Etiket: Şekilde

  • Meme, Yumurtalık Ve Rahim Ağzı Kanserinde Rakamlar Dramatik Şekilde Artıyor

    Tüm dünyayı artarak etki altına almaya devam eden kanser ülkemizde de seyrini azaltmıyor. Dünyada 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen 2. kanser türü rahim ağzı (serviks) kanserleri. Meme ve akciğer kanserlerinden sonra da kanser ölümlerinde 3. sırayı alıyor.

    Konuyla ilgili bilgiler veren Bahçeci Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan her yıl yüz binlerce kadının ölümüne yol açan bu kanser türlerinden korunmak aslında çok kolay olduğunu belirterek yöntemleri özetliyor.

    Yıllık yapılan düzenli Pap-smear testleri ve jinekolojik muayenelerde erken dönemde, henüz kanser safhasına gelmeden yakalayıp tedavisi yapılabilen bir kanser türünden, maalesef ki dünyada hala 2 dakikada bir kadının öldüğünü belirten Op.Dr.Aktan, “Yeterli bilinçlendirme yapılamadığını ve toplum taramalarında istenilen seviyeye gelinemediğini gösteriyor. Serviks kanseri için en önemli neden HPV’dir (Human Papilloma Virus). Çok sayıda tipi olmakla birlikte bunların bazıları serviks kanseri ile ilişkilidir. En sık görülen tip 16 ve 18 serviks kanserlerinin yüzde 70’inden sorumludur. Cinsel yolla bulaşabilen bu virüse karşı korunma yollarının başında ilişkide prezervatif kullanımı önerilse de tam koruma sağlayamaz. HPV için geliştirilmiş aşılar bu virüs kaynaklı kanserin önlenmesi için büyük umutlarla üretilmişse de sınırlı tipler için etkindir. Kadınların yüzde 80’i hayatı boyunca bu virüsle karşılaşsa da gerek bağışıklık sisteminin kuvvetli olması gerekse her tipin kanser zemininde varlık göstermemesi durumun önemini bir ölçüde azaltır” dedi.

    Cinsel hayatı erken başlayan, çok partner değiştiren kadınların cinsel yolla bulaşan bu hastalıklara da açık olma sebeplerinden dolayı serviks kanserlerine karşı artmış riski bulunmaktadır. Çok sayıda doğum yapmış kadınlar, uzun süre doğum kontrol hapı kullanmış olanlar, sigara kullanımı gibi faktörler de serviks kanserinde artışa yol açabilir.

    Düzensiz kanamalar, özellikle cinsel ilişki ardından olan kanamalar, et suyu renginde kötü kokulu akıntılar ve cinsel ilişkide artan ağrı rahim ağzı kanserleri için uyarıcı olmalıdır.

    Kanser seviyesine ulaşıldığında cerrahi veya ilaç, ışın yöntemleriyle hastalıkla baş edilebileceğini belirten Op.Dr.Aktan şunları söyledi: “Kanserin evrelerine göre yaşama kalitesi, yaşam süresi farklı olsa da bu aşamaya gelmemek çok kolay ve önemli. Devlet politikası olarak da smear taramaları kadınlara 1. Basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz yapılmaktadır. Çok sayıda chek-up programının içinde kadınlar için smear testi yer almaktadır. Taramaların hangi sıklıkta kimlere yapılacağını mutlaka hekiminize danışınız.”

    Aktan, erken tanı metodu olmayan bu hastalıkta düzenli jinekolojik muayenelerin önem arz etiğini belirterek, “Hasta tarafından düzensiz kanamalara karşı tetikte olmalıdır. Özellikle menopoz sonrası yaşanan kanamalarda hemen rahim kanserine karşı doktora gidilmesi büyür önem taşımaktadır. Kadınların menopoz sürecine giderene kadar adet görebilmeleri, çocuk sahibi olabilmeleri için çalışarak hormon üreten yumurtalıklardan kaynaklı kanserler ileri yaşlarda, daha sıklıkla menopoz sonrasında görülmektedir. Risk faktörleri genetik, beslenme, hormonal olmakla birlikte çoğu zaman ön görülemeyen, maalesef erken tanı metotlarının çok işe yaramadığı bir kanser tipidir. Bu nedenle sıklıkla iler evrelerde saptanır. Cerrahi ve ilaç tedavileri uygulanır. Kür sağlanmış tüm genç yaş kanser hastaları için yumurtaların, tüp bebek yöntemleri kullanılmak suretiyle dondurularak saklanması ilerideki sağlıklı yaşlarda çocuk sahibi olmak için önem taşır” dedi.

  • Terör Olaylarını Çocuklarımızla Ne Şekilde Konuşmalıyız?

    Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşegül Yolga Tahiroğlu, yaşanan terör olaylarını çocuğa açıklamanın zor olduğunu belirterek, çocuğa öncelikle zarar vermeyecek, kafasını daha çok karıştırıp korkutmayacak, kendisi veya sevdikleri için aynı sonu beklemesine yol açmayacak ve tüm bunları sağlarken aynı zamanda dürüst ve karmaşık olmayan bir dille konuşmayı hedeflemek gerektiğini söyledi.

    Doç. Dr. Ayşegül Yolga Tahiroğlu, son zamanlarda tüm toplumu sarsan terör olaylarının özellikle ebeveynler tarafından çocuklara olumsuz yansımaması adına neler yapılabileceği konusunda açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Tahiroğlu, “Bazen yaşadığımız veya tanık olduğumuz olaylar öyle ağırdır ki, erişkin olarak kendimizi bile travmanın olumsuz etkilerinden koruyacak kalkan bulamayız, çaresizlik yaşarız. Ancak travma insan eliyle ve diğer insanlara yönelik ise, hele öngörülemeyen ve vahşet içeren bir olaysa işte o zaman yapılacak açıklama daha zordur ki bunu anlatan ebeveynin kendi duygularına-öfkesine hakim olabilmesi kolay olmayabilir” ifadesini kullandı.

    “SORULARDAN KAÇMAYIN”

    Yaşanan terör olaylarından yola çıkarak, ’çoğu yetişkinin bile görüntülerine bakamadığı olayların etkilerinden çocukları nasıl koruyabiliriz korumamız gerekir mi? Bu olayları nasıl açıklayabiliriz’ sorularının cevaplarını çocuğa vermenin hayli zor olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tahiroğlu, bu tür soruların çocuktan gelmesi durumunda çocuğa öncelikle zarar vermeyecek, kafasını daha çok karıştırıp korkutmayacak, kendisi veya sevdikleri için aynı sonu beklemesine yol açmayacak ve tüm bunları sağlarken aynı zamanda dürüst ve karmaşık olmayan bir dille konuşmayı hedeflemek gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Tahiroğlu, “Çocuk kötü bir şeyler olduğunu bilmeli ancak tüm ayrıntısına gerek duyulmamalı elbette; bir patlama olduğunu, pek çok insanın öldüğünü ve yaralandığını bilmesi gerekir, küçük bir çocuğun buna anlam vermesi güç olabilir, ona böyle bir eylemin hiçbir zaman haklı bir nedeni olamayacağını, eylemcinin saldırıya uğrayan kişileri hiç tanımadığını, yani ona yönelik kızdıracak bir şey yapmış olamayacaklarını, hem öyle bile olsa hiçbir koşul altında bir insanın diğerinin hayatını sonlandırma hakkının olamayacağını, yani saldırganın bu yaptığı için nasıl bir neden bulduğunu bilemeyeceğimizi, anlayamayacağımız ama her ne ise kesinlikle haksız ve yanlış olduğunu anlatmak gerekir. Çocuğa dürüst olmak önemlidir ama çok zordur” diye konuştu.

    “ÇOCUKLARINIZLA KONUŞUN”

    Doç. Dr. Tahiroğlu, “Çocukla konuşmasak, bu konuyu hiç bilmese ne olur” sorusunun da akla gelebileceğini belirterek, şöyle devam etti:

    “Ancak suskunluk çocuğu korumaktan çok, ana babayı sorumluluktan kurtarmaya hizmet edecektir. Evde ne kadar özensek de okulda arkadaşlarından, medyadan bir şekilde duyacaktır. Bu durumda ’bilgi kaynağı çocuk için ne kadar güvenilir, onun yaşına ve yapısına uygun bir şekilde mi oldu bu bilgilenme?’ sorularını şansa bırakmış oluruz. Kaldı ki ebeveyni dışındaki bilgi kaynaklarının çocuğun gereksinimlerini bilerek-gözeterek yaklaşması beklenmez. Çocuklar kötü şeyleri etraftan duyarak öğrenirlerse ve meraklarını giderecek açıklamalar yapılmazsa; duyduklarını kendi dünyalarında, hayal güçlerinin yettiği biçimde yorumlar, buna inanırlar. Eğer bu bilgi korkutucu-tehdit içerici ise buldukları açıklama sıklıkla felaketten ibarettir. Çoğu kendinin ya da sevdiklerinin başına gelebilecek şeyleri olduğundan abartılı ve bunların olma olasılığını da gerçekten daha yüksek tasarlar. Yapılacak açıklama onun hayal gücüne bırakılınca ulaşacaklarından daha kötü değildir. Kaldı ki olanları gerçekten duymamasını sağladık diyelim, bu durumda çocuğun normal gelişimi için gereksinim duyduğu sosyal ortamlardan ve yaşıtlarından izole etmemiz gerekir ki bu olanaksız ve sağlıksızdır. Ayrıca, çocuğumuzun yaşadığımız dünyada bazı riskler olduğunu bilmesi, bunun neden olduğu kaygı ve gerilimle baş etmeyi öğrenmesi de ruh sağlığının gereğidir. Onları steril kavanozlarda büyütürsek birer erişkin olduklarında dünyayla ve hayatla başa çıkmaya çalışırken sıradan güçlükler karşısında bile çaresiz hatta yetersiz hissedebilirler.”

    Olanları konuşmanın çocuğu üzeceği gerçeği pek çok anne babayı konuyu kapatmaya sevk edebileceğini, aslında, üzüntüleri yaşamak konusunun da korkulardan farklı olmadığını ifade eden Doç. Dr. Ayşegül Yolga Tahiroğlu, “Birey yaşam boyu pek çok üzücü deneyimle başa çıkmak zorundadır. Çocuklarımızın da zaman zaman üzülecekleri, biz ebeveynlerin kabullenmek istemesek de yok sayamayacağımız bir gerçektir. Hiç üzmeden çocuk büyütmeye çalışmak erişkin olduklarında günlük yaşam stresleri karşısında büyük yıkım hissetmelerine yol açabilir. Yapmamız gereken büyürken korku ve üzüntülerini onların gelişim düzeylerine ve gereksinimlerine uygun şekilde yaşamalarına izin verip, bu sırada yanlarında olduğumuzu, desteklediğimizi ve onu anlayıp hissettiklerini paylaştığımızı bildiğinden emin olmaktır. Bu kadar çok şeyi başarırlarken bizlerin de onlara yol gösteren birer rehber olmamız gerekir” şeklinde konuştu.

  • Umut Bulut: “İnşallah Babam İmanlı Bir Şekilde Ölmüştür”

    Ankara’daki patlamada babasını kaybeden Galatasaraylı futbolcu Umut Bulut, “İnşallah babam imanlı bir şekilde ölmüştür. Bu tip olaylar herkesin başına gelebilir, bizim de başımıza geldi” dedi.

    2 gün önce Ankara’da meydana gelen patlamada hayatını kaybeden Galatasaraylı futbolcu Umut Bulut’un babası Kemal Bulut, memleketi Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde son yolculuğuna uğurlanacak. Öğle namazının ardından taziyeleri kabul eden Umut Bulut yaptığı açıklamada, “Söylenecek fazla bir söz yok. Başta babam olmak üzere tüm ölenlerin mekanları cennet olsun. Allah’tan tek isteğim, inşallah imanlı bir şekilde ölmüştür. Takdir-i ilahi. Orada artık vadesi geldi. Orada vadesini verdi. Bu tip olaylar özellikle son dönemlerde çoğaldı. Herkesin de başına gelebilir. İşte bizim de başımıza geldi. Ölenlere Allah rahmet eylesin. Yakınlarına baş sağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Tüfenkci: “Güvenlik Güçlerimiz Terörle Hassas Bir Şekilde Mücadele Ediyor”

    -Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, “Güvenlik güçlerimiz, halkımızı terörün zulmünden kurtarmak için gece gündüz demeden hassas bir şekilde mücadele ediyor” dedi.

    Malatya’da çeşitli program ve ziyaretlere katılan Gümrük ve Ticaret Bakanı Av. Bülent Tüfenkci Darende ilçesini de ziyaret etti. Bakan Tüfenkci’ye Vali Süleyman Kamçı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, ve partililer de eşlik etti.

    İlçe girişinde çiçeklerle karşılanan Bakan Tüfenkci ilk olarak AK Parti Darende İlçe Teşkilatını ziyaret etti. Burada partililerle buluşan Tüfenkci, daha sonra beraberindekiler ile birlikte Darende Belediyesi’ne geçti. Burada Darende Belediye Başkanı Süleyman Eser, Bakan Tüfenkci’ye ilçede devam eden projeler ile ilgili detaylı bilgiler sundu. Sunumun ardından Bakan Tüfenkci daha sonra Darende Öğretmenevi’nde sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi.

    Burada konuşan Bakan Tüfenkci, ülkenin hassas bir dönemden geçtiğini ifade ederek, “Güvenlik güçlerimiz, halkımızı terörün zulmünden kurtarmak için gece gündüz demeden hassas bir şekilde mücadele veriyor. Bir yandan da ülkeyi gece gündüz demeden kalkındırma noktasında çalışıyoruz. Yeni ihracat pazarları bulmak için başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve ilgili Bakanlarımız ülke ülke, kıta kıta gezerken bir yandan da biz üretimimizi nasıl arttırırız, sanayimizi nasıl kalkındırırız, ticaretimizi nasıl geliştiririz, bunun hesabını yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    Suriye ve Irak’ın içerisinde bulunduğu durumun Türkiye’yi daha fazla dış politika noktasında aktif olmaya götürdüğünü belirten Tüfenkci, “Suriye’deki sıkıntılar çözülmeden dünyanın ve bölgenin huzur içerisinde olmayacağını düşünüyoruz. Suriye, Irak noktasında hem güvenlik tedbirlerimizi üst düzeyde alıyoruz, hem de sorunları çözme noktasında Başbakanımız başta olmak üzere Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız elinden gelen gayreti gösteriyor” ifadelerini kullandı.

    Tüfenkci, Darende ziyaretini Somuncu Baba Külliyesi’ni ziyaret ederek tamamladı.

  • Sare Davutoğlu: “Daha Güzel 8 Martlar İçin Yoğun Şekilde Çalışıyoruz”

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından düzenlenen Kadınlar Günü etkinliğine katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, şehit eşleri ve çocukları ile yakından ilgilendi. Sare Davutoğlu yaptığı konuşmada ise, “Hep birlikte şehit eşleri ve annelerine daha yakın ilgi gösterelim” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kadın Hayattır, Dünya Kadınlar Buluşması” isimli programa katıldı. Programa ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan, ablası Beste Aslan, şehit eşleri, şehit anneleri ve çocukları katıldı. Programa Sare Davutoğlu’nun 7 ay önce doğumunu yaptırdığı Kilis’teki IŞİD saldırısında şehit olan Yalçın Nane’nin eşi Seher Nane ve şehit babasının adını taşıyan 7 aylık Mehmet Yalçın Nane de programda hazır bulundu.

    “Hep birlikte şehit eşleri ve annelerine daha yakın ilgi gösterelim” diyen Sare Davutoğlu, “Bunun yanı sıra şiddet mağduru kızlarımız ve kadınlarımızın yanında olalım. Yine terör bölgesinde etkilenen kadınlarımıza sahip çıkmalıyız. Biz yoğun şekilde bu kadın ve kızlarımıza yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. İnşallah 2017 8 Mart’ın da artık şehit cenazelerini görmediğimiz, terörden etkilenen bölgelerdeki kadınlarımızın daha huzurlu olduğu daha güzel bir dünya kadınlar günü kutlarız” ifadesini kullandı.

    Sare Davutoğlu sahneye çıkan Özgecan Aslan’ın babası Mehmet Aslan ve ablası Beste Aslan ile yakından ilgilenirken, doğumunu kendi yaptırdığı şehit çocuğu Yalçın bebeği de kucağından indirmedi. Programın başında Özgecan’nın babası Mehmet Aslan’ın kızı adına bestelediği eser de seslendirildi.