Etiket: SDÜ’den

  • SDÜ’den oksijen deposu Kızıldağ’da ‘Doğa Eğitimi’

    Süleyman Demirel Üniversitesinin Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) ‘4004-Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları’ kapsamında desteklenen projesi başladığını belirten SDÜ Öğretim Üyesi Dr.Yasin Ünal, “Doğa bizim bir parçamız. Aslında Doğa’yı korumak, kurtarmak kendimizi de garanti altına alır. Sevgi tek başına buraları kurtarmaya yetmiyor. Gönüllü katılımcılık esasına dayalı ‘Doğa Laboratuvarı’ mantığıyla proje hazırladık. En Nadir değerleri, Endemik türleri korumak açısından iyimseriz. İnsan zekasının daha güzeli hedeflemesi dileğiyle” dedi

    Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Süleyman Demirel Üniversitesi’nin (SDÜ) “Kızıldağ Milli Parkı ve Çevresinde Doğa Eğitimi Projesi”ni onaylayıp finansal desteğe bağladı. “4004- Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları” adımı kapsamında desteklenen proje hakkında açıklamalarda bulunan Öğretim Üyesi ve Yaban Hayatı Ekoloğu Dr.Yasin Ünal, “Sevgi tek başına doğayı kurtarmaya yetmiyor. Bu Dünya sadece bizim değil. Biz Dünya’yı onlarla paylaşıyoruz. Bizim olduğu kadar onların da yaşam hakkı var” diye konuştu. Ekolog Yasin Ünal, en nadir değerleri, endemik türleri korumak için proje hazırladıklarını söyledi.

    “Esas amacımız, hedef kitlemizi eğitimin nesnesi olmaktan çıkartıp, öznesi haline getirmektir”

    Gönüllü katılımcılık esasına dayalı ve “Doğa Laboratuvarı” mantığıyla hazırlanan projenin “Kızıldağ Milli Parkı, Beyşehir Gölü, Pınargözü Mağarası, Kubad-ı Abad Sarayı, Eşrefoğlu Camii, Köşk Kaplıcaları, Eflatun Çeşmesi, Kız Kalesi, Tarihi Köşk Kaplıcaları, Zindan Mağarası, Kovada Gölü Millî Parkı, Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, Aksu Zindan Mağarası, Gölcük Tabiat Parkı ve Süleyman Demirel Üniversitesinde yürütüleceğini” açıklayan Dr. Öğretim Üyesi Yasin Ünal şöyle devam etti; “Projedeki eğitim modelimiz doğanın ve doğa sevgisinin eğitimin her parçasına katıldığı, eğitimin dört duvara takılmayıp her yerin eğitim alanı, her anın da eğitim zamanı olduğu bir yaklaşımı benimsemektedir. Esas amacımız, hedef kitlemizi eğitimin nesnesi olmaktan çıkartıp, öznesi haline getirmektir. Tamamen katılımcılık esasına çerçevesinde ve doğa laboratuvarı mantığıyla planlanmış etkinliklerimizde, hedef kitlemizin, doğayı inceleme ve anlayabilme yeteneklerini geliştirmek için açık havada ve doğal ortamlarda gözlemler yaparak, temas ederek, duyarak ve hissederek öğrenmeleri tarzında gerçekleştirilecektir. Proje hedeflerimize uygun tarzda hazırlanmış eğitici dramalarla zenginleştirilmiş etkileşimli ve eğlenceli uygulamalarla sunarak anlaşılır, uygulamalı, doğanın içerisinde merak duygularının, araştırma ve öğrenme isteklerinin tetiklenmesi, doğa sevgisinin artarak devamı ve doğanın dilinin en anlaşılır şekilde yeni bireylere aktarılmasına öncülük etmek, projenin ana amacını oluşturmaktadır.”

    “Hedef kitlemizle gözlem ve uygulamalarla katılımcılara disiplinler arası bir bakış açısı kazandırmak amacındayız”

    Ünal, TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin 22 ana başlıkta hedef izlediğini belirterek, “Hedef kitlemizin doğaya daha duyarlı ve bilinçli bir doğa gönüllüsü bireylere yönelik yeni çalışma ve projeler üretmesine önderlik etmek. Proje alanı ve çevresinde bulunan doğal çevre, flora ve fauna, jeoloji, coğrafya vb. gibi doğa ile ilgili konuları uygun etkinliklerle uygulamalı vermek. Aynı etkinlik içerisinde Türkiye’nin iki büyük tatlı su gölünü (Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü) tüm güzellikleri ve sorunları ile birlikte değerlendirme fırsatı bulmak. Ülkemizin en önemli korunan doğal alanları içinde yer alan Kızıldağ Millî Parkı ve çevresindeki korunan doğal alanları (Gölcük Tabiat Parkı, Kovada Gölü Millî Parkı) aynı etkinlikte ve yerinde görmek, bu alanlarda doğa etkinlikleri yürütmek. Hedef kitlemiz vasıtasıyla ülkemiz çevre – doğa bilinci ve sevgisinin yaygınlaşmasına katkıda bulunmak. Doğa bilimleri konularında gerçekleştireceğimiz gözlem ve uygulamalarla katılımcılara disiplinler arası bir bakış açısı kazandırmak amacındayız” ifadelerini kullandı.

  • Akciğer ve solunum yolları uygulamalarına SDÜ’den büyük buluş

    Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Rasih Yazkan, akciğer ve solunum yollarındaki çeşitli operasyonlarda kullanılmak üzere bir buluş geliştirdi. Daha önce benzerine rastlanmayan buluşun, hava kaçağını önlemede kullanılacak yeni bir ürün olduğu belirtildi.

    SDÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Rasih Yazkan, solunum sistemi hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan rijit bronkoskopi (akciğer ve solunum yollarındaki çeşitli primer) uygulamaları sırasında oluşan ventilasyon kaçağı ve kaçak sonucu oluşan problemlerin önlenmesine yardımcı olacak bir buluş geliştirdi. Türk Patent ve Marka Kurumundan patent alan ‘Ventilasyon Kaçağının Önlenmesi Amacıyla Şişirilebilir Sıralı Balonlar İçeren Bir Rijit Bronkoskop Sistemi’ sayesinde, rijit bronkoskopi uygulamalarının etkinliğinin artması, daha güvenli yapılması sağlanarak, anestezi süresinin kısalması amaçlanıyor.

    Rijit bronkoskop etrafına yerleştirilecek birbirine bağlı ancak birbirinden bağımsız olarak şişirilebilir üç adet sıralı balon uygulaması ile rijit bronkoskop ile trakea (ana soluk borusu) arasındaki boşluğun kapatılacağı ve bu boşluktan havanın geriye kaçışı önlenerek daha etkili, amacına uygun ve güvenli bronkoskopi uygulamasının yapılmasının sağlanmış olacağı belirtildi.

    Hava kaçağını engellemek amacıyla rijit bronkoskopi lümeni (fizikte birim zamanda bir kaynaktan çıkan ışık miktarı olan ışık akısının birimi) dışına yerleştirmek üzere geliştirilen yeni ürünün endotrakeal entübasyon tüpü uygulamalarının esasına dayandığı ve lümen dışından geriye hava kaçışının önlenmesinin hedeflendiği aktarıldı.

    Yeni bir ürün

    Buluş hakkında yapılan açıklamada, “Bu buluş bir endotrakeal entübasyon tüpü uygulaması değildir. Bu buluş solunum yolu hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan rijit bronkoskopi uygulamaları sırasında rijit bronkoskopun dışına yerleştirilerek kullanılan ve ventilasyon kaçağını önlemek amacıyla geliştirilmiş tamamen rijit bronkoskop için uyarlanmış yeni bir üründür” ifadeleri yer aldı.

  • SDÜ’den sokak hayvanları için sosyal sorumluluk projesi

    Süleyman Demirel Üniversitesinde (SDÜ) başlatılan sosyal sorumluluk projesi kapsamında, artan yemekler belli noktalarda toplandıktan sonra Doğu ve Batı yerleşkelerindeki sokak hayvanlarına verilecek. Proje sayesinde israfın önüne geçilerek, sokak hayvanlarının daha hijyenik koşullarda beslenmesi amaçlanıyor.

    SDÜ Hayvanları Koruma Topluluğu (HAYKOR) bir sosyal sorumluluk projesine imza attı. SDÜ Doğu ve Batı yerleşkelerinde bulunan köpeklerin beslenmesini sağlamak, besleme etkinliğini daha hijyenik şartlarda gerçekleştirmek ve israfı önlemek amacıyla beslenme odaklı projesi hayata geçirildi. SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Ali Dulupçu önderliğinde Kurumsal İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KİMER), Sağlık, Kültür, Spor (SKS) Daire Başkanlığı ve HAYKOR işbirliğiyle gerçekleştirilen proje ile merkez yemekhanelerde artan yemekler belirlenen besleme odaklarına bırakılarak sokaktaki hayvanlara ulaştırılacak.

    Bu sayede israfın önüne geçilirken, belirlenen odakların dışında besleme yapılmayarak sokak hayvanlarının daha hijyenik ve kontrollü bir şekilde beslenmiş olacağı belirtildi.

  • SDÜ’den halka açık kültür bankası hizmeti: “Somut Olmayan Kültürel Miras Projesi”

    Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ), “Isparta’nın Somut Olmayan Kültürel Mirası” projesi ile kentin gelenek, görenek, sanat, zanaat, özgün lezzetleri, değerlerini kayıt altına alıyor. Proje isteyen herkesin destek verebilmesi için interaktif olarak hayata geçirildi.

    SDÜ, Isparta Somut Olmayan Kültürel Mirası (SOKÜM) Projesi’ni düzenlenen toplantı ile tanıttı. 1 Haziran 2017’de başlayan proje ile Isparta’nın sanat, zanaât, gelenek, görenek, mimari gibi kültürel değerleri kayıt altına alındı. “Isparta’nın renklerini, kokusunu, desenlerini, sadece bu coğrafyaya özgü güzelliklerini kayıt altına almak, yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak” ideali ile yola çıktıklarını belirten SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Ali Dulupçu, çok kısa bir süreç içerisinde güzel bir şekilde yol aldıklarını ifade etti. SDÜ’nün eğitim-öğretim ve araştırma görevinin yanı sıra topluma değer üretme nosyonu bulunduğunu belirten Prof. Dr. Dulupçu, “Kültür aşkla, sevgiyle beslenir. Isparta çok zengin kültürel değerlere sahip bir kenttir. Biz de SDÜ olarak Isparta’nın değerlerini geleceğe taşıma çabası içerisindeyiz. Isparta’nın tarihi evlerinin korunmasına yönelik yapılan çalışmaların hemen ardından kültürel değerleri için de yürütülen bilimsel projeyi de Isparta ile paylaşıyoruz. Somut Olmayan Kültürel Miras, herkesin malumu olduğu üzere kişilere bağlı olarak yaşayan bir olgudur. Kişiler, Allah muhafaza hayata gözlerini kapadığı an o değer de sonsuza değin yok oluyor. İşte biz, bu değer yok olmasın, kayıt altına alınsın, gelecek kuşaklara aktarılsın diye yola çıktık. Gelenek, görenek, görgü, sanat, zanaat, renkleri, kokusu, duygusu, özgün lezzetleri, değerleri sınırsız bir alanı bu kayıt altına alıyoruz. SDÜ’nün eseri SOKÜM şudur; ’Isparta’nın dünyaya söz söyleme projesidir. Böylelikle kültürel değerleri geleceğe taşımak adına bir iz bırakmayı hedefliyoruz. Burada ilgi çekici olan nokta şu; bunları sadece bir kitap haline getirmeyeceğiz. Çünkü kitaplarla ancak sınırlı sayıda insanlara erişiyorsunuz. Aynı zamanda zengin bir interaktif web sitesi kurmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla bir ’Isparta yemeği’nin nasıl yapıldığının videosunu kayıt altına alıyoruz. Türküleri, manileri yine aynı şekilde sesli ve görüntülü olarak kayıt ediyoruz. Asker uğurlaması, artık yok olmaya yüz tutan kerpiç yapımına kadar hayatın tüm renkleri, seslerini, kokularını, tatlarını video şeklinde kayıt altına alıyoruz. Bunları önce Isparta’ya, sonra dünyaya sunacağız” dedi.

    “UNESCO’nun da katılımı ile çalıştay düzenleyeceğiz”

    Rektör Yardımcısı Dulupçu, ’’Isparta’nın Somut Olmayan Kültürel Değerleri’’ için aynı zamanda Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) Türkiye Millî Komitesi ile birlikte çalıştıklarını söyledi. Ekim ayında büyük bir tanıtım toplantısı ve çalıştay yapacaklarını kaydeden Dulupçu, sözlerini şöyle tamamladı:

    ’’UNESCO Türkiye temsilcileri daha önce bu projeyle ilgili Isparta’da bir dizi temaslarda bulundular. Ve SDÜ olarak kısa sürede bu kadar yüksek ölçekli başarı kaydetmemizi takdirle karşıladıklarını ifade ettiler. Takriben Ekim 2018’de kültürel mirasın korunması ile ilgili olarak UNESCO yetkililerinin de katılacağı bir çalıştay daha yapacağız. Ayrıca büyük bir tanıtım çalışması da yine bu proje kapsamında gerçekleştirilecektir.”

    “Gelecekte ’SOKÜM Evi-Sokağı-Müzesi’ oluşturulabilir”

    SDÜ Somut Olmayan Kültürel Miras Projesi (SOKÜM) Yürütme Kurulu Başkanı ve Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekanı Prof. Dr. Bilge Hürmüzlü ise, 1 Haziran 2017’den bugüne çok güzel çalışmalar yaptıklarını söyledi. Yeme-içme- bitki, yöresel müzik, toplumsal uygulamalar, ritüeller, el sanatları ve kırsal mimari kültürünü kayıt altına aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Hürmüzlü, UNESCO’dan da çok güzel geri bildirimler aldıklarını ifade etti. Proje bağlamında interaktif sayfa açıldığını ve şu an için sistemin yüzde 60’lık diliminin inşa edildiğini belirten Hürmüzlü, kültürel değerlerin, gelenek, görenek, görgü, sanat ve zanaatların kayıt altına alınması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması için herkesi göreve davet ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Bilge Hürmüzlü, bunun için de “http:ispartakultürelmiras.sdu.edu.tr” portalını yakın bir süreç içerisinde herkesin yükleme yapabileceği interaktif bir ortam haline getireceklerini kaydetti. Prof. Dr. Hürmüzlü, SDÜ’nün tüm bu çalışmaları UNESCO Kültürel Mirası Listesi’ne alınması için de projeyi yoğun bir şekilde sürdürdüğünü kaydetti. Hürmüzlü, SDÜ’nün Isparta’ya büyük bir vizyon çizdiğini ve yakın gelecekte Isparta’da “SOKÜM Evi- Sokağı-Müzesi” oluşturabileceğini sözlerine ekledi.

  • SDÜ’den sağlık alanında yenilikçi çalışma

    Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde kemik, kas, kitle ve yumuşak dokuların plastik katı modelleri üretildi.

    Isparta’da Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Mühendislik, Tıp, Diş Hekimliği Fakültesi öğretim üyeleri, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans ile elde edilen verileri üç boyutlu yazıcı (3D) teknolojisi kullanarak kemik, kas, kitle, implant ve yumuşak dokuları plastik katı modele dönüştürdü. Bazı modeller için patent başvurusu da yapıldı.

    Konuyla ilgili bir açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Mahir Sofu, hastalık tanı ve teşhisinde kullanılan bilgisayarlı tomografi (CT) ve manyetik rezonans (MR) ile elde edilmiş verilerin çeşitli yazılımlar ile işlenerek kemik, kas, kitle ve yumuşak dokuların katı modellere dönüşümünü sağladıklarını bildirdi. Sofu, bu gelişmenin tıbbi çalışmalara farklı bir boyut kazandıracak hamle olduğunu ifade etti.

    SDÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Meriç Ünal ise, disiplinlerarası gerçekleştirilen bilimsel çalışmanın önemine vurgu yaparak, “Tıbbi görüntüleme tekniklerinden MR ve CT verilerini kullanarak üç boyutlu yazıcıdan elde edilen katı modellerle ortopedide özellikle dizilim bozukluklarının düzeltilmesinin analizi, cerrahi operasyonların planlamasında, tümör olgularında yapılacak rekonstrüktif cerrahilerin planlamasında ve operasyon süresinin düşürülmesinde önemli rolünün olduğu kanıtlanmıştır” dedi.

    “Ameliyat başarısını artırmaktadır”

    Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Türkaslan ve Doç. Dr. Yavuz Fındık, yaptıkları ortak açıklamada şu bilgileri paylaştılar:

    “Üç boyutlu görüntüleme, yenilikçi üç boyutlu yazıcı (3D) teknolojisi ve bilgisayar destekli tasarım ve imalât (CAD- CAM) teknolojileri klasik diş hekimliği uygulamalarının birçoğunu dijital diş hekimliğine kaydırdı. Diş hekimliğinin her alanına göre bu teknolojilerden farklı şekilde faydalanıyoruz. Mesela çene cerrahisi alanında üç boyutlu teknolojileri, implant ihtiyacı olan ancak implant yerleştirilecek bölgenin hayati dokulara yakın olduğu için riskli olduğu veya yetersiz kemik seviyesine sahip hastalarda kullanıyoruz. Böylece hem doğru teşhis ve implant planlaması yapıyor hem de cerrahi süresini oldukça kısaltan, 3D’de ürettiğimiz implant rehberlerini hazırlayabiliyoruz. Çene ameliyatlarında, ameliyat öncesinde alınan modeller ile model cerrahisi yapılabilmekte böylece ameliyat süresi önemli oranda azalmaktadır. Çenelerde meydana gelen defektlerde de aynı şekilde üç boyutlu modeller ile ameliyat öncesi tüm planlamaları yapılabilmekte bu da ameliyat başarısını artırmaktadır.”

    “Eğitici bir görsel”

    Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Akpınar ise, “CT datalarını kullanarak yenilikçi 3D yazıcı teknolojisi ile üç boyutlu çıktısını aldığımız larinks anatomisi modellemesi, nazofarenks kanserli bir hastada anestezi yönetimi, ameliyat tekniği ve daha sonra hastanın nefes almasını sağlayacak trakeostomi kanülünün yerleşim yerinin tespitinde doğru karar verilmesinde faydalı olmuştur. Ayrıca materyal hem cerrahi hem anestezi öğrencileri için eğitici bir görseldir” dedi.

    “Model için patent başvurusunda bulunduk”

    SDÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Giray Kolcu ve Uzman Diştabibi M. İnci Başer Kolcu, çalışmaya ilişkin şu açıklamayı yaptılar:

    “Rejeneratif Endodontik Tedavilerin Uygulama Modeli çalışmamızda üç boyutlu yazıcı teknolojisi kullanarak 54 adet apeksi kapanmamış santral dişin katı modelini oluşturduk. Bu modelleri daha sonra rejeneratif endodontik tedavilerin eğitimi sırasında öğrencilerin konuyla ilgili psikomotor becerilerini geliştirebilecekleri bir eğitim materyali oluşturduk. Geliştirilen materyalin denemelerinin oldukça başarılı olması sonucunda modelin patent başvurusunu gerçekleştirdik.”

    “Medikal alandaki teknolojik yenilikçi gelişmeler SDÜ’de gerçekleşiyor”

    Yrd. Doç. Dr. Mehmet Mahir Sofu, bu uygulamaların profesyonel bir ekipmanla klinik ve cerrahi uygulamalarda kullanılabileceğini dile getirdi. Sofu, üç boyutlu uygulamaları ile tıbbi cihazların performansını arttırıcı modifiye çalışmaların ve cerrahi uygulamalarda kullanılan cerrahi aletlerin yenilikçi tasarımı ve prototip imalâtlarının da yapılabileceğini ifade etti. Sofu, Türkiye’de sayılı üniversitelerde uygulanan bu yöntemle medikal alandaki teknolojik yenilikçi gelişmelerin SDÜ’de de gerçekleştiğini vurguladı. Aynı zamanda bu yöntemin eğitim materyalleri üretiminde de kullanabileceğini söyleyen Sofu, SDÜ’de her birim için benzer çalışmalara destek verebileceklerini sözlerine ekledi.