Etiket: Sarayı’na

  • İshak Paşa Sarayı’na turist akını

    Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan ve Türkiye’de, Topkapı Sarayı’ndan sonra ikinci büyük saray olan kartal yuvası görünümlü İshak Paşa Sarayı, bölgede huzur ortamı sağlanmasıyla adeta turist akınına uğruyor.

    Tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle dikkati çeken ve ’’medeniyetler geçidi’’ olarak nitelendirilen Ağrı’da, terörle mücadele sayesinde huzurun hakim olmasıyla kışın son aylarında ve içerisinde bulunduğumuz bahar aylarında turizm sezonu yoğun geçiyor.

    Özellikle İçişleri Bakanlığınca görevlendirme yapılan Doğubayazıt Belediyesince çevre düzenlemeleri yapılan ilçedeki tarihi İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt Kalesi ve Ahmed-i Hani Türbesi, yerli ve yabancı turistlerin yanı sıra fotoğraf sanatçılarının da uğrak yeri oluyor.

    İlçeye gelen ziyaretçiler, tarihi dokusu ve manzarası ile adeta bir kartal yuvasını andıran, Osmanlı İmparatorluğunun Lale Devri’nde inşa edilen en etkileyici mimari örneklerden ve Topkapı Sarayı’dan sonra Türkiye’deki ikinci büyük saray olan İshak Paşa Sarayı’nın yanı sıra Doğubayazıt Kalesi ve Ahmed-i Hani Türbesi’ni de aynı anda gezme fırsatı buluyor.

    Devletin terörle mücadeledeki başarısı, turizmi canlandırdı

    Yöre halkı, İshak Paşa Sarayı’nın önemine işaret ederek şu bilgileri verdi:

    “Saray, doğa, tarih ve kültür takipçilerinin çok değer ve kıymet verdiği mekan. 2013 yılında İshak Paşa Sarayı’nı 250 bin kişi ziyaret etti. Daha sonra ortaya çıkan bölgedeki terör riski ve güvenlik olayları nedeniyle bu sayılarda ciddi bir azalma olmuştu ama 2015 yılında devletimizin tekrar sahaya çok ciddi şekilde hakim olması, terör örgütü ile yapılan çok ciddi ve güçlü mücadele sonucu bölgede ciddi güven ve huzur ortamı ortaya çıktı. Bunun en büyük belirtisini İshak Paşa Sarayı’na ziyarete gelen ziyaretçilerle ölçmek mümkün. Son üç hafta içerisinde saraya ziyarete gelenlerde çok yoğun artış oldu.”

    Sarayı günde bin turist gezdi

    İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri de İshak Paşa Sarayı’nın bölgenin en önemli turistik merkezlerinden olduğunu vurgulayarak havaların ısınmasıyla ve bölgede sağlanan huzur iklimi ile ciddi anlamda turizm yoğunluğu yaşandığını, sarayı bir günde binden fazla ziyaretçinin gezdiğini kaydetti.

    Güneş ışığı kırılsın diye İshak Paşa Sarayı’nın tavanını camla kaplandı

    Öte yandan yapımına 1685 yılında başlanıp 1784 yılında tamamlanan ve UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne aday gösterilen İshak Paşa Sarayı, yıllar içinde yapılan yanlış restorasyon çalışmalarıyla kurtarılmaya çalıştıkça özgün görüntüsünden uzaklaştı. 2011’de dönemin Kültür ve Turizm bakanı Ertuğrul Günay, gelişigüzel yapılan restorasyon çalışmalarıyla İshak Paşa Sarayı’nın yapısının bozulduğunu ve bu yapıyı artık orijinal hale getirmenin mümkün olmadığını söylemişti.

    İshak Paşa Sarayı’nın tavanının camla kaplanması gelen bazı ziyaretçilerin tepkisine neden olurken, “Yapılan tavan saray içindeki eserleri korumak için güneş ışığını kıracak bir yapı. Olumsuz hava koşullarının saray yapısını kötü engellemesinin önüne geçiyor” denildi.

  • (Özel Haber) Bu tespihi kullanmayan Osmanlı sarayına giremezmiş

    Manda boynuzu, koç boynuzu, kemik gibi geleneksel malzemeleri işleyerek tespih yapan tespih ustası Mahmut Yağcıoğlu, kukadan yapılan tespihlerin antiseptik özelliğinin bulunduğunu ve Osmanlı’da sarayın bazı bölümlere kuka tespih taşımadan girilmediğini söyledi.

    En kadim aksesuarlardan biri olan tespih, Asya’dan Avrupa’ya kadar pek çok kültürde farklı amaçlarla kullanılıyor. Bazı kültürlerde takı olarak da kullanılan tespih, çoğunlukla stres atmak ve dini vecibelerin yerine getirilmesi amacıyla taşınıyor. Türk kültüründe önemli bir yer edinen tespih, son dönemlerdeki tarihi dizilerle birlikte yeniden ilgi görmeye başladı. Manisa’da tespih ustası Mahmut Yağcıoğlu da, manda boynuzu, koç boynuzu, kemik, gibi geleneksel malzemeler kullanarak tespih kültürünü yaşatıyor. Her bir tespihin farklı farklı özellikleri bulunduğunu belirten Yağcıoğlu, kuka tespihin antiseptik özelliğinin bulunduğunu ve Osmanlı’da insanların kuka tespih taşımaları istendiğini söyledi. Yağcıoğlu, “Tespih kadim bir kültür. Her toplumda var. Tespihlerin tane sayısı değişiyor. Şekilleri değişiyor. Ama sonuçta insanların zaman zaman stres atma, zaman zaman dua etmek, zikir etmek adına kullandıkları bir aksesuar. Günümüzde dizilerle birlikte iyice yaygınlaşmaya başladı. Çok farklı çeşitler var. Bunların içerisinde kehribar çok tercih ediliyor. Kehribarın ateş düşürücü, sakinleştirici bir etkisi var. Arkasından Erzurum’dan çıkan oltu taşı tercih ediliyor. Onun dışında kuka tercih ediliyor. Kuka tropikal bir ağacın meyvesi. Antiseptik özelliği var bu tespihin. Özellikle Osmanlı’da sarayda insanların kuka taşıması istenirmiş. Belli bölümlere kuka taşınmadan girilmezmiş. Osmanlı’da doktorların da kuka taşıması istenirmiş. Antiseptik olduğu için eldeki mikrobu da öldürüyor. Aynı özellik manda boynuzunda da var. Neylerde başparelerin yapımında kullanılıyor. Bunun da anti bakteriyel özelliği vardır. Taşlardan yapılan tespihlerin de insanlar üzerinde çeşitli etkileri var” diye konuştu.

    Tespihin Türk kültüründe bir sanat olarak icra edildiğini söyleyen Yağcıoğlu, “Bizim kültürümüzde yer edinmiş eski bir sanattır. Özellikle Osmanlı’da büyük ustalar daha basit yöntemlerle daha estetik tespihler yaparlarmış. Onlardan bize kaldı. Biz de kendi elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz. Ağaç, kemik, boynuz gibi malzemeler kesilip küçük parçalar haline dönüştürülüyor. Daha sonra bu parçalar tornada tane haline getirildikten sonra dizim aşamasına kadar işleniyor. Ayrıca imameler bizde özellikle desenli, gümüş işlemeli ya da oyma işlemesi görmüş üzerinde desenler çıkarılmış 3 boyutlu çalışmalar yapılıyor. Daha sonra da dizilerek müşterilere hazırlanıyor. Kehribar daha az bulunuyor ve işlemesi biraz daha hassasiyet istiyor. Renk ve desen olarak da birbirine benzemeyen, çok detaylandırılmış, tasarımı kendi içinde taşıyan bir malzemeyle çalışmak hem keyif verici hem de sunduğunuz işler daha güzel oluyor” dedi.

    Aynı zamanda geleneksel ok ve yay ustası olan Yağcıoğlu, önceleri hobi olarak başladığı tespih yapımını şimdilerde bir sanata dönüştürerek müşterileri için hazırlıyor.

  • Darbe girişiminde gözaltına alınanlar İstanbul Adalet Sarayı’na getiriliyor

    Darbe girişiminin ardından gözaltına alınanların adliyeye sevki devam ediyor. 50 kişi daha Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na getirilirken, darbeciler sağlık kontrolünden geçirilmek için Adli Tabiplik önünde bekletiliyor.

    Darbe girişiminde bulunanların Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda sorguları devam ederken, bu sabah saatlerinde 50 kişi daha adliyeye getirildi. Gözaltına alınanlar adliye koridorunda yüzleri duvara dönük olarak yerde beklerken, Çevik Kuvvet polisleri de gözaltına alınan kişilerin etrafında bekliyor. Öte yandan şahısların ellerinin plastik kelepçeyle kelepçelendiği görüldü.

  • Merkel, Mülteci Krizini Görüşmek Üzere Elysee Sarayı’na Geldi

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile mülteci krizini görüşmek üzere Elysee Sarayı’na geldi.

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, 7 Mart’ta gerçekleştirilecek Türkiye Zirvesi öncesi mülteci krizini görüşmek üzere Elysee Sarayı’na geldi. Merkel’i saray girişinde Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande karşıladı.