Etiket: savcılık

  • Derya bebek için savcılık harekete geçti

    Artvin’in Hopa ilçesinde geçtiğimiz Nisan ayında Kadın Sığınmaevi’nde barınan Ö.D. kendisinin kursta olduğu sırada fenalaşarak kalbi duran 2 yaşındaki kızının darp edilmiş veya yastıkla boğulmak istenmiş olabileceğini ileri sürünce, Hopa Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı.

    Hopa Kadın Sığınma Evi’nde, geçtiğimiz Nisan ayında meydana gelen olayda, 2 yaşındaki kızı Derya D. ile birlikte Kadın Sığınma Evi’nde kalan Ö.D., olay günü kızının sığınma evinde bir arkadaşına bırakarak İlçe Milli Eğitim Merkezi’nce verilen kursa gitti. Ancak kursta sığınma evinde kalbi duran kızının hastaneye kaldırıldığı haberini aldı. Hopa Devlet Hastanesi’nde yapılan kalp masajıyla hayata döndürülen Derya bebek, ambulans helikopterle önce Trabzon’a, buradan da Samsun Medical Park Hastanesi’ne sevk edildi. Yoğun bakıma alınan bebeğin beyninin, uzun süre oksijensiz kaldığı için hasar gördüğü saptandı. 40 gün bu hastanede tedavi gören Derya bebek daha sonra Trabzon’a, bir dönem koruyucu ailesi olan Derya Topal’ın evine getirildi. Derya bebek koruyucu ailenin evinde adeta yoğun bakım ünitesi andıran odasında yaşam mücadelesi verirken, annenin kızının darp edilmiş veya yastıkla boğulmak istenmiş olabileceği iddiaları üzerine Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

    Anne Ö.D. eşinden boşandığı için Artvin ili Hopa Kadın Sığınma Evi’ne yerleştiğini belirterek, “Orada 4-5 ay güzel günler geçirdik. Daha sonra orada ilçe Milli Eğitim’in açtığı kursa yazıldım. Çocuğumu ara sıra kursa getiriyordum ancak o gün çok yağmur yağdığı için kızım Derya’yı getiremedim. O gün kursa gitmek için sabah 08.00’da evden çıktım. 2 saat sonra bana kızımın fenalaşıp hastane götürüldüğünü söylediler. Kızım 34 dakika sonra odasından baygın olarak çıkartılıyor. Hastaneye ise 09.52’de gidiyor. Odada ne olup bittiğini kimse bilmiyor. Ambulansı beklemeden hastaneye götürmüşler. Hastaneye gittiğimde kızımın öldüğünü ancak tekrardan hayata döndürülmüş olduğunu söylediler. Kızımı gördüğümde boynunda morluk kafasında şişlik vardı. Hastanede bana darp edildiğiyle alakalı hiçbir şey söylemediler. Doktorlar ’menenjit geçiriyor, ani kalbi durdu’ dediler. Boynundaki morluğu sorduğum zaman da nefesi daralınca aniden morarma olduğunu söylediler. Sonradan oradaki görgü tanıklarından öğrendim ki bir kadın odasına kapatmış, kapıyı kilitlemiş ağzından burnundan kan gelesiye kadar dövmüş” dedi.

    Koruyucu aile çocuğun odasını yoğun bakım ünitesine dönüştürdü

    Kızının kıskanıldığı için bir kadın tarafından dövüldüğünü ileri süren Ö.D., “Kızıma ne oldu diye bir açıklama bekliyorum. Kızımı herkes çok seviyordu, çok uslu bir çocuktu. O bayanın çocukları yaramazdı. Sonradan öğrendiğimde o bayan sürekli olarak ’Derya’yı seviyorsunuz neden benim kızımı sevmiyorsunuz’ demiş. Öğrendiğim kadarıyla Derya’yı çok kıskanmıştı. Benim isteğim bu olayın ortaya çıkması. Kızım burada hastanede gibi. Yoğun bakım nasılsa odamız da öyle. Yoğun bakımı eve taşıdık. Makineleri her şeyi koruyucu ailem karşıladı” diye konuştu.

    “Şüphelerimiz darp edildiği yönünde”

    Koruyucu anne Derya Topal ise şüphelerinin Derya bebeğin darp edildiği yönünde olduğunu belirterek, bu işin peşini bırakmayacaklarını söyledi. Topal ”Derya, anne karnından beri benim yardımcı olduğum bir bebek. Benim için değeri çok fazla. Benim çocuğum yok, Derya’yı çocuğum olarak görüyorum. Bu olay hepimizi sarstı. Kolay bir durum değil, evladınız böyle kıpırdamadan yatıyor. Biz bu aşamada Derya’ya ne olduğunu öğrenmek istiyoruz. Sadece yüksek ateşten bu hale geldiği söylendi. O gün olayın acısıyla telaşıyla fazla araştırma yapamadık. Günler ilerledikçe daha mantıklı düşünüyoruz. Görgü tanıkları bize ulaşıyor. O gün orada ne olduğu ifadelerle resmi olarak da durum savcılığa intikal etti. Görüşüyoruz, konuşuyoruz olayın takibindeyiz. Biz bu olayın açığa kavuşmasını istiyoruz. Şüphelerimiz darp edildiği yönde. Çocuğun başının arkasında bariz bir şekilde büyük bir yara var. Sapa sağlam girdiği yerde bu çocuğa ne oldu ? Bunların araştırılmasın istiyoruz. Olay şu an savcılıkta. Bu olayın peşini ben bırakmayacağım. Ne kadar tehdit de edilsek canımızı bile versek bu olayın peşini bırakmayacağız. Tehdit alıyorum. Telefonla, mesajla tehdit alıyorum. Herkes cezasını çeksin. Çocuk anne ile birlikte bende kalıyor. Burası yoğun bakım gibi. Çünkü Derya’nın çok iyi şartlarda bakılması lazım. En ufak bir şeyden mikrop kapabiliyor. Yoğun bakım odasını evimize taşıdık. Sağlık durumuyla ilgili olarak beynin çok hasar aldığı söylendi. Bizi duyabiliyor seslere tepki verebiliyor. Görme uyumu yok. Bakalım ne zaman uyanır. Git gide iyileşecek umudumuzu kaybetmiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Maddi yardım talep etmiyoruz”

    Sosyal medyada konuyla ilgili yardım kampanyası başlatıldığını ancak kendilerinin böyle bir talebi olmadığını belirten Topal, “Hiçbir şekilde maddi yardım talep etmiyoruz. Her türlü ihtiyacı karşılayabilecek durumumuz var. Derya’nın resimleri kullanılarak sosyal medyada yardım kampanyaları başlatıldı. Bunların hiç birinin bizimle alakası yok. Halkımıza teşekkür ediyoruz çok duyarlı. Yardımlar toplanıyormuş mama ve benzeri yardımlar. Biz bu şekilde bir yardım talep etmedik. Biz halkımızdan dualarını esirgememelerini istiyoruz. Maddi yardım kesinlikle talep etmiyoruz. Adımıza toplanan yardımların bizimle hiçbir alakası yok. Dua istiyoruz” diye konuştu.

    Hopa Kaymakamlığı da, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirtti.

  • Sanatçı Sıla’ya savcılık şoku

    İstanbul’da yapılan ‘demokrasi ve şehitler mitingine’ ilişkin olarak, ‘darbeye karşıyım ama Yenikapı’daki şova katılmayacağım’ şeklinde açıklamalar yapan şarkıcı Sıla’nın Bursa Açıkhava Tiyatrosu’nda 28 Eylül’de vereceği konser de Büyükşehir Belediyesi tarafından iptal edildi. Bursalı bir vatandaş da Sıla hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

    15 Temmuz’da yaşanan ve vatandaşların topyekun sergilediği vatanperver mücadele sayesinde kısa sürede bastırılan darbe girişiminin ardından tüm Türkiye tek yürek olup, darbelere karşı meydanları doldururken sanatçı Sıla’nın İstanbul Yenikapı mitingi için saf ettiği sözlere tepkiler giderek artıyor. İstanbul Yenikapı’daki ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’, farklı görüşlerde olmalarına rağmen, siyasetçisinden işadamına, sanatçısından sporcusuna ve vatandaşlara kadar toplumun tüm kesimlerini aynı alanda buluştururken, şarkıcı Sıla mitinge katılmayacağını duyurmuştu. Sıla, “Kesinlikle darbe karşıtıyım ama böyle bir şovun içinde bulunmayı tercih etmiyorum” şeklinde açıklama yapmıştı.

    28 Eylül’deki konser iptal edildi

    Şarkıcı Sıla’nın, demokrasi buluşmasını şov olarak nitelendirmesine tepkiler giderek artıyor. Sıla’nın 21 ve 22 Eylül 2016 tarihlerinde Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde yapılması planlanan konseri iptal edilirken, bir iptal haberi de Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda 28 Eylül 2016 tarihinde yapılacak Sıla konseri iptal edildi.

    Konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Tarihimize kara bir leke olarak geçen ve halkımız üzerine kurulan hain tuzağa karşı, sanatçısından sporcusuna, işadamından siyasetçisine kadar millet kavramını idrak etmiş herkes onurlu bir duruş sergiledi. Sanatçılarımızın büyük bölümü de bu demokrasi mücadelesinden halkımızla bir araya geldi. Ancak halkımızın ülkemize sahip çıkmak için meydanlarda verdiği mücadeleyi şov olarak nitelendiren, bu onurlu duruş ve iradeyle alay eden sanatçılar da bulunmaktadır. Bu nedenle söz konusu sanatçılardan biri olan şarkıcı Sıla’nın 28 Eylül 2016 tarihlerinde Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılması düşünülen konseri Vakfımız tarafından iptal edilmiştir” denildi.

    Sıla’ya suç duyurusu

    Öte yandan Çağrı Dalgalı isimli bir kişi Sıla’nın açıklamalarına ilişkin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla suç duyurusunda şarkıcı Sıla’nın Yenikapı mitingine ‘şov’ diyerek aşağıladığını kaydeden Dalgalı, “Yaşanan tüm bu olaylar karşısında büyük cesaret örneği sergileyerek, olayları bastıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletinin, tüm dünyanın konuştuğu ve övgüyle bahsettiği Yenikapı mitingine şov diyerek aşağılayan şüpheli hakkında şikayette bulunmak bir vatandaşlık görevi olup, şüpheli hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılması için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir vatandaşı olarak işbu şikayette bulunma zaruretim hasıl olmuştur” ifadelerine yer verdi.

  • Kreşte Şiddete Savcılık El Koydu

    Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kreşte çocuklara şiddet uygulandığı iddiasıyla ilgili soruşturma başlattı.

    Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Son günlerde gerek ulusal gerekse yerel basın-yayın organları ve internet sitelerinde yer alan haberlerle ilgili olarak, bir takım bilgi karışıklığı olduğu müşahede edildiğinden, bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığımızca kamuoyunun bilgilendirilmesi gereği hasıl olmuştur. İlimizde özel bir kreşte bulunan çocuklara karşı kasten yaralama eylemi sebebiyle kreş çalışanları B.Ö., M.G., G.K., hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca soruşturmaya başlanılmıştır. İlgili medya organları tarafından haber konusu olan iddia ve şikayetler Cumhuriyet Başsavcılığımızca değerlendirmeye alınmış olup, sorumlular hakkında yasal inceleme devam etmektedir” denildi.

  • Savcılık, Domuzun Öldürülmesi Olayıyla İlgili Soruşturma Başlattı

    Kastamonu Cumhuriyet Savcılığı da, halkın gözü önünde ateşli silah kullanılarak öldürülen domuz hakkında soruşturma başlatarak, olaya şahit olan çok sayıda kişinin ifadesine başvurdu.

    Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Kastamonu İl Temsilcisi Ayten Kökgöz, Kastamonu’da yaralı halde çaya düşen ve kurtulmak için çırpınan domuzun vatandaşların gözü önünde av tüfeğiyle öldürülmesine tepki gösterdi. Kökgöz, yaşanan olayın tam bir vahşet olduğunu söyledi.

    Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde avcıların elinden yaralı halde kurtulduktan sonra ilçe merkezine kadar inip, burada çaya düşen yaralı domuz, yaklaşık 2 kilometre suda sürüklendikten sonra ilçe merkezine ulaştı. Burada vatandaşların meraklı bakışları arasında sudan kurtulmaya çalışan yaralı domuz, vatandaşlar tarafından av tüfeğiyle üç el ateş edilerek vuruldu. Kurşunların hedefi olan yaralı domuz, öldü ve suyun üzerinde sürüklenerek denizde kayboldu.

    Olayın duyulması üzerine hayvanseverler ayağa kalktı. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Kastamonu İl Temsilcisi Ayten Kökgöz, olayın tam bir vahşet olduğunu belirterek, “İnebolu’da meydana gelen ve avcıların elinden yaralı olarak kurtulduktan sonra çaya düşüp, buradan denize kadar suda sürüklenen domuz, zannedersem avcılar tarafından tekrar insanların gözü önünde yaralı halde çırpına çırpına kurtulmaya çalışan hayvanı tekrar öldürmeleri ve ilçe merkezinde av tüfeği kullanmaları tam bir vahşettir. Bu başka bir şey değil. İnsanlar, isteselerdi bu domuzu kurtarabilirlerdi. Av, ormanlık alanda yapılır. Zaten tam teşekküllü ruhsatı olan bir avcının, av sezonu içerisinde iki tane domuz vurma hakkı var. Bunu ormanlık alanlarda sağlayabilirlerdi. Bu yaşanan vahşettir, gereğinin yapılmasını istiyoruz” dedi.

    Kastamonu Valiliği’nin, olayın duyulmasının ardından ciddi manada yaşanan vahşetin üzerinde durduğunu söyleyen Kökgöz, “Konuyu, Emniyet Müdürlüğümüz ve Cumhuriyet Savcılığımız araştırıyor. İnşallah birkaç günü kadar da kimin yaptığı ortaya çıkacak” diye konuştu.

    Olayın avcılıkla ilgili olmadığını tam bir psikopatlıktan kaynaklandığını ifade eden Kökgöz, “Bu yaşanan olayın bir açıklaması da yok. Savcılık, konunu üzerinde titizlikle duruyor. Emniyet Müdürlüğü üzerinde duruyor. İnebolu Kaymakamlığı, olayı araştırıyor. Herkes, domuzu öldüren şahsın ortaya çıkmasını istiyor” ifadelerini kullandı.

    Öte yandan, Osman ve Su İşleri Bakanlığı 10. Bölge Müdürlüğü Kastamonu İl Şube Müdürlüğü ekipleri, olayın yaşandığı İnebolu ilçesine giderek incelemelerde bulunuyor. Cumhuriyet Savcılığı da, halkın gözü önünde ateşli silah kullanılarak öldürülen domuz hakkında soruşturma başlatarak, olaya şahit olan çok sayıda kişinin ifadesine başvurdu.

  • Fransız Savcılığından flaş açıklama

    Fransız savcılığı, Paris’te 3 PKK’lı kadının öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan zanlının Ömer Güney olduğunu açıkladı. Öte yandan Ömer Güney’in Sivas Şarkışla doğumlu olduğu ve 2 yıldır PKK üyesi olduğu da bildirildi.

     

    Paris‘te Kürdistan Enformasyon Bürosu’na düzenlenen saldırıda Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez’in öldürülmesine dair Paris Mahkemesi’nde Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins, soruşturmayı yürüten iki anti-terör biriminin başkanı Merkez Adli Polis Müdürü Christian Lothion ve İçişleri Adli Polis Genel Müdürü Christian Flaesh ile birlikte üçlü basın toplantısı düzenleyerek bilgi verdi.

     

    Paris Cumhuriyet Savcısı Molins, “Zanlı kameralara yakalandı. Kameralar incelenmeye devam ediyor. Cinayet öğle saatlerinde 12.00 – 13.00 arasında işlenmiş. Zanlı Ömer Güney 30 yaşında, Şarkışlalı. Saldırıda tek silah kullanıldı. 3 kadın da aynı silahla öldürülmüş. Zanlı 12:43 – 13:21 arasında binada olduğu belirlendi. Zanlının son iki yıldır PKK‘lı olduğu tesbit edildi. Zanlı tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edildi.