Etiket: Sebebi

  • Başınızın dönme sebebi tümör olabilir

    VM Medical Park Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Ertuğrul Uzar, baş dönmesinin sürekli artarak devam etmesinin nedeninin beyin tümörü olabileceğini söyledi.

    Baş dönmesinin genellikle denge sistemindeki bir bozulmadan ileri geldiğini belirten uzmanlar, baş dönmesi yani vertigonun bir hastalık olmadığını söyledi. Baş dönmesinin genellikle çeşitli hastalıkların bir belirtisi olduğunu ifade eden

    Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Ertuğrul Uzar, “Gerçek baş dönmesi kişinin kendi etrafında dönmesi veya çevrenin dönmesidir. Sıklıkla hastaların ifade ettiği kendini kötü hissetme, sersemlik hissi, dengesizlik veya bulantı hissini tıbbi olarak gerçek bir baş dönmesi değildir. Baş dönmesinin başlıca sebepleri, kan şekerinin düşmesi ve yükselmesi, vitamin B12 eksikliği, tansiyon düşüklüğü ve yüksekliği, kansızlık ve iç kulakla ilgilidir. Baş dönmesi en sık iç kulakta denge organının hastalığı sebebiyle oluşur. Bunu denge sinirinin iltihabı ve meniere hastalığı takip eder. Beyin hastalıkları arasında beyin damar hastalıkları, beyin sapındaki ve beyincikte iltihabi hastalıklar, multipl skleroz, tümörler, migren atakları ve epilepsi nöbetleri baş dönmesi yakınmasına sebep olabilir” dedi.

    Baş dönmesinin ayrıntılı öyküsü, baş dönmesinin süresi, eşlik eden belirtilerin tespiti, sistemik ve nörolojik ayrıntılı muayene yapılmasının gerekli olduğunu ifade eden Uzar, “Hastanın arteryel tansiyonuna mutlaka bakılmalıdır. Pozisyonel testler ve denge testleri yapılmalıdır. Pozisyonel testler yapılmazsa muayene eksik kalmış olur. İşitme yönünden hasta değerlendirilmelidir. Hastanın pozisyonel testlerde anormallik tespit edilirse baş dönmesini tedavi edici manevralar yapılmalı ve hastaya öğretilmelidir. Hastanın bulguları nörolojik bir hastalığı düşündürüyorsa beyin görüntülemesi yapılmalıdır. Gerektiğinde kan tetkikleri, nörolojik takip, kulak hastalıkları ve psikiyatrik takip önerilir” diye konuştu.

    Beyin damar hastalıklarına bağlı baş dönmesinde beyindeki denge merkezlerine giden damarların ya tıkandığını ya da kanadığını belirten Uzar, “Bu durumda hastada ani gelişen baş dönmesinin yanı sıra diğer nörolojik bulgularda eklenir. Bu bulgular içinde çift görme, göz hareketlerinde titreme, peltek konuşma, yürüme bozukluğu, dengesizlik, baş ağrısı, felç, vücudun bir tarafında uyuşma ve bilinç kaybı sayılabilir. Bazen ani gelişen baş dönmesi beyin kanamasının tek bulgusu olabilir. Beyin tümörlerine bağlı sürekli baş dönmesi de yaşanabilir. Ancak tümörler sıklıkla baş dönmesine diğer nörolojik belirtiler eklenir. Bu sebeple baş dönmesi sürekli artıyorsa ve başka bulgular zaman içinde baş dönmesine ekleniyorsa mutlaka ilaçlı beyin görüntülemesi şarttır” uyarısında bulundu.

  • Tıkalı burun uykusuzluk sebebi

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal, kronik burun tıkanıklığının ciddi sağlık sorunlarına yol açarak yaşam kalitesini düşürdüğünü söyledi. Op. Dr. Baykal, “Baş ağrımızın ya da sabahları yorgun uyanmamızın nedeni de burun tıkanıklığı olabilir” dedi.

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal, gün içinde burundan geçen hava miktarı yaklaşık 10 bin litre olduğunu belirterek, “Çocuk veya erişkin hemen herkes zaman zaman burun tıkanıklığı sorunu yaşayabilir. Çoğu zaman burun tıkanıklığı ciddiye alınmaz ve geçici çözümlerle halledilmeye çalışılır. Halbuki kronik burun tıkanıklığı uykusuzluk ve yorgunluk gibi yaşam kalitesini düşüren sorunlara neden olurken, uzun vadede ise kalp büyümesi gibi çok daha ciddi problemlere yol açabilir. Soğuk algınlığı veya sinüzit gibi hastalıklar geçici süreli burun tıkanıklığı oluşturabilir ama bu durum sorun oluşturmaz. Burun iç kısım eğriliği yani deviasyon yada burun etlerinin büyümesi gibi nedenlerle oluşan kronik burun tıkanıklığı ise uzun dönemde oksijen yetersizliğine neden olarak vücudu olumsuz etkiler. Akciğerlerimize yeteri kadar temiz hava gitmeyince oksijen-karbondioksid değişimi etkilenir, kanımız dokulara eksik oksijen götürür ve zamanla dokularda hasar gelişir. Kaliteli uyku uyuyamayan kişi de yorgunluk ve konsantrasyon güçlüğü gelişir, yüksek tansiyonu takiben kalp de ritm bozukluğu başlar ve bir müddet sonra kalp büyür” diye konuştu.

    Kronik burun tıkanıklığı olan hastalardaki en önemli belirtilerden birisinin de horlama ve kişi sabah uyandığında ağzında kuruluk hissi oluşması olduğunu dile getiren Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal, “Burun iç kısım eğriliği (deviasyon) genellikle travma sonrası gelişen burun orta bölmesinin eğriliği durumudur. Gebelikte anne karnında bile, bebeğin dönme hareketleri esnasında burun travmaya maruz kalabilir, doğum sırasında ve çocukluk dönemindeki darbelerde deviasyon gelişiminde rol oynar. Her deviasyon burun tıkanıklığına yol açmaz. Toplumda burun eti olarak bilinen konka adını verdiğimiz burun için yapıların şişmesi de oldukça sık rastlanan kronik burun tıkanıklığı sebeplerindendir. Kadınlarda adet dönemlerinde ve gebelikte yaşanan hormonal değişimlerde burun etlerinin şişmesine yol açar. Kronik burun tıkanıklığının sebepleri arasında sürekli alerjiler de önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle alerjik zemine sahip hastalarda gelişen polip gibi yapılar burnu tamamen tıkayabilir. Burun tıkanıklığı burnu tahriş eden her türlü maddeye karşı gelişen reaksiyon sonucu da oluşabilir. En sık görüleni tütün dumanıdır. Bazı hastalar başarılı bir burun ameliyatı geçirseler dahi sigara içmeye devam ettikleri sürece tam olarak rahatlayamazlar. Olağandışı sebeplerden birisi de gastroözofajeal reflü hastalığı (GERD) dır ki; tedavi de mutlaka mide asidinin genize kadar kaçması önlenmelidir. Eğer burun tıkanıklığının nedeni deviasyon ise tek çözüm ameliyattır. Kemik ve kıkırdak eğriliği düzeltildiği takdirde nefes sorunu düzelir. Artık oldukça konforlu ve rahat şekilde burun ameliyatlarını gerçekleştirebiliyoruz. Sanırım burun ameliyatlarını korkulan bir operasyon olmaktan çıkardık. Sık tekrarlayan sinüzit ataklarında ise öncelikle ilaç tedavisi ile iltihabı kurutup, sonrasında deviasyon, konka bülloza gibi anatomik problemleri ameliyatla hallediyoruz” şeklinde konuştu.

  • “Uykusuzluk, kısırlık sebebi”

    Uyku sırasındaki solunum duraklamalarının (uyku apnesi) ve uyku düzeninin bozulmasının sperm bozukluklarına yol açtığını kaydeden Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUD) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hikmet Fırat, hastalığın ileri düzeyde çocuk yapamama gibi sorunlara yol açtığını kaydetti. Doç. Dr. Fırat, ayrıca otobüs bagajlarında uyuyan yedek şoförlerin direksiyon başına geçtiklerinde ciddi dikkat kaybı yaşadıklarını ve 84 uzun yol şoförünün yüzde 54’ünde uyku apnesi tespit edildiğini açıkladı.

    TUD tarafından bu yıl 17’incisi düzenlenen ’Ulusal Uyku Tıbbı Kongresi’ Antalya’nın Serik ilçesi Belek Bölgesinde gerçekleştirildi. Kongre kapsamında Doç. Dr. Hikmet Fırat, uyku sırasındaki solunum duraklamalarının ve uyku düzeninin bozulmasının sperm bozukluklarına yol açtığını kaydederek, “Genelikle uykuda solunum bozukluklarına; nefes durması ve oksijen düşmesi diyoruz. Oksijen düşmeleri bizim için çok önemlidir. Bizim bütün vücudumuz oksijen ile çalışıyor” dedi.

    “Çocuk yapamamanın nedenleri arasında yer alıyor”

    Oksijensiz kalmanın bütün vücudu olumsuz etkilediğini aktaran Doç. Dr. Fırat, “Oksijen azlığı hücrelerde sıkıntı meydana getiriyor. Ara ara gelen hipoksiler vücutta bir takım sıvılar ve reaksiyonlara sebep oluyor. Bu reaksiyonlar spermler üzerinde negatif etkiler meydana getiriyor. Sorun ileri düzey kişilerde sperm bozuklukları, çocuk yapamama gibi sıkıntılara yol açıyor. Bu sadece erkeklerde değil kadınlarda da ortaya çıkıyor. Bu da çocuk yapamamanın nedenleri arasında yer alıyor. Bu hastalar doktor doktor dolaşır. Biz hastalara bunu söylediğimizde içlerinde mutlaka çocuğu olmayıp ama tedavi olduktan sonra çocuğu olan hastalarımız var” açıklamasını yaptı.

    Muavinlere hijyen uyarısı

    Uzun süre yolculuk yapan ve arabada uyumak zorunda kalan kişilere de hijyen uyarısında da bulunan Doç. Dr. Fırat, “İyi bir uyku için yattığınız ortamın uygun olması gerekiyor. Uzun yol şoförlerinde ya da muavinlerde olsun bu sıkıntı yaşanıyor. Uzun yolculukta çalışan şoförlerimizin bir tanesinin araba kullanırken bir tanesinin de bagajda uyuduğunu biliyoruz. Bagajda uyuyan kişi, uykusuz kaldığı için dikkat kaybı yaşıyor. 6 yıl önce yaptığımız bir araştırmada; 84 uzun yol şoföründe yüzde 54 oranında uykuda nefes durma hastalığı tespit ettik. Bu kişilerin hem uyku düzenleri hem de yeme içme düzenleri bozuluyor. Enerjileri daha az kalıyor. Bu kişilerin göbek ve boyun çevreleri daha kalın oluyor. Uykuda nefes durma hastalığı (uyku apnesi) aynı zamanda uykusuzluk hali de ortaya çıkarıyor. Bu kadar kişiyi taşıyan insanların daha dikkatli olması gerekiyor. Ülkemiz bu konuda Avrupa’nın standartlarına uyuyor. Uçak kaptanları alınırken gerekli testler isteniliyor” dedi.

  • Üç fincan kahveden fazlası reflü sebebi

    Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Vedat Göral, besin seçimine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Günde 3 fincandan fazla kahve içenlerde ve geç saatlerde yemek yiyenlerde reflü görülme ihtimali çok yüksek” dedi.

    Çoğunlukla mide yanması şikayetiyle ortaya çıkan reflü, hareketsiz yaşam tarzına sahip olanlar ile fast-food türü gıdalarla beslenenlerde sık görülüyor. Yaşam kalitesini düşüren hastalık, tedavi edilmezse sindirim problemlerine yol açıyor. Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Vedat Göral, besin seçimine dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Yağlı ve hazır gıdalar reflünün en büyük nedeni. Ayrıca günde 3 fincandan fazla kahve içenlerde ve geç saatlerde yemek yiyenlerde reflü görülme ihtimali çok yüksek” dedi.

    Besinlerle birlikte hayatımızın içine giren katkı maddeleri, yani kimyasallar, birçok hastalığa neden oluyor. Çağımızın yaygın hastalıklarının başında gelen reflü, özellikle atıştırmalık diye tabir edilen yiyecekleri tüketen genç kesimde daha sık görülüyor. Prof. Dr. Vedat Göral, “Mide şikayetleri ile gelen hastalarımızın çoğunun reflü olduğunu görüyoruz. Sağlıksız beslenme, stres, uyku problemleri ve kısacası yaşam tarzımızdaki yanlışlar neticesinde reflü ortaya çıkıyor. Önceki yıllarda 10 kişiden sadece 1 veya 2’sinde görülürken, günümüzde her 10 kişinin 8’inde görülüyor. Gıdalardaki katkı maddeleri, mayalı gıdalar, alkol, sigara, çikolata, yağlı gıdalar, aşırı yemek yemek reflüyü tetiklemektedir” dedi.

    “Aşırı kilolularda daha sık görülüyor”

    Prof.Dr. Vedat Göral, “Reflü oluşmasında, gıdalardaki katkı maddeleri, mayalı gıdalar, alkol, sigara, çikolata, yağlı gıdalar, susam, geç saatte yemek gibi faktörler reflüyü tetiklemektedir. Aşırı kilo veya şişmanlık, günde 3 fincandan fazla kahve içmek ve karbonhidratlı içecekler de reflüyü ortaya çıkarıyor” diye konuştu.

    “Dar kıyafetlerden kaçının”

    Medical Park İzmir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr. Göral, “Reflüden kurtulmak için alkol ve sigaranın kesilmesi, şişmanlık varsa kilo verilmesi, dar kıyafetlerden kaçınılması, akşam az yemek yenmesi, reflü yastığı kullanılması veya çift yastıkta yatılması yarar sağlar. Düzelme olmazsa, doktor tavsiyesine göre mide asidini azaltan ilaçlar yani mide koruyucuları kullanılır” diye konuştu.

    Reflüsü olanlara öneriler

    Rafine ürünleri, unlu, şekerli besinleri ve kızartma türü gıdaları azaltın. Fast food yiyeceklerden uzak durun. Aşırı yağlı yiyecekler yemeyin. Yemeği erken yiyin. Bol ve sık su için. Çay, kahve, çikolatayı azaltın. Portakal suyu, domates suyu, limon, limonata, greyfurt suyu reflüye neden olabileceği için fazla tüketmemeye özen gösterin.

  • Dikey Geçiş Sınavı sonuçlarının gecikmesinin sebebi silgi tozu

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, Dikey Geçiş Sınavı’nn (DGS) sonuçlarının, kitapçıklar arasına sıkışan silgi tozlarının tarayıcılar üzerindeki negatif etkilerinden dolayı geciktiğini açıkladı.

    YÖK üyesi Abdullah Çavuşoğlu, Kurban Bayramı sonrasında açıklanması beklenen ama bir türlü açıklanmayan DGS hakkında Twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Sınavın üzerinden 1 ay geçmesine rağmen sonuçlarının hala açıklanmaması sosyal medyada büyük tepkiye yol açarken, Çavuşoğlu’da gecikmenin nedenini ‘Silgi tozu’ olarak belirtti. Çavuşoğlu Twitter hesabı üzerinden, “Ağırlıklı olarak kitapçıklar arasına sıkışan silgi tozlarının tarayıcılar üzerindeki negatif etkilerinden dolayı geciken DGS ise insh.cumaya. DGS’deki gecikmeye sebep olan silgi tozu sorunu ile ilgili olarak basımda formanın ön tarafında daha fazla pay bırakmak için bugün karar aldık” paylaşımında bulundu.

    “DGS’nin iptali söz konusu değil”

    Sosyal medya üzerinde Dikey Geçiş Sınavı’nın iptal olacağı söylentilerine de açıklık getiren Abdullah Çavuşoğlu, “DGS de iptal söz konusu değil. Personel şu an dahi mesaide. İnşallah cumaya süreç tamamlanmış olacak” ifadelerini kullandı.