Etiket: Santraller

  • Ruslardan nükleer santraller için yeni teknoloji

    Rusya’nın Ulusal Araştırma Merkezi (NRC) Kurchatov Enstitüsü tarafından geniş kapasiteli nükleer reaktörlerin ömürlerinin uzamasını sağlayan yeni bir teknoloji geliştirildi.

    Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu NGS’yi yapan Rusya Devlet Nükleer Enerji Şirketi Rosatom ise dünya çapında bir ilke imza atarak, bu teknoloji ilk kez deneyen şirket oldu. ‘Tavlama teknolojisi’ olarak tanımlanan bu yenilikçi teknoloji, nükleer enerji santrallerinin güvenliğini ve ekonomik performansını artırıyor ve VVER-1000 reaktörlerinin hizmet ömrünü yaklaşık 15-30 yıla kadar uzatabiliyor.

    Rosatom, Moskova’ya 900 kilometre uzaklıktaki Saratov bölgesinde yer alan Balakovo santralinde, VVER-1000 model birinci güç ünitesinde geniş kapasiteli bir reaktör kanalının iyileştirici ‘tavlama’ işlemini başarıyla tamamladı. Kurchatov Enstitüsü uzmanları tarafından geliştirilen bu teknoloji ile reaktör kanalındaki metalin fiziksel koşullarını iyileştiren, yenileyen bir ısıl işlem kullanarak reaktörün hizmet süresinin uzamasına olanak sağlanıyor. Proje, dünya genelinde yaşlanan 1GW kurulu kapasite reaktör filosu için uygun maliyetli ömür uzatma fırsatları sunuyor.

    “En yeni ve en yenilikçi teknoloji”

    Rosatom Genel Müdürü Alexey Likhachev, bu teknolojinin dünyadaki en yeni teknoloji olduğuna dikkat çekerek, “Bugün dünya genelinde yaklaşık 37 VVER-1000 bulunmaktadır. Tavlama, bir reaktörün hizmet süresini uzatmaya olanak sağlayan dünya üzerindeki en yeni ve şu an için tek teknolojidir. Bu teknolojinin ihracatı da mümkün olacak” dedi.

    7.8 milyar ton karbon emisyonunu engelliyor

    Tavlama, nükleer enerji santrallerinin güvenliğini ve ekonomik performansını artırarak VVER-1000 reaktörlerinin hizmet ömrünü yaklaşık 15-30 yıla kadar uzatabiliyor. Böylece hizmet ömrü süresince güç üretimi maliyetinin, kömür santralinin maliyetinden

    çok daha ucuz olacağı ve MWt-saat başına 29 dolara kadar düşürebileceği tahmin ediliyor. Söz konusu teknolojinin küresel karbon emisyonunu da toplamda 7.8 milyar ton kadar azaltmaya yardımcı olacağı belirtiliyor.

    Patenti alındı

    Bu yenilikçi teknolojiyi geliştiren NRC Kurchatov Enstitüsü’nün Başkanı Mikhail Kovalchuk, konuya ilişkin şu bilgileri verdi: “VVER-türü reaktörlerin nötron ışıması altında uzun süreli işleyişi, reaktör basınç kanallarındaki metal kısımların bozulmasına sebep olur. Bu da tüm nükleer santrallerin ömrünü sınırlayan bir unsurdur. NRC Kurchatov Enstitüsü bilim insanları, her türden ve kapasiteden su kullanımlı nükleer güç reaktörüne adapte edilebilecek VVER-1000 nükleer reaktör kanallarını iyileştirici tavlama teknolojisini geliştirerek patentini aldı. İlk iyileştirici tavlama, Balakovo NGS’in birinci ünitesi için kasım ayı ortalarında yapıldı. Bu işlem, basınç kanal metalinin yapısında ve mekanik kısımlarında ilk haline gelecekleri kadar bir iyileştirme yaşanmasına olanak sağladı. Tavlama sonuçlarına göre, VVER-1000 reaktör basınç kanalı, ekstra 15 yıllık bir hizmet ömrü kazandı.”

    Benzer bir teknolojiyle reaktörlerin ömrü 60 yıla çıktı

    Daha önce de benzer bir teknoloji, Rusya’daki Novovoronej ve Kola NGS’lerde, Ukrayna’daki Rivne NGS’de, Almanya’daki Ermeni NGS ile Greifswald NGS’de ve Bulgaristan’daki Kozloduy NGS’de orta kapasiteli VVER-440 model ve daha küçük reaktörlerde denenerek test edilmişti. Tavlama teknolojisi, bu reaktörlerin ömürlerinin 45-60 yıla çıkmasını sağladı. VVER-440 kanallarına kıyaslandığında, VVER-1000 modeller daha geniş bir çapa ve daha kalın çelik çerçevelemeye sahip.

  • Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi İstanbul’da başladı

    Nükleer endüstrinin önde gelen yerli ve yabancı 900 temsilcisini ağırlayan, 4’üncü Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi İstanbul’da başladı.

    Nükleer Mühendisler Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi, dördüncü kez nükleer sanayinin önde gelen isimlerini İstanbul’da buluşturdu. Zirve kapsamında, 2060’a kadar Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’da hayata geçirilmesi planlanan 30 nükleer santral projesi ile oluşacak 600 milyar dolarlık pazardan Türk firmalarının nasıl pay alabileceği masaya yatırıldı.

    İki gün boyunca sürecek olan Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi kapsamında; Japonya, Almanya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, İngiltere, Rusya ve Çin’den gelen firmalar Türk ortaklar bulmak için 200’ün üzerinde ticari eşleştirme görüşmesi yapacak.

    Ergün: “Nükleerde çalışan her 100 kişi 66 yeni istihdam sağlıyor”

    Zirve’nin açılış konuşmasını yapan Zirve Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, “Yaklaşık 500 bin ayrı parçadan oluşan nükleer santral projelerinin her birinde yaklaşık 12-14 bin kişilik istihdam sağlanıyor. Nükleer Enerji Enstitüsü’nün yaptığı çalışmalara göre nükleer santrallerde çalışan her 100 kişi için ekstra yaklaşık 66 kişilik istihdam oluşturuyor. Bu açıdan nükleer santral projeleri ülke ekonomisi açısından doping etkisi sağlıyor. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’da 2060 yılına kadar yaklaşık 30 nükleer santral projesi devreye girecek ve her bir projenin maliyeti yaklaşık 20 milyar dolar olacak. Bu süreçte oluşacak 600 milyar dolarlık pazardan Türk firmalarının daha fazla pay alabilmesi için Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi vizyon açan bir etkinlik oluyor” dedi.

    Tuncer: “Türkiye’nin geleceği, nükleer, uzay ve savunma teknolojisinde”

    Nükleer santrallere yönelik geliştirilecek kapasitenin enerji, uzay, savunma, otomotiv, denizcilik, havacılık gibi katma değeri yüksek sanayi kollarında da kullanılabileceğini ifade eden Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi Organizasyon Komitesi Başkanı Koray Tuncer, Türkiye’nin geleceğinin nükleer enerji gibi katma değerli sektörlerde olduğunu bildirdi. Tuncer, “Nükleer santral projelerinin inşaatı yaklaşık 5 yıl sürüyor ve bir nükleer santral projesinin ömrü 30-40 yıl devam ediyor. Bu kadar uzun vadeli olan nükleer enerji yatırımları, ucuz enerjinin yanı sıra birçok yan sanayinin gelişmesine de aracılık ediyor. Türkiye eğer nükleer enerji sektörüne yatırım yapar ve KOBİ’lerini bu alanda gelişmesini teşvik ederse sadece Türkiye’deki değil yurt dışındaki projelerden de pay alma şansını yakalayacak ve teknoloji ithal eden değil ihraç eden ülke konumuna yükselecektir” diye konuştu.

    Çubukçu: “Nükleer santrallerde güvenlik ve kalite olmazsa olmaz”

    Yerli firmaların sadece yerli olduğu için bir nükleer santral projesinde yer alamayacağını söyleyen 4.’üncü Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi Başkan Yardımcısı Nilay Çubukçu, “Nükleer santral projeleri için yüksek güvenlik ve kalite yönetimine sahip olmak olmazsa olmaz ön koşuldur. Nükleer santral projelerinde yer almak isteyen Türk firmalarının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın online firma envanter sistemine kayıt olmaları gerekiyor. Yerli şirketlerin bağlı bulundukları ticaret ve sanayi odaları ile yakın iletişimde bulunmalarının da projelerin ihtiyaçlarını anlamada çok önemli. Bu konuda firmalar yalnız olmadıklarını da bilmeliler. Yerlileştirmeyi artırmak için birçok mekanizma var” ifadelerini kullandı.

    Cabbar: “ASO yerli üreticileri destekliyor”

    Ankara Sanayi Odası Genel Sekreteri Yavuz Cabbar ise “Ankara Sanayi Odası olarak 3 farklı proje ile kamu, özel sektör, sivil toplum ve diğer odalarla birlikte sanayicilerimizin nasıl nükleer santral tedarikçisi olabilecekleri üzerinde çalışıyoruz. Ülke çapında nükleer alanındaki koordinasyonu sağlayan Enerji Bakanlığımızla birlikte yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Çinlilerin kısa zamanda ulaştıkları nokta bizler için önemli bir rol model oluyor. Türkiye’nin yerel sanayisi ile nükleer sektöründe mümkün olan en yüksek paya ulaşmayı hedefiyle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Kanda:“Nükleer santral projeleri temiz enerji için önemli”

    Sinop Nükleer Enerji Şirketi (MHI) Başkanı Makato Kanda, Sinop nükleer santral projesinin halen fizibilite aşamasında olduğunu belirterek, nükleer santrallerin Türkiye için değerli projeler olduğunu ifade etti. Nükleer enerjinin temiz enerji arzı için önemli olduğunu açıklayan Kanda, nükleer santrallerin topluma sürekli ekonomik fayda sağladığını ve sanayi kollarının altyapılarının iyileştirilmesi için birçok katkı sunacağını belirtti.

    Fengxue: “Çin yerelleştirmede yüzde 80’lere ulaştı”

    Çin’in yerelleştirme uygulamaları hakkında bilgi veren SNPTC Kıdemli Başkan Yardımcısı Wang Fengxue, Çin’in yerelleştirmede yüzde 80’lere ulaştığını ifade etti. Fengxue, “Çin’in çok kısa zamanda bu kadar yüksek oranda yerelleştirme başarısı göstermesinin nedenleri, devlet ve şirketler düzeyinde nükleer enerji santrallerinin kurulması için birliktelikler geliştirildi. Devlet tarafından planlama, projelendirme ve finansman destekleri sağlandı. Ekipman üreticileri de yatırımlarını bu alana yaptı. Böylelikle nükleer enerji konusunda hızlı bir yol aldık” diye konuştu.

  • TEMA Vakfı’ndan Termik Santraller Ve Filyos Bölgesi’nde İnceleme

    TEMA Vakfı Yönetimi Zonguldak’a gelerek termik santraller ve Filyos Vadi Bölgesi’ndeki incelemelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ve Genel Müdürü Barış Karapınar, Zonguldak’ta incelemelerde ve ziyaretlerde bulundu. İnceleme ve ziyaretlerin ardından basın toplu düzenleyen TEMA Vakfı Yöneticileri yaşanabilir bir gelecek için acilen tedbir alınmasını istedi.

    TEMA Vakfı Zonguldak il Temsilciliği’nde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Zonguldak’ta TEMA Vakfı deyince iki konu ortaya çıkıyor. Birincisi termik santrallerle ilgili ikincisi ise Filyos Bölgesi ile ilgili konudur. Bu konularla ilgili bir gözlem gezisi gerçekleştirdik. Çok da yararlı oldu. Burada iki temel mesaj var. Bir tanesi Zonguldak tarihi boyunca enerji üretimi anlamında gerçekten bölge olarak çok değerli çalışmalar yapmış. Hem kömür hem termik konusunda ülke ekonomisine çok büyük katkılarda bulunmuş. Şimdi artık yeni bir dönemde bunları konuşurken Zonguldak için ikinci bir çalışma alanının başka bir bakışın oluşturulması gerektiğini önemle vurgulamak istiyoruz. Hem ülkemiz hem dünya tamamen farklı boyutlara geçerken Zonguldak’ın da kendi doğasına yakışır şekilde başka istihdam alanlarının da Zonguldak’ta açılmasının önemli olmasını düşünüyoruz. Bu sebeple de tabii ki termik santraller açılmış ama artık bu bölgenin ne doğanın ne insan sağlığı açısından ilave bir takım yüklere kapasitesinin olmadığını görüyoruz. Biz hem yerel hem de ülkemizi yönetenlere zaten Zonguldak halkı enerji üretiminde düşeni yapmış. Var olanlar devam etsin ama önümüzdeki 30 yıl için yeni projelerle başka bir istihdam alanını da Zonguldak’a sunalım. Gerçekten Zonguldak zengin bir doğal çevrenin içerisinde” diye konuştu.

    TEMA Vakfı Genel Müdürü Barış Karapınar ise “Geçtiğimiz aylarda Paris Anlaşması imzalandı. İklim değişikliklerine neden olan sera gazları hepimizin hayatını, iklim değişikliği hepimizin hayatını etkiliyor. Ciddi etkileri yaşıyoruz. Bununla da mücadele etmek gerekiyor. Dünya artık yüzde yüz yenilenebilir enerjiye götürme ihtiyacını gösteriyor. Bunu kendine hedef koyan şehirler var artık. Zonguldak’ın geleceğini yeşil Zonguldak vizyonuyla örtüşmesini istiyoruz. Hem yerel hem ulusal seviyede değişime dönüşüme ihtiyaç var. Değişik paydaşlarla bir araya geldik. Santralleri görme imkanımız oldu. Yerel savunucularla bir araya geldik. Uzun vadede umuyoruz ki daha yeşil daha modern, insanların daha iyi şartlarda yaşadığı, daha onurlu şartlarda çalıştığı bir Zonguldak olmasını umuyoruz” şeklinde konuştu.

    TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Bülent Ecevit Üniversitesi’nin Green Metric’teki başarısını da hatırlatarak yeşil Zonguldak vizyonuyla çalışmalar yapılması gerektiğinin altını çizdi.