Etiket: Savaş

  • Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Savaş Eğilmez:

    Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Savaş Eğilmez, terör örgütlerinin medyayı, kitleleri etkilemek, bazen sempati kazanmak bazen korkutmak bazen de harekete geçirmek ama sonuç olarak kendi emellerine destek bulmak için kullanmaya çalıştıklarını belirtti.

    Dr. Eğilmez, “Ülkemizde faaliyet gösteren başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin amaçlarına ulaşabilmek için kullandıkları argümanların başında yazılı, görsel basın ve sosyal medya gelmektedir. Terör örgütleri medyayı, kitleleri etkilemek, bazen sempati kazanmak bazen korkutmak bazen de harekete geçirmek ama sonuç olarak kendi emellerine destek bulmak için kullanır. Yazık ki Türkiye’de faaliyet gösteren terör, medya desteği söz konusu olduğunda hiçbir sıkıntı çekmeden, hem yurtdışında hem yurtiçinde bulmakta zorlanmamaktadır.” dedi.

    PKK’lısı, Ermenicisi dahil bütün bölücülerin, insanımızı provoke etmek, ve ülkemizi büyük bir kaosun içerisine sürüklemek için yalan ve iftira temelli bilgilerle, büyük komplolar kurma uğraşında olduklarını kaydeden Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden Dr. Savaş Eğilmez, “Bütün kamuoyunun bildiği üzere PKK, dışarıdan yardım ve destek alan taşeron ve kukla bir örgüttür. Bu örgüte bazı ülkeler para, bazıları silah, bazıları da eğitim anlamında ciddi destek veriyor. Bu yardımların yanında bir de dış ve yazık ki yurtiçindeki bazı basın yayın organlarının verdiği destek var. Dünyanın önde gelen şöhretli ajansları, saatler süren özel yayınlarında, uluslararası kamuoyunu yanlış bilgilendirerek, ülkemizin imajını bozmaya çalışıyorlar. Aslında uluslararası medyanın Türk Devleti’ne karşı takındığı bu tavır, Türkler için yeni bir şey değil. Avrupa ve Amerikan medyası bugün yaptıklarının aynısını 1850 ile 1925 yılları arasında 1960’da, 1970’de, 1980’de de yaptı. Ermeniler, Türk toprakları içerisinde bir Ermenistan Devleti kurma amacıyla oluşturdukları terör örgütleri vasıtasıyla bir çok isyan çıkartmışlardır. Bu isyanlar Ermeni komitelerince “Ermenilerin Türklerce katledilmesi” olarak tanıtılmış ve Batı ülkelerine, Hıristiyan kamuoyuna bu şekilde yansıtılarak büyük gürültü kopartılmıştır. Bu amaçla hemen hiçbir yanlış bilgilendirmeden kaçınılmadan, olaylar tahrif edilerek, dünya kamuoyuna sunulmuştur. Bütün bunlara batı basınının aynı paraleldeki yayınları da eklenince, Hıristiyan kamuoyu, Ermenilerin gerçeklerle ilgisi olmayan mesajlarını benimsemeye başlamıştır. Aslında, kendi devletlerinin politikaları da bu mesajların benimsenmesini gerektirmekteydi. O halde yapılacak tek bir iş vardı, o da Müslümanlara karşı Hıristiyan Ermenileri desteklemek ve himaye etmekti. Bu dönem de gerçekten de böyle yapılmıştır. Bu durum Türk Devleti’nin imajını bozdu. Avrupa ve Amerika’da Türk Devleti’ne karşı ciddi bir önyargı oluşturarak, içerideki bölücü ve isyancıları meşrulaştırmaya çalıştı. Bugün de aynı şeyi yapıyorlar. Suriye’deki ölümleri alt yazıyla geçiyorlar, Türkiye’deki eylemlere saatlerini ayırıyorlar. Haberlerin finali hep aynı; Türkiye karışık, Türk Devleti despot, Türkler kötü. Birinci dünya savaşı öncesinde de Türklere karşı büyük bir kampanya yürüten Avrupa ve Amerikan basınının içeride de taşeronları vardı. Bugün de 150 yıl öncesinden hiç farkı yok. Bugün de dış basının Türkiye’deki taşeronları faaliyetlerine hızla devam ediyor. Aslında ülkemizin en büyük problemlerinden biri de kendisini aydın, sanatçı yazar, entelektüel zanneden birçok cahilin, Türk medyası içerisinde fazlaca yer tutmuş olmasıdır. Öyle ki bunların yaptıkları programlara canlı veya telefonla katılıp, barış örtüsü altına terör örgütü propagandası yapıldığını bile anlayamayanlar var aralarında. Bu zevata karşı kurduğun cümlenin başına barış kelimesini koy, sonra nasıl bir propaganda yaparsan yap, gerisini anlayamaz bile. Bu örnekte anlattığımız sözde sanatçı ve aydınlarımız ülkemize karşı art niyet taşıyanlardan farklı bir grup. Bunlar kör kütük cahillerden oluşur. Bunlar kullanıldıkların anladıklarında, “atı alan Üsküdar’ı geçmiş” olur. Barışın temeli adalet, birlik ve bütünlük ile atılır. Bunu da devletin çeşitli organları sağlar. Teröristler ve destekçileri etkisiz hale getirilirken, devlet barışı engelliyor çığırtkanlığı, örgüt propagandasıdır. Barışı, Türk televizyonlarına katılıp, kendisini öğretmen olarak tanıtıp, sesini titreterek terör propagandası yapanlar ve ona çanak tutanlara sormayın, barışın ne anlama geldiğini ve barış için ne fedakarlıklar yapıldığını Sur, Silopi, Cizre, Nusaybin’de görev yapan askerimize, polisimize ve öğretmenimize sorun yaşadığımız coğrafya çok zor bir bölge. Her zaman dikkatli olmalıyız, hiçbir zaman rehavete kapılmamalıyız. Bir gözümüz hep açık uyumalıyız.” diye konuştu.

  • Sahte Polisler Savaş Mağduru Suriyelileri Bile Dolandırdı

    Adana’da kendilerini polis olarak tanıtıp çeşitli illerde yaşayan 2’si Suriye uyruklu 9 kişiden toplam 255 bin lira dolandırdığı tespit edilen 1’i üniversite öğrencisi olmak üzere 10 kişi adliyeye sevk edildi.

    Edinilen bilgiye göre olay, Seyhan ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Cemalpaşa PTT Şube Müdürlüğü görevlileri, 28 Aralık’ta, emniyet birimlerine PTT içerisinde para çekmeye çalışan şüpheli şahıslar olduğu ihbarında bulundu. Bunun üzerine polis PTT ve etrafında önlem aldı. Yapılan çalışmada işlem yapmaya çalışan bir kişi ile otomobille kaçmaya çalışan 4 kişi, Güven Timi ekiplerince yakalanarak Adana Emniyet Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği’ne teslim edildi. Emniyet birimlerince yapılan çalışmada, şüphelilere hesap temin ettikleri tespit edilen 2 kişi ile dolandırma olayına karıştıkları belirlenen 3 kişi daha Adana ve Kahramanmaraş’ta yakalanarak Adana Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Olayla ilgili yapılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 10 şüphelinin üzerinden çok sayıda cep telefonu, sim kart, başka şahıslar adına düzenlenmiş PTT ve banka kartları ile para çekme dekontları ele geçirilirken, şüphelilerin 11 kişiye ait PTT hesaplarını kullandıkları belirlendi.

    Yapılan araştırmada şüphelilerin, telefonla aradıkları müştekilere kendilerini hakim, savcı ve polis olarak tanıtıp aynı yöntemlerle, 4 Aralık’ta Aydın’ın Nazilli ilçesinde yaşayan H.K.’den 13 bin 600 TL, 15 Aralık’ta Antalya’nın Kaş ilçesinde ikamet eden M.K.’den 65 bin TL, 18 Aralık’ta Şanlıurfa’da yaşayan Suriye uyruklu T.İ.A.’dan 49 bin TL, aynı gün Burdur’un Bucak ilçesinde ikamet eden baba oğul M.D. ile N.D.’den 27 bin 315 lira, 23 Aralık’ta Manisa’nın Gördes ilçesinde yaşayan B.Ö.’den 6 bin 800 TL, aynı gün Giresun’da yaşayan S.Ö.’den 30 bin TL, 24 Aralık’ta İstanbul’da ikamet eden Suriye uyruklu W.A.’dan 49 bin TL, 28 Aralık’ta da Malatya’nın Pütürge ilçesinde yaşayan N.M.’den 15 bin TL olmak üzere toplam 255 bin 715 lira dolandırdıkları tespit edildi.

    Antalya’nın Elmalı ilçesinde yaşayan M.U.’yu da aynı yöntemle dolandırmaya teşebbüs ettikleri belirlenen Deniz T. E. (36), Mehmet D. (44), Mehmet K. (40), Yasin S. (37), Metin T. E. (27), Ufuk M. (26), Ümit S. (20), Özüm Ö. (36) Murat K. (18) ve üniversite öğrencisi genç kız Roza I. (20) sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılardan Mehmet K. ile Yasin S.’nin kendisini polis olarak tanıtıp dolandırmak istedikleri vatandaşları telefonla aradığı, diğer şahısların ise 100 ile 300 lira karşılığında hesaplarını kullandırdığı öğrenildi.

  • Rus Savaş Gemisi Çanakkale Boğazı’ndan Geçti

    Rus donanmasına ait 142 bordro numaralı ’Novoçerkassk’ adlı savaş gemisi, Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Ege Denizi’ne açıldı.

    Sabah saat 07.00 sıralarında Marmara Denizi’nden Çanakkale Boğazı’na giriş yapan Rus donanmasına ait 142 bordro numaralı Novoçerkassk adlı savaş gemisi, saat 09.00’da Çanakkale önlerine ulaştı. Gemi, saat 10.15 boğaz geçişini tamamlayarak Ege Denizi’ne açıldı.

  • ABD Savaş Gemisi Çanakkale Boğazı’ndan Geçti

    ABD Donanması’na ait ’USS Ross’ Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Ege Denizine açıldı.

    ABD Donanması’na ait 71 borda numaralı ’USS Ross’ Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Ege Denizi’ne açıldı. Marmara Denizinden Çanakkale Boğazına giriş yapan ABD savaş gemisi Misk, saat 15.35 sıralarında Çanakkale önlerine ulaştı. Ege Denizine doğru ilerleyen savaş gemisine Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri botlarla eşlik etti. Geminin gideceği liman hakkında bilgi verilmedi.

  • Boluspor Başkanı Savaş Abak’tan Dobra Açıklamalar

    PTT 1. Lig takımlarından Boluspor’un Başkanı Savaş Abak, Denizlispor maçı başlamadan yönetimi istifaya davet eden bir grup taraftarlara, “Bu işler sanal alemde yalandan yazmakla olmuyor. Yerimiz yurdumuz belli. Adam olan herkese kapımız açık. Soytarılara, şaklaban olanlara değil” diye cevap verdi.

    Boluspor Başkanı Savaş Abak, bazı taraftarların istifa tezahüratına ve yönetici İsmail Okur’la ilgili eleştirilere cevap verdi. Abak, Denizlispor maçı öncesinde tribünlerden yükselen yönetim istifa tezahüratı ile ilgili olarak, “Herkesin demokratik hakkı, istifa diye bağırabilir. Ama gerçekten Boluspor’u sevseler maçın başında bu şekilde bağırmazlar. Sahadaki oyuncuların çoğu genç. İster istemez etkileniyorlar. Bu işler sanal alemde yalandan yazmakla olmuyor. Yerimiz yurdumuz belli. Adam olan herkese kapımız açık. Soytarılara, şaklaban olanlara değil. Ben bu arkadaşların gerçekten Boluspor’u sevdiğini düşünmüyorum. Eğer gerçekten düşünselerdi 90 dakika sonunda bağırırlardı. Tribünden istifa diye bağıracaklarına, 3-5 kişi toplanıp sokakta beni dövseler bu kadar zoruma gitmezdi. Gecemi gündüzümü bu işe veriyorum. Yeri geliyor ailemden uzak kalıyorum. Yeri geliyor özel işlerim aksıyor. Benim Boluspor ile ilgili kimseye veremeyeceğim bir hesabım yok” diye konuştu.

    “BANA SORULMADAN TRANSFER YAPILAMAZ”

    Profesyonel Futbol Şube Sorumlu Yardımcısı ve yapılan transferlerde ön planda yer alan yönetici İsmail Okur’a yöneltilen eleştirilerle ilgili soruya Savaş Abak şöyle cevap verdi:

    “İsmail 3-5 kuruşluk adam değil. Boluspor’daki görevi iş bitirmek. Bir transfer düşünürüz. Misal veriyorum; fiyatını 200 bin Euro çekerler. Ben de İsmail Okur’a ’100 bin Euro’ya getir bu adamı’ diye söylerim. İsmail ne yapar, ne eder bu adamı bize söylenen rakamın çok aşağısına getirir. Kulübe faydası çoktur. Oyuncu gönderme işi en pis iştir. Bu işi de İsmail Okur’a yaptırırım. O da ne yapar, ne eder bu işi halleder. Bu sezon birçok transferde kulübü kara sokmuştur. Kulüple ilgili attığı her adımdan benim haberim vardır. Bana sormadan hiçbir transfer ya da başka bir şey yapamaz” şeklinde konuştu.

    “TRANSFERLERİ İSMAİL OKUR YAPMAZ”

    Yapılan transferle ilgili eleştirilere cevap veren Abak, sözlerine şöyle devam etti:

    “Bizde oyuncu takip sistemi var. Bu sisteme 7 bin 500 Euro veriyoruz. Bu sistemden hocanın, yöneticilerin herkesin haberi var. Hoca sisteme bir oyuncu yazdırır. Yönetici isim yazdırır ve oyuncuyu takip etmeye başlarız. Birkaç adam gönderip o ismi izlemeye başlarız. Menajerler illaki gelir ya da telefonla bize isim söyler. Bu bütün kulüplerde olan şeyler. Oyuncuyu araştırırız. Son bir sezonuna bakarız, geçmişine bakarız. Menajer dedi diye oyuncu transfer etmeyiz. Transferleri İsmail Okur falan yapmaz. Oyuncu izlenir, karar verilir. İsmail de bu oyuncuyu en uygun fiyata kulübe getirir.”