Etiket: Saklı

  • Saklı ‘Vanadokya’ turizme kazandırılmayı bekliyor

    Van’ın Başkale ilçesinde gizemini koruyan ‘Vanadokya’ ile aynı alanda bulunan çok sayıda tünel, mağara ve kale turizme kazandırılmayı bekliyor.

    Başkale ilçesine bağlı Yavuzlar Mahallesi’nde yer alan ve Kapadokya’ya benzerliği dolayısıyla halk arasında ‘Vanadokya’ diye adlandırılan bölge turizme kazandırılmayı bekliyor. Bölgeyi turizme tanıtmak amacıyla faaliyet yürüten Van Vadi Doğa Sporları Kulübü, Başkale ilçe merkezine 33 kilometre uzaklıktaki Yavuzlar Mahallesinde bir dizi yürüyüş programı düzenledi. Vadi Doğa Sporları Kulübü üyeleri, kulüp başkanı Ömer Demez rehberliğinde Vanadokya ile aynı alanda bulunan çok sayıda tünel, mağara ve kaleyi de ziyaret etti.

    İHA muhabirine konuşan Vadi Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ömer Demez, Vanadokya’nın Kapadokya’yı aratmayacak kadar güzel olduğunu ve aynı zamanda tarihi bir kaleye sahip olduğunu belirtti. Vanadokya’da bulunan ve hâlâ gizemini koruyan kaleyle ilgili bilgi veren Demez, “Vanadokya’da bulunan kalenin girişi bir tünelden geçmektedir. Tabii bu kalenin etrafındaki surlar zamanla yok olmuştur. Kalenin girişi olan tünel, yağmur sularından dolayı toprakla dolmuştur. Buna rağmen tünel üst kısma geçit vermektedir” dedi.

    “Define avcılarına dur dememiz gerekiyor”

    Yaptıkları etkinlikte amaçlarının yok edilen tarihi dokuya, tarihi yapılara dikkat çekmek ve tarihi yapıları yok eden define avcılarına dur demek olduğuna dikkat çeken Demez, “Vanadokya’ diye adlandırdığımız peri bacaları, aynı zamanda zirveye çıkan 72 basamaklı bir tüneli daha bulunmaktadır. Büyük ihtimal bu tünel üst kısımda bulunan yerleşim alanına bir geçit sağlıyordu. Zamanla üst geçit, üst yapıların yok olmasıyla sadece tünel ayakta kalmıştır. Tarihi yapılara zarar veren define avcılarına dur dememiz gerekiyor. Bu konuda kime ne düşüyorsa, görevini yerine getirmelidir. Köprüler, camiler, kiliseler, hanlar hamamlar gibi ne varsa koruma altına alınmalıdır. Gezdiğimiz köylerde eskiden kalma taş evler bulunmaktadır. Bu evler de yavaş yavaş yok ediliyor ve yerine beton yığınlar, binalar yapılıyor. Belki 20-30 yıl sonra bu evleri de arayacak durumda kalacağız” diye konuştu.

    Doğaya çöp bırakılmaması, tarihi yapılara zarar verilmemesi noktasında uyarıda bulunan Demez, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Gençlerimiz ve çocuklarımız toprakla, doğayla beraber yaşamadıkları için büyük çoğunluğu stres içinde ve koşuşturma bir hayat yaşamaktadırlar. Etkinlik çerçevesinde aynı zamanda insanlarımızı şehir stresinden uzaklaşıp doğayla buluşturmayı amaçlıyoruz. Tabi buradaki amacımız sadece gezmek değil, aynı zamanda bilinmeyen tarihi yapıları, doğa güzellikleri, mağaraları, dereleri, yaylaları keşfetmektir. Diğer taraftan doğayı koruma ve çevremizi temiz tutmak için farkındalık oluşturuyoruz. Doğa her haliyle temiz ve güzeldir. İnsanoğlunun gittiği her yeri tarumar ediyor kirletiyor. Çocuklarımıza güzel bir doğa ve yeşil bir dünya miras bırakalım. Böyle davranırsak çocuklarımız kazanacaklar. İnsan olmadan doğa mükemmel yaşar. Fakat doğa olmadan insanın yaşama şansı yok.”

  • Uşak’ın Saklı Türküleri Müzik Projesinde seslendirildi

    Uşak’ın yerel sanatçısı Mehmet Karadedeli Uşak’ın çeşitli yörelerinden derlediği ve TRT repertuvarına girmiş Uşak türkülerini Müzik projesi kapsamında yeni açılan Uşak Müzesinde seslendirdi.

    Karadedeli “Bugün saklı kalmış türküleri ,TRT repertuvarına yeni girmiş Uşak türkülerini seslendireceğiz. Müzede Müzik adı altında hem yeni açılan müzemizi tanıtmak hem Uşak’ın değerlerini hakla buluşturmayı hedefliyoruz” dedi.

    Uşak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine öğretim görevlisi olan Onur Altıntuğ proje ile ilgili yaptığı açıklamada, “ Müzede Müzik projemize Mehmet Hocam katıldı sağ olsun. Projemizin amacı akustik formatta herhangi bir teknik cihaz kullanmadan doğal ses ortamında dinleyicilerimize müzik icrasında bulunmak. Uşak’ta böyle küçük formatlı bir salonumuz yoktu, müze müdürlüğü de bize kapıların açtı. Biz de 13 Eylül’den itibaren Perşembe günleri başladık. Malum mesai saatleri sıkıntısından dolayı pek katılım sağlanamadı bir de duyuru işlerini tam olarak icra edemedik. O sebeple hafta sonuna aldık. Kent Sazendeleri serisini tamamladık şimdi de Mehmet Karadedeli hocam ile Kent Ozanları serimizi başlattık. Mahalli sanatçılarımız halk sanatçılarımızı halk ile buluşturmaya çalışacağız. Her hafta Cumartesi günü devam edecek. Yaklaşık 4 program kent ozanları ondan sonra 4 hafta kent orkestrası diye bir proje daha başlayacak böyle devam etmeyi düşünüyoruz. Tüm Uşaklıları davet ediyoruz” diye konuştu.

  • Saklı cennet Uçmakdere’de restorasyon başladı

    Tekirdağ’ın doğa harikası Uçmakdere’de, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyon çalışmaları başladı.

    Sayısız doğal güzelliğe sahip olan Uçmakdere, yıllardır doğa tutkunlarının ve yamaç paraşütü sporuna gönül verenlerin adresi oldu. Gezip gören herkesin hayran kaldığı Uçmakdere, şimdilerde kaybolmaya ve unutulmaya yüz tutmuş tarihinin, gün yüzüne çıkartılmasıyla kırsal turizmin Türkiye’deki yeni merkezi haline gelmeye hazırlanıyor. Ganos Dağları’nın eteklerinde, Marmara’nın kıyılarından birinde keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cennet Uçmakdere, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından kırsal turizmin merkezi haline getiriyor.

    Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin Miras Atölyesi II Projesi kapsamında yer alan Uçmakdere’de, dönemin mimarisini yansıtan ve özgün halini önemli ölçüde koruyan birbirinden güzel tarihi yapıların restorasyon çalışmaları başlatıldı. Edirne Kültür Varlıkları Bölge Kurulu tarafından sit alanı olarak ilan edilen ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılan 3 tarihi yapıdan 2’sinin restorasyonuna başlandı. Restorasyon çalışmaları Büyükşehir Belediyesi tarafından Uçmakdere Mahallesi’nde kurulan Ahşap Atölyesi tarafından gerçekleştiriliyor.

    “Tekirdağ’ın vizyonlarından biri de turizm”

    Uçmakdere’de düzenlenen yer teslimi ve bilgilendirme toplantısında konuşan Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, “Miras Atölyesi projesi ile Uçmakdere’yi Türkiye’nin en güzel ekoköyü yapmayı hedefliyoruz. Sadece Uçmakdere de değil; Gaziköy, Hoşköy, Mürefte, Kirazlı, Çınarlı gibi mahallelerimizde de aynı çalışmayı yapacağız. Bugün itibari ile buradaki evlerimizin restorasyonuna başlıyoruz. 52 adet tescilli evi orijinal haline getirerek sahiplerine teslim edeceğiz. Tekirdağ’ın vizyonlarından biri de turizm. Türkiye’de iki denizle de komşu olan sayılı şehirlerden biriyiz. Tekirdağ’da nereye elinizi atsanız tarih çıkar. Bu bölgede bağcılık turizmin en güzel örnekleri var. Önümüzdeki sürecin çok iyi olacağına inanıyorum. Biz sonuna kadar bu bölgedeki güzelliği ortaya çıkarmak için çalışacağız” dedi.

    Uçmakdere’de 2 tarihi binada başlatılan restorasyon çalışmalarının 9 Eylül 2019 tarihinde tamamlanması öngörülüyor.

  • (Özel) Saklı kalmış lezzet ‘çullama’

    Kahramanmaraş’ta geçmişten günümüze gelen çullama tatlısı ev hanımları tarafından hazırlanıp sofralardaki yerini almaya başladı.

    Kahramanmaraş’ta Dulkadiroğlu Beyliği döneminden kaldığı tahmin edilen kente özgü tatlı, ev hanımı Yasemin Kırıcı tarafından hazırlanarak yeniden yaşatılıyor. Kahramanmaraş’ta yaşayan Kırıcı, kentin geçmişten kalma damak tadını mutfağında hazırladı.

    Bastığı yumurta ve una bulandırdıktan sonra yağda kızartan Yasemin Kırıcı, içine ceviz veya fıstık bırakarak tatlandırdıktan sonra çullama tatlısını hazırlamış oluyor. Çullama tatlısını ninelerinden öğrendiğini ve gelecek nesillere aktarmak istediğini söyleyen Kırıcı, geçmişin lezzetlerini hazırlamaktan mutlu olduğunu dile getirdi.

    Kırıcı, “Evde geçmişten kalma yemeklerimizle uğraşmak ve onları hazırlamayı çok seviyorum. Kahramanmaraş’ımızın bu konuda çok zengin bir şehir olduğunu düşünüyorum. Ananelerimizin ve ninelerimizin çok güzel yemekleri vardı. Bu lezzetlerimiz gittikçe kayboluyordu ve ben bu lezzetleri ortaya çıkarma adına çalışmalar yapmaya başladım. Çullama tatlısı da çok eski bir lezzet, birçok yerde pestil diye biliniyor ancak biz Kahramanmaraş’ta bastık diyoruz. Bu bastığın içine ceviz doldurup sarılıyor ve samsa haline geliyor. Hazırlanan samsayı yağda kızartıp akıta bandırdıktan sonra fıstık bırakıyoruz üzerine. Ortaya çıkan tatlıya ise Kahramanmaraş’ta ‘çullama’ diyoruz.

    “Maraş lezzetleri evlerde saklı kaldı”

    Çullamanın Kahramanmaraş’ın eski ve lezzetli bir tatlısı olduğunu söyleyen Kırıcı, “Kahramanmaraş beylik bir şehir olduğu için tatlının da tarihinin çok eski olduğu söyleniyor. Bu tatlımız yıllardır artık sofralardaki yerini almaz olmuştu ama yeni nesil çok beğenmeye başladı. Benim amacım unutulmaya yüz tutmuş lezzetleri ortaya çıkartmaktır. Çullamanın Kahramanmaraş’ta herhangi bir yerde satışı mümkün değil ve evlerde yapılan bir tatlı türüdür. Kahramanmaraş’ta lezzetlerin birçoğu hep evlerde saklı kalmış durumda” diye konuştu.

  • Vücutta saklı tehlike: Anevrizmalar

    İç Hastalıkları ve Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu, Samsun Romatoloji Grubu ile bir araya gelerek, onlara “Anevrizmalı Hastalara Romatolojik Yaklaşımı” anlattı.

    Samsun ve çevre illerde görev yapan Romatoloji, İç hastalıkları ve Fizik Tedavi Uzmanlarından oluşan Samsun Romatoloji Grubu 5’inci toplantısını yaptı. Toplantıda atardamarlarında balonlaşma gelişen (anevrizma) hastaların Romatoloji tarafından nasıl değerlendirileceği ele alındı. Toplantıya grup dışında nefroloji, göğüs hastalıkları uzmanları ve iç hastalıkları asistanları da katıldı.

    Toplantıda konuyla ilgili 40 dakikalık bir sunum yapan Liv Hospital Samsun İç Hastalıkları/ Romatoloji Kliniğinden Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu, anevrizmanın hastalar için hayati risk taşıdığını ve doğru tedavi için anevrizmaya neden olan hastalığın tanısının doğru konmasının önemine vurgu yaptı. Anevrizmaların hemen hemen vücudun tüm bölgelerinde görülebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Sayarlıoğlu, en önemli risk faktörünün anevrizmanın büyüklüğü ve altta yatan hastalık olduğunu belirtti.

    “Anevrizmanın nedeninin doğru saptanması çok önemlidir”

    Birçok nedenden dolayı atardamarlarda anevrizma gelişebileceğini belirten Prof. Dr. Sayarlıoğlu, bunun doğru belirlenmesinin hayati önem taşıdığını belirtti ve konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Anevrizmalar tıbbın önemli acillerinden biridir ve tanının doğru konması şarttır. Her yaşta anevrizma görülebilir. Anevrizmalar genetik, iltihabi (romatizmal) ve enfeksiyon gibi nedenlerle gelişebilir. Hastanın yaşı, cinsi. anevrizmaya eşlik eden diğer belirtileri, laboratuvar tahlilleri, anevrizmanın şekli ve yerleşim yeri gibi bulgular esas nedeni ayırmamıza yarayan en önemli faktörlerdir. Örneğin halsizlik, ateş gibi bulguların eşlik ettiği hastalarda enfeksiyon ve romatizmal nedenler ön planda düşünülmelidir. Genetik hastalık belirtileri olan hastalarda bu durum göz önüne alınmalıdır. Ağzında ve üreme organlarında yara çıkan, göz iltihabı olan bir hastada Behçet hastalığına, böbrek bulguları olan bir hastada damar iltihaplarına eşlik eden anevrizma olabileceği düşünülmelidir.”

    Ayrıca ileri yaşta anevrizmaların en sık nedeninin damarlarda sert plak oluşumuyla giden ateroskleroz olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sayarlıoğlu, bu hastaların tedavisinin de buna göre düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Doğru tanının çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Sayarlıoğlu, “Örneğin enfeksiyon kaynaklı gelişen bir anevrizmaya, romatizma nedeniyle gelişen bir anevrizma gibi tedavi düzenlenirse hastada hayati risk gelişebilir” dedi. Sunumun ardından katılımcılar, Prof. Dr. Mehmet Sayarlıoğlu’na teşekkür etti.