Etiket: Sebeplerinden

  • En yaygın ölüm sebeplerinden biri inme

    Medical Park Gaziantep Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Kadir Oktay, dünya ölçeğinde inme geçirme ve ilişkili komplikasyonların, kalp krizi ve kanserden sonra en önemli üçüncü ölüm sebebi olduğunu belirterek, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada yılda 15 milyon kişi felç geçirmektedir” dedi.

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Kadir Oktay, inmenin, beyin damarlarından kaynaklanan kanama veya bu damarların pıhtıyla tıkanması sonucunda oluştuğunu, kanamanın sebebinin, genç yaşlarda doğumsal damar mal-formasyonları olabildiği gibi ileri yaşlarda hipertansiyon ve damar sertliğine bağlı damar hastalıkları da olabileceğini söyledi.

    Pıhtı atmasının ise kalpten veya atardamar sisteminin herhangi bir yerinden olabileceği gibi yüzde 10 vakada beyni besleyen şah damarı sisteminden kaynaklandığını aktaran Oktay, bir bütün olarak damar kireçlenmesinin felçlerin yüzde 30’undan sorumlu olduğunu ifade etti.

    Beyin ve Sinir Cerrahisi Oktay, “Dünya ölçeğinde inme geçirme ve ilişkili komplikasyonları, kalp krizi ve kanserden sonra en önemli üçüncü ölüm sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yılda 15 milyon kişi felç geçirmektedir” dedi.

    Ritim bozukluklarından veya pıhtılaşmaya eğilim oluşturan farklı diğer durumlardan kaynaklanan hastalıkların özel ilaç tedavilerinin bulunduğunu belirten Oktay, beyni besleyen şah damarı daralmalarının ise genellikle cerrahi yöntemle tedavi edildiğini vurgulayarak, cerrahi yöntemde hastanın şah damarının açılıp, plağın temizlendiğini ve damarın kapatıldığını bildirdi.

    Oktay ancak çoğu felç geçiren hastanın ileri yaşta bulunmasının ve ilave problemlerin, etkili bir yöntem olmasıyla birlikte cerrahi işlemi riskli hale getirebildiğini aktardı.

  • İyot yetersizliği zekâ geriliğinin sebeplerinden

    Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Sennaroğlu:“İyot yetersizliği zeka geriliğinin en önemli sebeplerinden birisidir”dedi.

    21 Ekim Küresel İyot Yetersizliği Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Sennaroğlu, iyotun tiroid hormonlarının üretimi için gerekli olan bir eleman olduğunu kaydetti. İyotun hemen hemen tümünün vücudumuza oral yoldan alındığını belirten Dr. Sennaroğlu, gebe olmayan ve süt vermeyen yetişkinlerin günde 150 mikrogram kadar iyot alması gerektiğine dikkat çekerek bu miktarın gebelerde ve süt veren annelerde 250 mikrogram olduğunu söyledi. Bu miktarlarda iyot alınmadığında bireylerin, özellikle de fetüs, yenidoğan ve çocukların iyot eksikliği hastalıkları açısından risk altında oldukları uyarısında bulunan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Sennaroğlu, bu riskleri şöyle sıraladı: Fetüsde düşük, ölü doğum, nörolojik kretinizm, miksödem kretinizm, psikomotor defektler, yenidoğanda Neonatal hipotiroidizm, çocuklarda mental ve fiziksel gelişme geriliği tüm yaşlarda guatr, hipotiroidizm, bozulmuş mental fonksiyonlar olabilir“dedi.

    Dr. Sennaroğlu, bu tablodan da görüleceği gibi iyot eksikliğinin sadece guatr ile kısıtlı olmadığını, çok çeşitli ve birtakım geri dönüşü olmayan nörolojik bozukluklar da dâhil olmak üzere hastalıklara sebep olabildiğini ifade etti.

    Gebelik süreci tiroid fonksiyonlarında fizyolojik değişikliklere neden olur

    İyot eksikliği için en kritik dönemin beyin gelişiminin büyük oranda tamamlandığı 3. trimesterle 3 yaş aralığı olduğuna dikkat çeken Dr. Engin Sennaroğlu, gebelik sürecinin tiroid fonksiyonlarında fizyolojik değişikliklere neden olduğunu, gebelikte tiroid hormonu ve iyot metabolizması ile ilgili bu değişikliklerin iyi bilinmesi gerektiğini belirtti. Dr. Sennaroğlu bu konu ile ilgili şunları kaydetti:

    “Gebelikte tiroid hormon sentezi artar, artmış olan hormon sentezi için yeterli iyot alınması gerekir. İyot deniz ürünlerinde, peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerinde, yumurta ve sebzelerde yüksek oranda bulunur. Fakat bitkisel ve hayvansal gıdaların iyot içeriğinin, yetiştikleri topraktaki iyot miktarı ile orantılı olduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla iyot gerksinimini karşılamak amacıyla iyotlu tuz kullanmak gerekir. UNICEF’in 2008 yılındaki raporuna göre evlerdeki iyotlu tuz tüketimi 1/5 iken günümüzdeki iyotlu tuz tüketimi önemli oranda artmıştır. İyotlu tuz tüketimi için hedef yüzde 95 olarak belirlenmiştir.”dedi.

    Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Sennaroğlu, daha zeki, çalışkan, başarılı, üretken bir neslin yetişmesinde iyot eksikliği ile mücadele etmek için mutlaka iyotlu tuz tüketmeye özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak önlenebilir bir durum olan iyot yetersizliğinin zekâ geriliğinin en önemli sebeplerinden birisi olduğunu hatırlattı.

  • Kalp Damarlarında Oluşan Darlık Kalp Hastalığının En Sık Sebeplerinden

    Özel Koru Ankara Hastanesi Radyoloji Uzmanı Dr. Ömer Koçak, kalp damarlarında oluşan darlıkların kalp hastalığının en sık sebeplerinden olduğunu belirterek, bu darlıkların direkt olarak görülerek değerlendirilmesi için kullanılan iki tetkik olduğunu, bunların da klasik koroner anjiyografisi ile koroner BT anjiyografi olduğunu söyledi.

    Klasik koroner anjiyografinin kalp damarlarının görüntülenmesinde uzun süredir kullanılan bir tetkik olduğunun altını çizen Dr. Ömer Koçak, “Bu incelemede kasık damarından bir kateter teli ile girilir. Bu tel damar içerisinden kalbe kadar ilerletilir ve kalp damarlarına ulaşılır. Damar içerisine x-ışını cihazı ile dışarıdan görülebilir bir boya maddesi verilerek damarın iç yapısı ile darlık gösteren kesimleri değerlendirilir” diye konuştu.

    Tetkikin ortalama 30 dakika sürdüğünü fakat hazırlık ile tetkik sonrası iyileşme süreci de eklendiğinde saatler alabildiğini ifade eden Dr. Koçak, birçok hastanın bu test için tüm gününü hastanede geçirdiğini belirtti.

    Koroner BT anjiyografi tetkikinin ise bilgisayarlı tomografi teknolojisinin gelişmesi ile mümkün hale gelen yeni bir teknik olduğunu söyleyen Dr. Koçak, “Klasik anjiyografide olduğu gibi kasık damarından girilerek kateter teli ile kalbe kadar ilerlenmesine bu tetkikte ihtiyaç yoktur. Ağrısız ve oldukça konforlu bir işlemdir. Kısa bir hazırlık ardından çekim saniyeler içerisinde tamamlanır. Bir saatlik bir öğle molası dahi çoğunlukla bu tetkikin tamamlanması için yeterlidir ve tetkik sonrasında günlük işlerinize hemen geri dönebilirsiniz” dedi.

    Koroner BT anjiyografi çekiminin gerekli olup olmadığının cevabının kardiyoloji uzmanı tarafından verileceğini ifade eden Dr. Koçak, bu tetkikin özellikle ailede korner kalp hastalığı hikayesi, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, obezite, sigara kullanımı, egzersiz azlığı, sağlıksız beslenme, stres gibi kalp hastalığı açısından risk oluşturan özelliklere sahip kişilerde tercih edildiğini söyledi. Dr. Ömer Koçak sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Temel olarak şu şartlarda koroner BT anjiyografi tetkiki uygun bir seçim olabilir; koroner arter hastalığı açısından risk sahibi olan kimselerde kalp hastalığı açısından şüphe uyandıran belirtiler olması, koşu bandı testinde güvenilir olmayan veya yetersiz sonuç alınması, kalp damarlarında doğumsal anomali şüphesi olması, koroner by-pass cerrahisi geçiren hastalarda değişen damarların değerlendirilmesi.”

    Koroner BT anjiyografi tetkiki için 2 saatlik açlığın yeterli olduğunun altını çizen Dr. Koçak, bu süre içerisinde su içilebileceğini veya kullanılan ilaçların alınabileceğini ifade etti. Dr. Koçak, kahve ve kafein içeren diğer içeceklerinse tetkik esnasında kalp hızını arttırarak görüntülere olumsuz katkı yapacağından tavsiye edilmediğini belirtti. Tetkikin hemen öncesinde hastanın kalp hızına bakılarak gerekli görülürse kalp hızını düşürecek bir ilaç verilebileceğini söyleyen Dr. Ömer Koçak, “İnceleme öncesinde, işlem esnasında verilecek ve damarların görüntülenmesini sağlayacak ilaç için koldan damar yolu açılır. Hasta tomografi cihazının masasına yatırılır ve EKG incelemelerinde olduğu gibi göğüse kalp atımlarının kaydedilmesi için yuvarlak bant şeklindeki yapışkan elektrodlar yerleştirilir” dedi.

    Çekim başlamadan önce teknisyenin hastanın nefesini tutmasını istediğini belirten Dr. Ömer Koçak, “Yaklaşık 10-15 saniye süren bir nefes tutma süresi içerisinde işlem tamamlanır. İşlem sonrasında kolda bulunan damar yolu çıkarılır ve tüm çekim prosedürü tamamlanmış olur. Bu aşamadan sonra yemek yiyebilir, araba kullanabilir ve günlük aktivitelerinize normal şekilde devam edebilirsiniz” diye konuştu.

    Tetkik esnasında alınan görüntülerin bu inceleme için özel yazılımlarla donatılmış bilgisayarlara aktarıldığını anlatan Radyoloji Uzmanı Dr. Koçak, “Radyoloji uzman doktorları bu bilgisayarlardaki görüntüler üzerinden kalbinizin ve kalp damarlarınızın iki boyutlu haritalarını ve üç boyutlu görüntülerini oluşturur. Kalp damarlarının çizimleri yapılarak damar duvarlarındaki plaklar ve darlıklar kaydedilir. Oluşturulan üç boyutlu kalp çizimlerinden kalbin ve damarların anatomileri ve varsa anatomik anormallikleri değerlendirilir. Ek olarak kalbin hareketli videoları oluşturularak kasılma esnasındaki kalp kası hareketleri yorumlanır ve kalbin pompalama fonksiyonlarına ait değerler hesaplanarak kaydedilir” diyerek sürecin önemli noktalarından bahsetti.

    Dr. Ömer Koçak, radyoloji uzman doktoru tarafından oluşturulan detaylı raporun iki ve üç boyutlu görüntüler ile birlikte dosyalanarak hastaya teslim edildiğini ifade etti. Özel Koru Ankara Hastanesi’nde rutin olarak çekilen ve değerlendirilen bu tetkik için radyoloji kliniğinde mevcut bilgisayarlı tomografi cihazının kullanıldığını ifade eden Dr. Koçak, hastaların tetkik öncesinde ve tetkik esnasında sakin olmasının kalp hızını etkilediğini ve tetkik kalitesine direkt olarak etki ettiğini belirtti. Bu sebeple de klinikte tetkik öncesi dinlenmek için özel hazırlık odalarının bulunduğunun altını çizen Dr. Ömer Koçak, “Standartların üzerinde bir genişliğe sahip BT çekim odamız, aydınlatması da dahil olmak üzere bu tarz tetkikler için özel olarak tasarlanmıştır” dedi.