Etiket: Saraç

  • Ebe Elife Saraç bir ayda 17 kilo verdi

    Ebe Elife Saraç bir ayda 17 kilo verdi

    Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan ve yıllardır kilo sorunu yaşayan ebe Elife Saraç, mide küçültme ameliyatıyla bir ayda 17 kilo verdi.

    Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi (VEAH) Kadın Doğum Polikliniğinde görevli Saraç, 160 kiloya çıkması nedeniyle sağlık sorunları yaşamaya başlayınca kilo verme kararı aldı. Çağın hastalığı olan obezite ile mücadele eden VEAH Obezite Merkezinde yaklaşık 100 hastaya tedavi verilirken, şimdiye kadar 4 tüp mide ameliyatı gerçekleştirildi. Obezite merkezinde Kadın Doğum Polikliniğinde görevli Elife Saraç’ın sağlığına kavuştuğunu belirten Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Sebahattin Çelik, bu durumun kendilerini çok mutlu ettiğini söyledi. Obezite merkezinin Van halkına hizmet vermeye devam edeceğini kaydeden Çelik, “Arkadaşımız bize geldiğinde sağlığını bozacak kadar kiloluydu. Hastanemizde çalıştığı için burada yaptığımız hizmetleri yakından gören bir arkadaşımız olduğu için obezite merkezimize güvenerek bize başvurdu. Merkezimizdeki endokrin uzmanımız, dahiliye uzmanımız ve psikologumuz tarafından durumu değerlendirildi. Arkadaşımız ameliyata hazırlandı. Tüp mide ameliyatını yaklaşık bir ay önce gerçekleştirdik. Ebe Hanım gayet mutlu. Biraz önce kendisinin 1 aylık kontrolünü yaptık. Kendisi de çok mutlu hayatından. Verdiği kiloların hepsini yağlarından vermiş, herhangi bir KKS kaybı yaşamamış. Bu da çok memnun edici bir durum. Kendisine mutlu, huzurlu, uzun bir ömür diliyorum. Obezite merkezimiz böyle başarılı hizmetlerle Van halkına hizmet vermeye devam edecektir” dedi.

    “Dördüncü tüp mide ameliyatımızı gerçekleştirdik”

    Çelik, obezite merkezindeki 4’üncü ameliyatı gerçekleştirdiklerini dile getirerek, “Çok dikkatli davranıyoruz. Merkezimize devam eden yaklaşık 100 hastamız var. Biz ilk önce Sağlık Bakanlığımızın tanımlamış olduğu modülleri uyguluyoruz. Modüller sonrasında kilo veremeyen ve vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan hastalarımızın tüp mide ameliyatını gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

    “Kilolarım hem çalışma hayatımı hem de sosyal hayatımı etkiliyordu”

    Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ebe olarak görev yapan Elife Saraç, “Başhekimimiz Sebahattin Bey’in böyle bir birim kurduğunu duydum. Ameliyatla ilgili korkularım vardı. Diyetisyene yöneliyordum, sonra yine vazgeçiyordum. Bu birimde aklımdaki bütün soru işaretlerini yok ettiklerini gördükten sonra karar verdim. Çünkü bir şeylere adım atmam gerekiyordu. Bu ameliyata da karar vererek aklımdaki bütün soru işaretlerini yok ettim” ifadelerini kullandı.

    “Çok kolay bir ameliyat geçirdim”

    Yaklaşık bir ay önce ameliyat sürecinin başladığını ve başarılı bir şekilde ilerlediğini söyleyen Saraç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Bir gün yoğun bakımda kaldım, 5 gün de serviste kaldım. Yoğun bakım süreci herkes için korkulu bir süreç gibi görünüyor ama hiç de öyle bir süreç değil. Bu süreç tamamen tedbir amaçlı bir süreçtir. Mide ameliyatlarında en korkulu durum pıhtı atması ve kaçaktır. Bu ikisi çok korkutucu iki durum, Ben de bu iki durumdan korkuyordum ama hiç böyle bir sorun yaşamadım. Çünkü Sebahattin Bey’in cerrahlık olarak tecrübesine çok güveniyordum ve süreç sonunda da böyle bir şeyle karşılaşmadım için çok mutluyum.”

    “Herkese ameliyat olmalarını tavsiye ederim”

    Obezite merkezi ile tanıştığı günden bu yana 17 kilo verdiğini ifade eden Saraç, “160 kilo ile obezite merkezi ve Sebahattin Bey ile tanıştım. Şu anda 143 kiloyum, 17 kilo verdim. Diyet ile kilo veremeyen bütün hastalar hiç korkmadan ameliyata başvurabilirler. Çünkü yaşadığın bütün zorlukların bir bedeli var. Kilo ile mücadele ederek yıllarca çeşitli hastalıklarla mücadele etmek yerine bir yıl veya bir buçuk yıl bir ameliyat sürecini atlatarak, azimle mücadele ederek ideal kiloya gelmek daha mantıklı. Ben çok memnunum. Hiçbir zaman korkak ve cesaretsiz biri olmadım zaten. Kesinlikle herkesin kendine güvenerek obezite merkezine, Sebahattin Bey’e ve ekibine güvenerek gelmelerini tavsiye ederim. Mutlu bir süreç yaşadım. Hala da mutlu bir süreç yaşıyorum. Az yemenin ve az yiyerek doymanın mutluluğunu yaşıyorum. Verdiğim kilolardan dolayı da çok mutluyum. Hem iş hayatımı hem özel hayatıma çok büyük katkıları var” şeklinde konuştu.

  • AYM Raportörü Saraç: “Anayasa Mahkemesinin elinde incelenmeyi bekleyen 40 bin 463 bireysel başvuru dosyası var”

    Anayasa Mahkemesi Raportörü Hasan Saraç, Anayasa Mahkemesine (AYM) 23 Eylül 2012 ve 30 Eylül 2018 tarihleri arasında 201 bin 547 bireysel başvuru olduğunu belirterek, “Şu anda Anayasa Mahkemesinin elinde incelenmeyi bekleyen 40 bin 463 bireysel başvuru dosyası var” dedi.

    Anayasa Mahkemesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Eyyup Demirbaş ve Anayasa Mahkemesi Raportörü Hasan Saraç, Samsun Barosu tarafından düzenlenen “Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru” konulu seminerde katılımcıları bilgilendirdi. Samsun Adliyesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen seminerde açıklamalarda bulunan Demirbaş, bireysel başvuru dosyalarının önlerine geldiği andan itibaren hangi hakkın daha baskın olduğunun belirlenmiş olarak geldiğini söyledi. Dosyaların hak gruplarına bölümlendiğini ifade eden Demirbaş, “Bizde haklara göre dosyalar ayrılmış durumda. Hem komisyonlar önündeki incelemede hem de bölümler önündeki inceleme de raportörler, hak gruplarına ayrılmış olarak çalışıyor. Komisyonlarda baş raportörlük altında adil yargılanma hakkı grubu var, onun içerisinde de adil yargılanma, hukuk ve ceza idare ayrımı var. Kişi hürriyeti güvenliği hakkı grubu raportörleri var. Yaşam hakkı grubu raportörleri var. Özel hayata saygı hakkı grubu raportörleri var. Nitelikli hakları ifade hakkı var. Mülkiyet hakkı grubu var ve aynı grupların yapılanması bölümde de var. En baştan itibaren dosyalar bu ilkelere göre değerlendiriliyor. Hak bazlı bir inceleme var. Biz aslında buradan başlıyoruz temyiz-hak ihlali ayrımına. Diyoruz ki; ’Biz anayasal hakka göre bir inceleme yaparız ve anayasal hakkın kapsamını belirleriz. Buna göre de sistematiğimizi kurarız.’ Şu andaki işleyiş hem komisyonlar hem bölümler de hak bazlı bir ayrım üzerinden gidiyor. İnceleme tamamen bunlara göre yapılıyor. Her bir hak grubunda da hem taslakların yazımında hem de okunmasında ve arzında raportörler hukuki bilgilerini, tecrübelerini aktarıyor” dedi.

    “201 bin 547 bireysel başvuru oldu”

    Anayasa Mahkemesine bireysel başvurular hakkında bilgiler veren Anayasa Mahkemesi Raportörü Saraç ise, “Anayasa Mahkemesine 23 Eylül 2012 ve 30 Eylül 2018 tarihleri arasında 201 bin 547 bireysel başvuru oldu. Anayasa Mahkemesi şuana kadar en çok adil yargılanma hakkından ihlal kararı verdi. Bu yüzde 57’ye tekabül ediyor ve ciddi bir rakamdır. 161 bin 84 bireysel başvuru ise karara bağlandı. Şuanda Anayasa Mahkemesinin elinde incelenmeyi bekleyen 40 bin 463 bireysel başvuru dosyası var. Yani bireysel başvuru dosyalarının yüzde 80’ini Anayasa Mahkemesi göğüsledi” diye konuştu.

    “AİHM’e ne kadar az başvuru olursa biz başarılıyız demektir”

    AİHM’in 31 Aralık itibariyle bilgilerini güncelleyeceğini de aktaran Saraç, “31 Aralık itibariyle Türkiye aleyhine yapılmış başvuruların sayısını çıkartacağız. Bunun Anayasa Mahkemesinin karar verdikten sonra ne kadarının AİHM’e gittiğine bakacağız. Bu verilerden bizim başarımız ortaya çıkacak. Biz dosyayı inceledikten sonra ne kadar az Türkiye aleyhine AİHM’e başvuru yapıldıysa bizim için bir başarıdır. Çünkü Anayasa Mahkemesi bu işi göğüslüyor, demektir bu. Yani sayısal olarak AİHM’e az başvuru gitmesi bizim başarımızı ortaya koyar. İncelediğimiz kararlarda ihlal çıkmaması bizim için başarıdır. Ben inceledim değerlendirdim aynı karar AİHM’e gitti. Orası ihlal yok dediyse bizim için başarıdır. Ne zaman ki benden geçen dosyayı AİHM ihlal var derse bizim için olayı iyi değerlendiremediğimiz anlamına gelir” şeklinde konuştu.

    Seminere ayrıca Samsun Baro Başkanı Kerami Gürbüz ve Samsun Barosuna kayıtlı çok sayıda avukat ve stajyer avukat katıldı.

  • YÖK Başkanımız Saraç Anadolu Üniversitesinin 60. yılını kutladı

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, Anadolu Üniversitesinin 60’ıncı kuruluş yılını kutladı.

    Türk Yükseköğretim Sisteminin önemli kilometre taşları arasında yer almanın yanı sıra uluslararası alanda da sürdürdüğü öğretim faaliyetleriyle adından başarıyla söz ettiren Anadolu Üniversitesinin 60. kuruluş yılı dolayısıyla YÖK Başkanı Saraç, Twitter hesabından yayımladığı mesajla kutladı. YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç, Twitter’dan yayımladığı mesajında “Türk Yükseköğretim Sisteminin önemli kurumlarından olan Anadolu Üniversitesi’nin 60. kuruluş yılını kutlar, başta Rektörümüz Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı olmak üzere bütün akademisyenlerini ve idarecilerini tebrik ederim” ifadelerine yer verdi.

    Üniversiteden YÖK Başkanına teşekkür

    YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın, 60. yıl dolayısıyla yayımladığı tebrik mesajına Anadolu Üniversitesi ise şu ifadelerle yanıt verdi:

    “Anadolu Üniversitesi olarak bizler de YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Yekta Saraç Beyefendiye, bilimsel ve akademik açıdan gelişimimize verdiği desteklerden dolayı tüm personelimizle beraber sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.”

  • Türkiye’nin Ahisi Trabzonlu kayık ustası Ali Saraç oldu

    30. Ahilik Haftası kutlamaları törenlerle başlarken, Trabzon geçen yıldan sonra bu yıl da Türkiye’nin Ahisi’ni çıkarmanın gururunu yaşıyor.

    Türkiye’nin Ahisi seçilen Trabzonlu kayık ustası 85 yaşındaki Ali Saraç, ödülünü 23 Eylül’de Kırşehir’deki Ahi Evran Külliyesi’nde alacak. Geçen yıl da 78 yaşındaki Trabzonlu terzi Emine Coşkuner, Yılın Ahisi seçilmiş ve ödülünü Kırşehir’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan almıştı.

    30. Ahilik Haftası kutlamaları kortej yürüyüşüyle başladı. Yürüyüşün ardından meydandaki Atatürk Anıtı’na Trabzon Valisi Yücel Yavuz ve Trabzon Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Metin Kara tarafından çelenk sunuldu.

    Ahilik tarihinin anlatılmasının ardından törende bir konuşma yapan TESOB Başkanı Metin Kara, Trabzon olarak geçen yılın ardından bu yıl da büyük bir gurur yaşadıklarını söyledi.

    Kara “Bilindiği gibi Esnaf Odaları birliği olarak her yıl 3 ahi belirleyerek Gümrük ve Ticaret İl Müdürlüğü’ne bildiriyoruz. Komite üyeleri, Trabzon’un Ahisi’ni belirliyor. Geçen yıl 78 yaşında olan ve 60 yıldır terzilik yapan Emine Coşkuner ablamız önce Trabzon’un, ardından Türkiye’nin Ahisi seçilmiş ve ödülünü 23 Eylül 2016 tarihinde Kırşehir’de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almıştı. Emine annemizden aldığımız bu heyecanı içimizde büyüterek devam ettirdik. Buradan müjdeliyorum ki, 2017 yılında da Türkiye’nin Ahisi Trabzon’dan seçilmiştir. 1932 yılında Trabzon7un Akçaabat ilçesinde doğan Ali Saraç amcamız, 14 yaşındayken marangozluk mesleğine çırak olarak başlamıştır. Vergi kaydı açık olarak halen aktif şekilde esnaflığa devam eden 85 yaşındaki Ali Saraç amcamız, sektöre çok sayıda usta, yamak ve çırak yetiştirmiştir. Karadeniz Bölgesi’nde kayık imalatı ve tamiri yapan ustamız Ali amcamıza ve bütün ahilerimize saygılarımı sunuyor ve ellerinden öpüyorum” dedi.

    Trabzon Valisi Yücel Yavuz da Ali Saraç’ın Türkiye’nin Ahisi seçilmesinin mutluluğunu yaşadıklarını da vurgulayarak “Türkiye genelinde yapılan değerlendirmede, Trabzon artık ahiliğin yurdu gibi bir durum oluşmaya başladı. Ustalık dediğimizde bunun hakkını veren bir halkız biz Trabzon halkı olarak. Ali Saraç büyüğümüz Türkiye’de Yılın Ahisi seçildi. Haddimiz değil ama onu takdir ve tebrik ediyoruz. Benim babam da marangozdur. Marangozlukla yoğrulan ve büyüyen bir ailenin çocuğu olarak esnaflığın ne olduğunu çok iyi bilirim. Verilen söz gününde yerine getirilmelidir. Verilen sez anlaşılmalı ve aynı şekilde müşteriye teslim edilmelidir. Eğer bunu yapabiliyorsanız siz her türlü aldığınız parayı da hak edersiniz duaya da mazhar olursunuz. Bunu en iyi şekilde yapan esnaflarımızı canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından Trabzon’da ve Türkiye’de Yılın Ahisi seçilen Ali Saraç’a, Yılın Kalfası Musa Birinci’ye ve Yılın Çırağı Umutcan Karslı’ya, Vali Yücel Yavuz, TESOB Başkanı Metin Kara ve ilgili meslek odası başkanları tarafından plaket ve ödülleri takdim edildi.

    Mehter konserinin ardından Ahilikte önemli törenlerden biri olan, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa geçişi sağlayan Şed Kuşanma töreni canlandırıldı. İlgiyle izlenen törenin ardından, Trabzon Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği tarafından katılımcılara etli pilav ve ayran ikramı gerçekleştirildi.

  • YÖK Başkanı Saraç: “100/2000 doktora bursları projesinde 1800 TL burs verilecek”

    Yükseköğretim sisteminde mevcut olan sorunlar ve çözümü kapsamında, YÖK’te ilk kez “Tıp Dallarında Asistan Eğitimi Çalıştayı” düzenlendi. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç, çalıştayda 100/2000 doktora bursları projesinde verilecek bursun 1800 TL’ye çıkarıldığını açıkladı.

    YÖK’te ilk kez düzenlenen “Tıp Dallarında Asistan Eğitimi Çalıştayı”nda yükseköğretim sisteminde mevcut olan sorunlar masaya yatırıldı. Devlet ve vakıfların yükseköğretim kurumlarındaki tıp fakültelerinden temsilcilerin, eğitim ve araştırma hastanelerden asistan temsilcilerinin ve Sağlık Bakanlığı, Kamu Hastaneleri Kurumu ve Adli Tıp Kurumu yetkililerinin katıldığı çalıştaya YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da yer aldı. Tıp fakültelerinde mezuniyet sonrası eğitimde kalitenin arttırılması, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı çalıştayda açılış konuşmasını yapan Başkan Saraç, 2015 verilerine göre dünyada 2 bin 420 civarında tıp fakültesi olduğunu, Çin’de, Hindistan’da, ABD’de ve Brezilya’da ve diğer bazı ülkelerde tıp fakültesi sayılarının 150’nin üzerinde olduğu bilgisini verdi ve dünyanın 7 milyar nüfusuna oranla 2 bin 420 tıp fakültesinden yılda ortalama 389 bin hekimin mezun olduğu ve diğer taraftan 2015’te 36 ülkede hala hiç tıp fakültesi olmadığını belirtti. “Sahra Afrika’sında 26 ülkede 1 veya 2 tıp fakültesi mevcut” diyen Saraç, konuşmasına şu şekilde devam etti:

    “Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu, bütün ülkelerde bütün tıp hekimlerinin ve de sağlık çalışanlarının, güçlü mobilize bilgi ile donatılmış bir çekirdek eğitim programı ile eğitilmelerini, eleştirel düşünce anlayışına sahip olmalarını ve de en önemlisi etik değerler kavramlarını iyi öğrenmelerini önermektedir. Tıp eğitimine bakıldığında 20. yüzyılda 3 ciddi eğitim reformu görüyoruz; 20. yüzyılın başlarında science-based (bilim-temelli) müfredatlı eğitim yürütülmüş, 20. yüzyılın ortalarında probleme dayalı eğitim gündeme taşınmış ve son olarak şimdi 21. yüzyılın başlarında 3. nesil tıp eğitimini ve sağlık hizmetlerini profesyonel yetkinlik ve global bilgiye dayalı performans temelli yaklaşım yürütmektedir. Ancak, eğitime yönelik verimli eğitim reformlarını takip ederken Yükseköğretim Kurulu olarak hedefimiz, insana verdiğimiz değeri merkeze alarak bireyin ve toplumun sağlığını koruyan, hastasına iyi bakan, memleketini iyi tanıyan ve insan sevgisi ile dolu yetenekli hekimler yetiştirmektir. Yetiştirdiğimiz genç hekimlerden beklediğimiz hizmet sunmak için gayret içinde olmalarını, karar verici olmaları, tüm dünyayı ama özellikle hizmet verdikleri toplumu iyi tanımalarını bekliyoruz. Hekimlerimiz eğitimlerini tamamladıklarında Türkiye’nin sağlık sorunlarını bilmelidirler ve mezun olduktan hemen sonra bu sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış olmalıdırlar.”

    “Kaliteli eğitim vereceksiniz, kaliteli hizmet sunacaksınız”

    Tıpta uzmanlık eğitimi verirken eğitim-araştırma ve eğitim-hizmet dengelerinin korunması gerektiğinin altını çizen Başkan Saraç, “Uzmanlık eğitimi aldığınız kurumlarından beklediğimiz diğer önemli iki kavram hizmet ve yüksek düzeyde araştırmalardır. Tabi ki bu yükün ağır olduğunu düşünmekteyim. Kaliteli eğitim vereceksiniz, kaliteli hizmet sunacaksınız, aynı zamanda da yüksek düzeyde araştırmalar gerçekleştireceksiniz. Ama unutmayın kaybedecek ve boşa harcayacak bir günümüz bile yok, mutlaka çok çalışmalıyız, buna mecburuz ve bunları yapabilecek birikimimiz mevcuttur. Değerlerin farklılaştığı bir ortam var. Buna uyumlu yüksek etik değerler ve yüksek kalite ile bir hekimi nasıl yetiştireceğiz, eğitim, araştırma ve hizmet üçlüsünü merkeze alarak de özenle çalışmamız gereken bir konu bu. Günümüz yüksek teknolojinin hızla ve en sık kullanıldığı alan olan tıp bilimi, toplum için pahalı maliyetleri bünyesinde taşıyabilmektedir. Bu süreçlerin iyi yönetilememesi ve yozlaşabilmesi insanı insan yapan değerlere ve kavramlar sanki değer yitirmesi ile daha sık karşılaşılır hale gelmiştir. ’Klasik tıp mesleği anlayışının içine kazanç kavramının girmesi bir takım yozlaşmalar yanı sıra eşitsizlikleri de beraberinde getirmiyor mu’ diye bir soru bu noktada hepimizin gündemine girmektedir. Bu nedenle verdiğimiz eğitimde güncel bilimi takip ederken, yetiştiğimiz süreçlerin bir parçası olan klasik eğitim değerlerimizi de kaybetmemek gerekmektedir. Bugün eğitim, araştırma ve hizmet üçlüsünün sağlıklı işleyebilmesi için gereken niteliklere vurgu yapabilme arzusuyla tıp fakültesine girebilmek için ilk 40 binde yer alma şartını koyduk ve bu düzenlemenin geri dönüşleri bize olumlu olarak ulaştı. Yeni YÖK olarak bütün uğraşımız, gayretlerimizle dikkat ettiğimiz bir noktadır bu. Ayrıca bir diğer konu da tıp fakülteleri, gerçek araştırma merkezlerini ön plana çıkararak ülkemizde yürütülen klinik araştırmaların verimliliğini ve etkinliğini arttırmak konusunda gayret içinde olmalıdır. Yetiştirdiğimiz hekimlerin tümünün hasta sağlığına doğrudan hasta bakarak katkıda bulunması önlerindeki tek kariyer planı değildir. Bugün ülkemizde ve yurt dışında yetişmiş, gurur duyduğumuz birçok hekim kökenli araştırmacılar bulunmaktadır. Bu nedenle fakültelerimiz kadrolarının enstitülerde yürüttüğü çalışmalar ve programları da ayrıca önemsiyoruz. Uzmanlık eğitimi dışında da sağlığa ilişkin doktora alanlarına destek vermeye çalışıyoruz. Yeni 100/2000 doktora bursları projesi buna bir örnektir. Ar-Ge alanında içinde bulundukları üniversitelerin diğer araştırma birimleriyle interdisipliner çalışmalar bu kapsamda önemsediğimiz bir iş birliğidir. Örneğin ülkemizdeki mültecilere yönelik klinik araştırmalar sosyal bilimler ile ortaklıklara kapı açabilir. Veya güncel diğer bir başlık olan çevre çalışmaları tüm bilim alanlarının beraber çalışabileceği bir konudur. Bu tür işbirliklerinin eğitime de yansıyacağını ve mezun ettiğiniz tüm öğrencilerin birikimlerine, ülke ve dünya sorunlarını anlamalarına yardımcı olacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

    “Temel bilimler alanlarında doktora programları ciddiyetle gözden geçirilmeli”

    Alana ilişkin değişim süreçleri ve bunları takip, iyi sayfalar açmayı hedefliyor olsa da, değerler ve hedeflerin iyi ortaya konamaması, zaman zaman motivasyon eksikliği, mali konular, coğrafi ve sosyal koşulların hedeflere varmada kendilerini geciktirebildiğini aktaran Saraç, “Ülkemizdeki devlet üniversitelerinde 73, vakıf üniversitelerinde 27 olmak üzere toplam 100 tıp fakültesi var. Bunlardan 84’ü aktif. Diğerleri kurulmuş ama henüz eğitime başlamamış. Bu fakültelerdeki öğrenci sayımız 75 bindir. Öğretim üyesi sayımız 13 bin civarındadır. Bu fakültelerin yeni açılanlarında sıkıntılı süreçler yaşandığını bilmekteyiz. Gelişmiş üniversitelerimizin özellikle temel bilimler alanlarında doktora programlarını ciddiyetle gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bu süreçte biz gereken desteği vermeye hazırız. Tıp eğitimi Türkiyemizin dünyada en iyi olduğu alanlardan biridir. Umarım bu toplantı ilerleme kaydetmek istediğimiz bütün bu alanlarda yön gösterici olmaya devam eder” diye konuştu.

    “Burs ücreti 1800 TL’ye çıkarıldı”

    YÖK’ün Türk bilim hayatında ilk defa öncelikli 100 alanı tespit edip, bu alanlarda 2 bin kişiye doktora bursu verme kararı aldığını açıklayan Başkan Saraç, “Türk bilim hayatında ilk defa yapılan bu uygulamada hedefimiz, bu alanlarda eleman yetiştirmek ve mezunların mezun olduktan sonra sadece üniversitelerde değil enstitülerde de istihdam edilmeleri. Bu 100/2000 doktora bursları projesinde burs miktarı da 1800 TL’ye çıkarıldı” ifadelerini kullandı.