Etiket: sanıkların

  • Kübra Boyraz’ın botoks sonrası ölümüne ilişkin görülen davada sanıkların ifadeleri şoke etti

    Kübra Boyraz’ın botoks sonrası ölümüne ilişkin görülen davada sanıkların ifadeleri şoke etti

    Beylikdüzü’nde bir güzellik merkezinde yaptırdığı botoks işleminin ardından fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Kübra Boyraz’ın ölümüne ilişkin davanın görülmesine başlandı. Duruşmada tutuklu sanıklar Öner Özsoyeri ve Erdal Doğruya botoks işlemini yapanın kendileri olmadığını söyleyerek tahliyelerini talep etti, sanıkların ifadeler ise şoke etti.

    Beylikdüzü’nde 19 Eylül 2020’de bir rezidansta bulunan güzellik merkezinde kalçasına botoks yaptıran Kübra Boyraz (38) işlemin ardından fenalaşmıştı. Güzellik merkezi çalışanları tarafından evine bırakılan Boyraz, durumunun kötüye gitmesi nedeniyle hastaneye kaldırılmış ancak yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, pratisyen hekim Öner Özsoyeri’nin 12 yıla kadar hapsi istenirken, doktor olmadığı halde enjekte işlemini yaptığı iddia edilen Erdal Doğruya’nın ise 17 yıla kadar hapsi talep edilmişti. Diğer iki sanık Ömer Elmalı ve Bülent Bostancı’nın ise 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti. Öte yandan soruşturma aşamasında Öner Özsoyeri’nin 2009 yılında yine birçok kişiye tıbben uygun olmayan maddeleri estetik amaçlı enjekte etmesi sonucu yaraladığı gerekçesiyle Sağlık Bakanlığının suç duyurusunda bulunduğu öğrenilmişti.

    Olaya ilişkin Büyükçekmece 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada, tutuklu sanıklar Öner Özsoyeri, Erdal Doğruya ve tutuksuz sanık Ömer Elmalı SEGBİS sistemi ile hazır edildi. Tutuksuz sanık Bülent Bostancı ise duruşma salonunda hazır bulundu.

    “Elinde enjektör vardı”

    Duruşmada savunması sorulan sanık Öner Özsoyeri, 2017 ile 2019 yılları arasında cezaevine girdiğini ve bu süreçte diğer sanık Erdal’ın kendisine baktığını söyleyerek “Ben cezaevindeyken Erdal dolgu ve botoks yapıyordu. Sanık Ömer’in ‘İstanbul’da çok müşteri ve talep var’ demesi üzerine Erdal ‘bir yer tutalım veya ruhsatı olan bir yerde bu işi yapalım’ dedi. Bunun üzerine İstanbul’a geldik ve sanık Bülent adına iş yeri tuttuk. Bu yerde Erdal ile birlikte işlem yaptık. Dolgu botoks işini çok iyi yaptığı için kendisine ait bir müşteri konsepti vardır. Kübra Boyraz’a ilk seansı Temmuz ayında ben yaptım. Bazı müşterilerde ilk seansı ben yapardım. Olay günü 3. seansta rahatsızlığım nedeniyle işlemi yapamayacağımı Kübra Hanım’a söyledim. Bunun üzerine Erdal işlemi kendisinin yapacağını söyledi. Odaya ben, Kübra ve Erdal girdik. Telefonum çalınca dışarı çıktım. Ardından kapı çaldı ve Bülent geldi. O ara bir ‘ah’ sesi duydum. Kübra’ya sorduğumda canının acıdığını söyledi. Erdal’ın elinde enjektör vardı. Sonra Kübra’yı evine bıraktık. Tarafımca yapılmış hatalı bir tıbbi müdahale bulunmamaktadır. Suçsuzum tahliyemi ve beraatımı isterim” dedi.

    “Yaptığı hatalı işlem ortaya çıkmasın diye kortizon alıp Kübra’ya vurdu”

    Sanık Erdal Doğruya ise Öner Özsoyeri’nin sürekli çantasıyla dolaşarak botoks yaptığını ve kendisinin peçete vermek gibi ufak tefek işlere yardımcı olduğunu söyleyerek “Ben Kübra Hanım’a herhangi bir işlem yapmadım. Zaten gelen müşteriler ile benim herhangi bir muhatabım olmuyordu. Doktor olduğu için müşterilerle daha çok Öner muhatap oluyordu. Olay günü doktor Öner enjeksiyon yapmaya girdiğinde ben koltuktaydım. İlaçları Öner belirliyordu, bütün para Öner’de toplanıyordu. Öner yaptığı hatalı işlem ortaya çıkmasın diye dolaptan 1 tane kortizon alıp Kübra’ya vurdu. Tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “İnşallah Covid’den ölmüştür”

    Sanık Bülent Bostancı ise diğer sanıklar Erdal ve Öner’in yanında şoför olarak çalıştığını söyleyerek “İş yeri şubeleşme olmadığı için benim üzerime tutuldu. Olay günü Kübra Hanım işlem için biraz geç geldi. Öner şaka yollu ‘sonra gel’ dedi. Kübra Hanım tamam, dedi ancak Erdal Bey ‘ne bir daha gidip geleceksin ben yapayım’ dedi. Ben bir ara aşağı indim. Yukarı çıktığımda kapıyı bana Öner açtı ve tam o anda Kübra Hanım’dan ‘ah’ sesi geldi. Bunun üzerine içeriye girdik. İçeride Kübra Hanım ‘canım çok acıdı ara verebilir miyiz?’ dedi. Kübra Hanım fenalaşınca biz kendisine tuzlu su ve ayran yaptık. Öner ileride devlet hastanesi olduğunu Kübra Hanım’ı devlet hastanesine götürebileceğimizi söyledi, ancak o kabul etmedi. Ailesi duyarsa kendisine kızacağını söyledi. Ben, Kadriye Hanım, Ömer, Öner ve Erdal, Kübra Hanım’ı evine götürdük. Sonrasında toparlanarak İzmir’e gittik. Ertesi gün yeniden İstanbul’a geldik ve Beylikdüzü Emniyetinin bizi aradığını öğrendik. İfade vermek için karakola gittiğimizde Erdal, Öner’e ‘sen doktorsun başına bir iş gelmez yırtarsın’ dedi. Arabada giderken Erdal hüngür hüngür ağlıyordu. Öner ona ‘inşallah senin yaptığın işlemden değil de Covid veya başka bir hastalıktan ölmüştür’ dedi. Erdal da ‘ben iğneyi soktum girmedi çektim bir defa daha iteleyince bağırdı’ dedi. Güzellik merkezinin ruhsatı yoktu. İş yerinde uygulamaları Öner yapıyordu ancak olay günü rahatsız olduğu için işlem yapmadı. Erdal işlemi gerekirse kendisinin yapacağını söyledi. Suçsuzum beratımı isterim” dedi.

    “Sadece krem satışı için iş yerini açtık dememizi istedi”

    Savunması sorulan sanık Ömer Elmalı ise “Erdal’ın yaptığı iş enjeksiyon ya da uygulama değildi. Kübra Boyraz’a da işlemleri yapan Öner’di. Kübra fenalaşınca hastaneye gitmeyi kendisi istemedi. Biz İstanbul’a giderken Öner bize maktule krem satışı yaptığımızı ve iş yerinin sadece krem satışı için açıldığını söylemimizi anlattı. Ben Kübra’nın ölmesi konusunda herhangi bir işlem yapmadım” şeklinde konuştu.

    Tutukluluk hallerinin devamına karar verildi

    Savunmaların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

  • 6.5 yıl süren cinayet duruşmasında sanıkların tahliye talebi reddedildi

    Zonguldak’ta 6.5 yıl önce emekli madencinin boş bir arazide ölü bulunmasının ardından tutuklanan 2 sanığın tahliye talebi reddedildi.

    Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Caner Kuzucu ve Selahattin Kuzucu hakim karşısına çıktı. Çaycuma ilçesine bağlı Basat köyünde 6 çocuk babası emekli maden işçisi Hüsnü Basatlı’nın kaybolduktan 3 gün sonra boş bir arazide başına tabancayla ateş ederek öldürülmüş halde bulunmasının ardından ekipler soruşturma başlatmış, olayla ilgili iki şüpheli gözaltına alınmıştı. ’Kasten öldürme’ suçundan dava açılan ve tutuksuz yargılandıkları mahkemede 2.5 yıl sonra tutuklanan sanıklar bugünkü duruşmada hakim karşısına çıktı.

    Sanıklar, emekli madencinin öldürülmesi ile ilgili suçlarının olmadığını belirterek suçlamaları kabul etmedi. Sanıklardan Caner Kuzucu da uzun zamandır tutuklu kaldığını ve duruşmanın sonuçlandırılmasını ifade etti. Duruşma ise ileri bir tarihe ertelendi.

  • İBB iddianamesinde sanıkların karargahtaki görüntüleri de yer aldı

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 15 Temmuz’da işgal edilmesine ilişkin 50 şüpheli hakkında 3’er kez müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianamede, darbeci askerlerin karargah binasındaki görüntülerine ilişkin fotoğrafları da yer aldı.

    Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) işgal edilmesine yönelik iddianame hazırlandı. Sanık Mustafa Düzenli’nin 15 Temmuz günü gerçekleştirilen darbe girişimini planlamak üzere Ankara’dan İstanbul’a geldiği belirtilen iddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan toplantıda 15 Temmuz günü kritik bölgelerde konuşlandırılacak olan askeri personelin ve araçların planlamasının, gerçekleştirilecek faaliyetlerin, personel dağılımının ve görevlendirmenin görüşüldüğüne yer verildi. İddianamede, kamera görüntülerine göre darbe girişimine katılan askeri personelin 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına peyderpey geldikleri, bunlardan dikkat çekici olan Albay Muzaffer Düzenli’nin elinde çantalı bir vaziyette 13 Temmuz’da komuta katından makam odalarına doğru yürüdüğü, Albay Mürsel Çıkrıkçı’nın 12 Temmuz tarihindeki toplantıya katılırken, 13 Temmuz tarihindeki toplantıya katılmadığı ve 16 askeri personelin toplantıya katıldığı anlatıldı.

    İddianamede yer alan kamera görüntülerinde darbeci askerlerin zaman zaman karargah binası önüne çıktıkları, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyüp Gürler, Albay Uzay Şahin, Albay Muzaffer Düzenli, Albay Rıfkı Keser, Yarbay Murat Yanık, Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu’nun sivil kıyafetli, diğer askeri personelin ise ekseriyetle tugay personeli olması sebebiyle üniformalı oldukları, sadece Albay Ömer Faruk Özköse’nin kışlaya üniformalı olarak geldiği belirtildi. Kamera görüntüleri ve alınan ifadeler kapsamında olay günü tugayın nöbetçi subayının Zafer Gümüş olduğu anlatılan iddianamede, toplantı esnasında en düşük rütbeli subay olan Yüzbaşı Mehmet Karabekir’in çay servisi yaptığı ve içeriye subay sınıfı haricinde başka askeri personelin alınmadığı yer aldı. İddianamede, toplantıya katılanların toplantı bitimi 14 Temmuz günü saat 01.45’de sırayla toplantıdan çıktıkları ve koridora geçtikleri belirtilerek, Özkan Aydoğdu’n Eyyüp Gürler ile birlikte karargahtan ayrıldığı, saat 02.30 sıralarında tugay karargahında nöbetçi Subay Zafer Gümüş haricinde herhangi bir kişinin kalmadığı kaydedildi.

  • Halisdemir’in Avukatı sanıkların ‘Halisdemir’in adını kullanmamasını istedi”

    Muğla’da 7. gündür devam eden 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanına yönelik suikast girişimiyle ilgili duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve aynı zamanda Şehit Ömer Halisdemir’in avukatı Hüseyin Aydın, mahkemeden sanıkların Ömer Halisdemir’in adını kullanmamalarını isteyerek “Şehit Halisdemir’in manevi şahsına zarar veriyorsunuz” dedi. Bu sırada ifade veren Özel Kuvvetlerde görevli Yüzbaşı Mehmet Öztürk, “Ömer Halisdemir benim de silah arkadaşımdır” diye cevap verdi.

    Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dönüştürülen Muğla Sanayi ve Ticaret Odası Salonu’nda gerçekleştirilen duruşmalarda ifade veren sanıkların büyük çoğunluğunun 15 Temmuz darbe girişiminde darbeyi gerçekleştirmek isteyen generali öldürdükten şehit düşen ve halkın gönlünde taht kuran Ömer Halisdemir’i referans göstermesi üzerine Avukat mahkeme heyetinden talepte bulundu.

    Duruşmanın 7. gününde ifade veren 3. sanık Yüzbaşı Mehmet Öztürk, “Daha önce ifade verenler gibi şehit Ömer Halisdemir ile ilgili aynı ifadeleri söylüyorum” deyince söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Ömer Halisdemir’in de avukatı olan Hüseyin Aydın “Ben aynı zamanda Şehit Ömer Halisdemir’in ailesinin de avukatıyım. Sanıkların sürekli Şehit Ömer Halisdemir’i referans olarak göstermesi şehidin manevi şahsına zarar vermektedir. Şehidin Ailesi’nin sanıkların şehit Ömer Halisdemir’in adını kullanmamaları yönünde ricası var. Lütfen Ömer Halisdemir’in adını kullanmasınlar. Manevi şahsına zarar veriyorlar” diyerek mahkeme başkanından sanıkların Ömer Halisdemir’in adını kullandırılmamasını talep etti.

    “Benim de silah arkadaşım”

    Avukatın bu talebi üzerine ifade vermekte olan Yüzbaşı Mehmet Öztürk, “Ömer Halisdemir benim de silah arkadaşım” diye cevap verdi.

    Mehmet Öztürk savunmaya yönelik ifadesinde kendisine emir veren binbaşı Şükrü Seymen için ‘Şükür Binbaşı özel kuvvetlerdeki kahramandır. Beni böyle bir kahraman göreve çağırdığı için hiç tereddüt etmedim. Güvenilir ve kahraman bir komutandır. Bizim görevimizde emre itaatsizliğin ölüme kadar uzanan cezası vardır. Biz bordo bereyi takmadan önce emeklilik dahil her şart ve ortamda göreve çağrılınca gelmeye yönelik yemin ettik” diye konuştu.

    Mehmet öztürk ayrıca, mahkmeden talep ettiği delil ve iddianame dosyasının içinde USB de bulunduğunu ancak cezaevinde bunu çalıştıracak imkan olmadığını belirterek “USB’deki kayıtların yazıcıdan çıkarılması için 881 lira para talep ediliyor. Benim hiçbir gelirim olmadığı için 881 TL’yi bulamıyorum. Bu nedenle delil ve iddianamelerin bazı kısımlarını göremedim” diyerek yardım istedi.

  • Soma davasında sanıkların talepleri mahkemece reddedildi

    Manisa’nın Soma ilçesinde 301 işçinin hayatını kaybettiği facianın ceza davasında sanıkların ’Bazı tanıkların yeniden dinlenmesi, test merkezi kurulması, yeni bilirkişi heyeti oluşturulması, bilirkişilerin dinlenmesi, adli tıp ve otopsi raporlarını veren uzmanların dinlenmesi’ ile ilgili taleplerinin tümü reddedildi.

    Manisa’nın Soma ilçesinde 301 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin görülen davanın 14’üncü duruşmasına Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Davanın ikinci gününde sanık avukatlarının alınmasının ardından duruşmaya 2 saatlik ara verildi. Aranın ardından ise müdahil avukatların beyanlarının alınmasına başlanıldı. Mahkeme Başkanı Aytaş Ballı, sanıkların mahkemeye ilettiği ’Bazı tanıkların yeniden dinlenmesi, test merkezi kurulması, yeni bilirkişi heyeti oluşturulması, bilirkişilerin dinlenmesi, adli tıp ve otopsi raporlarını veren uzmanların dinlenmesi’ ile ilgili taleplerin tümünün reddine karar verdi.

    “Yarım ağızla söylediklerini tam ağza çevirdiler”

    Davanın ikinci oturumunda madenci ailelerinin avukatları basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer de katıldı. Avukatlar adına basın açıklaması yapan Denizer Şanlı, “Davadaki tüm belgeler, bilgiler, bilirkişi raporları, uzman raporları olayın gerçekleşmesindeki sanıkların sorumluluğunu ağır kusurlarını, ihmallerini, bu iş cinayetinin oluşmasına neden olan kişileri ve onların fiillerini açık olarak ortaya koydu. En son bilirkişi raporda bu biçimde belirlemelerde bulundu. Davanın sonuna geldikçe sanıkların sorumlulukları daha açık bir biçimde ortaya çıktıkça sanıklar aslında baştan beri davanın yarım ağızlı söyledikleri şeyleri tam ağza çevirdiler. Kabaca bu işin bir sabotaj sonucu meydana geldiği gibi ifadeleri ve beyanlarını daha sık dile getirdiler. Gerçek dışı soyut hiçbir dayanağı ve delili olmayan bu beyanları da sıklıkla dile getirdiler. Yargılamayı bu yönde etkilemek için ipe sapa gelmez açıklamalarda bulundular” diye konuştu.

    Avukatlardan basına suç duyurusu

    Bazı basın yayın kuruluşlarında kendileri hakkında terör örgütü faaliyeti yürüttüğü şeklinde haberlerin yer aldığını iddia eden Avukat Şanlı, “Birtakım medya ve basın yayın organlarında, adı sanı duyulmayan ama birtakım amaçlara hizmet ettiği belli olan internet sitelerinde birtakım haberler çıktı. Haberlerin özü şu; Mağdur aile avukatlarının aslında terör örgütünün faaliyetlerini yürüttüğü, mahkeme heyetinin paralel ve gizli bir yargılama yaptığı, mahkeme heyetinin whatsapp’tan yargılama yürüttüğü, sanıkların bütün taleplerini reddettiği, aslında gerçeklerin ortaya çıkarılmasına engel olduğu mahkeme heyetinin gibi ipe sapa gelmez bir çok suçlama ve bir çok haber bu basın ve yayın organlarında çıktı. Bu basın yayın organlarından bu haberlerin çıkmasının nedeni ve amacı mahkemede sanıkların yapamadığı senaryoyu medya organlarında göstererek bir etki alanı mahkemeyi yönlendirme etkisi altına alma, belli bir kamuoyu yaratma amacına yöneliktir. Biz bu haberlerin iftira, hakaret ve adil yargılamaya teşebbüs başlıkları altında Türk Ceza Yasasını ihlal ettiğini düşünüyoruz. Suç duyurumuz da bu yöndedir ve yarın Soma Cumhuriyet Savcılığına verilecektir” dedi.

    “Soma’daki kiri FETÖ şampuanı ile yıkamak istiyorlar”

    Basın açıklamasına katılan CHP Manisa Milletvekili Tur yıldız Biçer de bu şikayete müdahil olduklarını belirterek Soma davasına sonuna kadar sahip çıkacaklarının altını çizdi. Basın açıklamasına katılan CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel ise, “Şimdi de Soma’daki sorumluluklarını ellerindeki kiri ve kanı FETÖ şampuanı ile yıkamak, Soma’ya sabotaj deyip kendilerini aklamak istiyorlar” şeklinde konuştu.