Etiket: Sağlayacak”

  • Bu otomat tuvaletlerde zaman kaybını önleyecek, doktorlara büyük kolaylık sağlayacak

    Bu otomat tuvaletlerde zaman kaybını önleyecek, doktorlara büyük kolaylık sağlayacak

    Erzurum’da üniversite öğrencilerinin tasarladığı cihaz tuvaletlerde zaman kaybını önleyerek, hastane çalışanlarına kolaylık sağlayacak. El yıkama ve kurutmanın aynı anda yapılmasını sağlayan bu cihaz ile doktor ve hemşireler ameliyat öncesi eldivenlerini tek seferde giyebilecek.

    Erzurum Teknik Üniversitesi öğrencileri tarafından el yıkama ve kurutmanın aynı anda yapılmasını sağlayan ‘El Yıkama Otomatı’ üretildi. Cihazın farklı özelliği sayesinde yıkama ve kurutmadan sonra otomatla eldiven de tek seferde giyebilecek. Doktorlar ve hemşireler ameliyat öncesi el yıkamak ve eldiven takmak için artık zaman kaybetmeyecekler.

    Türkiye’nin hızlı gelişen teknolojisine yeni bireyler kazandırmak amacıyla her aşamadaki teknolojik fikirlere destek vermek ve Türkiye’nin yatırımcılarıyla fikir sahiplerini bir araya getirmek için Erzurum Teknik Üniversitesi bünyesinde kurulan ETÜ Kristal Girişimcilik Merkezi geleceğin girişimcilerini yetiştiriyor.

    ETÜ Kristal Girişimcilik Merkezi üyelerinden Girişimci Büşra Özerbaş ve ekibi tarafından el yıkama ve durulama işleminin yanı sıra eldiven giymenin de aynı anda yapıldığı el yıkama otomatı üretildi.

    El sabunlama, yıkama ve kurutma işleminin ayrı ayrı yapılmasının zaman kaybı olduğunu bu nedenle aklına böyle bir fikir geldiğini ifade eden ETÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği 2. Sınıf öğrencisi Büşra Özerbaş, “Fikrimi evde otururken kristale girmek için bulmuştum. Burayı gezmeye geldiğimizde çok beğenmiştim. Akşam otururken böyle bir sorunumu fark ettim. Lavabolara giriyoruz sensöre elimizi uzattığımızda sabun geliyor, sonra suyu bekliyorum, sonra kurutmayı bekliyorum; boşuna zaman kaybı gibi göründü bana. Bunları nasıl birleştirebilirim diye düşündüm ve kendi el yıkma otomatımı buldum. Kristale başvurduktan sonra yeni bir takım oluşturdum. Takımım kendi alanında deneyimli kişilerden oluşuyor. Tasarımını yapmaya karar verdik, tasarıma önden bakıldığından sabunu andırması için beşgen şeklinde, yandan bakıldığında ise su damlası şeklinde. Dış kısmı bitti şuan içini yapma aşamasındayız” dedi.

    “Sağlık personelinin işini kolaylaştıracak buluş”

    Yaptıkları otomata yıkama, kurutmanın yanı sıra eldiven giydirme özelliğinin de eklendiğini kaydeden Özerbaş, “Ayrıca bir patent başvurumuz oldu. İlk patent başvurumuz reddedildi ama pes etmedik. Yanına da eldiven takma makinesini ekleyerek yurtdışında bulunan cihazlardan farklı kıldık. Bu cihazı eldiven takma makinesi ile birlikte kullanılırsa hijyenin daha maksimum tutulduğu yerlerde kullanıma açmayı düşünüyoruz. Hastaneler, ameliyathaneler, laboratuvarlar, temiz odalar gibi yerlerde kullanılabilir. Sadece makine kullanılırsa bu AVM, okullar, camiler belki ilerde evlerimize kadar girebilir. Hem zaman hem de işçi tasarrufu. Maksimum hijyen sağlıyoruz buda insanların isteyebileceği bir şey” diye konuştu.

    ETÜ Kristal Merkezinin girişimcilerin rahat çalışması için ev ortamında dizayn edildiğini belirten Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Arş.Gör. Gürkan Kalınay ise, “17 girişimciyle birlikte ETÜ Kristal Girişimcilik Merkezi faaliyetlere başladı. 17 girişimcimizle birlikte geçen süreçte onlardan bir ön tasarım raporu istedik. Bu tasarım raporundan sonra şuan 5 girişimcimiz var. Bu girişimcilerden üçü patent aşamasında. Girişimcilerimizle birlikte amacımız Türkiye’nin katma değerine katkı sağlamak ve Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak. ETÜ Kristal Girişimcilik Merkezi sadece üniversite öğrencileri odaklı değil, 18 yaşını doldurmuş teknolojik tabanlı fikri olan her türlü girişimciye açık bir merkez. Merkezimiz ev ortamında, özgür bir ortam şeklinde dizayn edilmiş durumda” açıklamalarında bulundu.

  • Vali Kaymak: “Çarşamba Şeker Fabrikası bölgeye ciddi bir ekonomik katkı sağlayacak”

    Vali Kaymak: “Çarşamba Şeker Fabrikası bölgeye ciddi bir ekonomik katkı sağlayacak”

    Samsun Valisi Osman Kaymak, “Çarşamba Şeker Fabrikası çalışmaya başlaması halinde bölgeye ciddi bir ekonomik katkı sağlayacaktır” dedi.

    Yeniden faaliyete başlayacak olan Çarşamba Şeker Fabrikasının tanıtım toplantısı Samsun Valisi Osman Kaymak’ın başkanlığında gerçekleştirildi. Samsun’un Çarşamba ilçesinde bulunan ve 9 senedir üretim yapmayan Çarşamba Şeker Fabrikasının yeniden faaliyete geçmesi adımı sonrası fabrika binasında tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. Samsun Valisi Osman Kaymak’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, ilçe kaymakamları, belediye başkanları, ziraat odası başkanları ve çiftçiler katıldı.

    Toplantıda, ’Şimdi Pancar Daha Çok Kazandırıyor’ kampanyasıyla ilgili sunum gerçekleştiren TÜRKŞEKER Tarımsal Üretim Dairesi Başkanı Mesut Sönmezler, alım fiyat hesaplamasında yüzde 12’nin altında olan pancar şeker (polar) oranının da yüzde 12 polar baz alınarak hesaplanacağı müjdesini verdi.

    “Çarşamba ve Samsun halkını heyecanlandırıyor”

    Şeker pancarı üretimi ve çiftçilerin üretim aşamasında dikkat etmesi gereken hususlar hakkında yaptığı sunum sonrası Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir konuşma yaptı. Başkan Demir, Çarşamba Şeker Fabrikasını yeniden faaliyete geçmesinin Çarşamba ve Samsun halkını heyecanlandırdığını, ilk alımda hedeflenen pancar üretimi rakamlarına ulaşılmayı dilediğini aktardı.

    “Üreticileri yalnız bırakmayalım”

    Başkan Mustafa Demir’in konuşmasının ardından konuşan Samsun Valisi Osman Kaymak ise çiftçilerin daha çok üreterek daha çok kazanmalarını istediğini belirterek, “Şeker pancarı yerli ve milli, bütün çiftçilerin her alanda kullanabileceği bir üretim alanıdır. Çarşamba Ovası’nda çiftçimizin bir kısmı fındık ektiler. Bu üreticileri şeker pancarına çevirmeliyiz. Şeker pancarı çok bereketli bir ürün. Üreticinin pancarı kime satacağı gibi bir derdi yok. Pancar şirketi çiftçi üretim yaptıkça maaş verir gibi ödeme yapıyor. Birçok destek sağlıyor. Çok yorulmadan, çok karlı, çok zevkli ve çok bereketli bir üretim alanı. Burada ki katılımcılardan isteğim üreticileri yalnız bırakmayalım. Bu fabrikaların bacaları tüttüğü zaman çok kıymetlidir. Çarşamba Şeker Fabrikası çalışmaya başlaması halinde bölgeye ciddi bir ekonomik katkı sağlayacaktır” diyerek 150 bin ton üretim hedefinin Çarşamba ilçesinden sağlanmasının en büyük temennisi olduğunu kaydetti.

    Vali Kaymak’ın konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. Soru cevap-bölümünün tamamlanmasının ardından program katılımcıların hep birlikte çekildiği fotoğraf ile son buldu.

  • TCMB Başkanı Uysal: “Önümüzdeki dönemde para politikası duruşumuzu enflasyondaki düşüş sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirledik”

    TCMB Başkanı Uysal: “Önümüzdeki dönemde para politikası duruşumuzu enflasyondaki düşüş sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirledik”

    Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, “Önümüzdeki dönemde para politikası duruşumuzu enflasyondaki düşüş sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirlerken, finansal istikrara yönelik olarak zorunlu karşılıklar gibi makro ihtiyati araçları da etkin bir şekilde kullanacak; yapısal politika alanlarındaki analizlerle kamuoyunda farkındalık oluşturma misyonumuzu yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin bugün yapılan olan aylık olağan toplantısı ‘Nitelikli ve Sürdürülebilir Üretim Ekonomisi İçin Finansal Politikaların ve Fiyat İstikrarının Önemi’ ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Uysal, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak reel sektörü daha iyi anlama ve bu yönde iletişimi güçlendirme konusuna verdiğimiz önemi daha önce çeşitli platformlarda ifade etmiştim. Bu toplantıyı, bahsettiğim çerçevenin hayata geçirilmesi yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriyorum” dedi.

    Cari işlemler dengesinin 2018 yılının ikinci çeyreğinde başlayan dengelenme süreciyle birlikte hızla iyileştiğini ve uzun yıllar sonra ilk kez bu yılın Haziran ayında yıllık olarak fazla verdiğini söyleyen Uysal, “Cari dengedeki iyileşme üçüncü çeyrekte de devam etmiş ve Eylül ayı itibarıyla yıllık yaklaşık 6 milyar dolar fazlaya ulaşılmıştır. Böylece, 2018 yılı ikinci çeyreğinde milli gelire oran olarak yüzde 6,5 düzeyinde açık veren cari işlemler dengesinin, 2019 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yaklaşık yüzde 1 oranında fazlaya ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu noktada hatırlatmak isterim ki cari işlemler dengesi tarihimizin en derin krizlerinden birini takiben en son 2002 yılının Kasım ayında yıllık olarak fazla vermiş ve o dönemden 2019 yılının Haziran ayına kadar kesintisiz olarak açık vermiştir. Bu açıdan bakıldığında cari dengedeki mevcut düzeltmeyi getiren dinamiklerin önceki dönemlerle kıyaslanması ve farklılıkların tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.

    Türkiye üzerine yapılan akademik çalışmaların ithalatın reel gelir ve reel kurdaki değişimler tarafından anlamlı bir düzeyde açıklanabildiğini göstermekte olduğunu belirten Uysal, “Söz konusu çalışmalar ithalatın gelir esnekliğinin göreli fiyatlara göre daha yüksek olduğuna işaret etmekte. Bu çerçevede, iç talepte 2018 yılı ikinci çeyreğinden itibaren görülen yavaşlamanın ithalatı belirgin ölçüde sınırladığını söyleyebiliriz. Bununla birlikte ithalat ile milli gelir arasındaki ilişkinin son dönemde belirgin bir biçimde zayıfladığını da gözlemliyoruz. Bu gelişmede reel kurdaki uzun süreli uyarlamanın ve firmaların üretim yapısındaki değişimin etkili olduğunu değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, ilerleyen dönemde iktisadi faaliyetin kademeli olarak toparlanacağı bir konjonktürde göreli fiyatların sınırlayıcı etkisi nedeniyle büyümenin cari denge üzerindeki etkisinin nispeten daha az olmasını bekleyebiliriz.

    Cari açıktaki düzelmede göz ardı edilmemesi gereken diğer bir faktör ham petrol ve emtia fiyatlarındaki gelişmelerdir. Türkiye’nin üretim ve ihracat yapısında enerji ve emtia kaynaklı ithal girdi bileşeninin yüksek olması nedeniyle, başta petrol ve metal olmak üzere uluslararası fiyatlardaki aşırı hareketler ithalatta talep koşullarından bağımsız dalgalanmalar oluşturabilmektedir. Örneğin, son enflasyon raporumuzda yer verdiğimiz bir kutu çalışmasında da değindiğimiz üzere, 2014 yılının sonlarından itibaren petrol fiyatlarında gözlenen belirgin düşüşün cari açığı önemli ölçüde sınırladığını söyleyebiliriz. Benzer şekilde 2018 yılında ortalama 71 dolar olan Brent petrol fiyatının küresel büyümedeki yavaşlamaya bağlı olarak daha ılımlı düzeylerde seyrettiği bir konjonktürde, geçtiğimiz yıl 43 milyar dolar olan enerji ithalatımızın bu yıl daha sınırlı kalması kuvvetle muhtemel görünüyor” dedi.

    “Reel sektörü finansal risk yönetimi ve krediye erişim konularında desteklemeye devam edeceğiz”

    Son yıllarda ihracat reeskont kredilerinde limitlerin artırılmasına, kredi kapsamının genişletilmesine ve kullanım kolaylığı sağlanmasına yönelik bir takım düzenlemeler yaptıklarından bahseden Uysal, “Önümüzdeki dönemde Türk lirası cinsi varlıkların riskten korunmasına ve fiyatlanmasına yönelik yürütmekte olduğumuz finansal mimari çalışmalarımızın yanı sıra zorunlu karşılıklar gibi makro ihtiyati araçları da etkin bir şekilde kullanarak reel sektörü finansal risk yönetimi ve krediye erişim konularında desteklemeye devam edeceğiz. Sahip olduğumuz araç seti çerçevesinde bu alanlarda gereken düzenlemeleri her zaman ivedilikle hayata geçiriyor olmakla birlikte, cari dengedeki iyileşmenin kalıcı olmasını sağlamak için bu politikaların yapısal adımlarla desteklenmesi kritik önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

    Başkan Uysal, dış pazarlardaki yavaşlamaya, ticaret savaşlarına ve jeopolitik risklere rağmen reel sektörün güçlü bir ihracat performansıyla ekonomideki dengelenmeye önemli katkı sunduğunu belirterek, “Ürün ve pazar çeşitliliğinde sağlanan başarının ihracat performansında kritik rol oynadığını değerlendiriyoruz. Bu süreçte, geleneksel ihracatçı sektörlerimize ek olarak başta savunma sanayi, kimya, mobilya ve inşaat yan sanayi sektörlerinde olmak üzere firmalarımız yeni pazarlarda önemli başarı elde ettiler. Yeni pazarlara açılmak ihracat kompozisyonumuzun çeşitlenip derinleşmesine katkıda bulunuyor. Savunma sanayi, tekstil, makine-teçhizat, fabrikasyon metal, ilaç, kimya ve enerji gibi sektörlerde son yıllarda üretimin yerli içeriğinde önemli artışlar olduğunu izlemekle birlikte bu alanda gidilecek daha çok yol olduğunun farkındayız. Kuşku yok ki üretimin ithal girdi oranını azaltma konusunda atılacak politika adımları, ekonominin dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme patikasına yönlendirilmesine önemli katkı sunacak” diye konuştu.

    “Önümüzdeki dönemde para politikası duruşumuzu enflasyondaki düşüş sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirledik”

    Uysal son olarak şunları kaydetti: “Geçmiş konuşmalarımda da vurguladığım üzere fiyat istikrarı ve sürdürülebilir büyüme birbirini tamamlayan unsurlardır. Verimlilik kaynaklı büyüme fiyat istikrarına katkı sağlarken, fiyat istikrarı öngörülebilirliği artırarak ve uzun vadeli faiz oranlarını düşürerek potansiyel büyümeyi desteklemektedir. Geçmiş deneyimlerimiz göstermiştir ki fiyat istikrarına ulaşılabilmesi ve ekonominin dengeli, sürdürülebilir bir büyüme patikasına yönlendirilebilmesi için cari dengenin makul düzeylerde korunabilmesi kritik önem arz etmektedir. Konuşmamın bu bölümüne kadar özetlediğim konjonktürel unsurlar ve yapısal politika adımları büyümenin daha sağlıklı bir zeminde sürdürülebilmesi konusunda para politikası ve diğer politika yapıcılar nezdinde yüksek bir farkındalığa ve somut çabaların varlığına işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde para politikası duruşumuzu enflasyondaki düşüş sürecinin devamını sağlayacak şekilde belirlerken, finansal istikrara yönelik olarak zorunlu karşılıklar gibi makro ihtiyati araçları da etkin bir şekilde kullanacak; yapısal politika alanlarındaki analizlerle kamuoyunda farkındalık oluşturma misyonumuzu yerine getirmeye devam edeceğiz. Bunu yaparken, Merkez Bankası ve reel sektör arasındaki iletişim köprüsünü daha da güçlendirerek beklentilerinizi ve önerilerinizi ilgili kamu kurumlarıyla paylaşmayı sürdüreceğimizi belirtmek isterim.”

    Bahçıvan: “Üretim odaklı bir ekonomi anlayışı hakim kılınmalıdır”

    Toplantıda konuşan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, dünya toplumlarının daha fazla refah, adalet ve öngörülebilir gelecek istediğinin altını çizerek “Bunun için de nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin sağlanmasının gerektiğini biliyoruz. Geleceğe ilişkin endişeleri azaltmak, kaygıların yerine umutları yeşertmek için üretim odaklı bir ekonomi anlayışı hakim kılınmalıdır” dedi.

    “Ekonominin refah üreten, istihdam oluşturan verimlilik artışı sağlayan asli unsuru üretim; dolayısıyla sanayidir” diyen Bahçıvan, “Üretim ekonomisine hak ettiği yeri yeniden kazandırmak için birinci koşul finans ayağının sağlam olmasıdır. Bunun yolu ise finans ile reel sektörün uyum içinde iş birliğini esas alan bir sanayi ve üretim ekosistemini oluşturulmasından geçiyor” diye konuştu.

    Erdal Bahçıvan, reel sektör odaklı üretimi, büyümeyi ve istihdamı gözeten yeni bir modelin kurgulanmasının geleceği kaybetmemenin tek seçenek olduğunun altını çizdi.

  • ETÜ yetenekli öğrencilere katkı sağlayacak

    ETÜ yetenekli öğrencilere katkı sağlayacak

    Erzurum Teknik Üniversitesi İle Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında özel yetenekli öğrencilerin eğitimine ilişkin iş birliği protokolü imzalandı.

    MEB’e bağlı bilim ve sanat merkezlerinde sunulan eğitimin niteliğini artırmak ve eğitim alan özel yetenekli öğrencilerin güncel bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda üniversitenin imkan ve deneyimlerinden yararlanmasını, Türkiye’nin teknolojik ve endüstriyel gelişmelerine katkıda bulunmak, proje ve faaliyetler sonucunda ortaya çıkan yeniliklerin gerçekleştirilmesi protokol çerçevesinde hedeflendi.

    ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, eğitim ve öğretim faaliyetleri kapsamında Erzurum Teknik Üniversitesinin kapılarının her zaman açık olacağını belirterek yapılan protokolün Bilsem öğrencilerine hayırlı olmasını dileyerek, İl Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz’ a teşekkür etti.

  • Türk denizcilik sektörüne katkı sağlayacak dernek

    Türk denizcilik sektörüne katkı sağlayacak dernek

    Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Sinem Oğiş, denizcilik sektöründe çalışan akademik eğitim ve birikime sahip 40 yaş altı çalışanların bir araya geldiği uluslararası YoungShip kuruluşunun bir ağını da Türkiye’ye taşımayı başardı.

    Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, İngiltere, Norveç ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelerden üyeleri bulunan Youngship’in Türkiye dernek başkanlığını yürüten Sinem Oğiş, son yıllarda Türk denizcilik sektörünün küresel rekabet gücünün artması nedeniyle derneği açmaya karar verdiğini söyledi. Oğiş, “Türk genç çalışanların dünya denizcilik sektörü ile bütünleşmesini hızlandırmayı hedefliyorum” dedi.

    İzmir merkezli dernek

    Yaşar Üniversitesi Hukuk fakültesinden 3’üncülük derecesiyle mezun olan, ardından Avrupa Birliği Jean Monnet bursu ile İngiltere Southampton Üniversitesinde deniz hukuku alanında yüksek lisans eğitimini tamamlayan Sinem Oğiş, Almanya Ausgburg Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışmalarını sürdürüyor. Başarılı akademik kariyerinin yanı sıra Türkiye’deki gençleri dünya denizcilik sektörü ile bütünleştirmeyi hedeflediğini belirten Oğiş, “YoungShip, kar amacı gütmeyen profesyonel bir kuruluş. Uluslararası YoungShip ağı bugün, Norveç, Kıbrıs, Yunanistan, Belçika, Danimarka, Singapur, İngiltere, BAE, İsveç, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Amerika, Almanya, Nijerya, Fransa, İspanya ve Tanzanya’dan 3 binin üzerinde üyeye sahip. Son yıllarda ülkemizde de denizcilik sektöründe akademik eğitim ve birikime sahip olan genç çalışanların artması nedenleri ile YoungShip kuruluşunu Türkiye’ye taşımak için girişimde bulunduk ve Youngship’in Türkiye derneğini kurduk. Derneğimiz İzmir merkezli olmak üzere Türkiye çapında faaliyet gösterecek. Ayrıca derneğin şu an için mevcut 8 yönetim kurulu üyesi bulunuyor” bilgisini verdi.

    Türkiye’nin ev sahipliği yapmasını istiyoruz

    Youngship Türkiye’nin ülkemize sağlayabileceği katkılar hakkında da bilgi veren Oğiş, “Son yıllarda ülkemizin ticaret hacminin ve limanlarının uluslararası ticarette öneminin artması ile beraber denizcilik sektöründe mühendislik, hukuk, ekonomi gibi önemli akademik derecelere sahip nitelikli çalışan sayısı gittikçe artmaktadır. Çalışanlar arasındaki işbirliği ve bilgi paylaşım yolu ile denizcilik sektöründe yeni iş alanları arasındaki uyum ve bütünleşmeyi sağlamayı da amaçlıyoruz. Teknoloji ve bilgi birikimini etkili ve verimli kullanabilen yeni çalışan neslinin Türkiye’nin her alanda gelişimine katkı sağlayabilecek en önemli unsur olduğu düşüncesi ile genç çalışanların temsil edildiği ve bir araya geldiği bir küresel organizasyonun Türkiye’deki varlığını Türk denizcilik sektörüne bir katma değer olarak değerlendiriyorum. Öte yandan uluslararası organizasyonlar YoungShip’in ana etkinlik alanını oluşturuyor. Örneğin, her yıl YoungShip International’ın bulunduğu ülkelerden birinde uluslararası bir etkinlik olan ShipCon düzenleniyor. Biz de Türkiye’nin ShipCon etkinliklerinden birine ev sahipliği yapmasını öncelikli olarak amaçladık” diye konuştu.

    Rakamlarla deniz yolu taşımacılığı

    TÜİK verilerine göre; Türkiye’de Ocak-Haziran 2018 döneminde yapılan ithalatın yüzde 59,5’i, ihracatın ise yüzde 63,1’i deniz yolu ile gerçekleştirildi. 2018 yılının ilk yarısında, 2017’nin aynı dönemine göre ithalatta en yüksek artış oranı yüzde 17,1 ile deniz yolunda görüldü. Türkiye, söz konusu dönemde deniz yoluyla ithalatını 62,5 milyar dolardan 73,2 milyar dolara yükseltti.