Etiket: Sağlık-Sen

  • Sağlık-Sen Şırnak Şube yöneticileri, Bem Bir-Sen İdil temsilcisi ile bir araya geldi

    Sağlık-Sen Şırnak Şube yöneticileri, Bem Bir-Sen İdil temsilcisi ile bir araya geldi

    Sağlık-Sen Şırnak Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Yalçın ve beraberindekiler, Bem Bir-Sen İdil ilçe temsilcisi Baki Kartal’la bir araya gelip, fikir alışverişinde bulundu.

    Sağlık-Sen Şube Başkan Yardımcısı Mehmet Yalçın, İdil iş yeri temsilcisi Abdulvahap Aydoğan ile beraber, Bem Bir-Sen İdil ilçe temsilciliğine getirilen Baki Kartal’la bir araya geldi. Yalçın, Kartal’a görevinde başarılar diledi. Yalçın, “Sözleşmeli personelin kadro bekleyişi ve mağduriyeti 7 yıldır devam ediyor. Her yıl 31 Aralık’ta özellikle yerel yönetimlerde çalışan sözleşmeli personeller diken üstünde. Yerel yönetimlerde personelin kaderi yönetiminin inisiyatifinde. Basit bir cümleyle iş akitleri feshediliyordu. Çok şükür İdil Belediyemizde bu durum söz konusu değil, hangi siyasi görüşten veya hangi sendikadan olursa olsun hepsi bu vatanın evladıdır. Bu anlamda İdil Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Refik Özsoy’a teşekkür ediyoruz. Sadece personelin işini düzgün yapıp yapmadığına bakmaları gerektiğine inanıyoruz. Aralık ayı sözleşmeli personel için bir kıyıma dönüşmemeli, sözleşmeli personele kadrosu verilmeli, hakkı teslim edilmeli” dedi.

    Bem Bir-Sen İdil İlçe Temsilcisi Baki Kartal da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

  • Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi, döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sağlık-Sen Diyarbakır Şubesi, döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sen Diyarbakır İl Başkanı ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Nurhak Ensarioğlu, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna dikkat çekerek hakkaniyeti esas alan yeni bir döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini söyledi.

    Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı ve Sağlık-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Nurhak Ensarioğlu, beraberinde sendika üyeleriyle birlikte Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde sağlık çalışanları arasındaki adaletsiz döner sermeye ödemelerine tepki gösterdi. Başkan Ensarioğlu, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna belirterek, hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini vurguladı. Başkan Ensarioğlu, “Sağlık, kamunun vatandaşlarına vermekle yükümlü olduğu hizmetlerin en önemlileri arasında yer almaktadır. ’Sosyal devlet’ ilkesinin esas alındığı ülkelerde her bir vatandaş, sağlık çalışanları eliyle sunulan hizmetlerden eşit bir şekilde yararlanır. Bu durum sosyal bir hukuk devleti olan ülkemiz için de geçerlidir. Bu manada ülkemiz, çok şükür dünyanın en kapsamlı ve en donanımlı sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Pandemi sürecinde bir defa daha test edilen bu sistem, taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanmıştır. Elbette sistem ne kadar iyi olursa olsun ve ne kadar teknolojik donanıma sahip bulunursa bulunsun, onu işleten, ayakta tutan, memnuniyeti had safhaya yükselten, fedakar sağlık çalışanlarıdır. Bu manada sağlık çalışanları ordumuz, pandemi süreci öncesinde olduğu gibi salgına karşı canları pahasına yürüttükleri amansız mücadelede de bu hakikati tüm çıplaklığıyla ortaya koymuşlardır” dedi.

    “Sağlık sistemi en güvenlik liman olmuştur”

    Sağlık sisteminin, kutsal görevlerini her koşul ve şartta üstün fedakarlıklarla yürüten sağlık çalışanları sayesinde milletin sığındığı en güvenli liman olduğunu kaydeden Ensarioğlu, “Hemşiresinden doktoruna, ambulans şoföründen sağlık teknikerine yüzbinlerce sağlık çalışanının ortak alın teri, bu limanın yegane can suyudur. Bu limanda sağlık hizmetleri o kadar bir ve bütün yürütülmektedir ki işi, unvanı, statüsü ne olursa olsun her bir çalışanın alın teri, bir diğerinin tamamlayıcısıdır. Bir diğer ifadeyle, sağlık hizmetlerinde sunulan hizmetin, verilen emeğin, dökülen alın terinin tamamı ortaktır ve tüm çalışanlarındır. Sağlık hizmetlerinin külfetinde söz konusu olan bu ortak paylaşım, ne yazık ki dökülen ortak alın teriyle yeşeren nimetin paylaşımında yerini, haksızlığa, adaletsizliğe, eşitsizliğe, huzursuzluğa ve umutsuzluğa bırakmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların ana kaynağını döner sermaye sistemi oluşturmaktadır. 2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde uygulanmaya başlanan döner sermaye sistemi, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini almıştır. Bu sistem nedeniyle özellikle son 6-7 yıldır, meslek ve unvan bazındaki farklı hak edişler, sağlık çalışanları arasında memnuniyet sınırlarının ötesinde ne yazık ki kargaşaya yol açmıştır. Sistem gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermemektedir” diye konuştu.

    “Performansa dayalı ek ödeme sistemi adil ve hakkaniyetli değil”

    Vicdanları yaralayan aynı acı durumun iller, hastaneler ve birimler arasındaki sağlık çalışanları için de geçerli olduğunu aktaran Başkan Ensarioğlu, “Sorun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemektedir. Endişemiz ve aynı zamanda umudumuz, sağlık sistemine dolayısıyla insanımıza zarar verici noktalara ulaşmadan çözüme kavuşmasıdır. Çözüm amaçlı palyatif tedbirlerden bir sonuç çıkması da mümkün olmamıştır, olmayacaktır da. Mart ayı başında, yönetmelik değişikliğiyle yürürlüğe konulan uygulama bunun en son örneğidir. Bu yönetmelik değişikliğiyle, kısmi çözüm bir yana, sorunun derinliği ve yakıcılığı daha da artmıştır. Şöyle ki yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanları tam bir hayal kırıklığına uğratılmıştır. Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir. Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve alın teri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Bu çerçevede, salgınla mücadele sürecindeki uygulamalara baktığımızda da ne yazık ki benzer olumsuzlukları görüyoruz. Bakanlık, sürecin en başında, performansa bakmaksızın belirlemiş olduğu usul ve esaslar çerçevesinde, pandemiyle mücadelede direk yer alan hekimler için tavandan, diğer hekimler için ise kadro ve unvanlarına göre tavanın yüzde 45 ile 75 aralığında. Hekim dışı sağlık çalışanlar için ise tavandan ek ödeme verileceği yönünde karar aldı. Ancak performansa dayalı ek ödeme sisteminin adil ve hakkaniyetli olmadığı, mevcut sorunları çözücü özelliğinin kalmadığı, ihtiyaçları karşılamadığı gibi nedenlerle, zorlu salgın günlerinde sağlık çalışanlarında ciddi huzursuzluklara yol açmıştır. Daha vahimi, salgın süresince, hakkaniyetli olmasa da tüm sağlık çalışanlarının yararlanacağı açıklanan ek ödeme desteği, alınan yeni bir kararla, salgınla mücadele eden sağlık çalışanları ile sınırlandırıldı. Üç aylık dönemi kapsayan ek ödeme desteği uygulamasında da süre uzatımına dair yeni bir karar olmadığı için 15 Temmuz itibarıyla sona gelinmiştir. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir” şeklinde konuştu.

    “Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sistemi oluşturulmalı”

    Sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesinin devam ettiğini anlatan Ensarioğlu, şöyle devam etti:

    “Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince, uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama sona ermiştir. Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları kabul etmemektedir, palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam etmektedir. Sistemi, çalışanların bir kesimini maksimum düzeyde memnun ederken, bir diğer kesimini daha az memnun ederek veyahut memnuniyetlerini sıfırlayarak sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değildir. Neticede her bir sağlık çalışanı aynı işi yapmasa da aynı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve risklere karşı aynı göğsü geriyor. Salgın sürecinde de çok net bir şekilde görüldüğü gibi virüs, risk, tehdit cephede, sahada ayrım yapmıyor. Sağlık hariç hiçbir kamu hizmetinde, aynı işi yapmasına, aynı saat çalışmasına ve aynı statüde olmasına rağmen farklı ücret alan bir çalışana rastlamak mümkün değildir. Sonuç olarak, fedakar sağlık çalışanları arasında ayrım yapan, hak gasp eden, alın terini yok sayan, bu çarpık döner sermaye sistemine bir an önce son verilmelidir. İnsan hayatını, insan sıhhatini konu olan bir kamu hizmeti, kangren halini almış böylesine büyük bir sorunla sağlıklı işleyemez. Kamu hizmetlerinde çözüm yerine sorun üreten bir sistem, sadece çalışanları değil, herkesi sorunun bir parçası haline dönüştürür ve belli bir aşamadan sonra herkese zarar verir. Sağlık sistemini tehdit eden döner sermaye sistemi, maalesef hızla bu yönde ilerliyor. Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir defa daha tekrarlıyoruz. Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması mümkündür ve bunu her platformda muhataplarımızla paylaştık.”

  • Sağlık-Sen döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Sağlık-Sen döner sermaye sisteminin değiştirilmesini istedi

    Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Sağlık-Sen Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, sağlık çalışanlarının temel sorununun döner sermaye sistemi olduğuna söyleyerek, hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması gerektiğini söyledi.

    Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, beraberinde sendika üyeleriyle birlikte Düzce Atatürk Devlet Hastanesi binası önünde sağlık çalışanları arasındaki adaletsiz döner sermeye (ek ödeme) ödemelerine tepki gösterdi. Özal, Türkiye’nin 81 ilinde aynı anda yapılan açıklamada sağlık çalışanlarına ödenen Döner Sermaye ücretlerinde hakkaniyet gözetilmesini istedi.

    2004 yılında, sağlıkta yeni döneme geçiş sürecinde önemli sorunların çözümünde anahtar rol görmesi amacıyla tüm sağlık tesislerinde uygulanmaya başlanan döner sermaye sisteminin, ilk yıllarda başarıyla uygulanmışsa da gelinen noktada işlevini yitirip, kronik bir sorun halini aldığını belirten Cihan Özal, sistemin gerek hekimler arasında gerekse hekim dışı sağlık çalışanları arasında dengeli ve hakkaniyetli bir paylaşıma imkan vermediğini savundu.

    Sorunun ne yazık ki her geçen gün daha da büyümekte ve içinden çıkılmaz hal almaya doğru ilerlemekte olduğunu öne süren Özal, “Sağlık-Sen olarak, sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sisteminin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz ve bu yöndeki çağrımızı bir defa daha tekrarlıyoruz. Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması mümkündür ve bunu her platformda muhataplarımızla paylaştık. Yol yakınken, bu yanlıştan bir an önce dönülmeli; sağlık çalışanlarının yüzü güldürülmelidir. Mart ayı başında, yönetmelik değişikliğiyle kısmi çözüm bir yana, sorunun derinliği ve yakıcılığı daha da artmıştır. Şöyle ki, yapılan değişiklikle birkaç meslek grubunun lehine adım atılırken, sayıları yüz binleri bulan hekim dışı sağlık çalışanları tam bir hayal kırıklığına uğratılmıştır. Hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan bu ve benzer düzenlemeleri kabul etmek mümkün değildir. Döner sermaye uygulamasındaki ana kurgu değişmeden, emek ve alın teri temelli dengeli ve adil bir paylaşım gözetilmeden, sistemin teşvik ediciliği her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmeden ortaya konacak her bir düzenleme, sorunun derinleşmesinden başka bir işe yaramayacaktır” diye konuştu.

    “Döner sermaye sistemindeki adaletsizliğe son verilmeli”

    Döner sermayede olduğu gibi salgınla mücadele sürecindeki uygulamalarda da benzer olumsuzlukların görüldüğünü belirten Sağlık-Sen Düzce Şube Başkanı Cihan Özal, “Salgın süresince, hakkaniyetli olmasa da tüm sağlık çalışanlarının yararlanacağı açıklanan ek ödeme desteği, alınan yeni bir kararla, salgınla mücadele eden sağlık çalışanları ile sınırlandırıldı. Üç aylık dönemi kapsayan ek ödeme desteği uygulamasında da süre uzatımına dair yeni bir karar olmadığı için 15 Temmuz itibarıyla sona gelinmiştir. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir. Neticede, sağlık çalışanlarının salgınla mücadelesi devam etmektedir. Sağlık çalışanları, hiç olmazsa salgınla mücadele süresince, uygulamadaki haksızlıkların giderilip ek ödeme desteğinin her bir çalışanı kapsayacak şekilde genişletilmesini beklerken, 15 Temmuz itibarıyla uygulama sona ermiştir. Salgınla mücadelede cephenin en ön safında yer tutan ve hatta canlarıyla bedel ödeyen sağlık çalışanlarının hiçbiri, bu tür haksızlıkları kabul etmemektedir; palyatif adımlar, sorun ve memnuniyetsizlik üretmeye devam etmektedir. Sistemi; çalışanların bir kesimini maksimum düzeyde memnun ederken, bir diğer kesimini daha az memnun ederek veyahut memnuniyetlerini sıfırlayarak sağlıklı bir şekilde sürdürmek mümkün değildir. Neticede her bir sağlık çalışanı aynı işi yapmasa da aynı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor ve risklere karşı aynı göğsü geriyor. Salgın sürecinde de çok net bir şekilde görüldüğü gibi virüs – risk – tehdit cephede – sahada ayrım yapmıyor. Sağlık hariç hiçbir kamu hizmetinde; aynı işi yapmasına, aynı saat çalışmasına ve aynı statüde olmasına rağmen farklı ücret alan bir çalışana rastlamak mümkün değildir. Sonuç olarak; fedakar sağlık çalışanları arasında ayrım yapan, hak gasp eden, alın terini yok sayan, bu çarpık döner sermaye sistemine bir an önce son verilmelidir” şeklinde konuştu.

  • Sağlık-Sen, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının durumuna dikkat çekti

    Sağlık-Sen, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının durumuna dikkat çekti

    Sağlık-Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa Irgatoğlu, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının aynı işi yapmalarına rağmen kadrolu olan çalışanların sahip olduğu birçok haktan mahrum durumda olduklarını belirterek, “İnsan onuru ve insana yakışan bir yaşamdan bahsederken yok sayamayacağımız bu hakların bir takım düzenlemelerle hemen kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına verilmesi kaçınılmazdır. Bu insan haklarının bir gereğidir.” dedi.

    “Aynı iş yerinde çalışan, aynı işi yapan, farklı statüler, statü kaynaklı işte amir, memur ilişkisini doğurur.” diyen Sağlık-Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa Irgatoğlu, “İş güvencesi olan çalışan, güvencesi olmayan çalışanı güdümü altına almak ister. Sonuç olarak iş barışı bozulur. Fiili memur amir ilişkisi görünmese de istenmeden psikolojik baskı kaçınılmazdır. Psikolojisi bozulan aile hekimliğinde çalışan kamu çalışanı ASÇ (Aile Sağlığı Çalışanı) asıl kadrosuna geçerek farklı mekanda psikolojik travmadan kurtulabilir. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı personelin asıl kadrosu olmadığı için kaderine terk edilmekte psikolojik travmalarla hiç tasvip etmediğimiz sonuçlar doğabilmektedir.

    Aile hekimliğinde çalışan Kamu çalışanı ASÇ eş durumu tayin hakkını kullanmak için asli kadrosunun olduğu görev yerine geçerek tayin oluyor ve iş garantisi devam ediyor. Aile hekimliğinde çalışan Kamu Dışı ASÇ ise işten çıkarılıyor ve işsiz kalıyor. Aile hekimliğinde çalışan Kamu dışı ASÇ sözleşme hakkı devam ettirilerek gittiği ilde ya da ilçede mevcut boş birim ile sözleşme yapma hakkı verilmelidir. Bunun içinde Kamu dışı kadroları ilin emrine değil de, Bakanlığın emrine verilmelidir. Kesin çözüm kadro tahsisidir; Emsal teşkil etmesi amacıyla 04/06/2011 tarih ve 27954 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 4924 sözleşmelilerin kadroya alınması emsal alınabilir. Bu dönemde 4924 sözleşmeliler birçok maddi kayıplara rağmen seslerini çıkarmadılar ve tahsis edilen 657 kadrolara atandılar. Şimdide kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının maddi kayıpları olmasına rağmen, sosyal hakların kazanılabilmesi adına onlar bu fedakarlığı yapmaktan kaçınmıyorlar. Bununla birlikte Aile hekimliğinde çalışan kamu çalışanı ASÇ doğum sonrası ücretsiz izin hakkını kullanmak için asli kadrosunun olduğu görev yerine geçerek iznini kullanıyor ve iş garantisi devam ediyor. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı ASÇ ise işten çıkarılıyor ve işsiz kalıyor. En az 3 çocuk denilerek, genç nüfusun artmasını hedefleyen hükumetimiz mevcut çalışma şartları ile aile hekimliğinde çalışan kamu dışı sağlık çalışanlarını evlenmemeye, evlenseler de çocuk yapmamaya itiyor. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına, sözleşme hakkı saklı kalmak şartı ile doğum sonrası ücretsiz izne çıkma hakkı, izin dönüşünde boş olan birim ile sözleşmesinin devam etmesi hakkı verilmelidir. Kesin çözüm kadro tahsisidir. Diğer bir konuda askerlik izni ile alakalıdır. Aile hekimliğinde çalışan kamu çalışanı ASÇ askere gideceği zaman ücretsiz izin hakkını kullanmak için asli kadrosunun olduğu görev yerine geçerek iznini kullanıyor ve iş garantisi devam ediyor. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı ASÇ ise işten çıkarılıyor ve işsiz kalıyor. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı ASÇ askere gittiğinde ücretsiz izin verilmeli, askerlik dönüşünde kendi birimi hala boş ise oraya, değilse boş olan birim ile sözleşme yapma hakkı tanınmalıdır. Kesin çözüm kadro tahsisidir.” dedi.

    Aile hekimliğinde çalışan kamu çalışanının asıl görev yerine dönerek emeklilik tazminatı hakkını kazandığına dikkat çeken Irgatoğlu şunları söyledi: “Ancak aile hekimliğinde çalışan kamu dışı aile sağlığı çalışanının emeklilik tazminatı hakkı bulunmamaktadır. Aile hekimliğinde çalışan Kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına emeklilik tazminatı yolu açılmalıdır. Kesin çözüm kadro tahsisidir. Son olarak da Aile Hekimliği Sisteminde 180 gün heyet raporu sonrası izinlerde Aile Hekimliği sözleşmesi fesih olur ve kamu çalışanı ilk görev yerine dönerek rapor izni 657’ye göre devam eder. Aile hekimliğinde çalışan kamu dışı ASÇ ise işten çıkarılır. Aile hekimliğinde çalışan Kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının hastalık nedeni ile aldıkları rapor sınırlaması kaldırılmalı, yada aile hekimliğinde çalışan kamu dışı aile sağlığı çalışanlarının sözleşme hakkı devam ettirilmelidir.”

  • Sağlık-Sen Genel Başkanı Durmuş: “Döner sermaye yönetmeliği artık miadını doldurdu”

    Sağlık-Sen Genel Başkanı Durmuş: “Döner sermaye yönetmeliği artık miadını doldurdu”

    Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, sihirli değnek olan döner sermaye yönetmeliğinin artık miadını doldurduğunu belirterek, “Sağlık çalışanlarının performans uygulaması yok ama herkesin kabul edebileceği makul ve mantıklı kriterler getirelim. İnsanların çalışacağı bir kriter olsun. İstanbul’da çalışanla Bartın’da çalışan aynı ücreti almasın.” dedi.

    Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, Sağlık-Sen Niğde Şubesince bir otelde düzenlenen genişletilmiş İl Divan Toplantısında yaptığı konuşmada, yaklaşık 7 yıldır döner sermayedeki haksızlıkların ve yanlışlıkların konuşulduğunu söyledi. Göreve gelen bütün bakanların “yönetmeliğin adil olmadığını, mutlak surette değişmesi gerektiğini” söylediğini, bürokratların bu konuda hem fikir olduğunu ve sahada çalışanların ortak kanaatinin de döner sermaye yönetmeliğinin adaletsiz olduğunu belirttiğini aktaran Durmuş, yenisiyle alakalı kimsenin irade alamadığı için değiştirilemediğine savundu.

    Durmuş, ilk başta sihirli değnek olan döner sermaye yönetmeliğinin artık miadını doldurduğunu ve kendi başına sorun üretir hale geldiğini aktararak şunları söyledi: “Seçildiğimizde ilk oluşturduğumuz komisyon döner sermaye komisyonu oldu. Çünkü en önemli sorunumuz bu. Yaptığımız çalışmayı bakanlığa sunduk, ’hekimlerle alakalı performans uygulaması mutlaka olsun’ diyorsunuz, olsun ama ’hekim dışı personelle alakalı böyle bir model teklifimiz var bunu uygulayın’ diyoruz. Sağlık çalışanlarının performans uygulaması yok ama herkesin kabul edebileceği makul ve mantıklı kriterler getirelim. İnsanların çalışacağı bir kriter olsun. İstanbul’da çalışanla Bartın’da çalışan aynı ücreti almasın. Hastane bir kriter olsun. Üçüncü basamak bir hastaneyle entegre hastane bir olmasın. Çalışılan servis bir kriter olsun. Bazı servislerde personel istihdam etmekte gerçekten zorluk çekiliyor. Eğitim bir kriter olsun. Bunlar belirlensin ve bunun karşılığında çalışana sabit ücretler verilsin”

    Sağlıktan başka hiçbir kurumda farklı ücret uygulamasının olmadığına dikkati çeken Durmuş, bir hastanede çalışan uzman doktorla başka bir hastanede çalışan uzman doktorun farklı ücret aldığını dile getirdi. Sağlıktaki dönüşümle gelinen noktada çözülmesi gereken ilk ve en önemli sorunun döner sermayedeki adaletsizlik olduğunu belirten Durmuş, “Herkese en yüksekten verecek durumumuz olmayabilir, imkanlarımız kısıtlı olabilir, ama en azında mevcut paranın dağıtılmasında bir adalet, denge, düzen sağlanabilir. Bunu yapmak çok zor değil. 2003’te döner sermaye yönetmeliği hazırlanıyorken sıfır tecrübeyle yapıldı. Ama bugün artık 17 yıllık bir tecrübe var. Onun için sendika olarak en önemli sorunumuz ve mutlaka çözülmesi gereken ve gerekli yerlere taşıdığımız döner sermaye yönetmeliği adil ve adaletli bir şekilde yeniden yapılandırılmalı, çalışanlar emeğinin ve alın terinin karşılığını almalıdır” şeklinde konuştu.