiği Uptown İncek projesinden örnek veren Acar, “Uptown İncek konut projesinin teslimat aşamasına geldiğimiz bugünlerde 2,5 yıl önce hazırladığımız projeksiyona sadık kalarak süreci nerede ise tamamladık. Her müşteri satın aldıkça kazandı. Daire tiplerine göre kotalı satış sistemini baştan sona uyguladığımız projemizde müşterilere farklı satın alma modelleri sunduk, müşterilerimizi dinledik ve onlara uygun modelleri oluşturduk. Dolayısı ile müşteriyi dinleyen ve anlayan bir yaklaşım ile hedefleri yakalamış olduk” dedi.

  • Kamu Sektöründe Kariyer İmkanları

    Namık Kemal Üniversitesi’nde (NKÜ) Kamu Sektöründe Kariyer İmkanları Semineri düzenlendi.

    NKÜ Kariyer Uygulama ve Araştırma Merkezi ile İhtiyaç Akademi işbirliğinde düzenlenen seminere, Kariyer Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Çetin, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Cevdet Arıtaşı, Yrd. Doç. Dr. Gürcan Uzal, Eğitmenler M. Kağan Fidan ve Fatih Solmaz ile çok sayıda öğrenci katıldı.

    NKÜ Kariyer Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Çetin’in açılış konuşmasını yapmasının ardından eğitmen Fatih Solmaz, kamu sektöründeki kariyer imkanları, statüleri ve maaş durumları hakkında bilgi sunarken, Eğitmen M. Kağan Fidan, kamu sınavlarına hazırlık süreci, bu süreçte kadro türleri, puanları, sınav sorularının hangi alanlardan çıktığı, alanların ağırlığı konularında açıklamalarda bulundu.

    Seminer, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Cevdet Arıtaşı ve Yrd. Doç. Dr. Gürcan Uzal tarafından katılımcılara teşekkür belgelerinin verilmesi ile sona erdi.

  • Trafik Sigortası Sektöründe Yüzde 200 Zarar Artışı

    Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) açıkladığı 2015 yılının ilk yarısındaki sonuçlara göre, sigorta sektörü trafik sigortalarında 1 milyar 227 milyon liraya zarar etti. Bir önceki yılın aynı döneminde 405 milyon lira teknik zarar eden sektörün bu yıl ki zararı yüzde 202 artmış oldu. 2015 yılının ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre ödenen hasarların yüzde 17 oranında artması, oluşan bu zararın gerekçeleri arasında yer alıyor.

    Trafik sigortalarında 1 Haziran’da başlayan yeni dönem, primlerin genel olarak artmasına sebep oldu. Yapılan düzenleme ile ’eşdeğer parça’ kullanımıyla yapılan onarımlar ve kazalardaki aracın değer kaybından doğan zararlar da sigorta kapsamına alınmış durumda. Sigorta kapsamındaki genişletme ise primlere de yansıdı. 2015 yılında döviz kurunda yaşanan artışın yedek parça maliyetlerini arttırmasıyla trafik sigortası prim fiyatları da yükselişe geçti. Trafik sigortasında gerçekleşen hasarların yüzde 57’sinin bedeni hasarlardan oluşması da trafik sigortası fiyatlarını arttıran bir faktör. Sektörel açıdan bakıldığında, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklikle sigorta şirketlerinin trafik sigortası poliçelerinde zarar etmesinin önüne geçilebilecek. Sigorta şirketleri için zararın önlenmesini sağlayan bu yeni dönem, araç sahiplerinin trafik sigortası maliyetlerinin ortalamada artması anlamına geliyor.

    2015 yılında kaza sayısı yüksek olan araç sahiplerinin trafik sigortası fiyatları ortalama yüzde 47 oranında artmış bulunuyor. Üç yıl ve üzeri hasarsızlığı bulunan araçlarda prim artışı ortalama yüzde 3 oranında arttı. Zorunlu trafik sigortasındaki düzenlemeler poliçe fiyatlarında da ciddi farklılıklar oluşmasına sebebiyet veriyor. Online sigorta brokeri Koalay.com’un Genel Müdürü Meltem Yiğit, araç sahiplerinin farklı sigorta şirketlerinden alacakları alternatif teklifleri değerlendirerek uygun fiyatlı zorunlu trafik sigortası yaptırabileceklerine dikkat çekti. Koalay.com web sitesine giren araç sahipleri 5 kolay soruya cevap verip ihtiyaçlarına en uygun poliçeyi bulabiliyorlar” diyen Meltem Yiğit, “Satın almak istedikleri poliçeyi seçip güvenli ortamda kredi kartı bilgilerini girdikten sonra araçları için en uygun trafik sigortasına sahip olabiliyorlar” diye konuştu.