Etiket: Sektör

  • Meyve sebze ticareti yapan sektör temsilcileri, kamunun özel sektöre rakip olmamasını istedi

    Meyve sebze ticareti yapan sektör temsilcileri, kamunun özel sektöre rakip olmamasını istedi

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Meclis Üyeleri, kamu kurumlarının meyve sebze ticaretinde özel sektöre rakip olabilecek tutumlar içine girmemelerini istedi.

    MTSO 1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Meclis Üyeleri sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Sorunları ve çözümlerini anlatan Meclis Üyeleri yurt dışında, özellikle Avrupa Birliği (AB) firmalarının kalıntı nedeniyle ürün almamasından Bulgaristan’a giden tırlara çıkarılan zorluklara, marketlerin ödeme sırasında oluşturduğu sıkıntılardan çiftçilerin üretim maliyetlerinin yüksekliğine kadar birçok konuyu ele aldı.

    “AB kalıntı limitlerine göre üretim yapılmalı”

    MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve 1 No’lu Komite Meclis Üyesi Hakan Sefa Çakır, özellikle ilaç kalıntıları üzerinde durdu. AB’ye bağlı ülkelerin ürün alırken ilaç kalıntısı konusunda ciddi hassasiyetler gösterdiğini belirten Çakır, bu nedenle Avrupa’ya meyve sebze ihracında zorlandıklarını anlattı. Türk ihracatçısının günümüzde Rusya, Ukrayna, Irak gibi analiz konusunda zorluk çıkarmayan ülkelere çalışmayı sürdürebildiğini kaydeden Çakır, şöyle konuştu:

    “Yurt içinde çokça mal üretiyoruz. Ürettiğimizi satamazsak ciddi sorun oluşur. Sorunun çözümü için Tarım Bakanlığımızın kalıntı konusunda AB’nin talep ettiği ilaçları ruhsatlandırarak üreticiye temin etmesi, ardından üreticileri bu ilaçları kullanma noktasında bilinçlendirip konunun takipçisi olması önemli. Ayrıca üretici ve ihracatçıların elini güçlendirmek adına kalıntı limit oranlarıyla ilgili Brüksel’de güçlü lobi oluşturulması sağlanmalıdır. Bu konu yalnızca ihracat için değil, Türk halkının sağlıklı ürünlere ulaşabilmesi adına da önemlidir.”

    Rusya’daki büyük market zincirlerinin Türkiye’deki meyve ve sebze fiyatları üzerindeki etkisine de değinen Çakır, “Maalesef Türk ihracatçılarımız kendi aralarında birlik olmak yerine birbirlerine rakip olunca ucuz ürün satmak durumunda kalıyorlar. Bu da yurt dışındaki büyük marketlerin Türk ürünlerinin fiyatlarını büyük ölçüde aşağı çekmesine neden oluyor. Sonuçta ne üretici ne de ihracatçımız hak ettiği kazanca ulaşıyor. Hem üretici hem de ihracatçının birlik olması sağlanmalı” dedi.

    “Meyve sebzedeki döngü bozulmamalı”

    Bulgaristan konusunda lobi çalışması yürütülmesi gerektiğini söyleyen MTSO 1 No’lu Komite Meclis Üyesi Yusuf Vedat Yücesoy ise Kapıkule Sınır Kapısında Bulgaristan tarafında yaşanan sorunları anlattı. Keyfi olarak Türk tırlarının durdurulup analiz kontrolü yapıldığını dile getiren Yücesoy, bu işlem için ekstra ödeme talep ettiklerini ve bir gün kadar da kapıda beklemek durumunda kaldıklarını ifade etti.

    Tarım kredi kooperatifleri, Ziraat Bankası gibi kurumların meyve sebze alıp zincir marketlere satarak vergisini ödeyen firmalara rakip olduğuna da dikkat çeken Yücesoy, “Bu tür kuruluşlar alım satım yaparsa halde üretici ile tüccar arasında oluşan ürün piyasasını belirleyen pazar süreci ve meyve sebzedeki döngü bozulmuş oluyor. Kamu kurumları bize rakip olmak yerine kaynaklarını, gübre, ilaç gibi çiftçinin kullandığı girdileri üreterek maliyetlerini düşürse sektöre çok daha fazla katkı sağlamış olurlar” ifadelerini kullandı.

    Çukurova Bölgesel Havalimanı beklentisini de dile getiren Yücesoy, “Uçak kargonun güçlenmesi sektörümüz adına önemli. Uzakdoğu’dan sürekli sipariş geliyor, ancak yüksek kargo maliyetleri nedeniyle yanıt veremiyoruz. Çukurova Havalimanının biran önce tamamlanarak kargo taşımacılığındaki gücümüzü artırmak istiyoruz” diye konuştu.

    “Yerli üretime ağırlık verilmeli”

    MTSO 1 No’lu Komite Meclis Üyesi Nurettin Cumaoğlu da çiftçilerin yüksek üretim maliyetlerine dikkat çekti. Girdi maliyetlerinin düşürülmesi için yerli ilaç ve tohum üretiminin önemine değinen Cumaoğlu, mevcut durumda bu ürünlerin büyük bölümünün ithal edilmesiyle maliyetlerin arttığını vurguladı. Aynı zamanda sektörde bir standart bulunmamasından da şikayetçi olan Cumaoğlu, şunları söyledi:

    “Değişik sektörlerde paraları takılıp zarar eden kişiler, halin ödeme konusundaki zaafından yararlanmak istiyor. Halden aldıkları meyve sebzeleri yeni açtıkları ya da devraldıkları marketlerde nakit ya da kredi kartı ile satıp bu paraları zarar ettikleri sektörlere aktarıyorlar. Bu durum da kötü niyetli kişilerin istismarına çok açık. Bu sayede çiftçinin, komisyoncunun, tüccarın parası ödenmeyebiliyor ve hal kötüye kullanılabiliyor.”

    Çek Yasasının da kötü niyetli kişiler tarafından suiistimal edildiğini belirten Cumaoğlu, “Her isteyenin çekleri bankalardan istediği gibi alabilmesi, ödemelerde vadelerin standart hale getirilmemesi karşımıza sorun olarak çıkıyor” değerlendirmesini yaptı.

  • Sektör ve mühendislik öğrencileri için temel bir kaynak: “Mühendislik Ekonomisi”

    Sektör ve mühendislik öğrencileri için temel bir kaynak: “Mühendislik Ekonomisi”

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Kahya’nın yayınlanan “Mühendislik Ekonomisi” kitabı uzun yıllardır endüstri mühendisliği alanında hem akademi hem de sektör için önemli kaynak olarak okuyucu ile buluşuyor.

    Kitapta mühendislikte maliyet ve karın sistematik değerlendirilmesine ilişkin önemli bilgiler yer alıyor. 1988 ve 1989 yıllarında alanda bir yardımcı kaynak sunmak amacıyla oluşturulan notlarla başlayan çalışmalar bugün Prof. Dr. Emin Kahya’nın kitabında ESOGÜ Yayınevi tarafından yapılan yeni baskı ile okurla buluşuyor.

    Prof. Dr. Emin Kahya, kitabın önsözünde çalışmaların kitaba dönüşme süreci ve çalışmanın içeriğine ilişkin olarak, “Mühendislik Ekonomisi gerek üretim ve gerekse ticari projelerin maliyet ve kârının sistematik değerlendirilmesi ile ilgili bir bilim dalıdır. Mühendislik Ekonomisi yöntem ve ilkeleri, mühendislik, genel yönetim ve güncel yaşantımızda pek çok alanda uygulanabilir. Özellikle, bir işletmenin fiziksel varlıkları ilgili finansal kaynakların kullanımını analiz etmek için yararlanılabilir. İşletmenin faaliyetleri arasında yer alan bir üretim hattında kullanılacak kaynağın satın alımının ekonomikliği, bir parça, makine, taşıma sistemi, ürün veya servis için alternatifler arasında en iyinin seçimi, satın alma-kiralama gbi kararlar mühendislik ekonomisi kavram ve teknikleri ile sonuca ulaşılabilecek problemlerdir. İlk kez 1988 ve 1989 yılında Yavuz Göktaş ile birlikte, örnek ve alıştırmalar yönüyle destek vermek ve birkaç konuda temel bilgi sunmak amacıyla, yardımcı kaynak olarak, Mühendislik Ekonomisi notu (MMF Yayın No : 96) hazırlanmıştır. 1994 yılında, yerli ve yabancı çok sayıda kaynaklardan yararlanılarak, bugünkü kitabın özünü teşkil eden 6 konuda kapsamlı bilgi içeren, 235 sayfalık, özgün bir kitap hazırlanmıştır. Kitapta, 51 adet konu içinde örnek, 45 adet konu sonunda çözümlü alıştırma ve 156 adet soru yer almıştır. 1999 yılında, iki yeni bölüm daha eklenmiş, mevcut konularda geliştirmeler sağlanmış ayrıca gerek iş gerekse güncel yaşantıdan yoğun örnekler verilerek uygulanabilir bilgilerin verildiği “Genişletilmiş İkinci Baskı” olarak basılmıştır. Her bölümde, konu içinde yeterince örnek verilmesine rağmen, konu sonunda da güncel problemlerin ele alındığı ’Çözümlü Alıştırmalar’ başlığı altında, ilave örnekler verilerek kavranabilirlik arttırılmaya çalışılmıştır. Her konunun sonunda yeterli sayıda alıştırmalar da mevcuttur. Kitapta; 121 adet örnek ve 126 adet soru olmak üzere toplam 247 alıştırma yer almaktadır. Mühendislik Ekonomisi, paranın zaman değerini esas alarak, bir tezgah alımı gibi küçük ölçekli yatırımların değerlendirilmesine odaklanır. Paranın zaman değeri faiz sistemleri ile belirlenebilir. Kitabın birinci bölümünde, yatırımların değerlendirilmesinde kullanılan tüm formüllerin temelini oluşturan ve en yaygın kullanılan faiz sistemlerinden biri olan bileşik faiz ve muhtelif boyutları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise, farklı yapıda örnekler verilmiş olsa da temel formüllerin çıkartımı ve muhtelif uygulamaları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde, yatırımların değerlendirilmesinde kullanılan temel değerlendirme yöntemleri ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise birden fazla yatırım seçenekleri arasında en uygun seçeneği belirleme yaklaşımı açıklanmıştır. Yatırımların hangi üretim miktarında kâra geçeceği, belli bir miktarda kârı, sabit masrafı vb. karşılayacak üretim seviyesinin ne olması gerektiği ve işletmelerin sık sık karşılaştıkları satın alma-kiralama, satın alma-üretim ve teçhizat seçimi gibi çoğu ekonomik karşılaştırmalar başabaş analizi yapısındadır. Beşinci bölümde, başabaş analizi ele alınmıştır. Altıncı bölümde yenileme amaçlı olarak yatırımların değerlendirilmesi sunulmuş, yedinci bölümde amortisman ile gelir vergisinin yatırım kararlarını nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Kitabın sekizinci bölümünde, ilk kez bu baskıda, bir halı saha, benzin istasyonu, atölye, fabrika gibi yeni yatırımların nasıl analiz edileceği, sadece ekonomik (finansal) boyutu ile ele alınmıştır. Son bölümde ise enflasyon ile faiz oranı arasındaki fark açıklanmış, enflasyonun yatırım kararlarına etkisi tartışılmıştır.” diye belirtti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan özel sektör vurgusu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan özel sektör vurgusu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gaziantep 5.Organize Sanayi Bölgesinde kurulan 300 fabrikanın açılış töreninde yaptığı açıklamada, “Bazı parti temsilcilerinin son dönemde yaptıkları özel sektör karşıtı açıklamaları, aslında bunların zihin kodlarını ortaya koymaktadır” dedi.

    Gaziantep’te Teknofest ödül törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ardından 5. OSB’de kurulan 300 fabrikanın açılışına katıldı. İlave 45 bin kişinin istihdam edildiği 5. organize bölgesinin açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma Bakanı Adil Karaoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları, Gaziantep Valisi Davut Gül, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cengiz Şimşek ve kent protokolü katıldı.

    “15 milyar TL’Lik yatırım, 45 bin kişiye istihdam oldu”

    OSB’nin tanıtım filmi ile başlayan programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılan toplam 15 milyar TL’lik yatırımla hizmete giren 300 fabrikanın 45 kişiye doğrudan istihdam sağladığını belirterek, “Gaziantep’teki organize sanayi bölgelerindeki yapımı tamamlanan ve hizmete giren 300 fabrikamızın resmi açılışını yapıyoruz. Çoğunluğu 5. Organize sanayi bölgesinde olan bu yatırımların, tekstil, gıda ve ambalaj sektöründe yoğunlaştığını görüyoruz. Toplamda 15 milyar liralık yatırım bedeliyle hizmete giren bu fabrikalarda, 45 bin vatandaşımız doğrudan istihdam imkanına kavuştu. Dolaylı istihdamı da hesaba kattığımızda bu sayı 100 bini aşıyor. Tam kapasite üretime geçilmesi ile birlikte bu fabrikaların Gaziantep ihracatına 1 milyar doların üzerinde katkı sağlaması bekleniyor. Her bir firma, sanayi tesisi Gaziantep’in yüzünü ağarttığı gibi 83 milyonun tamamıyla birlikte Türkiye için de gurur kaynağıdır. Gerek ülkemizdeki yatırımcılara, gerekse dünyanın farklı köşelerinde bir araya geldiğimiz iş insanlarına gösterdiğimiz örneklerin başında Gaziantep geliyor” dedi.

    “Şeamet tellallarına kulak asmadan üretmeye devam ediyoruz”

    Dünyanın 100’ü aşkın ülkesinde Gaziantepli sanayicinin ürettiği ürünlerle karşılaştıklarını belirten Erdoğan, şeamet tellallarına kulak asılmaması için çağrıda bulunarak, “Afrika’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’dan Asya ve ABD’ye kadar dünyanın 100’ü aşkın ülkesinde sizlerin ürünleriyle karşılaşıyoruz. Sadece tekstilde değil, gıdadan kimyaya, ambalajdan metal ve makine sanayine uzanan çok geniş bir yelpazede Gaziantepli firmalarımız ihracat gerçekleştiriyor. Bu açılışlar aynı zamanda yatırımcımızın öz güveninin ne kadar yüksek olduğuna, geleceğe ne denli büyük bir umutla ve heyecanla baktığına işaret ediyor. İçinden geçtiğimiz bu kritik dönemde, ülkemizin ihtiyaç duyduğu şey işte bu motivasyon, bu heyecan, bu özgüvendir. Şeamet tellallarına kulak asmadan milletlimizle birlikte çalışmaya üretmeye, şehirlerimize ve ülkemize yatırım yapmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin 18 yıldır bir çok girdaptan sıyrıldığını vurgulayan Erdoğan, “Türkiye’nin son 18 yılda hangi girdaplardan, hangi saldırılardan, hangi tuzaklardan sıyrılarak bugüne geldiğini en iyi sizler biliyorsunuz. Bugüne kadar 2008 küresel krizinden bölgemizdeki çatışmalarına, terörden darbe girişimine kadar ülkemizin ve bağımsızlığını hedef alan bir çok saldırıyı hamdolsun başarı ile bertaraf ettik. Tüm bunları birbirimize inandığımız, birbirimize güvendiğimiz ve tam bir dayanışma içerisinde hareket ettiğimiz için yapabildik. Karşılaştığımız tüm badirelerin üstesinde, Türkiye’nin tökezlemesi için ellerini oluşturan bir gürühun engelleme çabalarına rağmen geldik” ifadelerini kullandı.

    “Pandemi iş dünyasına yeni fırsat pencerelerini açıyor”

    Erdoğan, son olarak salgın süreci ile mücadele ettiklerini, süreçte sanayici ve üreticilerle yaptıkları görüşmelerde ise pandemi sürecinin zorluklarla birlikte yeni fırsat pencerelerine de imkan sunduğu gerçeğinin de ortaya çıktığını anlatarak, “Son dönemde korona virüs salgını ile mücadele ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı avantajları en iyi şekilde değerlendirerek aldığımız tedbirler sayesinde bu salgının türkiye’yi sıkıntıya düşürmesine, tökezlemesine müsaade etmedik. Kamu hizmetinin aksamına müsaade etmediğimiz gibi, toplumumuzun hiçbir kesimini de yalnız bırakmadık. Salgın sebebişle gelişmiş ülkelerin bile içerisine kapandığı bir dönemde biz sanayicimizle, ticaret erbabımız ile birlikte hareket ederek, yeni pazarlara açılmanın, müşteri yelpazemizi genişletmenin mücadelesini verdik. Sanayicimizle bir araya geldikçe üreticimizi dinledikçe şu gerçeği net olarak görüyoruz. Her ne kadar bu salgın,beraberinde çeşitli zorluklar getirsede, iş dünyamızın önünde yeni fırsat pencerelerini de açıyor. Türk şirketleri, kaliteli ürünleri, rekabetçi fiyatları, coğrafi avantajları ve elbette güvenirlikleri ile giderek daha çok takdir topluyor. Uluslarası şirketlerin alternatif üretim üssü aryaşlarında Türkiye’nin adı artık daha fazla zikrediliyor. Sanayisi üretim kapasitesi, nitelikli iş gücü, üç kıtayı birleştiren stratejik konumu, sağlık ve ulaşım alt yapısı ile ülkemizin yıldızı daha çok parlıyor. Salgın etkisini yitirip taşlar yerine oturdukça, Türk ekonomisi yeni rekorlara koşmaya devam edecektir. Türkiye sadece sağlık turizminde değil, ihracattan üretime tarımdan sanayiye bir çok alanda salgın sürecinden güçlenerek çıkacaktır” dedi.

    Özel sektör vurgusu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan özel sektörün ekonomik gelişmede önemine de dikkat çekerek, “Özel sektör ekonominin en önemli itici gücüdür. Bunun için 198 yıldır Türkiye ekonomisini özel sektör eliyle büyütmeye çalışıyoruz. Yaptığımız yatırımlar, gerçekleştirdiğimiz düzenlemelerle özel sektörümüzün önündeki engelleri kaldırarak, iş insanımızın ve firmalarımızı hep destekledik, teşvik ettik. İş dünyamızın önünü açan işlerini kolaylaştıran, büyüten geliştiren, rekabet gücünü arttıran her adımı ülkemiz ve insanımız için kazanç olarak gördük. Özel sektörümüzle bizim açtığımız yolda ilerleyerek, ülkemizin ekonomik büyümesinin lokomatifi oldu. Geldiğimiz yer önemlidir ama henüz yetersizdir. Özellikle küresel ölçekte iş yapan firma sayımızın artması gerekiyor. Bu yönde elde ettiğimiz her başarı Türkiye’nin marke değerinin artması demektir. Her kim 21. yy Türkiyesi’nde özel sektörü düşmanlaştırıyorsa, onun ülkemizin kalkınması ile ilgili bir hassasiyeti yoktur. Her kim şirketlere el koymaktan bahsediyorsa amacı ülkemizin yeniden bataklığa saplanmasıdır. Her kim devlet ve özel sektörün iş birliğini acımasızca eleştiriyorsa, onun hedefi Türkiye’yi yurt dışına bağımlı kılmaktır. Türkiye’nin kalkınmasını güçlenmesini, ekonomik ve ticari bakımdan savunan savunan hiç kimse, özel sektöre düşmanlık yapmaz” dedi.

    Özel sektör eleştirilerine cevap

    Bazı siyasi partilerin özel sekter konusundaki eleştirilerine de cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı parti temsilcilerinin son dönemde yaptıkları özel sektör karşıtı açıklamaları, aslında bunların zihin kodlarını ortaya koymaktadır. Gerçi bunların mazisinde savunma sanayi olmak üzere özel sektör karşıtlığının birçok örneği vardır. Ülkemizin yetiştirdiği en vizyoner insanlarından olan Nuri demirağ uçak fabrikası, bizzat dönemin tek parti idaresi tarafından kapatılmıştır. Merhum Nuri Killigil’in modern silah ve cephane fabrikasını sabote eden yine tek parti zihniyetinden başkası değildir. Devrim arabanın engellenmesinden gümüş motor projesinin akim bırakılmasına kadar ülkemize çağ atlatacak bir çok hamlenin sabote edilmesinde aynı vesayetçi zihniyetin siluyeti vardır. 28 Şubat döneminde sermayeyi, yeşil, gri, beyaz diyerekten renklere ayıraraktan ekonomimizin altını oyanlar da yine bu faşist ideolojinin mensuplarıdır. Aradan geçen onca zamana, milletten yedikleri onca silleye rağmen maalesef bu zihniyet değişmemekte, ısrar etmektedir. Kendileri bilirler. Milletimiz vakti saati geldiğinde bunları da siyaset arşivinin tozlu raflarına kaldırmakta tereddüt etmeyecektir. Biz kendi işimize, kendi yolumuza, kendi hedeflerimize bakacağız” diye konuştu.

    Kurdela üretim makinesinin startını veren Erdoğan, makinenin ilk ürettiği kurdelayı keserek özel bir hastanenin ve 5. OSB’nin açılışını gerçekleştirdi.

  • “İş Etüdü” kitabı akademi ve sektör için önemli bir kaynak sunuyor

    “İş Etüdü” kitabı akademi ve sektör için önemli bir kaynak sunuyor

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Endüstri Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Kahya’nın ESOGÜ Yayınevi tarafından yayınlanan “İş Etüdü” kitabı, endüstri mühendisliği alanında hem akademi hem de sektör için önemli bir kaynak olarak okuyucu ile buluşuyor.

    İş etüdü, metot etüdü ve iş ölçümü gibi temel alanlarda değerlendirmelerde bulunulan eserde endüstride verimsizliklerin nasıl yok edilebileceği veya azaltılabileceği tartışılıyor. İş etüdünün kaynakların verimli kullanımını amaçlayan Endüstri Mühendisleri için temel mesleki derslerden biri olduğunu vurgulayan yazar Prof. Dr. Emin Kahya kitabın önsözünde içeriğe ilişkin şu ifadelere yer veriyor:

    “Kitabın birinci bölümünde iş etüdünün tanım ve önemi vurgulanmıştır. Metot iyileştirmelerindeki temel hareket noktası dikkate alınarak, ikinci kesimde, işlemi oluşturan bileşenler tanıtılmış, etkin olmayan bileşenlerin etkisinin nasıl azaltılabileceği ikinci bölümde özetlenmiştir. Üçüncü bölümde, metot etüdü hakkında genel bilgiler verilerek, iyileştirme çalışmaları için temel ilkeler ve üretim sistemlerinden örnekler ele alınmıştır. Ayrıca, fabrika gibi çapında uygulanacak teknikler de tanıtılmıştır. Mikrohareket etüdünün uygulama azlığı dikkate alınarak, konu hakkında, dördüncü bölümde, kısa bilgi verilmekle yetinilmiştir. Beşinci bölümde, iş ölçümünün kullanılabildiği alanlar tanıtılarak, ele alınan işlemin özelliğine bağlı olarak hangi tür işlemlerin hangi iş ölçüm yöntemleri ile ölçülebileceği vurgulanmıştır. Altınca bölümde Zaman Etüdü üzerinde ayrıntılı durulmuştur. Genel olarak Zaman Etüdünde izlenecek süreç tanıtılmış, üretim sistemlerinden muhtelif işlemler için gözlemlerden hareketle standart sürenin tespiti sunulmuştur. Otomatik beslemeli tezgâhlarda, genellikle üretim hız çok yüksek olduğu için, zaman etüdü yöntemi ile standart süre belirlenemez. Böyle iş istasyonlarında standart süre ve üretim hızının nasıl belirleneceği yedinci bölümde ele alınmıştır. Sekizinci bölümde, iş ölçüm yöntemlerinden biri olan iş örneklemesi sunulmuştur. Dokuzuncu bölümde, son günlerde çoğu üretim ve hizmet sistemi için vazgeçilmez bir çalışma olan performans ölçüm ve denetim sistemleri açıklanmış, özellikle verimlilik yönetimi üzerinde durulmuştur. Son yıllarda özellikleri farklılık göstermekle birlikte, montaj üretim sistemleri ve bu sistemlerde yaygın kullanım alanı bulan sentetik hareket zaman sistemleri son bölümde ele alınmış ve popüler olan MTM sistemleri ayrıntılı açıklanmıştır.”

    Endüstri Mühendisliği öğrencilerinin temel kavramları ve yaklaşımları doğru kullandıkça, sorunların üzerine gittikçe yararlı çalışmalar üretebileceğini belirten Prof. Dr. Emin Kahya’nın “İş Etüdü” kitabı Endüstri Mühendisliği öğrencileri, öğretim üyeleri, sektördeki mühendisler ve yöneticiler için bir başucu kitabı olarak okurla buluşmaya devam ediyor.

  • Başkan Günel, sektör temsilcileriyle yeni dönemi masaya yatırdı

    Başkan Günel, sektör temsilcileriyle yeni dönemi masaya yatırdı

    Kuşadası Belediye Başkan Ömer Günel, normalleşme sürecinde sektör çalışmalarını değerlendirmek üzere Kuşadası’nın önemli turizm firmalarından Touristica’nın yöneticileri ve çağrı merkezi çalışanlarıyla bir araya geldi. Kuşadası’ndak bir otelde gerçekleşen toplantıya, Kuşadası Ticaret Odası Başkanı (KUTO) Serdar Akdoğan, Kuşadası Otelciler ve Yatırımcılar Derneği (KODER) Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi Tacettin Özden ve Türkiye’nin en önemli tur operatörlerinden Diana Turizm’in sahibi Hasan Tonbul katıldı.

    Korona virüsün Türkiye’de baş göstermesiyle salgına karşı verdiği mücadeleyle Türkiye’nen en başarılı 4 belediyesinden biri olan Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, korona virüs salgını nedeniyle sekteye uğrayan turizm sektörünü hareketlendirmek için çalışmaları hızlandırdı. Bu kapsamda sıklıkla turizm sektörü temsilcileriyle ve meslek kuruluşlarıyla bir araya gelip görüşmeler yapan Başkan Ömer Günel, son olarak ülkenin önemli turizm acentelerinden Touristica’nın temsilcileriyle buluştu. Turizm sektöründe yaşanan sorunların masaya yatırıldığı toplantıda konuşan Başkan Ömer Günel, Kuşadası’nın pandemi sürecinde tatil kentleri arasında kornavirüs vakasının en az görüldü ilçelerden biri olduğuna dikkati çekti.

    “Süreci en iyi şekilde yönettk”

    Belediye Başkanı Ömer Günel, kurum olarak pandemi sürecini en iyi şekilde yönettiklerini belirterek, “Kuşadası’nda koronavirüse yakalanan 7 kişiden sadece biri hayatını kaybetti. Bunun dışında tespit edilen başka bir vaka olmadı. Salgın hastalığın Türkiye’de görüldüğü 11 Mart’tan itibaren tüm kamu alanlarını dezenfekte ettik. Ayrıca cadde ve sokaklarımızı düzenli olarak 90 derecelik sıcak su ile yıkadık. S.S Ada Kadın Üretim ve İşletme Kooperatifi çatısı altında faaliyet gösteren Emek Atölyesi’nde gönüllü olarak çalışan kadınlar tarafından günde 15 bin maske üretiyoruz. Çocuklara yönelik ilk maske diken belediye de biz olduk. İlerleyen günlerde kentimizi ziyaret etmeye gelen misafirlerimiz için farklı noktalara maskematikler yerleştirmeye başlayacağız. Bu şekilde yerli ve yabancı turistler, bozuk para atarak veya kredi kartlarını kullanarak maske temin edebilecekler” dedi.

    “Hedefimiz marka bir turizm kenti”

    Sektör temsilcilerinden normalleşme dönemi için belirlenen hijyen kurallarına harfiyen uymalarını isteyen Başkan Ömer Günel, “Bu amaçla Kuşadası Belediyesi olarak ‘Safe City’ isimli bir sertifika programını hayata geçireceğiz. Bu sertifikayı kurallara harfiyen uygulayan işletmelere vereceğiz. Çalışmamız bir anlamda uluslararası kalite standardı gibi olacak. Böylece kentimizi ziyarete gelen misafirlerimiz gönül rahatlığıyla tatil yapabilecek. Plajlarda da özel bir çalışma yapıyoruz. Giriş kısımlarında görevlilerce denize girmek için gelenlere maske dağıtılacak. Ayrıca şezlonglar sosyal mesafe kuralına uygun bir şekilde yerleştirilecek. Farklı yerlere de uyarı levhaları asılacak. Bütün bu uygulamalar ile Kuşadası hem hijyen hem de güvenlik açısından dünya standartlarında hedeflediğimiz marka bir turizm kenti haline gelecek” diye konuştu.

    “Oteller kurallara uyuyor”

    KODER Başkanı Tacettin Özden ise otellerdeki ‘Her Şey Dahil’ sistemi hakkında tatilcilerin kafasında bazı soru işaretleri olduğunu söyledi. Kuşadası’nda hizmet verecek otel tarzı bütün işletmelerin açık büfe restoranlarını sosyal mesafe kuralı doğrultusunda yeniden düzenlediğini ifade eden Özden, “Denize girmeyle ilgili bir kriter yok. Misafirlerimiz rahatlıkla denize girilebilecek. Çocukların eğlenebilmesi için oyun kulüpleri açılacak. Bunun yanında deniz sporları da yapılacak. Eskiden otellerde ne hizmet veriliyorsa hepsi devam ediyor. Sadece maske takılması, sosyal mesafenin korunmasına dikkat edilecek. Eller daha sıkı yıkanacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın zorunlu kıldığı sertifikaya Kuşadası’ndaki otellerin çoğu başvurdu. Misafirlerimiz alınan önlemler sayesinde kentimizdeki otellerde koronavirüse yakalanma riski olmadan tatillerini geçirebilecekler” dedi.