Etiket: Sanatı

  • Tiflis’te “Hat Sanatı” Söyleşisi

    Tiflis Yunus Emre Enstitüsünde “Türk Şiirinde Hat Sanatı ve Yansımaları” konulu söyleşi gerçekleştirildi.

    Abant İzzet Baysal Üniversitesi Türkçe Bölüm Başkanı ve TÖMER Müdürü Doç. Dr. Halit Karatay geleneksel hale gelen edebiyat söyleşileri kapsamında Gürcistan’daki Türkoloji öğrencileriyle bir araya geldi.

    Programın açılışında yaptığı konuşmada yazma kitap sanatlarının temeli olan hat sanatının çok önemli olduğunu vurgulayan Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezi Müdürü Zekeriya Gültekin bu nedenle söyleşi programlarının Nisan ayı bölümünde Türklerin büyük katkılar sağladığı bu sanatı yakından tanımak ve tanıtmak istediklerini ifade etti. Doç. Dr. Halit Karatay ise söyleşiye hat sanatının İslam edebiyatında önemli bir yeri olduğunu belirterek başladı. Türk edebiyatında ise hat sanatının 13 -19. yy arasında etkin olarak kullanıldığını kaydeden Karatay, İslam kültüründe ahlaki ve evrensel öğretilerin aktarılmasında da hat sanatından yoğun biçimde faydalanıldığını ifade etti. Karatay ayrıca Osmanlı’da II. Murat döneminde Manisa’da edebiyat ve güzel sanat meclislerinin oluşmasıyla ilk meşhur hattatların burada çıkmaya başladığını, İstanbul’un fethiyle birlikte sanat erbaplarının bu kez imparatorluğun kültür ve sanat merkezi olan İstanbul’da toplandığını aktardı.

    Hat sanatının özellikleri ve inceliklerinden de bahseden Karatay, matbaanın icadının ardından divit yerine kalemlerin kullanılmaya başlandığını belirterek, hat sanatının günümüzde artık meslek olmaktan çıkıp hobi olarak varlığını sürdürdüğünü ifade etti. Türkoloji bölümü öğretim üyeleriyle öğrencilerin katıldığı program Doç. Dr. Halit Karatay’ın soruları yanıtlamasının ardından sona erdi. Tiflis Devlet Üniversitesi ve Yunus Emre Enstitüsüyle protokolü bulunan Kutaisi ve Batum şehirlerindeki Devlet Üniversitelerinde de tekrarlanan söyleşilerde Doç. Dr. Halit Karatay üniversitelerin Türkoloji Kütüphanelerine “Hattat Divan Şairleri” adlı kitabını hediye etti.

  • Aktürk: “Savunma Sanatı İle Şiddete Son Vereceğiz”

    Dünya Yakın Savunma Federasyonu Başkanı İbrahim Aktürk, bayanların eşlerinden şiddet görmemeleri için onlara savunma sanatı eğitimi vererek, bu şiddet eğiliminden biraz olsun uzaklaştıracaklarını söyledi.

    Dünya Yakın Savunma Federasyonu Başkanı İbrahim Aktürk, İHA muhabirine savunma sanatlarının işleyişi, gerçekleşecek projeler ve bu sporun önemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Güvenlik güçlerinin yapmış olduğu savunmalarda şiddet uygulandığı gördüklerini belirten Aktürk, 20 yıldır savunma sanatıyla ilgilendiğini ve dünya genelinde araştırmalar yaptığını belirterek, “Güvenlik memurlarının yapmış olduğu savunmalarda şiddet uygulandığını gördük. Biz de bunlara karşı insanlara nasıl zarar vermeden bir güvenlik memurumuz veya bir gümrük memurumuz bir saldırgan ile karşılaştığı zaman bunlara karşı nasıl bir savunma eğitimi yapılması gerektiğini 20 yıllık çalışmalarımız sonucu oluşturduk. Şiddet uygulamadan, karşı tarafa zarar vermeden bu çalışmaları şuana kadar uyguladık ve başarı da sağladık. Biliyorsunuz bir güvenlik memurumuz bir saldırgana karşı kendini korumak için şiddet uyguladığı medyada ve toplum içerisinde kötü algılanıyor. Çünkü o kişilere zarar vermezsek belki de topluma kazandırma şansımız olacak. Şiddet uygularsanız belki de o kişi toplumdan bir başkasına zarar verecek. Ama biz bu çalışmalarımızda bunu engelledik sayılır” dedi.

    Dünya Yakın Savunma Federasyonu’nun kurucusu olduğunu söyleyen Aktürk, “Oğlum da başkan yardımcısı ve onunla beraber bu sistemi geliştirdik. İnşallah Türkiye’de bu sistemi daha çok geliştirip daha çok tanıtıp resmi olarak Spor Bakanlığı’na bağlanmaya çalışacağız” diye konuştu.

    “EĞİTİMLERDEN İYİ SONUÇLAR ALDIK”

    “Türkiye çapında bu alanda daha çok kişiye seminer verecek yeterli eleman sayınız var mı?” sorusunun sorulması üzerine Aktürk, “Biz ilk 2014’te emniyet müdürümüzün talimatıyla Arnavutköy Polis Okulu’nda polislere eğitim verdik ve onlar yeni bir şey gördükleri için bunu sevdiler. Yine emniyetin isteği üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nün üst düzey daire başkanlarına da eğitimler verdik. 4-5 günlük eğitimler sonunda iyi sonuçlar aldık. Gümrük Muhafaza Memurlarının başına sürekli şiddetli olaylar geldiği için Bakanlığın bunu dikkate alacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

    “BU YIL AMATÖRCE BİR TURNUVA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”

    Bu yıl sonunda amatörce bir turnuva gerçekleştireceklerini söyleyen Aktürk, “Ringde yapılan bütün spor dalları iki kişilik bir müsabaka şeklidir. Karate, tekvando, kick-boks hangisi olursa olsun iki kişiyle yapılan centilmence bir spordur. Bu sporlarda vuran kişi puan alır, yalnız bizdeki spor daha farklıdır. Bu yıl sonunda amatörce bir turnuva gerçekleştireceğiz ve kesinlikle savunma yapan kişi şiddet uygulamayıp sadece savunmada kalarak karşı tarafı bloke edeceği bir turnuva olacak. Kabinlerden çıkan saldırganların kaç tanesini ne kadar sürede bloke ederse sporcu ona göre puan alacak” şeklinde konuştu.

    Bu sporun hedef kitlesinin çok geniş olduğunun altını çizen Aktürk, “Bu spor hiçbir alt yapı gerektirmeyen, güç istemeyen ve herkesin yapabileceği kısa bir zaman içerisinde bile herkesin öğrenebileceği bir çalışma öğretiyoruz” dedi.

    “ŞİDDET GÖREN BAYANLAR İÇİN BİR PROJE HAZIRLADIK”

    Aktürk, spor yapan kişileri içkiden, kumardan veya bütün ahlaksız davranışlardan arındırmaya çalıştıklarını belirterek, “Saygın insanlar yetiştirerek çocuklara önce ahlak, terbiye ondan sonra eğitimi öğretiyoruz. Federasyonumuzun da bu seviyeye gelmesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy şu ana kadar hep referansımız olmuştur, bizi bu seviyeye getirmiştir, kendisine teşekkür ediyorum. Bayanların da eşlerinden şiddet görmemeleri için savunma sanatı eğitimi verip onları bu şiddet eğiliminden biraz da olsa arındıracağız. Bu yaptığımız eğitim meyve veren ağan çok taşlanır misali çok eleştirilecektir. Başka spor dalları da bu eğitimi yapıyorlar fakat topluma güzel bir şey verebiliyorsak, biz herkese destek oluruz. İnşallah bizim de Türkiye’ye yeni getirdiğimiz bu spora zarar verecek şeyler yapılmaz” açıklamasını yaptı.

  • Park Afyon’da “Yumurta Sanatı” Sergisi Açılacak

    ECE Türkiye Proje Yönetimi tarafından yönetilen Park Afyon Alışveriş Merkezi, hizmete açıldığı günden bu yana düzenlediği birbirinden farklı ve ilgi çekici etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.

    Afyonkarahisar’ın yumurta üretiminde Türkiye’nin en önemli merkezi olmasından yola çıkılarak hazırlanan proje kapsamında düzenlenen “Yumurtanın Başkentinde Yumurtadan Sanata” adlı sergi ve atölye çalışmasının 11-17 Nisan 2016 tarihleri arasında Park Afyon AVM’de ziyaretçilerin beğenisine sunulacağı aktarıldı.

    Türkiye’nin en önemli yumurta oyma ustalarından Yusuf Eygören tarafından hazırlanan yumurta oyma sanatı eserlerinin sergileneceği etkinlik ve atölye çalışmasının Park Afyon AVM bünyesinde görücüye çıkacağı belirtildi. İçi boşaltılmış yumurtanın özel matkap ve hassas delici aletler kullanılarak farklı bir eser haline getirildiği yumurta oyma sanatı, ince işçilik gerektiren hassas sanatlardan birisi olarak kabul edildiği ifade edildi. 16- 17 Nisan 2016 tarihleri arasında Park Afyon AVM sergi alanında yumurta oyma sanatının nasıl yapıldığını katılımcılara atölye çalışmasıyla uygulayarak gösterecek olan Eygören’in atölye çalışması esnasında yumurta oyma sanatını denemek isteyen misafirlerine yumurta oyma sanatını da öğreteceği bildirildi.

    Eygören’in yapacağı atölye çalışmalarının ise 16-17 Nisan 2016 tarihleri arasında 15.00-17.00 saatleri arasında sergi alanında düzenleneceği öğrenildi.

  • Malatya’da ‘Ahşap Naht Sanatı’ Sergisi Açıldı

    Malatya’da Hat sanatının ahşap oyma sanatı ile birleşmesinden meydana gelen ’Ahşap Naht’ sergisi açıldı.

    Malatya Park Alışveriş ve yaşam Merkezinin ev sahipliği yaptığı sergide birbirinden özel eserler sanatseverlerin ilgisine sunulurken Malatya Park ziyaretçileri sergiye yoğun ilgi gösterdi. Ahşap Naht sanatıyla ilgili bilgi veren Nahhat Fatih Topatan, Ahşap Naht sanatının, Hat sanatıyla yazılmış olan yazının ahşaba özenle işlendiği sanat olduğunu ifade ederek, “Naht, hat sanatıyla yazılmış bir eserin kıl testereyle ahşap bir zemine kabartma tekniğinde uygulanması, başka bir deyişle ağaca şekil verme sanatıdır. Bu sanat oyma, kakma, kabartma ve yakma usulleriyle icra edilir” dedi. Bu sanatın Selçuklu döneminde başladığını söyleyen Topatan “Bu sanat Osmanlı döneminde de devam etmiş ancak Cumhuriyet kurulduktan sonra unutulan sanatlar arasına girmiş. Biz de elimizden geldiği kadar bu sanatı tekrar gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Naht sanatını babasından öğrendiğini belirten Topatan, “Yaklaşık 25 senedir bu sanatla iç içeyim, benden sonrada inşallah çocuklarım bu sanatı yaşatacak” şeklinde konuştu.

    ‘Naht Sanatı’ sergisi 3 Nisan tarihine kadar açık kalacak.

  • (Özel Haber) Osmanlı Sanatı Kadın Eliyle Gün Yüzüne Çıkıyor

    Van’ın Gevaş ilçesinde, Osmanlı sanatı olarak bilinen ve unutulmaya yüz tutmuş ‘filografi’, tekrar canlandırılmaya çalışılıyor.

    Gevaş Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Kadın Kültür Merkezi’nde açılan filografi kursu ile Osmanlı sanatının tekrar canlandırılması amaçlanıyor. Yaklaşık 20 kadın kursiyerin gönüllü olarak katıldığı kursta, birbirinden güzel hat işlemelerinin yanında tarihi yerler de sanata işleniliyor. Kursiyerlere gönüllü olarak sanatı öğretmeye çalışan Zeynep Öğütlüoğlu, hat ile çivi ve telin birleşmesinden oluşan filografi sanatının Osmanlılarda önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, ancak bu sanatın günümüzde unutulmaya yüz tuttuğunu söyledi. Bursa ve İstanbul dışında diğer ilerde pek bilinmeyen filografi sanatının Gevaşlı kadınların eliyle daha da ilerletildiğini vurgulayan Öğütlüoğlu, “Osmanlılar bunu daha çok hat üstüne yapmıştır. Biz ise yüz figürleri, hayvan figürleri veya bir şehrin simgesi olan herhangi bir şeyi ya da tarihi yerlerini işliyoruz. Osmanlıdan biraz daha ilerletilmiş hali diyebiliriz” dedi.

    Filografi sanatının zor olduğunu ve özellikle çivi çakmanın günlerce sürdüğünü ifade eden Öğütlüoğlu, “Filografi, ahşap bir zemin üzerine çivi geçirilerek, belli örgü teknikleri ve çeşitli desenlerin kullanılmasıyla meydana gelen bir sanat. Sadece çivinin çakılması iki günümüzü alıyor. Onun dışında sarması da zor. İlk iki katın sarması biraz kolay fakat üçüncü kat ise artık bütün kusurların kapatılmaya çalışıldığı ince işçilik isteyen bir kat oluyor. Bu da üç günümüzü alıyor. Yani bir tabloyu ancak bir haftada çıkartıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Filografi sanatının maliyete dökülmesi halinde Gevaşlı kadınların aile bütçelerine katkı sunacağını belirten Öğütlüoğlu, “Bu öyle bir sanat ki; çaktıkça yeteneğinizi daha da aşabiliyorsunuz. Şu anda Van kedisi, ters lale ve Halime Hatun Kümbeti’nin figürleri de işleniyor. Eğer maliyete dökülürse Gevaşlı hanımlar da kazanacak ve aile bütçelerine katkı sunmuş olacaklar. Gevaş için, Van için ve bayanlar için çok güzel. Evde boş boş duracağımıza burada meslek öğreniyoruz” şeklinde konuştu.

    Cezaevlerinde de yapılan bu sanatın insanları rahatlattığını belirten kursiyerler ise, “Stres atmaya birebirdir. Bir nevi terapi gibi bir şey. Ayrıca Kur’an-ı Kerim harflerinden oluştuğu için bizlere ayrıca bir maneviyat veriyor. Halimizden çok memnunuz. Çok güzel bir sanat. Evde çocuklarımızdan dolayı stres yaşıyor ve bu stresi de burada atıyoruz” dediler.